Kayıp Rıhtım Arşiv Forum

Liman Kenti => Televizyon => Konuyu başlatan: DarLy OpuS - 22 Ağustos 2008, 17:46:26

Başlık: Uzay Yolu
Gönderen: DarLy OpuS - 22 Ağustos 2008, 17:46:26
Uzay Yolu

(http://upload.wikimedia.org/wikipedia/tr/3/31/STInBeauty.jpg)

İngilizce özgün adı ile "Star Trek" , Türkçesi ile "Uzay Yolu", Gene Roddenberry tarafından yaratılmış bilim kurgu televizyon dizisidir. Bugüne kadar 6 televizyon dizisi, 10 sinema filmi, yüzlerce roman, video oyunu, ve fan hikayesi olarak yayılmıştır. 8 Eylül Cuma, 2006 yılında Uzay Yolu'nun ilk televizyon yayının 40'ıncı yılı kutlandı.

İnsanların galakside diğer bilinçli canlılarla birleşerek Birleşik Gezegenler Federasyonu'nu kurdukları, hayali bir 3. Dünya Savaşı sonrası bir geleceği tasvir eder. Evrende yalnız olmadıklarını anlayınca insanlık kendilerine özgü birçok zayıflık ve kötü alışkanlıklarını geride bırakır.

Kahramanlar genelde fedakardır ama zaman zaman sonuç almak için başka yollara baş vurabilirler. 1960'larda Orijinal Seri'de ve diğer seriler de olduğu gibi hikayelerdeki çatışmalar ve politik boyutlar günümüz olaylarını yansıtırlar. Dizilerdeki emperyalizm, sınıf kavgası, ırkçılık, insan hakları ve teknolojinin etkileri gibi konular ilk yayınladıkları zaman olduğu gibi bugünde yankılanmaktadırlar.

Tr.wikipedia.org'dan alıntıdır. ;)
Başlık: Ynt: Uzay Yolu
Gönderen: Baal Adramelech - 25 Ağustos 2008, 19:00:03
"Işınla beni spak!"

Kesinlikle bir klasiktir. Star Wars kadar sevmesemde güzel olduğunu düşünüyorum Star Trek'in.
Başlık: Ynt: Uzay Yolu
Gönderen: PhoenixMan - 25 Ağustos 2008, 19:18:52
"Işınla beni spak!"

Kesinlikle bir klasiktir. Star Wars kadar sevmesemde güzel olduğunu düşünüyorum Star Trek'in.
Annem severdi bana da sevdirmişti... Tabii büyüyü Turist Ömer bozmuştur... :D
Başlık: Ynt: Uzay Yolu
Gönderen: Arlinon - 25 Ekim 2008, 12:07:05
Başroldeki kaptana hep külüstür gemileri verirler  ;D
Başlık: Ynt: Uzay Yolu
Gönderen: Dúrgonath - 09 Mart 2009, 19:04:21
"osman ışınla beni"
*sigarasından bir nefes alır* "makina soğuk."

xD
Başlık: Ynt: Uzay Yolu
Gönderen: Canina - 02 Mayıs 2009, 12:56:36
Turist Ömer'li olan dışında hiç sevmedim :D. Ama o zamanda yaşasaydım severdim sanırım, sonuçta elinde muhabbet kuracak bir Star Wars yok. :D
Başlık: Ynt: Uzay Yolu
Gönderen: Dúrgonath - 03 Mayıs 2009, 20:37:46
Cey-cey'in (J.J. Abrams) çektiği bir nevi prequel filmi olan, yani olayların başlangıcını anlatan film çok fena yanılmıyorsam 8 Mayıs'ta gösterimdeymiş.
Başlık: Adam Savage Bu Sefer De Kaptan Kirk’ün Koltuğunu İnşa Etti!
Gönderen: mit - 21 Mayıs 2015, 13:02:05
(http://www.kayiprihtim.org/portal/gorsel/2015/05/adam-savage-star-trek-chair.jpg)

Adam Savage Bu Sefer De Kaptan Kirk’ün Koltuğunu İnşa Etti!

Mythbusters ile tanıdığımız, şimdilerdeyse One Day Builds adlı kendi programını sunan Adam Savage, Uzay Yolu dizisinden feci derecede aşina olduğumuz kaptan koltuğunu gerçeğe dönüştürdü.

Aslında koltuk sıfırdan tasarlamış sayılmaz. Çünkü Savage onu bir yıl önce eBay’den almış ama ucuz işçiliği ve kötü taklitçiliği karşısında öyle büyük bir hayal kırıklığına uğramış ki (eh, ne de olsa adam her şeyi kendi elleriyle birebir üretmek gibi muazzam bir yeteneğe sahip) onu bir yıl boyunca deposunun tozlu köşelerine hapsetmiş.

Ama en sonunda, düş kırıklığını bir kenara bıraktığında (bunun için 1 yıl beklemiş, evet. Düşünün artık kaç parçaya ayrılmış adamcağızın yaşlı kalbi) onu karanlıklardan çıkarıp adam etmeye karar vermiş. Böylece sadık dostu Jeremy Williams’la kafa kafaya verip orijinal Atılgan’daki koltuğu birebir olarak inşa etmişler.

Videonun tamamını haberimizden izleyebilirsiniz; koltuğun ilk hâliyle son hâli arasındaki fark (Savage’ın deyimiyle %99.9 isabetlilikle) gerçekten de olağanüstü. Eğer çok fazla vaktiniz yoksa ya da teknik ayrıntılar sizi ilgilendirmiyorsa ilk birkaç dakikayı izleyip koltuğun ilk şeklini gördükten sonra Skati’nin yardımı olmaksızın 32:00’ye ışınlanabilir ve Savage’ın bir çocuk kadar şen bir şekilde gerçekleştirdiği eğlenceli sunumu izleyebilirsiniz. Ses efektlerine dikkat…

Bu arada gözünüz durmadan stüdyodaki diğer eşyalara kaçıp kaçıp duracak, boşuna kendinizi tutmaya çalışmayın. İzlemek için buradan (http://www.kayiprihtim.org/portal/2015/05/19/adam-savage-bu-sefer-de-kaptan-kirkun-koltugunu-insa-etti/) buyurun.
Başlık: Ynt: Uzay Yolu
Gönderen: oguzkaan - 04 Ekim 2015, 18:33:35
Şu muhteşem serinin altındaki mesajların azlığı böyle bir site için beni üzdü. O yüzden seriler hakkında -sadece tv dizileri- ufak tefek bir şeyler yazmak istedim. Yazı boyunca bazı kısaltmalar kullanacağım bunlar;
*TOS – The Original Series
*TNG- The Next Generation
*VOY- Star Trek Voyager
*DS9 – Deep Space Nine
*ENT – Star Trek Enterprise

İlk kimin aklına gelmiş ki?

Önce bize bu muhteşem evreni sunan adam hakkında bir şeyler yazmalıyım. Gene Roddenberry, 1991 yılında 70 yaşında öldüğünde geride milyonlarca sevene sahip, devasa bir bilim kurgu evreni olan Star Trek markasını bıraktı. Roddenberry, II. Dünya Savaşı’nda savaşmış, boyundan dolayı savaş uçağı pilotu olamayacağına kanaat getirilip bomba uçaklarını uçurmuş bir savaş gazisi ve pilotuydu. Kazalar atlatmış, ölümlerden sorumlu tutulmuş, insanların hayatlarını kurtarmıştır.

Savaştan sonra Los Angeles polis teşkilatına katılmış ve 7 yıl çalıştıktan sonra tam zamanlı bir senarist olmak için istifa etmiştir.  Birçok dizi için bölümler yazmıştır. Harbourmaster, Bat Masterson, Jefferson Drum gibi.

1966 yılında 3 yıl sürecek olan Star Trek’i -daha sonradan Star Trek: The Original Series adını alacak olan diziyi- yaratmıştır. Günümüzde de hala aktif olan ve birçok insanı kendine hayran bırak bu evreni insanlığa sunduğu için kendisine teşekkür ederiz.

O kadar şey hangi sıra ile izlenecek ki?

