Kayıp Rıhtım Arşiv Forum

Liman Kenti => Düşler Limanı => Konuyu başlatan: Memory - 10 Ocak 2013, 18:30:51

Başlık: Resimleri Tasvir Ediyoruz
Gönderen: Memory - 10 Ocak 2013, 18:30:51
Arkadaşlar sizin de hoşuna gideceğini düşünüyorum. Bu sayfada, her hafta 1 tane resim ekleyeyim, beraber herkes kendi açısından bu resimleri tasvir etsin. Hem yazı yazmayı, hikaye, roman yazmayı seven arkadaşlara bir materyal sağlamış oluruz, hem de birbirimizin bakış açılarını görürüz. Küçük ayrıntıların farkına varırız.

Ben kendi yorumumu daha sonra yapmayı düşünüyorum. Sizden bu aşağıdaki tabloyu tasvir etmenizi istiyorum. Bakalım tutulacak mı? Kurgu İskelesi ve Düşler Limanı'nda yazısı olanların ilgisini çekeceğini düşüyorum.

Bakalım neler çıkacak?  ;) :)

(http://www.yeniresimler.com/data/media/366/-475.jpg)
Başlık: Ynt: Resimleri Tasvir Ediyoruz
Gönderen: OZ - 10 Ocak 2013, 21:19:07
Şuraya yaşlı bir ağaç çiziyoruz. Belki de şurada yaşayan mutlu küçük çalılıklar vardır; işte tam şurada... Belki de çalılıkların arasında sevimli minik sincaplar neşeyle geziniyorlar. Biraz vanday kahverengi, biraz titan beyazı alalım... Tamam Bob Ross ;)
İyi fikir bence.
Başlık: Ynt: Resimleri Tasvir Ediyoruz
Gönderen: BerkeB - 15 Ocak 2013, 11:38:34
Ora öylece dikilmiş bakıyordum, bir kadının vücudu kadar güzel kıvrımları olan ince ve uzun vadiye. Omuzlarından uzun zarif çam ağaçları dökülüyordu. Sarıyordu bedenini. Tıpkı güzel bir kadının saçları gibi. Birde aşığı vardı kadının. Ona yakın ama dokunamazken sarıyordu etrafını platonik aşk çalıları. Renk renk, her biri anlatıyordu günübirlik değişken duygularını. Düşün. Kadının vücudundan besleniyordu aşk çalıları. Ona aşık kulübenin özlemi su gibi akıyordu ensesinden ayaklarına. Özlem besliyordu ebedi aşkını kulübenin.
Aşk acısından solmuş cildi hırpaniydi. Arada gök üzülüp ağlamıştı haline besbelli. Tahtaları koyuydu. Adeta çürümeye yüz tutmuş.

Elbet vardı bu kadının bir sevdiği. Uzun boylu, kibirli ve yüce. Tamda onun istediği gibi. Ama pek yüz vermezdi yüce dağ ona. Aşıktı gökyüzüne. Ona yakın olabilmek için her yüzyılda bir uzanırdı bir adım gökyüzüne. Kibiri yüceliğindendi. Heybeti aşık ederdi tüm kuşları kendine. Gökyüzü göz kırptı yüce dağa cilve yaparcasına. Ardından ufak bir perde çekti pamuktan aralarına. Oda hoşlanmıştı besbelli dağdan. Ancak naz yapıyordu aklınca.

İşte orada öylece dikiliyordum. Bu karmaşık aşk manzarası karşısında ağzım açık. Ben ne omuzlarından ağaçlar süzülen su gibi kadına ne de maviliği tanrıyı kıskandıran gökyüzüne aşıktım. Ama genede orda dikilip ömür boyu onları izlemek istedim. Dilediğim gerçekleşti. Ben... Yanlız, kurumuş çalı. Beni kurutan bu çemberde sonsuza kadar aşk ile birlikte çürümeye yüz tuttum.

