Kayıp Rıhtım Arşiv Forum

Kurgu Edebiyatı => Fantastik Edebiyat => Yüzüklerin Efendisi => Konuyu başlatan: Legolas - 30 Aralık 2007, 10:31:45

Başlık: Irklar
Gönderen: Legolas - 30 Aralık 2007, 10:31:45
İNSANLAR

Westron, Elfçe etkisiyle zenginleştirilmiş ve yumuşatılmış olsa da bir İnsan lisanıydı. Aslında, özellikle de İlk Çağ'da batıya, Beleriand'a gelen Elf Dostlan'nın Üç Hanedanı olan ve Kuzey'deki Karanlık Göç'e karşı Büyük Taş Savaşı'nda Eldar'a yardım eden, Eldar'ın Atani veya Edain yani "İnsanların Ataları" dediği kimselerin lisanıydı.

Karanlık Güç devrildikten sonra Beleriand'ın büyük bir bölümünün sular altında kalıp yıkılmış olması nedeniyle Elf Dostlan'na da Eldar gibi Deniz'i aşıp Batı'ya gitme imkânı bahşedilmişti. Fakat Ölmeyen Diyar onlara yasak olduğu için, bütün ölümlü toprakların en batısı olan büyük ada onlara ayrılmıştı. Bu adanın adı Númenor (Batıil) idi. O yüzden Elf Dostları'nın çoğu ayrılarak Númenor'da yaşamaya başlamış ve burada namlı denizciler ve gemi ustaları olarak büyüyüp güçlenmişlerdi. Açık kumral ve uzun boylu olan bu insanların ömürleri Orta Dünya'daki insanların ömürlerinin üç katıydı. Bunlar Dúnedain dedikleri, insanların Kralları Númenor'lular idi.

İnsan soyları arasında sadece Dúnedain elf dilini bilir ve konuşurdu; çünkü ataları Sindarin dilini öğrenmiş ve yıllarla hafifçe değişikliğe uğrasa da bunu çocuklarına bir irfan olarak aktarmıştı. Ve irfanla uğraşanları Yüksek Elfçe Quenya'yı da öğrenmiş ve buna tüm diğer dillerin üzerinde kıymet vermiş; ünlü, saygın yerlerin ve soylu, büyük şöhret sahibi kişilerin birçoğunun isimleri bu dilden verilmişti. (Örneğin Númenor (ya da tam haliyle Númenore), Elendil, İsildur, Anárion, Elessar yani "Elftaşı" dahil Gondor'un bütün kraliyet isimleri hepsi Quenya dilindendir. Aragorn, Denethor, Gilraen gibi diğer Dúnedain adamların ve kadınların çoğunun ismi Sindarin formundaydı; bunların çoğu şarkılardan ve tarih kitaplarından hatırlanan İlk Çağ'daki (Beren, Húrin gibi) elflerin ve insanların isimleriydi. Az sayıda isim, Boromir gibi, karışık kökenlidir.)

Fakat Númenor'luların ana dilleri büyük ölçüde kendi eski insan dilleri olan Adûnca olarak kalmıştı ve mağrur günlerinde krallar ve beyler bu dile dönmüşler, Eldar ile eski dostluklarını hâlâ sürdüren birkaç tanesi hariç, elf dillerini bırakmışlardı. Güçlü zamanlarında Númenor’lular, gemileri için Orta Dünya'nın batı kıyılarında birçok kale ve liman bulunduruyordu; bunların en önemlilerinden biri de Anduin'in ağzına yakın olan Pelargir idi. Burada Adûnca konuşuluyordu; bu dil, daha alt seviyedeki insanların dillerindeki sözlerle karışarak ve buradan Batıil ile irtibatı olan bütün kıyılar boyunca yayılarak, Ortak Lisanı meydana getirmişti.

