Kayıp Rıhtım Arşiv Forum
Liman Kenti => Televizyon => Konuyu başlatan: Baal Adramelech - 27 Ekim 2011, 22:45:05
-
(http://i.imgur.com/1frYZ.jpg)
Walking Dead için:
Herhangi diziyi, bu dizinin introsunu beğendiğim kadar beğensem herhalde yönetmeninin yaşamına kadar ezberlemiş olurdum.
demiştim, aynısı bu dizi için de geçerli. Marshlands'dı sanırım, geçen dönem böyle bir dizi çıkmıştı. Bu dönemin korku dizisi de bu olacak gibi.
Not: Dizi bol bol maid fantezisi içermektedir, +18 zaten sanırım.
-
Biraz önce 3. bölmü bitirdim ve izlediğim kadarıyla çok beğendim. Hayaletli ev konusu sıkar, izleyemem önyargısıyla başladığım dizi bu bölümle birlikte bütün önyargılarımı yıkmayı başardı. Korku türünü seviyorsanız başlamaktan zarar gelmez diye düşünüyorum. Bu arada şimdiye kadarki izlediğim bölümlerde +18lik bir şey yoktu.
Güzel bir hava yakalamışlar,özellikle oyuncular çok kaliteli. Bir de dizi açılmaya, konu gelişmeye başlayınca tadından yenmez olacaktır.
-
Kısa ve öz : Dizi şahane :)
-
İzlemek istediğim ancak bir türlü zaman bulamadığım bir dizidir :D
-
Dizinin yaratıcısı Ryan Murphy.
Ryan Murphy kimdir peki?
Ryan Murphy, Nip/Tuck ve Glee gibi büyük, başarılı, ses getirmiş projelerin yaratıcısıdır.
Kendisi yeryüzünde en çok özendiğim insandır Nolan'dan sonra. Yaptığı her işin renginin farklı ve cezbedici olması gibi American Horror Story de aynı özellikleri taşımakta. Kurgusu ve senaryosu ile türündeki diğer çalışmalardan açık ara fark ile sıyrılmakta.
Geçenlerde Twitter söyleşisi oldu kendisinin. American Horror Story ile ilgili merak edilenleri cevapladı hesabından. Dizinin ikinci sezonunun 7 bölümünü çoktan yazmış olduğunu ve ikinci sezonun konseptininin aynı oyuncu kadrosu ile akıl hastanesinde geçeceğini bildirdi. Lakin içerik hayaletler vs değil Amerika'nın işlenen ünlü cinayetleri olacakmış.
Intro müziği ise aynı olabilirmiş, karar vermemiş henüz.
Merakla bekliyoruz :)
-
İkinci sezon bir akıl hastanesi olan Briarcliff Manor'da 1964 yılında geçecek. Hikaye farklı bir zaman diliminde geçerken yeni sezon, birinci sezonla ilgili hiçbir şey içermeyecek. American Horror Story: Asylum adıyla 17 Ekim'de başlayacak.
Tanıtım filmleri;
American Horror Story: Asylum - First Promo (http://www.youtube.com/watch?v=DAiWhtWd_u0&feature=player_embedded/)
American Horror Story: Asylum - Second Promo (http://www.youtube.com/watch?v=-XDWSBhMf-8&feature=player_embedded/)
-
(http://www.sinemakulubu.com/blog/wp-content/uploads/2012/08/2011-10-07-american_horror_story-533x329.jpeg)
Yaratıcılığını Ryan Murphy ve Brad Falchuk'ın yaptığı, Amerika'nın efsane hikayelerinden oluşan mini dizinin ilk sezonu ünlü Amerikan hayalet efsanelerini ele almakta. Klişe hikayelere yeni bakış açısı ve farklı bir gerilim ritmi kazandıran mini dizi, Amerika ve dünyada oldukça başarılı bir tepki alarak izleyici kitlesini arttırmaya devam ediyor.
Dizinin ilk sezon kadrosunda dizi sayesinde ödül almış olan Jassica Lange, Evan Peters, Connie Britton, Dylan McDermott ve Tassia Farmiga bulunmakta.