Yazının burasına bir es koyup bu kadar televizyon bölümünü nasıl spoiler yemeden zevk baltalanmadan izleyeceğiz sorusuna cevap vereyim. 
İlk olarak her diziyi yayınlanma sırasına göre izleyin. Kendim de öyle izledim ve yeni arkadaşlar içinde uygun bir yoldur.  Araya da filmleri serpiştirmelisiniz. Yok ben kronolojik sıraya göre izleyeceğim diyenler bu adrese bakabilir. http://thestartrekchronologyproject.blogspot.hu/
Yayınlanma sırası:
1-TOS
2-TAS (Sevmediğim için bu seri hakkında bir şey yazmayacağım)
3-Filmler 1-6
4-TNG
5-Film 7
6-DS9
7-VOY
8-Film 8-10
9-ENT
10-Film 11-12


(http://i1058.photobucket.com/albums/t406/ogzkaan/Star%20Trek/star-trek-11.jpg)
Star Trek : The Orginal Series (TOS)

İzleme Süresi: 3 Gün ve 8 Saat – 80 saat – 4800 dk – 288000 sn

Özet: Her şey bununla başladı. İlk bölüm 1966 yayınlandığında birçok insanı etkileyen bir marka oluşacağını kimse düşünmemiştir. 3 sezon sonra iptal edildiğinde tarihin tozlu ve başarısız kısmına gideceğine gün geçtikçe hayranları artmaya devam etti. Peki, bu kadar özel olan neydi?
İlk kez bilimkurgu televizyon ekranına mı aktarılmıştı? Hayır. İlk kez yeşil kanlı bir uzaylı mı görmüştük? Hayır. Star Trek bir ütopyaydı. İnsanların ırksal olarak eşit olduğu sadece bilgilerini geliştirmek adına yaşadıkları, birçok uzaylı ırkla beraber kurdukları Federasyon ile hiçbir insanın gitmediği kadar uzağa gitmeye hedefleyen bir diziydi. Onu başarılı yapan işte bunlardı.

Alıntı
"Space: the final frontier. These are the voyages of the starship Enterprise. Its five-year mission: to explore strange new worlds, to seek out new life and new civilizations, to boldly go where no man has gone before."
İşte bu sözlerle giriş yapıyordu dizi. TOS, William Tiberius Kirk’ün kaptanlığında 5 yıllık bir keşif ve diplomasi görevine çıkan NCC-1701 kayıt numarasına sahip Enterprise’ın hikâyeleriydi. Ütopik toplumlardan, distopik toplumlara, henüz emekleme çağında olan medeniyetlerden, Federasyonun çok ilerisinde olan medeniyetlere kadar sayısız çeşitliliğe sahip galaksi de bir yudum suydu Enterprise’ın yolculukları ve insanlar bu çerçeveden daha fazla bakmak istediklerinde devam serileri geldi.

(http://i1058.photobucket.com/albums/t406/ogzkaan/Star%20Trek/trek.jpg)

Karakterler:

James T. Kirk (Kaptan)
William Shatner tarafından canlandırılan Kirk, galakside ki tüm kadınlar tarafından sevilen, bir asker ve diplomattır. Seri boyunca karakteri çok yönlü olarak incelenen Kirk, Trek evreninde en bilinen ve sevilen karakterlerden biridir.

Alıntı
“İnsandan insana bir dokunuş. Biz aynıyız. Aynı tarihi, aynı mirası ve aynı yaşamı paylaşıyoruz. Biz ayrılamayacak şekilde birbirimize bağlıyız. Kadın veya erkek, bu fark etmez. Biz insanız. İşte bu şekilde yapacaksın, Teğmen, kim ve ne olduğunu hatırlayarak. Birazcık ete ve kana büründün ve sonsuz evrende gitmektesin. Burada gerçekten sana ait olan insanlığın geride kalan bölümüdür.  Bizim asıl görevimiz de burada.”
Star Trek: The Original Series 2. Sezon 2. Bölüm “Who Mourns For Adonis”

Mr. Spock (Birinci Subay ve Bilim Subayı)
Leonard Nimoy tarafından canlandırılan Spock, İnsan ve Vulcan melezidir. İki kültürün arasında kalan karakteri Trek evreni açısından önemlidir. Kirk ve Spock arasında ki dostluk serinin ana temalarından biridir.

Alıntı
"Fascinating"
Star Trek: The Original Series Tüm Sezonlar Tüm Bölümler

Montgomery Scott (Baş Mühendis)
Sürekli fizik kurallarını zorlaması hatta değiştirmesi istenen adam olan Scott, James Doohan tarafından canlandırılmıştır.

Alıntı
"I cannae change the laws of physics! I've got to have thirty minutes!"
“Fizik kurallarını değiştiremem. 30 dakikaya ihtiyacım var.”
Star Trek: The Original Series 1. Sezon 7.Bölüm “The Naked Time”

Hikaru Sulu (Dümenci)
Kim George Takei’yi sevmez ki? Kabul edelim tüm serinin en ikonik karakterlerinden birisi olmaya zaman içerisinde başarmıştır. Favori sahnelerimden birisi elinde epe ile ortalıkta dolaştığı bölümdü.

Alıntı
"I'll protect you, fair maiden."
“Seni koruyacağım, güzel bakire.”
Star Trek: The Original Series 1. Sezon 7.Bölüm “The Naked Time”

Pavel Andreievich Chekov (Seyrüseferci ve Güvenlik Subayı)
Walter Koenigg’i daha çok Babylon 5’da ki rolü ile sevsem de Trek evreninde Rus aksanlı İngilizcesi ile joker karakterdir.

Nyota Uhura (İletişim Subayı)
Nichelle Nichols tarafından canlandırılan Uhura karakteri aslında tüm televizyon tarihinin önemli karakterlerinden birisidir. Siyahilere karşı katı politikaların olduğu bir çağda bir televizyon dizisinde oldukça önemli bir role sahip olması ile Star Trek’i mükemmel yapan bir diğer detaydır.

(http://i1058.photobucket.com/albums/t406/ogzkaan/Star%20Trek/TNG_head.jpg)
Star Trek: The Next Generation

İzleme Süresi: 7 Gün ve 4 Saat – 172 saat – 10320 dk – 619200 sn

Özet: Roddenberry’e röportajlarının birinde Patrick Stewart tarafından oynanan ve Enterprise’in kaptanı olan Jean-Luc Picard kelliğine atıf yapılan bir soruya verdiği cevap Star Trek evrenini anlamak açısından oldukça önemli bir noktaya parmak basar.
Alıntı
Reporter asked “Surely they would have cured baldness by the 24th century?" Roddenberry answered, "In the 24th century, they wouldn't care."

İşte bu cevapta saklı bu serinin ana teması. İnsanların dış görünüşü, fikirleri, dinleri –varsa eğer Star Trek çoğu zaman o konuya pek bulaşmak istemez.- önemsizdir. Önemli olan bilgi havuzuna kattıklarıdır. Daha iyi bir galaksi daha iyi bir yaşam adına yaptıklarıdır.

TNG, yine Roddenberry tarafından yapımcılığı üstlenilen bir seri olmasının yanı sıra devamında gelen serilere de ilham kaynağı olmuş uzun soluklu bir eserdir. Zaman çizgisi olarak TOS’un yaklaşık 100 yıl sonrasında geçen seride, daha büyük bir Enterprise ile keşif seferine çıkan TOS’dan ayrı olarak Klingon’ların Federasyon’un müttefikleri olduğu ve Romulanlar ise hala düşman oldukları bir evrede geçen seri izleyicilerine yeni düşman ırklar tanıtmıştır. Bunların başında tüm Star Trek evrenin en ilginç ırklarından biri olan Borg, askeri bir sistemle yönetilen bir medeniyet olan Cardassia ve Kayserili –burada Kayserili arkadaşlardan özür dilerim- tüccarlarımızdan çok daha uç düzeye kaçmış Ferengiler Star Trek evrenine tanıtılıyor.

(http://i1058.photobucket.com/albums/t406/ogzkaan/Star%20Trek/ngcrew.jpg)

Karakterler;

Jean-Luc Picard (Kaptan)
Hiç yaşlanmayan adam Patrick Stewart tarafından canlandırılan Kaptan Picard sanırım geek evreninin en bilinen karakterlerinden biridir. Picard TNG serisi boyunca üzerine en çok oynanan karakter olmasının yansıra tüm Trek evreni içinde bir mihenk taşı –her kaptan için söylenebilir- sayılabilir.

Alıntı
"Engage."
Star Trek: The Next Generations Tüm Sezonlar

William T. Riker (Birinci Subay)
Jonathan Frakes tarafından canlandırılan karakter tüm seri boyunca bence Picard’ın gölgesinde kalmıştır.  Böylesi iyi olmuş demekten de kendimi alamıyorum.

