Gönderen: brisingr - 23 Mayıs 2010, 12:29:23
" Gong sesini duyduğunuz zaman, hemen harekete geçiniz. İkiniz de Cornucapia'daki kan banyosuna uygun değilsiniz. Hemen koşun ve diğerleriyle aranıza olabilidğince mesafe koyun. Ve kendinize bir su kaynağı bulun, anladınız mı? "
Çok basit oldu ama cevapları bekiliyorum.
Gönderen: Berre - 23 Mayıs 2010, 12:51:16
Gönderen: brisingr - 23 Mayıs 2010, 13:09:37
Gönderen: Berre - 23 Mayıs 2010, 13:20:24
"Üç kardeşler, otururlar bir evde
Hiç benzemez birbirine üçü de.
Sen onları ayırt edeyim derken,
Dönüşürler çabucak birbirlerine.
Birincisi evde yoktur, gelecek.
İkincisi çıkmış gitmiş, dönmeyecek.
Üçünden en küçüğü evdedir.
O olmazsa her ikisi ne edecek?
Bildiğiniz sadece üçüncüdür.
Çünkü birinci ikinciye dönüşmüştür.
Sen tam onu görüyorum derken,
Bakarsın ki kardeşi görünmüştür.
Söyle şimdi: Üçü tek bir kişi mi?
Yoksa iki veya hiçbir kişi mi?
Adlarını bana sayabilirsin,
Üç kudretli hükümdarı bilirsin,
Bir ülkeye üçü birden hükmeder.
Ülkeyle bütünleşip bir eder."
Gönderen: brisingr - 23 Mayıs 2010, 13:23:54
Gönderen: Berre - 23 Mayıs 2010, 13:24:45
MomoDoğrudur (biraz fazla kolay sormuşum :D) Soru sorma hakkı senindir Brisingr.
Gönderen: Berre - 23 Mayıs 2010, 13:35:05
"... Korkunç bir yaşam sürdüm. Çocukluğumdan beri denizciyim ve babamın evinden ayrıldığım günden beri yaşamım giderek daha da kötüleşti. Son üç yıldır korsanlık yapıyorum. Bu işi benim seçmediğim doğru! Ben gemiye zorla alındım ve sonunda benim de gözüm iyice kararana dek burada alıkonuldum. Ben de onlardan biri oldum. O günden beri ellerim durmadan insan kanına bulandı. Senin o genç kalbin yaşadığım onca şeye -Tüm bunları niye anlatıyorum ki?! Bir işe yaramayacak Ralph! Ben lanetlenmiş bir adamım!"
Hadi bakalım yanıt bekliyorum.
Gönderen: Vega - 23 Mayıs 2010, 13:39:25
Gönderen: Berre - 23 Mayıs 2010, 13:47:48
Karayip Korsanları-Denizkızlarının Şarkısı?Hayır, o değil.
Dünya-Çocuk klasiklerinden.
Gönderen: brisingr - 23 Mayıs 2010, 18:37:27
Gönderen: Berre - 24 Mayıs 2010, 17:18:01
On beş yaşında bir kaptan (klasiklerdense)Klasiklerden ama o kitapta değil.
Son ipucu: Kitabın (genel anlamda) üç kahramanı var: Ralph, Peterkin ve Jack. Ve Ralph'ın dilinden anlatılıyor.
Gönderen: Marius - 24 Mayıs 2010, 17:20:31
Gönderen: Berre - 24 Mayıs 2010, 17:22:32
Mercan adası olabilir mi?Doğrudur (sonunda ;)) Sıra sende Marius :)
Gönderen: Marius - 24 Mayıs 2010, 17:32:52
----
"Köyedeki herkes öldü mü?"
Kız omzunu silkti. "Boğulmamı ve yanmamı izleyen herkes. Bacağın nasıl oldu?"
"Daha iyi." dedi Bod. "Sağol"
Bod yavaşça ayağa kalktı ve çim yığınından aşağı topallayarak indi. Demir parmaklıklara dayandı. "Her zaman cadı mıydın?" diye sordu. "Yani onların hepsini lanetlemeden önce de?"
"Sanki Solomon Porritt!in kulübemin etrafında sevdalı sevdalı dolanmasını sağlamak için cadılık lazımmış gibi," dedi dedi kız burnunu çekerek.
