Kayıp Rıhtım Arşiv Forum

Liman Kenti => Televizyon => Konuyu başlatan: Denaro Forbin - 12 Mart 2014, 22:11:15

Başlık: True Detective
Gönderen: Denaro Forbin - 12 Mart 2014, 22:11:15
IMDb Puanı: 9.5

Konusu: 2012′de, Louisiana Eyalet Polisi Dedektifleri Rust Cohle ve Martin Hart, 1995 yılında çalıştıkları bir cinayet vakası ile yeniden karşılaşır. Farklı sorgulamalar ile günümüzde dosya yeniden açılırken, iki eski dedektif, sorgulamalarının, iyileşmeyen yaraların yeniden açılmasının ve 1995 yılında tuhaf bir ritüele dayanan cinayetin çözümüne dair soruların hikayesini anlatır. Zaman akışı, her ikisi de arkada bıraktıklarına inandığı bir dünyaya geri çekilirken örülür ve birbirine yaklaşır. Birbirleri ve katilleri hakkında bir şeyler öğrendikçe, karanlığın adaletin her iki yanında yaşadığı açığa çıkar.

(http://img02.imgsinemalar.com/images/afis_buyuk/t/true-detective-1383126861.jpg)

Yorumum: True Detective, başrollerinde bu sene Dallas Buyers Club (http://www.kayiprihtim.org/forum/synyrsyzlar-kulubu-dallas-buyers-club-2013-t15398.0.html) filmiyle Oscar'a uzanan Matthew McConaughey ve başarılı aktör Woody Harrelson'ın bulunduğu, bu yılın hemen başında Amerikan HBO kanalında yayınlanmaya başlayan bir polisiye dizidir.

Keskin ve vurucu diyalogları, kusursuz oyunculuk performansları, dizi tarihini yeniden yazabilecek denli güçlü sahne çekimleri, hayran kalınası bir yönetmenliği, kurgusu ve müzikleriyle daha şimdiden televizyon tarihine adını altın harflerle yazdırmıştır.

1995 yılındaki bir dosyanın 2012'de tekrar açılması üzerine Rust ve Marty adlı iki dedektif çarpraz sorguya alınırlar. Bir yandan 95 yılına dönüp ana olaylara şahit olurken, bir yandan da sorgulanma sahneleri devam etmektedir.

En ince ayrıntısına dek düşünülmüş olan bu sıra dışı kurgu insanı öyle bir içine çekiyor ki, bir saat uzunluğundaki bölümler çok daha kısaymış gibi geliyor. Su gibi akıp geçiyor. Ve insana "HBO bu işi biliyor" dedirtiyor. Bölüm sonlarında da bir transa girdiğimiz ve aklımızı onlarca sorunun kurcaladığı aşikar.

Dördüncü bölümün öyle bir son on dakikası var ki, samimiyetle söylüyorum Ozymandias (http://www.imdb.com/title/tt2301451/?ref_=fn_al_tt_4)'den sonra benim televizyonda gördüğüm "en iyi şey". Böyle bir tek çekimi yıllar önce Alfonso Cuaron yönetmenliğindeki Children of Men filminde görmüştüm, bir de bu dizide gördüm. Küfürler eşliğinde izlediğimi itiraf etmeliyim. Evet şu an için dizi sıralamam değişmiş bulunmakta. Breaking Bad benim için ilk sıradaki yerini korurken, True Detective ikinci sıraya oturmuş bulunmakta, ki IMDb (http://www.imdb.com/search/title?num_votes=5000,&sort=user_rating,desc&title_type=tv_series)'de de durum aynı.

Dizi aforizmalarla dolu. Özellikle Rust'ın ağzından çıkacak her bir cümleyi elimde kağıt kalemle bekliyorum. İşte aralarında en sevdiğim: "Ölüm, yok edeceği şeyleri yetiştirmek için zamanı yarattı."

Rust ve Marty gibi iki efsane karakter armağan etti bizlere dizi ekibi. Kendilerine teşekkürü borç bilirim. Lakin ilk  mini dizi olarak düşünülüyordu True Detective, çok tutulunca yeni sezonda yeni ekiple devam edilecekmiş. Biraz şüphelerim olsa da ve asla ilk sezonun önüne geçemeyecek olsa da, bu ekipten yine bir şaheser çıkacağı ortada.

Ha bu arada, bu yorumu yalnızca ilk dört bölümü izlemiş olarak yazıyorum, önümde dört bölüm daha var, acele edip de hemen tüketmek istemiyorum açıkçası...

İzleyiniz, izlettiriniz efendim. True Detective bir sanat eseri.
Başlık: Ynt: True Detective
Gönderen: - 12 Mart 2014, 22:43:14
Bir efsane olacağına eminim. İlk üç bölümü sanki kendi izleycisini seçmek istermiş gibi yavaş ilerler. Breaking Bad gibi. İlk üç bölümde kaçan kaçacaktır. İlk bölümden kılıçların çekildiği, silahların patladığı, baş kişinin olağanüstü zekasını gösterdiği o şaşaalı dizilerin müdavimleri True Detective'in ilk üç bölümünde kaçınca geriye kalan sadık izleyiciler için dördüncü bölümde o ana kadar birikenler etrafa ışık saçarak patlar, parlar. Çok iyi dizidir. Her bölümü bir film kalitesiyle çekilmiştir; ciddi ve gerçekçi bir yapımdır. İzlenmeli.
Başlık: Ynt: True Detective
Gönderen: LegalMc - 17 Mart 2014, 16:30:24
Hayatımda izlediğim en güzel dizi.[*]daha breaking bad izlemedim[/*]

Finalde ortalığı çok karıştırmayacaklarını tahmin ediyordum, çünkü dizinin gidişatı o yöndeydi. Ama biraz daha kompleks olaylar olmasını isterdim. Bundan sonrası biraz spoiler olacak.

Spoiler: Göster
Marty'nin kızı hakkındaki internette dolaşan dehşetengiz teorilerden birinin çıkmasını beklerdim. Ne bileyim, Marty'nin sürekli "dedektifin laneti" falan demesi, "burnumuzun ucundakini göremiyoruz" demesi kızdan bir şeyler çıkacağını düşündürmüştü. Çizdiği resimlerdeki ayrıntılar, oyuncaklara verdiği şekiller falan, ne bileyim insan bir şeyler çıkacak diye bekliyordu.  Yellow King biraz sönük kaldı.


Ama sanatsal çekim, felsefik ve bilimsel yaklaşımlar, güzel bir senaryo ve olay örgüsü, çok üst düzey oyunculuklarla birlikte gelmiş geçmiş en iyi dizilerden biri olacağı kesin. Gerçi 2. sezonda bambaşka bir kadro ve senaryo olacakmış, o yüzden dizinin geleceğini bilemiyorum ama çıta çok yüksekte, ona ulaşabilecek bir oyuncu kadrosunu nasıl çıkartacaklar merak içindeyim.

Karanlık ve gergin bir dizi. İzlemek için bir an bile şüphe etmeyin.

Ve son olarak Matthew Mcconaughey'nin bu çıkışı bakalım nereye kadar devam edecek. The Wolf of Wall Street, Dallas Buyers Club ve True Detective'de mükemmel oyunculuk nasıl olur dersi verdi resmen. Sıra Interstellar'da. Heyecanla bekliyorum Christopher Nolan - Kip Thorne - Matthew McConaughey işbirliğini.
Başlık: Ynt: True Detective
Gönderen: Denaro Forbin - 18 Mart 2014, 00:14:43
Kalan dört bölümü de izleyip True Detective'in ilk sezonuna noktayı koydum.

Spoiler uyarısı.

İlk dört bölüme oranla tempo biraz daha fazlaydı. Dördüncü bölümün o efsane tek çekim finalinden sonra zaten çıtayı bir hayli yükseğe koymuşlardı, ondan sonra yayınlanan bölümlerde de beklentileri karşıladılar. Hatta dizi beşinci bölümle birlikte farklı bir boyut kazandı. 1995 yılından bir anda 2002 yılına atlayıverdik, bir yandan da hala 2012'deki sorgulama sahneleri devam ediyordu. Ne oluyor yahu, iyice kafamız karıştı, derken, senaristler bombaları birere birer patlattılar ve sezon finaline dek bizleri gerilim yüklü bölümlerle baş başa bıraktılar.

Üstteki mesajda LegalMc'nin de bahsetmiş olduğu gibi, her bölümde en az onlarca ipucu verildi izleyiciye ve bizler de günlerce teoriler ürettik ve kafa patlattık fakat bu detayların hemen hiçbirisi sonuca etki etmedi, bu da haliyle beklentilerin fos çıkmasına neden oldu. Ha bu diziyi kötü mü yapar? Kocaman bir hayır. Detaylar dizinin güzelliklerinden birisi ve ne kadar dolu bir senaryo olduğunun kanıtı.

