Gönderen: Fırtınakıran - 12 Ekim 2011, 18:06:07
(http://i363.photobucket.com/albums/oo79/kayiprihtim/yitik-oykuler-kitabitop.jpg)
Hazır olun!
Sevgili dostumuz ve olmazsa olmazımız M. İhsan Tatari, nam-ı diğer mit'in yeni öykü derlemesi
Yitik Öyküler Kitabı çok yakında raflardaki yerini almaya hazırlanıyor!
Bu Yayınları'ndan çıkmaya hazırlanan, M. İhsan Tatari'nin yazmış olduğu dokuz öyküyü içinde barıdıran kitap okurları maceradan maceraya sürükleyecek. Ayrıca her hikayeye özel çizilmiş görseller kitaba çok daha farklı bir bakış açısı katıyor.
Bundan bir yıl önce, ilk kitabı Yemin ve Öç (http://www.kayiprihtim.org/portal/kitaplar/yemin-ve-oc/) ile karşımıza gelen Tatari, yeni öykü derlemesi olan
Yitik Öyküler Kitabı'yla da her birimize farklı maceraların kapısını açacak! Yazarın, seçki dahil olmak üzere farklı mecralarda yayımlanan ve bunlara ek olarak bir adet yeni öykü yazılan derlemenenin tanıtım metnine dilerseniz hep beraber göz atalım:
Alıntı
Dokuz…
Kılıçlar ve kalemler, şövalyeler ve hırsızlar, büyücüler ve cadılar, yaşayan ölüler ve insanlar, cesurlar ve korkaklar, dürüstler ve yalancılarla dolu dokuz farklı öykü.
Mısır’ın engin çöllerinden nükleer bir felaket sonrası İstanbul’a, iblislerin hüküm sürdüğü alternatif boyutlardan gelecek zamanların teknoloji harikası şehirlerine, perili köşklerden cıvıl cıvıl üniversite kampüslerine dek uzanan dokuz farklı hikâye.
Kimi zaman heyecanlandıran, kimi zamansa duygulandıran, kimi zaman düşündüren kimi zamansa kahkahalar attıran dokuz farklı macera.
Dokuzu da aynı yazarın kaleminden, dokuzu da tek bir kitapta, elinizde tuttuğunuz cildin sayfalarında…
Hayal gücünüzün kapılarını aralayın.
Editörlüğünü ve sayfa tasarımını Aşkın Güngör'ün üstlendiği kitabın kapak tasarımını Rıza Türker, iç sayfa çizimlerini ise Celalettin Ceylan, Devrim Kunter ve A. Gökhan Gültekin üstlenmiş. Ayrıca değerli yazarlarımızdan Aşkın Güngör’ün bu kitaba da bir Ön(süz)söz yazdığını not olarak düşelim.
Henüz kitabın kesin çıkış tarihi ve fiyatı bilinmemekle beraber, künye bilgileri ve tanıtım yazısı için buraya (http://www.kayiprihtim.org/portal/kitaplar/yitik-oykuler-kitabi/) tıklayabilirsiniz. Yakın zamanda son detaylar belli olunca da sizlere haber olarak duyuru yapacağız.
Sevgili M. İhsan Tatari'yi bu başarısından dolayı bir kez daha tebrik ediyor, daha nice kitaplarının çıkışını buradan duyuracağımızı ümit ediyoruz.
Gönderen: Legend - 12 Ekim 2011, 18:14:28
Kendisini can-ı gönülden kutlar ve başarılarının devamını dilerim.
Bize de içimizden çıkan bu kitabı hatmetmek kalıyor. Kalemin daim olsun,elinden hiç düşmesin.
Başta Aşkın Güngör olmak üzere kitapta emeği geçen herkese de ayrı ayrı teşekkürü de borç bilirim.
Ellerinize sağlık !!!
Gönderen: dekadans - 12 Ekim 2011, 18:16:38
Gönderen: LegalMc - 12 Ekim 2011, 18:17:45
Son olarak: 9 değil 99 olsun!
Gönderen: Erymnys - 12 Ekim 2011, 19:07:12
Son olarak: 9 değil 99 olsun!
Katılmamak ne mümkün. :)
Gönderen: mit - 12 Ekim 2011, 20:46:55
Gönderen: Malkavian - 13 Ekim 2011, 09:44:35
Ellerine sağlık umarım kısa zamanda çıkar kitabın. Ben kapak tasarımını ve kullanılan renkleri sevdim. Sevdiğim kitapları anımsattı bana Amber Yıllıkları, İkizlerin Zamanı, Ölüm Kapısı Serisi 2. Kitap, Golem Gözü ve daha birçokları.
Spoiler: Göster
Gönderen: - 13 Ekim 2011, 11:32:11
Gönderen: mit - 13 Ekim 2011, 13:59:15
Sağ ol Malkavian, kapağı beğenmene sevindim. Kapak en çok sıkıntı yaşadığımız kısım oldu. Gökhan'la Celalettin farklı çalışmalarda bulundu ama yayın evi kabul etmedi maalesef. Aslında kapak şu olacaktı mesela.
Spoiler: Göster
Neyse, bu kapak da gayet şık olmuş. Rıza Bey bayağı emek vermiş renk paletine, parlamalara vs. Dilerim başkaları da beğenir. Tekrar teşekkürler.
Gönderen: Marius - 13 Ekim 2011, 14:05:02
Gönderen: mit - 13 Ekim 2011, 16:53:58
Vikitap profili de hazır efendim. Eklemek isteyenler buradan buyursun:
http://www.vikitap.com/kitap/Yitik-Oykuler-Kitabi-81072
Gönderen: Demigod - 13 Ekim 2011, 18:52:59
Gönderen: Fırtınakıran - 13 Ekim 2011, 21:27:20
Spoiler: Göster
Gönderen: sanem75 - 24 Ekim 2011, 15:05:51
Gönderen: magicalbronze - 05 Kasım 2011, 11:43:46
Bir assolist edasıyla fuarın son günü teşrif edecek olan Sayın Tatari'den imza almak isteyenler fuar ziyaret tarihlerini ona göre ayarlasınlar lütfen!
Gönderen: Malkavian - 10 Kasım 2011, 13:17:17
Gönderen: mit - 10 Kasım 2011, 13:40:59
Kitabın baskısı tamamlanmış, bandrol ve ISBN alınmış. En son bayramın ikinci günü ciltlemeye geçtikleri haberini aldım. Bakalım, hayırlısı...
Gönderen: Alorka Greenleaf - 12 Kasım 2011, 17:15:00
Gönderen: mit - 14 Kasım 2011, 22:25:20
Gönderen: Legend - 15 Kasım 2011, 18:34:13
Teşekkür ederim :) Çoğu kişi bilmez o ufak harf oyununu, sıkmayın canınızı. Bilenler de genellikle baştaki "M" harfinin hangi ismi temsil ettiğini merak eder. Mithat diyenler de var, Münevver de... Benim favorim ise Mighty İhsan Tatari! :D Tekrar teşekkür ederim.
Gerçekten hep M.İhsan Tatari, hiç M yi merak etmemişim, ama şu mesajı okuyunca merak etmeye başladım Mithat,Münevver(?),Müneccim :) M..... ?