Númenor'un düşüşünden sonra Elendil Elf Dostları'nı yeniden Orta Dünya'nın kuzey batı kıyılarına götürmüştü. Burada zaten ya tamamen, ya da yarı yarıya Númenor kanı taşıyan insanlar yaşıyor fakat çok azı elf dilini hatırlıyordu. Dúnedain daha ilk başından beri, birlikte yaşadıkları ve uzun bir yaşam, büyük bir güç ve irfan sahibi oldukları için beyleri oldukları alt seviyedeki insanlardan sayıca çok daha azdı. O yüzden diğer halklarla konuşurken ve engin ülkelerinin hükümet işlerinde Ortak Lisan'ı kullanıyorlardı; elf dillerinden aldıkları birçok kelime ile bu dili genişletmişler ve zenginleştirmişlerdi. Númenor kralları sırasında geliştirilmiş olan bu Westron dili dört bir yana, hatta düşmanları arasına bile yayılmış ve gün geçtikçe Dúnedain'ın kendileri tarafından da daha çok kullanılmaya başlamıştı; böylece Yüzük Savaşı sırasında elf dili Gondor halkının çok az bir kısmı tarafından biliniyor, gündelik olarak ise daha da az insan tarafından kullanıyordu. Bunlar daha çok Minas Tirith'te, civarındaki taşrada ve Dol Amroth bağımlı prensliğinin topraklarında yaşıyorlardı. Yine de Gondor ülkesindeki bütün yer ve şahıs isimleri elf formunda ve anlamındaydı. Bazılarının kaynağı unutulmuş ve kuşkusuz Númenor'luların gemilerinin Deniz'den yelken açmasından önceki günlerden kalmıştı. Bunların arasında Umbar, Arnach ve Erech, dağ isimleri olan Eilenach ve Rimmon vardır; Forlong da aynı tür isimlerden biriydi.

Batı Toprakları'nın kuzey bölgelerinde oturan insanların çoğu İlk Çağ'da yaşamış olan Edain veya onların yakın akrabalarının soyundan geliyordu. O yüzden bunların lisanları Adûnca ile ilintiliydi ve kimisi hâlâ Ortak Lisan'la benzerlik taşımaktadır. Bunlar Anduin'in üst vadilerinde yaşayan insanlardı: Batı Kuyutorman'da yaşayan Ormanlı Kocoğlanlar; daha kuzey ve batıda bulunan Uzun Göl ve Vadi insanları. Ferah ile Carrock arasındaki topraklardan gelen, Gondor'da, At Ustaları Rohirrim olarak bilinen insanlar. Onlar hâlâ kendi atalarına ait dili kullanıyorlar, yeni ülkelerindeki hemen her yere yeni isimler veriyorlardı; kendilerine Atçanyurt İnsanlan, ya da Eorloğullan diyorlardı. Fakat bu halkın beyleri Ortak Lisan'ı rahatlıkla, hatta Gondor'daki müttefikleri kadar soylu bir tarzda konuşabiliyorlardı; çünkü Westron çıkmış olduğu Gondor'da hâlâ büyük bir zarafetle ve eski usulde kullanılıyordu.

Tamamen yabancı olan, Drúadan Ormanı'nda yaşayan Vahşi İnsanlar'ın lisanıydı. Dunlendingler'in dili de yabancı ya da çok uzaktan akrabaydı. Bu insanlar Ak Dağların vadilerinde asırlar önce yaşayan halklardan arda kalanlardı. Fakat Karanlık Yıllar'da diğerleri Dumanlı Dağlar'ın güney vadilerine çekilmişlerdi; buradan da bazıları Höyük Yaylaları kadar kuzeyde kalan boş topraklara gitmişti. Bunlardan Bree halkı gelmişti; fakat bu, Bree'liler Arnor'un Kuzey Krallığı buyruğuna geçmeden ve Westron dilini kullanmaya başlamadan çok önce olmuştu. Sadece, bu ırktan gelen insanların Dunland'da yaşayanları eski lisanlarını ve örflerini muhafaza etmişti: Bunlar Dúnedain'e düşmanca yaklaşan ve Rohirrim'den nefret eden gizli bir halktı.