Bod'a göre bu, sorusunun cevabı değildi, hemde hiç, ama bir şey söylemedi.
"İsmin ne?" diye sordu Bod.
"Mezar taşım yok," dedi kız surat asarak. "Herhangi biri olabilirim. Değil mi?"
----
Gönderen: Jean Valjean - 24 Mayıs 2010, 17:34:48
Gönderen: LegalMc - 24 Mayıs 2010, 17:35:45
Edit: Aaa ben yazarken cevap verilmiş, tüh! :)
Gönderen: Marius - 24 Mayıs 2010, 17:37:27
Evet doğru! Jean Valjean önce cevap verdiği için o sorsun artık... :)
Gönderen: Berre - 24 Mayıs 2010, 17:38:19
Gönderen: Jean Valjean - 24 Mayıs 2010, 17:45:19
Gönderen: Berre - 24 Mayıs 2010, 17:46:35
"Fahrenheit 451"
Yeni okumuştum :)
Gönderen: Jean Valjean - 24 Mayıs 2010, 17:47:48
Gönderen: Berre - 24 Mayıs 2010, 17:55:27
Biraz uzun oldu ama hadi bakalım...
Gönderen: brisingr - 24 Mayıs 2010, 18:04:52
Gönderen: Berre - 24 Mayıs 2010, 18:06:20
Gönderen: brisingr - 24 Mayıs 2010, 18:12:38
Gönderen: Berre - 24 Mayıs 2010, 18:13:27
Hımmm.. Okumadım tamamen senin okuduğundan yola çıkarak ve senin tanıttığın için ayrıca da filmi var dediğin içi ( nasıl bir cümle olduysa artık ) Ölümsüz Aile diyeceğim. ;)Hayır tutmadı :)
Cevap yoksa bir ipuca daha vereyim?
Gönderen: LegalMc - 24 Mayıs 2010, 18:14:12
Gönderen: brisingr - 24 Mayıs 2010, 18:14:44
Gönderen: Berre - 24 Mayıs 2010, 18:15:53
Bir şey çağrıştırdı mı?
Gönderen: brisingr - 24 Mayıs 2010, 18:17:17
Gönderen: Berre - 24 Mayıs 2010, 18:17:42
Ölü ozanlar derneği :)Doğru! :D
Gönderen: LegalMc - 24 Mayıs 2010, 18:18:13
Gönderen: Berre - 24 Mayıs 2010, 18:24:25
Gönderen: brisingr - 24 Mayıs 2010, 18:25:05
Felsefe Sıfır
Gökbilim Sıfır
Siyaset Az
Bitkibilim Değişken
Daha çok Belladonna,afyon ve zehirler üzerine.
Yerbilim Elverişli, ama sınırlı. Bir bakışta toprak çeşitlerini ayırt edebiliyor. Bir yürüyüşten sonra pantolonundaki çamur lekelerine bakmış ve lekenin Londra'nın hangi bölgesinden olduğunu söylemişti.
Kimya Derin bilgi
Anatomi Çok ama düzenli değil
Olay derleme eserleri Çok geniş bilgi. Yüzyıl içindeki bütün korkunç olayların her ayrıntısını biliyor.
İyi keman çalıyor.
Uzman bir eskrimci, boksör ve kılıç kullanıcısı.
İngiliz Kanunları konusunda elverişli bilgisi var.
Uzun sürdü ama neyse, bakalım bilecek misiniz?
Gönderen: Berre - 24 Mayıs 2010, 18:27:57
Sherlock Holmes - Kızıl Dosya
Gönderen: mit - 24 Mayıs 2010, 18:28:25
Gönderen: brisingr - 24 Mayıs 2010, 18:29:35
Gönderen: Berre - 24 Mayıs 2010, 18:31:08
Hehe.. Aklıma başka kitap gelmedi. Berre doğru cevap.:D Sherlock Holmes'un kişisel özelliklerinden dolayı bu şekilde sallamıştım bu yüzden Mit sorsun soruyu. Ben çok sordum :)
Gönderen: mit - 24 Mayıs 2010, 18:43:51
Soralım bakalım, madem öyle :)
"Seni aptal! Sen, onu bana karşı kullanamazsın!"