Gönderen: mit - 16 Kasım 2011, 13:12:47
Gönderen: Richard Fannin - 16 Kasım 2011, 18:39:21
Maniac... ? :P
Merak edip biraz araştırayım dedim ve ailenizin bir taşla üç kuş vurmasını tebessümle okudum :)
Gönderen: Legend - 16 Kasım 2011, 19:01:11
Neyse Bütün forumun huzurunda kendisini ifşa ediyorum; M, sadece mitoloji ve ismiyle kelime oyunu yapmak için kullandığı bir şeymiş. :D Dedesinin adı Mighty şerefine almış :D
Aklıma Rowling'i getirdin.Kendisi de sırf hava için babanesinin ismini almış ve sessiz bir şekilde yazarlığa girmişti.Sonrası malum.Sana da yazarlık kariyerinde gönülden başarılar. :)
Gönderen: Laughing Madcap - 16 Kasım 2011, 19:46:21
Alıntı
"Fear names. Names have power in identity. Others can use names as weapons. Names are a hook that can be used to track you... Remain nameless, and you shall be safe. "
Kitap fuarına katılamayacaklar için internet üzerinden kitabı ne zaman alabileceğimize dair yeni bir bilgi var mı?
Gönderen: Fırtınakıran - 16 Kasım 2011, 20:56:11
Gönderen: DarLy OpuS - 16 Kasım 2011, 21:38:37
Gönderen: mit - 17 Kasım 2011, 08:57:48
Alıntı
GUYBRUSH: Y'know, you've been helping me out for years, and I still don't know your name!
VOODOO LADY: Names have power, Guybrush Threepwood. Only a fool willingly gives it away.
GUYBRUSH: Does MY name have power?
VOODOO LADY: Er, sure. Why not?
Bildiğim kadarıyla kitap fuarının bitiminin ardından dükkanlarda ve sanal mağazalarda satılmaya başlanacak. Tekrar belirteyim; D&R hariç...
Gönderen: kahlan amnell - 19 Kasım 2011, 22:38:23
Gönderen: Erymnys - 19 Kasım 2011, 22:43:13
Gönderen: magicalbronze - 19 Kasım 2011, 23:11:48
Ellerin yorulsun yarın inşallah :) Orada olamayacağıma üzülüyorum, ama kitabım Hakan'da, bana vekalet ediyor sağolsun :) Hakan evde unutursan falan yakarım!!!!
O kitabı unuturum diye çantadan bile çıkarmadım abla, hiç merak etme! (Şey... Yani bir-iki kez öyle bakmak için çıkardım ama sonra hemen geri koydum inan!)
Gönderen: DarLy OpuS - 20 Kasım 2011, 22:06:59
Tek üzüntüm birlikte birazcık az vakit geçirmemizdi. Keşke beraber geçirebileceğimiz daha fazla zamana sahip olsaydık da doyasıya hasret giderseydik.
Kitabı geçen hafta canlı canlı tutma şansına erişmiştim, bu sefer satın da aldım. Öykülerden zaten hiç şüphem yoktu, ancak çizimlerin de epey hoşuma gittiğini belirtmeliyim. İhsan abi ilk resmi kitabına göre sürprizlerle dolu bir çalışma hazırlamış bizlere. Ellerine sağlık!
Spoiler: Göster
Gönderen: KoyuBeyaz - 20 Kasım 2011, 22:20:03
Gelmeyenler kıskansın.
Gönderen: Fırtınakıran - 21 Kasım 2011, 00:56:03
Sonuç: biz geldik imza oranları arttı, bu kadar açık söylüyorum. Rıhtım olarak bir çekiciliğimiz varsa suçumuz ne?
Darly'e katılmamak ne mümkün, gerçekten İhsan abi ile az vakit geçirebildik. Yanına iki kere uğramamıza rağmen, yazar kişiliği gereği, imzayı bırakıp bizle gezecek zamanı olmadı. Saygı duyduk ve fuarı onsuz turlamanın verdiği acıyla boynumuzu büküp yolumuza gittik. İnsan yazar olunca kendisi için, başka şehirden kalkıp geldiği bir fuarda bile bir tur atamıyor demek ki. (Bizden sonra gezmiş diye duyumlar almadım değil)
Keşke daha fazla vakit geçirebilseydik ve Sahaf Festivali'nde olduğu gibi, kitapların arasında kaybolsaydık. Kısmet.
İyi ki geldi de o özgün ve hepimizi koparan imzaları attı. Kişiye özel imza böyle olur arkadaş! Aldığım en anlamlı ve yüzümde pis bir sırıtış oluşturan imza bu olsa gerek.
Her öykünün başında, öyküyle ilgili bir resmin bulunması çok hoşuma gitti. Ancak keşke kitabın boyu biraz daha büyük olsaymış. Küçük olacaktı madem, eni dar olsaymış :P. Bu gibi fiziksel şeylere takılmam dışında kitap hepimizde bir heyecan yarattı. Gerçekten de imza alabilmek için birbirimizi ezdik. İhsan abi ile konuşabilmek için sürekli birbirimizi dirsek darbeleriyle saf dışı bırakmaya çalışmamızı saymıyorum bile. Şiddet içerikli sahneleri sansürlüyorum, evet.
Daha nice kitaplara ve dolayısıyla, daha nice imza günlerine!
Gönderen: mit - 21 Kasım 2011, 02:01:03
Yanımda da tıpkı benim gibi ilk kitabını çıkaran Pelin Saydam vardı. O da bizim gibi fantastik edebiyat düşkünü. Oldukça samimi ve neşeli biriydi. Sayesinde günüm daha da renklendi. Ama günün en güzel anı kesinlikle bizim tayfanın standa hücum ettiği andı. Bir anda ortalık şenlik alanına döndü, espriler havada uçuştu, kahkahalar salonda çınladı. En güzeli de onların kitaplarını imzalamaktı (Her ne kadar hislerimi anlatmakta kelimeler kifayetsiz kalsa da) İnsanın sevdiği dostlarına imza vermesinin keyfi de bir başka canım! Ben her kafamı kaldırışımda karşımda başka bir rıhtım üyesini bulmak da bayağı ilginçti hani. Dirsek darbeleriyle birbirlerini sağa sola ittiklerinden daktilo gibi sağa sola kayıp duruyorlardı :)
Maalesef düşündüğüm ve istediğimden çok daha az vakit geçirebildim onlarla. En can sıkıcı şey de bu oldu zaten. Ha, bir de Onur'un bahsettiği teyze ve günün ilerleyen saatlerinde ona nazire yapan amcalar da var.
İthaki standında eretrusilden ile karşılaşmamız da hayli ilginçti. Ben masum masum dolanırken "İhsan Tatari'ye benzettim. diyen bir ses çalındı kulağıma. Herhalde yanlış duymuşumdur derken adımın bir kez daha telaffuz edilmesiyle eretrusilden ile göz göze gelmemiz bir oldu. Şaşırdım tabi :) O da çok sıcakkanlı ve sevecen bir arkadaştı. Eee, ne de olsa o da bizim cemaa... ay, şey... tayfadan :) Aşkın Güngör katılamadı, ama kitabı (Pelin ve benim çabalarım sayesinde) yok sattı. Kayre "Keri" Küpçü, Göktuğ Canbaba, H.Ş. Boztaş ziyaretini esirgemeyenlerdendi, sağ olsunlar. Egemen Görçek ile de görüştük kısa da olsa. Kendisi her zamanki gibi darmadağın vaziyetteydi, Allah kolaylık versin diyorum ona buradan tekrardan.
Sonuçta güzel bir gündü. Gönül isterdi ki rıhtımdan gelen arkadaşlarla daha çok vakit geçirebilelim, kitaplar arasında kol kola kaybolalım. Ama olmadı maalesef. Bir başka sefere inşallah...
Gelen, gelemeyen herkese çok çok teşekkürler.
