(http://2.bp.blogspot.com/_o3Pu7je179A/S7Ge0Geu36I/AAAAAAAARZM/stjgY04SfhU/s1600/1.jpg)
Yapım Yılı: 2005
Yapımcı Ülke: Güney Kore
Yönetmen: Park Kwang-hyun
Kuzey ve Güney Kore savaşı zamanı bir yanda saldırıya uğrayıp üç kişi kalmış kommünist Kuzeyliler, diğer yanda savaşta yaptıklarıyla iyiden iyiye depresif bir hal alan ve birliğinden kaçan Güneyli bir teğmenle onunla yolda tanışan bir erin hikayesi bu. Ama elbette uçağı dik bir dağın zirvesindeki Dongmakgol adındaki kimsenin haberdar olmadığı bir köye düşen Amerikan pilotu Smith'i de unutmamak lazım.
İşte bu iki düşman Koreli küçük birliğin yolu, dağın diğer tarafına geçmek için çıktıkları yolda Dongmakgol adındaki savaş, silah, bomba ya da uçak nedir bilmeyen, çılgın denecek kadar neşeli köyde kesişiyor. Bir yanda bitmeyen düşmanlık, diğer yanda silahlar çekildiğinde komik komik şeyler yapark sizlere kahkahalar attıran köylüler derken bu savaş filmi yüreği ısıtan bir hal alıyor. Sözgelimi askerler köylüleri tehdit ederken doğrultulan silaha tepki olarak ellerini havaya kaldıran tek kişi (ve fena halde Jackie Chan'e benzettiğim) köyün öğretmeni Kim olurken, diğerleri hangi ellerini kaldırmaları gerektiğini sorarak ortaya komik diyaloglar çıkarıyorlar.
Köyde kısılı kalan Koreli düşman gruplar zamanla birbirlerine yaklaşıp düşmandan öte önce insan ve sonra da aynı ülkenin vatandaşı olduklarını hatırlarken Dongmakgol'un gerek hiperaktif ve şirin deli kızı (afişteki kız) ve gerekse her daim sizi güldüren, rahat, animevari köylüleriyle zaman akıp geçiyor.
Filmde bazı sahneler var ki film değil de anime izlermişsiniz gibi hissediyorsunuz. Hele ki köylülerin tarlalarına dadanan bir domuzu yakalama sahnesi var ki, ehehe, işte orası adeta animeydi.
Köyde dilini kimsenin bilmdeği pilot Smith de daha sonradan ekibe katılıp oranın yabancı kültürden gelen ama uyum sağlayan parçası olarak dokudaki yerini alıyor. Dil ya da kültür farkı da Dongmakgol'da bir engel teşkil edemiyor. Fakat savaş devam etmekte ve işin içinde Amerikalılar varken her şey o kadar da parlak değil. Dongmakgol bir köyden öte bir geçit ve oradakim masum, savaş ya da silah nedir bilmeyen köylülerin varlığı onlar için bir her nasılsa bir tehdit. [*]Amerikan geleneği mi desek bilemiyorum.[/*]
Kendi kardeşine düşman bir halkın dramını o bilindik savaş filmlerindeki gibi yürek parçalayarak yapmak yerine bol bol güldüren, animevari tepkilerle sırıtmanıza engel olmayacağınız, şahane müzikleri, renkli karakterleri ve tüm bunların arasına serpiştirilmiş dramıyla gerçekten başarılı bir film. Eleştirmenlerce "gender- blender" olarak tanımlanıyormuş kendisi. Yani her türe giriyormuş.
Son olarak filmin biraz fantastik yanına da değinmek lazım. Animevari diye bahsettiğim sahnelerdeki görsel yön filmi fantastik bir boyuta sokuyor. Sadece komedi ve daramı taşıyan bri savaş filminden öte, Uzakdoğulular'dan bekleneceği gibi böyle rüyasal ya da fantastik olarak tanımlanabilecek sahnelerle de sahip bir film.
Tatlı mı tatlı, sıcak mı sıcak, komik mi komik ama bakmayı bilen gözler için de buruk bir tat bırakan başarılı bir film olduğuna inanıyorum. Ne cinsellik, ne parçalanan bedenler var bu filmde. Aşkın bile var olduğu yerde bir tuhaflığı (ve aynı zamanda tatlılığı) var. İzleyin, bir şey kaybetmezsiniz.