Kusursuz bir çeviriyle sunulan bu kitaba dair şu karşılaştırmayı bırakayım. Her sözcük, hakkıyla dilimize aktarılmış, Türkçe’sinde zerre kadar ifade düşmesi yok. Anlaşırlığı yüksek, çeviri hissi vermeyen muazzam, tertemiz bir çeviri. Ümit Altuğ zor bir çevirinin altından layıkıyla kalkmış. Kendisi Le Guin’in Rüzgargülü (Gülün Günlüğü) kitabının yanında Ballard’dan Yakın Geleceğin Mitosları’nı ve daha bir çok eseri dilimize kazandırmış nitelikli bir çevirmen. Elleri, zihni dert bulmasın.
“I tried to keep out of contact with the minds of the Foretellers. I was made very uneasy by that silent electric tension, by the sense of being drawn in, of becoming a point or figure in the pattern, in the web.
But when I set up a barrier, it was worse: I felt cut off and cowered inside my own mind obsessed by hallucinations of sight and touch, a stew of wild images and notions, abrupt visions and sensations all sexually charged and grotesquely violent, a red-and-black seething of erotic rage.
I was surrounded by great gaping pits with ragged lips, vaginas, wounds, hellmouths, I lost my balance, I was falling… If I could not shut out this chaos I would fall indeed, I would go mad, and there was no shutting it out.
The empathic and paraverbal forces at work, immensely powerful and confused, rising out of the perversion and frustration of sex, out of an insanity that distorts time, and out of an appalling discipline of total concentration and apprehension of immediate reality, were far beyond my restraint or control.”
“Öndeyiciler'in zihinleri ile bağlantımı kesmeye çalıştım. Bu sessiz elektrik gerilimi, içe çekilip sürüklenme, kalıbın, ağın içinde bir nokta, bir şekil olma hissi beni huzursuz etmişti.
Ama engel koyduğumda daha da kötü oldu; kesilip atıldığımı, zihnimin içten görüş ve dokunuş halüsinasyonlarıyla, yabanıl imgeler ve kavramlardan oluşan bir bulamaca, cinsellikle dolu ve grotesk biçimde şiddetli, ani görüler ve duyumlarla, kızıl-kara için için kaynayan bir erotik hiddete kapıldığını hissettim.
Kızgın dudakları olan, yutkunan kuyularla, vajinalarla, yaralarla, cehennem ağızlarıyla çevriliydi her yanım, dengemi kaybettim, düşüyordum... Bu kaosu dışımda tutamazsam sahiden düşecektim, delirecektim ve kaosu dışlamanın bir yolu yoktu.
Cinsel sapkınlık ve tatminsizlikten, zamanı çarpıtan delilikten, tam bir yoğunlaşma ve dolaysız gerçekliğin tümden algılanışına dayalı ürkütücü bir disiplinden doğup yükselen empatik ve sözötesi güçler, denetimimin dışındaydı.”
Not: Daha kolay karşılaştırılabilmesi için paragraflandırma yaptım.