Gönderen: Malkavian - 21 Kasım 2011, 13:29:55
Gönderen: LegalMc - 21 Kasım 2011, 17:23:29
Gönderen: mit - 21 Kasım 2011, 18:14:25
Bir de son dakika gelişmesi duyurayım. D&R ile tekrar anlaşma sağlamışlar. Kitap orada da satışa sunulacak.
Gönderen: Baal Adramelech - 21 Kasım 2011, 18:27:54
Gönderen: mit - 21 Kasım 2011, 19:31:30
Gönderen: Laughing Madcap - 24 Kasım 2011, 12:48:59
Yani şunu demek istiyorum, ben böyle etkinliklere katılamadığım için çok üzülüyorum. Neyse ki çok da uzak kalamadım ve bizzat kendim gidemesem de bağlantılarım sayesinde kitabımı imzalatmayı başardım. Kitaplığımın M. İhsan Tatari bölümünde duruyor şu anda kitap. Arada açıp açıp ilk sayfadaki imzaya bakıyorum. Sonra geri koyuyorum.
Ellerine sağlık İhsan Abi.
Gönderen: mit - 24 Kasım 2011, 13:47:14
Gönderen: Fırtınakıran - 24 Kasım 2011, 16:45:52
Muhtemelen kitabına dair olumlu eleştiriler gelecek. Klasik bir "mit" kitabı gibi yorumlar alacaksın, ama benden değil.
Dost acı söyler abi. Birbirimizi yumuşak şekillerde eleştirerek yazarlığımızı ilerletemiyoruz. Bu nedenle, o öyküleri yeniden bitirdiğimde kendini hazırla. İçlerinde, "Çok güzel, harika" gibi tanımlar olmayacak çünkü. Bunları herkesten duyuyorsun zaten. Kötü polis olmak şu an sana yapabileceğim en büyük iyilik olacaktır.
Aslında yapacağım yorum belli: "fena değil."
Spoiler: Göster
Şaka bir yana, yeniden okuyunca merhamet dilenebilirsin.
Gönderen: mit - 24 Kasım 2011, 18:54:38
Gönderen: Marius - 25 Kasım 2011, 02:41:56
Umarım daha nice kitaplar çıkartırsın da ben de imza için peşinde koşturma şansı yakalarım. Hayırlı olsun abi ktiabın ve imza günün. :)
Gönderen: mit - 25 Kasım 2011, 13:50:39
Gönderen: magicalbronze - 01 Aralık 2011, 12:51:53
Hemen girip bakın ve aslında mit olarak bilinen İhsan Tatari hakkındaki en gerçekçi bilgileri gözlerinizle görün!
Gönderen: mit - 01 Aralık 2011, 14:16:16
Gönderen: mit - 01 Aralık 2011, 17:37:13
Diğer sitelere de eklendikçe buradan duyurur ya da bu mesajı güncellerim. Keyifli okumalar...
Gönderen: OZ - 01 Aralık 2011, 17:44:37
Gönderen: Ulubatli - 05 Aralık 2011, 22:25:55
Gönderen: beerold - 07 Aralık 2011, 16:32:51
Gönderen: mit - 08 Aralık 2011, 09:33:01
Gönderen: grikunduz - 08 Aralık 2011, 12:09:00
Kitaba gelecek olursak bir oturuşta bitirdim ve gerçekten de İhsan Tatarinin en güzel hikayeleri birleşmiş. Konuşan kılıçla şövalyenin hikayesini çıkacağını tahmin ediyordum. Ama galiba telif sorunları dolayısıyla değiştirmişsiniz(kesinlikle bozmadan) Son zamanlarda okuduğum en eğlenceli kitaplardan biri dersem asla yanılmış olmam. Bir sonraki kitabınızı şimdiden beklemeye başladım. :)
Gönderen: mit - 08 Aralık 2011, 12:30:45
Hikaye seçimlerini beğenmene sevindim. Kılıçla Şövalye olmazsa olmazdı zaten benim için. Kitabın en uzun öyküsünü de onlar ele geçirdi zaten. Değişikliklere de teliften dolayı değil de editörsel diyelim.
Çok teşekkürler...
Gönderen: - 23 Aralık 2011, 13:25:31
Yitik Öyküler Kitabı - mit... :D
Şu boğucu günlerde bir kaçış kapısı adeta...
Gönderen: Malkavian - 30 Aralık 2011, 15:34:10
Gönderen: mit - 30 Aralık 2011, 17:04:08
Gönderen: Buzmavisi - 10 Mart 2012, 18:33:53
Yalnız biraz eleştirim olacak. Özellikle şu soyguncu öyküsünde, hani kedileri kafaya takmış olan var ya. Orada insanlar Türk, ama konuşmaları Amerikalı bir öyküden çevrilmiş gibi duruyor. Ahbap, Bay bilmem kim demeler. Biraz daha Türk gibi davransalardı hoşuma giderdi. Yalnız soyadları falan hoş seçilmişti.
Bir günde bitti öyküler. Bunlar dışında beğendiğimi söyleyebilirim.
Açıkçası ben kısa öykü meraklısı değilimdir. Okuduğumu doğru düzgün hatırladığım kısa öyküler King'in "Hayaletin Kötü Huyları" kitabındaydı. Yalnız o kitaptaki kısa öykülerin neredeyse hepsinin filmi yapılmıştı. Açıkçası ben kitabı elime aldığımda bunu bilmiyordum ama okuduğumda her seferinde, "Aaaa ben bunu da bir filmde izlemiştim," gibi oldu. Darısı sizin de başınıza. Yitik Öyküler için tebriklerimi sunarım.
Gönderen: mit - 12 Mart 2012, 17:47:01
Eleştirdiğiniz noktada çok haklısınız. Sevgili Darly Opus'da sık sık aynı konuda uyarır durur beni. İsim konusunu aşmış olsam da bu tarz 'Türkiye'de geçmeyen ama Türkçe isimlere sahip karakterler barındıran' öykülerimde tam bir diyalog tekniği tutturamadım. Bu biraz da Türk gibi konuşmalarını istemememden kaynaklanıyor fakat bu sefer de Amerikan filmlerinden fırlamış gibi konuşmalarına engel olamıyorum. "Dostum, lanet olsun" vs. kelime ve cümleleri günlük hayatta da kullanmanın verdiği handikap da işin içine girince varın gerisini siz düşünün :)
Okuduğunuz, yorumunuz ve beğeniniz için tekrar teşekkür ederim.