Dizinin ilk sezonunun ilgi görmesinden sonra yapımcılar ve American Horror Story senaristleri, dizinin ikinci sezonuna da imza attılar. İkinci sezon için yapılan açıklamalarda, ilk sezon oyuncularının kadrosundan olan bazı isimlerle ilerleyeceğini belirtilmişti. Şu an ikinci sezonu oynayan dizide ana karakterleri yine Jessica Lange, Evan Peters, Zachary Quinto ve yeni isim olarak Joseph Fiennes canlandırmakta.
(http://www.filimadami.com/news_imgs/sliders/1353614913.jpg)
American Horror Story, Asylum olarak adlandırılan ikinci sezonda hikaye bu sefer Amerika'nın ünlü seri katillerini anlatmakta. Suçluların bulunduğu bir akıl hastanesini ele alan hikayede, sıradışı olaylar ve din üzerine yapılan prorogandalar işlenmekte. En son 7. bölümü yayınlanan ikinci sezon, yakaladığı başarı sayesinde yapımcılara üçüncü sezon sparişi de getirdi.
Aynı zamanda Glee ve Nip/Tuck'ın da yaratıcısı olan Ryan Murphy, American Horror Story ile uzun süre gündemde bulunacağı sinyallerini vermekte.
Dizinin ilgi çeken ve oldukça geren açılışını buradan izleyebilirsiniz;
http://www.youtube.com/watch?v=2c3VVJb562Y
Burada ise ikinci sezonun kısa tanıtımlarının toplandığı bir video bulunmakta;
http://youtu.be/-Z1-oqc_IRw
-
O intro yok mu o intro... Hep atladım introyu ben. İlk sezon bölümlerindeki gerilim oranı daha az ona göre çünkü.
Gerilim-korku seven biri değilim. (Zorla izllettiler evet :P.) Sevmediğim halde ilk sezon epey sarmıştı. İkinci sezon beni çok geriyor.
-
O introyu evde gece ve yalnız izlediğim zamanlarda ben de atladım itiraf edebilirim. :D
Fakat bir süre sonra dizinin ritmine alıştığınızda çok gerilmiyorsunuz.
Aslında ikinci sezon daha az ürpertti beni ilkinde hayalet vs. bilinmeyen şeylerdi ama ikincisinde biraz daha mucit yaratıklar, din ve katiller üzerine. :)
-
Onur'un (Daarlan Gardan) önerisi üzerine başlamıştım American Horror Story'e. Aslında "korku" olarak tabir ettiğimiz kategoriden pek hoşlanmasam da, ilk bölümü izlediğimden devam edeyim dedim. İyi ki de demişim. Sardı dizi, yer yer gerilsem de, hoşuma gitmeye başladı. Ama hala şu soruya bir cevap veremiyorum. İlk sezon mu daha iyiydi, yoksa 2.sezon mu? İzleyenler bilir, iki sezonda da tamamen farklı bir senaryo ve karakterler vardı. (Oyuncuların birkaçı aynı, ama karakterler farklı)
İlk sezondaki Tate & Violet sahnelerini özlemiyor değilim ama. Güzel dizi ya. Fakat ilk sezonun final sahnesi beni tatmin etmemişti pek. Ve daha 2.sezonu bitirmedim, 2 bölümüm kaldı. O 2 bölümü de izledikten sonra 2 sezon arasında tam bir kıyaslama yapabiliceğimi umuyorum. 11 bölüm itibarıyle, ilk sezona oranla daha ürkütücü olduğunu söyleyebilirim şimdilik, finali de izlemek lazım tabii.
-
-Azıcık spoilerlı gibi yazı. Ama çok da spoilerlı değil. Ama spoilerlı.-
Tüm zamanların en underrated dizisi herhalde. Arkadaşlarım ilk önerdiklerinde "Öğee ben içinde Horror geçen hiç bir şey izleyemem" triplerine girmiştim. Ama dizi yokluğu esnasında "aman n'olacak, korkarsam kaparım zaten" dedim. İlk sezon gerçekten insanı biraz geriyor gibi ama Asylum'da sıkılmadım değil. Şeytan ve uzaylı temasını aynı anda işlemesiyle biraz absürt geldi. Ama Lily Rabe yeter açıkçası ;D
Jessica Lange üç sezondur hep cool, güçlü, "pislik ama aslında tanısan seversin" kadınlarını oynuyor. İyi ki de öyle yapıyor. Constance olsun, Sister Jude olsun, Fiona olsun, her sezonda hayranıyım. Kamera karşısında ondan başka kimse olmasa, o da oturup kırk dakika sigara içse yine izlerim o diziyi.