"Öyle mi? Ben Lathander'in izinden giderdim. Lathander Şafak efendisinin! Ve bu da -eliyle madalyonu işaret etti- bir güneş parçası!"
Gönderen: Marius - 24 Mayıs 2010, 18:46:59
Gönderen: Herr Mannelig - 24 Mayıs 2010, 18:48:11
Gönderen: mit - 24 Mayıs 2010, 18:51:35
Gönderen: Herr Mannelig - 24 Mayıs 2010, 18:58:14
On yıl var ki buraya, mağarama çıkıyorsun.
Eğer ben, kartalım ve yılanım olmasaydık ışığından ve yolundan bezerdin.
Fakat biz her sabah seni bekledik. Işığının fazlasını aldık. Ve bunun için seni kutsadık.
Bak; ben, fazla bal toplamış arı gibi uzanacak ellere muhtacım..."
Buyrunuz
Gönderen: Berre - 24 Mayıs 2010, 19:01:08
olabilir mi?
Gönderen: Herr Mannelig - 24 Mayıs 2010, 19:14:58
Gönderen: Berre - 24 Mayıs 2010, 19:20:45
"Nietzsche, "ancak önümüzdeki yüzyılda anlaşılacaklar" dediği aforizmalarını İsviçre'nin bir orman köyünden yazıyordu insanlığa ve şöyle diyordu: 'Bir fikir için yanmışsın, kül olmuşsun ne çıkar; madem ki o fikir senin kendi yangınından sadır olmuyor!'
Gönderen: LegalMc - 24 Mayıs 2010, 19:36:48
Gönderen: Berre - 24 Mayıs 2010, 19:40:14
Gönderen: LegalMc - 24 Mayıs 2010, 22:16:54
Gönderen: Berre - 24 Mayıs 2010, 22:23:24
“Her şey dönen bir çarkın parçasıdır. Ölmek ve doğmak da. Bir parçayı alıp geri kalanım görmezden gelemezsin. Bütünün bir parçası olmak Tann’nın bir lütfudur. Fakat biz Tuck’lar bundan faydalanamıyoruz. Hayatta kalmak zorlu bir iş, fakat bizim gibi olursan aynı zamanda yararsız da. Hiçbir manası yoktur. Şayet yeniden çarkın bir parçası olmanın yolunu bulsayâım, bir dakika bile beklemezdim. Eğer Ölüm yoksa hayatın ne anlamı var ki? O zaman yaşam olarak adlandıramazsın bile. Biz sadece varız, buradayız, yol kenarındaki taşlar gibi….
Eğer insanlar, pınarın varlığını bilselerdi, sinek gibi koşa koşa gelip başına üşüşür, biraz içebilmek için birbirlerini çiğnerlerdi…Ve her şey değişecek, sadece insanlar değişmeyeceklerdi.”
Gönderen: Amras Ringeril - 25 Mayıs 2010, 01:31:01
Gönderen: Berre - 25 Mayıs 2010, 18:58:15
Eheh, ilginç, forumda daha önce yazmışsın =) Ölümsüz Aile cevabı sanırım.Acelem vardı yeni bir tane yazamadım =) Doğrudur efendim.
Gönderen: Amras Ringeril - 25 Mayıs 2010, 19:33:26
"Bacaklarını uzatmış, sırtını odunluk duvarına vermiş, gözlerini kapamış, kıpırdamadan oturuyordu. Bir şey görmüyor, bir şey hissetmiyordu. Sadece çevresinden yükselip sundurmanın kuytusunda biriken odun kokusunu duyuyordu. Bu güzel kokuyu içiyor, onun içinde boğuluyor, bu kokuyla içindeki en son gözeneği tıkıyor, kendi de oduna dönüşüyor, ağaçtan bir kukla gibi, bir Pinokyo gibi, ölü gibi yatıyordu odun yığınının üstünde; neden sonra, belki bir yarım saat sonra 'odun' sözcüğünü çıkardı ağzından. Tepeden tırnağa odunla dolmuş, gırtlağına kadar odunla dolmuşçasına, odun karnından, boğazından, burnundan taşıyormuşçasına kustu attı sözcüğü. Kustu da kendine geldi, odunun ezici varlığının, kokusunun altında ezilip boğulmaktan kurtuldu. Toparlandı, yığından aşağı kaydı, odundan ayaklar üzerinde yürür gibi çolpa adımlarla oradan uzaklaştı. Günlerce bu yoğun koku yaşantısının sersemliği içinde gezdi, anısı içinde yükselip dayanılmaz hale geldikçe 'odun, odun' diye mırıldandı durdu."
