Lider ölmeliler dedi,
"Hasmınızın namlusunun ucunda korkabilirsiniz, düşmanınız sizi alı koyduğunda ölmemek için herşeyi yapabilirsiniz ve son olarak silah kardeşiniz için kendinizi feda edebilirsiniz. Ancak aileniz için korkamaz, onlar için herşeyi yapamaz ve onlar için ölemezsiniz! Bu sizi korkak ve zayıf yapar, umutsuz bir savaş bu heyhat ölecekler, o yüzden daha güçlü olmak için onları sizin öldürmenizi istiyorum. Geride kimse kalmamalı sadece düşmanınız ve siz olmalısınız cenk meydanında."
Küçücük ellerine kapkara soğuk metalin ölü ağırlığı tutuşturulduğunda boğazı ağırlaşmıştı, gözlerini kapattı ve derin bir nefes çekti. Kara çeliği göğsüne bastırdı ve 13 çocuğu taşıyan kamyonetten gecenin karanlığında indi. Tek tek kabullenmişlik ile kasaba meydanında evlerine dağıldılar. Her birinde de daha önce olmayan bir ağırlık vardı ama eski yüklerinden kurtulur kurtulmaz ailesi ve tek dostu olacaktı o ağırlık bu küçük bedenlerin. Yine bir yıldızsız gece de gitmişti babası, bir daha geri dönmemecesine ve onun mezarında tüfek dikiliydi.
Nefes alamıyordu, kilitsiz tahta kapıyı açarken kerpiç evin kirişleri gıcırdadı. İlk silah sesini duyduğunda ağlamaya başladı. Durduramıyordu kendisini, kapıyı açtığında tek odalı evde gözlerinde anın korkusu ile yeni doğmuş kardeşini bağrına basan bir kadın gördü. Annesi miydi o gerçekden? Artık değildi, silahı sağ kolunun devamı halinde ona doğrulttu. Halen kapıdan girerken tuttuğu nefesi tüketiyordu, tetiği çekmeye başladı. İki el ateş etmesi gerekecekti ve büyük olasılık ile acısını ertesi gün hissedecekti. Diğer evlerden 3 el silah sesi daha yankılandı.
Sigarasının son nefesini çekerken çocuklar kamyonete teker teker geri gelmeye başlamıştı. Yüzlerinden hiç bir şey okunmuyordu ama ağlamayan yoktu, silahlar ellerinde oyuncak gibi durmuyordu artık. Artık onların birer organıydı kara çelikler. 12 ilk kanını akıtmış ve erkek olmuş küçük insan vardı karşısında şimdi, savaşda en önde savaşacak ve ilk ölecek en güçlü askerler çünki düşmanları acımak nedir biliyordu ve çocuklara ateş etmeden önceki o saniyelik duraksama onların hayatlarına mal oluyordu. Son çocuk sinirini bozuyordu çünki hep soru sorardı, sonunda onun da evinden 2 el ateş sesi geldi ve kapıyı açık bırakıp meydana soluk adımlar ile geldi, Ağlamıyordu.
"Kashim artık bir erkeksin" demişti ona, İfadesiz yüzünü kaldırıp lidere baktığında lider Kashim'in gözlerinde bir azizin korkusuzluğunu ve bir askerin acımasızlığını gördü ve devam etti "artık beni öldürdüğünde pişmanlık duymayacağım biri daha var, o gözleri taşıdığın sürece ölüm sağ elin olsun" . Lider izmariti elini yaktığında halen şaşkındı. Kamyonetin önüne geçip aracı çalıştırırken arkada 12 çocuk ağlıyordu ve bir çocuk gülümsüyordu.
Onları vuramamış değildi, vurmamayı seçmişti; ailesi için korkuya katlanabilir ve onlar için ölürken pişmanlık duymaz ise ne olacağını kendisi görmek istemişti, liderin sözleri zehir gibiydi ve onun kalbi elindeki çelikden daha güçlü bir silahdı, yılanın dişlerinin geçemeyeceği bir silah.