Alıntı
“The unexpected is our normal routine.”
“Bizim her zamanki düzenimiz, beklenmedik olaylar zaten.”
Star Trek: The Next Generations 2. Sezon 4.Bölüm “The Outrageous Okona”

Geordi La Forge (Baş Mühendis)
En başta dümenci olup sonra da baş mühendis olmasıyla da ilginç bir karakter olan La Forge’u LeVar Burton canlandırmıştır. Doğuştan kördür ve VISOR adı verilen cihazla çevresini belli bir seviyeye kadar görebilme yetisi kazanmıştır.
Alıntı
"There's theory and then there's application. They don't always jibe."
“Teori ve uygulama. Her daim uyumlu olmuyorlar.”
Star Trek: The Next Generations 4. Sezon 16.Bölüm “Galaxy's Child”

Worf (Taktik Subayı ve Güvenlik Şefi)
Michael Dorn tarafından canlandırılan Worf karakteri Trek evrenin en etkileyici karakterlerinden birisidir. İnsan kültüründe yetişmiş ve ailesel sebeplerden kendi ırkı tarafından sevilmeyen Worf, seri boyunca izlemesi hem eğlenceli hem de aydınlatıcı bir karakter olmuştur.

Alıntı
"Sir, I protest! I am not a merry man!"
Star Trek: The Next Generation 4. Sezon 20. Bölüm “Qpid”

Beverly Crusher (Doktor)
Gates McFadden tarafından canlandırılan karakter Wesley Crusher annesidir.

Deanna Troi (Danışman)
İnsan ve Betazoid melezi olan Marina Sirtis tarafından canlandıralan Troi karakteri Betazoid yarısından gelen empat özellikleri ile bir psikoloğun rolünü üstlenmiştir.

Data (Bilim Subayı)
Starfleet’in tek androidi olan Data Brent Spiner tarafından canlandırılmıştır. İzlemesi keyifli ve serinin felsefik olarak dayandığı kalesi olan bir karakterdir.
Alıntı
“We are more alike than unlike, my dear Captain. I have pores. Humans have pores. I have... fingerprints. Humans have fingerprints. My chemical nutrients are like your blood. If you prick me ... do I not ... leak?”
“Benzerliklerimiz farklılıklarımızdan daha fazla benim sevgili Kaptanım. Benim gözeneklerim var. İnsanların gözenekleri var. Benim... parmak izlerim var. İnsanların parmak izleri var. Benim kimyasal gıdalarım, sizin kanınız gibi. Bana bir şey batırırsanız, ben de... sızdırmam mı?”
Star Trek: The Next Generations 2. Sezon 4.Bölüm “The Naked Now”

(http://i1058.photobucket.com/albums/t406/ogzkaan/Star%20Trek/DS91.jpg)
Star Trek: Deep Space Nine

İzleme Süresi: 7 gün 4 saat – 172 saat – 10320dk – 619200sn

Özet: İzninizle burada biraz fanboyluk yapmak istiyorum. Tüm Trek evreninde ki o başarılı, göz kamaştırıcı, muhteşem ütopyayı alıp biraz daha realist ve karanlık biçimde ele alan bir seri olarak benim için diğerlerinden ayrı bir yerde durur. Aynı zamanda bir gemide geçmeyen tek Trek dizisidir. Daha ilk bölümden kendinden öncekilerden farklı olacağı izlenimini vermiştir. Sisko ve istasyonda yaşayanların emelleri yeni yerler, türler keşfetmek değildir. Onların görevi diplomatik yöntemlerle Bajorian halkını Federasyona katmak Cardassia’ya karşı bir karakol görevi görmek ve Gama çeyreğine açılan stabil bir solucan deliğinin de muhafızlığını yapmaktır. DS9, Trek dizileri içerisinde uzun soluklu öyküsü ile en ayrışanıdır. Bajorian halkının dini görüşlerine yer vermesi, oldukça doyurucu savaş sahnelerine sahip olması ve “In the Pale Moonlight” gibi tüm Trek dizi tarihinde ki en aykırı ve mükemmel bir bölüme sahip olmasıyla da bence her zaman diğer serilerden bir adım önde olacaktır.

DS9 veya ilk adı ile Terok Nor, Alfa çeyreğinin en önemli derin uzay istasyonlarından birisidir. Stabil solucan deliğine yakınlığı, Cardassia işgalinden kurtulmuş Bajorian halkının sahipliğini üstlendiği bu istasyon çeyreğin gördüğü en güçlü düşmanlardan birine karşı ilk savunma noktası olmuştur.

(http://i1058.photobucket.com/albums/t406/ogzkaan/Star%20Trek/ds9crew.jpg)

Karakterler;

Benjamin Sisko (Kaptan)
Bu karakterinin seri boyunca gösterdiği değişimleri yansıtmak konusunda on numara bir iş ortaya konulmuş. Tabii ki Avery Brooks’un oyunculuğa başta biraz farklı gelse de alışınca ne kadar uyumlu bir halde karakteri yansıttığı gözden kaçmamalı.

Alıntı
"I lied. I cheated. I bribed men to cover the crimes of other men. I am an accessory to murder. But the most damning thing of all... I think I can live with it. And if I had to do it all over again, I would. Garak was right about one thing - a guilty conscience is a small price to pay for the safety of the Alpha Quadrant."
Star Trek: Deep Space Nine 6. Sezon 19.Bölüm “In the Pale Moonlight”

Jadzia Dax (Bilim Subayı)
Simbiotik yaşam formalarına ve hikayeye kattıkları çeşitliliğe bayılırım. Ve kim Terr Farrell’ı sevmez ki! Spoiler vermemek adına burada susuyorum.

Alıntı
"Sometimes I like it when the bad guy wins."
Star Trek: Deep Space Nine 5. Sezon 13.Bölüm “Fort he Uniform”

Julian Bashir (Sağlık Subayı)
Alexander Siddig’in oynadığı bu haşarı, çapkın ve başarılı bilim insanı tüm seri boyunca arkaplanı açıklanana kadar oldukça itici gelmişti. Yine spoiler vermemek adına susmalıyım.

Alıntı
“There are many situations in life that test a person's character. Thankfully most of them don't involve death and destruction.”
Star Trek: Deep Space Nine 5. Sezon 4.Bölüm “Nor the Battle to the Strong”

Kira Nerys (Bajoran Milis Binbaşı)
Üzerine en çok yoğunlaşılan kararkterlerden biri olan Major Kira (böyle söyleyince ayrı bir havası var, evde Major Kira diye dolaştığım vakitler vardı.) Nana Visitor tarafından canlandırıldı. İzlemesi oldukça zevkli bir karakterdi.

Alıntı
“Fighting hit and run, always outgunned, living on nothing but hate and adrenaline. It's not much of a life and it eats away at you so that every day a little part of you dies.”
“Vur kaç taktiğiyle savaşmak, hep silahlanmak, nefret ve adrenalin içinde bir hayat yaşamak. Bu yaşamak değil. Kişiyi yiyip bitirir, bu yüzden her gün bir parçan ölür.”
Star Trek: Deep Space Nine 4. Sezon 14.Bölüm “Return to Grace”

Odo (Güvenlik Şefimsi)
Rene Auberjonois tam makyajla oynadığı bu karakterde harika bir iş çıkartıyor. Ayrıca bu yazı boyunca Starfleet üyesi olmayan tanıttığım ilk karakterdir. Yine spoiler.  “Hu'tegh”

Quark (Sivil)
Rules of Acquisition 21 derki: “Never place friendship above profit.” Armin Shimerman tarafından canlandırılan Quark yer yer bu kurala uymasa da eğlenceli ve bol tebessüm ettiren bir karakterdi.

Alıntı
Rules of Acquisition 6
“Nothing is more important than your health... except for your money.”

Miles O’Brien
TNG’den transfer bir karaktere olan O’Brien Colm Meaney tarafından canlandırıldı. Yine dizi boyunca etkin karakterlerden biridir. 

(http://i1058.photobucket.com/albums/t406/ogzkaan/Star%20Trek/VOY_head.png)
Star Trek: Voyager

İzleme Süresi: 7 gün 4 saat – 172 saat – 41700dk – 619200sn

Özet: İlk kadın kaptan, Delta çeyreğini keşfe çıkan ilk Federasyon gemisi, yepyeni ırklar olacaktır harika diye başladığım dizi ne yazık ki tüm heyecanımı, hevesimi kursağımda bıraktı. Elinizde muhteşem, üzerinde çok farklı senaryolar uygulanacak bir konsept var ama siz o kadar kötü aktarıyorsunuz ki izleyiciye hakaret gibi oluyor. Tüm  ırklar insansı, hadi bunu prodüksiyonun parasına bağlayıp işin içinden çıkabiliriz. Peki ya bu adamlar evlerinden ki sanki tüm Federasyon insanlardan ibaretmiş gibi herkesin DÜNYA, DÜNYA diye bahsederek dolaşması ayrı bir tartışma konusu, 70000 ışık yılı uzaklar nerede travmalar, intiharlar vs. Ne kadar iyi bir ütopya kurarsanız kurun davranışları bu derece değiştirmek akıllı bir seçim olmaz. Bir madde daha buraya not düşeyim ve çemkirmem son bulsun. O nasıl bir finaldir? ‘hayal kırıklığı olan surat’

Şu dizinin iyi yanlarından birisi de bize Intrepid sınıfı gemileri sunmuş olmasıdır. Gezegene iniş yapabilen, medikal servisi tamamen dijitalleşmiş, biyo-nörolojik jeller ile desteklenen bilgisayar sistemine sahip küçük ama hızlı olarak tanımlanabilir.

