Kayıp Rıhtım Arşiv Forum

Kurgu Güncesi => Kurgu İskelesi => Konuyu başlatan: - 04 Ocak 2015, 14:05:31

Başlık: Vahşi Rıhtım Kısa Öykü Düelloları
Gönderen: - 04 Ocak 2015, 14:05:31
                      
(https://dl.dropboxusercontent.com/u/138503813/duel%20x8%20small.png)
 
Görsel için Bahri Sertkaya'ya teşekkür ederim :).


Vahşi Rıhtım; kalemine güvenen her kovboyun bir diğerine düello teklif edebileceği bir arenadır. Düellonun kabul edilmesinden sonra - red de edilebilir :) - yazılan öyküler paylaşılır ve biz üyecanlar, bu öyküleri bir güzel yerip överiz. Bunun ardından, yapılacak bir anket ile düellonun kazananı belirlenir.

Unutmayın ki bir kovboy her an hazırlıklı olmalıdır. Bu yüzden, kaleminizin kurşununun bitmesi ihtimaline karşın yanınızda yedek bir tükenmez bulundurmanızı tavsiye ederim :). Uçlu takılanlar buralara uğramaz, burası en babayiğit kovboyların mekanıdır :).

Kurallar

I - Yazacağımız öyküler olumlu olumsuz eleştirilere maruz kalacaktır, bunu göz önünde bulunduralım.

II - Bir sayfayı aşmayan öyküler yazmaya özen gösterelim.

III - Efendim bundan sonra atılacak düellolarda, silahşörler kendi aralarında bir tür kararlaştırıp o tür hakkında yazacaklar.

IV - Düello yapacak kovboylar - öykülerinin tek bir başlıkta paylaşılabilmesi adına - yazdıkları öyküleri bendenize özel mesaj yoluyla göndermeliler.

V - Ayrıca paylaşılan öykülerin kimlere ait oldukları ilk etapta söylenmeyecek. Anket sonuçlandıktan sonra açıklanacak.

Sevgili Fırtınakıran ve Magicalbronze'a desteklerinden dolayı çok teşekkür ederim :).
Başlık: Ynt: Vahşi Rıhtım Kısa Öykü Düelloları
Gönderen: Stoney - 04 Ocak 2015, 15:07:09
Heyecan verici! Eğer mümkünse ben de şansımı denemek, katılmak istiyorum.
Başlık: Ynt: Vahşi Rıhtım Kısa Öykü Düelloları
Gönderen: - 04 Ocak 2015, 15:25:16
Tabii katılabilirsiniz arena herkese açıktır. Kendinize bir rakip bulun, sırt sırta verin ve on adım ilerleyin, sonrası...
Başlık: Ynt: Vahşi Rıhtım Kısa Öykü Düelloları
Gönderen: magicalbronze - 04 Ocak 2015, 20:31:52
Hadi hayırlı olsun. Bekliyorum heyecanla neler çıkacağını.


Örnek olması açısından şöyle kısa bir şey yazıyorum:

--

Siyah kedi, sessiz adımlarla kapıdan içeri girdi. Sahibinin arkası kendisine dönüktü. Hayvani duyguları kabardı birden. İki sıçrayışta boynuna atladı. Pençelerini çıkardı, oynamak için. Boğazına sürttü. Fakat ayarı kaçırmıştı. Şah damarına denk geldi. Sahibi yavaşça yana döndü ve gözleri şaşkınlıkla açıldı. Bir an ayakta dururken, yere yığıldı. Ölmüştü. Kedi bir süre sahibine baktı. Eskiden sahibi olduğu insana.

Siyah kedi, sessiz adımlarla kapıdan dışarı çıktı...

--

Şimdi bunu yazdıktan sonra, birine meydan okuyup ona buna benzer bir şey mi yazmasını söyleyeceğim? Bunu neden soruyorum? Üyelerimiz tam olarak nasıl olduğunu anlasın diye.

Bu arada doğru anlamışsam, yukarıdakine benzer bir kısa metinle meydan okuyacak kişileri bekliyorum. Nihayetinde benden iyi yazarsa banlar ve öyküsünü hiç yayınlatmam. Yine kazanan ben olurum (hehehe). Şaka bir yana nasıl bir şey olduğunu görmüş oluruz böylece.
Başlık: Ynt: Vahşi Rıhtım Kısa Öykü Düelloları
Gönderen: - 04 Ocak 2015, 20:42:26
Ben şöyle düşündüm mesela örnekle açıklayayım; ben size düello teklif ediyorum sizde kabul ediyorsunuz.

Bundan sonra yazmaya başlanıyor öyküler. Yani ben yazdığım bir öyküyle meydan okumuyorum direk size meydan okuyorum siz kabul ederseniz yazmaya başlıyoruz.

Sonra da paylaşıyoruz öyküleri. Tema sınırlaması yok zaten. Bir sayfayı aşmayan kısa öykülerle kapışıyoruz :). Siz düelloyu kabul ettikten sonra bir saat belirleriz, sonra da belirlediğimiz saatte  paylaşırız öyküleri. Hatta size düello teklif ediyorum :). Banı göze aldım :).
Başlık: Ynt: Vahşi Rıhtım Kısa Öykü Düelloları
Gönderen: magicalbronze - 04 Ocak 2015, 20:51:47
Anladım. Meydan okuma en baştan başlıyor o vakit, biri bir şey yazdıktan sonra diğeri ona karşılık bir şey yazmıyor.

Bu aylık beni es geçersen çok ama çok mutlu olurum. Şenlik projeleri sebebiyle kafa kaşıyacak zaman bile yok şimdilik. Ama söz, katılacağım :)
Başlık: Ynt: Vahşi Rıhtım Kısa Öykü Düelloları
Gönderen: - 04 Ocak 2015, 20:58:54
O vakit yoğun dönemleri atlattıktan sonra mutlaka atalım bir battle :).
Başlık: Ynt: Vahşi Rıhtım Kısa Öykü Düelloları
Gönderen: Fırtınakıran - 26 Ocak 2015, 14:06:47
Konuyu hatırlatmak adına hortlatıyorum. Zaten açılalı uzun bir zaman geçmedi. Bu güzel proje arka sayfalarda kaybolmasın :).
Başlık: Ynt: Vahşi Rıhtım Kısa Öykü Düelloları
Gönderen: - 14 Şubat 2015, 13:22:50
Selamlar efendim;

Nightmare ve benim aramda gerçekleşecek düellonun öyküleri (Allah'tan bir mani çıkmaz ise) en geç akşam yedi sularında paylaşılacaktır. Hepinizden hikayeleri okumanızı ve en önemlisi de yorumlarınızı eksik etmemenizi rica ediyorum :). Sonuçta sizin yorumlarınız ve yine sizin oylarınız birinciyi belirleyecek.

Sevgiler...
Başlık: Ynt: Vahşi Rıhtım Kısa Öykü Düelloları
Gönderen: seabiscuitxx - 14 Şubat 2015, 14:17:44
Yazılan iki hikayeyi eleştircek puan verecek bi jüri sistemi falan olacak mı?
Başlık: Ynt: Vahşi Rıhtım Kısa Öykü Düelloları
Gönderen: - 14 Şubat 2015, 14:21:44
Tüm okuyucularımız birer jüri :). Bir anket açacağım öyküler iyice yoğurulduktan sonra, orada oyunuzu kullanabilirsiniz efenim.
Başlık: Ynt: Vahşi Rıhtım Kısa Öykü Düelloları
Gönderen: Nightmare - 14 Şubat 2015, 15:05:53
Arkadaşlar hikayelerimize yorum hatta bol bol eleştiri yazarsanız bizi mutlu etmiş olursunuz. Her türlü ağır eleştiriyi kabul edebiliriz :)
Başlık: Ynt: Vahşi Rıhtım Kısa Öykü Düelloları
Gönderen: - 14 Şubat 2015, 15:11:10
Hangi öykünün kime ait olduğunu, anket sonuçlandıktan sonra konunun altında açıklayacağım :). Herkese keyifli okumalar.


Saradis’ in Ordusu

Kalkanlar yukarı!

Oklar yağmur gibi yağmaya başladığında Lord Saradis ilk emrini vermişti ordusuna. Gerçi buna ordu diyebilmek de büyük cesaret isterdi doğrusu. Saradis’ in ordusu toplamda 50 eğitimsiz cüceden oluşuyordu. Böyle bir ordunun komutanı olmak hayatının en utanç verici şeyi değilmiş gibi şimdi de bir grup vahşi insan tarafından kuşatmaya alınmışlardı. Şans bu ki ilk talimde kalkan kullanmasını öğretmişti onlara. Yoksa anında ölebilirlerdi.

Okların vızıltısı eşliğinde vahşilerin sayısını öğrenmeye çalışıyordu. Sanırım onları 3 yönden kuşatmışlardı. Düşmana kısaca göz attı ve yaklaşık 40 kişi saydı. Tabi bir grup çaylak cüceye bu şekilde az adamla ve dikkatsizce saldırmaları kendilerine olan güvenlerini ortaya koyuyordu.

Saradis savaş için çok büyük eğitimler almış özel bir liderdi. Onun liderliğinde her ordu savaş meydanından sürülmüştü. Ama bu cücelerle pek de fazla şansı olmadığını düşünüyordu.

Cüceler! Birbirinize iyice sokulun!
Beceriksizce emirleri yerine getirmeye çalışan cüceler bir süre sonra birbirlerine iyice sokulmuş ve kalkanları daha da sıkı tutmaya başlamışlardı.

İnsanlar okları hemen ilerideki bir tepeden üç yönden gönderiyorlardı. Bu durumda yapılması gereken bu düzeni bozmadan vahşilerin ortasına kadar girip iğneleme taktiği uygulamaktı. Bu taktik bu tarz deneyimsiz orduların yapabileceği en iyi taktikti. Kalkanların arasından saplanan mızraklar vahşilerin güçsüz zırhlarını anında delebilirdi.

En öndekiler kalkanları sıkı tutun. Orta saf mızrakları elinize alın. Düzeni bozmadan ilerlemeye başlayın!

Grubun en arkasında olan Saradis cücelerin düzeni bozmaması için dua ediyordu. Gördüğü kadarıyla en öndekiler kalkanları sabit tutamıyordu ve uygun adımda yürümüyorlardı. Mesafe gitgide azalıyordu. Bunu yapabilirlerdi.
 
Oklar bir kez daha gönderildiğinde telaşa kapılan bir cüce düzeni bozmuş ve kalkanını düşürdüğü anda karnına isabet eden bir okla yere devrilmişti. Grup iyice telaşa kapılmıştı.

Bir sonraki ok yağmuruyla birlikte en ön grup artık kalkanları tutamaz hale gelmişti ve 3 cüce daha vahşilerin okuyla düşmüştü.

En öndekiler durun! Orta grup öndekilerle yer değiştirin. Acele edin, düzeni bozmayın!
Böyle bir emri düzgün bir şekilde yapmalarını beklemeyen Saradis cüceler emri yerine getirdiğinde şaşırmıştı doğrusu. Daha ilk talimde bu hareketi yapmak hem zor hem de çok tehlikeliydi. Düzen değiştiğinde ön grup artık daha sağlamdı ve gitgide vahşilere yaklaşmışlardı.

Artık düşmanla burun buruna olan Saradis’ in ordusu son emri bekliyor ve iyice heyecanlanıyordu.

Orta grup mızrakları alın. Kalkanları aralayın. Şişleyin şu lanet vahşileri!
Bir anda şaha kalkan ordu büyük bir heyecanla mızrakları savurmaya başlamıştı. Elinde yakın dövüş için hançerden başka bir şeyi olmayan vahşiler teker teker yere devriliyordu. Kalkanları tekmeliyor, mızrakların doldurduğu boşluklara hançerlerini saplamaya çalışıyordu. Yaklaşık 15 kişi daha savaştan düştüğünde yapacak bir şeylerinin olmadığını fark eden vahşiler kaçmaya başlamıştı bile. Lord Saradis de savaş alanına girdiğinde geride kalan birkaç vahşi Saradis’ in keskin kılıcı tarafından öldürülmüştü.