Onların diline ait, Rohirrim'e verdikleri bir isim olan Forgoil (kelimenin Samankafa anlamına geldiği rivayet edilir) hariç, hiçbir bilgi yoktur. Dunland ile Dunlending, Rohirrim'in onlara verdikleri isimdir çünkü bu insanlar esmer ve kara saçlı insanlardı; yani bu isimlerdeki dunn kelimesi ile "batı" anlamındaki Gri Elfçe kelime Dûn arasında bir bağ yoktur.

BÜYÜCÜLER (İSTARİ)

 Büyücüler, dünyanın kendisinden de yaşlı ruhlardır. Olağanüstü güçlere sahiptirler ama bunu iyinin yada kötünün hizmetinde kullanmak kendi ellerindedir. Üçüncü çağdan itibaren Orta Dünya'da insan biçiminde varlık göstermelerine izin verilmiştir. Orta Dünya'ya beş büyücünün geldiği söylense de tarihte bunların sadece üçünün adı geçer:Gri Gandalf, Ak Saruman ve Kahverengi Radagast.

CÜCELER

Cüceler tamamen ayn bir ırktır. Garip başlangıçları ve insanlar ile elflere neden hem benzeyip, hem benzemedikleri Silmarillion'da anlatılır; fakat bu öyküyü Orta Dünya'nın daha alt seviyedeki elfleri bilmiyorlardı; öte yandan daha sonra yaşayan insanların öyküleri, diğer ırkların hatıralarıyla karışmıştır.

Gizemli, çalışkan, uğradıkları haksızlıkları (ve çıkarlarını) kolay kolay unutmayan, değerli değersiz tüm taşlan ve kendi halinde yaşayan şeyleri değil de bir ustanın elleri altında biçim değiştirebilen şeyleri çok seven, genellikle dayanıklı, aksi tabiatlı bir soydu. Fakat kötü yaradılışlı değillerdi; insanların anlattıkları hikâyeler ne derse desin aralarında kendi rızasıyla Düşman'a hizmet eden çok azdı. Çünkü eski insanlar onların zenginliklerini, el ustalıklarını arzularlardı ve iki ırk arasında bir düşmanlık vardı.

Fakat Üçüncü Çağ'da birçok yerde insanlar ile cüceler arasında sıkı bir dostluğa rastlanıyordu; kadim konakları yıkıldıktan sonra yaptıkları gibi, ülkeler arasında yolculuk etmek, çalışmak, alışverişte bulunmak cücelerin yapısına uyduğundan, aralarında yaşadıktan insanların lisanlarını kullanmak zorundaydılar. Yine de gizli gizli (elflerin aksine onlar bunu dostlarına bile gönül rızasıyla açmıyorlardı) yıllarla biraz değişmiş olan, kendi garip dillerini kullanıyorlardı; çünkü bu dil bir masal dili değil, bir irfan lisanı olmuştu; cüceler de bunu geçmişten kalan bir hazine gibi koruyup, bakıyorlardı. Diğer ırklardan çok az kişi bunu öğrenmeyi başarmıştı. Bu tarih kitabında, sadece Gimli'nin arkadaşlarına yer ismi olarak verdiği kelimelerde ve Borukent'teki kuşatma sırasında attığı savaş çığlığında kendini göstermektedir. En azından bu bir sır değildi ve dünyanın ilk günlerinden beri birçok savaş alanında duyulmuştu. Baruk Khazâd! Khazâd aimenu! "Cücelerin Baltaları! Cüceler geldi!"

Öte yandan Gimli'nin ismi, diğer akrabalarının isimleri gibi Kuzey (İnsanca) kökenlidir. Kendi gizli ve "iç" isimlerini, gerçek isimlerini yabancı ırktan kimseye açıklamazlardı. Mezarlarına dahi bu ismi kazımazlardı.

