Kayıp Rıhtım Arşiv Forum
Kurgu Güncesi => Tartışma Platformu => Konuyu başlatan: Raisor - 09 Mart 2011, 22:32:23
-
Uzun bir süredir kitap okuyorum, ama ancak kendim de yazmaya başlayınca anladığım bir şey var. Her kitapta yazarın biraz da kendisini bulabilirsiniz. En fantastik hikayelerde bile yazarın yaşayış biçiminden izler vardır. Bazen bilmeden istemeden, bazen de kasıtlı olarak kendinden izler bırakılır hikayede. Sizce de doğru değil midir?
-
Doğrudan da öte, bu bilinen bir gerçek. Yalnızca kitaplarda değil, bu sitedeki amatör yazarların (ki bu biz oluyoruz) yazılarında veya hikayelerinde bile yeterince iyi bakıldığında bu durum görülebilir. Hayal gücünün insanın yaşadıklarından, gördüklerinden, hissettiklerinden etkilenmemesi imkansızdır. Hâl böyle olunca da her yazıda, yazarın imzasını taşıyan her eserde onun yaşadıklarından, çevresinden, düşündüklerinden bir şeyler vardır. Hatta bazen bu yazım tarzını dahi etkiler bana göre.
Zaten belli kategorilerdeki kitapların yazılış tarihlerine bakarak dahi o kitapla ilgili az çok bir şeyler tahmin edebiliyoruz, ki bu da şu durumun bir göstergesi.
Ekleme: Her kitap dersek yanlış da olabilir gerçi şimdi düşündüm de. Yeterince usta bir yazar tamamiyle kendi kurgulamadığı bir dünyada %100 olmasa da okuyucuya çaktırmayacak kadar özgün olabilir bence.
-
Kendi adıma konuşacak olursam yazılarımda kendimin yanı sıra çevremdeki insanların karakteristik özelliklerini barındıran birçok karakter de mecvut. Bunu yapmamak elde değil zaten. Bilinçaltı denen şey gördüklerini ve duyduklarını depolar ve sen de bunların bir ürünü olarak hayal gücünün sınırlarında gezinirsin ve böylece yazı aslında çevrendeki kişilerle dolar bir anda. Sen fark etmesen de.
-
Kesinlikle öyle... Her hikayede, her karakterde yazarın bir parçası bulunur. O tip bir insan nasıl düşünür, ne söyler, ne yapar tarzında kafasında oluşan profili döker kağıda. İzlediği filmler, yaşadığı olaylar, tanıdığı insanlar bilincinin derinliklerine işler ve yazarken belki bilerek beki de bilmeyerek gün ışığına çıkar bunlar. Sonuçta insan bilmediği bir şey hakkında yazamaz.
-
Örneğin David Eddings'in kitaplarında bunu kolaylıkla farkedebilirsiniz. Yazım tarzı belli ve kendisine özel olduğundan yazarın ismini bilmeseniz de oradaki ince ayrıntılar ile kimin yazdığını tahmin edebilirsiniz.
Yine sinemayı da buna örnek verebiliriz. Örneğin bir yapımın Steven Spielberg'a ait olduğunu bilmeseniz dahi onun tarzını hemen anlayabilirsiniz. Zira başıma geldi böyle bir durum.
-
Kesinlikle katılıyorum.Kendinden bir şey katmak ne kadar istenilen bir şey gibi görünse de isteseniz de istemeseniz de küçük küçük ayrıntılar verebiliyorsunuz, kitap ya da hikaye farketmez.
Aslında ne söylemek istediğimizle de ilgili.O anki ruh haliyle de ilgili fakat hiç bir şey bu dediğimizin doğruluğunu ortadan kaldıramaz.