Gönderen: kahlan amnell - 12 Mart 2012, 19:20:50
Gönderen: mit - 13 Mart 2012, 10:49:00
Gönderen: magicalbronze - 14 Mart 2012, 23:15:00
Gönderen: Gregory - 26 Mart 2012, 20:01:44
Gönderen: kahlan amnell - 15 Nisan 2012, 08:27:03
Gönderen: Ulubatli - 15 Nisan 2012, 08:59:58
Gönderen: mit - 15 Nisan 2012, 11:48:12
Hürriyet'in pazar ilavesi Keyif'te kitap tanıtımlarına alınmış Yitik Öyküler. Tebrikler İhsan :)
Aaa?!?! Ben bir koşu bayiye gidip geleyim! Teşekkürler Yosun Hanım :)
Gönderen: Fırtınakıran - 15 Nisan 2012, 14:34:34
Bir insan bu kadar mı mütevazı, bu kadar mı gösterişten uzak olur. Ayrıca tebrik ediyorum! Olması gereken de buydu :)
Gönderen: Fırtınakıran - 15 Nisan 2012, 15:51:04
Bu günkü Hürriyet gazetesinin Keyif eki bakalım Yitik Öyküler Kitabı için neler demiş:
Alıntı
Öykü - Fantastik
Yitik Öyküler Kitabı
M. İhsan Tatari
Bu Yayınevi
Ne yalan söyleyeyim, yerli fantazya öykü veya romanlarında özgünlük arayanlardanım. Yani isimleri Tom, Jack olmayan kahramanlar veya Elf, Ork gibi kaynağı belli türlerin yerine ifritlerin, pirabokların, dev analarının, al karılarının olduğu metinler ilgimi çekiyor. Her zombi hikâyesinde “birgün İstanbul’u da işgal etse ya bunlar,” diye iç geçirenlerdenim. Daha doğrusu geçirenlerdendim, demeliyim. Çünkü İhsan Tatari’nin Yitik Öyküler Kitabı her anlamda hasretimi dindirdi. Hem de ne dindirmek. Kitapta yer alan toplam dokuz öyküde kılıçlar, şövalyeler, büyücüler, cadılar, yaşayan ölüler, cyborglar, cesur insanlar, kahramanlar, kalem erbabları, üç kağıtçılar, mutantlar ve haliyle insanlar geçit resmi düzenliyor. Büyük kimyasal savaş sonrası İstanbul’un orta yerinde cyborgların insan avına çıktığı, insanların gözü dönmüş zombilerle uğraşmadığı, aşkını arayan adamların aslında bir cadı tarafından aşkın dehlizlerine itildiği, artık yazı yazmanın unutulduğu yıllarda mektup yazmak için insan üstü mücadelenin verildiği öyküler. Yitik diyarlardan gelen, Yitik Öyküler Kitabı bize bir yandan da şunu müjdeliyor; bu topraklarda artık fantazya yazınının özgün ve iyi örnekleri veriliyor, yeter ki görebilelim. Heyecanla okuyacağınız öyküler toplamı.
Bence çok samimi ve tatlı bir yazı yazmışlar kitap hakkında. Yazan kişinin düşünceleriyle de hemfikir olmamak elde değil.
Gönderen: Buzmavisi - 15 Nisan 2012, 16:20:35
Gönderen: mit - 15 Nisan 2012, 16:29:37
Size de teşekkür ederim Buzmavisi.
Gönderen: DarLy OpuS - 15 Nisan 2012, 17:16:41
Çok mutlu oldum.
Gönderen: KoyuBeyaz - 15 Nisan 2012, 17:26:24
Hayırlı olsun İhsan abi. Geç bile kalınmış ama çok da hoş, samimi, güzel olmuş. Daha nice yerlerde boy göstermen dileğiyle. :)
Gönderen: Legend - 15 Nisan 2012, 17:40:50
Gönderen: Malkavian - 15 Nisan 2012, 17:53:31
Bazı kitap konuları görüyorum. Kendi çalıp kendi oynayan kişiler var ve bu da ister istemez insanın zihninde soru işareti bırakıyor. Olan her olayı konuya yazıp reaksiyon bekleyenler... Neden bu kadar reklama gerek var ki? Sorusunu sorunca aldığınız cevap hep kötü oluyor. İnsanın kitabı alası varsa bile bu istek uçup gidiyor.
Gel gelelim İhsan'ın kitabının konusu bile başkları tarafından açılmış ve başkaları tarafından götürülüyor. O kadar alçak gönüllü bir insan ki teşekkür etmek ve şaşırmak dışında birşey yapmıyor :) İşte böyle kitaplar için okur herşeyi yapabilir. Çünkü insan da yazar hiç reklam yapmasa bile başkaları övüyor demek ki güzel kanısı bırakır. Ben her gittiğimde D&R'ın çok satanlar kısmına koyuyorum kitabı mesela çünkü hak ettiği yerin orası olduğunu düşünüyorum. Nice kitapların basılır umarım gerçek yazar özelliklerini taşıdığını düşünüyorum çünkü.
Gönderen: Ulubatli - 15 Nisan 2012, 18:35:30
Gönderen: daifunka_vc - 15 Nisan 2012, 23:22:09
Bu arada yazı da çok hoş ve içten yazılmış.
Gönderen: Galaxie - 16 Nisan 2012, 01:22:58
Gönderen: mit - 16 Nisan 2012, 12:30:11
İlknokta üzerinden satışı maalesef yok. İnternet üzerinden edinmek isterseniz İdefix (http://www.idefix.com/kitap/yitik-oykuler-kitabi-m-ihsan-tatari/tanim.asp?sid=HBC22ZY7K0Y6CL3UW2JF) veya D&R (http://www.dr.com.tr/Kitap/Yitik-Oykuler-Kitabi/M-Ihsan-Tatari/Cocuk-ve-Genclik/Genclik-10-Yas/Genclik-Fantastik-Bilim-Kurgu/urunno=0000000379816) üzerinden siparişinizi verebilirsiniz.
Tekrar tekrar teşekkürler...
Gönderen: LegalMc - 16 Nisan 2012, 16:43:29
Yalnız ben hala kitabı okuyamadım çok içime oturdu. En kısa zamanda edinmeye çalışacağım.
Gönderen: HermioneWeasley - 16 Nisan 2012, 20:26:52
Gönderen: Fırtınakıran - 16 Nisan 2012, 21:17:56
Cidden mütevazilik alanında üstüne pek tanımıyorum İhsan abi. Genç yazarların sürekli "onun incelemesi, bunun incelemesi, şunun yorumu, bunun videosu" vesaire diyerek tanıtım yapma çabası beni çoğu kitaptan soğutmuş durumda. Yosun abla da olmasa kim bilir ne zaman haberimiz olacaktı :P Tekrardan tebrik ederim.
Yalnız ben hala kitabı okuyamadım çok içime oturdu. En kısa zamanda edinmeye çalışacağım.
Meğersem Rıhtım'ın diğer üyeleri de bizlerle hemfikirmiş.
Spoiler: Göster
Gönderen: magicalbronze - 21 Kasım 2012, 17:18:38
(http://www.kayiprihtim.org/portal/gorsel/yitik-oykuler-kitabi-top.jpg)
Ve beklenen gerçekleşti: Değerli yazarlarımızdan M. İhsan Tatari (http://www.kayiprihtim.org/portal/yazar/m-ihsan-tatari/), çok sevilen Yitik Öyküleri Kitabı (http://www.kayiprihtim.org/portal/kitap/yitik-oykuler-kitabi/)’nın devamını getirdi ve adı da “Yitik Öyküler Kitabı 2: Bilekbüken (http://www.kayiprihtim.org/portal/kitap/yitik-oykuler-kitabi-2/)” oldu!
Özellikle sitemiz takipçilerindenseniz size hiç de yabancı gelmeyecek yazar M. İhsan Tatari, namı diğer mit’in kaleme aldığı öykülerden oluşan ikinci Yitik Öyküler Kitabı, sizi birbirinden sürükleyici maceralara davet ediyor. Fantastik maceraların iç içe geçtiği bu on öyküde neler yok ki?
Geçmişin gölgesinden kaçan bir delikanlının ormanın derinliklerindeki bir evde yaşadığı gizem dolu maceralardan sevgilisinin kalbini kazanabilmek için elinden geleni ardına koymayan taş kafalı bir kahramana, tarihin tozlu sayfalarından kopup gelen ünlü kişilerin yer aldığı sıra dışı olaylardan ilham perisini İzmir’in arka sokaklarında arayan bir yazarın yaşadıklarına dek uzanan on farklı hikâye.