NOT: Arkadaşlar tasvirden dışarı çıktım biraz galiba :).
Başlık: Ynt: Resimleri Tasvir Ediyoruz
Gönderen: Quad - 16 Ocak 2013, 00:54:20
Arduvaz çatılı köhne bir kulübenin, ayaklarını gıdıklamaya çalışan şeffaf, hareketsiz ve bir ölü sessizliğinde akarsuyu izliyordum. Yeşilin yutmaya çalıştığı kahve tonlara bakınca üzülüyorum elbette. Oysa göğü bir mızrak gibi delecekmiş gibi yükselen çam ağaçları neşemi yerine getirmeye yetiyor. Bekçi bey de pek bir suskun. Başında bembeyaz kasket vardı. Hiç oralı olmuyor gibiydi. Üstündeki kahverengi bahçıvan gömleğinin beyaz düğmeleri dikkatimi çekmiyor değildi hani. Ama rahatsız etmek istemiyorum şu an onu. Mavi elbiseli sevgilisi gelmiş yine. Siyah mantolu kadının geceleri geldiğinden haberi yoktu sanırım. Ya birde arkasından bakarken terleten sarışın kadın. Susmalıyım en iyisi...
Başlık: Ynt: Resimleri Tasvir Ediyoruz
Gönderen: Denaro Forbin - 16 Ocak 2013, 01:39:29
Memory'nin fikri harika. Tabii biz bunu facebook üzerinden kendi aramızda yapıyorduk -Daarlan Gardan, TheSpell ve ben- ama bu uygulamayı foruma taşımak aklımıza gelmemişti ne yalan söyleyeyim. Gerçekten güzel bir uygulama forum için. 1 resim üzerinden 3 betimleme çıkarıyorduk biz, forumda ise daha kalabalık bir kesimin katılacağını düşünüyorum.
Başlık: Ynt: Resimleri Tasvir Ediyoruz
Gönderen: Memory - 16 Ocak 2013, 15:25:14
Memory'nin fikri harika. Tabii biz bunu facebook üzerinden kendi aramızda yapıyorduk -Daarlan Gardan, TheSpell ve ben- ama bu uygulamayı foruma taşımak aklımıza gelmemişti ne yalan söyleyeyim. Gerçekten güzel bir uygulama forum için. 1 resim üzerinden 3 betimleme çıkarıyorduk biz, forumda ise daha kalabalık bir kesimin katılacağını düşünüyorum.

Teşekkür ederim. Ben de öyle düşünüyor(du)um  fakat görüşüne bakılırsa alaka uyandırmadı. 1-2 kişi de yeter. Yeter ki farklı bakış açıları olsun. Yarın yerin bir resim eklemeyi düşünüyorum 1 hafta geçti.
Başlık: Ynt: Resimleri Tasvir Ediyoruz
Gönderen: BerkeB - 16 Ocak 2013, 15:29:54
Bencede konu çok güzel. Katılım şimdilik az olabilir ama ilerde artacağını düşünüyorum.
Başlık: Ynt: Resimleri Tasvir Ediyoruz
Gönderen: Memory - 17 Ocak 2013, 16:58:16
Yeni resmimiz bu. Bakalım nasıl tasvirler yapılacak.