Of. :D
Gönderen: Berre - 26 Mayıs 2010, 19:43:09
Gönderen: Amras Ringeril - 26 Mayıs 2010, 19:55:06
Son dönemin en önemli eserlerinden birisidir.
Gönderen: Marius - 26 Mayıs 2010, 19:58:05
Gönderen: Amras Ringeril - 26 Mayıs 2010, 20:02:59
Doğru cevap sıra sende Marius.
Gönderen: KoyuBeyaz - 26 Mayıs 2010, 20:05:53
"Bacaklarını uzatmış, sırtını odunluk duvarına vermiş, gözlerini kapamış, kıpırdamadan oturuyordu. Bir şey görmüyor, bir şey hissetmiyordu. Sadece çevresinden yükselip sundurmanın kuytusunda biriken odun kokusunu duyuyordu. Bu güzel kokuyu içiyor, onun içinde boğuluyor, bu kokuyla içindeki en son gözeneği tıkıyor, kendi de oduna dönüşüyor, ağaçtan bir kukla gibi, bir Pinokyo gibi, ölü gibi yatıyordu odun yığınının üstünde; neden sonra, belki bir yarım saat sonra 'odun' sözcüğünü çıkardı ağzından. Tepeden tırnağa odunla dolmuş, gırtlağına kadar odunla dolmuşçasına, odun karnından, boğazından, burnundan taşıyormuşçasına kustu attı sözcüğü. Kustu da kendine geldi, odunun ezici varlığının, kokusunun altında ezilip boğulmaktan kurtuldu. Toparlandı, yığından aşağı kaydı, odundan ayaklar üzerinde yürür gibi çolpa adımlarla oradan uzaklaştı. Günlerce bu yoğun koku yaşantısının sersemliği içinde gezdi, anısı içinde yükselip dayanılmaz hale geldikçe 'odun, odun' diye mırıldandı durdu."Okuduktan sonra oduna saygım arttı. ODUN deyip geçmemek lazımmış. :=)
Gönderen: Marius - 26 Mayıs 2010, 20:09:28
Paul durakladı. Kalbi hızla çarpıyordu.
Paulie, Bunu Yapabilir misin?
Bu soruyu cevaplayacak cesareti bulamadı. Tekrar tuşların üzerine eğildi. Bir anlık bir duraklamadan sonra yeniden harflere basmaya başladı... Ama daha yumuşakça.
.
.
.
(küçük bir hikaye karalar)
.
.
.
Yapabiliyordu! Yapabiliyordu!
Ve Paul hem minnet, hem de dehşetle yazdı, yazdı. O delik açıl ve aşağıdakilere baktı. Parmaklarının hızlandığının farkında bile değildi. Sancıyan bacaklarının da aynı kentte ama elli blok ötede olduklarının da. Yazarken ağladığının da.
Gönderen: Methanopyrus - 26 Mayıs 2010, 22:16:40
Gönderen: Marius - 26 Mayıs 2010, 22:24:34
Gönderen: Methanopyrus - 26 Mayıs 2010, 22:31:54
''McCormik son bir risk almaya karar verdi,Jonahı gerçeklerle çarpıştıracaktı,onu psikotik bir sürece sokacaktı.Clevenger'a yazdığı ilk mektubu hatırladı.Ve annesi canlandırmaya başladı.'Senin parktaki allahın cezası günün!' dedi öfke dolu bir sesle.'Geri Zekalı arkadaşlarında güzel bir gün geçirdin mi?'
Jonah çok acı çekiyor gibi görünüyordu.'Onun için döktüğüm onca parayı nerden bulacağım ben şimdi,seni aptal bücür.''
Gönderen: Berre - 27 Mayıs 2010, 20:09:04
Gönderen: Methanopyrus - 27 Mayıs 2010, 20:46:10
tenin gizeminde kahramanlar da farklıydı
ipucu verim arka kapaktan: :ohmy
On iki ceset on iki eyalet.Kimsenin bilmediği şey ise ''Otoban Katili''nin,sahte bir güvenlik duygusu yaratarak,kurbanlarının aklını çelen ve onların en karanlık ve en gizli sırlarını mucizevi bir şekilde kavrayan yetenekli bir psikiyatrist olduğudur.