Taissa iki sezondur salak salak karakterleri oynuyor. Violet'i zaten "go away" yüzünden asla affedemem ama Zoe'dan da tiksindim.
Ve de Evan Peter *-* İlk sezonda ölünesi bir karakteri oynarken daha sonra ikinci sezonda sıkıcılıktan öldürecek bir karakteri oynamıştı. Bu sezonda da Frankenstein, zombi bozması bir şey oynayacak sanırım. Şu çocuğun potansiyeli nasıl harcanıyor belli değil, alacağın olsun Ryan Murphy.
Üçüncü sezonun ilk bölümünü izledikten sonra "Üf be Ryan allah kahretmesin gidip TSC'yi baştan mı çekiyorsun" dedim ama ikinci bölümde The Secret Circle'ın kendisiyle aşık atamayacağını anlayabiliyorsunuz. Ama hala biraz gerilim sosu eksik gibi. Tüm dizide en korktuğum sahneler jenerikler açıkçası.
-
İlk sezonda süper alışılmışın dışında bir giriş yaptı kendine hayran etti, 2.sezonda akıl hastanesi 50-60 ların Amerikası atmosferinde akıl hastanesinde bir kurguyla mükemmel bir şekilde devam etti. 3. sezonda biraz hayal kırıklığına uğrattı beni günümüz zamanı yerine 19 yy New Orleansı zamanında cadı hikayesini çekseler daha iyi olurmuş bence.
-
Hayatımda korku filmi izlemeyen, rast geldiğinde ise sonuna kadar bitiremeyen biri olarak American Horror Story'nin bende bağımlılık etkisi yaratması son derece normal olmayan bir durumdur. Zaman zaman kendimden şüphe etmeme neden oluyor hatta. Neyse.
Beni bu diziye çeken birçok etmen var, ondan kaynaklanıyor olabilir aslında. Buradan gerisi biraz spoiler içerecek, sonra uyarmadı demeyin.
Birincisi: Jessica Lange. Kadında muhteşem bir karizma var. Hele o sigara içtiği sahneler yok mu... Ayrıca çok yetenekli ve usta bir aktris. Her sezonda canlandırdığı karaktere hayran bırakıyor. Onu izlemek büyük bir keyif. Fakat bir problem var, o da şu: Jessica Lange diziyi bıraktı. Yani 4. sezonda oyuncu kadrosunda yer almayacak. Şimdiden kara kara düşünmeye başladım ben. Jessica Lange'siz American Horror Story mi olurmuş yahu?
İkincisi: Evan Peters. İlk sezondaki Tate karakteriyle fırtına gibi esti resmen ve açık söylemek gerekirse milyonlarca genç kızın diziyi izleme sebebidir. 2. sezonda saç değişikliği karizmasından bir parça götürse de, oyunculuğuyla yine mest etti. 3. sezonda ise öldü. Evet öldü ve cadılar tarafından tekrar diriltildi. Bu yüzden pek sesini soluğunu duyamadık. Ben ne güzel seviniyordum üçüncü sezonda bol bol Evan Peters izleyeceğim diye, ama 10 bölüm olmasına rağmen doğru düzgün bir rolü yoktu. Çok üzüldüm bu yüzden. Umarım 4. sezonda da yer alır ve bol bol izleyebiliriz.
Üçüncüsü: Taissa Farmiga. İlk sezonda canlandırdığı Violet karakteriyle tanıdım bu kızı. Tatlı, şirin bir şey. Çok da yetenekli bir oyuncu, bence. Tate&Violet ikilisini unutmak ne mümkün? 2. sezonda kendisini göremesek de 3. sezonda tekrar döndü diziye. Hem de gene Evan Peters'la yakın bir rolde! Ama elbette ikisinin de performansı ilk sezonu aratmıyor değil...