TROLLER

Troll, Sindarin dilindeki Torog'un karşılığı olarak kullanılmıştır. Başlangıçlarında, ta Eski Günler'in alacakaranlığında, kalın kafalı ve aptal yaradılışlı olan bu yaratıkların, hayvanlardan farklı bir dilleri yoktu. Fakat Sauron onları kullanmış, öğrenebilecekleri kadarını öğretmiş, zekâlarını kötülükle bilemişti. O yüzden troller hâkim olabildikleri kadarıyla dillerini orklardan öğrenmişlerdi; Batı Toprakları'nda Taş Trolleri Ortak Lisan'ın bozulmuş bir şeklini kullanıyorlardı.

Fakat Üçüncü Çağ'ın sonunda güney Kuyutorman'da ve Mordor'un dağ sınırlarında daha önce hiç rastlanmamış bir trol ırkı görülmeye başladı. Kara Lisan'da bunlara Olog-hai deniyordu. Bunları, hangi soydan olduğunu bilmeseler de, Sauron'un üretmiş olduğuna kimsenin kuşkusu yoktu. Kimisi bunların trol değil de dev orklar olduğunu kabul ediyordu; fakat Olog-hai hem bedensel açıdan, hem de zihinsel açıdan, irilik ve güç açısından çok daha ileri oldukları en iri ork cinsinden bile çok farklıydı. Troldüler trol olmasına ama efendilerinin kötü niyetiyle doluydular: Güçlü, çevik, hiddetli, zeki olmakla birlikte bir taştan bile daha sert korkunç bir soy. Alacakaranlık'ın eski ırkının aksine, Sauron'un iradesi kendilerine yöneltilmiş olduğu sürece Güneş'e dayanabiliyorlardı. Çok az konuşuyorlardı; bildikleri tek dil Barad-dûr'un Kara Lisanı idi.

ORKLAR

Orklar, diğer ırkların, Rohan dilinde kötü halklara verdikleri ismin bir biçimidir. Sindarin dilinde orch idi. Hiç kuşkusuz Kara Lisan'daki uruk kelimesinin de bununla bir ilgisi vardı; gerçi genellikle bu kelime o sıralarda Mordor ve Isengard'dan yayılan büyük asker orklara veriliyordu. Daha alt seviyede olanlara, özellikle de Uruk-hai tarafından, "köle" anlamında snaga denirdi.

Orklar Eski Günler'de, Kuzey'in Karanlık Gücü tarafından üretilmişti. Kendilerine ait bir dilleri olmadığı söylenir; onun yerine diğer dillerden alabildiklerini almışlar ve kendi zevklerine göre saptırmışlardır, yine de bunlar, küfür veya sövüp saymak için kullanıldıkları zaman dışında kendi gereksinimleri için bile pek yeterli olmayan, sadece kaba anlaşılmaz sözlerdi. Bu yaratıklar garaz ile dolu, kendi cinslerinden bile nefret eden varlıklar olduklarından kısa sürede kendi ırklarına ait kaç grup veya yerleşim merkezi varsa o kadar barbar lehçe geliştirmişlerdi; böylece değişik kabileler arasında Orkça kullanmak onlara pek bir fayda sağlamıyordu.

Böylece Üçüncü Çağ'da orklar, soyları arasında Westron dilini kullanıyorlardı; hâlâ Kuzey'de ve Dumanlı Dağlar'da dolaşanlar gibi eski kabilelerin birçoğu Westron'u ana dilleri olarak kullanıyorlardı ama bunu öyle bir şekilde kullanıyorlardı ki Orkça'dan daha sevimli sayılmazdı. Bu dilde "Gondor'lu insan" anlamındaki tark, Westron'da kullanılan bir Quenya kelimesi olan Númenor'luların soyundan biri olan anlamında kullanılan tarkil’den bozulmuştu. (bkz. Kralın Dönüşü s:200)