Gönderen: Berre - 27 Mayıs 2010, 22:10:23
Doğru mu cevap?
Gönderen: Methanopyrus - 27 Mayıs 2010, 22:23:44
buyur sıra senin
Gönderen: Berre - 28 Mayıs 2010, 23:19:25
Gönderen: Elijah - 28 Mayıs 2010, 23:39:57
Gördüğü ilk ağaç, bir ağaçtan çok, gür ve dağınık sakallı, çalı saçlı bir adama benziyordu. Korkmuyordu çünkü daha önce de böyle şeyler görmüştü. Yeniden baktı. Hareket ediyor, ama sonuçta sadece bir ağaç, diye düşündü. Ayakları ya da kökleri olup olmadığı görülmüyordu, çünkü ağaçlar hareket ettiklerinde köklerini dışarı çıkarıp yürümezler. Onların yürüyüşleri, tıpkı bizim suda yürümemize benzer. Baktığı her ağaçta aynı şeyler oldu. Ağaç topluluğu, sanki bir büyü etkisiyle canlanıp sevimli şekillere bürünüyor, sonra bir anda yeniden eski haline dönüyordu. İnsansı bir halleri vardı. Şekil değiştirdiklerinde, dalları ve yaprakları olan insanlara benziyorlardı. Ve alçalıp yükselen o tuhaf hışırtılar, o huzur verici mutlu sesler sürüp gidiyordu.
Gönderen: Berre - 29 Mayıs 2010, 12:57:38
Hani bir tek Lucy Aslan'ı fark edebiliyordu falan. Birden o sahne canlandı gözümde.
Gönderen: Elendil - 29 Mayıs 2010, 15:11:08
Gönderen: Elijah - 29 Mayıs 2010, 23:08:53
Narnia'dan mı acaba?
Hani bir tek Lucy Aslan'ı fark edebiliyordu falan. Birden o sahne canlandı gözümde.
Yes orrayt! Sıra sende...
Gönderen: Berre - 30 Mayıs 2010, 18:49:54
Makine da mantıksız tıkırtılar duyuldu. Sonra son bir kere daha çalıştı. Fakat sade yarım bir kelimeyi yazdırdı:
"-Naf..."
Odayı kaplayan derin sükut dakikalarca sürdü. Ümitsizce beklediler. Ne yazık ki, bir daha telsiz makine aydan gelen bir haberle işlemedi.
Alimlerden biri iki elleri arasına aldığı başını kederle sallayarak sükutu ihlal eyledi:
-"Dostumuz malesef ele geçti. Bize son bir kelime ile ''Naf...'' kelimesi ile ''Nafile'' demek istedi. Zavallı dostumuz!... Zavallı Kavor!..."
Not: Cevabının doğruluğundan emin olan varsa benim onaylamamı beklemeyip devam edebilir :)
Gönderen: Berre - 31 Mayıs 2010, 17:44:07
İpucu: Kitabın içinde ki kitabın ismi "Kamer de İlk İnsanlar" (ipucuya bak :P)
Gönderen: Dúrgonath - 31 Mayıs 2010, 21:19:27
Gönderen: Berre - 31 Mayıs 2010, 22:04:12
Sallama hakkımı kullanarak, Jules Verne'den "Ay'a Seyahat" diyorum. Hadi bakalım.Maalesef tutmadı. Yazarı Türk bu kitabın.
Gönderen: Amras Ringeril - 31 Mayıs 2010, 22:40:37
Gönderen: Berre - 01 Haziran 2010, 22:00:13
Necat Akdemir'in bir kitabı ama Sihirli Kulübe olabilir, ya da Küpeci Kız.Hayır maalesef o da değil. O zaman son bir ipucu veriyorum:
Baş kahramanımız Kemal adlı bir çocuk. Annesinin ismi Süzen, babasının Celil
Gönderen: LegalMc - 01 Haziran 2010, 22:01:38
Gönderen: Berre - 01 Haziran 2010, 22:03:31
Gümüş Kanat ?Evet! Doğru cevap!