Senaryo demişken, kusursuz bir kurgu izledik, burada bir sıkıntı yok ama şöyle de bir gerçek var ki böyle bir final çoğu kişi tarafından beklenmiyordu. Kendilerine ait bir ritüele göre kurbanlar veren katiller topluluğunun sadece tetikçisi, yani en alt basamaktaki adamı yakalandı, büyük bir tarikat bu ve yaptıkları yanlarına kar kaldı, bizim iki kafadar dedektifimiz bizden bu kadar dedi ve çekildi.

Değinmek istediğim nokta şu, henüz bitmedi bu olay, daha geride onlarca belki de yüzlerce kişi var adalete teslim edilmeyi bekleyen. Senaristler yeni dedektiflerle birlikte bu konuyu devam ettirebilirler ama düşük ihtimal tabii ve ben de böyle bir şey istemem. Çok güzel bir final oldu. Felsefik bir şekilde bitti dizi, efsane olarak adlandırabiliriz rahatlıkla.

Son olarak Marty ve Rust hakkında bir şeyler söylemek istiyorum. Yine. Marty'nin kafa yapısında televizyon ve sinema tarihinde birçok karakter gördük fakat Rust'ın kafasına sahip karakter sayısı yok denecek kadar az. Onun kadar cool ve karizmatik olmak çok zor bir iş. Bundan sonra yayınlanacak olan tüm diziler için bir sıkıntı bu. Bryan Cranston'ın, Walter White (Heisenberg) ile, Michael C. Hall'ün Dexter'la yaptığını Matthew McConaughey de Rust'la yaptı ve ben dahil milyonlarca izleyicinin zihninde kalıcı olarak yer edeceğini garanti altına aldı. Özleyeceğim Marty ve Rust'ı.

Daha yazacak çok şey var aslında ama nasıl ve nereden başlayacağımı bilemez haldeyim. Böylesi kusursuz bir yapımı televizyon ekranlarında görmeyeli (dizilerin başlangıç tarihlerini göz önüne alarak söylüyorum bunu) bir hayli zaman olmuştu. HBO dizi dünyasının babasıdır ve kült dizilerin yüzde sekseni bu kanaldan çıkmıştır. Zaten dizi listem HBO yapımlarıyla doluydu, şu dakikadan itibaren HBO'nun kuruluşuna dek araştırma ve öğrenme isteğiyle doldum. Senaristlerini ayrı, yapımcılarını ayrı, dizilerinde oynayan oyuncuları ayrı tebrik etmek gerek. Dört dörtlük kanal.

Son olarak ikinci sezonda bizleri bambaşka bir senaryo ve karakterler karşılayacak olsa da, merakla bekliyorum.

Çok fazla iyiydin be True Detective.
Başlık: Ynt: True Detective
Gönderen: Elendil_XX - 18 Mart 2014, 09:33:16
Dört dört'lük bir dizi gerçekten.
Oyuncuları, çekim teknikleri, müzikleri, kurgusu ve işlenişi kusursuz bir dizi.
Rust karakteri gibi bir karakter bir daha zor gelir diye düşünüyorum. Matthew McConaughey çıtayı öyle bir yükseltti ki 2. sezon'da hangi oyuncu gelirse gelsin direkt karşılaştırılacaktır diye düşünüyorum.
Ama 8 bölüm yetmedi doğrusu, keşke daha uzun sürseydi ilk sezon. :-\

Bu arada Rust o kadar güzel sigara içiyor ki, içmeyen bir insanı (mesela ben :) ) bile özendirecek, hemen içmeye başlatacak kadar etkiliyor. :D
Başlık: Ynt: True Detective
Gönderen: muvensa - 18 Mart 2014, 21:16:13


Acaba Rust'ın tüm sözlerini Türkçe olarak bulabileceğim bir yer var mı? Veya sizin elinizde varsa paylaşabilir misiniz?
Başlık: Ynt: True Detective
Gönderen: Fırtınakıran - 22 Mart 2014, 17:25:58
Dün izlemeye başladığım dizide bugün 5.bölümü geride bıraktım. Açıkçası karmaşık düşünceler içindeyim, net bir şey diyemiyorum. Beğenmedim gibi bir durum kesinlikle söz konusu değil, fakat bu dizi tam olarak nereye konmalı sorusunun cevabını bulamıyorum. Polisiye dizi demek hakaret gibi geliyor ve hafif kalıyor açıkçası. Ancak eleştirdiğim noktalar da yok değil. Bazı açılardan baktığımda dizide eksiklikler de görmüyor değilim.

8 bölümde biteceğini düşünürken 2.sezon haberini bugün gördüm. Buna pek sevinemedim aslında. Hoş, 8.bölümle ilk sezon nasıl bitecek hiç bilmiyorum. Devamı var gibi bitiyorsa elbette bitmeli. Ama ben mini dizilerden bir hayli keyif alan ve "tadında bıraktılar" diyebilmekten mutluluk duyan biriyim. 8.bölümü izlemeden kesin bir yargıya varmamam lazım sanırım :).

Rust, Rust, Rust... Ona dair insan sayfalar yazabilir. Ama ben başka bir şeye dikkat çekmek istiyorum. Yellow King ve zenginlerin eğlencesi. Arkadaşlar, belki duymuşsunuzdur, bunlar hayal ürünü şeyler değil. Hemen spoiler kutusu içinde şöyle diyeyim:

Spoiler: Göster
Zengin kişilerin sıradan insanların işkenceyle öldürülüşünü izlemesi, bunu yapmaları için adamlar tutması gibi eğlenceler(!) maalesef dünyamızın gerçeği. Haliyle böyle çeteler de mevcut ve sırf eğlenmek, başkalarının  korkusu ve acısından zevk almak için aşırı paralı yaratıkların tuzakları dünyanın dört bir yanında.


Tam da bu nedenlerden diziyi izlerken inanılmaz geriliyorum. Doğaüstü olan hiçbir şey yok. (Bir yerde türü için supernaturel thriller diyordu da)


Son söz: izlediğime hiç pişman değilim.
Başlık: Ynt: True Detective
Gönderen: Bengü - 29 Mart 2014, 15:25:47
Hayatımda izlediğim en güzel dizi.[*]daha breaking bad izlemedim[/*]
Yazıya LegalMc'nin bu cümlesi ile başlamak yanlış olmaz sanıyorum. Çünkü ben de aynı düşünceler içerisindeyim.[*]Henüz ben de Breaking Bad izlemedim[/*]

Diziye başlamamın sebebi hem arkadaş önerisi, hem IMDb'deki sırası, hem de burada yazılan o güzel yorumlardan "nasıl bir şeymiş ki bu dizi?" şeklinde meraklanmış olmam. İyi ki de meraklanmışım, bu diziyi kaçırmak kötü olurdu.

Bu aralar "Dallas Buyers Club", "The Wolf of Wall Street", şimdi de "True Detective" ile gönlümü fetheden oyuncu Matthew McConaughey'i büyük hayranlıkla izledim. Dizide McConaughey'in ortağına hayat veren Woody Harrelson'ı ise daha önce sadece "The Hunger Games"de Haymitch Abernathy karakteri ile izlemiştim, orada çok dikkatimi çekmese de burada Matthew McConaughey ile çok güzel bir ikili olduklarını düşünüyorum.

İkinci sezonda yine bu ikili olsa keşke, diyorum hâlâ. İkisini izlemek keyif vericiydi. Matthew McConaughey resmen yaşayarak oynadı Rust'ı, onu görememek beni üzecek. Umuyorum ikinci sezondaki oyuncular Matthew&Woody'nin yükselttiği çıtayı daha da yükseğe çıkartırlar.

Jeneriğine ayrıca değinmem gerektiğini düşünüyorum. Hem görselliği çok güzel hem de müziğe ayrıca hayran kaldım diyebilirim. Diziyi izlemeyecek olanların bile en azından jenerik müziğe kulak kabartmasını çok isterim. The Handsome Family - Far From Any Road. (http://www.youtube.com/watch?v=ZRPpCqXYoos)

Ama izlerseniz de pişman olmayacaksınız.
Başlık: Ynt: True Detective
Gönderen: Fırtınakıran - 30 Mart 2014, 00:04:50
Denaro, yorumunla ilgili bir diyeceğim var :).

Haydi hepsinin önce bir spoiler kutusuna alalım.

Spoiler: Göster
Senaryo demişken, kusursuz bir kurgu izledik, burada bir sıkıntı yok ama şöyle de bir gerçek var ki böyle bir final çoğu kişi tarafından beklenmiyordu. Kendilerine ait bir ritüele göre kurbanlar veren katiller topluluğunun sadece tetikçisi, yani en alt basamaktaki adamı yakalandı, büyük bir tarikat bu ve yaptıkları yanlarına kar kaldı, bizim iki kafadar dedektifimiz bizden bu kadar dedi ve çekildi.


