Kayıp Rıhtım Arşiv Forum
Liman Kenti => Düşler Limanı => Konuyu başlatan: Canina - 22 Eylül 2010, 21:29:22
-
İki eliyle sıkı sıkı tutuğu ayaklı mikrofonu yavaşça gevşetti ve kapadığı gözlerini açtı. Kasılan yüzü yavaşça gevşedi ve normale döndü. Nefesi hızlanmıştı. Bakışları yerdeydi. Göz bebekleri küçülmüştü. Sahneye çıkmadan önce çektiği kokain’in ve tam suratına vuran spot ışıkları yüzündendi.
Sağ elini mikrofondan ayırarak alnında biriken teri elinin tersiyle sildi. Daha sonra geniş bir yay çizerek yere doğru savurdu ve elinin tersinde ki ter damlacıklarının yer düşmesini sağladı. Sağ eli daha sonra cansızca yanına düştü. Sol eli hala mikrofondaydı. Ayaklı mikrofonda. Ona tutunuyordu. Sanki bırakırsa kaybolacakmış gibi hissediyordu. Çocuk gibi. Küçük bir çocuk. Bakışlarını yerden kaldırdı ve seyircisine baktı. En ön sırada, sıkı hayranlarından bir kaçı vardı. Onaylamayla bakan erkekler, hayranlıkla bakan kızlar. “Tanrım,” diye düşündü. “Hepsi sahne arkasında grupla bir bira içebilmek için en değer verdikleri şeyleri satabilecek durumda. Şunlara bir bak. Susadığı için dilini çıkarıp mahsun mahsun bakan bir köpek gibiler. Köpek. Köpek. Bir köpek.”
Sol eli hala mikrofondaydı. Yana döndü ve gitaristine baktı. Kafasıyla işaret verdikten sonra sol elini indirdi mikrofondan. Ağzını yaklaştırarak “Bu gecelik bu kadar millet. Geldiğiniz için çok teşekkür ederiz.” Dedi ve çığlıklar arasında ayrıldı sahneden diğer grup üyeleriyle birlikte.
Diğer grup üyeleri… Yoktu aslında onlar. Sadece gitarist, basçı ve baterist vardı. Adları önemsizdi. Değişseler pek kimse farkına varmazdı. Önemli olan oydu. Vokal. Yakışıklı. Buğulu bakışlara sahip. Ahenkli bir sesi var. Evet oydu önemli olan. Belki de gruptan ayrılmalıydı. Solo bir albüm yapardı. Kazandığı parayı da bölüşmek zorunda kalmazdı böylece. Evet bu iyi olurdu onun için. Ama beste yapacak biri lazımdı ona. Şimdi gitarist bozuntusu yapıp ona veriyordu, o da üzerine söz yazıyordu. İyi gidiyorlardı. Kullanıyordu onu. Acaba onu kendisiyle birlikte ayrılması için ikna edebilir miydi?
Garip düşünceler içinde kulise ulaştı. Bir parti onu bekliyordu. Etrafta patlayan şampanyaların ve alkışlayanların onay dolu mırıldanma sesleri geliyordu. “Neyse,” dedi kendi kendine. “Şu geceyi bir atlatayım da sonra bakarız. Şu geceyi bir atlatayım. Şu geceyi. Ah bu geceyi. Hemde şurada ki sarışınla beraber…”