Gönderen: LegalMc - 01 Haziran 2010, 22:08:55
"Long Beach'deki evlerin giriş kapısı büyük, siyah bir arabayla kapatılmıştı. İki kişi arabanın çamurluğuna dayanmış duruyordu. Kapının iki yanındaki evlerin üst kat pencereleri ardına kadar açıktı. Sonny gerekli bütün tedbirleri almıştı."
Gönderen: Herr Mannelig - 02 Haziran 2010, 08:25:02
Gönderen: LegalMc - 02 Haziran 2010, 22:45:42
Gönderen: Herr Mannelig - 03 Haziran 2010, 16:35:15
Gönderen: Methanopyrus - 03 Haziran 2010, 17:57:17
Gönderen: Herr Mannelig - 04 Haziran 2010, 08:31:03
Gönderen: Methanopyrus - 04 Haziran 2010, 16:32:07
''Gözler,kanatlar,kamçı motorlar ve bağışıklık sistemlerinden faydalanamayacağını anlayan boşluk ilahiyatçısı genelde son çare olarak hayatın başlangıcına sataşmaya başlar.Biyolojik olmayan madde yapısında evriminin kökeni bir şekilde ,sonraki evrim sırasındaki en küçük değişim bile daha büyük bir boşluk yaratırmış gibi görünür gözüne.Bir anlamda daha büyük bir boşluktur,bu doğru.Ancak bu anlam bütünüyle özgündür ve din savunusuna rahatlama fırsatını sunmaz.Yaşamın basşlangıcı yalnızca bir kez gerçekleşmelidir.Bu yüzden bunun uç noktada olanak dışı bir olay olduğunu kabullenebiliriz ki insanların çoğunun kavrayabileceğinden daha olanak dışı bir çoklu düzen sürecidir.Arkasından gelen evrimsel adımlar,daha çok yada benzer yollarla,jeolojik zaman boyunca milyonlarca ve milyonlarca türü bağımsızca ve zincirleme olarak etkileyecek şekilde tekrarlanmıştır.Bu sebeple,karmaşık yaşamın evrimini izah etmek için yaşamın başlagıcı üzerine uygulayabildiğimiz istatiksel vaysamının aynısına başvuramayız.Bu olağan evrimi oluşturan durumlar ,eşsiz başlangıcından (ve belki de bir kaç özel durumdan )farklı olarak,aşırı olanak dışı olamazlar.''
Gönderen: Berre - 07 Haziran 2010, 18:32:26
Gönderen: Methanopyrus - 07 Haziran 2010, 18:54:05
bi gazeteden kitapla ilgili bir haber
"İnsanlığın düşünce sistemini değiştiren bilim adamı" olarak tanınan Dawkins’in kitabı, Müslüman ülkelerin hiçbirinde basılmadı. Türkiye’de Temmuz 2007’de Kuzey Yayınları’ndan çıkan kitap için bir okur, Şişli Cumhuriyet Başsavcılığı’na verdiği dört sayfalık dilekçeyle suç duyurusunda bulundu. Mahkeme yürüttüğü soruşturma sonucu "Kalisto" adıyla kitabı çeviren, Kuzey Yayınları’nın sahibi Erol Karaaslan hakkında, "Halkı kin ve düşmanlığa tahrik" ve "Mukadesata hakaret" gerekçesiyle dava açtı. İlk duruşma 28 Mart Günü Şişli Asliye Ceza Mahkemesi’nde yapılacak. Dinin, hayatın her alanına nüfuz ettiği günümüzde dışlandığını ve ayrımcılığa uğradığını düşündüğü ateistlere "Ortaya çıkın" çağrısı yapan Dawkins’in kitabında, dinlere ve dinlerin mukaddesatına hakaret niteliğinde ifadeler olduğuna yönelik soruşturma kapsamanda Erol Karaarslan, Aralık 2007’de Şişli Cumhuriyet Savcısı’na ifade vermişti.
Gönderen: Berre - 07 Haziran 2010, 18:59:48
Kitabı okumadım ama verdiğin gazete haberinden yola çıktım. İlginç bir kitapmış :)
Gönderen: Methanopyrus - 07 Haziran 2010, 19:49:29
sıra sende
Gönderen: Berre - 08 Haziran 2010, 18:23:50
-"Jan hakkında, değil mi?"diye sordu "Jan iyi mi? Dün ona yeni kasetlerimden götürdüm. Ayrıca ona şey... bir kitap okuyorum. Biyografilerden hoşlandığını söylemiştin. Bu da bir çeşit otobiyografi."
