(http://photoserver.ws/files/ulbtfm7cjs4xgetfy1d.jpg)
Sanzaru Games tarafından geliştirilip, Nunchuck Games ile ortak yayınlanan oyun aslında bir Nintedo Wii oyunu olarak öne çıkıyor. Ancak Windows ve Nintendo DS verisyonları da bulunmakta.
Benim (bizim) oynadığımız versiyonu ise Steam'den satışa sunulan Ninja Reflex Steamworks Edition'ıdır.
Oyun ilk olarak bize Uzakdoğu dövüş filmlerinden aşina olduğumuz ve olmadığımız, ancak onları çağrıştıran isimler seçmemizle başlıyor. İlk olarak bu noktada yüzünüze bir sırıtış yapıştırdıktan sonra devamında Valve oyunlarına yaptığı göndermelerle (ne de olsa Steam versiyonu) ise o sırıtışın daha da genişlemesine neden oluyor.
(http://i25.tinypic.com/23r70j9.jpg)
Aslında başlangıcı sıkıcı denebilecek kadar basit. Oyun 6 ana kategoriden oluşuyor. Bunları saymak gerekirse:
1.Shuriken: Bildiğimiz shuriken fırlatıp hedef vurma.
2. Hashi: Sushilerin etrafında dolanan sinekleri chopstick'lerle yakalayıp doğru kaseye koyma.
3. Koi: Gölde farklı boy ve hızlardaki balıkları elle yakalama.
4. Katana: Eli silahlı samurayları kendi katanamızla bloke edip, saf dışı bırakma.
5. Hotaru: Hiçbir silah kullanmadan, sadece mouse click'i ile ateş böceklerini yakalama, sayma vb. (neler olabildiğine insan inanamıyor)
6. Nunchaku: Nunchaku'yu mouse hareketleriyle savurarak sensei'in attığı hedefleri parçalama.
Ancak o kolay hava hiç de öyle devam etmiyor. Her bölümde sensei'mizin tavsiyeleri ve bilgece sözleriyle, onaylayan ya da onaylamayan baş hareketleri eşliğinde bu gibi işler başarmaya çalışıyoruz. Fakat gelin görün ki, o başta "fazla kolay" olan oyun açılan yeni bölümleriyle birlikte stresi tavan yaptırabiliyor.
(http://cdn.steampowered.com/v/gfx/apps/13000/0000003859.800x600.jpg)
Başka bir güzel yanıysa, belli sayıda bölüm geçtiğinizde "kuşak testi" denilen bir kavramın aktif olması. Evet, ciddi ciddi her defasında 3 aşamalı bir sınava girip, giderek artan zorluklarda kuşak testlerinden geçiyorsunuz. Eğer refleksleriniz güçlüyse siyah kuşağa kadar yolunuz var :).
Steamworks Edition'ın en güzel yanları şüphesiz ki Valve oyunlarına olan göndermeler. Açılış menüsünde pembe kiraz yaprakları düşerken içlerinden birinin Half Life logosu barındırması, yine aynı menüde bulunan köprünün altında bir Half Life boss'unun sıçrayarak ilerlemesi, Katana kısmında bir yerde Portal 1'den companion cube'ün görülmesi gibi detaylar gerçekten çok hoş olmuş. Unutmadan, yukarıdaki resimde görebileceğiniz gibi oyunda kullandığınız eldiven de Half Life'tan.
Yine de bu oyunun güzelliği multiplayer seçeneği olmamasına rağmen, grup halinde oynandığında alınan tattadır. 90'ların çocukları iyi bilirler; eskiden tek bilgisayar başına toplanıp arkadaşa gaz vermek, sıra sana gelirken sabırsızlanmak, sadce oynayan değil izleyenlerin de adeta oyuna girip aynı heyecanı yaşaması gibi kavramlar vardı. Bugün itibariyle biz bu duyguları bu oyun sayesinde tekrar yaşadık. Gerek dönüşümlü olarak oynamamız, gerekse birbirimize gaz verip, tuhaf surat ifadelerimizle dalga geçmemiz sayesinde gerçekten hoş anlar yaşattı.
Katana kısmında hiçbirimizin geçemediği bir ölümde, en sonunda co-op yapıp, birinin mouse'u diğerinin touchpade'i alarak oluşturduğu voltran ise sanırım en keyifli yanıydı. Bölümler öyle bir hale geliyor ki bazen tek devam etmek gerçekten zorlaşıyor.
Eğer proje yapıyorsanız, ders çalışıyorsanız, bitirme teziyle uğraşıyorsanız ve sizinle aynı zevkleri paylaşan kişilerle aynı projede/ders çalışma grubunda bulunuyorsanız bu oyuna bir şans verin. Gülmek ve eğlenmek garanti. Belki tek oynansa bu kadar zevk veremeyebilir.
Son olarak, bana bu oyunu alıp bugün 3 kişinin hayatını kurtaran İhsan Abi'ya sevgilerimle teşekkürlerimi yolluyorum. Abi bu oyunun böyle bir etki yaratacağını ne sen ne de ben bilemezdik sanırım :D.
(http://s.uvlist.net/l/y2008/12/55634.jpg)