Onu da yine aynı yazarın kaleminden, onu da yine tek bir kitapta, elinizde tuttuğunuz cildin sayfalarında…
Hayal gücünüzün kapılarını bir kez daha, bu kez ardına kadar aralayın.
Ayrıca yazarımız 23-24-25 Kasım 2012 tarihlerinde Tüyap İstanbul Kitap Fuarı Bu Yayınevi standında sabah 10:00 itibarıyla kitaplarını imzayalacak. Kaçırmayın deriz, bizden söylemesi!
Editörlüğünü Aşkın Güngör’ün yaptığı, kapak ve iç çizim illüstrasyonlarının da Uğur Köse’nin elinden çıktığı kitabın tanıtım ve künye bilgileri için buraya (http://www.kayiprihtim.org/portal/kitap/yitik-oykuler-kitabi-2/) tıkayabilirsiniz.
Gönderen: Fırtınakıran - 21 Kasım 2012, 19:57:37
Gönderen: Ryld Argith - 21 Kasım 2012, 20:04:10
Gönderen: beerold - 21 Kasım 2012, 20:53:52
Hepinize bir kez daha tek tek teşekkür ederim arkadaşlar. Bu foruma ve siteye üye olduğumdan beri gerek yorumlarınızla gerekse de samimi dostluğunuzla bana destek olmasaydınız bugün bunların hepsi benim için birer hayalden ibaret olurdu.
İlknokta üzerinden satışı maalesef yok. İnternet üzerinden edinmek isterseniz İdefix (http://www.idefix.com/kitap/yitik-oykuler-kitabi-m-ihsan-tatari/tanim.asp?sid=HBC22ZY7K0Y6CL3UW2JF) veya D&R (http://www.dr.com.tr/Kitap/Yitik-Oykuler-Kitabi/M-Ihsan-Tatari/Cocuk-ve-Genclik/Genclik-10-Yas/Genclik-Fantastik-Bilim-Kurgu/urunno=0000000379816) üzerinden siparişinizi verebilirsiniz.
Tekrar tekrar teşekkürler...
Tekrardan hayırlı olsun İhsan Bey. İdefix ve D&R gibi mağazaların yurtdışına satış yapmaması beni mağdur ediyor sık sık. Yaza kadar beklemem gerekecek okumak için. Okurunuz bol olsun.
Gönderen: mit - 22 Kasım 2012, 00:28:09
Gönderen: Buzmavisi - 24 Kasım 2012, 12:17:15
Gönderen: Ryld Argith - 24 Kasım 2012, 21:31:43
Gönderen: mit - 25 Kasım 2012, 01:11:57
Bugün bayağı güzel ve eğlenceli geçti benim için. Yeni yüzler tanıdım, eskileriyle hasret giderdim ve bol bol güldüm. Sayenizde... Hepinize teşekkürler.
Gönderen: kahlan amnell - 05 Aralık 2012, 22:45:51
Gönderen: mit - 06 Aralık 2012, 20:30:23
Gönderen: KingKiller - 06 Aralık 2012, 21:48:03
(http://img842.imageshack.us/img842/6002/mitk.jpg)
İşte burada.^^
Gönderen: mit - 07 Aralık 2012, 19:14:24
Bu arada bir adet Twilight takvimim oldu. Onu da herkesin huzurunda sevgili adminimiz magicalbronze'a hediye ediyorum :D
Gönderen: KingKiller - 07 Aralık 2012, 21:11:12
Gönderen: magicalbronze - 17 Aralık 2012, 21:46:51
Bu arada bir adet Twilight takvimim oldu. Onu da herkesin huzurunda sevgili adminimiz magicalbronze'a hediye ediyorum :D
Abi teşekkürümü buradan sunayım sana, kargo bu öğleden sonra elime ulaştı. O mükemmel ötesi tariflere sığdıramayacağım afiş, yeni evimde, yeni odamda, uhu patafix ile duvardaki yerini almış durumda. Hem de baş köşede. ^^
Bu arada yerine gelmişken soralım bakalım. Kitabı okuyan var mı? Öyküleri beğendiniz mi? İlk kitaba göre kıyaslama yapılabilir mi? Şöyle kısaca, yani en az iki word sayfası uzunluğundan bahsediyoruz, yorumlar alalım sizlerden.
Gönderen: kahlan amnell - 17 Aralık 2012, 21:54:23
Gönderen: Fırtınakıran - 17 Aralık 2012, 21:55:36
İlk kitaba oranla çok daha güzel öyküler karşılıyor bizi. Eser ve yazarlara yaptığı göndermeleriyle sırıttığım öykü sayısı hiç de az değil. İhsan abimizin o esprili hicvi de tam kıvamında göz kırpıyor bize. Bu defa öykülerin daha karanlık olduğunu da belirtmek gerekir. İlk kitabın o genel eğlenceli havasını yer yer karanlık atmosfer kaplayıveriyor.
Sonuyla şaşırtan öyküler de bu kitapta daha fazlaydı. Hele ki Witcher kıvamındaki Zaferin Yolu adlı öykü o tüm sayfalar boyunca giden klişe havasıyla "aman, of" dedirtirken öyle bir ters yöne sapıyor ki, yazara şapka çıkarmamak elde değil. O zaman Witcher oynayanlar olarak ne diyoruz? Oovv Geralt :P. (Dedikten sonra oyunu geri yüklüyorum)
Hayal A.Ş. sanırım Efsuncunun Sırrı ile kitaptaki önde gelen favorilerimden. Konu itibariyle oldukça farklı bir yapıya sahipti. Epey özgündü, ne diyim :). Öte yandan Kukla, sonuyla yine şaşırtmak için orada bulunan karanlık, ama kıpkısa bir öykü olarak bizleri bekliyor.
Kapağı daha aydınlık, belki daha sevimli olabilir, ama içeriği kesinlikle öyle değil. Bunu da büyük mutlulukla söylüyorum. Bu neşeli ve sıcak insandan beklemeyeceğiniz türden gizemler var kitapta ve sizi kitap boyunca takip ediyorlar.
En sonunda da havamı atayım da beğenilerim bitsin: Öykülerin yarısından fazlasını çok önceden okumuştum :P.
Ben sevdim, eller alsın. Eller alırken oyalanmasıııın!
Not: hiç mi eleştirim yok? Elbette var. O eleştiriler de yazarın kendisine iletildi bile.
Gönderen: kahlan amnell - 23 Ocak 2013, 21:19:05
Doğu Yücel TRT Okul'daki programında Bilekbüken'i tanıtmış :) Sırıtıyorum şu an :)
Gönderen: beerold - 04 Şubat 2013, 01:34:13
"Hayal A.Ş." en çok beğendiğim öykü oldu. Bunu kitabın son öyküsü olan "Kemiktepe'de Bir Gece" takip ediyor. En şaşırtıcı olanı ise "Zaferin Yolu" idi. Fantastik ve bilim-kurgu severlerin çok hoşuna gidecek göndermelerle dolu olan "Ufak Bir Müdahale"yi ise apayrı değerlendirmek lazım.
Her öyküden önce yer alan görseller çok iyiydi. Lafın kısası İhsan kardeşime teşekkür ederim. Kalemine, hayal gücüne sağlık.
