Yönetmen: Andy Wachowski, Lana Wachowski, Tom Tykwer
Oyuncular: Tom Hanks, Halle Berry, Hugo Weaving, Jim Sturgess, Susan Sarandon, Hugh Grant, Ben Whishaw, Keith David, Jim Broadbent, James D’Arcy
Konusu: Ölüm sırasını bekleyen genetiğiyle oynanmış bir garson, Reagan iktidarında California’da yaşayan asil ruhlu bir gazeteci, bilim ve medeniyetin aydınlatıcı yönünün aksi durumlara tanıklık etmiş genç bir Pasifik adalı, 1850’de Pasifik Okyanusu’nu geçen bir seyyah, Belçika’daki savaşlar sırasında maddi zorluklarla yaşamaya çalışan suskun bir besteci ve alacaklılarından kaçman bir yayınevi müdürü tarihsel ve mekânsal sınırları aşan bir şekilde bir araya gelirse ne olur?
1850 yılında Pasifik seyahatine çıkan Amerikalı noter Adam Ewing’in yolculuğu, 1931 yılında Robert Frobisher isimli meteliksiz bir müzisyenin Belçika’daki yaşam mücadelesi, 1975 yılında Kaliforniya’da nükleer bir santraldeki cinayetleri ve yolsuzlukları araştıran gazeteci Luisa Rey, 21. yüzyıl İngiltere’sinde huzurevinde yaşayan Timothy Cavendish isimli yayıncının dramı, geleceğin Kore’sinde kapitalist totaliter topluma isyan etmesi sonrası idama mahkum edilen klon Sonmi~451′in hayatı ve kıyamet sonrası uzak gelecekteki Hawai’de ilkel kabile hayatı yaşayan bir topluluk olmak üzere 6 farklı öyküyü içeren film, geçmişten günümüze gelen oradan da geleceğe uzanan ve farklı hayatların birbirlerini zincirleme etkileyen ilişkiler yumağına dayalı yapısıyla ilginç bir içeriğe sahip.
Kişisel Notum: 10 Başrol oyuncusuyla 6 filmi birden izleyip sonrasında tek bir anafikre ulaşma deneyimi harikaydı. IMDB'den 8.3 almış ama ben 10 üzerinden 9.5 veriyorum filme. Çok sağlam bir kurguydu gerçekten. Onun dışında eğer hafızanıza güveniyorsanız filmdeki karakterleri dikkatle izleyin ve film bittikten sonra cast yazıları geçerken sinema salonunu terk etmeyin. Böylece kendinizi test edebilme fırsatı da bulacaksınız. Bazılarına baya şaşıracağınızı şimdiden garanti ediyorum.
Karakterler çok farklı. Bunları bir araya getirmek ve güzel bir eser ortaya koymak büyük meziyet. Bir arkadaşım tarafından çok övüldü bu film. Ve kendisi, birçok kişinin ya anlamadığını ya da yanlış anladığını söyleyince iyice merak ettim. Kısa süre içerisinde izlemeye talibim.
İzledikten sonra başlığı açmak niyetindeydim lakin ikamet ettiğim yerdeki sinema salonuna filmi getirmediklerinden dolayı hala izleyebilmiş değilim. Şu işi bilen kişiler yapsın ülkemizde, gerçekten. Adam Bulut Atlası'nı getirmiyor fakat dört bir yanı Breaking Dawn'la süslüyor. Al sana ülkemizdeki sinema piyasasının içler acısı hali. Ah, tabii ya, popüler kültür... Aslında onlara da çok görmüyorum, bizim halkımızda da suç aramak mümkün. Kaliteli filmlerden öcü görmüş çocuk gibi kaçarlar, nerede aşk, erotizm, ergen şeyleri var onları bulurlar. E hal böyle olunca da sinema sektörü bu tür filmlerden kar güdüyor.
Yazık ya. Valla üzülüyorum. Hayır yani film hakkında hiçbir şey bilmesem bile oturur Tom Hanks için izlerdim. Ama gel gör ki... Neyse, aslında bu konu hakkında söylenecek çok şey var ama bu başlık uygun değil sanırım.
