(http://www.kayiprihtim.org/portal/gorsel/2015/03/zeplin-top.jpg)
Tanıtım:
İsveçli yazar Karen Tidbeck’in tekinsiz, ama tekinsiz olduğu kadar da olağanüstü dünyasına hoş geldiniz. İskandinav kültürünün alacakaranlığından ve melankolisinden doğan bu öyküler, güneşin dönmeyi bıraktığı bir dünyanın büyülü atmosferine sahip: Fantazyadan, büyülü gerçekliğe, bilimkurguya ve hayalî bir yaratığın Borgesvari taksonomisine kadar uzanıyor. Bu öyküler rahatsız edici; bir o kadar da kara mizahın engin zekâsını içeriyor. Tidbeck, bildiğimizi sandığımız dünyadan güçlü bir kopuş duygusu yaratarak, akla hayale sığmaz çok sayıda şeyin ortaya çıkabildiği bir yarığa yönlendiriyor bizi.
“Daha önce Zeplin gibi bir şey okumadım. Belirgin bir şekilde Kuzeyli oluşunu saymazsak Karin Tidbeck’in hayal gücü hiçbir sınıfa girmiyor -usul usul, zekice, anlatılamayacak kadar tuhaf… Ve çeşitli. Ve tedirgin edici. Ve eğlenceli. Ve gizemli biçimde dokunaklı. Bunlar şahane hikayeler.”
– Ursula K. Le Guin-
“Sade ve canlı, temkinli ve tuhaf… imkânsızlıkların harmonisiyle Tidbeck, esaslı bir ses.”
– China Miéville-
“Tidbeck’in tekinsiz ve rahatsız edici yazma yeteneği adeta tanrı vergisi. Bu harika, ustaca yazılmış öykülerde büyü usulca ortaya çıkıyor. Ormanlardan ya da topraktan geliyor veya kendi içinizde hep var ya da tamamen başka bir diyarda mevcut… insanı biraz sersemlemiş ve daha da fazla efsunlanmış halde bırakıyor.”
– Karen Joy Fowler-
Künye Bilgileri (http://www.kayiprihtim.org/portal/kitap/zeplin/)
Kitabın İncelemesi (http://www.kayiprihtim.org/portal/inceleme/gunesin-donmeyi-biraktigi-baska-bir-dunyaya-merhaba/) - Onur Selamet
Yorumum:
Bu epeydir geciktirdiğim bir yorum olacak. Oysa ben kitabı öyle sevdim ki...
Kitap hakkında fikir belirtenler arasında tuhaf kurgunun yeni yüzünün (new weird) ustası ve bir nevi atası olan China Miéville'i de görüyoruz. Fakat görünce hiç şaşırmıyoruz, çünkü benim için bu kitap tuhaf kurgunun harika bir örneğiydi.
Elbette çağdaş İsveç edebiyatı olarak da okunabilir bu kitap. Bence her kesimden okura hitap ediyor. Ancak Miéville diyor ya hani,
Sade ve canlı, temkinli ve tuhaf...
O da beni destekliyor yahu.
İsveç, edebiyat bakımından daha önce hiçbir eserini okumadığım bir kültür. Bu kültürle bu kitap sayesinde tanışmam ne de güzel oldu. Kalıplara sığmayan bir zihin Karin Tidbeck ve her bir öyküsü derin bir hayal gücü ve edebi yeteneğin karışımı.
Bu küçücük kitap bir de üstüne cici bir cilde sahip. Sadece ciltli seçeneği var. Ne de güzel olmuş. Çok da yakışmış. Kütüphanenizde içerdiği sıra dışı öyküler kadar, cildi ve kapağıyla da ayrıksılığını gösterecek. Baskı kalitesi de aynı şekilde ziyadesiyle güzel.
Elbette aralarında beğenmediğim öyküler de var. Ancak "hmm" diyerek okuduğum öykülerdi onlar. Fazla etkilenmeden, ama sıkılmadan da. Oysa az sonra sayacağım favorilerimi okurken yazarı oldukça kıskandım.
Portalda incelemesi olduğu için tüm öykülerin konu özetine oradan ulaşabilirsiniz. Benim değinmek istediğim sadece favorilerim olacak.
