Güçlerinin sınırları bilinmeyen, benim nazarımda en iyi çizgi roman kahramanları olan yukarıdaki iki şahsın mevcut durumlar karşısındaki yorumları bire bir aynıdır. Düşünün; olağanüstü güçlere sahipsiniz, bir gezegeni istediğiniz an yok edebiliyorsunuz, elementler üzerinde istediğiniz gibi oynayabiliyorsunuz lâkin verdikleri yanıt I HAVE NO CHOICE. Vay arkadaş.Elimizde bu tür güçler olsa yorum yapabilirdik ama olmadığı için rahat rahat konuşabiliyoruz. Bu arada eminim ki bu karakterlerin seçim şansı olsa yinede güçleri seçerlerdi :)
Spoiler: Göster
Arkadaşlar konu, ''Delinin biri kuyuya bir taş atmış, kırk akıllı çıkaramamış.'' olayına dönmesin. Yorumların özgürce yapılabilmesi için görüşlere saygılı, birbirimize sevgili olalım. :DYorumların özgürce yapılması hepimizin isteği ama işe ( siyaset,din,vs.) ayrımcılık içeren yorumların yanlışlığından bahsediyoruz.Eminim herkez aynı fikirdedir. :)
Fantastik edebiyata bir yere kadar inanmak ama fazla kaptırmamak gerekiyor. Büyünün olmadığını kimse inkar edemez. Fakat fantastik edebiyat sadece büyüyle bitmiyor. Çok fazla yaratık var ve %95 yazarın hayal ürünü. Zaten her şeye inanacak olsaydık psikolojimiz bozulurdu.
Bu konuya dini açıdan bakmak tamamen saçmalık.
Evet arkadaşlar fantastik eserlerde olmazsa olmaz olan büyü, olağanüstü olaylar, acayip yaratıklar bize çok sıradan gelebiliyor. Peki gerçek hayatta ara sıra kulağımıza çalınan ilginç (üç harfli ;D, aksakallı ihtiyar, konuşan hayvanlar gibi) hikayelere ne kadar inanıyorsunuz?
Memory, İyi güzel bir şeyler anlatmaya çalışıyorsunuz da, verdiğiniz örnekler saçmalığın daniskası. Saçma. Cahilce. Oksijen sayesinde yaşıyor olmamız "filozofların kendi dünyalarında uydurdukları kuyruklu bir yalan" ise, hadi hodrimeydan. Nefes almayın bakalım, geçirin kafanıza bir naylon poşet. O havanın içinde bulunan oksijen gazı olmadan yaşayabiliyor musunuz, bu kuyruklu yalan olmazsa ne olur görelim.
Kopernik kanıtları, dönüyor falan dedik doğrudur. Ama başkası farklı bir şey kanıtlayabilir diye, sadece "orada bir umut var uzakta." diye, bu şu anki TÜM bilgilerimizin yanlış olduğu anlamına gelmez ki. Çok septik[*]http://tr.wikipedia.org/wiki/Ku%C5%9Fkuculuk[/*] yaklaşmışsınız, olmamış. "Bilim yanlışlanabilendir." önermesini siz çok yanlış anlamışsınız bence.
"Bütün suları kaynattın mı?" nasıl bir tezdir, bu nasıl bir mantık? Saf su, belli basınç altında yüz santigrat derecede kaynar. Dünyadaki tüm su molekülleri aynı olduğu için tüm suları kaynatmamıza gerek yok. Zaten sudan farklı bir şey olsa, ona su demezdik. "Mahmut" derdik, "nientoş" derdik, "çikomastik de şöbiyet" derdik ne bileyim.
Gerçek hayatta inanıp inanmama konusuna gelince, her "inanç" meselesinde olduğu gibi bunda da her şey kişinin kendi tercihine kalmıştır. Eğer gökte süzülen ve ateş püskürten bir ejderha görürsem, başkaları da bunu görmüşse, bunun fotomontaj olmadığını ve bunu gören herkesin aynı anda da delirmediğini kanıtlarsak o zaman, işte o zaman hayat daha güzel bir yer olacak bence.
İnanmamamız için bir sebep yok, inanmamız için de kanıt yok. Mesela Hp dünyasının var olamayacağını kimse söyleyemeyez. Gördükleri unutturulmuş muggle'lar olmadığımız ne malum? Orta dünya benzeri diğer evrenler ve gerçeklikler de elbette var olabilir. Bu, başka dünyalar veya uzaylılar da var mı sorusuna benziyor. Neden olmasın diyorum, kanıtsız kabul ettiklerimiz gibi bunu da kabul edebiliriz. Kimseye bir zararı olmaz.
Spoiler: Göster
İnanmamamız için bir sebep yok, inanmamız için de kanıt yok. Mesela Hp dünyasının var olamayacağını kimse söyleyemeyez. Gördükleri unutturulmuş muggle'lar olmadığımız ne malum? Orta dünya benzeri diğer evrenler ve gerçeklikler de elbette var olabilir. Bu, başka dünyalar veya uzaylılar da var mı sorusuna benziyor. Neden olmasın diyorum, kanıtsız kabul ettiklerimiz gibi bunu da kabul edebiliriz. Kimseye bir zararı olmaz.Ben de böyle düşünüyorum. Olabilir de, olmayabilir de. Kesin yargılarla yaklaşmak, sadece kendimizi sınırlamak olur.
Konuyla alakalı olarak da gerçek hayatta inanmıyorum. İnansaydım fantastik kurguyu bu kadar sevemezdim sanırım.Sahip olamayacağımız şeylere daha çok ilgi duyarız. Dediğin gibi, gerçek hayatta olsalardı bu kadar ilgi duymazdık. Çünkü onlar da rutin ve sıkıcı hayatımızın süregelen parçalarından biri olurlardı. Özel olmazlardı.