(http://i1058.photobucket.com/albums/t406/ogzkaan/Star%20Trek/tvs685aa-star-trek-voyager-crew_wide-f6a363d86d5a6178ec476ab2f9c436da38923576.jpg)

Karakterler;

Katheryn Janeway (Kaptan)
Kate Mulgrew tarafından canlandırılmıştır. Ne Picard gibi bir arkeolog, ne de Sisko gibi seri için temel taşı gören ruhani bir göreve sahip olmuştur. Janeway herhangi baskın bir özelliğe sahip olmayan sıradan bir karakter gibi yazılmış bir kaptan olması ile benim için tamamen bir hayal kırıklığı olmuştur.

Chakotay (Birinci Subay)
‘Lan o kadar bölüm var hiç Kızılderili bir karakter yok. Hadi bir tane yazalım.’ denmiş ve Robert Beltran tarafından canlandırılan Chakotay kararkteri ortaya çıkmış ki kendisi bir haindir. (Lan spoiler oldu. Sadece birkaç bölümlük, ama 8))

B'Elanna Torres (Baş Mühendis)
Roxann Dawson tarafından canlandırılan karakter seri boyunca belki de üzerine en düşünülmüş ve karakter gelişimi en iyi yansıtılmış olan olabilir.

Tom Paris (Seyrüsefer Subayı)
Robert Duncan McNeill tarafından canlandırılan karakter serinin başrollerinden birine sahip olsa bile hiçbir zaman o ağırlığa ulaşamadığını hissettiriyor.

Neelix (Moral Subayı)
Ethan Philips tarafından canlandırılan karakter serinin komedi elementi rolünü üstlenmeye çalışanıdır. Becerebildiğini düşünmüyorum.

Tuvok (Güvenlik Şefi)
Star Trek Vulcan olmadan olmaz. Tim Russ burada siyahi bir Vulcan’lıyı canlandırıyor. Çok ilginç – Vulcan’dan eksantrik davranışlar beklemek yanlış olur-  bir karakterde değildi.

Harry Kim (Taktik Subayı)
Garrett Wang tarafından canlandırılan karakter seri boyunca oldukça pasif kalıyor çünkü derinlemesine üzerine gidilecek bir yapıya sahip değil.

The Doctor (Medikal Hologram)
Robert Picardo’dan başkası oynasa inanılmaz sıkıcı olacak bir karakter inanılmaz oyunculuk sayesinde eğlenceli ve izlemesi oldukça zevkli bir karaktere dönüşüyor.

(http://i1058.photobucket.com/albums/t406/ogzkaan/Star%20Trek/New_Title_S3_002.jpg)
Star Trek: Enterprise

İzleme Süresi: 4 gün – 96 saat – 5760dk – 345600sn

Özet: Seriye yayın sırası olarak son eklenen ama kronolojik sırada en başta gelen televizyon dizisidir. Federasyonun kurulma aşamasını ve ilk Enterprise ile yapılan keşif görevlerini anlatan seri daha çok dünyanın yabancı yaşam formlarına olan bakış açısına odaklanmıştır. Trek severlerden bazıları seriyi evrenin zaman çizelgesine uymadığı için kötülerken bir grup ise farklı  bir yere koymuştur. Ben ikinci gruptanım nedenine gelince süreklilik açısından Enterprise’ı daha etkili görürüm. İzleyen arkadaşlar söylediklerimi anlayabilirler, izlemeyenler ise izlediklerin de anlayacaklardır. (Spoiler olmasın diye burada kırk dereden su getirmeye çalışıyorum. Biraz anlayış :-[)

Trek evrenine yeni bir vizyon getirmeye çalışan seri Roddenberry’nin bilim ütopyasının oluşmasından çok daha öncesine günümüzden sadece 1-1,5 asır sonrasını konu edinince daha karanlık ve diğer serilerde görmeye alışık olmadığımız kişisel hırsların, politik manevraların, gizli grupların, izolasyon meraklılarının olduğu değişik öykülere sahiptir.

Şunu da söylemeliyim eğer Trek evrenine J.J. Abrahams ile başladıysanız ve sizin için Kirk, Chris Pine, Spock ise Zachary Quinto’ysa zaman çizelgesi bozulmamış olarak izleyeceğiniz tek dizidir.

(http://i1058.photobucket.com/albums/t406/ogzkaan/Star%20Trek/enterprisecrew.jpg)

Karakterler:

Jonathan Archer (Kaptan)
Scott Stewart Bakula role yakışmış ve insanlık tarihinin en önemli kaptanlarından birisi olacak bu adamı bileğinin hakkı ile oynamış.

Dr. Phlox (Sağlık Subayı)
John Billingsley tarafından canlandırılan karakter Denobulan ırkındandır. Not: Denobulan gülüşü diye bir şey var ki Joker’den hallicedir.

T'Pol (Kumadan)
Jolene Blalock tarafından canlandırılan ve Trek evreninin kadınlara karşı gösterdiği ve son filmlerde dahi atlatılamayan obje benzeri davranış modeli adına önemli bir örnektir. Özellikle bir vücut kremleme sahnesi var ki “Oha lan! Bu kadar da belli edilmez ki!” tespitini yapmamak elde olmuyor.

Malcolm Reed (Teğmen ?)
Dominic Keating tarafından canlandırılan karakter özet kısmında bahsettiğim konu akışları adına oldukça önemli bir karakterdi.

Travis Mayweather ( Dümenci )
Anthony Montgomery uzayda doğan bir karakterdir. İlginç bir yanı yoktu.

Hoshi Sato (Dil uzmanı)
Linda Park tarafından canlandırılan karakter henüz evrensel tercüme cihazı olmadığından onun görevini yerine getirmekteydi.

Charles Tucker III (Kumandan, Mühendis)
Trip olarakta bilinen Connor Trinneer tarafından canlandırılan karakter üzerine en çok oynanan ve benimde beğendiğim bir karakterdi.

Sonuç:
İyisiyle kötüsüyle kişisel görüşlerimin ön plana çıktığı bir yazı oldu. Yine de Trek evrenine dahil olmak isteyen ama aklında şüphe bulunan arkadaşları eğer bu yazıdan sonra bir “trekkie” yaptıysam bu bana yeter.
Başlık: Uzay Yolu
Gönderen: Bay_Karamsar - 06 Temmuz 2016, 23:19:19
The Orginal Series'teki Klingon ve Romulanlar'ın karakteristik özellikleri ile The Next Generation serisinde tersyüz olmuş gibi geldi.

TOS'teki Klingonlar hile ve kurnazlık ile imparatorluklarını genişleten ırkken; Romulanlar, onur için fetih mantığında hareket eden savaşçılardı. TNG'daki Klingonlar, onurlu savaşçılara; Romulanlar ise sinsi üçkağıtçılara dönüşmüştü.

Bu konuda bir tutarsızlık hissetmiştim.

Bakalım, sinema için tasarlanan alternatif Uzay Yolu evreninin son filmi nasıl olacak. Senaryoda, Uzay Yolu'nu bilen, geek insan, Cornetto Üçlemesi'nin de baş mimarlarından Simon Pegg'in imzası bulunduğundan kimi kesim son filmden umutlu. Hoş, ST Beyond'un ilk fragmanından sonra gelen tepkiler karşısından, "zaman değişti, alışın bunlara," minvalinde yorumlarda bulunmuştu. Bu yorumu ve bundan önce kendisinden seriye daha sadık dokunuşlar beklendiğini düşününce: Kendi taze fikirleri yerine, önceki Uzay Yolu filmlerinde görülen felsefi fikir ve tartışmaların sabun köpüğü kıvamında tekrarlarıyla karşılaşılacağı fikri uyandı. Eh, bu yeni evrenin önceki filmleri de derin değildi. Asıl serinin film halkaları da, güçlü yanlarına rağmen, TV yapımlarındaki kadar etkili değildiler. Lakin gelecek vizyonu ve Uzay Yolu vizyonu açısından yeni şeyler ortaya koyamayacaksalar, onlardan bile zayıf kalma tehlikesine düşeceklerdir bu yeni filmde de. Sinema uyarlamalarından çok şey beklememek gerek. Uzay Yolu evreni için gözler, asıl, gelecek yeni TV serisi çevrilmeli. Serinin geleceğini yeni TV serisi belirleyecek. Bakalım :-\.
Başlık: Ynt: Uzay Yolu
Gönderen: oguzkaan - 26 Eylül 2017, 22:48:37
Star Trek: Discovery başladı. İlk iki bölümde modern anlatım tekniği ile birleştirilmiş, teknojinin ilerlemesinin insanın fütüristik mimari ve teknoloji anlayışı üzerinde ki değişimini gözler önüne serercesine dolu dolu bir başlangıç yaptı. İzleyin, izlettirin dostlar. Ayrıca bildiğiniz gibi arkasında Bryan Fuller -Hannibal, Pushing Daisies- var.
Başlık: Ynt: Uzay Yolu
Gönderen: Bay_Karamsar - 27 Eylül 2017, 18:44:05
Ne bileyim. Discovery'ye karşı şüphelerim geçmedi  :-[ Uzay Yolu konusunda biraz eski kafalıyım :-\
Başlık: Ynt: Uzay Yolu
Gönderen: Bay_Karamsar - 10 Ekim 2017, 16:08:16
Star Trek Discovery'ye ancak 4. bölümde ısınabildim. Sanırım yapımcı ekibin niyeti genelde tek bölümde işlenen konuyu bir sezona yaymak.