Aslında bence tam da bu nokta dizinin tamamlanmış parçası. Neden mi?

Spoiler: Göster
Sadece tetikçiyi yakalayabildiler, çünkü (bence) bu diziyi en gerçekçi yapan yeriydi. Belediye başkanının tv'de Yellow King ile olan akrabalığını reddederken ki Rust'ın yüz ifadesini yabana atmayalım :D.

En tepedekilere bu dünyada hçbir şey olmuyor. Herhangi bir ülkeyi örnek alalım, adamların maşaları öyle veya böyle yakalanıyor, cezalandırılıyor, ama onları kumanda edenlere bir şey olduğu yok. Bu işin arkasında da devletin belli bir yerine gelmiş bir aile olunca oraya kadar ulaşamadılar. Evet, adalet tam olarak sağlanamadı fakat zaten bu adaletsiz bir dünya. Yaşadığımız çevrenin iğrençliğine gerçekçi bir bakış sundu dizi. Masal sonunda tüm kötüler cezasını çekmedi.


Dedektiflerin bizden bu kadar dediğini de pek düşünmüyorum açıkçası. Çünkü dizinin sonunda karanlık ve aydınlık üzerine olan konuşmadan sonra Rust gayet Marty'e onu hastaneden kaçırmasını söyledi. Yine Belediye başkanı konuşurken ki yüz ifadesini hatırlatmak isterim. 17 yıl aynı olayı araştırmış, kalkmış bölgenin en güçlü din adamının evine girmiş biri o olayı orada bırakmaz. Belki dizinin devamında (gelecekse) o olayları göremeyeceğiz ama bu dedektiflerimizin arkada kalanların peşini bıraktığını bence göstermez. Marty için olay kapandı belki, ama Rust o tv ekranındaki konuşmayı bir kenara atmaz. Zaten az önce de dediğim gibi, karanlık-aydınlık konuşmasından hemen sonra hastaneden çıkma vaktinin geldiğini kendisi söylüyor.


Sonunun oldukça gerçekçi olduğunu düşünüyorum tüm bu bakımlardan. Hepimiz için bir şey eksik kaldı ama zaten o eksik şey yaşadığımız dünyada da bir türlü tamamlanmıyor. Tamamlansa daha aydınlık sabahlara uyanabilirdik. Öte yandan 2.sezon gelecekse bundan yana mutlu değilim. Bu 8 bölümde kalsaydı çok sevinirdim. Tabii 2.sezonu da izlerim, ama benim için mini bir zihin patlamasıydı bu dizi. Ben onu bu kısalığıyla sevmiştim :).
Başlık: Ynt: True Detective
Gönderen: Lordmuti - 12 Nisan 2014, 13:20:56
Herkes çok övdü, şöyle muhteşem böyle felsefi falan dedi diye ben de sezon finali yaptıktan sonra açıp izleyeyim dedim. Göklere çıkartılacak, izlediğim en iyi dizi bu aman yarabbim denilecek bir dizi değil bence. İlk üçüme bile giremez. (Vurmayın.)

Dedektiflik yönünden BBC Sherlock'tan geride. Bir dedektiflik dizisinden ziyade dedektiflerin hayatı dizisi demek daha doğru olur diye düşünüyorum. Polislerin hayatı, Rust karakterinin ilgi çekici olması(Burada da herkesin hayran kaldığı sigara içme sahnelerini ben ne ilgi çekici ne de gerekli görmedim. İçimde sigara içme isteği oluşmasını bırakın izlerken öksüresim geldi.) ve arkada dönen illümünati tarzı olaylar güzel oyunculuk ve çekimlerle anlatılmış. 4. bölümün sonundaki tek çekim kaçış sahnesi ibretlik bir sahneydi mesela.

Finalde herkes çok alengirli, civcivli bir şeyler bekliyordu; bunu sunmadılar. Bunu da bilerek yaptılar bence, bir Lost vakası gibi olmamak adına. Böyle olunca da dizinin geneline göre final zayıf kaldı. O kadar gizli örgütler, dinsel naneler, sapık rahipler duruyor anlatılmamış olarak. Dizi boyunca gösterilen bir sürü ipucu da (özellikle Rust'ın ortağının kızı hakkındaki şeyler dahil) hiçbir yere bağlanmadı.

Çok kötü, beğenmemiş bu adam diziyi demeyin. 4+4 bölüm izleyerek güzel iki akşam geçirdim; ancak hayatımı değiştiren ya da uhrevi bir bakış açısı kazanmamı sağlayan bir dizi değildi True Detective.
Başlık: Ynt: True Detective
Gönderen: Light - 13 Temmuz 2014, 03:57:15
  Harika bir dizi, Matthew McConaughey favori aktörüm şu an. Dallas Buyers Club'ı da izleyeceğim, başarısı kesin bir şey zaten. The Wolf of Wall Street'te de çok başarılıydı. Bu adamın değeri yeni yeni biliniyor bence. Youtube'da gördüğüm bir yorum gerçekten duygularımı ifade ediyor; ''Where the fuck did McConaughey hide before?''
  Ayrıca diziyi bugün bitirdim ve çok realistik bir seneryosu var. Oyuncular da bu realistik temaya çok rahat uyum sağlayabilen oyuncular, bu bakımdan Woody Harrelson'ın da hakkını vermek gerek. Dördüncü bölümdeki kaçış sahnesi hala aklımda, sıkılmadan dönüp dönüp tekrar izleyebilirim.
  Rust'un ruh hali, sözleri beni çok etkiledi. İyi ki izlemişim diyorum.Tavsiye ederim.
Başlık: Ynt: True Detective
Gönderen: Fırtınakıran - 23 Eylül 2014, 08:29:42
2. sezon için Colin Farell ismi kesinleşmiş. Hatta kendisinin The Sunday World'e yaptığı açıklamada ne kadar heyecanlı olduğundan bahsetmiş.

Sözlerinin devamıysa tamamıysa şöyleymiş:

"8 bölüm olacağını ve çekimin 4 ya da 5 ay süreceğini biliyorum. Bununla ilgili çok az bilgim var, ama harika olan Los Angeles civarında olacak olması."

Kişisel Fikrim:

İlk sezona yaklaşabileceklerini hiç düşünmüyorum. Hatta en başından beri 2.sezonun çekilmesine karşıydım. Bence geldikleri tepe noktasında bırakıp, 8 bölümlük bir şaheser olarak kalmalıydılar. O nedenle, batıracaklarına dair ciddi bir korkum var. Umarım yalancı çıkarım.
Başlık: Ynt: True Detective
Gönderen: Light - 23 Eylül 2014, 15:08:44
İkinci sezonda Colin Farell'in tek bir başrol olacağını düşünmediğim için batıracaklarını sanmıyorum, sonuç olarak o diziyi harika yapan sadece Matthew McConaughey değildi. Ekibi de bir o kadar iyiydi. ;)

Elisabeth Moss gibi iyi isimler de katılırsa bu sezon, bence tadından yenmez. Her sezonun ayrı bir güzelliği olmalı, ilk sezonla karşılaştırılmamalı. Zira oyuncular farklı olacak ve diğer oyuncular da boş değil. :)
Başlık: Ynt: True Detective
Gönderen: Denaro Forbin - 23 Eylül 2014, 15:20:37
Brad Pitt söylentileri vardı, keşke o olsaydı. E zaten diğer dedektif de kadın olacakmış sanırım. Yani kesinlikle ilk sezonla kıyaslanacaktır tüm platformlarda ve benim içimdeki ses de ilk sezona oranla başarısız olacakları yönünde. Büyük bir merakla bekliyorum.
Başlık: Ynt: True Detective
Gönderen: Fırtınakıran - 23 Eylül 2014, 16:48:45
İkinci sezonda Colin Farell'in tek bir başrol olacağını düşünmediğim için batıracaklarını sanmıyorum, sonuç olarak o diziyi harika yapan sadece Matthew McConaughey değildi. Ekibi de bir o kadar iyiydi. ;)

Sanırım söylediklerim yanlış anlaşılmış.

Ben Colin Farell geldi diye sezonun kötü olacağını düşünmüyorum. Aynı şekilde Matthew McConaughey'nin yokluğundan dolayı da olumsuz düşünmüyorum.

Beni rahatsız eden şey o atmosferi tekrar yakalayamayacak olmaları. Çünkü "tüm" kadro değişiyor. Ayrıca bir şekilde olay sonuca bağlanmıştı. Evet, son bölüm irdelenirse ucu açık bazı noktalar var, fakat şu ana kadar yeni bir olay örgüsü göreceğimiz söylendi.