Gönderen: mit - 05 Şubat 2013, 15:56:18
Gönderen: Fiddler - 12 Şubat 2013, 21:56:19
Gönderen: Erymnys - 12 Şubat 2013, 23:39:35
Gönderen: mit - 13 Şubat 2013, 00:05:21
@ Erymnys: Hahaha, büyük bir başarı gerçekten! :D Hangi hikayeyi okuyordu da bu kadar hırslandı acaba? Belki de kızdığı kişi kitaptaki bir karakter değildir de benimdir. "Bu hikaye böyle mi yazılır?!!" İmza günlerimden birine gizlice katılıp beni de ikiye ayırır mı acaba? :P
Şaka bir yana keşke elimde fazladan bir tane olsaydı, seve seve gönderirdim size. Ama yok maalesef. Kardeşine selamlar. :)
Gönderen: Bengü - 13 Mart 2013, 19:34:34
İhsan abiden okuduğum ilk kitap bu. Açıkçası beklentilerimi fazlasıyla karşıladı. Bu karşılama üzerine de Bilekbüken'i okunacaklar listesine ekledim.
Kitaptaki öykülerin tamamı leziz. Ancak "Cesur ve Geveze" isimli öyküyü diğerlerine nazaran daha çok sevdim. Bizim Geveze Kılıç geveze olduğu kadar okurken eğlendiriyor da. Ayrıca İhsan abinin yazdığı ilk öykü olma özelliğini de taşıyormuş bu öykü. İlk seferde bu kadar güzel öykü, helal!
"Cesur ve Geveze"yi takip eden "Mektup" isimli öykü oldu. Sonuyla çok güldürdü diyebilirim. Teknoloji konusunda şahane bir öykü olmuş.
"Eve Dönüş"ün geçtiği mekanlar mutlu etti yaşadığım yerden ötürü. Başta Bostancı ile Bağdat Caddesi olmak üzere...
"Nazik Bir İş"in sonu kedilerden biraz daha soğutmadı değil beni:) Pek güzel öykü, ona hiç mi hiç lafım yok ama kedilerle aram daha kötü olacak gibi artık:)
"Kılıçların Gardiyanı" içindeki göndermeler bakımından kitapta önemli bir yer kaplıyor kanımca.
Yukarıda adına yer vermediğim "Çölün Yüreği", "Bahar Şenliği", "Ölüm Kulesi" de beklentimi karşılayan öyküler oldu. Adına yer vermediğim tek öykü kaldı, "Arayış". Neden sona bıraktım hemen yazayım... Okurken her şey çok güzeldi, ta ki son kısma kadar. Son kısmı okuyup, üzerine düşünüp, anca bağ kura(bile)n tek ben mi varım acaba sevgili Rıhtım Ailesi? Daha farklı ve açıklayıcı bir son ile noktayı koymalıydı sanki İhsan abi.
Her neyse! Sonuç olarak baktığımda okuduğuma pişman olmadığım ve aksine "iyi ki okumuşum!" dediğim bir kitap oldu. Ellerine, kalemine sağlık İhsan abi! Ve öneri için teşekkürler Yosun abla!
Gönderen: mit - 13 Mart 2013, 20:45:15
Mesela sana göre Arayış'ın sonu çok havada kalmış. Birkaç kişi de farklı hikayelerdeki sonlar için aynı şeyi söylemişti. Bu da bitiriş kısmına biraz daha önem vermem gerektiğini gösteriyor sanırım.
Son olarak: Madem Cesur ve Geveze'yi sevdin, al o zaman sana o ikilinin kitaplarda yer almayan - ve asla yer almayacak olan - bir başka macerası: Göl Halkı (http://www.kayiprihtim.org/forum/gol-halki-bolum-1-2-3-t7594.0.html)
Tekrar teşekkürler...
Gönderen: mit - 13 Mart 2013, 20:57:26
Hazal çok teşekkür ederim güzel ve destansı yorumun için. Öykülerin daha karanlık olması bilinçli olarak yapılmış bir şey değildi aslında. Ya da öyleydi... Ben bile tam olarak emin olamıyorum, yalnız şurası kesin: Gün geçtikçe yazdıklarım daha ciddi ve karanlık bir havaya bürünüyor. Eskiden insanları nasıl güldürebilirim diye düşünürdüm şimdiyse okuru nasıl şaşırtabilirim düşüncesi hakim. Bu değişim iyi mi yoksa kötü mü, orasına siz karar vereceksiniz :) Hayal A.Ş. kitaba koyup koymamak konusunda en çok kararsızlık çektiğim öyküydü. İşin ilginç tarafıysa hemen hemen okuyan herkesin beğenisini kazanması sanırım. Bunun için de Hakan'a teşekkür etmek gerek. O ısrar etmese, Hayaş A.Ş. tozlu raflara kaldırılacaktı çünkü. Bu güzel yorumun ve özelden ilettiğin değerli eleştirilerin için (bir kez daha) çok teşekkürler.
Yosun, sana da çok teşekkür ederim. Ufak Bir Müdahale biraz da bizim kafamızdakilere selam duran bir öykü niteliğinde orada zaten :) Herkes beğenmeyecek belki ama hedeflerinden birini bulduğunu görmek benim için sevindirici. Verdiğin link, Vikitap'taki puanın (tek puanım ama gururla taşıyorum!), değerli yorumun ve eksik etmediğin desteğin için çok sağ ol.
Gönderen: Denaro Forbin - 13 Mart 2013, 21:37:01
Kitap hakkındaki genel yorumumu en sona saklayıp ilk başta öyküleri teker teker ele almaya karar verdim. O halde başlayayım.
1.Arayış: Kitapta yer alan ilk öykü gayet normal bir şekilde başlayıp giderek fantastikleşti. Böyle sonlanacağını elbette tahmin edememiştim. Son bölümde yer alan sarışın ve kumral tenli iki kadının arasında geçen ilginç diyaloglarla birlikte kadınların ne kadar sıra dışı varlıklar olduğunu bir kez daha anlamış oldum. Güzel bir son oldu ama. Beklemediğim fakat sevdiğim bir son.
2.Mektup: İhsan ağbi bu öyküde kanayan yaramıza parmak basmış. Teknoloji güzel şeydir, evet, ama bu eski alışkanlıklarımızı hala hatırladığımız anlamına gelmiyor tezinden yola çıkarak, bir zamanlar herkesçe bilinen ve vazgeçilmez şeylerin, teknoloji denen meret yüzünden nasıl tarihe karıştığına dikkat çekiyor. Etkileyiciydi. Ayrıca bu öykünün bazı kısımlarında güldüğümü de itiraf etmeliyim. Özellikle son paragraf.
3.Çölün Yüreği: Mısır’a ve o olağanüstü enteresan tarihine duyduğum sempatiden midir bilinmez ama bu öyküyü çok sevdim. Beni bu öyküye çeken ve soluksuz okumamı sağlayan beş kelime sırasıyla; Mısır, Firavun, Ra, Piramit ve Mumya. Tek üzüldüğüm nokta öykünün kısa olmasıydı. Ama bu haliyle bile oldukça güzel. Doktorun sonu malum, temizlikçinin de bir muamma sanırım.
4.Cesur ve Geveze: Diğerlerine oranla uzundu, evet, lakin bu okuyucuyu sıktığı anlamına gelmiyor elbette. Masalsı bir anlatımın olması öyküyü çok daha sevimli bir hale getirmiş. Şövalye ve kılıç arasında gerçekleşen diyaloglara ister istemez gülüyor insan. Mutlu sonla bitmesi ve bitmeye yakın ince detayların birbirine ustalıkla bağlanması öykünün bir diğer artısı. Finaldeki not kısmına gülsem mi, üzülsem mi bilemedim. Ama eğlenceli ve sevimli bir öyküydü, orası kesin. Ha bir de bu öyküden iki güzel söz yakaladım.
“En güzel hayaller ulaşılamayanlardır, bilmez misin sen?” diye yanıtladı kılıç.