Öyküsü 2011'de geçen ilk sezonda klasik bir korku unsuru olan "Perili ev" temasını işleyen American Horror Story, Harmon ailesinin yeni bir eve taşınması sonucunda başlarından geçen doğa üstü, korkutucu olayları son derece kaliteli bir şekilde izleyiciye aktarabilmişti. Zaten dizinin başarısı da buradan geliyor. İlk sezonun çok başarılı olması, AHS'yi diğer benzerlerinden farklı bir konuma taşıdı.
İlk sezondaki konu sezon finalinde noktalandı ve yapımcılar aynı karakterlerin bazıları ve yeni eklenen karakterlerle konsepti ve konusu tamamen farklı bir 2. sezona giriştiler. Peki neydi American Horror Story: Asylum'un konusu? Öykü 1964'te, bir akıl hastanesinde geçiyor. Rahibelerle dolu bu akıl hastanesinde hastalara çok kötü davranılıyor ve tedavi süreçleri gerektiği gibi yapılmıyor. Sadist bir bilimadamı olan Arthur Arden'ın korkunç deneylerine tanık oluyoruz ve çok ilginç karakterlerle karşı karşıya geliyoruz. İlk birkaç bölüm itibarıyla pek hoşuma gitmeyen 2. sezon sonlara doğru beni kendine öyle bir bağladı ki, bitmesini istemedim. 2. sezonun kendine has soundtracki de gerçekten çok iyiydi. Şarkı da diyebiliriz buna. Buyrun siz de dinleyin. (http://www.youtube.com/watch?v=ObPsIckcKQM/) Gerçekten efsane sahneler var bu sezonda. Gözümde ilk sezonu bile sollamıştı hatta. Harikaydı!
Yapımcılar 3. sezonda tekrar günümüze yöneldiler ve genel konusu cadılar olan bir sezon çektiler. Cadılar Meclisi'nde boy gösteren cadıların her birinin farklı özellikleri var. Zoe de onlardan biri. Bir gün, yaşadığı acı dolu olay sonrasında kendisinin bir cadı olduğunu öğreniyor ve ailesi tarafından Cadılar Meclisi'ne gönderiliyor. Olaylar da bundan sonra başlıyor zaten. Birçok garip hadise yaşanıyor her bölümde ve gerilim havası da çok iyi hissettiriliyor. Zombilerin olduğu bölüm özellikle bir harikaydı. Tıpkı 2. sezonda olduğu gibi 3. sezonda da sürekli kullanılan bir soundrcak var ve harika. Zaman zaman açıp dinliyorum. Her sezona ayrı bir soundtrack iyi düşünülmüş. Bahsettiğim soundtrack (http://www.youtube.com/watch?v=1psbUkAL7kA/).
Neyse. Şimdilik söyleyeceklerim bu kadar. Merakla 3. sezonun son 3 bölümünü bekliyorum.
-
Öncelikle bir üst mesajda belirttiğim ve üzüntümü dile getirdiğim Jessica Lange'in diziye devamlılığı konusu o şekilde değilmiş. Lange'i 4.sezonda da izleyebileceğiz fakat ondan sonrasında ayrılacakmış. Bu haberi okuduktan sonra içim ferahladı, çok sevindim.
Buradan sonrası izlemeyenler için can sıkabilir.
Kalan üç bölümü de biriktirip peş peşe izleyerek nokta koydum American Horror Story: Coven'a.
Son üç bölümde beni sevindiren en önemli şey Evan Peters'ın rolünün biraz daha artmış olması oldu. Ama yine de bu sezon daha çok şey bekliyordum ondan ve hayal kırıklığına uğradım. Ah senaristler.
Senaristler demişken, 3.sezon diğerlerine göre geride kaldı bence. Konu güzel olsa da senaryo daha iyi olabilirdi. Aşırı derecede şikayetçi olmamakla birlikte, sezonu genel olarak sevdiğimi söyleyebilirim. Cadılar Meclisi'ni ve cadıların kendi aralarındaki entrikalarını izlemek keyifliydi.
Sezon finalinde "Yedi Harika"yı tamamlamaya çalışan cadıların birbirlerine karşı olan rekabeti de görülmeye değerdi. Medison'ı severdim, ölmesine üzüldüm. Yalnız öyle bir yerde bitti ki, devamı olsaydı keşke dedim fakat ne yazık ki olmayacak.