(http://www.manzara.gen.tr/w1/Yiyeceklerle-manzara-resimleri-7.jpg)
Başlık: Ynt: Resimleri Tasvir Ediyoruz
Gönderen: strider - 17 Ocak 2013, 17:51:14
  Cüce olmadıklarından emin olduğum küçük insanların renkli kasabasıydı burası. İnsanı iyimser yapan bu yerin sahiplerinin neye benzediklerini tam bilmiyorum, çünkü onlardan hiçbirini görememiştim ne yazık ki.
  Soğanından sarımsağına, bademinden zeytinine her türlü yemişin bulunduğu çarşı taptaze kokusuyla insanı doğanın içindeymiş gibi hissettiriyordu. Sanki insan eli hiç değmemiş gibiydi -zaten burada yaşayanların bizler gibi insan olduğunu hiç sanmıyorum-.
  Kasaba terk edilmişti ama tam olarak öyle değildi. Galiba aceleyle terk ederken etrafı dağıtmayı unutmuşlar.
  Saksılarından bitkiler sarkan kiremit çatılı şirin evlerin arasından çok da uzak olmayan yeşil tarlaları görmek mümkündü. Buranın sahiplerini tanımayı çok isterdim, ayrıca bu kadar temiz nasıl olunur onu da öğrenip benim insanlarıma anlatmayı da isterdim. Ama olmadı. Belki de bugün 'kasabayı terk et' günüdür, kim bilir?
Başlık: Ynt: Resimleri Tasvir Ediyoruz
Gönderen: Quad - 18 Ocak 2013, 19:40:03
Gözlerine bakıp kendisini takip etmemi istedi. Peşi sıra yürürken, genişçe, yıpranmış bir çadırın içine girdik. "Bizler Tanrı'nın Ressamlarıyız" sözü hâlâ kulağımda çınlıyordu. Mozaik döşemeler olarak boyanmış yolda her adım attığımda takılacakmış hissiyatı uyanıyordu bende. Canlılık Pazarı adını verdiklerini yola girdiğimizde, acıkmaya başladığımı hissetmiştim. Güneşten kopmuş gibi duran domateslerden bir tanesine elimi uzattım. Nafile. Herşey resimden ibaret bu çadırda. Tenteler dikkatimi çekmişti. Toprağın kırmızısı, ağacın yeşili, güneşin sarısını içinde barındıran ve muazzam bir gerçeklikle sözde yiyecekleri koruyan tenteler. İlerimizde boylu boyunca uzanan bir ejderhanın sırtı gibi duran tepelerde ki tarlalara ve ağaçlara dikkat kesilmiştim. Nefesimin kesildiğini hissettim bir an. Bayılmışım. Ne kadar orada uyur haldeydim bilmiyorum. Gözlerimi açtığımda... Aman tanrım. Çadırın üstüne gökyüzü çizilmiş. Şu kollarını iki yana açmış kedi gibi duran bulutta neyin nesi. Biz Tanrının Ressamlarıyız dedi yine. Uyumuşum tekrar. İlk defa huzur dolu ve müsterih..
Başlık: Ynt: Resimleri Tasvir Ediyoruz
Gönderen: Memory - 26 Şubat 2013, 15:52:42
Bir süre sonra yeni bir resim ekleyeyim dedim. Bakalım nasıl tasvirler yapılacak.

(http://www.fantastikresimler.net/wp-content/uploads/2010/05/guzel-bir-manzara-ve-kayik-a-beautiul-scenery.jpg)
Başlık: Ynt: Resimleri Tasvir Ediyoruz
Gönderen: strider - 01 Mart 2013, 17:52:00
Bu, gerçekten resim mi? Fotoğraf gibi duruyor.
Başlık: Ynt: Resimleri Tasvir Ediyoruz
Gönderen: Memory - 01 Mart 2013, 19:31:25
Bu, gerçekten resim mi? Fotoğraf gibi duruyor.

Önemli olan tasvir etmek. Resim kelimesini Resim-Fotoğraf tasvir ediyoruz deyip uzatmak istemedim. Resim başlığı altında fotoğraf ve resimler tasvir etmek maksadımız.
Başlık: Ynt: Resimleri Tasvir Ediyoruz
Gönderen: strider - 01 Mart 2013, 21:28:41
Tamam o zaman. Bir de yazdıklarımızla ilgili yorum alabilsek daha iyi olur hiç kuşkusuz.  :)

Tüm gece süren fırtınanın ardından taptaze bir sabaha uyanmışlardı. Tuz ve çürük tahta kokusunun etkisi büyüktü uyanmalarında, yoksa bıraksan akşama kadar uyurlardı hiç kuşkusuz. Fırtınanın etkisiyle devrilmesin diye sandalın yanına destek olarak koydukları kalın odunlar belli ki görevlerini yerine getirmişlerdi, beyni olan birçok insanın aksine. Hafif esen ruzgar, yine temkinli olmaları gerektiğini hatırlatıyordu. Grubun daha küçük olan üyesi sandalın en ucuna koyulmuş  odundaki kan izlerini fark etti ve hemen büyüklerine söyledi. Kimsede yaralanma yoktu. Çıkan hortumun etkisiyle uçup buraya çarpan bir hayvanın kanı olabileceğine kanaat getirdiler en sonunda.
Günlük işlerini yapmadan ve fırtınanın dağıttıklarını toparlamaya başlamadan önce son bir kez daha sonsuz maviliğin ve saçlarını dağıtan rüzgarın tadını çıkarmaya koyuldular. Hangi hayvanın neresinden yaralandığı ise sadece küçük çocuğu merakta bıraktı.
Başlık: Ynt: Resimleri Tasvir Ediyoruz
Gönderen: Memory - 02 Mart 2013, 09:35:05
Tamam o zaman. Bir de yazdıklarımızla ilgili yorum alabilsek daha iyi olur hiç kuşkusuz.  :)