Tabii bu sadece tahminim. Ya da umudum mu desem  :-[ Tam tersi ya da alakasız bir şey çıkarsa diziye karşı daha ne kadar iyimser olurum bilemem :-\

Dizi alışıp sevdiğimiz Star Trek ideallerini tanıtmak için adım adım ilerleyecek biçimde tasarlanmış olabilir. İdeallerin amacını ve neden zorluklara rağmen hemen bir köşeye atılmaması gerektiğini vurgulamak için.
 
Michael Burnham Discovery'dekilere bunu ispatlayacak. Paralel öyküde de idealleri uğruna fanatikleşmiş beyaz Klingon'da fanatizmin ve körü körüne inancın tek başına bir işe yaramadığını öğrenecek.

Yani, en aznından diziyi öyle tasarladıklarını umut ediyorum :-\

Bölümler arası mantıksal tutarsızlıkları ve karakterlerin sunumundaki bazı hoşnutsuzluklarımı saymazsam, Star Trek Discovery için umudum sürmeye devam ediyor :-[
Başlık: Ynt: Uzay Yolu
Gönderen: kara - 12 Ekim 2017, 15:34:19
 Eski nesili eski filmleri arasamda buna da razı oldum, ilk iki bölüm hem iyi hem kötüydü hem her seyi açığa vurmayalım ,hem heyecanı koruyalım dizi merak edilsin endişesi maalesef iki bölümde üçüncü bölüme kadar sirayet etti tabi bu da seyir zevkini ve eleştirileri beraberinde getirdi.Bilim kurgu dizilerinde prodüksiyon ve efekt eksikliği bu dizide çok hissedilmiyor kitaplarına bayıldığım Expanse Enginlik Serisinin dizisine bir türlü ısınamadım,takip ettiğim merak uyandıran bir dizi .
Başlık: Ynt: Uzay Yolu
Gönderen: Bay_Karamsar - 16 Ekim 2017, 20:41:09
İzleyicinin seyir defteri: 16 Ekim 2017,

Star Trek Discovery, 5. Bölümüyle onu sevip sevmemem konusunda beni kararsız bırakmayı bir kez daha başardı.

Bu bölümde Star Trek: The Original Series'ten bir karakteri gözüktü: Üçkağıtçılar Kralı Harcourt Fenton Mudd (http://memory-alpha.wikia.com/wiki/Harcourt_Fenton_Mudd). Diğer adıyla Harry Mudd.

İlk zamanlarından sevimsiz biriymiş anlaşılan. STOS'da alçaklığına rağmen bölüme neşe katardı. IMDB'ye göre onu STD'nin ileriki bölümlerinde de izleyeceğiz.
Başlık: Ynt: Uzay Yolu
Gönderen: Marius - 16 Ekim 2017, 21:57:59
Bu diziye duyulan nefreti bir türlü anlayabilmiş değilim. Efektlerine laf ederek kötüleyenleri hiç anlamıyorum hele. Efektlere olan bu nefret elbette Abrams'ın Star Trek'i bir Fast and Furious'a çevirmesinden kaynaklı ama yapmayın efendim. Enterprise bir Star Trek katilidir örneğin. Enterprise'ın Star Trek evrenine vurduğu kurşunları sıralasak buradan Tokat'a yol olur ama kimse onun hakkında konuşurken küfür etmez. Açıkçası ilk bölümlerden sonra, hatta ilk sezondan sonra gayet izlenebilir ve zevk aldığım bir dizi olmuştu Enterprise bile.

Discovery ise ilk bölümden beri kurşuna diziliyor orada burada. Bunu yapan adamlar başka konuda "niye bilim kurgu, fantazi dizileri çekilmiyor daha fazla yhaaaa" diye ağlıyorlar. Bu insanların kötülerken dem vurdukları SJW olayına ise hiç katılmıyorum. Captain Philippa Georgiou bana kalırsa muhteşem bir gemi kaptanıydı. Michael Burnham'ın ise oyunculuğu sırıtsa da karakteri oldukça gizemli ve ilgi çekici. Ne diziler filmler gördük karakterlerini "BAKIN KADIN KOYDUK, HEM DE SİYAHİ LEZBİYEN BİR ZAMAN YOLCUSU. LEZBİYEN OLDUĞUNU SÖYLEMİŞ MİYDİK? TENİMDEN BELLİ OLUYOR AMA BİZ YİNE DE SİYAHİ OLDUĞUNU TEKRAR BELİRTELİM. HEM DE LEZBİYEN" diye gözümüze sokan, sırıtan. Öyle mi bu dizideki karakterler?

Şu diziyi yabancı sitelerde, Facebook gruplarında takip ediyorum uzun süredir. Bana insanların bu nefreti çok saçma geliyor. Bugün biri yine bu gruplarda dizi hakkında konuşurken "Çoğu insan aslında oturup bir şey izlemek istemiyor, sadece kolektif olarak bir şeyi kötülemek istiyor" demişti. Gayet haklı buluyorum. Keşke herkes Bay_Karamsar gibi, kötülemeden önce artıları eksileri ile düşünüp bir şans verse.

Discovery uzun süredir beklediğime değdi benim için. Efektler şu an hikayeye göre çok daha üstün dursa bile gizem havası çok büyük bir potansiyel katıyor. Başta bunun tek bir sezon süreceğini düşünmüştüm ama arkada dönen hikaye o kadar büyük görünüyor ki umarım iptal edilme korkusu ile tüm hikayeyi bir sezona sıkıştırıp bizi soru işaretleri ile bırakmamışlardır.
Başlık: Ynt: Uzay Yolu
Gönderen: Bay_Karamsar - 18 Ekim 2017, 11:26:24
Seyirci memnuniyetsizliğini ilk bölümlerde yaşamadım dersem kocaman bir yalan söylemiş olurum. Nefret ettim mi? Hayır. O kadar da değil. Star Trek, öyle beğenmeyince hemen kenara atılabilecek bir isim değil. Seri hep sezonlar ilerledikçe kimliğini oturan bir yapıdaydı. Discovery 5. Bölümden itibaren, tanıyıp sevdiğim Star Trek kimliğini kazanmaya başlıyor.

Genel memnuniyetsizliğe gelirsem, seyirci kitlesinde yapılan bazı yorumların çelişkisinde Discovery'de nasibi ister istemez almış. Hatırladığım kadarıyla, Voyager ve Enterprise dizilerinin The Original Series ve The Next Generation'a öykündükleri gerekçesiyle olumsuz eleştirilere maruz kaldığı olmuştu. Şimdiyse Discovery, The Original Series ve The Next Generation'a öykünen The Orville gibi olamadığı için topa tutuluyor. The Orville'e bende bayıldım. Ve evet, gerçekten alıştığım Star Trek tadını alıyorum. Ama bu özelliği onu reyting açısından garantilemesine yetecek mi? Bilemiyorum. İşin hep bir ticari yanı da var.

Discovery, dizilerin sinema sektörüyle ciddi rekabete girdiği ve farklı beklentileri olan yeni bir seyirci kitlesinin olduğu zamana uygun gitmeye çabalıyor. Yeni izleyici kitlesine bu evreni tanıtma yükü omuzlarında. Yeni serideki yenilikçi tercihleri gerekli buluyorum. Yeniliğin nasıl sunulduğu/sunulacağı beni huzursuzlandırmıştı. Dizi her bölüm kendini toparlamaya devam ederse "1. Sezona sabret, sonrası çok güzelleşiyor." konumuna gelebilir. Bu sezon bariz şekilde karakterleri ve evreni tanıt ve ana ekibi kur mantığında gidiyor.