Sonuç olarak, Farell ya da bir başkası, topyekün aynı ekip olmayacağı için aynı tadı almayı beklemiyorum. O nedenle beklentim hiç yüksek değil. Ve yine bence, 2.sezona hiç gerek yoktu. Ama 2.sezon çıkınca merak edip oturup izleyeceğim. O da bir gerçek. Yalancı çıkmayı kalpten diliyorum.
Başlık: Ynt: True Detective
Gönderen: Ugur - 23 Eylül 2014, 19:34:13
Dizi "fenasal" . Ateş ediyor ya . Her bölüm bir film tadında. Polisiye severler zaten izlemiştir çoktan . Hâla izlemeyen varsada izleyin izlettirin. Ama benim gözümde bir Twin Peaks değil :DDDDDDDDDD

Bu arada Collin Farrel adını duyunca bendede bir hayal kırıklığı oluştu.Adam iyi ama bu role yakıştıramadım . Neyse 2.sezon çıkınca izleyip karar vereceğiz artık .

Son olarak : http://www.kitapyurdu.com/kitap/default.asp?id=692645 LOL
Başlık: Ynt: True Detective
Gönderen: Light - 23 Eylül 2014, 23:02:10
Abla, ben de yanlış anlaşılmışım galiba. :)

Ben Colin Farell geldiği için kötü olup olmayacağını düşündüğünüzü kast etmedim, diziyi dizi yapanın sadece oyuncuların olmadığını söylemek istedim. Kişisel fikrim aynı başarıyı beklemiyorum, ama daha kötü veya daha iyi olup olmayacağını icraatları sonucu göreceğiz.

Atmosferi tekrar yakalamak sadece oyuncularla alakalı değil bence, atmosferi yakalamak daha çok yönetmenlere, ekibe bağlıdır, tabii tamamen demiyorum. Fakat gidip başrole vasat bir oyuncuyu koymaktan bahsetmiyorum. Ama ayrıca aynı atmoferi yakalamaya çalışmamalarını umut ediyorum, yeni oyuncular ve yeni tatlar hep daha iyidir, denemeye gerek yok, hep yeni şeyler yapmalı bence. Bu tadında kalsın, bozulmasın.

Tüm kadro derken? Yönetmenler ve senarist de mi değişiyor. Senaristin değişmediği biliyorum ama yönetmenler değişiyorsa veya aynı atmosferi yakalamaya kalkarlarsa sonuna kadar arkandayım abla çünkü ne kadar aynı atmosferi yaşatmaya çalışırlarsa izleyiciye bir o kadar sıradan ve yapmacık gelecektir.(O atmosferi oyuncularla özdeşleştirdiğimiz için...)

Bence farklı açılardan düşündüğümüz için farklı yorumlar doğdu ama sonuç olarak aynı doğrultuda ilerledik. Sonuna kadar aynı şekilde düşünüyorum. :)
Başlık: Ynt: True Detective
Gönderen: Fırtınakıran - 24 Eylül 2014, 08:22:20
Orta yolu bulduk, mutluyuz :D.

Yönetmenin değişeceğine dair bir bilgi görmediğim gibi değişmeyeceğine dair bir şey de görmedim. O yüzden de gerginim. Ama kesin bilgisi olan varsa lütfen söylesin :).

Son olarak da şunu diyeyim, Los Angeles deyince aklıma hep Hollywood geliyor. South Louisiana'nın o kuş bakışı görünüşünün bile insanın içine düşürdüğü sıkıntıyı ışıltılı Los Angeles verebilecek mi?

Sonra yine bekleyip göreceğiz diyorum :D.
Başlık: Ynt: True Detective
Gönderen: daifunka_vc - 24 Eylül 2014, 10:38:14
Fukunaga yok maalesef. Justin Lin ilk 2 bölümü yönetecekmiş, diğer bölümleri kimin yöneteceği şimdilik açığa çıkmamış.

Bir de Vince Vaughn eklenmiş kadroya. Şu haberden biraz daha ayrıntıya ulaşılabilir:

http://www.soundonsight.org/vince-vaughn-colin-farrell-justin-lin-confirmed-for-true-detective/
Başlık: Ynt: True Detective
Gönderen: Evis - 04 Ekim 2014, 03:02:17
Başlayıp ilk bölümü yarıda bıraktığım ama hep içimde ukte olarak kalan dizi bitti. Bitince nesi bu kadar güzeldi sorusuna net bir cevap veremiyorum ama güzeldi diyebiliyorum. Sanırım bu içinde barındırdığı çoğu şeyin güzel olmasından kaynaklanıyor. Nic Pizzolatto'nun ikinci dizisi, kariyerinde de İmdb'ye göre yaptığı işler şimdilik bu kadar. Diziden anlaşıldığı kadarıyla, ince eleyip sık dokuyan, yazdığı her şeyin ardında düşünce olan biri. Dolu dolu diyaloglar ne kadar izlerseniz izleyin zevk veriyor insana. İlk başlarda tipik ateist ergen aforizmaları gibi düşünürken birden dinlemeye ve kendinizce birşeyler kapmaya çalışıyorsunuz.

Tabi burada oyuncuların da hakkını vermek gerekir. Böyle bir karakterin altını doldurmak, taşıyabilmek ve bunu taşımasına yardım edip kendi oyunculuğunu güçlü şekilde sergilemek zor iş. Aslında yine o klişe mükemmel adam ile karşılaşacağımı sanmıştım. Ki bazı yerlerde de böyle hissettim ama bir iki kırılmayla bu işin de üstesinden geliyor ve o klişelerden biraz olsun uzaklaşıyor yazar. Böylece karşımıza kendince mükemmel olmaya çalışan kimi yönleriyle zayıf bir kişi çıkıyor.

Atmosfere gelirsek, hikayeyi en iyi şekilde yansıtacak bir atmosfer yakalamayı başarmışlar. Dizi gibi değil de her bölüm bir film gibi izledim. Mekanlara bakarken, hazırlık aşamasını, düşünce ve hayata geçirme aşamasını görür gibi oldum. Nasıl, ne şekilde olur sorusunun cevabı olarak karşımda duruyorlardı.

Gidişat konusunda hep durağandılar, her bölüm sonu içimde ne fırtınalar koptu ne de coşkulu şelaleler aktı. Durağan güzel bir nehrin yolunu bulma serüveni gibiydi benim için. Sonu da öyle yaptıkları için mutluyum. Yarım kalmış bir son değil de tamamına uygun, sırıtmayan hoş bir son yaptılar.

Eksiklikleri var mıydı? Kimimize göre değişebilir ama bana göre bazı yerler ya ihmal edilmiş, ya da uzamasın diye es geçilmiş.

 
Spoiler: Göster
 Mesela Rust'ın hayallerini, sadece o konu geçtikten sonra bulutlarda görüyoruz ve son bölüme kadar es geçiliyor. Aralara serpiştirselermiş olurmuş gibi düşünüyorum. Kızları ile ilgili konu, ya toplumun küçük bir resmi olsun diye yapılmış ya da büyük planların küçülmesinden sonra es geçilmiş.


Gerçeklik ile ilgili bağlantısı ise ;

Spoiler: Göster
Bir ara çoğu haber sitesinde Vatikanda pedofili skandalı diye haberler dolaşıyordu. Vietnama giden din adamlarının yaptıkları bazı olayları biliyoruz. Ve papanın verdiği röportajda söylediklerini de biliyoruz. http://www.bbc.com/news/world-europe-28282050 (http://www.bbc.com/news/world-europe-28282050) Türkçesi; http://www.incanews.com/papa/9781/papadan-itiraf (http://www.incanews.com/papa/9781/papadan-itiraf) Bir de benzer bir konu Nicolas Cage'in 8MM filminde de geçiyordu.


Sonuç olarak bu kadar gerçekçi bir dizi gerçek hayatta bu hikaye nasıl son bulacaksa öyle son buldu. Düz, sıradan ve bağlantılı.
Başlık: Ynt: True Detective
Gönderen: Fırtınakıran - 09 Nisan 2015, 20:14:02
Olaylar (https://www.facebook.com/video.php?v=877098308998844)
Başlık: Ynt: True Detective
Gönderen: Elendil_XX - 09 Nisan 2015, 20:39:37
Of of!...bu gerçekten de sürpriz oldu.  :blink

Tek kelimeyle muhteşem görünüyor yeni sezon. 21 Haziran'da başlayacak olması da çok güzel oldu. Genelde ölü geçer yaz mevsimi ama Hannibal ve True Detective sağolsun bu yaz harika geçecek.