Bu hikaye yıllardır her talimde cücelere anlatılır. Umudunuzu kaybetmeden birlik içinde savaşmalısınız denir cücelere. Yanında savaştığın kardeşine güvenirsen eğer savaşı kazanamaman için bir sebep yok! Eğer şu tepeden yıllar önce olduğu gibi bir vahşi grubu gelir ve bize oklar yağdırmaya başlarsa artık ne yapmanız gerektiğini biliyorsunuz!

                                                                  
-SON-


Ah Bu Anneler...

Bir sağıma bir de soluma baktım. Pufuna gömülmüş duran ablamdan da, odun sobasının dibindeki mindere kurulmuş babamdan da hızlı davranmalıydım. Vücudumun tüm kasları gerilmiş vaziyette, patlamaya hazır bekliyordu. Her şey buna bağlıydı.

Televizyonun kumandası sol çaprazımdaki üçgen sehpanın üzerinde duruyordu. Bu da ablama daha yakın demekti. Çok dikkatli olmalıydım. Ablam her ne kadar oldukça tehlikeli de olsa, babam en büyük rakibimdi. On beş dakika sonra Galatasaray - Fenerbahçe derbisi başlayacağından gözlerini kumandaya dikmiş, bir Road Runner edasıyla pis pis sırıtıyordu. Benim için Avatar vardı ve ablam da delisi olduğu Medcezir’ i izlemek için çırpınıyordu. Bir yandan zihnimde olasılıkları ölçerken, diğer yandan da rakiplerimi izlemekle meşguldüm. İkisi de gayet rahat, sanki ortada bir şey yokmuş gibi görünmeye çalışıyorlardı.

Kumandayla ablamın arasında, küçük kız kardeşimin yere saçılmış oyuncakları duruyordu. Ablam onlara basmamak için çabalarken, ben o arada kumandayı kapıverecektim. Planım buydu. Sonra babamın uzun boyunu hesaba katmadığımı fark ettim. Eğer kumandaya atıldığım sırada sırtımın altındaki yastığı sobaya fırlatabilirsem, babam yastık yanmasın diye uğraşırken ben yine kumandayı kapabilirdim.

Bu her ne kadar biraz hain bir plan olsa da, tek şansım gibi görünüyordu. Babam esneme bahanesiyle biraz doğrulur gibi oldu ve ablam da hemen, beli ağrımışta oturma pozisyonunu değiştiriyormuş edasıyla pufuna gömülmüş halinden kurtuldu. Zaman durmuş gibiydi, elimden geldiğince onlara belli etmemeye çalışarak sırtımın altındaki yastığı çekiştirip kucağıma aldım.

İşte tam o sırada kafamın arkasında patlayan pervasız bir tokat, neye uğradığını şaşıran bana ve evin diğer ahalisine yatmam gerektiğini hatırlattı. Çünkü yarın asla kaçırmamam gereken bir deneme sınavım vardı. Zonklayan başım ve buğulu gözlerimle doğruca odama gidip yumuşak yatağıma yattım. Ama üzülmüyorum, çünkü annem beni odama gönderdikten sonra, benim yerime oturup kumandayı da alarak Lezzet Haritası’ nı açmış ve izlemeye başlamış. Zaten benim arkama ablamla babam da yatmışlar, sabah öğrendim.
                                                                  
-SON-

Başlık: Ynt: Vahşi Rıhtım Kısa Öykü Düelloları
Gönderen: seabiscuitxx - 14 Şubat 2015, 16:13:41
1.Hikaye eleştirim.

Onun liderliğinde her ordu savaş meydanından sürülmüştü.
Burada anlam karmaşası var.
Onun liderliğinde düşman orduları savaş meydanından mağlup ayrılmıştı.Yada Onun liderliğinde her ordu savaş meydanından galip ayrılmıştı.

  İnsanlar okları hemen ilerideki bir tepeden üç yönden gönderiyorlardı.
İki tane tümleç rahatsız edici.(İnsanlar yerine vahşiler denilebilirdi vurgulamak için.)

Bu taktik bu tarz deneyimsiz orduların yapabileceği en iyi taktikti.
“bu tarz” gereksiz olmuş.Tavsiye cümle: Bu taktik deneyimsiz orduların yapabileceği en iyi yöntemdi.

Lord Saradis de savaş alanına girdiğinde geride kalan birkaç vahşi Saradis’ in(fazla kelime) keskin kılıcı tarafından öldürülmüştü.

Düzeltilmiş hali: Lord Saradis de savaş alanına girmiş geride kalan birkaç vahşiyi keskin kılıcıyla öldürmüştü.

Şişleyin şu lanet vahşileri!(Amerikan İngilizcesi kıvamında.Lanet olasıcalar gibi.Fantastik hikayelerde eski kelimelerin kullanılmasına alıştığımızdan bana ters geldi.sefil vahşiler yada melun kelimeside olabilirdi.)

Son söz:Kısa ve etkili.Anlatım güzel.Üslup anlaşılır.

2.hikaye

Zaten benim arkama ablamla babam da yatmışlar, sabah öğrendim.
Tek takıldığım cümle.”benim arkama” yerine ”benim arkamdan” olabilir.

Günlük yaşadığımız kısacık bir anı çok güzel anlatmışsınız.Finali çok hoştu.Basit ve etkili.Neredeyse hatasız bir anlatım.
Başlık: Ynt: Vahşi Rıhtım Kısa Öykü Düelloları
Gönderen: - 14 Şubat 2015, 16:24:16
Efendim hikayeleri okuduğunuz ve yorumlarınızı esirgemediğiniz için çok çok teşekkürler fakat bir konuya arka arkaya mesaj atmak biraz, uygunsuz mu denir olmuyor yani kısacası. Buna dikkat etmekte fayda var. Zaten editörlerimiz de fark eder etmez düzelteceklerdir.
Başlık: Ynt: Vahşi Rıhtım Kısa Öykü Düelloları
Gönderen: cemaziyel - 14 Şubat 2015, 17:14:02
"Bu düvelloda çok zorlanacağımı biliyordum :'("

İlginç bir konu olmuş, bence güzel bir düşünce. Lakin hikayelerin birbirinden bağımsızlığı sersemletiyor gibi. İlkinin atmosferinden kurtulamadan ikinciye atlayınca ikinci hikayeye biraz haksızlık oluyor gibi. Belli bir ortak noktada kesişseler okumak daha keyifli olabilir gibi. Katılan arkadaşların ellerine sağlık :)
Başlık: Ynt: Vahşi Rıhtım Kısa Öykü Düelloları
Gönderen: - 14 Şubat 2015, 17:19:38
Bu daha ilk düello sevgili cemaziyel :). Eğer herkes sizin gibi düşünürse o zaman temayı bir sisteme bağlarız. Bu arada konuyu beğenmeniz çok güzel. Ama beğenmekle kalmayın yahu bize katılın, bir düello da siz atın :).
Başlık: Ynt: Vahşi Rıhtım Kısa Öykü Düelloları
Gönderen: Metaroid - 14 Şubat 2015, 17:23:45
Güzel bir etkinlik. Düzenleyen ve etkinliğe katılan diğer arkadaşı tebrik ederim. İki öyküyü de okudum. Ancak yorum yapacak kadar kaliteli bir okur değilim, maalesef :) Ne yazacağımı, neyi eleştireceğimi bilemedim. Ama iki öyküden de ayrı ayrı keyif aldım, tebrik ederim yazarları.

Ayrıca amatör biriyim ama düelloya hayır demem. Yiğit biri varsa çıksın karşıma!
Başlık: Ynt: Vahşi Rıhtım Kısa Öykü Düelloları
Gönderen: - 14 Şubat 2015, 17:29:22
Hahaha güzellllll :D. Yeni kan! Ehem efenim, ben daha yeni bir düello attığımdan meydanı başka yazarlarımıza bırakayım. Normalde atlardım hemen ama :). Öyküleri beğenmenize de ayrıca sevindim. Öyküleri yorumlamak için çok bilgi seviyesine sahip olmaya ihtiyacımız yok yahu. Beğendiğiniz yönlerini veya hoşnutsuz kaldığınız yerlerini de belirtebilirsiniz :). Çoğumuz amatörüz...
Başlık: Ynt: Vahşi Rıhtım Kısa Öykü Düelloları
Gönderen: Nightmare - 14 Şubat 2015, 18:09:49
Arkadaşlar bu konunun amacı kendimizi geliştirmek. Burada hepimiz acemiyiz önemli olan birbirimizi eleştirerek gelişmek. Biz profesyonel bile olsak yorum yapmak sizin hakkınızdır. Kazanan sizin yorumlarınızla belirlenecek. Bu yüzden lütfen yorum ve eleştirinizi istediğiniz gibi yapın.


Eleştiri:

1.Hikaye eleştirim.

Onun liderliğinde her ordu savaş meydanından sürülmüştü.
Burada anlam karmaşası var.
Onun liderliğinde düşman orduları savaş meydanından mağlup ayrılmıştı.Yada Onun liderliğinde her ordu savaş meydanından galip ayrılmıştı.

  İnsanlar okları hemen ilerideki bir tepeden üç yönden gönderiyorlardı.
İki tane tümleç rahatsız edici.(İnsanlar yerine vahşiler denilebilirdi vurgulamak için.)

Bu taktik bu tarz deneyimsiz orduların yapabileceği en iyi taktikti.
“bu tarz” gereksiz olmuş.Tavsiye cümle: Bu taktik deneyimsiz orduların yapabileceği en iyi yöntemdi.

Lord Saradis de savaş alanına girdiğinde geride kalan birkaç vahşi Saradis’ in(fazla kelime) keskin kılıcı tarafından öldürülmüştü.

Düzeltilmiş hali: Lord Saradis de savaş alanına girmiş geride kalan birkaç vahşiyi keskin kılıcıyla öldürmüştü.

Şişleyin şu lanet vahşileri!(Amerikan İngilizcesi kıvamında.Lanet olasıcalar gibi.Fantastik hikayelerde eski kelimelerin kullanılmasına alıştığımızdan bana ters geldi.sefil vahşiler yada melun kelimeside olabilirdi.)

Son söz:Kısa ve etkili.Anlatım güzel.Üslup anlaşılır.

YANIT:
İlk cümle doğru söylemişsiniz oraya dikkat etmemişim.

 İnsanlar okları hemen ilerideki bir tepeden üç yönden gönderiyorlardı.
İki tane tümleç rahatsız edici.(İnsanlar yerine vahşiler denilebilirdi vurgulamak için.)

Burada aslında hikayenin tamamında vahşi yazdığım için burada da farklılık olsun istedim. Sonuçta onlar hem vahşi hem insan iki özelliği de belirtmek istedim.

Bu taktik bu tarz deneyimsiz orduların yapabileceği en iyi taktikti.
“bu tarz” gereksiz olmuş.Tavsiye cümle: Bu taktik deneyimsiz orduların yapabileceği en iyi yöntemdi.

Burada yazdığınız biraz kişisel tercih gibi. Yani okuyunca beni rahatsız etmiyor başkasını rahatsız ediyorsa haklısınız tabii.

Lord Saradis de savaş alanına girdiğinde geride kalan birkaç vahşi Saradis’ in(fazla kelime) keskin kılıcı tarafından öldürülmüştü.

Burada Saradis' in kelimesini kaldırırsak kimin kılıcı? gibi bir soru ortaya çıkabilir. İlk cümlede Lord Saradis savaş meydanına girdi demişim bu onun kılıcıyla öldüğü anlamına gelmez yani "Lord Saradis de savaş alanına girdiğinde geride kalan birkaç vahşi cüceler tarafından öldürüldü" de diyebilirdim bu yüzden yanlış olurdu.

Şişleyin şu lanet vahşileri!(Amerikan İngilizcesi kıvamında.Lanet olasıcalar gibi.Fantastik hikayelerde eski kelimelerin kullanılmasına alıştığımızdan bana ters geldi.sefil vahşiler yada melun kelimeside olabilirdi.)