Eh, Star Trek dediğimiz umut üzerine kurulu. 5. Bölümün içime sinmeyen yönlerinin de az olmasıyla Discovery için umut beslemeye devam edeceğim. Umarım tahminlerimde yanılmam.
Başlık: Ynt: Uzay Yolu
Gönderen: Bay_Karamsar - 24 Ekim 2017, 19:43:51
Discovery'nin 6. Bölümünü izledim. Beklediğim gibi iyileşiyor. Karakter odaklılığı sevmeminde burada payı büyük.

Spoiler: Göster

Amiral ile Lorca arasında duygusal yakınlık olduğundan şüpheleniyordum zaten. Yaşadığı onca şeye rağmen Lorca'nın neden hala görevde olduğu da böylece netlik kazandı.

Lorca'nın yastığının altnda silah saklamasına Amiral'den önce ben delirdin mi tepkisi verdim.


Bölümde daha iyi yorumlanabileceğini düşündüğüm şeyler oldu elbette.

Spoiler: Göster


-Sarek çıldırma halinde olduğundan yardım gönderiyor. Michael zihnine girdiğinde çılgından çok sır saklamaya çalışan bir zihinle karşılaşılıyor.

-Dizi teknoloji kullanımında bazen kronolojiye uymuyordu zaten. Buna bir yenisi daha eklendi. Discovery, ilk Star Trek TOS'in öncesinde geçiyor. Kaptan ve yeni çocuk talim için sanal güverte kullanmaları biraz hatalı geldi. Tabii bu bir bilim gemisi. Bu da bir tür prototip olabilir.


Bu arada haberini vereyim, dizi 2. Sezon onayını kapmış.
Başlık: Ynt: Uzay Yolu
Gönderen: kara - 25 Ekim 2017, 16:37:44
"The Orville" ben de bayıldım spoiler olmadan nasıl anlatsam bilemedim Scalzi'nin Kırmızı Üniformalı'larının komik hali desem olabilir galiba The Orville , 2 .sezon onayı iyi haber .6 .bölüm iyiydi, Star Trek olsun asfalttan olsun.
Başlık: Ynt: Uzay Yolu
Gönderen: Bay_Karamsar - 25 Ekim 2017, 21:06:59
The Orville ilginç be. Komedi izlemeye oturup esaslı bilimkurgu-dramasıyla karşılaşmamak bir başka duygu. Hımm. Şu Kırmızı Üniformalı'lara vakit bulunca göz atayım.

Star Trek olsun asfalttan olsun.

O kadar da değil canım :) Seri sonuçta. Yıllara yayılan bir ortak çalışmanın ürünü. Mantık çerçevesinde değerlendirilip olumlu ve olumsuz yanlarını tartarak kucaklayalım. Öbür türlü "Bilimkurgu işte. Ne yaparsak izlerler" yanılgısıyla seriyi sıradanlaştırıp bir daha dönmemek üzere bitirtebilirler :-\ O kapanan kapının tekrar aralanması da yeni bilimkurgu franchiseının ortaya çıkmasına bağlı. Günümüzde bit pazarına nur yağmış gibi eski markaları değerlendirme çabası varken bu da zor. Star Trek'te eski bir seri, kabul. Ama hayatını tv çıkışlı olarak ve sadık izleyici kitklesiyle devam ettirdi. Üstelik
Star Wars'ın sinemadaki başarısı olmasa, Paramount elimizde onun karşısına çıkartılabilecek neyimiz var diye Star Trek markasına sarılmazdı.

Ah, ah. Bir de tabii ki "İzlenmiyor ki!" diye serinin fişini kökten çekme olasılıkları var :-\ Dert! Dert!

(
Kaptan Kirk: Pazartesilerini iple çeken biri için serinkanlılıktan endişe ve korkuya geçişli demeçler vermeniz ilginç.
Kaptan Picard: Katılıyorum. Kaptan Lorca ne zaman onaylamadığı bir karar verse ikimiz olsak ne yapardırı düşünüyor. Yine de bizim gibi olmadığını kabul ederek ona alışmaya başladı.
Kaptan Janeway: Discovery başladıktan sonra Voyager'ı kaldığı yerden izlemeye devam ettiğinden haberiniz var mı? Merakına yenilip beğenilen bölümlere atladığı oluyor :=)
İçimdeki Çakma ve Çılgın Vulcanlı: Bileğimizi kessek, yeşil Vulcan kanı akar. O derece  ;D
)
Başlık: Star Trek Discovery Sezon 1 Bölüm 7
Gönderen: Bay_Karamsar - 30 Ekim 2017, 17:17:11
Star Trek Discovery Sezon 1 Bölüm 7

Hala bir The Orville değil! Ama zamanla bir Star Trek olacak. Yani sinyalleri doğru okuduysam öyle olacak. Biraz daha zaman. Bu bölüm o türden tahminli-beklentilerimi boşa çıkarmadı. Yazı boyunca "öne çıkmak" ve "özellik" kelimeleriyle sık sık karşılaşacaksınız. Şimdiden hazırlanın.

Star Trek'in Space-Opera türünden gelme bazı özellikleri vardır. Bölümde bu özellikler öne çıkarılmış. Bunlar günümüz izleyicisinin de hoşuna gidecek tattalar. Aynı olayı farklı biçimde yaşayıp çözüme ulaşmak falan. Bölümlük gizemler ve nasıl çözüleceği sorunsalı tam Star Treklik mevzular. Biraz modernizasyonla daha da keyifli olur.

Serinin genel özelliklerinden olan epizodikliği de tam anlamıyla olmasa da geri gelmiş. Bir ana konu varken, epizodik gitmek, hatta önceki bölümlerdeki karakterlerin ve olayların sonraki bölümlere de etki etmesinden hiç mi hiç şikayetçi değilim. Star Trek Voyager'da bu özellikleri gösteriyordu. Günümüz izleyicisini de seriye ısındırmak için bu tip bir güncellemeye ihtiyaç vardı. yapımcılarda onu yapmışlar. Dizinin her bölüm daha iyiye gideceğine dair beklentilerimin boşa çıkıp çıkmayacağı henüz kesin değil. Ama gidişat bakımından, şimdilik o yönde ilerlediğini ummak için sebeplerim var. 7. bölüm o güçlü sebeplerimden biri.

Sevmediğim yanları tabii ki oldu. Hem de hayati noktalarda.

Spoiler: Göster

Başlarda, "Hadi ama! Mudd o kadar da adi ve deli değildir! Yani adidir, tamam. Ama deli midir? Yok canım, daha neler! Yüksek becerilere sahip saf kötü değildir! Şansını kullanmasını bilen bir üçkağıtçıdır" serzenişiyle çıkıştım. "Hah işte! Michael'a vicdan azabı için bir sebep daha!" diye nasıl toparlayacaklarını düşündüm.

Bu, gemi havaya uçana kadardı. Bölüm zaman döngüsü üzerine kuruluymuş. Elbette bu, Mudd'un benimseyemediğim çılgın-kötü profiline alışmamı sağlamadı. Bölümün nasıl toparlanıp da Mudd'un karakterinin yumuşatılacağını merak ettim. Biliyorum, biliyorum, The Orijinal Series'teki iki bölüme dayanarak Mudd'un karakterine olumsuz yaklaşmış olabilirim. Terk derdim bu değildi ama, bana inanın. Ucunun kendisine de dokunacağı çılgınlığı, onun boyunu aşacak sorunlar açacak cinstendi. Akıllı bir adam için akılsızca bir hareket.

Dizinin space-opera köklerine uyuyor. Ama Federasyon yok edilirse Klingon İmparatorluğunun insanlara ne yapacağını düşünmemesi mantıksal boşluk. O yarıntı çılgınlığına verilmek istenmiş, belli. Lakin o zaman bölümün sonundaki karakter hafif tutarsızlaşıyor. İntikamını bile bir kenara bırakıp elde edeceği kazanca odaklanan iş adamına dönüşmesi, çılgınlığıyla örtüşmüyor.

Aslında burada zamanda geri gidip durmasının da payı büyük olabilir. 50'nin üstünde intikamını aldıktan sonra içindeki intikamcının susuzluğu dinmiş olabilir. Eh, bir kısmına da şahit oluyoruz zaten. Onca pratikten sonra tatmin olmuştur. Sonra da içindeki iş adamı-üçkağıtçı dizginleri eline almıştır. Hımm. Bu mantıklı geldi. Tamam, planının getireceği sonuçları düşünememesini saymazsam, süreç içerisinde çılgından mantıklı birine evrilmesini kabul edebilirim artık.