Jan'a Prensesin Günlükleri'ni okuyordu!
Gönderen: brisingr - 14 Haziran 2010, 16:57:52
Gönderen: Berre - 15 Haziran 2010, 23:35:54
İpucu:
"Carpe Diem yayınlarından çıkmış fantastik bir kitap."
Gönderen: Marius - 15 Haziran 2010, 23:42:10
Gönderen: Berre - 15 Haziran 2010, 23:48:13
Okumadım sallayacağım; "Maya" olabilir mi?
Doğrudur efendim :) Maya- Kaosun Anahtarı.
(Bu arada okumanı öneririm Marius)
Gönderen: Marius - 15 Haziran 2010, 23:52:56
Bu karabasan caddesinin en garip yanı da satılık milyonlarca şeyin hiçbirinin orada yapılmıyor olmasıydı. Orada yalnızca satılıyorlardı. İşliklar, oymacılar, boyacılar, tasarımcılar, makineciler neredeydi, eller neredeydi, yapan insanlar? Gözden uzak, başka bir yerde. Duvarlar arkasında. Dükkanlardaki herkes ya alıcı ya satıcıydı. Nesnelerle sahip olmak dışında bir ilişkileri yoktu.
Gönderen: Berre - 17 Haziran 2010, 20:18:02
Mülksüzler?
Gönderen: Marius - 17 Haziran 2010, 21:27:23
Gönderen: Berre - 21 Haziran 2010, 10:36:03
"Gel Neville!"
Gönderen: brisingr - 21 Haziran 2010, 11:24:00
Spoiler: Göster
Gönderen: Berre - 21 Haziran 2010, 13:28:29
Hayır Harry Potter değil :)
Gönderen: brisingr - 22 Haziran 2010, 13:17:44
Gönderen: Berre - 22 Haziran 2010, 14:05:30
Yine filmi olan bir kitap ki filmi çok da meşhurdur :)
Gönderen: Berre - 24 Haziran 2010, 17:44:46
Sorduğum kitabın ismi " Gecenin Konukları " İngilizcesi ile " I'm Legend ".
Hadi bakalım sorsun artık birileri :)
Gönderen: brisingr - 24 Haziran 2010, 19:09:20
Berre & Brisingr
Gönderen: brisingr - 24 Haziran 2010, 19:21:02
Gönderen: KoyuBeyaz - 24 Haziran 2010, 19:28:15
Gönderen: kusad - 24 Haziran 2010, 19:36:22
Gönderen: brisingr - 24 Haziran 2010, 19:48:09
Gönderen: KoyuBeyaz - 24 Haziran 2010, 19:59:15
Oldukça ünlü bir yazarın oldukça bilinen bir kitabıdır.
Gönderen: Marius - 24 Haziran 2010, 20:14:01
Gönderen: KoyuBeyaz - 24 Haziran 2010, 20:29:26
Gönderen: Marius - 24 Haziran 2010, 20:42:08
Gönderen: Berre - 29 Haziran 2010, 16:14:55
Gönderen: Marius - 29 Haziran 2010, 16:18:23
Gönderen: Berre - 01 Temmuz 2010, 13:15:55
Renk olsun diye bu kitabı araya sıkıştırıyorum. Bakalım bilindiğinde bana karşı nasıl tepkiler olacak :P
"- Ne?
- Annem onu bebekken çok düşürürmüş, dedi Leah bana.
- Görünüşe göre kafasının üzerine.
- Beşiğin parmaklıklarına da kemirirdi.
- Kurşun kaplama mıydı?
- Öyle görünüyor."
Gönderen: brisingr - 01 Temmuz 2010, 14:40:22
Gönderen: Wanderer - 01 Temmuz 2010, 14:46:44
Gönderen: Berre - 02 Temmuz 2010, 17:11:02
Alacakaranlık serisinin bir kitabı olmalı Leah orda var benim bildiğim.