Bu konuda bir şey diyemeyeceğim. Haklı olabilirsiniz ama yazdım bir kere :)

Başlık: Ynt: Vahşi Rıhtım Kısa Öykü Düelloları
Gönderen: seabiscuitxx - 14 Şubat 2015, 18:59:14
nightmare yazdığın konu üzerine başka çalışman var mı?Bence fantastik bir roman için gayet güzel bir başlangıç olabilir.
Başlık: Ynt: Vahşi Rıhtım Kısa Öykü Düelloları
Gönderen: Nightmare - 14 Şubat 2015, 19:41:23
nightmare yazdığın konu üzerine başka çalışman var mı?Bence fantastik bir roman için gayet güzel bir başlangıç olabilir.

Konu değil aslında bu orta dünyadan cüceyi aldım ve hikayemde kullandım. Orta dünyaya benzeyen çoğu roman bunun gibidir zaten. Böyle bir başlangıç olur mu bilemem ama bu hikaye sadece herhangi bir roman yazma çabam yok :)

ARKADAŞLAR HİKAYENİN YAZARININ BELLİ OLMAMASI GEREKİYORDU BUNU TAMAMEN UNUTMUŞUM.YUKARIDA ELEŞTİRİYE CEVAP VERDİM.KUSURUMA BAKMAYIN BU SEFERLİK BÖYLE OLSUN :(
Başlık: Ynt: Vahşi Rıhtım Kısa Öykü Düelloları
Gönderen: Fırtınakıran - 16 Şubat 2015, 11:10:30
Öncelikle etkinliğin başlamasına nasıl sevindiğimi anlatamamakla başlayayım :). Çok verimli, çok yararlı bir etkinlik olacak bu. Düellolar bol olsun! Biz de gladyatörleri izleyen güruhlar gibi çıldıralım. Anket sonuçlarında da başparmak ya yukarı kalksın ya aşağı insin, hehe.

Genel birkaç öneriyle başlamak istiyorum. Bunun hayati olduğunu düşünüyorum aynı zamanda.

1. Öyküler tek bir mesajda paylaşılıyor. Bu öykülerin başlıkları mutlaka bold yapılmalı. Hatta bu başlıklar ortalama özelliğiyle (tuşlarımızda mevcut) ortalansın. Karakter boyutuyla da oynansın. Böyle fena bir karışıklık mevcut.

2. Aynı şey öykülerin kendisinde de mevcut. Bir öykü bittiğinde SON yazdıktan sonra, tuşlarda mevcut olan sayı doğrusuna benzer tuşa basılsın. O araya bir çizgi çekiyor. Böylece öyküler daha derli toplu ve görsel anlamda güzel olur.

3. Bence ilk öykülerde bunlar (ya da benzerleri) bir uygulansın :). Ben öyküleri arıyordum mesajlar içinde.

Gelelim eleştirilere.

Valla sık sık eleştiri kaldırırız demişsiniz. Ben de acımıyorum sizlere. Göreceğiz bakalım gerçek mi o sözler :). Bu forumda bu sözler çok edildi, ama sonucu genelde hüsran oldu. Bu defa (ilk kez) açık açık ne düşündüysem onu yazacağım. Umuyorum ki sizler öyle olmayacaksınız ve hiç gocunmayacaksınız.



Saradis'in Orudusu için


Alıntı
Saradis savaş için çok büyük eğitimler almış özel bir liderdi.

Okurken bu cümleye çok takıldım. Dönüp birkaç kez okudum. Beni rahatsız eden bir şey vardı. Sonunda onu buldum.
Abartı bir betimleme olmuş demeliyim. "Çok büyük" ifadesi özellikle sırıtıyor bir okur olan benim gözlerimde. "Özel eğitimli, büyük bir kumandandı" veya "Eğitimli, özel bir liderdi" gibi daha sade betimlemeler çok daha rahat bir okuma alanı sağlardı. Bazen sadelik iyidir. Burada aşırıya kaçan bir abartma, karakteri olduğunun üstünde gösterme var. Okura onun büyüklüğünü anlatırken istemeden gözünde küçültüyor. Hani sanki şişirilen bir karatermiş gibi. Evet, tek bir cümle bunların hepsini yapabilir :).

Lord Saradis'in öyküsünü okurken aklıma 300 Spartalı geldi. Bu benzerlikle ilgili bir sorunum yok, belirtmek istedim. Öyküyü okurken bana klasik bir öykü gibi geldi açıkçası. Böyle bilindik bir başlayışın nereye varacağını bir hayli merak ettim. Ters etki :). Sonundaysa bunun askerleri cesaretlendirme adına anlatılan bir efsane oluşu hoşuma gitti.

Şimdi gelelim diğer kısımlara.

Saradis'in verdiği emirlerde hiçbir tırnak işareti olmaması okumayı güçleştiren bir etmen. Eğer tırnak işreti kullanılmayacaksa bile ayrı bir paragraf gibi yazılmalıydı. Çok ama çok karmaşık olmuş.

Saradis'in ordusunun cesareti ve imkansızı başarışı bende heyecan uyandırmadı. Üzülerek söylüyorum, bu heyecan bende oluşmadı. Oysa böyle bir öyküde deyim yerindeyse "gaza gelmeyi" bekliyordum. Herhangi bir şey hissetmeden bitirdim öyküyü. Ne cücelerin başarısını övdüm içimden, ne de "vay be" dedim.

Evet, bu bir kısa öykü ama bir cümleyle de olsa Saradis gibi büyük bir liderin nasıl olup da bu eğitimsizlerle olmak zorunda kaldığını da merak ettim. Belki ordunun geri kalanı ölmüştü vs. oralar büyük bir boşluk.

Özetle, vermek istediği duyguları bende uyandıramayan bir öykü oldu. Düz bir okuma seyri yaşadım ve bitti. Bunun en büyük nedeni betimlemelerdeki eksiklik ve cücelerin zorlanmalarına rağmen gösterdikleri direnişi göremememizdi. Yani ben mesela zorlanmalarını ama direndiklerini sadece tahmin ederek söylüyorum şu an. Eğitimsiz orduyu yalnızca rakamlarla bildik. Bir de Saradis'in birkaç komutuyla. Üzgünüm :/.

Ah Şu Anneler... için

Alıntı
Zaten benim arkama ablamla babam da yatmışlar, sabah öğrendim.

"Arkamdan" mı acaba? Yoksa tek göz bir evde mi yaşıyorlar da aynı yatağı ya da odayı paylaşıyorlar?

Evet, bu cümle bu gibi soruları ortaya çıkarıyor :). Oraya bir düzenleme gelsin ya da yazarımız açıklasın.

Beklemediğim türden bir öykü oldu. Her iki öykü de birbirinden oldukça farklı konularda. Acaba yakın türlerde mi yazılsaydı dedim okurken. Her neyse, buraya fazla takılmıyorum.

Başlangıcı güzeldi. Bazı yerlerde kıs kıs güldüm. Hepimizin oldukça bildiği bir sahne anlatılmış. Ancak kumandayı en son kapanın anne olmasına epey şaşırdım. Genelde konu maçsa Türk aile yapısının babası o kumandaya bir imparatorluk kuruverir.

Efendim, öyküye dair diyecek pek bir şeyim yok. Betimlemelerle desteklenmesi mantıklı olmuş, ki bence olması gereken de buydu.

Gelelim eleştiri kısmına.

Betimlemelerde yer yer fantastik unsurlara başvurulabilirdi derim. Baba - abla- çocuk üçgenindeki kumanda savaşının (özellikle bir çocuk anlatıcıya sahipken) daha hayal gücü yüksek şeylere benzetilmesini isterdim. Yaşına göre onları belki de izlemek istediği Avatar'daki kişilere benzetebilirdi. Abla Azula olabilirdi birdenbire mesela. Birbirlerine bakıp kumandayı kollarken yine anlatıcının zihninde hayali ateş bükmelere dönüşebilirdi bu. Falan filan.

Seçilen konuyla şaşırtıyor. Tanıdık sahneler içeriyor. Betimlemelerle destekleniyor, ancak hayal gücü bakımından desteklenmeli derim. (Şahsi fikrim)



Dayaklarım bu kadar. Oy kullanmayacağım :).
Başlık: Ynt: Vahşi Rıhtım Kısa Öykü Düelloları
Gönderen: - 16 Şubat 2015, 11:46:26
Sevgili Hazal bu uzunmu uzun değerli yorumların ve eleştrilerin için çook çok teşekkür ederim. Tavsiyelerini dikkate alacağım. Sistemde bazı düzeltmeler yapıp güzelce belirtirim başlıkta. Şu an telefondan yazıyorum eve gidipte bilgisayarın başına geçer geçmez halledeceğim. Açık açık içinden gelenleri yazman ve kendi düşüncelerini belirtmen çok hoşuma gitti. Harikasın :).

Alıntı
Zaten benim arkama ablamla babam da yatmışlar, sabah öğrendim.

Edit: Buraya bir açıklama getiriyorum. Benim arkamdan olması gerekirken, o an nasıl bir zihin yapısındaysam artık öyle yazıvermişim.
Başlık: Ynt: Vahşi Rıhtım Kısa Öykü Düelloları
Gönderen: Nightmare - 16 Şubat 2015, 17:37:43
Hazal abla değerli yorumun için teşekkür ederim. Hikayede heyecanlanmamış olmana diyecek bir sözüm yok çünkü hikaye biraz oldu bittiye geldi bazı yerlerde eksiklikler olduğu doğru. Betimlemelerde de benim acemiliğimi bahane edeceğim. Bu yazdığım ikinci hikaye ve kendimi geliştirmeye çalışıyorum. Tırnak işareti koymadı demişsin onu da sen söyleyince fark ettim halbuki diğer hikayemde bolca kullanmıştım bunda neden koymadım bilmiyorum.

Son olarak bu kadar uzun bir eleşiri yazmışsın bize vakit ayırmışsın teşekkür ederim. İnşallah bu konu da yeni düellolarla gelişir :)
Başlık: Ynt: Vahşi Rıhtım Kısa Öykü Düelloları
Gönderen: Fırtınakıran - 16 Şubat 2015, 17:41:51
Süper, kimse darılmamış :). Ben eminim ki kendinizi geliştirmeye devam edeceksiniz. Zaten yazdıkça oluyor bunlar.

İkinizin de ellerine sağlık. Bu projede ilk olma cesareti göstermiş olmanız da ayrı bir takdir konusu :). Böyle bir girişimi de kısa bir yorumla geçiştirmek ayıp olur :).
Başlık: Ynt: Vahşi Rıhtım Kısa Öykü Düelloları
Gönderen: Nightmare - 16 Şubat 2015, 17:43:28
Yalnız oy kullansaydın en azından kazanan belli olurdu. Şu an 3-3 durum :)
Başlık: Ynt: Vahşi Rıhtım Kısa Öykü Düelloları
Gönderen: Fırtınakıran - 16 Şubat 2015, 17:44:30
Biraz daha bekleyelim, olmadı darbe yaparım. Yani oy kullanırım :D.
Başlık: Ynt: Vahşi Rıhtım Kısa Öykü Düelloları
Gönderen: Sayhh - 19 Şubat 2015, 04:38:17
Yapılacak ilk düelloyu büyük bir heyecanla bekliyordum. Ne yazık ki gerçekleştiği sıralarda tanık olma fırsatım olmadı. :) Oy da kullanamadım haliyle ama en azından geç de olsa yorum bırakmış olayım.

Nightmare'in yorumunu görmeden önce hangi öykünün kime ait olabileceğine dair temalara bakarak tahmin yürütmüştüm. Doğru tahmin edememişim. :D

Saradis'in Ordusu

Bu öyküde Saradis'in duygu ve düşüncelerine tanık olmak hoşuma gitti. Öykünün uzunluğu ve ne kadar detaylı olacağı da oldukça iyi ayarlanmıştı bana göre. Anlayamadığım tek konu Saradis'in nasıl korunduğu oldu. Etrafı rahatça gözleyebildiğine göre açıkta duruyor olmalı, okçularla aralarında çok fazla mesafe de yoktu, neden hiçbir ok ona isabet etmedi diye düşündüm. Bu konuya bir açıklık getirilebilirdi.

Ah Bu Anneler...

Bu öykü ise beni çok eğlendirdi. Konu seçimini çok başarılı buldum. İşlenişi de çok beğendim ama en sonda bir atraksiyon bekliyordum, onun gelmeyişi üzdü. Yastıklı planlarla filan yükseldi yükseldi ve hiçbir şey olmadı, sakince bitti. O tokattan önce veya onun dışında da bir şeyler olabilirdi.