Elindeki harika teknolojiyi bir anda kaybetmesi fazla basit geldi. Tabii bir de böyle bir güce sahip birinin kolayca yakalanamayacağını düşünmeden edemiyorum. Neyse, konuya benden daha hakim dostlardan gelecek yorumlara açığım.

Michael'ın, bir sonraki zaman tekrarında kendisini ikna etmesi için Stamets'a verdiği sır beni pek ikna edemedi doğrusu. Çok ama çok özel bir şeymiş gibi gelmedi. Sırf karakterin bölüm içindeki gelişimde anahtar rol oynadığı için seyirciye verilmek istenmiş bir bilgiydi bu.


İyi yanları, olumlu bulduğum tercihlerin yanında, tam "Öyle olmasaymış keşke!" diye çıkışıcakken kıyısından dönen ayrıntılardan kaynaklanıyor.

Spoiler: Göster


Özel yeteneğinden dolayı zaman döngüsünü sadece Stamets'in fark etmesi doğru bir karar gibi geldi. Genelde allem edip kallem edip Michael gibi ana karakterlere bu yetenek verilir. Bölümlük anomali yaratmak yerine eldeki karakterin kullanılması isabetli olmuş. Michael gene ön planda olabilir. Ama esaslı yardımcı Stamets. Ve bu bölümün yan konusu da Michael'ın karakter gelişimi. Onun önceki serilerdeki, Spock, Data, The Doctor ve Seven of Nine'ın ki gibi insan olma serüveni geçireceğinin sinyalleri bir önceki bölümde verilmişti. Burada şaşırabilirsiniz. Yedi yıl Federasyona hizmet etmiş. Hem de Philippa Georgiou'nun kaptanlığında. Dizinin başlangıcı bunun hiçte yeterli olmadığını göstermiştir. Evet, bu "O zaman..."lar ile başlayan cümleler aklınıza geliyor olmalı. Benim de öyle. Ama dizinin devamı geçmişi unutup herşeye en başından başlamak üzerine gittiğine göre, "Michael kendi ayakları üzerinde insan olmayı keşfediyor." hikayesi tuhaf gelmedi.

Bu sefer tek başına karar vermiyor üstelik. Etrafında onu destekleyip yolculuğunda yardımcı rolü üstlenen bir ekip var. Bölümde Stamets'ın ve Tyler'ın rolleri bunu destekliyor. Serinin genel özelliklerinden ekip olarak çalışıp hedefe ulaşma mekanizması bu bölüm kendini iyice hissettirdi. Üstelik şiddetle değil kurnazlıkla. Güzel, güzel.

Zaman döngüsünü sadece Stamets fark ettiğinden bir ara Michael'ın durumu kavrayan davranışları, beni kıllandırmıştı. "Hani bir tek Stamets görüyordu?" dedim içimden. Döngü boyunca Michael'ın bilinçlenmesi de mümkün değildi. Üstelik döngü yüzünden yaşadıklarını unutacaklarını bildikleri halde olayı deneyerek kavrıyormuş gibi yaptıklarını sandım. Neyse ki Michael'ın bölümün sonunda Tyler'la geçmiş zamandan bahsederek konuşması içime biraz su serpti. Biraz yani. Çünkü o sahneler hikayenin ilerleyişini yanı sıra izleyicinin de olayı idrak etmesi için tasarlanmışlar. "Bunlar ne ara o bilince ulaştılar?" sorusu yerine "Stamets deneme yanılmayla olayı böyle böyle düzeltti."ye getirtmek için. Michael daha ön planda olduğundan Stamets'ın rolü ve çabası biraz gölgelenmiş gibi. Neyse. Buna da şükür. Özellikle ilk endişelerimi dikkate alınca.



Bölümün bonusu, TOS'u seven biri olarak hoşuma gitti. Birazda efkarlandım. Eyy Mudd!

Spoiler: Göster

Sevgili Stella'mız, ne oldu da bu hayırsıza gönül verdin? Gelecek on yıllar içerisinde seni nasıl yıpratacak bir bilsen :-[
TOS'den Stella Mudd (http://memory-alpha.wikia.com/wiki/Stella_Mudd?file=Stella_Mudd.jpg), Discovery'de tanıştığımız genç ve saf aşık kız Stella Grimes (https://images-na.ssl-images-amazon.com/images/M/MV5BNzFlOWMwM2EtOGQ3Zi00MjEzLThlZmYtMTIxMGRmNDA0YjJjXkEyXkFqcGdeQXVyMzc5NDc5OTA@._V1_UY1200_CR85,0,630,1200_AL_.jpg)

Başlık: Ynt: Uzay Yolu
Gönderen: yafeshan - 31 Ekim 2017, 12:16:31
Insanlarin Discovery dizisinden nefret etmesini, kotulemesini ve gicik olmasini anlayabiliyorum. Bence bu noktadaki en buyuk elestiri ozel efekt falan degil, dizinin star atrek ruhuna uymadigi gorusu. Bunun ustune her star trek meraklisinin bayildigi klingonlari bambaska bi acayiplige donusturmek de isin tuzu biberi oldu.

Herseye ragmen, nefret eden cogu insan tabiki her hafta oturup bunu seyrediyor, ama bir kisminin star trek olarak degil guzel efektli bi 'space opera' bilim kurgusu olarak gordugunu dusunuyorum. Star trek seyretmek icinse her hafta dort gozle Orville bekliyoruz :)

Star trek ruhu nedir peki milletin bir turlu yenisine uyduramadigi ?
Bence en onemli kismi kendimizle baglanti kurabilmek, her ne kadar yuzyillar sonra geciyor olsa da zamanimizdaki olaylarla paralellik kurabilmek. Tabi ki bu konuda herkesin gorusu farklidir. Ama Orville'in neden bu kadar sevildigini anlamama yardimci oluyor
Başlık: Ynt: Uzay Yolu
Gönderen: Bay_Karamsar - 31 Ekim 2017, 13:38:33
The Orville'den o kadar bahsediyoruz, kendi başlığını açmak hiçbirimizin de aklına gelmiyor yahu :D O diziden hep Star Trek başlıklarının altında bahsedilir oldu :-\
Başlık: Ynt: Uzay Yolu
Gönderen: Bay_Karamsar - 09 Kasım 2017, 12:28:09
Star Trek Discovery Sezon 1 Bölüm 8

Dizi, her bölümle The Original Series'e benzemeye başlıyor. Sorun şu, TOS'un zamanının ruhuna ve izleyici kitlesine uygun aşmış bölümleri olurdu. STD daha nostaljik gideyim derken kendi zamanını ve izleyici kitlesini biraz hafife alıyormuş gibime gelmeye başladı.

Bazı ufak modernazisyonlar yapılmıyor değil. Örnek, Saru'nun bu bölümdeki durumu.
Spoiler: Göster


Bu tip bölümlerde kurbanın aklı karıştırılmış ya da ele geçirilmiş olur. Saru verdiği kararları bilinçli olarak veriyor. Bölüm içerisinde hoşuma giden bir ayrıntı oldu. Savaştan kaçıp huzur arayan karakterin çılgınca işlere kalkışması dizinin ana hikayesine biraz da olsa derinlik katmış.


Klingon tarafını izlemek her zaman keyifli oluyordu. Kendi aralarında bölünmüş ve savaş haricinde farklı hesaplara çalışan heterojen bir halk olmalarını seviyorum. Lakin bu bölümdeki anlatımları biraz okul müsameresi kıvamında olmuş.
Spoiler: Göster

Amirali bağırttır ki, gardiyan başlarından gitsin. Ne? Ya sorgucuya bir şey olursa? Yardıma kim yetişecek?

İnsan tutsakla yan yana koridorda serbestçe dolaş. Şansa bak, liderde o sırada oralarda gezsin. Başka gardiyanlara yakalansalardı bari. Ya da kaptan haberdar edilseydi de, bizzat oraya gitmiş olsaydı. Aşırı tesadüfiliğin böylesi. Anlatımda kolaycılığa kaçınılmış.

Lider Klingon'un sadakat testi tuhaf. Öyle böyle değil, bayağı tuhaf. Bir bizdensin diyor, getirin boyayı suratı boyayalım, diyor; bir bakmışsınız hainsin sen, alın bunu gözüm görmesin diyor. Ne oldu? Neden?


Birde dizinin bilimsel atyapısını biraz daha sağlam temellere dayandırsalar iyi olacak. Olmadı bazı ayrıntılara dikkat edilsin. Ona bile razıyım.
Spoiler: Göster


Gezegendeki habitatın aynı zamanda oranın halkı da olması Star Trek'e aykırı değil. James Cameron'un Avatar örneği. arken dizideki topluluk fantastiğe yakınlaşıyor. Yapılar, eşyalar yapabiliyorlar. Varlıkların fiziksel formundaki belirsizlikse "Nasıl ama?" sorusunu sorduruyor.