Ayrıca Colin Farrell ne kadar da yakışmış o role yahu!  8)
Başlık: Ynt: True Detective
Gönderen: kargasiz - 09 Nisan 2015, 20:49:14
Rachel'da psikopat bakışlar mı sezdim ben yoksa.. Vuuuu çok iyi olmuş gerçekten. Oyunculuk anlamında harika bir iş çıkartacakları gerçek. Umarım senaryo konusunda da ilk sezonda yaptıkları gibi fazla şey vaadedip kestirip atmazlar ;)

Düzenleme : Gambiti oynayan eleman da varmış :)
Başlık: Ynt: True Detective
Gönderen: Auguste Dupin - 09 Nisan 2015, 20:49:43
Ben mi bir şey kaçırdım, millet sevdiği oyuncuları gördü diye mi mutlu oldu, ya da ikinci sezonu çok merak ettikleri için mi teaser düştü diye bu kadar heyecanlandılar bilmiyorum, ama hislerini bundan daha az paylaşamazdım sanırım. İlk sezondaki Rustin Cohle gerçeğinden sonra sanmıyorum bir daha onun kadar yükseltebilsinler çıtayı. Çok sağlam bir gizem-çözüm ve çok iyi karakterler gerek. Hikayenin o tür bir şey olduğuna dair hiçbir ipucu da yoktu. Hatta hikaye hiç öyle bir şey olmayabilir bile ki bu diziyi tamamen ilgi alanımın dışına çıkartır. Bu yüzden heyecanlanmadım belki de. Ayrıca ilk sezon bir roman uyarlamasıydı, ikinci sezonda öyle bir durum var mı onu da bilmiyorum. Umarım şurada tattırmaya çalıştıklarından daha iyi bir lezzet yakalayabilmişlerdir. Mükemmel bir ilk sezonun ardından elde çok sağlam bir hikaye olmadan ikinci sezon gibi bir olaya girmek gibi bir yanlış yapacaklarını sanmıyorum ama özellikle ilk sezonu üçüncü defadır daha yeni bitirmişken, yeni sezona dair şu ana kadar gösterdikleri şeylerden sonra bayağı karamsarım. Umarım yanıltırlar. İlk sezonun fragmanları bile bambaşkaydı.
Başlık: Ynt: True Detective
Gönderen: kargasiz - 09 Nisan 2015, 21:00:34
Oyunculuğa ve detaya çok fazla önem veren bir dizide sevilen oyuncuların farklı hallerini görmek heyecanlandırır elbette ;)

Matthew ne kadar kaliteli bir oyunculuk ortaya çıkarmış olursa olsun, uçuk şeyler vaad ettikten sonra son 2 bölümde beklentiyi karşılamamaları ilk sezonu sevmememe(?) sebep oldu. Yine de o egzantirik havayı korudukları sürece sıkıntı yok, yine izlenir :)
Başlık: Ynt: True Detective
Gönderen: Fırtınakıran - 09 Nisan 2015, 21:11:20
Yalnız ben de bu teaser'da pek bir şey bulamadım. İlk sezondaki o karanlık atmosferi ucundan görür de titrerim diye bekledim. Şimdilik olmadı. Bakalım.

İkinci sezon duyurulduğundan beri bu fikre karşıydım. Bence o 8 bölümlük dehşetle tadı damakta bırakmalıydılar. Şimdi yine ikinci sezona dair şüphelerim var. En büyük korkum daha hafif olması yönünde. CSI'a falan bağlamasın dizi :/.

Yanılmayı bekliyorum. Yanıltın beni yapımcılar :P
Başlık: Ynt: True Detective
Gönderen: LegalMc - 09 Nisan 2015, 21:59:14
Teaserdan hiçbir şey anlaşılmıyor, ama görebildiğim kadarıyla kötü komedi filmlerinin oyuncusu Vince Vaughn role yakışmış. Yine de çok belirsiz, yanılıyor olabilirim. İlk sezonun altında kalacak ama o beklentiyle girmeyeceğim ben zaten. Yeni bir diziymiş gibi düşüneceğim şartlar el verirse.

Keşke yapmasalardı şu 2'yi. Şimdi çıkıp deseler "Ya vazgeçtik sildik bütün kayıtları, bitti dizi." gıkımı çıkarmam.
Başlık: Ynt: True Detective
Gönderen: Evis - 09 Nisan 2015, 22:36:12
Yönetmen de değişmiş, aynı atmosferi yakalamaları zor gözüküyor. Birde, sonunu tek ben mi beğendim ilk sezonun anlamadım ki. :)
Başlık: Ynt: True Detective
Gönderen: Elendil_XX - 09 Nisan 2015, 22:41:54
Yahu kimse ilk sezon gibi bir efsane beklemiyor zaten. Bunu kabullenerek yeni sezonu ve yeni oyuncuların performansını büyük bir merakla bekliyoruz. "ilk sezon gibi olamaz yeaa, hiç çekmesinler daha iyi" tarzı yorumlara da hiç bir zaman anlam verebilmiş değilim.  :P
Başlık: Ynt: True Detective
Gönderen: Light - 09 Nisan 2015, 23:21:34
Rachel McAdams'ın oyunculuğunu hep yapmacık bulurdum, teaserda gördüğüm kadarıyla gene öyle olacak. Ne kadar role girerse girsin, hiç ısınamadım.  :-\

Colin Farrell düşündüğüm gibi role gerçekten yakışmış; Vince Vaughn da gayet yakışmış Farrell kadar olmasa da. Taylor Kitsch'i diğer performanslarından bildiğim için rolün hakkını ''verebilecek'' biri olduğunu düşünüyorum, verir mi bilmem fakat: atmosfer trajikomik niteliklere sahip değil mi? Sanki biraz zengin işi olup, iç açmışlar. :)

İzleyicilerin beklediği, ağır psikolojinin yanında elin kolun bağlı olduğunun hissettirilmesi ama bu tadı alamadım teaserda gördüğüm atmosferden; bunun nedeni büyük ihtimalle aktif iki ana karakter(Michelle Monaghan'ı saymıyorum) yerine dört karakteri işlemeleri olacak.
Başlık: Ynt: True Detective
Gönderen: Denaro Forbin - 10 Nisan 2015, 00:45:56
Nasıl ki Matthew (Dallas Bayers Club'la başladı yükselişi tabii) True Detective ile oyunculuk nedir, nasıl yapılır dersleri verdi ise, Colin Farrell'den de aynısını bekliyorum. Ortalama bir oyuncu olarak görülür Farrell de ama bu onun yükseliş projesi olacak diye tahmin ediyorum.

Teasera gelecek olursam, birinci sezonla uzaktan yakından alakası yok, ki olacağını da beklemiyordum zaten. Evet, ikinci sezonu yapmaları bir hata idi. Yani mini dizi olarak bitseydi ama senarist aklındaki fikirleri başka bir diziye taşısaydı iyi olurdu. Bu ikinci sezonun, True Detective ismine zarar vereceğini düşünüyorum. Umarım yanılırım.

Ve ilk sezonun sonunu ben de çok beğenmiştim. Tam olarak olması gerektiği gibiydi.
Başlık: Ynt: True Detective
Gönderen: Laughing Madcap - 23 Nisan 2015, 15:34:24
Şunu belirteyim öncelikle, 2. sezon hakkında izlemeden yorum yapmayacağım. Ön yargılarım var ama bir şey demeyeceğim. Heath Ledger'ın Joker performansından sonra kimseyi kafadan eleştirmemek gerektiğini düşünüyorum.

1. sezona gelirsek;

Diziyi internette övüle övüle bitirilmediği zamanlarda fark ettim. Henüz sezon bitmemişti, sanırım 6 bölüm yayınlanmıştı. Breaking Bad'den sonra bir süre yeni bir diziye başlamayı düşünmüyordum aslında. Ama boş zamanlarımda yapacak pek bir şey olmadığından (Cizre'ye selamlar olsun!), bir deneyeyim dedim.

İlk bölümü izlerken pek etkilenmedim açıkcası. Farklı zamanları gösteriyor, bir oraya bir buraya gidiyor olması ilginçti. Aksanlı konuşmalar fazla itici değildi ve aforizmalar, eh iyiydi. Sizi bilmiyorum ama genelde bir diziye bağlanmama/başlamama neden olan hep bir sahne oluyor. İşte, sağ olsunlar ilk bölümün sonuna beni mıhlayan bir sahne koymuşlar.

Then start asking the right fucking questions! (https://www.youtube.com/watch?v=sreZNeJOk4o)

Matthew McConaughey'in o oyunculuğunun üstüne The Black Angels - Young Men Dead (https://www.youtube.com/watch?v=VvKjpGP6P5Y) girince, Bam! Bir bakmışım sezon bitmiş.

Böylesine beğendiğim dizileri sıralamaya sokmak huyum değil, o yüzden en iyisi bu diyemeyeceğim. Battlestar Galactica'nın benim üzerimdeki etkileri ile Breaking Bad'in yaşattıkları bir değil. True Detective'in  büyüsü ile Black Mirror'ın havası aynı değil. O yüzden diziyi kendi içinde irdeleyeyim istedim.

Öncelikle izlediğimiz "şey"den başlayayım. Sinema teknikleri konusunda bir bilgim yok ama ben gördüğümden fazlasıyla hoşnut kaldım. Şu tek çekimlik sahne olsun, olayların geçtiği yerlerin görüntüleri ve renkleri olsun, Rust'ın gördüğü imgeler olsun, arka plandaki detaylar olsun, fazlasıyla lezizdi.