Genel olarak her iki öykü de güzeldi. Cesur davranıp ilk düelloyu gerçekleştirdiğiniz için de kutluyorum ayrıca. Umarım devamı gelir ve yaygınlaşır.

Son olarak, konu başlığını Nightmare vs. Hatunkız olarak görmek eğlenceli olabilirdi. Katılım yoğun olursa belki ilerde Kurgu İskelesi'nde düellolar için ayrı bir alt başlık açılır ve her düellonun kendi konusu olur, birbirine meydan okuyanları derli toplu görebiliriz. :)
Başlık: Ynt: Vahşi Rıhtım Kısa Öykü Düelloları
Gönderen: - 19 Şubat 2015, 06:23:11
Bu güzel yorumların için çok teşekkürler Sayhh. Öykümü yazarken kendime bir çıta koydum, benim kararlaştırdığım yerlerde okuyucuyu güldürebilirsem hedefime ulaşacaktım, genel olarak gelen yorumlar dahilinde büyük ölçüde hedefime ulaştığımı söyleyebilirim :). Bu arada bir düello da yolda bu güzel haberi de vereyim sizlere :D.
Başlık: Ynt: Vahşi Rıhtım Kısa Öykü Düelloları
Gönderen: Nightmare - 19 Şubat 2015, 08:55:20
Yorumun için teşekkürler. Saradis nasıl okla vurulmadı demişsin. Aslında bunu kendi kafamda cevaplandırmıştım yazarken ama okuyucu beynimi okuyamadığı için paylaşmam gerekirdi. Benim kurguladığıma göre saradisi arka taraftaki cüceler kalkanla koruyordu. Etrafı izlemesi de en arkada olmasından kaynaklı.

Tekrar saol. Seni de düellolarda görmek isteriz :)
Başlık: Ynt: Vahşi Rıhtım Kısa Öykü Düelloları
Gönderen: seabiscuitxx - 20 Şubat 2015, 20:27:44
Yeni düelloya herkesi bekliyorum.Babayiğit meteroid arkadaşıma bol şans diliyorum.

Bu arada hatunkız hikayeyi sana nasıl ulaştıracağım.
Başlık: Ynt: Vahşi Rıhtım Kısa Öykü Düelloları
Gönderen: Ugur - 20 Şubat 2015, 20:29:22
Yeni düelloya herkesi bekliyorum.Babayiğit meteroid arkadaşıma bol şans diliyorum.

Bu arada hatunkız hikayeyi sana nasıl ulaştıracağım.

Kendisi  özel mesaj ile olarak belirtmiş ilk sayfada :)
Başlık: Ynt: Vahşi Rıhtım Kısa Öykü Düelloları
Gönderen: - 21 Şubat 2015, 16:58:12
Merhabalar;

Metaroid ve seabiscuitxx arasındaki düellonun öykülerini paylaşıyorum. Herkese keyifli okumalar efendim :). Öykülerin kimlere ait olduklarınıysa anketten sonra belirteceğim.

Rathar Efsanesi

Rathar'ın deniz sevgisi, buralardaki hiçbir balıkçıda yoktur, olmayacaktır da. Denizin derinliklerinde yaşayan canlıları, resimlerini ayrıntılı çizebilecek kadar iyi tanır. Hiçbir şeyden korkusu yoktur. Aslında balıkçıdır, ama denizci reisiymiş gibi muamele görür; onu balığa çıkarken görenler de 'Kaptan' diye hitap ederler. Ama bu civardaki balıkçılara kaptan denilmez; Rathar istisnadır. Buralarda yiğit, gözüpek birini arıyorsanız, bulacağınız tek insan evladı Rathar'dır. Bazı batıl inançlara ve anlatılan efsanelere inanan -Rathar'ın deyimiyle babaanne masallarına- ve onu uyarmaya yeltenen balıkçılar ile dalga geçer, küçümser: bazen de bahsettikleri canavarları gördüğünü ve onları yendiğini anlatıp kendisini yüceltir. Balıkçılar, her bir araya gelişlerinde Rathar'ın kahramanlıklarını tartışırlar. Birçoğu gerçek olduğuna inanır. Çünkü kendilerinin açılmaya cesaret edemeyeceği uzaklıktaki adacıkların içine aldığı tekinsiz bölgeye kadar açılabilen tek balıkçı Rathar'dır. Derler ki, o adalardan biri devasa ahtapot Kraken'in ta kendisidir. Bu söylenti bir veba salgını etkisiyle şehre yayıldığından beri, balıkçılar ve denizciler oralara gitmez olmuş.

Gözüpek Rathar, zamanında gülüp geçmişti bu söylentilere. Farklı ağaçlardan yaptığı ve kısa gemi ismini verdiği ufak deniz aracıyla adaların etrafını turlarmış. Oralarda balık boldur. Balıkların kendilerini Kraken'e kurban etmek için adaların etrafında toplandığı da konuşulmuştu bazı zamanlarda. Rathar, tüm söylentilere, efsane ve korku hikayelerine inanmamıştı, ölümüne kadar da inanmamıştır. Ancak denize açıldığı sisli bir şafakta, yani öldüğü gün, başına öyle bir şey gelir ki! Ne onun adına söylenen gözüpek, yiğit, kaptan kelimelerinin bir anlamı kalır, ne de devrilmez addedilen bedeninden ufak bir parça! Kraken'in bedenini midesine indirdiğin de öylesine doymuştur ki, ufak tefek balıkları istemez olmuştur. O günden sonra insanlarla avlanır. Ancak öyle doyar. Bu yüzden önceleri sevilen Rathar, şimdilerde halkım tarafından pek sevilmiyor. Onun yüzünden neredeyse her gün bir balıkçı kaybediyoruz. Rathar'ın başına gelenler de bir efsane aslında. Oldum olası hiç inanmamışımdır bu efsaneye. Biranızı buyurun bu arada. Ateşin başına yanaşın biraz. Bildiklerimi anlatayım sizlere; gerçek olup olmadığına siz karar verin!


Rathar, her zamanki gibi tüm hazırlıklarını bir gece öncesinden yapmış. Ertesi gün, güneş doğmadan evden ayrılmış; özel yapım zıpkını ve diğer aletleri de yanındaymış. Birkaç balıkçı görmüş onu. O gün de tekinsiz bir fırtına esiyor, önüne çıkan her şeyi savuruyor, paramparça ediyormuş. Hele sis! Bizim gümüşi sandığımız sis, o sabah kuzguni bir renge bürünmüş. Öyle diyor efsaneler vallahi, aslı astarını ben bilemeyeceğim!

Böyle havada balığa çıkmayı bırak, kapıdan adımını bile atmaya korkuyormuş insanlar. Pencerenin başına çömelmiş dışarıyı izleyen bir adam, bizim kahramanı görünce tebrik etmiş. Rathar, sesin geldiği yönü bulamaya çalışmış. Ama tam da nereden geldiğini bilmediğinden istemsizce paniklemiş. Söylentiye göre eskilerden tartakladığı belalı bir adamın tok sesine benzermiş bu ses. Rathar, adamın kendisinden intikam almak için geri döndüğünü sanmış o sıra.

“Neyi mi tebrik ediyorsun?” diye sertçe sormuş. Adamı da sisten pek göremiyormuş. Aslında adam arkasındaymış; ama o dağlara doğru konuşunca sesi bir-iki defa yankılanmış.

“Böyle havada balık avına çıkabiliyorsun ya! O yüzden tebrik ediyorum seni kaptan.”

Rathar sesin nereden geldiğini bilmediğinden, bu sefer sağına dönüp cevap vermiş.

“ Balıkçı dediğin adam yiğit olur, korkak değil.”

“ Öyle tabii, öyle,” diye yanıtlamış, nerede olduğunu göremediği adam. Hani gözüpek dediydim ya, hani korkusu yoktur dediydim Rathar için... İşte o sırada, adamı göremediğinden korkuya kapılmış Rathar. İlk defa o zaman korkmuş. Vallahi öyle bakmayın. Efsane böyle. Tabii o zaman adamın belalısı olmadığını da fark etmiş. Çünkü kısık bir tonda söylenen "Sadece kendisinin değil, bizim de başımıza bela açacak," sözünün ardından hışımla kapanan pencere sesini işitmiş. Birinin pencereden ona seslendiğini böyle fark edebilmiş kahraman Rathar!

Rathar daha fazla kalmamış orada. Geç kalmak istemiyormuş. Balıklar da tam sabah vaktinde toplanıyormuş çünkü. Önünü göremediğinden kah düşerek, kah ufak tefek kayalıklara toslayarak inmiş tepeden aşağıya. Şehirli balıkçıların evleri denize yakın sarp bir tepenin üzerine kuruludur. Tepenin hemen aşağısında da balıkçıların tekneleri olur. Rathar tepeden inmiş, ama kendi yaptığı küçük gemisini bulamamış. El yordamıyla gemisini ararken başka bir kimsenin teknesine vurmuş kafayı. Öyle sert vurmuş ki, efsaneye göre, iyice celallenip bağırmış çağırmış. Onun sesini duyan Kraken, işte o sırada uykusundan uyanmış!

Rathar, kafasını vurduğu tekneyle denize açıldığında sis perdesi aralanmış biraz. En azından önünü görebiliyormuş artık. Geç kalma telaşı ile bağırıp söyleniyormuş. Tek başına balığa çıktığından her bi' şeyi kendisi yapıyor, bu yüzden de yavaş ilerliyormuş. O gün içinde tuhaf bir his varmış. Bu his onu korkutuyormuş aslında. Ama balıkçılara: “Bugün bol kazançlı geçecek benim için. Balıkçılar zengini olacağım,” diye bahsetmiş hissinden. Bu yüzden balıkları kaçırmaktansa denizde boğulmayı göze alacağını da söylediği geçiyor bazı kaynaklarda.

Öğle vaktine doğru sis perdesi falan kalmamış. Güneş yükselmiş, berrak denizin üzerinde tuhaf pırıltılar belirmeye başlamış. Güneş yakıcı bir sıcaklıktaymış. Rathar terden sırılsıklam oluyor, iyice hiddetlenip küfürler ediyormuş. O sırada adacıklardan birine doğru ilerlerken denizin köpürdüğünü fark etmiş. “Herhalde güneşin sıcaklığından böyle oluyor,” diye düşünmüş. Doğrusu böyle bir şeyi gerçekten düşündüyse fazla zeki biri değildi.

Her neyse! Daha önce hiç görmediği büyükçe bir adanını önünde durdurmuş tekneyi. Sürüyle balık varmış. İrili ufaklı. Zaferin verdiği heyecan ve açgözlülük duygusuyla hiçbir balığa acımamış. Hepsini ustalıkla teker teker avlamaya başlamış. Onun halini en iyi şöyle betimleyebiliriz: Hazine gören bir define avcısı kadar gözü dönmüş!

Uykusundan uyandırıldığı için zaten öfkeli olan Kraken, bir de kurbanlarının çalındığını fark edince iyiden iyiye hiddetlenmiş. Rathar'ın ada sandığı şey bir anda sekiz kollu, kocaman sekiz gözü olan, siyah bir dev ahtapota dönüşmüş. Rathar, arkasında bir ahtapot olduğunu ancak gölgesinden fark edebilmiş. Devasa bir gölgenin ortasında bulunca kendisini, irkilerek arkasına dönmüş. Kraken mürekkep gibi siyah ve katı bir sıvıyı olduğu gibi Rathar'ın üzerine kusmuş. Kendisine pek güvenen kahramanımız savaşacak durumda değilmiş. Aşırı özgüveni yanında kılıç taşımasına gerek olmadığına inandırmış olmalı. Ahtapot'un salyalı kolları, kendisinin yüceliği karşısında pirinç tanesini andıran tekneyi sarıp sarmalamış. Rathar, siyah katı sıvı yüzünden hareket edemiyormuş. Kraken öfkeyle tekneyi havaya kaldırıp birkaç defa savurmuş. En sonunda tekneyle beraber, denizin derinliklerindeki yuvasına çekilmiş. Rathar'ın o zaman öldüğüne kesin gözüyle bakılıyor. Çünkü daha sonra kendisine ve teknesine dair hiçbir ize rastlanmamış. Rathar'ın ölümüyle ilgili farklı söylentiler var: kimileri yaratığın onu parçalara ayırıp yediğini, kimileri kollarıyla boğduğunu, kimileri de yaratığın Rathar'ı denizlerin korkulan diğer canavarı ve atası Ctulhu'ya kurban ettiğini söyler. Kesin bir şey yok. Kesin olan tek şey: gözüpek Rathar'ın gülüp geçtiği efsanelerden birinin ölümüne sebep olduğu.

