Bilim kurgu yakın ya da uzak gelecek ile ilgili hikâyelerin bugün mümkün olmayan bilim ve teknoloji unsurlarını kullanarak oluşturulmasıdır.
Uzay Operası.
70'lerde yazın alanında da bilimkurguyu eski "heyecan verici" günlerine geri döndürmek, 30'lu yıllardan 50'li yılların sonuna dek sürdüğü popülerliği yeniden kazanmak amacıyla eski yönelimlere ve biçimlere ağırlık verme amacı vardı. Ama George Lucas'ın filmi sadece eski usul uzay operasını yeniden popüler hale getirmekle kalmadı, adına uzay operası denen şeyin -hatta o dönemin çocukları ve yeniyetmeleri için, genel olarak bilimkurgunun da- tarifini belirledi bir anlamda. "Star Wars"un en büyük cazibesi, teknolojik görkemiydi. Emsali görülmemiş derecede etkileyici maketler ve özel efektler vasıtasıyla, o güne dek hayalgücümüz tarafından hatırı sayılır ölçüde desteklenmeye ihtiyaç duymuş olan "uzay savaşı" görüntüleri, Lucas'ın filminde gayet ikna edici bir şekilde perdeye yansıyordu. Nihayet bu alt-türün doğasında bulunan o muazzam ölçek, o görkem merakı, sinemada görsel karşılığını bulmuştu.
George Lucas "Star Wars"da sadece kendi çocukluk döneminin bilimkurgu öykülerinin ve seri filmlerinin kalıplarını yeniden canlandırmakla kalmıyor, bunların hepsini mitik bir zemine de oturtuyordu. Bu eski serüven öykülerinin zaten mitik özelliklere öykündüğü söylenebilirdi... Ancak mitolojik arketiplerden ve geçiş ayinlerinden geriye doğru çalışırcasına hikaye ve karakter oluşturmak, bunu yaparken de western, serüven öyküleri ve samuray öykülerini de bu uzay macerasıyla harmanlamak, adeta "uzay operası" üzerine bir inceleme yapmak, bu alt-türün planını çıkarmak gibiydi. Görkemli bir plan.... Ve beklenmedik bir şekilde, bunca kolaja rağmen pürüzsüz işleyen bir plan.
Ben hep fantastik olduğunu savunuyorum. Clarke'ın üçüncü yasasını gözardı edersek (aslında etmemiz lazım ama kendi yaptığı bilimkurgularda, özellikle 2001'de bu yasayı pek dikkate almamış gibi görünüyor) içerisinde "Force" gibi bir şeyin bulunduğu, bir çok yaratığın geçtiği, dünyaya çok benzeyen ama dünya olmayan bir yerde, dünyadaki yaşam tarzına benzer yaşam tarzlarının bulunduğu bir evren fantastik olmalı. Çünkü bilimsel gerçeklerin bir çoğunu hiç düşünmeden göz ardı edebiliyor.
Aslında Clarke'ın üçüncü yasasını tersten okuduğumuzda doğru olmadığını görebiliyoruz. Yani aslında, büyü gelişmiş bir teknolojiden ayırt edilemez değil söz.
Açıkçası benim bir bilimkurgudan beklediğim, bilimsel tabanları alt üst etmeden hayal dünyasını kullanabilmesi. Star Wars'ta böyle bir dünya yok.
Yani: Fantastik.