Haah! İnceleme yazımı hazırlamakta idim ve şimdi bu başlığı görünce şaşırdım :D Bulut Atlası ile söylenebileceklerden ilki, zannediyorum benim fikrimce başarılı bir yapım olduğu. Filmi henüz görmemişlere önerim, gittiğiniz zaman yanınızda dikkatinizi dağıtacak bir arkadaş götürmemeniz. Eşiniz ya da sevgilinizle gidiyorsanız da, filmin sürükleyici kurgusunun sizi alıkoyacağına güvensem de, fazla romantizm hedeflememeniz; zira, kurgu takip edilmediği anda koparsa hem keyif almanız zorlaşabilir hem de anlamakta güçlük çekebilirsiniz.
Gerçi ben bazı yerlerini arkamdakilerin sohbeti sayesinde kaçırsam da, pek anlaşılmaz noktalar olmadı. Hafıza konusunda, aktörlerin farklı rollerde ve değişik makyajlarla görme lüksü, sinemanın ve teknolojilerinin de onunla birlikte ne kadar geliştiğini anlatıyor.
Ben özellikle ilk sahnede gördüğüm manzaranın kim olduğunu keşfettiğimde oldukça hoşlanmıştım filmin makyaj kalitesinden. Baş ve son da bağlandığında hatta ilk sahnede gördüğümle son sahnenin başındaki kişinin aynı kişi olduğunu anladım.
Sonracığıma, filmde işlenen konulardan bazılarına katılsam bazılarına katılmasam da, şu var ki, içinizde uyandırdığı cesaretten hoşlanacağınızı düşünüyorum. Sosyal mesajlar içeren filmleri seviyorum. Salondan çıktığımda her bireyin bir diğeri kadar değerli ve güçlü olduğuna dair fikirler dönüyordu aklımda. Burdan çok daha uzun uzadıya yerlere de geldim düşünerek kendi içinde bulunduğum zamana dair ; ancak ilgisiz :D
Kitabın filmle arasında farkların mutlaka olacağını düşünenlerdenim. Sonuçta onca betimleme arasında bizler kendi hayal gücümüzle de tamamlıyoruz bazı yerleri. Bu yüzden tatmin edebilirliği ne kadardır bilmiyorum. Filmi izlemiş olmama rağmen kitabı okumaya kararlıyım. Yine de, zaman kaybı olmaktan çok uzakta olduğunu söylemeliyim.
Filmin müzikleri de sizi aynı oranda cezbedecek diye düşünüyorum. Görkemli bir yapım olmuş. Wachowski Kardeşler'den daha azını beklemiyordum. Tom Tykwer'ın bakış açısı da tat katmış.
Şu filmi izledikten sonra tek söyleyebileceğim: Ya eleştirmenler -veya eleştirmen olduğunu sananlar- film nedir, nasıl izlenir bilmiyor; ya da biz, onlara göre bilinçsiz izleyici ne izlediğimizi bilmiyoruz. İlki daha olası geliyor bana nedense.
Yahu filmin vermek istediği mesajın “Doğru olanı yapın, hatalarınızdan ders alın, taşın altına elinizi koyun" diyen eleştirmen[*]selin gürel - ntvmsnbc[/*] mi olur? Bu filmi iki gözü ile izleyen, iki kulağı ile dinleyen filmin vermek istediği mesajın bambaşka olduğunu anlayabilir. Bu yapılan filme, emeğe saygısızlıktır. Wachowskiler ve Tykwer size yaklaşık 3 saat boyunca toplumdaki ayrımcılığı, kapitalist ve totaliter sistemi farklı senaryolar üzerinden aynı oyuncularla 6 farklı şekilde anlatıyor ve gidiyor eleştirmen olduğunu sananlar "Filmin vermek istediği mesaj hatalarınızdan ders alın, ne kadar basit bir şey!" diyorlar. Sonra biz de ağlıyoruz bu filmler neden Türkiye'ye geç geliyor yahut hiç gelmiyor diye.
Türkiye'nin uluslararası film sektöründe lafının geçmesini istiyorsak önce film izlemeyi bilmeliyiz.