Gerçi bu da bir efsane. Biz Rathar'ı bu efsane yüzünden sevme... Bir dakika, bir dakika! Eğleniyor gibiyiz ha? Biraz daha bira ister misiniz? Çünkü anlatacak daha farklı efsanelerim de var.

- SON -



Europa'ya İniş

-Gergin misin?
-Saatlerce süren simülasyon çalışmalarından sonra mı?Hayır.

İki kişilik keşif aracı Horus ana gemiden ayrılalı yarım saat oluyordu.Görevi Jüpiter’in insanlık için yeni bir yaşam alanı olma ihtimali taşıyan Europa uydusuna inmek,beş yıl önce gönderilen robot laboratuarlarla ana merkezin bağlantısının kopmasını araştırmaktı.Altı hafta önce biri hariç diğer ünitelerle sinyal alımı kesilmiş ardından ne olduğunu araştırmak için bir ekibin gönderilmesi kararlaştırılmıştı.

Deneyimli kontrolör Arthur aşağıya gönderdiği astronotun görevi tamamlamasını sağlamaya çalışıyordu.Profesyonel gibi davransa da onun hala amatör olduğuna emindi.Azimliydi ayrıca genç ve yetenekli.Onu izlerken yirmi sene önceki kendini görüyordu.
Dikkatini bedensel verileri yansıtan monitör çekti.Kalp atışlarında bariz bir artış vardı.Mikrofonu açtı.
-Sakin olmaya çalış evlat.Bunu yaparsan geri döndüğünde sana özel sandviçten hazırlıcam.
-Deniyorum.Burası çok sessiz.Etrafta uçuşan buzullar görmeye başladım.
-Atmosfere girmek üzeresin.Koruma kalkanını devreye sokacağım.Yinede dikkatli ol.
-Anlaşıldı patron.

Europa’nın yüzeyinin buzullarla kaplı olduğu biliniyordu ama atmosferindeki zehirli gazların katılaşıp katmanlar oluşturduğu sonradan ortaya çıkmıştı.Yüzeye ulaşmak için bu kütleleri aşmak gerekiyordu.Bu da kolay bir iş değildi.Öncü robotlar gönderildiğinde buluta benzeyen buz sürüleri onlara kötü bir sürpriz yapmıştı.Laboratuarları yüzeye monte etmeye kararlı olan ekip Bir haftalık uğraşının ardından güvenli yol olarak adlandırdıkları rota programını çıkartmayı başardılar.Şimdi belirlenen bu yoldan ilerleyen James korku ve merak içindeydi.Tek kişilik görevlerde kullanılmak üzere tasarlanmış uzaktan bakıldığında koca bir sineğe benzeyen küçük jet motorlara sahip minyatür bir uzay aracının içindeydi ve bu ona güven veriyordu.

-Tehlikeli bölgeyi geçtin.Nihayet.Tanrıya şükür.
Devasa bulutları aştıktan sonra karşısına tanıdık bir manzara çıkmıştı.Gözünün alabildiğine uzanmış buz kütleleri.Kutuplara bir göz atmak gibiydi.
-İrtifa seviyeni kontrol et.Kıç deliğine yaklaşıyorsun.
-Tanrım bu ismi kim buldu?
Keyifle güldü Arthur.
-Tahmin et.

Elektronik verilerle dolu led cama sahip fanustan dışarı bakarken onun bu benzetmesine gülmeden edemedi.Beş yıl önce buradaki buzulda bir delik açmak için inanılmaz saatler bir o kadarda emek harcanmıştı.Sonunda güneş enerjisini kullanan ucunda buz eritmek için kimyasallarla donatılmış gelişmiş bir sondaj makinesi ile bunu sağlamışlardı.Yaklaşık on metre genişliğinde açılan delik ışığın oynaşmasıyla beyazlığın içinde beliren kara bir deliği andırıyordu.Arthur’a göre ise bir kıç deliğiydi.
-İçeri süzülüyorum.
-Espri yeteneğin olduğunu biliyordum.
-Eğlenmek için aşağı gelebilirsin.
-Bunun için çok yaşlıyım.

İkisi de keyifliydi.En azından James korkuyu üzerinden atmıştı.Otomatik olarak rotada ilerlerken buzulların üzerinde uçan bir kuş gibi hissediyordu.Alçalan irtifa ile birlikte yöneldiği delik giderek genişliyordu.
-Hızlı bir iniş olacak babalık.
Arthur kumanda bölümünde ellerini birleştirmiş James’in üzerine montelenmiş kamera görüntülerini inceliyordu.”Sessiz ve ürkütücü.”diye mırıldandı.
-İyi şanslar evlat.

Oğlunu savaşa gönderen bir baba endişesi dolmuştu içine.Belki de onun ailesinin olmayışı kendisini etkilemişti.Yaşamda tutunmaya çalışan genç bir adamın her zaman desteğe ihtiyacı vardı.Bunu en iyi kendisi biliyordu.Birlikte çalıştığı kişilerle birçok tecrübe yaşamıştı ama James farklıydı.Onu eğitirken geleceğe yatırım yapan bir bankacı kadar hassastı.Şimdi ise korkuyordu.Aşağıda işler ters gidebilirdi.Önünde beklemesi gereken bir saat vardı ve zaman geçip gitmekte pek acele etmiyordu.

James ise buzulun içindeki deliğe girdiğinde ortalık birden karardı.Aydınlatma ışıkları hemen devreye girmişti.Katılaşmış buz yığınları üzerine vuran ışığın oluşturduğu renk tonları görmeye değerdi.James mavinin kılcal damarlar gibi her yana uzandığını,yeşil ve morun ardından kızıl neon yansımaların geride kaldığını hayranlıkla izliyordu.Ona hoş geldin gösterisi sunuluyordu adeta.
-İniş protokolleri devrede.
Üzerindeki bilgisayar sistemi devreye girmiş olmalıydı.Sesli komut sistemi aktifti.Delikten çıkmasına dakikalar kaldığını söylüyordu.Birden ışık azalmaya başladı.
-Yüksek enerji kaybı uyarısı.
-Neler oluyor?
-Radyasyon seviyesi korunamıyor.Elektrik sistemleri devre dışı.
-Lanet bilgisayar.
Bütün vücudu baştan başa sarsılmıştı.Ölesiye korkuyor,deli gibi titriyor ve bayılmamak için kendini zor tutuyordu.İrtifa hızı artmıştı.Kontrolü kaybediyordu.Zihnini toplamaya çalıştı.
-Manuel moda geçmeliyim.
Kontrolü ele almak için uğraşırken yedek enerji ünitelerini aradı.Jet itki motorlarına güç sağlamalıydı.Aracı kontrol etmek oldukça zorlaşmıştı.Eğer bir çare bulamazsa giderek hızlanacak ve korkunç bir son yaşayacaktı.Sakin olmak için elinden geleni yaptı ama yüzüne dolan ter damlacıkları ona mani oluyordu.Enerji bataryalarının yerini hatırladı birden.İçinde yeşeren umut fazla sürmeden sönüverdi.Boşluğa doğru bir lanet okudu çünkü bataryalar bacaklarının olduğu bölmeye sabitlenmişti.Oraya ulaşmak için aracın dışına çıkması gerekiyordu.Bunu yapamazdı.Dışarı çıkarsa radyasyon ve zehirli gazlar yüzünden anında ölebilirdi.Başka bir yol kalmamıştı artık.Seviye göstergesi ona bir şey anlatıyordu şimdi.
“Hızla delikten aşağı düşüyorsun.”

Sonunun geldiğini anlamıştı James.

- SON -
Başlık: Ynt: Vahşi Rıhtım Kısa Öykü Düelloları
Gönderen: Nightmare - 21 Şubat 2015, 18:53:15
Rathar efsanesi

Ancak denize açıldığı sisli bir şafakta, yani öldüğü gün, başına öyle bir şey gelir ki!

Yani hikaye neredeyse (benim görebildiğim kadarıyla) hatasız olduğu için bir tek bu cümleye takıldım. Burada YANİ ÖLDÜĞÜ GÜN kısmı gereksiz olmuş gibi. Hikayenin başında karakterin öleceğini belirtmek insanda merak duygusunu azaltır.

Genel olarak sıkılmadan okudum fakat biraz daha kısa olsa iyi olurmuş. Konu çok heyecan verici aksiyon sahneleri içermediğinden kısa bir tanıtımın ardından direk canavara gidişini yazabilirdin. Yani o siste adamla konuşması, korkması biraz gereksiz gibiydi.

Hoştu sıkılmadan okudum birazda heyecanlansaydım hikayede çok daha güzel olurdu.

Tebrikler.

Europa'ya İniş

Öncelikle konusu, işleniş, akıcılık, diyaloglar çok güzeldi. Tebrik ederim. Fakat hikayede bolca yazım hatası vardı. Örneklerle açıklayayım.

.Bunu yaparsan geri döndüğünde sana özel sandviçten hazırlıcam.

Hazırlayacağım olması gerekiyor.

Yinede dikkatli ol.

Hikayede bolca vardı. -De' nin ayrı olması gerek.

Yine hikayenin tamamında NOKTADAN sonra bir boşluk bıraksan iyi olurdu. Eskiden ben de bolca yapardım bunu. Mit uyardığından beri bu huyumdan vazgeçtim  :P Yani noktadan sonra bir boşluk bırakıp yeni cümleye öyle devam et. Aynı şey VİRGÜL içinde geçerli.

Tehlikeli bölgeyi geçtin.Nihayet.Tanrıya şükür.

Bu cümle beni biraz rahatsız etti. Nihayet ya da Tanrıya şükür ikisinden biri gereksiz. Mesela Nihayet tehlikeli bölgeyi geçtin deseydin Tanrıya şükür demene gerek kalmazdı. Tanrıya şükür tehlikeli bölgeyi geçtin deseydin Nihayet gereksiz olurdu. Ama ikisinin de cümle başında olması daha hoş olurdu sanki.

Şimdi sonuca geleyim. Yukarıda yazdıklarım haricinde iki hikayede çok güzeldi. Benim hikayeme bakarak sizi kıskandığımı itiraf etmem gerek  :P İkinci hikayenin bence mutlaka devamının gelmesi gerek. Böyle bir başlangıcın ardından son olması kötü olur bence yarışma haricinde bu hikayeyi devam ettir. İlk hikayede böyle bir şey mümkün değil tabii.

Sonuç:
İlk hikayenin yazarı kusura bakmazsa ikinci hikayeyi daha çok beğendiğimi söylemeliyim. Beni daha çok etkiledi açıkçası. Yani ilkine göre daha çok heyecanlandım okurken. Ama bu ilki kötüydü demek değil. İlki de çok iyiydi hatta hatalara bakacak olursak ilk hikaye daha hatasızdı. Ama kurgusunu pek beğenemedim. İkinizi de tebrik ederim. İkinci hikayenin devamını da bekliyorum :)

Bu arada sakın benim hatama düşüp buradan eleştiriye yanıt vermeyin istiyorsanız özel mesaj atabilirsiniz. Ya da cevabı oylamadan sonra verebilirsiniz.
Başlık: Ynt: Vahşi Rıhtım Kısa Öykü Düelloları
Gönderen: cankutpotter - 21 Şubat 2015, 20:21:56
Merhaba.
Çok güel bir proje olmuş bence. İki hikâye de çok güzeldi aslında.
İlk hikâyede bir efsaneyi dinliyoruz, bunu bir anlatıcının anlatıyor olması da hayli ilginçti bana kalırsa. Ama malesef okurken içim pırpır etmedi, gaza gelip de pek heyecanlanamadım. Tabii, illa ki heyecanlanacağım diye bir şey yok, arada bazen durulmak ve sakinleşmek de gerekir. Yine de biraz merak uyandırıcı kısımlar olsa güzel olurdu diyorum.