Kurgu konusunda o gerçeklik hissi geriyor adamı gerçekten de. Şurada (https://www.youtube.com/watch?v=i5JkBs4lJak) Lousiana'da zamanında buna benzer yaşanan bir olayı izleyebilirsiniz. İnsanların vahşiliği, yüksek statüdekilerin buna göz yumması/arka çıkması vesair, aslında mevcut olan ama açık açık görmediğimiz ya da görmeyi reddettiğimiz şeyler. Bu kurgunun işleniş tarzı da oldukça hoşuma gitti. İlk başta kafa karıştırıcı ve karışık gelse de bence bir eski zamana bir şimdiye dönülmesi çok hoş olmuş.

Oyunculuklar konusunda herhangi bir şikayetim yok. Woody Herralson'ın Gary Oldman ya da Johnny Depp'ten en büyük farkı 2. adam olması. Onun dışında o da saydığım bu iki kişi gibi herhangi bir rolü başarıyla canlandırabiliyor. Matthew McConaughey ise bir garip adam. Ben seviyorum fakat sevmeyeni de, itici bulanı da çok. Ama adamdan fazlasıyla tiksinen birisi bile Rust Cohle karakterindeki oyunculuğuna en azından bir Alright Alright Alright! der.

Sonuç itibariyle müzikleriyle, filtresiyle, konusuyla, işlenişiyle güzel bir yapım olmuş True Detective. Ama beni en derinden etkileyen noktası "gelişim ve ilerleme" oldu. Breaking Bad konusunda beni mest eden, şu anda Better Call Saul ile ona yakın bir etkileyiciliği olan hassas noktam bu işte; karakterler.

Bu konuda saatlerce konuşulabilir ve her bir karakter ayrı ayrı irdelenebilir ama bu gelişim ve değişime tanık olmanın, bunu izlemenin daha uygun olduğunu düşünüyorum. O yüzden iki ana karakterden iki örnek verip susacağım. Birincisi, realist pesimistimiz Rust Cohle'un son anlarında yaşadıkları ve bunun etkisiyle son sahnede de olsa adamın ağzından optimist bir şey çıkması (Bana sorarsan aydınlık kazanıyor.) . İkincisi ise dik kafalı, aile adamı, klasik Amerikalı Marty'nin dizinin ilk kısmıyla ikinci kısmı arasındaki farkı (Özellikle eski karısına neden Rust ile tekrar çalışmaya başladığını anlattığı "ikna edildim" sahnesi ve finalin son anlarındaki hastane sahnelerinde görebiliyoruz.) .

Sonuç itibariyle güzel ve farklı bir yapımdı, umarım ikinci sezon birinci sezonun ekmeğini yemez ya da birinci sezonu tekrar etmez.

Ve bonus;
Spoiler: Göster

Rust: Kendimi realist olarak nitelendirirdim ama felsefi terimlere göre pesimistim.
Marty: Tamam, o ne demek?
Rust: Partilerde iyi değilim demek.
Marty: Partiler dışında da iyi değilsin, diyeyim.
Rust: Bence insan bilinci, evrimdeki trajik bir hata. Fazla farkında olduk.  Doğa kendinden ayrı bir durum yarattı. Bizler doğa yasalarına göre var olmaması gereken yaratıklarız.
Marty: Bu kulağa b.k gibi geliyor, Rust.
Rust: Bir birey olduğumuz hayaline kapılan şeyleriz. Duyusal tecrübeler ve hissettiklerimizin yığılması bizi, kendimizden tamamen emin bir şekilde, hepimizin birer birey olduğumuza  programladı. Ama aslında hepimiz hiç kimseyiz.
Marty: Ben olsam bu saçmalığı sağda solda konuşmam, buralarda insanlar öyle düşünmüyor. Ben öyle düşünmüyorum.
Rust: Bence türümüz için yapılabilecek onurlu davranış programlamamızı gözardı etmek. El ele soyumuzun tükenişine yürümek... Son bir gece yarısı, kız ve erkek kardeşler bu haksız muameleye katılmamayı tercih ediyor.
Marty: Ee, sabahları yataktan kalkmanın ne anlamı var?
Rust: Kendime bunlara tanık olduğumu söylüyorum. Gerçek cevap ise belli ki benim programlanmam bu. Ve tabiatımda intihar yok.
Marty: Şansıma bugün seni tanımaya karar vermişim. Üç ay boyunca tek kelime duymadım ve...
Rust: Sen sordun.
Marty: Evet. Şimdi de çeneni kapaman için yalvarıyorum.
--
(Dini bir toplantıdaki insanların IQ’lerini sorgulamsı üzerine)
Rust: Sadece gözlem ve çıkarım. Obezite, fakirlik ve peri masallarına olan arzuya eğilim görüyorum. Halk ellerindeki üç kuruşu o bağış sepetine döküyor. Bence bunu söylemekte bir zarar yok Marty, buradaki kimse atomu parçalamayacak.
Marty: İnsanlar inanmasaydı neler yapardı düşünebiliyor musun?
Rust: Şu anda yaptıklarının aynısını, sadece daha açık açık yaparlardı.
Marty: Saçmalık. Hilekarlık ve cinayetle dolu bir garabet gösterisi olurdu ve bunu biliyorsun.
Rust: Eğer birisinin düzgün davranmasına neden olan tek şey ilahi ödül ise, o zaman kardeşim, o kişiden bir b.k olmaz.
--
Rust: Görüyorsunuz ya, hepimiz yaşam kapanı dediğim bir şeyin içindeyiz. Eminiz ki her şey farklı olacak. Başka bir şehre taşınacaksın ve hayatlarınızın sonuna kadar arkadaş kalacağın kişilerle tanışacaksın. Aşık olacaksın ve tamamlanacaksın. Tamamlanmak. Ve kapanış. Bu b.k yağmurunu tutacak boş kavanozlar... Hiç bir şey tamamlanmaz. Son ana kadar. Ve kapanış? Hayır. Hayır. Hayır. Hiç bir şey sona ermez.
--
Rust: İnsanlar.  Yüzlerce yaşamın sonlarını gördüm. Genç, yaşlı. Hepsi de gerçekliklerinden oldukça emindi. Biliyorlardı ki duyusal tecrübeleri onları özgün bir birey yapmıştı. Amaç. Anlam. Bir biyolojik kulkadan çok daha fazlası olduklarından emindiler. Ama gerçek ortaya çıkar ve herkes ipler kesildiğinde bunu görür.
--
(Kurbanların resimlerinin olduğu bir dosyayı göstererek)
Rust: Gözlerinin içine bakarsın, fotoğrafta bile olsa, ölü ya da diri olduklarının önemi yok, onları okursun. Ne gördüğünü bilirsin. Kabullenmişler. İlk başta değil. Ama o son anlarında büyük bir rahatlama var. Çünkü korkuyorlardı ve şimdi ilk kez anlıyorlar... kabulenmenin ne kadar kolay olduğunu. Ve bunu o son nanosaniyede anladılar. Ne olduklarını gördüler. Sen, kendin, bu büyük drama... aptalca bir irade ve varsayımdan öte değildi. Ve kabullenebilirdin. Çok sıkıca tutunmana gerek olmadığını farketmek... tüm hayatının, tüm aşklarının, tüm nefretinin, tüm anılarının, tüm acılarının, hepsinin aynı olduğunu farketmek. Hepsi aynı rüya. Kilitli bir odada saklanan bir rüya. Bir birey olmak ile ilgili bir rüya. Ve çoğu rüyada olduğu gibi, sonunda bir canavar var.
--
Ledoux: Bunu tekrar yapacaksın. Zaman düz bir daire.
Rust: Bu ne şimdi, Nietzsche? Kapa çeneni!
--
Rust: Birisi zamanında bana zamanın düz bir daire olduğunu söylemişti. Yaptığımız ve yapacağımız her şeyi, tekrar ve tekrar ve tekrar yapacağız. Ve o küçük çocuklar, o odada olacaklar. Tekrar...Tekrar...Tekrar... Sonsuza dek.
--
Rust: Membran teorisi diye bir şey duymuş muydunuz?
Dedektif: Yok, beni aşar.
Rust: Şöyle ki, bu evrende zamanı doğrusal algılıyoruz. İleriye doğru. Ama bizim uzay-zamanımızın dışında, dördüncü boyut perspektifinde, zaman var olmaz. Ve o noktadan bizim uzay-zamanımızı düzleşmiş, tek bir yapı olarak görürüz. Üstüste gelen maddeler, her yerin zaptedilmesi... Varlığımız hayatımız boyunca burada öylece dolanıyor, raylardaki vagonlar gibi. Bizim düzlemimizin dışındaki her şey – işte bu sonsuzluk. Sonsuzluk bize yukarıdan bakıyor. Bize göre bu bir küre. Onlara göre bir daire.  Zamanın olmadığı sonsuzlukta hiç bir şey büyümez, hiç bir şey oluşmaz ve hiç bir şey değişmez. Ölüm öldüreceği şeylerin büyümesi için zamanı yarattı. Ve yeniden doğdun. Ama her zaman aynı hayata doğdun. Peki bu konuşmayı kaç kez yaptık dedektifler? Kim bilir? Hayatlarınızı hatırlayamıyorsunuz. Hayatlarınızı değiştiremiyorsunuz. Ve bu bütün yaşamların berbat ve gizli kaderi. Hepiniz sıkıştınız... tekrar tekrar uyanacağınız bir kabusun içine.
--
(Hastanede Marty’e durumunu açıklarken)
Rust: Bir an, bir çeşit karanlığın içindeyken, bilinçsiz ama küçük bir farkındalık hissine indirgenmişken... Beni tanımlayan şeylerin kaybolmaya başladığını hissedebiliyordum. Ve o karanlığın altında başka bir tane daha vardı, daha derin. Sıcak. Bir madde gibi. Hissedebiliyordum ve biliyordum. Biliyordum, kızım orada beni bekliyordu. Çok açık. Onu hissedebiliyordum. Hatta babamdan bile bir parça hissedebiliyordum. Sanki sevdiğim her şeyin bir parçası gibiydim. Ve orada, birlikte, üçümüz, yavaşça kayboluyorduk. Tek yapmam gereken bırakmaktı, kabul etmekti. Ve ettim de. “Karanlık, haydi!” dedim. Ve kayboldum. Ama hala kızımın sevgisini hissedebiliyordum. Eskisinden daha fazla bir şekilde, sadece sevgisi... Sonra uyandım.
Marty: Bir keresinde yıldızlar hakkında hikayeler uydurduğunu söylemiştin değil mi?
Rust: Evet, Alaska’dayken.
Marty: Yere yatar, gökyüzüne bakardın değil mi? Yıldızlara.
Rust: 17 yaşıma kadar televizyon izlemedim. Yani etrafta dolaşmak, gezmekten başka pek yapabileceğim bir şey yoktu.
Marty: Ve yıldızlara bakıp hikaye uydurmaktan başka. Ne gibi?
Rust: O odada, her akşam camdan dışarı izledim, öylece düşünerek... Aslında hepsi tek bir hikaye. En eskisi.
Marty: O neymiş?
Rust: Aydınlık karanlığa karşı.
Marty: Alaska’da değiliz biliyorum ama bana sorarsan karanlığın daha fazla alanı var.
Rust: Evet, o konuda haklısın.
--
(Arabaya doğru yürürlerken)
Rust: Aslında olaya yanlış bakıyorsun. Şu gökyüzü olayına.
Marty: Nasıl yani?
Rust: Önceleri sadece karanlık vardı. Bana sorarsan, aydınlık kazanıyor.
Başlık: Ynt: True Detective
Gönderen: Light - 23 Haziran 2015, 05:13:08
İkinci sezonun başlamasına yönelik herhangi yorum yapılmamış. Ben bir yorum yapayım, hem hatırlatmış hem de fikir vermiş olmayı umuyorum.

