Ben mutlu oldum. Lütfen, devam!
Facebookta görmüştüm hikayeni. Sen olduğunu bilmiyordum açıkçası. Çok güzel bir giriş yapmışsın. Tatmin olacağımız kadar fazla, merakta bırakacak kadar da az bilgi vermişsin. Süper.
Belli bir yaşa gelen ormanlılar varoldukları yerden memnun değillerse talihlerini belirlemek için hana binerler ve daha güzel bir kaderi bulacaklarını umdukları umut dolu yürekleriyle hana binerlerdi.
2. bölüm gibi dünyayı tanıtan parçaları bence aksiyonun içine yedirmek gerek. Böyle olaya bir türlü başlayamamış gibi oluyoruz. 3, o açıdan gayet güzeldi mesela. Hem Setir Krallığı'nı gördük hem de karaktere dış dünyaya açılması için bir sebep verildi.
Bağlaç olan de'lerde ve bazı cümlelerde sıkıntılar var. Böyle güzel akan bir hikâyede can sıkıcı olabiliyorlar.
Mesela:AlıntıBelli bir yaşa gelen ormanlılar varoldukları yerden memnun değillerse talihlerini belirlemek için hana binerler ve daha güzel bir kaderi bulacaklarını umdukları umut dolu yürekleriyle hana binerlerdi.
Hikâyen umarım yarım kalmaz, ben takip etmeye devam edeceğim. Eline sağlık.
Abi mu hikaye muhteşem olacak :D Öyle ki, beni Rıhtım'daki derin uykumdan uyandırıp sonunda doğru düzgün bir mesaj atmamı sağladı.
Hikayenin çok farklı bir havası var, bana eskiden okuduğum yine böyle bir amatör kurguyu (gerçi buna amatör denilebileceğini sanmıyorum ama anladın sen) hatırlatıyor. O öyküyü de büyük zevkle okurdum, bunu da öyle okuyorum. Devamını bekliyoruz heyecanla.
Emeğine sağlık :)
İhtiyarların masalları, aslında sadece hatırası kalmış yaşamlarına yaktıkları gizli bir ağıttır aslında.Gözümden kaçmış. Düzelteceğim hemen.
Aslındalardan biri fazla.
Setir krallığı Satır krallığına her yıl bir kadınlarından birisini saray hizmetçisi olarak göndermeyi ve her an bir prensesi krallıklarının hüküm temsilcisi olarak tutmayı taahhüt etmişti.
Bir kadınlarından kısmında bir fazla.
Ancak İhtiyarlar öyle gençler gibi çok utanmaz, her şeyden alınmazdı.
Burada bunun yerine daha farklı bir şey olabilirmiş gibi duruyor. Çünkü genelde yaşlılar daha alıngan, gençler vurdumduymazdır. Karaktere göre değişir tabi ama genelde böyledir.
Şimdi genel olarak gidişatı fazla basit buldum. İlk başta ihtiyarın anlattığı hikaye gayet iyiydi. Ama bir adamın anlattığı hikayenin ardından hiç bilmediği, görmediği biri için hanını terkediyor. Daha önce handan pek çıkmadıysa bu adam dünya üzerinde pek fazla yer bilmediği belli. Yani çok basit ya :/ Bir hikaye için düşünmeden yollara düşmesi mantıksız, hem de çok. Belki de hancının garipliği burdadır bu da olası.
Son cümlendeki aşk ve bencillikten kastını da anlayamadım. Aşktan kastın içki olmalı ki adamı umursamayıp bencillik yapıyor? Çünkü bir hikayeyle aşık olmak için fazla sert bu hancı.
Benim nacizane tavsiyem daha dikkatli ve yavaş ilerlemen. Fazla yazmak için hikayenin akışını bozmana gerek yok. Bir sonraki bölümü merakla bekliyorum.
En yalan yalanlar, insanın kendisine söyledikleriydi.
Burada en yalan yalanlar güzel olmamış sanki. Kulağa hoş gelmiyor en azından.
Bu bölümde biraz bağlamışsın gibi ama geçen bölümdeki eleştirim hala devam ediyor. Hancının üzerindeki baskı geçerli bir sebep olabilir ama bunu bize iyi aktarman lazım. Saniyesiyle değişen bir beyin için çok büyük nedenler lazım. Bence bir sonraki bölümde hancının çocukluğunu ve yaşadıklarını anlatmalısın. Tabi sadece okur olarak tavsiyem. Bir sonraki bölümü merakla bekliyorum.
Bu hikayeyi daha düz bir olay kurgusu ile okumak isterdim. Dinamik ve karakterlerin bizi ordan oraya sürüklediği bir hikaye olarak.
Güzel ve karmaşık cümleler kurup, farklı betimlemeler yazmaya çalışıyorsun ama tüm bunları güzel bir hikayeyle kaç kişi harmanlayabilir ki? Sadece hikayeni doğru bir şekilde okuyucuya aktarmaya odaklanmalısın bence.
Birde böyle bir dünya yaratıp içinde Ferhat ile Şirin'den bahsetmen bana çok garip geldi. Ferhat ile Şirin bu yarattığın evrene ait karakterler değilse hikayende onlara değinmen çok mantıklı değil.
Hikayeden daha çok deneme tadı var yazdıklarında. Eline sağlık.