İkinci hikâye de gerçekten çok hoşuma gitti. Yalnız gözüme çarpan birkaç şeyi dile getirmek istiyorum:

-Sakin olmaya çalış evlat.Bunu yaparsan geri döndüğünde sana özel sandviçten hazırlıcam.

Burada Hazırlayacağım olsaymış daha iyi olurmuş sanki. :) Bir de keşke isimler yabancı olmasaymış. Biliyorum bu tür hikâyelerde türk isimleri kullanılınca biraz tuhaf oluyor ama neden olmasın?

Her neyse. Sonuçta proje güzel, hikâyeler de çok başarılı, ellerinize sağlık. Belki ben de katılırım. Ama henüz buna hazır hissetmiyorum kendimi.
Başlık: Ynt: Vahşi Rıhtım Kısa Öykü Düelloları
Gönderen: zaujas - 22 Şubat 2015, 00:29:56
İlk hikaye bir efsaneyi anlattığı için daha etkileyici olmalıydı diye düşünüyorum. Karakterin öleceğinin başta verilmesi bencede meraklanmamızı engelliyor.

İkinci hikaye açıkcası beni daha çok etkiledi ama konunun derinliğine oranla çok kısa ve sonu bir anda kesilmiş gibi, sanki devamı var hissi yaratıyor.

İki yazarında eline sağlık ama dediğim gibi benim favorim Europaya iniş.
Başlık: Ynt: Vahşi Rıhtım Kısa Öykü Düelloları
Gönderen: kargasiz - 22 Şubat 2015, 13:13:07
İlk öykü'de dikkatimi dağıtan zaman hataları var ama akıcılığı ikincisine göre daha güzel. İkinci öykü ise içeriğine göre çok güzel hazırlanmış. Kıyaslamada ikinci hikayeyi daha çok beğendiğimi söyleyebilirim.

İki yazarın da ellerine sağlık, bir sayfalık öykü ile güzel işler çıkarmışlar.
Başlık: Ynt: Vahşi Rıhtım Kısa Öykü Düelloları
Gönderen: - 22 Şubat 2015, 18:29:07
Efendim öncelikle yazarlarımızı tebrik ederek başlayayım. Genel olarak eleştirilerime geçmeden önce de şunları belirteyim. İlk olarak, hikayelerimiz az biraz daha kısa olsaymış çok daha iyi olurmuş bence. Bir de noktalama ve yazım yanlışları okumayı zorlaştıran etmenler. Elimizden geldiğince (ben de dahil ) bunlara daha çok dikkat etmeliyiz. Bunlar genel yorumlarımdı. Şimdi gelelim güzelim hikayelerimize.

Rathar Efsanesi için konuşuyorum;

İlk olarak dikkatimi çeken ayrıntı; Rathar'dan için, onu methetmek amacıyla balıkçı, denizci reisi, kaptan olarak bahsetmişsin. Bence burada aktarmak istediğin duyguyu güçlendirmek için, kaptan veya denizci reisi denmesinin nedenlerini de anlatmalıydın. Yine aynı şekilde Rathar'ın istisna olmasının sebebini okurken de, neden ona kaptan denildiğinin ayrıntılarını öğrenmek isterdim.

Adalardan birinin Kraken'in kendisi olduğunu öğrenmek hoştu ama aklımda bir şekil belirmedi doğrusu. Avatar'da aslan kaplumbağa vardı, onun kabuğunun üstü mini bir adacık gibiydi ama ahtapottan ne kadar ada olur bilemedim. Sisli günün ardından denize açılıp da balık tutmaya başladığında, hepsini teker teker avladığını yazmışsın ama bence burada bir mantık hatası var. Yani bir ağ felan atar insan :).

Anlatılan her şeyin arkası arkasına efsane oluşu çok hoşuma gitti. Bu efsaneler zincirini biraz daha uzatsaydın keşke :D. Son olarak hikayenin sonunda, hikayenin büyük ihtimal handa çalışan bir - garson mu denir bilemedim - görevli tarafından anlatıldığını öğrenmek de güzeldi. Çok beğendim, tebrik ederim :).



Europa'ya İniş için konuşuyorum;

Bu öykü için ayrıca söylemek gereği duydum. Noktalama hataları ve yazım yanlışları bu güzel öyküyü çok aşağı çekiyor. Doğrusu hikaye genel olarak beni kendine oldukça bağladı. Bir bakmışım bitmiş. O yönden oldukça başarılı buldum. Karşılıklı konuşmaların başlarına kısa çizgi  (-) koymak yerine karakterlerin isimlerini yazsaydın daha rahat bir okuma olabilirdi.

Buzullarla kaplı gezegenimizi biraz betimlemeni isterdim doğrusu, orası karanlıkta kaldı benim için. Bir de pilotumuz açılan deliğin içine girdiğinde ben bayağı bir aksiyon bekliyordum ama bu beklentim karşılanmadı. Kısacası pilotumuz delikten aşağı inmeye başlayana kadar benim için bir sorun yoktu. O bölümden sonra bir şeyler eksik geldi bana. Çünkü hikayeyi oraya bağlamışsın, o deliğin içinde bir şeyler olması gerekiyordu. Mistik, esrarengiz olaylarla karşılaşacağıma dair beklentilerim vardı. Senin hikayeni de çok beğendim. Benden bir tebrikde sana :).



NOT: Anketi açıyorum. Ha bir de yukarıda tüm yazdıklarım benim şahsi fikrimdir :D.
Başlık: Ynt: Vahşi Rıhtım Kısa Öykü Düelloları
Gönderen: seabiscuitxx - 24 Şubat 2015, 12:55:24
Aslında bu düellolarda kullanılan hikayeleri bir yayımcı bir araya getirse kitaplaştırsa hem yazanlar için motivasyon oluşturur hem de katılım sağlanır. Hep birlikte hikayelerin editörlüğünü yapabiliriz. Benimkisi öneri sadece.
Başlık: Ynt: Vahşi Rıhtım Kısa Öykü Düelloları
Gönderen: cankutpotter - 27 Şubat 2015, 00:53:12
Güzel fikir; ancak hikâyeler bir sayfalık, bunun için bayağı bir düello olması gerekir diye düşünüyorum.
Başlık: Ynt: Vahşi Rıhtım Kısa Öykü Düelloları
Gönderen: seabiscuitxx - 27 Şubat 2015, 15:10:45
Sevgili Cankutpotter. Buradaki kitleyi tam olarak bilemediğimizden fazla katılım olmamasına yüzeysel yaklaşabiliriz.Kimi yazar kimi okur pozisyonunda ama herkesin bu deneyimi yaşaması lazım bence. Açıkçası insan başta korkuyor ama yazmaya başlayınca bunun ne kadar keyifli bir iş olduğunu anlıyor.Ayrıca yazdıkça insan gelişir ve eleştirilerle mükemmelleşir diye düşünüyorum.

           Son düellodan sonra arkadaşların eleştirilerine teşekkür ediyor ve kendimce yanıtlar vermek istiyorum. Rakibim olan metaroid beni oldukça sarstı. Profildeki yaşına bakarak konuşuyorum.Yazma konusunda benden çok önde. Ben onun iki katı yaştayım tabi tecrübe ve deneyimlerde bu konuda etkili olmayı sağlıyor. Fantastik eser yazmaya hiç cesaretim olmadı çünkü oldukça zor ve hayal gücü çeşitliliği istiyor. Metaroid'i bu cesaretinden dolayı kutluyorum.

Eleştirilere gelirsek;

Nightmare için: Yazım hataları, de-da eklerinin ayrımı ve tekrarlar gibi dilbilgisi hataları bence de yapılmaması gereken önemli bir nokta. Ayrıca nokta ve virgülden sonra boşluk bırakma adetini sayende kazandım. Olumlu ve yapıcı eleştiri dilinden dolayı teşekkür ederim.

Cankutpotter için: Yazım hatalarına dikkat edeceğim artık ama bazen insanın basireti bağlanıyor gözden kaçırıyor. Karakterlerin yerli isimler olmasını bende düşündüm. Olabilirdi çünkü bu hikaye fantastik değil günümüz bilimkurgu dünyasına ait bir hikayeydi. Bu olayı kendi insanlarımızda pekala yaşayabilir. Bunu dikkate alacağım. Yorumun için teşekkürler.

Sevgili zaujas: Beğendiğine sevindim. Düellodan önce uyarmıştım. Ben kısa hikaye yazamıyorum diye. Aklımdakileri yazsaydım görünen hikayenin üç katı fazla bir durum oluşacaktı. Kendimi zor durdurdum diyebilirim :) Sende şansını denemelisin.

Kargasiz için: Hikaye yazmak oldukça zor çünkü kısa vadede kalıcı ve doyurucu olmak gerekiyor ama en azından merakta bırakma duygusunu yansıtabildiğimi düşünüyorum. Eleştirin için teşekkürler.

Hatunkız için: İnan benden çok şey istiyorsun. Bu dediklerini anlatırdım ama daha uzun bir alana ihtiyacım olacaktı o zaman. Kısa hikayeler yazdığımız için bazı bölümleri atlamak zorunda kaldım. Uzun yazdığımızdan da şikayetçisin. Bu kadar ekmeğe bu kadar köfte idare et artık :) Yapıcı eleştirilerinden dolayı teşekkür ederim.
Başlık: Ynt: Vahşi Rıhtım Kısa Öykü Düelloları
Gönderen: Metaroid - 27 Şubat 2015, 16:16:11
seabiscuitxx, düello teklifimi kabul ettiğin için teşekkür ediyorum öncelikle. Benim için ayrı bir heyecanı olan güzel bir düello idi. Bence ikimiz de iyiydik. Aslında benim asıl amacım yazım olarak ne halde olduğumu görmek ve eksiklerimi gidermekti.

Birçok insan yorum yaptı. Onlara teşekkür ediyorum. Söyledikleri eleştirilerde haklılar; ve o eleştirileri doğrultusunda çalışmalara devam edeceğim. Düello sonuçlarına baktığımda berabere kaldığımızı gördüm. Aslında yenilmeyi bekliyordum; bu sonuç beni bir sonraki düellolar için cesaretlendirdi. 3 oy alan diğer yarışmacı seabiscuitxx, seni de tebrik ediyorum :)

Hala düello atmaya hazırım. Doymuyorum nedense ;D
Başlık: Ynt: Vahşi Rıhtım Kısa Öykü Düelloları
Gönderen: zaujas - 10 Mart 2015, 10:32:41
sadece 6 kişi ankete katılmış, bence forumun ağır abileri tahtlarından inip biraz halkın arasına karışmalı.
Başlık: Ynt: Vahşi Rıhtım Kısa Öykü Düelloları
Gönderen: KoyuBeyaz - 29 Mart 2015, 16:00:53
Bu konu unutulmadı arkadaşlar! Yakında güzel bir süpriz sizleri bekliyor!
Başlık: Ynt: Vahşi Rıhtım Kısa Öykü Düelloları
Gönderen: Nightmare - 29 Mart 2015, 16:20:05
Bu konu unutulmadı arkadaşlar! Yakında güzel bir süpriz sizleri bekliyor!
Yaşa be bende biri hortlatsın diye bekliyordum :D
Bekliyoruz o zaman.
Başlık: Ynt: Vahşi Rıhtım Kısa Öykü Düelloları
Gönderen: cankutpotter - 29 Mart 2015, 23:33:12
Bak merak ettim şimdi ne yapacaksınız ki?

Ayrıca vizelerimden sonra ben de yapmak isterim bir düello. Gelin kapışalım. :D Şaka bir yana kafaları çalıştırmış oluruz, sınavlardan sonra iyi gelir.
Başlık: Ynt: Vahşi Rıhtım Kısa Öykü Düelloları
Gönderen: - 30 Mart 2015, 14:58:10
Tapançalarınızı doldurun beyler bayanlar :D. Güzel olacak güzel!
Başlık: Ynt: Vahşi Rıhtım Kısa Öykü Düelloları
Gönderen: - 11 Ocak 2016, 21:04:08
Selamlar arkadaşlar.

