“Ah çok güzelsiniz, öylesine hoş ve alımlı ki tıpkı yeni kesilmiş bir saten kumaş…” derken bir adam, öteki girdi araya.
“Sözleriniz, sözleriniz peri masallarından yürek ferahlatan mücevherler kıymetinde nağmeler fısıldamakta. Güzelliğiniz, bu güzelliğiniz karşısında hangi tatlı söz boynu dik durabilir. Saçlarınız…” derken bu adam, bir başkası lafı aldı.
“Mahzun bir akik misali parıldamakta gözleriniz. Beyaz bir ateşten örülmüş saçlarınız. Sadece etrafınızda olmak bile mutluluklar tiyatrosunda bir oyun izlemekten fazla haz sunmakta. Elleriniz…” derken geveze adam, berideki girdi lafa.
“Sözleriniz bir çağrıda bulunmakta, barışa doğru, hazza. Düşler diyarından geliyor olmalısınız. Söylesenize bana…” diye devam ederken alık adam, köşeye sinmiş olan çıktı öne.
“Kör oluyorum, oldum bile. Güzelliğiniz kör etti beni. Fakat sizi suçlamıyorum. Bütün hata bende, size bakmaya layık gözlere sahip olamadığımdan dolayı. Bembeyaz kulaklarınızı görmek için dilimden vazgeçerdim. Sizce…” diye konuşurken yalancı adam, baskın olan lafı ele geçirdi ve kimsenin konuşmasına izin vermeden herkesin aklındaki soruyu dile getirdi.
“Güzelliğiniz, böylesine güzelliğinizin kaynağı ne?”
“Acizliğiniz,” diye cevap verdi çirkin ve kötü kalpli kadın. “Acizliğiniz.”