Science Fantasy türü ise şöyle tanımlardım. 2656 yılında dünya uzay mekikleri ile diğer gezegenlere seyahat ederken bu mekiklerin içindekilerden biri Vampir, ikisi elf, diğeri cüce ise buna Sci-Fantasy derim işte :)İnanmıycaksınız ama hayal gücü ne kadar sınırsız gelse de bazı şeyler yaratabilmek kökenlere dayanır. Fantastiğin de kökeni mitoloji ve orta çağ diyebilirz. O halde 2012 yılında ben etrafta elf cüce vb göremiyorsam, bu benim basiretsizliğim de olabilir. Hadi onlar var diyelim. O zaman 12656 olsun :) hehe. Eee bilim kurgu türünün en klasik eserine fantastik mi demeyi hala gülünç buluyorum. Ama mantığım da Uzay Operası demeyi tercih ediyor. Ayrıca SW'ı bilim kurgu sanmak diye de bir tartışma var ekşi sözlükte. Bence o da yanlış bir önerme. Bilim kurguyu SW sanmak ya da ondan ibaret sanmak gibi bir tartışma daha sağlıklı olablirmiş. Neyse benden bu kadar.
Yaşam konusunda da haklısınız. Ama insanın olduğu yerde ondan uzak bir yaşam tarzı üretmekte sıkıntı çekiyor insan, bu bilim-kurgu fantastik farketmez gibime geliyor.
İnanmıycaksınız ama hayal gücü ne kadar sınırsız gelse de bazı şeyler yaratabilmek kökenlere dayanır.
Science Fantasy türü ise şöyle tanımlardım. 2656 yılında dünya uzay mekikleri ile diğer gezegenlere seyahat ederken bu mekiklerin içindekilerden biri Vampir, ikisi elf, diğeri cüce ise buna Sci-Fantasy derim işte :)
Katılıyorum. Fantastik üretim gücünü geçmişten alırken, bilim-kurgu bu gücü gelecekten alıyor diyebiliriz basit olarak. Bu da söylediğim gibi Star Wars'ın temelde tartışmasız olarak bilim-kurgu olduğu sonucunu çıkarıyor.Katılıyorum. Ancak SW filmlerinin başında "Uzun zaman önce çok çok uzak bir galakside..."der. Aslında Lucas'ın fantastiğe göz kırptığını biraz anlıyoruz. Ya da çok akıllı bir politikacı olduğunu anlıyoruz.
Sıkıntı şu ki Uzay Operaları temel olarak yani bilim-kurgu tabanlı aşkın ve savaşın ön planda olduğu bir türdür. Star Wars bunu içine almakla birlikte bundan çok daha komplike bir evren bana göre. Star Wars uzay operasına sığmıyor gibi duruyor.Katılmıyorum, zaten filmler yeterince aşk barındırıyor ve bunu öne de çıkarıyor. Ve uzayda epik savaş sahneleri çok fazla.
Science Fantasy türü ise şöyle tanımlardım. 2656 yılında dünya uzay mekikleri ile diğer gezegenlere seyahat ederken bu mekiklerin içindekilerden biri Vampir, ikisi elf, diğeri cüce ise buna Sci-Fantasy derim işte
AlıntıSıkıntı şu ki Uzay Operaları temel olarak yani bilim-kurgu tabanlı aşkın ve savaşın ön planda olduğu bir türdür. Star Wars bunu içine almakla birlikte bundan çok daha komplike bir evren bana göre. Star Wars uzay operasına sığmıyor gibi duruyor.Katılmıyorum, zaten filmler yeterince aşk barındırıyor ve bunu öne de çıkarıyor. Ve uzayda epik savaş sahneleri çok fazla.
Mesela ben, Star Wars ile ilk tanıştığımda ışın kılıçlarını tarihimizin büyük bir kısmının en önemli silahının teknolojik açıdan çok çok gelişmişi olarak düşünürken (böyle bir nesnenin yapılma olasılığı da vardı nitekim)Lazeri donduramazsın. Blaster ve ışınkılıçları fizik kurallarına aykırı. Hepsi de ışık hızında yol almak zorunda. Blaster mermilerinin Star Wars evreninde kurşun mermi gibi hareket ettiğine tanık olabiliyoruz lakin bir lazer atışının uçuşunu gerçekte asla göremeyiz. Lazeri dondurma ve istediğimiz gibi bükebilme vasfına sahip değiliz, buna yardımcı olacak kristaller de yok.