Bu başlığı tam bir yıl önce açmıştım, başlıkla ilgili bazı planlamalar oldu fakat sonrasında bunlardan vazgeçildi. Şimdi, tıpkı önceki düellolarda olduğu gibi devam ettirmek istiyorum.

gunisiginamektuplar (http://www.kayiprihtim.org/forum/profiles/gunisiginamektuplar-u7987.html)'la beraber bir düello atmaya karar verdik. Çook yeni bir üyemiz olmasına rağmen, kendisine teklifimi kabul ettiği için teşekkür ediyorum. Düellomuz ''Kan'' teması altında yapılacak. Öykülerimiz de bu ayın on üçünde; bir sorun, sıkıntı çıkmadığı vakit en geç saat altı sularında paylaşılacak.

Olumlu - olumsuz yorum ve eleştirilerinizi, oylarınızı eksik etmezsiniz umarım :).

Oylama da her zamanki gibi şurada (http://www.kayiprihtim.org/forum/vahthi-ryhtym-kysa-oyku-duellolary-ykinci-duello-ycin-anketimiz-t16481.0.html) yapılacak.

Beklemede kalınız :D.
Başlık: Ynt: Vahşi Rıhtım Kısa Öykü Düelloları
Gönderen: gunisiginamektuplar - 11 Ocak 2016, 21:46:15
Plana benimle başlanacak olması fikrini sevdim. Tamam rastgele bir şey oldu aslında ama sevdim. Olsun. Yeniden yazmaya bu kadar hızlı başlaacağımı da düşünmezdim. Vesile olduğun için teşekkürler.  :xD
Başlık: Ynt: Vahşi Rıhtım Kısa Öykü Düelloları
Gönderen: - 13 Ocak 2016, 20:26:02
Ben de katılmak istiyorum da biri bana meydan okusun :D Ben yeniyim buralarda şerif, biri meydan okuyana kadar da ben de oturup ustaları izler feyz alırım :)
Başlık: Ynt: Vahşi Rıhtım Kısa Öykü Düelloları
Gönderen: - 13 Ocak 2016, 20:46:58
Ben de katılmak istiyorum da biri bana meydan okusun :D Ben yeniyim buralarda şerif, biri meydan okuyana kadar da ben de oturup ustaları izler feyz alırım :)

Nightmare'a taze kana gel derim :D. Efendim meydan okuyanınız bol olsun. Amatörüz çoğumuz bu arada :).

Spoiler: Göster
Kendi adıma amatörün de amatörüyüm ;D.


Bu arada günisiginamektuplar henüz geri dönüş yapmadığı için düellomuz biraz gecikecek gibi gözüküyor :fringa.
Başlık: Ynt: Vahşi Rıhtım Kısa Öykü Düelloları
Gönderen: gunisiginamektuplar - 13 Ocak 2016, 21:16:39
Ben de katılmak istiyorum da biri bana meydan okusun :D Ben yeniyim buralarda şerif, biri meydan okuyana kadar da ben de oturup ustaları izler feyz alırım :)

Nightmare'a taze kana gel derim :D. Efendim meydan okuyanınız bol olsun. Amatörüz çoğumuz bu arada :).

Spoiler: Göster
Kendi adıma amatörün de amatörüyüm ;D.


Bu arada günisiginamektuplar henüz geri dönüş yapmadığı için düellomuz biraz gecikecek gibi gözüküyor :fringa.
Bence bu adam fazlasıyla alçak gönüllü davranıyor. Hiç sanmıyorum Hatunkız. Bekleyip göreceğiiz. :D
Başlık: Ynt: Vahşi Rıhtım Kısa Öykü Düelloları
Gönderen: - 13 Ocak 2016, 21:28:32
Her zamanki gibi öykülerin hangimize ait oldukları anket sonuçlandıktan sonra belli olacak. Herkese keyifli okumalar :).

Kan Hırsı

"Et yiyin ve kan için. Yiğitlerin etini yiyeceksiniz ve dünya beylerinin kanını içeceksiniz. Sarhoş oluncaya kadar kan içeceksiniz." (Tevrat, Hezekiel Bölümü 39/18-20)
"Onları kasaplık koyunlar gibi ayır ve öldürme günü için onları hazırla." (Tevrat, Yeremya Bölümü, 12/3)

Başka yaşamlardan buraya daha güçlü olmak, insan denilen ve kendini mükemmel sanan ırkın aslında hiçbir şey olmadığını ispatlamak için gönderildim. Yaklaşık 2000 yıldır tek başıma avlanırım. Yarattığı topraktan varlıkların tüm kanlarını tek bir seri hareketimle akıtarak Tanrı’ya müteşekkir olduğumu hatırlatırım. İnsanların yaşadığı bu küçük gezegene ilk geldiğimde ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Ta ki karşımda kanlı canlı, ne yapacağını bilemez duran bir insan görene kadar… içimde durduramadığım bir öldürme arzusu belirdi henüz nasıl öldüreceğimi bilmeden. Fakat ona yaklaştıkça bunun için biçilmiş kaftan olduğumu anladım.

Benim yanımda bir cüce gibi duran insanın boyu, ancak bir serçe parmağım kadardı. Tırnağımla boynuna attığım küçük bir çizik; onun tüm hayatının, geleceğinin sonu oldu. Her insanın öldürme günü farklıydı. Her insanın kıyameti benim ellerimdeydi. Ben hesap vermeleri için onları Tanrı’ya rastgele gönderirken diğer meleklerin tüm işleri de bana verilmişti. Bazen Güneş’i saklardım insanlardan. Bazen bereket saydıkları yağmuru. Yüce Tanrı’nın gazabından korkan bir ben vardım. Tüm melekler çoktan helak olmuştu. Her şey benim için güzeldi. Adeta Tanrı’nın sağ koluydum. Hatta sol kolu da.
Hep takdir alan küçük aile çocuğu gibiydim. Takdir aldıkça daha çok öldürüyordum. Tek başıma yetişemeyince kan arzumu diğerlerine de aşılıyordum. Toplu katliamlar gerçekleştiriyordum. Gördüğüm en güzel öğrencim geldi aklıma.

Ne yaptığını merak edip kendi işlerime ara verme gereksiniminde bulundum ve onun yanına gittim. Bana sunduğu manzara devasa bir dağ oluşturmuş insan bedenleriydi. Kanları özenle çekilmiş ve benim adıma Tanrı’ya sunulmuştu. O günden sonra onu oğlum belledim. Bir insanoğlunu gerçekten mükemmel saydım ve beraber saydık. İçinde tıpkı benim gibi bitmeyen bir öldürme arzusu vardı. Hep daha güçlüsünü öldürüyordu. Onun Tanrısı da bendim. Beni memnun ettikçe kendisi memnun oluyordu. Fakat bir gün, kendi Tanrısının canını alıp alamayacağını araştırmaya cüret edince, onu da kendi Tanrıma kurban ettim. Kimi dilde Azrail idim. Kimi dilde Erlik. İnsanoğlu binlerce isim bulup yakıştırdılar. Ama işte ben, ismi olmayan bir Tanrı hizmetkarıyım.
Fakat son zamanlar… bir ceza gibiydi benim için. Şimdi de.
Şimdi devasa boyutlarımla bile sonunu göremediğim bir ormanın sonunda kayboldum. Ağaçlar kuru. Tek bir yaşam belirtisi yok. Güneş’in ruhu çağrılarıma cevap vermiyor. Yüzlerce yıldır bir bereket damlası çağırıyorum. Buraya bir insanın gelebilmesi için içimden Tanrı’ya yalvarıyorum. Onun da evinin kapısı sonuna kadar sürgülü. Bir ses duyamıyorum. İnsan ırkı tükendi ve benim bu dünyada canını alabileceğim tek bir varlık kalmadı. Görevim sadece bununla ilgiliydi. Şimdi ne yapmalıydım? Kendimi mi öldürmeliydim? Bu güçte bir varlığı ancak Tanrısı öldürebilirdi. Ama onu öldürmeye tenezzül bile etmiyordu. Yüzlerce yıl dolandım durdum.

Ve en sonunda anladığım şey şuydu. Son nefesini verdiğinde değil, seni hatırlamayacak tek bir varlık kalmayınca ölürsün. Son nefesimi hala vermiş değilim. Tanrı’dan merhamet dilenerek geçiriyorum yıllarımı. Beni duyması için yalvarıyorum.  En sonunda ne mi oldu?
Cevap; aslında evrimin görebildiğimiz yerlerindeki birer süreci. Kendimi affediyorum. Kendimi  kutsuyorum. Arındırıldım. Tüm kirlerimden, kesiklerimin üzerinde kuruyan kabuklarımdan, çukurlarımı biriktiren ıslak toprağımdan, üzerimde seslendirilen acı dolu ağıtlarımdan, çığlıklardan ve saklambaç oyunlardan, sevgimi her an hazinem gibi gizlilerimde saklamamı isteyenlerden. Hepsinden bütünümle arındım. Artık, temizim.

- SON -


Yıldız Kanı

Piehes, ışıkların arasında tek başına yaşardı. Tek dostu yıldızlardı. Onları izlemeyi ve onlarla sohbet etmeyi çok severdi. Bir gün yıldızları seyrederken, en sevdiği yıldızlardan biri kayıverdi. Piehes ne kadar ararsa arasın onu hiç bir yerde bulamadı. O günden sonra içini bir korku kapladı, ya bir gün sevdiği diğer yıldızlar da kaybolursa diye. O da ışıkların arasından emretti ve en sevdiği on yıldızı ak krallığına çağırdı. O zamandan sonra ışıkların arasında birlikte oturdular.

Yine bir gün, bu on yıldız aynı rüyaya kadir oldular ve bu rüyalarını çok sevdiler. Bundan Piehes’e bahsedip, ondan dileklerini gerçekleştirmesini istediler. Fakat Piehes eğer bu dileği gerçekleştirirse yine yanlız kalacağını biliyordu. İlk başta pek yanaşmadı buna. Lakin yıldızlar rüyalarında ne kadar mutlu olduklarını anlatarak ikna ettiler onu. O da içinden gelmeyerek yıldızlara kendi rüyalarını gerçekleştirecek güçleri ödünç verdi ve dedi ki: “Orada hiç kaybolmadan dolaşacaksınız. Rüyanızı gerçek kıldığınız vakit ise ödünç alınan geri verilecek. Nefesiniz kesilir ise size ve soyunuzdan gelenlere cennetimde yer verilecek.” Yıldızlar bundan bir şey anlamadılar fakat Piehes’in bu dediklerini kabul ettiler.

Yıldızlar birlik olup, elde ettikleri bu güçlerle dünyayı var ettiler. Onu yuvarlak kıldılar, aynı rüyalarındaki gibi. Dört bir yanını denizlerle kapladılar. On yıldız da el ele vererek denizlarin altından karayı çekip çıkardılar. Ve birlikte tasarladılar her yerini. Ödeşme günü geldiğinde ise ödünç alınan güçler geri verildi, lakin biri hariç. Tüm yıldızlar kandırılmıştı. Bunların hepsini planlayan, o rüyayı tüm yıldızların akıllarına aynı anda sokan bir diğeriydi. Emanetini de geri vermedi. Ve tüm gücünü kullanarak gizlendi. Aslında niyeti kötü değildi ama sözün tutulması gerekiyordu. İşte o vakit tüm yıldızlar anladılar kandırıldıklarını. Af dilediler Piehes’ten, onları tekrar ışıktan krallığına alsın diye.

Fakat Piehes çok kırılmıştı buna, kendinin yanından bu kadar kolayca ayrılabilmelerine. Seslendi cennetinden onlara: “Sizi kandıranı ve beni aşağılıyanı alt edip, emanet alınanı geri getirmediğiniz sürece sizleri yanıma almayacağım, çünkü çok kırıldım sizlere. Ama yine de yalnız bırakmayacağım sizi, gün ışığı akşamında solsa da sabahleyin yeniden doğacak!”

Yıldızlar da söz verdiler bunun için. Ve böylece Dandukis’i avlamaya başladılar.