Tüm gece süren fırtınanın ardından taptaze bir sabaha uyanmışlardı. Tuz ve çürük tahta kokusunun etkisi büyüktü uyanmalarında, yoksa bıraksan akşama kadar uyurlardı hiç kuşkusuz. Fırtınanın etkisiyle devrilmesin diye sandalın yanına destek olarak koydukları kalın odunlar belli ki görevlerini yerine getirmişlerdi, beyni olan birçok insanın aksine. Hafif esen ruzgar, yine temkinli olmaları gerektiğini hatırlatıyordu. Grubun daha küçük olan üyesi sandalın en ucuna koyulmuş  odundaki kan izlerini fark etti ve hemen büyüklerine söyledi. Kimsede yaralanma yoktu. Çıkan hortumun etkisiyle uçup buraya çarpan bir hayvanın kanı olabileceğine kanaat getirdiler en sonunda.
Günlük işlerini yapmadan ve fırtınanın dağıttıklarını toparlamaya başlamadan önce son bir kez daha sonsuz maviliğin ve saçlarını dağıtan rüzgarın tadını çıkarmaya koyuldular. Hangi hayvanın neresinden yaralandığı ise sadece küçük çocuğu merakta bıraktı.

Hepsi orjinal, hepsi farklı bir perspektiften değerlendirmiş. Siz daha çok bir olayı anlatır gibi tasvir ediyorsunuz. Bu yönden yaklaşıyorsunuz. Öyle de yapılabilir mesela sadece olay yerleri de tasvir edilebilir. Merakla neler çıkacağını bekliyorum açıkçası.
Başlık: Ynt: Resimleri Tasvir Ediyoruz
Gönderen: sting321 - 17 Haziran 2014, 16:51:39
Tarihlere baktım ki çoook uzun zaman olmuş. "Neden kimse bir şey yazmıyor?" diye sordum kendi kendime. Bence bu konu çok orjinal ve yararlı, sakıncası yoksa devam ettiriyorum :)
Adanın sahili boydan boya uzanıyordu. Havada renk cümbüşleri oluşturan kuşların sesleri sahilde inleyen adamların sesi ile yankılanıyordu. Bir genç ve bir de orta yaşlı bir adam vardı. Genç adamı fena halde deniz tutmuş olmalıydı çünkü kıvranıp duruyordu. Sonunda dayanamadı ve salın yanına çömelip kan kustu. Orta yaşlı diğer adam ivedi bir hareketle yanına geldi. Genç adam fenalaşmıştı. Onu kumdan kaldırarak salın içine koydu. Rüzgarlardan etkilenmemesi için üstüne birkaç palmiye yaprağı örttü ve beklemeye başladı. Daha önce ne bu denli ıssız bir adaya ayak basmıştı ne de bu kadar çaresiz kalmıştı. Geldikleri yer cennete benziyordu fakat adam kumlardaki yengeçleri, çalılıklardaki yılanları sayamıyordu bile. Ellerini ensesinde birleştirdi ve "Ne yapacağım ben?" diye kendi kendine söylenmeye başladı. Şafak çizgisine kadar ilerleyen maviliğe baktı ve orada kendisini parçalamak isteyen kaç vahşi balık olduğunu düşündü,tüyleri diken diken oldu. Güneş bedenini kavuruyordu. Daha önce doğa kendisini hiç bu kadar yanıltmamıştı. Cennet görünümlü bir cehennemdi burası. Oracıkta kendini büyük çölde küçük bir vaha gibi yalnız hissediyordu.