9. bölümden sonra sezona ufak bir ara verilecek.

Dedikodulara göre 9. bölümün tek özelliği bu olmayacakmış. İnanılmaz bir twist bizleri bekliyormuş. Gerçekten twist olarak sunacakları şey oysa olmaz olsun öyle twist diyorum. Dizinin ana hikayesiyle ve Star Trek evrenine ters düşmüyor, düşmemesine de... Star Trek'in etkileyiciliği seyirciyi twistlerle şaşırtmasından gelmiyordu be  :-\ Ha, o twist doğruysa ve hikaye gelişimi-ilerleyişinde düşünmeye değer şeyler sunduracaksa, sineye çekerim. Sadece şaşırtmak için yapılmışsa, üzülürüm :-\
Başlık: Ynt: Uzay Yolu
Gönderen: Bay_Karamsar - 11 Kasım 2017, 21:55:05
Bu mesajı pek keyifle yazdığımı belirtemeyeceğim :-\: Star Trek Discovery hakkında ilginç bir iddia ortaya atılmış. Diziyi izlememişler için keyif kaçıran ufak bir bilgi içerdiğinden spoiler içerisine yazıyorum.

Spoiler: Göster

İddiaya göre, dizideki dev tardigradla galaksiyi dolaşma fikri Tardigrades adlı daha çıkmamış bir point-and-click oyunundan geliyormuş. Oyun yapımcısı blog sayfasında (https://anas-tronaut.blogspot.com.tr/2017/10/star-trek-discovery-tardigrades.html) bir buna, bir de özellikle iki karakterinin cinsel yönelimi ve aralarındaki ilişkinin dizidekini anımsatmasına dikkat çekmiş.


Bir yanım ilginç tesadüf diyor. Diğer yanım kuşkunun esiri. Büyütülmeyecek bir şey gibi gelebilir. Lakin Star Trek gibi bir marka söz konusuyken böyle haberlere, marka değerine zarar vereceğinden daha bir dikkat kesiliyorum :-\
Başlık: Ynt: Uzay Yolu
Gönderen: Bay_Karamsar - 10 Ocak 2018, 21:01:00
Star Trek Discovery Sezon 1 Bölüm 10

Sezonun, nefret ettiğim Star Trek hikayelerinden birine bağlanacak olmasına içerliyordum.

Spoiler: Göster
Ayna Evren! Federasyonun İmparatorluk olduğu, kötü yürekli ikizlerin birbirini sırtından bıçaklamak için fırsat kolladığı alternatif insanlık! O evreni, Klasik Star Trek'teki barışçıllıkla çözüm arayışı mesajını geçersiz kıldığından pek sevmem. "Kötüyüm, ben! Kötüyüm" kötülerinin uzaya hakim olacak kadar gelişmiş bir medeniyet kurmaları, asıl evrenle savunulan prensiplerin elini zayıflattığını düşünmüşümdür.

Bir de, ayna evrene ayak uydurmanın fazla basit olması var. Kötü ikizlerimizin evrenindeysek, kötü gibi davran yeterciliği kısa ömürlü bir taktik; tek bölüm ve kısa zaman aralığı için bu yeterli olabilir. Ama paralel evren ve alternatif yaşamlar bahisken, kişi gerçekten zıt kutbun olsa da deneyim ve geçmiş farklılığı gibi unsurlar, taklidin inandırıcılığına gölge düşürür. Etraftaki tanıdıklar kolayca şüphelenir. Rol, asıl kişiyi tanımayanlar arasında yapılınca, neyse; o zaman sorun çıkmama olasılığı daha yüksek.


Buna rağmen eğlendim. İyi bir Discovery bölümüydü.

Spoiler: Göster
Tilly'nin atarlı "Ne yaptığını sanıyorsun ha! Kimsin sen! Ha, kimsin!" haline koptum ;D Rolüne ısındıkça, gülümseyerek kötücül konuşmasına ayrı bir koptum. Yine bize tanıtılan Tilly; sadece "-miş" gibi yapıyor ve bunu yaparken eğleniyor gibi ;D

Dublajlı izlediğimden Lorca'nın İskoç mühendis taklidini kaçırmışım. Hoş, orjinal dublajında bile izlesem anlamazdım. Üzgünüm Lorca, bir Scott'yi değilsin :P

Gemi ve mürettebatın Ayna Evreni'ne uyum sağlama çalışması ve bu evrenden çıkmak için yapılan planı izlemek keyifli geldi.


Bu bölümdeki bazı olaylara daha tarafsız yaklaştım. Yani olduğu gibi kabul ettim denebilir. Diziye yönelik herhangi bir olumlu veya olumsuz his uyanmadı. Bazı ön tahminler ve diziyi olağan seyrinde izlemeye çalıştığımdan olsa gerek.

Spoiler: Göster
Michael'ın, kendi evreninde kaybettiği dostunun kötü ikizini öldürmek zorunda kalacağı baştan belliydi. Vulcan dövüş sanatı ya da Vulcan nerve pinch tekniği kullanmamasını mantıklı buldum. İkisinden birini kullansa, ahlaki sebeplerden ötürü oğlanı öldüremeyeceği için kimliği açığa çıkacaktı. Yazar kolaycılığı mı? Yazar kolaycılığı. Bu gerekli miydi? Evet, gerekliydi. Şikayetim yok. Tehlike altındayken, "Ne yaptım ben! Başka yolu yok muydu?!" şikayetleri gelmediğine sevindim bile. Michael gerekli duygusal dejarjı Tyler'ın kollarında sağladı zaten.

Doktor'un "Çatırtt!" diye gitmesi zerre umurumda olmadı. "Aa! Doktor gitti. Neyse..." tepkisini vermekle yetindim. O da biraz ben geliyorum, havasındaydı. Yani ben öyle şartlanmıştım. Tyler'la ilk görüşmelerinde Doktora bir şey olacağından endişelenmiştim. Bunun altıncı his olduğunu sanmıyorum; muhtemelen, Doktorun sevgilisine kondurduğu öpücüğü gereksiz bulup, altında bir şey aramamdan kaynaklanmış olabilir. Aralarındaki ilişkiyi belirtmekten çok, "Ben gidiyorum. Serde görüşememek var." gibiydi. Kameranın konumu bile, kötümser çağrışımlar yaptırtıyordu. nedenimi bilmiyorum ama sanki Doktoru geri getireceklermiş gibi bir his var içimde. Alternatif gerçeklik hikayesi olsa bu daha mümkün olurdu tabii. Aman neyse. Kahine dönmüş Stamets'ın da bu gidişatta sonu hayırlı olacağa benzemiyor.

Küçük bir komplo teorisi kurasım geldi: Stamets'ı oynayan Anthony Rapp'ın Kevin Spacey skandalının baş isimlerinden. Skandalda kurban konumunda olsa da, acaba diyorum, dizideki sevgilisini de öldürterek diziden çıkışına yol yapmaya çalışıyor olabilirler mi? Skandalda ismi geçtiği için, yapımcılar Star Trek markasına korumak adına bunu düşünüyor olabilirler mi? N Bay Karamsar ve fazla kuşkucu olmam, bana bunları yazdırıyor olabilir mi? Her şey dizinin ileriki bölümlerinde netleşecek.


Yine de bazı durumların 2017'lik bir dizi için fazla basite kaçtığı hissine kapılmaktan kendimi alamıyorum. Ya da Star Trek olarak, kendisinden daha fazlasını beklemem beni böyle düşünmeye sevk ediyor.

Son olarak, bölümü The Next Generation (http://www.imdb.com/title/tt0092455/?ref_=nm_flmg_act_50)'ın Number One'ı Jonathan Frakes (http://www.imdb.com/name/nm0000408/?ref_=tt_ov_dr) yönetmiş. Bölümün güzelliğinde kendisininde parmağı var mıdır acaba? Set ekibindekiler bunu daha iyi bilir.

Bu bölümde tohumu atılan ve sonraki bölümlerde cevabına kavuşacağımızı düşündüğüm bir şey var. Olup olmaması dizinin seyrini ne kadar değiştirecektir ya da değiştirecek midir, olur da bu gerçekleşirse karar vereceğim.

Spoiler: Göster

İmparatorun Georgiou'nun Ayna Evren'deki karşılığı çıkması! Bunu, izleyiciyi şok etmek için kullanabilirler. Michael'ın karakter gelişimini izlediğimizi düşünseydim, bunu sürecin son aşaması olarak değerlendirirdim. Ama şimdiye kadar ki Michael sunumunu bir yere oturtamadığım için, niyet buysa bile, ben de hedeflenen etkiyi yapamayabilir :-\