Kara Lisan'ın Karanlık Yıllar'da Sauron tarafından icat edildiği ve bunu kendisine hizmet edenlerin dili haline getirmeyi arzuladığı söylenmektedir ama bu arzusuna hiç ulaşamamıştır, öte yandan Kara Lisan'dan, "ateş" anlamına gelen ghash gibi Üçüncü Çağ'da orklar arasında çok yaygın olan birçok kelime çıkmıştır fakat Sauron'un ilk yenilgisinden sonra, eski formundaki bu dil Nazgûl hariç herkes tarafından unutulmuştu. Sauron bir kez daha ayağa kalktığında, Kara Lisan bir kez daha Barad-dûr'un ve Mordor'un komutanlarının lisanı olmuştu. Yüzük'ün üzerindeki yazı kadim Kara Lisan'dı; İkinci Kısım s:49’daki Mordor orklarının küfürü ise bu dilin Grishnâkh'ın komutasındaki Karanlık Kule askerleri tarafından kullanılan daha avam bir şekliydi. Sharku, o dilde yaşlı adam anlamına geliyordu.

URUK-HAİ

Bu ırk, dünyaya gönderilen 5 büyücüden biri olan Ak Saruman tarafından yaratılmışdır. Uruk-Hai ler, Ork ve Goblinlerden yapılma melezlerdir. Fakat bu iki türünde zayıflıklarını taşımazlar. En çok bilinen özellikleri güneşi sevmemelerine rağmen gündüzde yolalabilmeleridir ve orklar ile goblinlere göre çok daha dayanıklı olmalarıdır.  Sarumana itaat ederler. İnsan etini severler ve Orklardan nefret ederler. Miğferdibi savaşındaki rolleri çok büyüktür.

HOBBİTLER

Shire ve Bree'li Hobbitler'in bu zamanlarda Ortak Lisanı kullanmaya başlamaları belki de bir bin yılı bulmuştu. Dili kendi usullerince, serbestçe ve umursamazca kullanıyorlardı; gerçi aralarında biraz daha eğitim görmüş olanları gerektiğinde daha resmi konuşabilecek kadar bu dile vakıftı.

Hobbitlere özgü bir lisanın kaydına rastlanmamıştır. Eski günlerde, yakınlarında veya birlikte yaşadıkları insanların dillerini kullanıyor oldukları anlaşılmaktadır. Böylece Eriador'a girdikten sonra Ortak Lisan'a çabucak uyum sağlayabilmişlerdir; Bree'ye yerleşmeye başladıkları zaman, eski dillerini unutmaya başlamışlardı bile. Görüldüğü kadarıyla bu yukarı Anduin'e ait, Rohirrim'e akraba olan bir insan diliydi; gerçi güneydeki Ülkenler'in kuzeye, Shire'a gelmeden önce Dunlendce'ye benzer bir dili kullanıyor oldukları ortaya çıkmıştır. (Yabaneller'e dönen Angle'lı Dikenler Ortak Lisan'ı çoktan devralmıştı; fakat Déagol ve Sméagol, Ferah yakınlarındaki bölgedeki insan dilinde isimlerdir.)

Frodo'nun zamanında, çoğu Vadi'de veya Rohan'da bulunanlarla yakından benzeşen yöresel kelimelerde ve isimlerde hâlâ bunlara ait bazı izler bulunuyordu. En dikkat çekeni günler, aylar ve mevsimlerdi; çoğu Bree ve Shire'daki yer isimleri olarak muhafaza edilse de bu cinsten birkaç kelime daha (mathom ve smial gibi) hâlâ kullanılıyordu. Hobbitlerin özel isimleri de oldukça garipti ve çoğu kadim günlerden kalmaydı.

Hobbit, Shire halkı tarafından kendi cinslerinden herkese söylenen bir sözdü, insanlar buçukluk, elfler ise periannath diyorlardı. Hobbit kelimesinin kaynağı çoğu kişi tarafından unutulmuştur. Bununla beraber, ilk başlarda Samanpostlar ve Ülkenler tarafından Kılayaklar'a verilen bir isim ve Rohan dilinde daha iyi korunmuş olan bir kelimenin yıpranmış biçimi olduğu sanılmaktadır: holbytla; İngilizcesi "çukur inşa eden" anlamında" hole-builder."
Başlık: Ynt: Irklar
Gönderen: goodboy - 29 Ocak 2008, 14:02:07
güzel:d :oyyoyyoyy