Pek tasvir gibi olmadı ama diğer arkadaşlarımızınkileri de okudum, onlar da bu şekilde yazmış. :)


Başlık: Ynt: Resimleri Tasvir Ediyoruz
Gönderen: karayosun - 31 Ağustos 2014, 18:49:21
   ..Ve geriye doğru belki de son kez baktığında gördüğü görüntüyü aklına kazımak için elinden geleni yaptı.
   Babasına yaparken yardım ettiği küçük tahta kulübe her an çökecekmiş gibi gözüküyordu. Sanki yıllardır her bir odun parçasına yüklenen anlar, saniyeler ve günler artık onlara ağır gelmeye başlamış onlarda yavaştan boynunu büküp bir rüzgarın-ölüm meleğinin- gelip onu almasını bekler gibiydi. Kapı sonuna kadar açıktı içeride kardeşi ve kendisinin büyütüldüğü beşiği gördü bir bacağı kırıktı. Gözlerine ilerlemek isteyen damlalara geçiş izni vermese de damlaların kalbinin üstüne yağmur yağdırmasından kendini alıkoyamadı. Az öne üzerinden geçmiş olduğu ve hala ayak izlerinin taze olduğu yaz kış çamurlu olan evlerinin yoluna baktı. O bile daha hüzünlüydü bugün, daha bir koyuydu kahverengisi ama hala eski içtenliğini koruyordu. Sanki siz gelin ben yine sizin için parlayacağım, s,z gelin üzerimde yeni çamurdan kentler yapın bu sefer bozulmayacak diyordu.
   Gözlerini her sabah gökyüzüne doğru bakarken selamlaştığı dağlara çevirdi. O dağlar o kadar büyük gelirdi ki, çocukken onlara ulaşılmaz sanıyordu... Hala daha içten içe inanıyordu o dağların ailesini ve kendisini koruduğuna ama bugün o dağlar daha görkemliydi. Veda ediyorlardı ama bükmüyorlardı başlarını, hala dimdik ayakta hatıralarını  koruyacaklarını fısıldıyorlardı gönderdikleri rüzgara yükledikleri uğultularda. Yavaştan  aşağı kaydırdığı bakışları yeşilin güzelliğine takıldı. Yeşil rengini oldu olası severdi ama bugün yeşile bile kanı ısınmadı, o bile veda ediyordu sessizden. Ağaçlar kuşlarına 'Sus!' demiş, etrafı derin bir sessizliğe gömmüş. Aklına gizli ağaç kovuk geldi. Kim bilir bir daha ne zaman oraya girip saatlerce düşünecek, hayal kuracak hatta ağlayacaktı. Her zaman kaçış yeri olan kovu artık ona uzak olacaktı. Bir kez daha kalbine ufaktan bir çizik atıldı ve hafiften kan sızdı.
   Derenin hakkını yiyemezdi onu da çok severdi. her sabah yüzerdi yazın, kış aylarındaysa buz tutardı bu güzel göl. Babasıyla çok kez yaptığı buzun üzerinde yürüme yarışları aklına esti.  Balık tutarlardı sık sık. Evin hemen arka tarafındaki gürgen ağacından yapılan oklar en iyisiydi.
   Bir kez daha derin bir iç çekti Ömer. İçinden kendiyle konuştu "İşte senin hayatın burasıydı oğlum! Bu ağaçlar senin yuvanın koruyucu duvarları, bu dağlardı senin çatın. Dereydi sen eskimeyen oyuncağın, kıvrımlı bir kız gibiydi. Küçükken su perileri olduğunu sandığın zamanı  hatırlıyor musun? Onları bulmak için karşı ki köyden buraya yankı yapan sabah ezanıyla çıkar beklerdin. Artık söylenecek tek şey var Ömer... Elveda..". Gözlerinden aşağı süzülen bir damlayı silemedi. Silmek istemedi. O damladaydı şu zamana kadar evi olan bu cennet. O damlayı asla da silemedi, her aklına geldiğinde cenneti o bir damla akmaya hazırdı sağ gözünde. Bacağına sarılan altı yaşındaki kız kardeşini kucağına aldı ve yüzünü onun boyun kavisine gömdü içeriden kopup gelen hıçkırığıyla beraber.