Sezon iki için şimdilik söylebileceklerimden biri açılışını beğendiğimdir, sözleri vs. hoştu; bu konudan benden geçer not aldı. Bir Far From Any Road (https://www.youtube.com/watch?v=p4zluA60hjs) olamaz tabii.
Sezon 2 Açılış (https://www.youtube.com/watch?v=mpQi_ZCBa6w)
Kapanışı kendi müzik zevkime göre daha çok benimsedim, sevdim. :D
Hikaye gayet iyi olacağa benziyor. İlk sezondaki atmosferi yakalayamamışlar ama tadı farklı bir şey çıkarmışlar ortaya, ilk bölümde olayların ve karakterlerin temelini aldığımızda keyifli bir sezon bizi bekleyecek gibi duruyor.

Taylor Kitsch'in rolünü iyi oynadığını, daha doğrusu rolü için iyi seçilmiş olduğunu söyleyebilirim.
Rachel McAdams da şaşırtıcı derecede iyiydi, yapmacık olmasını bekliyordum ama kötü dersem hakkını yemiş olurum; baskın sırasında yapmacık dedim de, bunlar polis; özel harekat falan değil ve o bakımdan normal karşıladım. Babasını oynayan ''filozof'' ile Rust'ın yerini kapatmaya çalışmışlar ayrıca.
Colin Farrell ise gayet iyi iş çıkarmış. Fazla söze gerek olduğunu düşünmüyorum.
Vince Vaughn: Mmmmmmhhhh. Ben bu adamı sevemiyorum kusura bakmayın, rolünü kendince iyi oynamış olsa da bence olmamış.

İlk sezonla kıyaslarsak burada da tüm karakterlerin sorunları var, genel yapı olarak ilk sezonun izinden gitmişler, uygun olarak. Rust'ın ideolojik yapısını ve bunu yansıtmasındaki ustalığını ayrıca karakterler koyup kapatmaya çalışmışlar, fakat Matthew McConaughey'in yanından bile geçebildiğini düşünmüyorum bunu yansıtma konusunda ikinci sezonun karakterinin/karakterlerinin. İdeoloji bakımından, zaten elini ayağını çekip de ideolojilerini bencilliğe odaklayıp insanlardan uzaklaşan, toplumsal işlere katkıda bulunmayan insanlardan zaten haz etmiyorum, bu sebeple filozof''çu''luk oynayan adamı sevmedim.

Yine de sevdiğim bir sezon olacak, ilk sezonla karşılaştırmak uygunsuz olur bence; çünkü oyuncuları farklı, havaları ve atmosferi farklı. Hangi oyuncuların daha iyi oynadığı ise subjektif olarak değişken bir durum. İki sezondan hangisinin hangi konularda daha komplike ve daha ustaca işlendiğini göreceğiz.

Not: Bu yorum sadece ilk bölüme dayalı düşüncelerimden yola çıkılarak yazılmıştır. İlerideki bölümlerde düşüncelerim değişebilir, bazı şeylerin öyle olmadığı ortaya çıkabilir; bu yüzden bir de sezon bitince yorum atacağım.
Başlık: Ynt: True Detective
Gönderen: Ugur - 23 Haziran 2015, 16:29:56
İlk sezonun ilk bölümündeki heyecanı yaşatmasa da bu heyecan yaratmadı demek değil . Sadece ilk sezondaki "kadar" meraklandırmadı beni.Yine çok kaliteli bir sezon izleyeceğimiz kesin gibi .Son olarak 11. dakikada Mulholland Drive'ı görmeyen bizden değildir.
Başlık: Ynt: True Detective
Gönderen: Fırtınakıran - 24 Haziran 2015, 10:32:33
İlk bölümü dün izledim. Açıkçası bölüm boyunca ilk sezonu anımsatan şeyler aradım durdum. Daha en başından (kendi adıma) biliyordum, ille de ilk sezonu isteyecekti bu deli gönlüm. Fakat bu yeni sezonu beğenmedim demek değil.

Açılış parçası "olmuş" gözümde. Tüyler diken diken. Artık her bölüm başında moda sokarak başlayacak. Sonrasında oyunculuğu beğendim. Daha çok karakter, daha geniş bir kişilik paleti gibi görünüyor. Şimdilik her birini ayrı ayrı özgün buldum diyebilirim. Özellikle Colin Farell'ın oğluna bu kadar düşkün olup, (spoiler)

Spoiler: Göster
O ayakkabı muhabbetinde çocuğa karşı diğer kabadayılardan farksız bir hal alışı neydi öyle? Abov. İçten içe "bu çocuk değil"i yaşadığını bence o tek sahne güzel özetliyor. Bir saldırganın, bir tecavüzcünün oğlu olma ihtimali bilinçaltında bir yerlerde.


Sonra polis ablamız ve kız kardeşi, filozof babaları var tabii.

Alıntı
Babasını oynayan ''filozof'' ile Rust'ın yerini kapatmaya çalışmışlar ayrıca.

Ben de bunu düşündüm izlerken.

Bir de, motosikletli genç polisimiz var ana karakterlerden. O da rolünün hakkını veriyor. Vince Vaughn'un o ifadeden yoksun, donuk karakteri de hoşuma gitti. Her an bir şeyler yapacakmış hissi veriyor. Tuhaf vallahi.

Ama işte içime sinmeyen bir nokta var. Neydi o ilk sezonda, dua eder gibi, kafasında geyik boynuzlarıyla bulunmuş genç kızımızın cesedi? Neydi o etrafındaki ayin alanı ve yangın? Nasıl pis, nasıl mistik ve nasıl habisti yarabbim. İşte o atmosferi henüz 2. sezonda bulamadım. O habis mistik yanın yerine, polisiye dizilerde görmeye alıştığımız bir biçimde başladı. Evet, karakter çeşitliliği şimdilik hoş duruyor. Derinleştikçe de tadından yenmeyecek hale geleceklerini düşünüyorum. Fakat işte ilk sezonda gece yastığa kafamı koyduğumda beni rahatsız eden şey bu sezonda olmadı. Belki de henüz olmadı, şimdilik bilemiyorum tabii.

