Kayıp Rıhtım Arşiv Forum
Liman Kenti => Televizyon => Konuyu başlatan: Buzmavisi - 21 Temmuz 2012, 00:38:43
-
Bu ne demek şimdi? :)
Açıkçası ben Türk televizyon dizilerinden bir tanesini bile izlemiyorum. Nedenimi izah edeyim: Şimdi anlatacağım şey neredeyse bütün Türk dizilerinde var, daha geçende "Suskunlar" adlı diziyi izliyorduk ablamlarla. İyi bir dizi olduğunu iddia etti. Belki iyidir bilmiyorum. Tek bölüm izledim sadece. Ama bu söyleyeceğim onda da vardı.
İki karakter kendi aralarında konuşuyorlar diyelim. Adları Selim ve Ahmet olsun. Selim Ahmet'e kışkırtıcı bir şeyler söylüyor veya öfkelendirici bir şeyler, hakaret ediyor falan. Ahmet'in bu olaya tepki vermesi yaklaşık 45 saniye ila 1 dakika arasında oluyor. Önce kamera hakaret edene zoomluyor, ardından hakaret edeni zoomluyor, etraflarında başka karakterler varsa onları da zoomluyor :) Zaten ne kadar çok karakter olursa cevap vermesi o kadar uzun sürüyor, 2 dakikaya kadar uzayabiliyor. En sonunda Ahmet cevap veriyor veya silah çekiyor. Silahı çektikten sonra da Selim'in silaha karşı tepki vermesi yine 1 dakika falan sürüyor. İzlediğim Türk dizilerinin geneli böyle. Mesela yabancı dizi izliyorum, sürekli bir aksiyon, tepkiler çok hızlı vs... Bizim senaristler ve yönetmenler süreyi uzatmak için ellerinden geleni yapıyorlar herhalde.
Bu karakterlerin pauselanması olayından artık vazgeçsinler :)
-
Dediğiniz gibi, amaçları süreyi uzatmak. Yabancı dizilerin en uzunlarının genelde 1 saat 50 dakika falan olmasının sebebi bu. Bizim dizilerimizin saat 20:00'da başlayıp 24:00'a yakın bir saatte bittiği bile oluyor. Bir bölümü neredeyse bir film uzunluğunda. Bu da bazen işi saçmalaştırıyor tabii.
-
Olay şu. Bizde önce fragman düşünülüyor. Acayip afilli, entrika dolu fragmana karar verildikten sonra arası da dolduruluyor. Bakışlar, müzikler ve saire. O kadar kalitesiz bir sektör ki, her şeyden çok müzikleri duyuyoruz, olaya aksiyonu ancak bu şekilde katabiliyorlar.
Ama ne yapsınlar seyirci kitlesi bundan hoşlanıyor. On dakika müzik eşliğinde karakterler bakışırken bir sonraki hamleleri hakkında tartışmaktan ve heyecanlanmaktan haz alıyorlar. O dizi bitince kanaldaki bir sonraki diziye geçiyorlar. Hoşlarına gidiyor yani maalesef.
-
Bir de o sahnenin arasına reklam girdi mi, insanın o dizideki emeği geçen herkese dalası gelir. Bakışmalar dediğiniz gibi dakikalarca sürer, hakaret edilen tam bir şey diyecektir ki araya reklam girer. Siz yaklaşık 8 dakika beklersiniz, herif ağzını açtı bakalım ne diyecek diye heyecanlanırsınız o ara. Ekranın sol altındaki 1 dakikalık geri sayımın ardından reklam biter. Aha başladı dersiniz, ne dedi acaba derken dizi kaldığı yerin bir kaç dakika gerisinden gelir. Tamam olsun onu da bekleriz dersiniz. Sonra o beklediğiniz an gelir, herif ağzını açar ve görüntü yönetmeni hakaret edilen kişiyi fotojenik bir anında dondurur ve yazılar genellikle kemanla icra edilmiş arka fon müziğiyle akmaya başlar. Siz yazıların arkasındaki hakaret edilenin açılmış ağzına dalıp giderken uzaklarda bir yerden yapımcı da size kıs kıs güler.
İnsan demez mi "Ulan siz kimsiniz de Türk dizilerini izleyenlerin yüzde doksanını kapsayan çilekeş anaları, teyzeleri ve nineleri keriz yerine koyuyorsunuz?". Alpay Erdem'in de deyişiyle 'dev' sinirlendim.
Bu ve bu tip şeylerin bu sektördeki sorunların en küçüklerinden biri olması, biz Türklerin televizyon konusunda ne kadar ileri gittiğinin kanıtıdır. Sonra vay efendim özenti gençlerimiz yabancı dizilere sardı.