Hep göründüğünden farklı bir ifade vardı yüzünde o konuşurken, sanki buraya ait değilmiş gibi, uzaklardan gelmiş ve gidecekmiş gibi. "O pişmanlıklarıyla dünyaya kendisini bağlamış bir ruhtu sadece, onun bağlarını koparmak için yaşayanların gücüne ihtiyacım var" duraksadı, sanki bir sonraki söyleyeceğini demeden önce tartıyordu, gülümsediğinde 1 aydır onlar ile olan kulup başkanlarına bakıyormuş gibi hissetti. Son kez. Konuşurken ceplerinden ince uzun kağıtlar çıkarıyordu, üzerilerinde karmakarışık ve birbirine benzeyen harfler ile örgü gibi yazılar saklıyordu bu rulolar. "Eren çakmağını verir misin? Biliyorum sigara kullanıyorsun" Erenin yüzünde alık bir ifade vardı, hiç önümüzde sigara içerken görmemiştik onu, çekingen bir şekilde halen elleri titrerken saydam mavi cismi ona uzattı, hepimiz o her konuştuğunda sanki daha çok sakinleşiyorduk. Sutra demişti kağıtlar için, ne olduklarını o an bilmiyordum ama gelecekte onlar ile oldukça haşır neşir olacağımı nereden bilebilir ve tüm bu olaylardan kaçınabilirdim ki. Sutralardan 3ünü yerdeki artık huzurlu görünen ve ellerinde buruşmuş banknotlar ile yatan bedenin etrafına sardı, sanki bir ayin gibi usulca ve saygıyla yapıyordu tüm haraketlerini. Sonra, onu yaktı. Hepimize bir bir baktı ve beden yokluğa karışırken sanki oda saydamlaşıyordu, "Bir gün tekrar görüşür müyüz bilmiyorum, ancak benim dünyaya bağlanış sebebim artık son buldu. 108. ölüyü dünyadan ayırdım ve anlaşmam burada son buldu, hepinize teşekkür ederim, tüm pişmanlıklarınızı geride bırakın ve ölümden korkmayın." Onu anlamamıştım, onu anlayacaktım. Küllerden ve başkansız bir hayalet arama kulubu ıssız bir binada yapayanlız kaldığımızda hiç bir şey olamamış gibi evlerimize dağılmaya ve bu geceden bir daha konuşmamaya karar verdik, gece rüyamda Buse'yi gördüm, uzaklardan beni çağırıyormuş gibi geldi. Ertesi sabah uyandığımda yeni günün bana neler getireceğini bilmeden okula yola çıktım...