“Sevdiğimiz biri için gözyaşı dökmenin utanılacak bir yanı yoktur evlat,” diye teselli etti onu şövalye.
5.Eve Dönüş: Klasik bir kıyamet sonrası senaryosunun anlatıldığı Eve Dönüş, bana ilk başlarda Robert Kirkman’ın Yürüyen Ölüler’ini (The Walking Dead) hatırlattı. Dizinin sıkı bir takipçisi, çizgi romanlarını ise yeni okumaya başlamış biri olarak öykü beni yeterince içine çekti diyebilirim. Ama yine beklemediğim ve son derece ilginç bir finalle ters köşeye yatırdı beni İhsan ağbi. Devamının yazılmasını istediğim bir öykü oldu. İhsan ağbi, duy sesimi!
6.Bahar Şenliği: Öykünün karakterlerinden biri olan ve aynı zamanda kış ayını temsil eden Siyahlı Adam, bana ister istemez Kara Kule’yi hatırlattı. İçerik olarak değil, isim olarak tabii. Oz’a da bir iki gönderme vardı öyküde. Ayrıca üniversite öğrencilerinin de gerektiğinde çocuk olabileceklerine vurgu yapılmış olduğunu gözlemledim. Hakan ve Onur’un, Serap ve Aslı’dan intikam almalarına da içten içe sevindim açıkçası.
7.Nazik Bir İş: Hayvanlara zarar vermememizi öğütleyen pek sevimli bir öyküydü. Bilinçlendiren türden. Daha çok fablvari. Elbette Eliuzun Tosun’un düştüğü son beni mutlu etti. “Sen kim oluyorsun da o masum hayvanları eziyorsun lan bre bira göbekli herif?” dedim okurken içimden usulca. Bunun yanı sıra hırsızlık da yapan bu adamın cezasız kalması pek doğru olmazdı. İhsan ağbi de öyle düşünmüş olacak ki, finalde güzel bir sürprizi vardı Eliuzun Tosun’a. İntikama köpekler de katılsaydı keşke, iyice bir süründürselerdi şu Tosun’u. Ama olsun, bu son da beni yeterince tatmin etti. En sonda yer alan Yosun ismi, ne kedisiz ne kitapsız diyen Yosun ablaya bir gönderme miydi acaba?
8.Kılıçların Gardiyanı: Kitaptaki en kısa ikinci öyküden (diğeri Mektup’tu) biri olmasına rağmen benim en sevdiğim öykü Kılıçların Gardiyanı oldu. Çünkü göndermelerle doluydu! Kral Arthur’dan, Yüzüklerin Efendisi’nde boy gösteren bizim sevimli Hobbitlere, Star Wars kahramanlarından, Fatih Sultan Mehmed’e, Julius Sezar’a kadar birçok gerçek ve hayal ürünü varlıkların isimlerinin geçmesi –bu şahısların kılıçlarının geçmesi desem daha doğru olur aslında- oldukça sevindiriciydi. Hadi bunların hepsini bir kenara bıraktım diyelim, kitabın içerisinde yer alan dördüncü öykü, Cesur ve Geveze’deki Geveze adlı konuşan kılıcı tekrar görmek –daha doğrusu okumak- çok hoştu. İhsan ağbi de böylelikle kendine gönderme yapan yazarlar arasına girmiş bulunmaktadır.
9.Ölüm Kulesi: Öykünün ismine yakışır bir son olduğunu söyleyebilirim. Finalde kimsenin ölmemesi garip olurdu doğrusu. Ama bu ölen karaktere üzülmediğim anlamına gelmiyor tabii ki. Son derece fantastik bir öyküyle de kitabın sonuna gelmiş oluyoruz böylelikle.
Yitik Öyküler Kitabı 1: Geneli itibarıyla okuyanı diyardan diyara, maceradan maceraya sürükleyen, öğretici, bilgilendirici öykülerin yanı sıra, güldüren ve eğlendiren, aynı zamanda bunu sıkmadan başarabilen, gerek esprileri gerekse göndermeleriyle güzel bir ivme yakalayan, espritüel olmakla birlikte forumumuzun güzide insanı M.İhsan Tatari, nam-ı diğer mit’in 2.kitabı olma özelliğini taşıyan sevimli öyküler derlemesinin ilk 45 dakikasını içeriyor Kayıp Öyküler Kitabı 1. İkinci 45 dakika için Kayıp Öyküler Kitabı 2’yi de okumak gerekiyor. En kısa zamanda onu da okuyacağım. İlk devreyi mit 9-0 önde kapadı. Sahalarda görmek istediğimiz hareketler bunlar! Bakalım ikinci devrede neler yaşanacak…
Son olarak büyük büyük büyük bir aksilik çıkmazsa eğer, Pazar günü Bursa’da kitap fuarında geçen fuardan eksik kalanı tamamlamak için İhsan ağbiyi ziyaret edeceğim. Çekilmeyi pek sevmesem de, bir fotoğraf karesi iyi olacaktır kanımca.
Tebrikler İhsan ağbi.
Gönderen: kahlan amnell - 13 Mart 2013, 23:55:33
En sonda yer alan Yosun ismi, ne kedisiz ne kitapsız diyen Yosun ablaya bir gönderme miydi acaba?
Öykünün sonu beni gerçekten eğlendirmişti, yorum da öyle :) Eee, cevap ver İhsan! :D
Gönderen: mit - 14 Mart 2013, 04:14:33
İşin bana ilginç gelen tarafı ne, biliyor musunuz? Zaman geçtikçe eskiden yazdığım hemen hemen hiçbir şeyi beğenmemem. Onlara bakınca hata ve eksikliklerden başka bir şey göremiyorum. "Şurası şöyle olmuş, şurada kelime tekrarı yapmışım, ulen bu böyle mi anlatılır! diye gidiyor. O yüzden bunları okumak benim için enteresan oluyor. "Öyle mi yapmışım? Aa, evet ya. Öyle bir şey vardı sanki. Öyle mi yazmışım? Bunu ben mi yazmışım? Allah Allah..." Tabii hemen kalkıp da beğenmediğim sonucunu çıkartmayın buradan, aksine çok mutlu oluyorum. Daha önce de yazdığım gibi, konu kitap olunca kimin neyi beğenip neyden şikayetçi olduğunu görmek çok zor oluyor. O yüzden benim için hem faydalı hem de mutluluk verici oluyor bu yorumlar. Çok teşekkürler!
Zaman akıp gidiyor ama Eve Dönüş'ün insanların üzerinde bıraktığı izlenim hep aynı, ne garip. İlk yazdığımda Ben, Efsane'ye benzetilmişti, sonra şu anda adını anımsayamadığım başka bir filme, şimdi de Walking Dead. Evet, açıklıyorum! Aslında bu fikri onlar benden çaldı! Öhm. Değişmeyen bir diğer şeyse çoğunluğun devamını görmek istemesi sanırım. Düşünmüyor da değilim hani, bakalım.
Üniversite öğrencileri herkesten daha çocuktur :) Çünkü hiç olmadığın kadar özgür ve aklı başındasındır. Tosun konusunda ise yorum yok :P Bilinçaltımın bir oyunu, kaderin bir cilvesi, kedilerin bünyemiz üzerindeki tele-"pati" hakimiyeti... Her şey olabilir. Neyse, çenem düştü. Çok çok teşekkür ediyorum yorumlarınız için tekrar tekrar.