Aslında şöyle bütüne bakınca, tam da beklediğim açılardan ilk sezonun gerisinde kaldı. Bu konuda şimdilik yanılmadım gibi görünüyor. Ancak merak da uyandırdı. Devamını izleyeceğim, çünkü merakım oldukça kabarmış durumda. Hiçbir şey olmasa bile, karakterlere dair sorular oluşuyor insanın aklında.
Başlık: Ynt: True Detective
Gönderen: Elendil_XX - 28 Haziran 2015, 17:37:45
İlk bölümü bende izleyebildim nihayet.

Genel görüşe katılıyorum, ilk sezondaki atmosferin malesef zerresi yok.

Başlarda bölümü izlerken karakterlerin sorunları, bir olaya/diyaloğa balıklama atlamamız falan "ben ne izliyorum" durumu yaratmadı değil açıkçası. Ama tamamen ana konu öncesi karakterleri tanıtmak amaçlı böyle yaptılar heralde  :P.

Neyse, oyunculukları beğendim. Özellikle Colin Farrell şaşırttı açıkçası, rolünü bayağı benimsemiş, elinden geleni(!) de yapmış. Son sahne de iyiydi, devamı için bayağı merak uyandırdı. Bakalım neler olacak. :hömm:
Başlık: Ynt: True Detective
Gönderen: Laughing Madcap - 11 Ağustos 2015, 00:55:26
Finali izlediğimde, dizinin ikinci sezonun başında yazmayı düşündüğüm şeyleri yazmadığım için üşengeçliğimi tebrik ettim. Finale kadarki negatif düşüncelerimin pozitif yöne kayması, dizinin ikinci sezonunun başarılı olmadığını gösterebilir pekala. Ama sezonu bir bütün olarak ele almak gerekli.

Öncelikle şunu belirteyim, ben de ilk başta "Nerede ilk sezondaki hava?" diye sormuştum. Fakat ilk sezondan bağımsız bir olay örgüsü ve oyuncular olduğu düşünülürse, ilk sezondan farklı bir havanın karşımıza çıkması oldukça doğal. İlk sezonun yarattığı mistik ve karanlık hava yerine daha bir somut, gerçekçi ve soğuk havayı içimize çektik. Bu, ilk sezon kadar etkileyici değildi belki ama yapımcıları, bunca eleştiriye rağmen bu havadan taviz vermemeleri nedeniyle takdir ettim. Her bölümde sık sık gördüğümüz şehir görüntüleri olsun, 3'ü polis 1'i mafya olmak üzere 4 karakterin bu yozlaşmanın içindeki boğuşmalarını ellerinden geldikçe göstermeye çalışmaları olsun, açılış şarkısı olsun, bölüm içlerine serpilmiş Lera Lynn şarkıları olsun, istedikleri havayı yarattılar.

1. sezonda nihilizm sosuna bulanmış bir karakterin, bir birey olarak kayıp iken yolunu bulmasına ve bu mistik boşluğu doldurmasına tanık olduk. Başlangıçta Cohle'a tamamen zıt bir karakterin de bu mistik düzende evrilerek, "kalın kafalılığı" bırakışına şahitlik ettik. Birinci sezona mistik sisin yavaşça dağılarak, bulutların arasından sızan ışığın suratımıza vurmasıyla veda ettik.

İkinci sezona ise betonların arasında, çöplerin içinde başladık. Karakterlerimiz ortamdaki pislikten ilerleyemez oldular ve tüm sezon boyunca bu çöplükte, yoğun hava kirliliğinden önlerini göremeyecek şekilde ilerlemeye çalışmalarını izledik.

Endüstriyel Noir denebilecek bir havada geçen ikinci sezonun çok büyük sıkıntıları vardı. Öncelikle oyunculuklara değinmek istiyorum. En beklemediğim kişi, Vince Vaughn'ın diziyi sırtlaması bir hayli şaşırttı beni. Diğerleri ise, meh.

Kurgu ise oldukça yavandı ve yer yer bir hayli karmaşıktı. Açıkcası sezonun başında katili tahmin etmiştim ama tabi detayları bilmediğim için cinayetin sebebini öğrenmek için sezonun son bölümlerine kadar beklemek zorunda kaldım. Sonra finali izleyince anladım ki, amaçları zaten olayın polisiye ağırlığını vermek değilmiş. Mevzu final bölümünün ilk beş dakikasında birden çözülünce, eaaaah demedim değil. Son dakikaları izleyince anladım ki, senaristin bize vermeye çalıştığı şey bu değil.

Spoilerlı kısma gelmeden genel bir yorum yapacak olursam evet, ilk sezondaki kadar başarılı değil. Ama kendi içinde, final bölümü durumu kurtarsa da, güzel bir yapım olmuş.
Veeeee spoilerlar;

Spoiler: Göster

-Görsellik açısından ne yazık ki ilk sezonun yanına yaklaşamayacak kadar kötüydü. Endüstriyel Noir havasını verebilecek kadar iyiydi ama ilk sezondaki tatmin hissi oluşmadı. İki sahne hariç.

Birincisi Frank Semyon'un "ölüm yürüyüşü" sırasındaki hayatının irdelenmesi, sezon boyunca yaşadıklarını özetleyen "yaralı adamın boşuna çabalaması ve bu sırada onun düşmesini bekleyen akbabalar" ve son olarak, tam da söz verdiği gibi "kırmızı gül"lü ve takım elbiseli bir şekilde karısına kavuşması.

İkinci sahne ise Velcoro'nun kamikazesi. Sezonun başlarında vurulduğunda gördüğü hayalde, babasının anlattığı şekilde, "devasa ağaçların arasında adamlardan kaçıyorsun, sonra karşılarına çıkıyorsun ve seni vuruyorlar" açıklamasına uygun bir şekilde ölmesi.

Bu iki sahnenin de finalde olması, sezon boyunca neden eleştirildiğini rahatça anlatıyor aslında.

-Kurgusal açıdan, anlatılmak istenenin basit bir siyasi çekişme, yolsuzluk ve cinayetler olmadığını, final bölümüyle anlatabildiler. Ya da ben biraz geç anlıyorum.

Sezon boyunca gördüğümüz kadın karakterler, değer verdikleri erkek karakterlerin mantık yönleri oldular. Belki doğru yolu göstermediler ama normali işaret ettiler. Velcoro'nun eski eşi de, Bezzerides de, Semyon'un eşi de, Woodrough'un müstakbel eşi de ve hatta set fotoğrafçısının kız kardeşi de hep erkeklerin bu gurur/para/onur/intikam/korku sebepli hareketlerine engel olmaya çalıştılar. Erkekler hep bu saydıklarım öğelere yenik düştüler ve kaybettiler.

Yani bu sezon bize kirli planlar, karanlıkta kalan cinayetler, siyasi çekişmeler falan göstermedi. Bu zaten hep vardı ve son sahnelerden anlaşılacağı üzere hep de olacak. Rust Cohle'un finalde söylediğinin aksine, aydınlık kazanmıyor. Karanlık sapasağlam yoluna devam ediyor. Bu yolculukta karakter yoğruluyor ve kötüler güçleriyle sınanırken iyiler de zayıflıkları nedeniyle sahneden çekiliyorlar.

-Dizide bazı anlar çok hızlı gelişiyor gibi görünmesinin sebebi, alt metinin çok iyi verilememiş olmasından kaynaklanıyor bence. Velcoro ve Bezzerides birlikteliği çok ani gelişmiş gibi görünse de, bu ikilinin hareketlerine, özellikle de aynı ekranı paylaştıkları sahnelerdeki hareketlerine, oturmalarına, kalkmalarına, konuşmalarına ve yaşadıklarına dikkat edin. Oturup ikinci sezonu tekrar izleyin demiyorum ama bazı sahneler var ki, oturuş şekilleri bile aynı. O yüzden Velcoro'nun aşık olması, liseli ergen gibi telefonda bunu söyleyememesi çok normal.

-Dizinin atmosferi düşünülünce, mutlu son beklenemezdi elbette ama özellikle Velcoro konusunda biraz "ölüsüne sıktılar". Tamam, klişe bir şekilde oğlunu görmeye gitti, takip edildi, sevdiği kadını kendince korudu ve yeniden göremedi. Babalık testini de gördük, haydi o da tamam. Ama gönderdiği mesajın ulaşamaması var ki, vay anam vay.


3. sezonda bakalım bizi ne tarz bir dizi bekliyor. Nic Pizzolatto, şaşırt bizi.