Yıldızların her birine seçme hakkı tanındı. Her çift, bir ırkın atası oldular. İmarin’in eşi ise onun yaptığını yanlış bulmasına, ona katılmamasına rağmen seçme hakkı elinden alınarak bir insan şekline girmeye zorlandı ve kendi ırkının atası olma şansı yok oldu. Çiftler kendilerine yurt edindikleri yerlerde çoğalmaya, kültürlerini geliştirip Piehes’in dileğini gerçekleştirmek için çalışmaya başladılar.

Ancak, insanlar zamanla çok paranoyaklaşmaya başladılar. Bir diğer çift atayı da yanlarına alarak, diğer iki çifti kurban etmeye ve buradan elde ettikleri güçle bir silah dövmeye karar verdiler. Çünkü atalar ölümsüzlerdi ve sihirleri de çok güçlüydü. Kanları da yıldız kökenlerinden geldikleri için ilahi bir metal alaşım elde etmelerini sağlayacaktı. İnsanların bu planını öğrenen Fanhek’ler kaçtılar. Kaçmadan önce de kurban olması planlanan diğer ataları uyarmışlardı. Fakat onlar Fanhek’lere inanmayarak yollarına devam ettiler. Fanhek’ler sırra kadem bastı.
Lakin haklılardı. İnsanlar, müttefik oldukları atalarla birlikte diğer çifti yok ettiler ve onların kanından bir yay dövdüler. Yay çok büyük bir güce sahipti. Onu kullanmanın sonuçlarını kimse bilmiyordu. O sırada insan atalarının ilk erkek çocukları Oroghan ortaya çıktı ve yayı eline alarak tüm ahaliye seslendi:

- Öyleyse ben kullanırım, atalarımın dileğini gocunmadan gerçekleştiririm. Sonucu ne olursa olsun. Ya Piehes’in cennetinde ışıktan krallığında ya da burada dünyada yaşamaya devam ederim.

Böylece ortak, devasa bir ordu toplandı ve tek seferde Dandukis’i alt etmek için büyüsünün izini sürdüler... Bu ordunun başına da yayı kullanacak olan ilk evlat Oroghan getirildi. Sonunda onu bulduklarında Dandukis, ne kadar onlara zarar vermek istemese de atalar ve emrindekiler onu bastırmak ve yok etmek için var güçleriyle saldırdılar. Dandukis hepsini geri püskürttü lakin bu enerji patlamasıyla Piehes’in görüş alanına yeniden girmişti. Gök yarıldı, bulutlar patladı ve Dandukis’in saf güçten oluşmuş parlayan bedeni yere yapıştı. Çamurla birlikte şekli değişmeye ve biçimlenmeye başladı.

Dandukis dönüştüğü şeyden nefret etti, kendinden iğrendi. Oroghan onun bu şok olmuş, zayıf anından faydalanarak yayını gerdi ve gücü serbes bıraktı. Yaydan bembeyaz bir ışık kütlesi fırladı ve Dandukis’in bedenini yeryüzünden sildi. Fakat Oroghan bu büyünün ağırlığını taşıyamayarak mahvoldu ve oracıkta tüketti büyü onu. Atalar Dandukis’i alt ettiklerini sanıp tanrılarından bağışlanma dilediler fakat tanrı Piehes, onların kurtulmak için birbirlerini yok etmelerinden hiç hoşlanmamıştı ve sessiz kaldı. Zaten Dandukis de yok olmamıştı, sadece bir çift yıldız atasının kanından dövülen yay ancak Dandukis’i uyutacak kadar güç salabilmişti. Oroghan’in soyu devam ettikçe de öyle kalacaktı.

Yıllar geçti ve zaman içerisinde yapılan savaşlar sonucunda tüm atalar teker teker öldüler. Eskiye dair önemli meseleler unutuldu. Biri dışında, ne olursa olsun Oroghan’ın soyu kurumamalıydı.

- SON -

Başlık: Ynt: Vahşi Rıhtım Kısa Öykü Düelloları
Gönderen: - 13 Ocak 2016, 21:58:28
O zaman ben Nightmare'a meydan okuyorum önerinle iyi mi ettim kötü mü bilmem :D

Birinci Öykü Yorum: Başta Tevrat olması çok hoştu yazarı bayaa kültürlü olmalı. Dini olarak Azrail ve Erlikten de bahsedilerek zaten bunu yeterince açık etmiş. Öldürme hırsının bir insanı -karakter insan olmasa dsa- nelere götürebileceğini gösteren güzel bir hikaye çıkmış ortaya

İkinci Öykü Yorumum: Bu da güzeldi sanırım basit bir şekilde sıradan Yaratılış Efsanesi yeni karakterlerle yeniden kurgulanmış. Ataların ya da onlardan oluşan ırkların adları biraz karıştı ve dikkatim dağıldïysa da kurgusu sağlam.


Sevmek bakımından favorim Kan Hırsı oldu :) Bence yaratıcı ve sorgulayıcı bir öykü
Başlık: Ynt: Vahşi Rıhtım Kısa Öykü Düelloları
Gönderen: Nightmare - 13 Ocak 2016, 22:57:10
Yetiştim yetiştim!
Emrecan Doğan düello teklifi yapmışsın. Ben de evde kısılıp kalmıştım (Halı saha sonrası sakatlık). Teklifini kabul ediyorum. Özel mesaj kısmına gel ;)

Bu arada öyküler şahane. Öykülerin yazarlarını bilmiyoruz tabi ama her halükarda hatunkızın amatör olmadığı belli.

Kan hırsı hikayesi oldukça etkili bir hikayeydi. Akıcı ve güzel bir üslüpla yazılmış. Azrail isimli meleğe güzel bir bakış açısıyla yaklaşılmış. Uzun zamandır forumda böyle bir hikaye okumamıştım. Çok beğendim.

Yıldız kanı da aynı şekilde çok iyiydi. Dünyanın yaratılışı vardı bu kezde önümüzde. Yıldızlara verilen güç belli değildi sanırım. Ya da ben gözden kaçırdım. Bu hikayeyi de beğendim.

Yalnız benim dikkatimi çeken şey her iki öyküde de ilahi kavramlar kurgulanarak hikaye ortaya konulmuş. Temanın kan olmasına rağmen iki hikayeninde bu yönden benzerlik göstermesi ilginç olmuş. Acaba planlı mı yazıldı bu şekilde?

Her neyse iki hikayenin de yazarını tebrik ediyorum. Elinize sağlık. Bu konunun tekrar canlanması iyi oldu :)
Bu arada kan hırsı bir tık daha iyiydi sanki ;)
Başlık: Ynt: Vahşi Rıhtım Kısa Öykü Düelloları
Gönderen: seabiscuitxx - 14 Ocak 2016, 14:37:24
İki yazarı da tebrik ediyorum. Üzerinde düşünülmüş hikayeler ama durağan anlatım iki hikayeyi de boğmuş. Hatta benzer tarzlar karşı karşıya gelmiş. Yani aynı kalemden çıkmış gibi.
Seçtiğimi burada belirtmeyeceğim. Oylamaya bırakıyorum.
Başlık: Ynt: Vahşi Rıhtım Kısa Öykü Düelloları
Gönderen: milenya - 14 Ocak 2016, 23:07:28
Hikayeler benim için fazla kısaydı, dakikalar içinde bittiler. Üzdüler beni ama sanırım bu sayede iki kez okuyabildim.
Kahraman bakış açısını her zaman çok sevmişimdir. Kan Hırsı bu yönüyle beni çok memnun etti lakin istediğim duyguyu alamadım. Birincil kişiyle yazılan hikayelerin duygu yönünden daha dolu olmalarını bekliyorum şahsen. Konu bütünlüğünü bu kadar kısa bir yazıda yakalamış olman harika. (Bunu yapabilen kişileri cidden kıskanıyorum. :) )
Yıldız Kanı ile ilgili yapılmasını sevmediğim yorumlardan birini yapacağım ama okudukça aklımda döndü durdu. WoW'un hikayesinde dünyaların yaratılışı o kadar çok kafamda döndü ki hikayeni okuduktan sonra döndüm WoW'un hikayesini tekrar bir gözden geçirdim. Benzerlik yok ama çağrışım yapıyorlar. (Bütün yaratılış hikayeleri çağrışım yapar zaten.) Akıcılığını beğendim, diğerine göre daha fantastik ve daha hızlı bir hikayeydi.
İkinizin de ellerine sağlık. Bu düello konusu epey hoşuma gitti, bu sayede rıhtımın karanlık köşelerinde çıkıp biraz daha aktif olabildim umarım devam eder.
Başlık: Ynt: Vahşi Rıhtım Kısa Öykü Düelloları
Gönderen: - 17 Ocak 2016, 18:59:19
Nightmare ile olan düello kaynadı ama Milenya'ya meydan okuyayım bari :) Madem karanlıklardaydı çıkmışken gel de ez beni :D
Başlık: Ynt: Vahşi Rıhtım Kısa Öykü Düelloları
Gönderen: gunisiginamektuplar - 17 Ocak 2016, 19:37:40
Oylama bittiğine göre sevgili Hatunkız'ı yorumlayabilirim. Fakat öncelikle anlatım  biçimlerimizin ciddi manada benzeştiğini ben de fark ettim. Ruh eşim ilan ediyorum onu. :D
Yorumuma gelecek olursaak. Şöyle ki tema ve anlatım üzerinde biraz daha vakit ayrılırsa mükemmel bir hikaye çıkabilirdi karşımıza. Yazarken bir sayfayı aşmamak için sanırım sevgili Hatunkız, isimleri bize tanıtmaktan çekinmiş. Yazarken aynı konuda ben de zorluk çektim o yüzden olabildiğince betimlemeye ve iç konuşmalara yer vermeye çalıştım.
Ama okurken yine de zevk aldım. Diğer arkadaşlara yorumları için çok çok teşekkür ederiz.

Dipnot: Hatunkız, hala amatör olduğuna inanmıyorum. Saygılar. :)
Başlık: Ynt: Vahşi Rıhtım Kısa Öykü Düelloları
Gönderen: Evis - 17 Ocak 2016, 21:09:03
Bugün okudum iki hikayeyi de. Öncelikle Kan Hırsı'nı okudum; Hatunkız'ın hikayesi sanarak. Çünkü oylamada gunisinamektupların önde bitirdiğini biliyordum. Nedense Azrail yerine hep bir Kurtadam geldi aklıma ilk hikayede. Duyguların daha iyi aktarılabileceği yerde bu biraz eksik kalmış gibi. Kutsal kitaplarda Azrail'in de canının alınacağı yazar aslında ama bu çokta sorun değil. Geniş zamanda geçtiği için aksamalar da var gibiydi. Ama fikir güzel.  Hızla yazılmış bir havası vardı sadece. Bu sorunlar tek sayfa sınırı ve kısıtlı zamandan dolayıdır diye tahmin ediyorum.

Diğer hikayeyi daha fazla beğendiğimi itiraf edeyim. Destansı havayı güzel yansıtıyordu. Genel mitolojik kurguda  ilerlemiş olmasına rağmen yine de kendine haslığını korumuş. İlk hikayedeki zaman aksamaları bu hikayede de vardı. Ama nedenini az çok tahmin edebiliyorum. Üstte söyledim hatta :).

İkinizin de eline, fikrine sağlık.  Ben oyumu ikinci öyküden yana kullanırdım ama geçti. :)
Başlık: Ynt: Vahşi Rıhtım Kısa Öykü Düelloları
Gönderen: - 18 Ocak 2016, 14:40:21
Sude, açıkçası başka bir hikayeye başlamıştım. Onu yarıda bırakıp bunu yazmaya karar verdim. Kararsızlık olunca böyle biraz üstünkörü kaldı hikaye. Ama okurken zevk aldıysan ne mutlu bana :).

Spoiler: Göster
Saygılar :D.


Evis, dostum yorumların için teşekkür ederim. Hikayem bir mitoloji hikayesi olunca özgün olarak kalmak çok çok zor oluyor, eğer kendine has bir hava yaratabildiysem mission complete demektir :). Tekrar, okuduğun ve yorumladığın için teşekkürler :).