Evet, Alacakaranlık, yaptığın yorumdan da belli :D
:D Doğrudur ama seriden hangi kitap olduğunu bilmeden vermem sıramı kimseye :)
Gönderen: Elendil - 02 Temmuz 2010, 18:20:24
Gönderen: Berre - 02 Temmuz 2010, 18:22:14
Tutulma?Hayır değil efendim :P
Gönderen: Wanderer - 02 Temmuz 2010, 18:24:20
Gönderen: Berre - 02 Temmuz 2010, 18:25:37
Şafak Vakti?Doğru :D Sıra sende Antiseptik!
(Bu kitap için de ne uğraştırdım ama :P )
Gönderen: Wanderer - 02 Temmuz 2010, 18:29:16
Alıntı
Derin ve nemli toprak, Nyx'in adına, seni çağırıyorum
Sen bana bu ritüelde yardım et ki,
Toprağın, güç fırtınasının kükreyişiyle sarsılışını hissedebileyim.
Afrodit bıçağını havada sallarken, sağ avucumun karıncalanmaya başladığını hissetmeye başladım. Sanki o da bıçağı almak ve havada savurmak istiyordu. Taze çimenlerin kokusunu, havada, yanıbaşımda yuva yapmış gibi, bir çobanaldatanın ötüşünü duyabiliyordum...
Bakalım bulduktan sonra ne gibi küfürler yiyeceğim :D
Gönderen: KoyuBeyaz - 02 Temmuz 2010, 18:52:04
Gönderen: Wanderer - 02 Temmuz 2010, 19:37:48
Gönderen: HighLord - 02 Temmuz 2010, 19:56:25
Gönderen: Elendil - 02 Temmuz 2010, 20:09:26
Madem saçma sapan serilerden devam ediyoruz bir de ben sorayım.
Bakalım bulduktan sonra ne gibi küfürler yiyeceğim :D
İşaret olabilir mi? :P
Gönderen: Dúrgonath - 02 Temmuz 2010, 22:13:52
Gönderen: Wanderer - 03 Temmuz 2010, 10:42:42
İşaret olabilir mi? :P
İşaret... Sıra senindir Elendil =)
Gönderen: Elendil - 03 Temmuz 2010, 11:43:34
İşaret... Sıra senindir Elendil =)
Aslında sallamaydı. Senin devam kitaplarını okumadığını varsayarak "İşaret" dedim.:D Neyse sorayım.:D
Ama sonunda aniden uyandı ve uzun zaman önce bir yaz gecesi bunca sorunu başlatmış olan en uzun ve en aptal devi aramaya çıktı. Onu güzel bir fırçaladı ve zavallı dev yıkıldı.
"Karabina mıymış o?"" dedi kafasını kaşıyarak. "Ben at sineği sanmıştım."
Edit. Çok basit oldu.:D
Gönderen: Jean Valjean - 03 Temmuz 2010, 16:45:08
Dogru galiba ama baskasi sorarsa sevinirim. ^^
Gönderen: Elendil - 03 Temmuz 2010, 16:53:14
Tehlikeli Diyardan Öyküler'den Hamli Ciftci Giles mi?
Dogru galiba ama baskasi sorarsa sevinirim. ^^
Evet, doğru. :D
Gönderen: Jean Valjean - 04 Temmuz 2010, 20:30:05
"Ey Denizler Tanrisi, babamiz, feryatlarimizi duy! Senden baska siginacak kimsemiz kalmadi! Kullarin seni cagiriyor!"
Gönderen: Gedwesverdar - 21 Temmuz 2010, 19:48:29
Gönderen: Malkavian - 21 Temmuz 2010, 19:55:14
Sormak istedim:
"Ey Denizler Tanrisi, babamiz, feryatlarimizi duy! Senden baska siginacak kimsemiz kalmadi! Kullarin seni cagiriyor!"
Silmarillion
Gönderen: Jean Valjean - 22 Temmuz 2010, 02:16:57
Not: Soruyu soran ben olmasaydim ben de Ulmo derdim.
Hatta biraz daha ipucu vereyim;
Yeliz'in de akli karismis gibiydi. "Simdi bu noktada baska sorulara da cevap bulmamiz gerekir. Uzak noktalara sifir enerji ve sifir zaman tuketimli ulasimi ilk olarak kim kesfetti? Bizim bu kesfi yapmak icin yonlendirilmedigimiz ne malum? