Adam odaya geri döndüğünde, şarkı hala çalıyordu. Bir kaç saat önce kadına işkence etmenin yeni bir yolunu bulmuştu. Bunu izlemek ve kadının bu işkenceye dalmasını beklemek çok daha 'deneysel' olacaktı. Odanın tahta yerlerinden içeriye geldi ve yere saplanmış olan bıçağı çekip çıkardı.
Kadın, adamın yaklaştığını görünce korktu, uzaklaşmak için her şeyi verirdi.
Adam bıçağı kaldırdı kadının ayaklarını bağlayan ipleri kesmekte kullandı. Kadının ayakları birden bire boşluğa düşünce, ayakta duramadı. Ardından ellerini kestiğinde, kadın yer yığıldı. Gücü yoktu. Günlerdir yemek yememiş ve saatlerdir tavandan akan azıcık su haricinde su içmemişti.
Adam kadının yanına çömeldi. "Madem bu kadar bitirdin beni, o halde ben de sana son bir işkence yapıyorum." diye fısıldadı. Ayağa kalktı ve salonun tam karşısında duran evin ana kapısına ilerledi. Kapıyı açtı ve dışarı çıktı.
Kadın şaşkınlıkla bakıyordu. Ancak dakikaların geçmesine rağmen, adam dönmedi.
***
Polis, kadının söylediği evi araştırdı. Kadının söylediği gibi kesilmiş ipi buldu, kadının vücudundaki kesinler ve diğer şeylerde kanıtlıyordu olanları zaten. Ancak işin garip bir tarafı vardı.
Bıçakların üzerinde, kül tablasının içinde söndürülmüş izmaritlerde, sandalyenin yanında, evin her tarafında tek bir parmak izi vardı, o da kadının parmak iziydi.
***
6 ay sonra...
"Aubrey... Nasıl?" diye sordu siyah keten pantolonlu adam.
"Hala sizin yaptığınız işkenceden bahsediyor. Hala onu nasıl bağladığınızı ve diğer şeyleri anlatıyor. Eğer iş gezisinde olduğunuzun kanıtları olmasaydı bu kadına inanırdım." dedi doktor hüzünle. "Polisten aldığıma göre bu eşyaların tamamını kendi kredi kartı ve evi de bizzat sahiple kendi görüşerek almış."
"Öyleymiş... Sanırım onu terk etmem ağır geldi... Ne dersiniz?" dedi adam, doktorun fark etmediği bir sahtelikle.
"Büyük ihtimalle. Sevgiyi yüz üstü bırakmak... Kişisel algılayın, umarım bir gün herkes karşılık veremeyip üzdüğü aşklar için cezasını çeker." dedi doktor ve yürüyüp gitti.
Adam, odanın camına yaklaşıp Aubrey'e baktı. Kadın yavaşça başını kaldırmaya başladı o sırada. Diğer tarafını görmemesi gereken cama doğru baktı. Camın ardındaki adamı gördü.
Attığı çığlık, koridorda yankılandı.
Aubrey'in doktoru, arkasını dönüp hızlıca odaya doğru geri koşmaya başladı. Adam ortalıkta yoktu, içeri mi girmişti? Hızlıca kapının kolunu yokladı ancak kapı hala kilitliydi. Adam girmiş olamazdı. Anahtarlarını çıkarıp kapıyı açtı, içeriye baktığında, hafif bir sigara dumanından başka bir şey fark etmedi. Aubrey gitmişti.
Adamın camdan içeriye baktığı yerde ise, sigara külleri vardı ve bir kaç damla kan.
Not: Hikayeyi yazarken başıma gelen bazı 'tedirgin edici' şeyler yüzünden tamamlayamadım. Üstünden geçemedim. Belki sonra yaparım.
Not 2: Hikayeyi yazdıktan sonra yedek yüklenince uçmuş, gece yazdığım hikayeyi tekrar koydum şimdi.