Gönderen: LOTR - 16 Mart 2013, 17:08:58
Gönderen: mit - 16 Mart 2013, 21:24:43
Gönderen: TheSpell - 31 Mart 2013, 13:02:43
Spoiler: Göster
Gönderen: mit - 31 Mart 2013, 21:29:17
Gönderen: strider - 05 Nisan 2013, 21:34:24
Önce genel olarak bir iki şey söyleyeyim, sonra özele inerim. En genel söyleyebileceğim şey, (belki de iyi bir özelliği ama) cümleler açık ve anlaşılır olmuş. İlk öykülerde cümleler özellikle kısa gelmişti; sonrasında uzun ve güzel cümlelerle karşılaştım. Bence sağlam eser anlaşılması -kısmen- zor olandır. Bunun iki sebebi var: ya seviyesi yüksek bir kitaptır, ya da tam tersidir. Demek istediğim daha ağır, daha kapalı olaymış iyi olurmuş. Ha o zaman da yayınevinin konseptine ne derece uyar onu bilemem.
Hikayeler genel olarak devamı yarın şeklindeydi, ki bu benim sevdiğim bir tarzdır. Bence böyle devam et abi.
En beğendiğim diye bir öykü yok. Birini söylersem şimdi diğerlerine ayıp olur. Belki Nazik iş'in baş kısmını, belki de Arayış'ın son kısmını daha çok sevmişimdir.
Ben mi göremedim, yoksa normal dünyaya gönderme yok muydu? Gizli mesaj demek istiyorum. Yazarın alttan alta bir fikir taşıması ve bunu -yine gizlice- okura iletmesi gerektiğini düşünenlerdenim(tabi hırsızlık kötü bir şeydir'den farklı bir mesaj)
Bütün hikayeleri tek tek incelemeye almayacağım, sadece birkaçını:
Cesur ve Geveze: (aldığım notlara göre) galiba bir yerde olayı açıklamışsın abi. Ne olduğunu açıklaman olayın hızını düşürmüş ve zaten ne olduğu anlaşılıyor. Bunun nerede olduğunu hatırlamıyorum. Arada 'kahramanımız' ifadesi geçmesine ne diyorsun? Genel olarak bu hikaye yazımına ters midir? Bu, benim merak ettiğim bir şey pek hikayeyle ilgili değil. Hansel ve Gretel'deki cadının neden çikolata, şeker değil de çocuk yediğine dair güzel bir gönderme vardı. HP'deki terimlerin kullanılması da hoşuma gitti. Çok beğendim öyküyü.
Eve Dönüş: Başta ben efsaneyim ve çok klasik bir konuymuş gibi başlıyor, sonrası ise müthiş. İhsan abi burada kitap konusunun hikayeyle sınırlamış. Kayıp şehrin reisi çok merhametli davranmış, acımasız insanlara ihtiyacımız var bizim. Ben orada bir idam bekledim açıkçası. Kesinlikle devamını bekliyorum. Devamı olmayan hikayeleri severim, ama bunun devamı kesinlikle olmalı. Devamını yazacaksan, Kadıköy'den bahsetmişken bir SARAÇOĞLU'na da yer verirsin diye bekliyorum. ;)
Bahar Şenliği'nin diyalogları çok eğlenceli ve güzeldi. Ve de bir sözü: "Bu bizim yazgımız. Sen beni kovalarsın, sonbahar da yazı"
Genelde kötü yanlarını yazmaya çalıştım, iyi yanlarını çokça duyduğunu düşünerek. Pek beceremedim galiba :)
Gönderen: mit - 05 Nisan 2013, 22:11:48
Cümlelerin kısa ve uzunluğu herhalde 3 sene boyunca üzerinde en çok tartışılan konulardan biri oldu. Bu biraz da üslup meselesi. Gurur Güneş "Daha uzun ve süslü yaz abi," diyor, Magicalbronze "Bu sadelik ve akıcılık bence süper." İki arada bir derede bir konu anlayacağın :) Bu biraz da benim çok ağır ve karışık cümleleri sevmememden kaynaklanıyor sanırım. Hep "bu eleştiriyi dikkate alacağım" diyorum fakat ağdalı cümleler de bana çok itici geliyor. Yazdığıma ısınamıyorum. Yine de dikkate alacağım :P
Normal dünyaya gönderme bir tek Mektup'ta var sanırım. Onun dışındakiler daha çok macera odaklı. Bu da kafamı meşgul eden ikinci bir konu. Hatta radyoda bile tartışmıştık: Hikayelerde mesaj olmalı mı? Olduğunda zevki bir ayrı oluyor, orası kesin. Mektup hâlâ en sevdiğim öykülerimden biridir sırf bu yüzden.
Cesur ve Geveze için ne desen haklısın. Ben bile bol bol yerden yere vururum kendisini. Hâlâ da vuruyorum. Ama ilk (gerçekten ilk) öyküm kendisi ve güldürme amaçlı yazılmış bir maceradan ibaret. O yüzden acemiliğim her yerinden fışkırıyor.
Yorum ve eleştirilerin için çok çok teşekkürler.
Gönderen: TheSpell - 16 Eylül 2013, 18:55:24
Yakın zaman içinde Alper Canıgüz'ün dört kitabını okuduğum zamandan beri, Türk yazarlara ayrı bir sempatim oluşmaya başladı. Böyle güzel yazarlar hep yazsın, ben de hep okuyayım hissiyatı oluştu bende. Sonra da Asimov'un bir öykü kitabını okumuştum. Ki bu kitabı okurken hep şunu yaşadım: yeni bir öyküye başlarken isteksizlik, sonradan öyküye ısınma ve tam doruktayken öykünün bitmesi.
İhsan ağbinin Yitik Öyküler Kitabı 2: Bilekbüken'inde ise böyle bir şey kesinlikle yaşanmadı. Öykülerin hepsini başlar başlamaz sevdim, adeta bir solukta okudum.
En sevdiğim öyküleri söyleyecek olursam da, Hayal A.Ş ve Kemiktepe'de Bir Gece adlı öyküler arasında kararsız kalırım. İkisi de oldukça güzel çünkü.
Ellerine, kalemine sağlık mit, bize böyle güzel bir kitabı okuma şansı verdiğin için :)
Gönderen: mit - 16 Eylül 2013, 19:21:30
Gönderen: - 26 Haziran 2014, 16:10:20
Lakin öykü kişilerinin "lanet olasıca; hey, ne yaptığını sanıyorsun; ona gününü göster; aşağılık pislik" gibi düblaj ifadeleri kullanması beni çok rahatsız etti. Kitaba başlarken umduğum, Türk kültürüyle çeşnilenmiş fantastik öyküler okumaktı.
Özellikle diyaloglarda kendini gösteren mizahi öğeler yer yer amacını aştı, öykünün dokusunu bozdu.
Öykü kişilerinin fiziksel durumlarının ve giysilerinin tasvir edilmesi bir gerekliliğin sonucuymuş gibi duruyordu. İsterdim ki öykü kişileri benim haberim olmadan zihnime girsin, tanımlansın.
Gönderen: mit - 26 Haziran 2014, 18:30:26
Gönderen: - 21 Kasım 2015, 18:36:41
İnşallah bir gün o seviyeye gelip sizin de beğeneceğiniz öyküler yazma imkanım olur :) Çok sağ olun okuduğunuz ve yorumladığınız için.
Geç de olsa farkettim ki sizi üzmüşüm. Beğenim daha çok olmasına rağmen bunu layığınca belirtememişim, kusura bakmayın. Beğenileri geçiştirip hoşlanmadığım kısımları anlatmayı bir okur olarak büyük bir ayıp sayıyorum. Affedin beni.
Gönderen: mit - 21 Kasım 2015, 19:12:57