Kitabın açılış öyküsü ve aynı zamanda da konusuyla kitaba adını veren Beatrice isimli hikaye esere güzel bir başlangıç yaptırıyor. Hele o giriş cümlesi yok mu,
“Doktor Franz Hiller bir zepline âşık oldu.”
Nesnelere aşık olma (neydi o hastalığın adı?) hastalığı olarak başladığımız öykü, aslında sadece bizim öyle sandığımızı gösteriyor. Kısacık hikayede "hastalık" diye nitelendirdiğimiz şeyin iç yüzü çok başka.
Gayet zekice bir öykü.
Rebecka tüyler ürpertici güzelliğe sahip bir öykü. Çok kıskandım bu öyküyü, çok.
Düşünün ki Tanrı ölmenize izin vermiyor. Oysa bu durumdan muzdarip Rebecka'nın hayatında intihar etmek için o denli yaşanmış acılar ve travmalar var ki... Siz olsanız ne yapardınız? Peki ya Rebecka ne yapıyor?
Okuru sorgulatan, sonuyla dehşete düşüren, Tanrı kavramını ve gerçek merhameti, sevgiyi bir daha düşündüren bir öykü.
Arvid Pekon Kim? isimli öykü açıkçası beni kitaba bağlayan öykü oldu. Aslında düşünmesi zor bir öykü olmayabilir, fakat işleniş açısından gayet yerindeydi.
Arvid Pekon, bir santral görevlisi. Telefon eden kişileri sözde ulaşmak istedikleri kişilere bağlıyor. Ancak o ve arkadaşlarının asıl işi ulaşılmak istenen kişiyi taklit etmek. Böylece adeta sesli bir tiyatroya dönüşüyor öykü.
İşin ilginci, Arvid ve arkadaşları tanımadıkları insanları taklit ederken bir anda o kişi oluveriyor, karşısındakiler hiç şüphelenmiyor, sorulara verdikleri cevaplarda hiç hata yapmıyorlar. Ama (AMA) bir gün dünyada var olmayan kişilerle konuşmak isteyen bir kadın Arvid'e dadandığında işler çok farklı yerlere gidecek.
Norveç Böğürtleni Reçeli oldukça kadınsı bir öyküydü. Adettinden gelen kanla can verdiği tuhaf bir çocuğa sahip olan kadının hüzünlü öyküsü. Ama bir o kadar da sevgi dolu yahu.
Augusta Prima adlı öykü, sözüm sana: Seni ben yazmış olaydım, ne olurdu sanki? Benim zihnimden çıksaydın keşke :(. İsveç'e kadar niye gittin?
Bir yandan hedonist, ciddi bir ana-erkil ve bir o kadar Viktoryen bir dünya var. Hizmetkar peri çocuklar da cabası. Diğer yanda insan soruyor: Zaman nedir?
Çok başarılı, hayli kıskandığım bir öyküydü. Üstüne demek istediğim çok şey var, ama okuyup kendiniz görün.
Jagannath ise kapanış öyküsü. Bir doğumla başlıyor her şey. Dev bir Anne'nin bedeninde erkekler zihni yönetir, kadınlarsa (erkeklerden fiziki açıdan daha güçlüler) Anne'nin her tür ihtiyacını karşılar, işçileri olur. Ancak buna rağmen bu bir kadın-erkek eşitsizliği öyküsü değil (tam olarak). Her ne kadar sonlara doğru olanları oldukça sembolik bulmuş ve kitabı kapattığımda uzun uzun düşünmüş olsam da, böyle de bir durum var.
Bu öyküyü, "annelerden anneler doğurmak" diye özetlemek istiyorum.
Kitaptaki öyküler bu kadarla sınırlı değil. Bunlar sadece benim favorilerim.
Öyküleri elimden geldiğince yüzeysel anlatmak istedim. Özellikle Augusta Prima'yı. Bu kitaba bir şans verin derim. Hem tuhaf kurgu adına çok değerli, hem de çağdaş İsveç edebiyatı ile tanışmak için harika bir fırsat.
Çeviri: Eserin çevirisini gayet başarılı buldum. Bir iki tane yazım hatası vardı, ama sorun değil.
Çevirmen Tülin Er ve editörünün eline sağlık.
Sıra dışı, daha önce okuduklarınıza benzemeyen şeyler görmek, duymak ve koklamak için bu kitaba bir şans verin :). Benden söylemesi.