Şimdiden 4.sezonu merakla beklemeye başladım bile. Farklı senaryo, farklı oyuncular ve ve farklı roller.
Heyecanlı bir bekleyiş başladı benim için.
-
Bugün başladım daha, altıncı bölümü bitirdim. Adamlar ne dizi yapmış be!..
-
Üçüncü sezonu çoğu US eleştirmeni tarafından yere göğe sığdırılamasa da bence o kadar da iyi değildi.
Şöyle ki, korku namına hiçbir şey yoktu. Asylum'ı izledikten sonra iki hafta boyunca apartman boşluğunda arkama bakındım mesela ama aynı etkiyi yaratmadı Coven. Harry Potter'ın feminenlikle dolup taşan versiyonu gibiydi biraz.
Kurguda zayıflıklar vardı. Aylarca tek bir yetenekle idare eden kızlar bir anda Yedi Harika'nın üç dört tanesini yapar oldu. Ki bu kadar fazla gücü kontrol etmenin sadece güçlü cadıların harcı olduğunu söylemişti Cordelia. Kovandaki herkes bir anda seviyeler atlıyor.
Sonra mesela Yedi Harika'nın altısını yapan süper güçlü bir cadı -üşenmeyeyim sayayım: Oradan oraya hiç düşünmeden ışınlanan, bir bakış atıp etrafı aleve veren, bir el hareketiyle otobüs deviren, birinin iradesini hiçe sayıp otoyolun ortasına kadar yürümesini sağlayan, cehenneme gidip geri dönen, kafasına göre milleti dirilten birinden bahsediyoruz- sıradan, Rocky-canavar olan- bozması bir undead adam tarafından boğularak öldürülüyor?
Yine daha sonra zılgıt çekerek millete birbirini öldürten bir kadın yine sıradan bir adam tarafından etkisiz bırakılıyor? Bütün bu feminizmdi, güçlü kadın mesajlarının yanında görüyoruz ki yeri göğü yerinden oynatan hatunlar bile erkeklerin karşısında kalakalıyor.
Sırf sadistliğinden onlarca siyahi insanı öldürmüş bir manyak ve de yapmak zorunda olduğu şeyi yapan, bunun yanında mahallesindeki çoğu insana yardım eden bir kadın aynı kaderi paylaşıyor, cehennem. Hadi bunu geçtim, kişisel cehennemi bir hayvana zarar vermek olan biri -Misty- nasıl cehennemde mahkum kalıyor aklım ermedi. Ve de yine Misty, kendini ölümden geri döndürebilmişken cehennemden nasıl geri dönemedi anlamıyor? Aynı şey olduğuna hemen hemen eminim.
--Sezon finali hakkında nefret kusmamın sonu--
Bunun dışında Jessica Lange'in karakterini nedense diğerleri kadar beğenemedim. Sağcı Constance, Yobaz Jude... Fiona başlarda iyi bir karakterdi ama Axeman'le olan ilişkisi saçma, sıkıcı ve mide bulandırıcıydı.
Patti Lupone ve Stevie Nicks'in karakterleriyse yine gereksiz, yer doldursun rating toplasın diye yaratıldığı belli olan rollerdi. Hatta adamlar Stevie Nicks'e rol yazma gereği bile duymamışlar. Kadın kafasına göre sabahın köründe evde playback yapa yapa dolanıyor, sonra herkese iyi şanslar dileyip gidiyor ve geri dönmüyor. Bu mudur yani?
Myrtle, Madison, Misty ve Madame Leveau dışındaki bütün karakterler sıkıcıydı açıkçası. Kyle gereksiz ötesiydi. Ryan Murphy'den sırf soyunsun orasını burasını göstersin diye yakışıklı bir aktörü yapımda bulundurmak gibi bir amatörlüğü beklemezdim. Aslında Evan'ın Tate dışında bütün rolleri bir halta yaramayan zavallılardı. Umarım dördüncü sezonda bu değişir. Ve de umarım Angela Bassett diğer sezonlarda da yer alır. Jessica Lange gittiğine göre başka bir güçlü kadın rollerini dolduracak çok yetenekli aktrise ihtiyacımız var.