Kayıp Rıhtım Arşiv Forum
Liman Kenti => Düşler Limanı => Konuyu başlatan: Canina - 01 Ağustos 2010, 15:55:02
-
Tek başına salaş bir meyhanede oturmuş çalan müziği dinliyordu. Efkar şarkıları çalınırdı. Canlı müzik olurdu bazen ama o bile efkarlıydı sanki. Ağır bir mekandı. Ağır. Canlı şarkı söyleyenler arasında bir kadın vardı. Meyhanede bir kadın, çığlık çığlığa söylerdi şarkılarını. Belliydi yıkılmış, hayli çirkin, hayli geçkin ve ağlamaklı. Zayıftı. İncecik elli ve kalın dudaklı. Sesi tokat gibi patlardı meyhanenin müdavimlerinin kulaklarında. Müdavimleri. Yüzleri al al , içleri hüzün dolu, kahır dolu ve gözleri kanlı.
Hepsi ölmeyi istiyor belki de. “Yeter” diyorlar. “Öleceksek ölelim” diye bağırıyorlar. Kedere, şaraba ve aşka vuruyorlar kendilerini. Daha da içiyorlar. İçtikçe sarhoş oluyorlar, sarhoş oldukça daha da içiyorlar. Üstelik içeri girdiklerinde bile adamakıllı sarhoşturlar.
Böyledir ispanyol meyhaneleri. Ara sıra biri bütün hesapları öderdi. Bağırırdı garsona “Bütün hesaplar benden bu gece ey garson. Sende iç! Sende iç! Kapat kapıları! Şaraptan öldüğümüzü bilmesin kimse! Bizbize kalalım. Bitsin bu koşu. Yeter! Öleceksek ölelim.” diye. Ve devam ederdi kendini şaraba, kedere ve aşka vurmaya.
-
Vay be! Hep merak etmişimdir İpsanyol Meyhanelerini. Kısa olmuş. Devamı olur mu?
-
Daha içelim hey!
-
Timur babamızın bu şarkısı ile hep duygulanırdım helal güzel olmuş dost.
-
Timur babamızın bu şarkısı ile hep duygulanırdım helal güzel olmuş dost.
Birde Tanju Okan'dan dinlemeni tavsiye ederim o da çok güzeldir =)
-
Bu yazının bir iki kadeh eşliğinde ve Tanju Okan dinlenerek yazıldığını düşünüyorum :) Yoksa bu ikisi olmadan bu kadar güzel bir anlatım yapılamazdı. İki üç paragrafta tüm mekanı o kadar iyi anlatmışsın ki müdavimler şarkı söyleyen ve meyhane gözümde bir film karesi gibi canlandı. Tebrik ediyorum benzetmeleri ve duyguları bu kadar kısa cümlelerle bu kadar etkili anlattığın için.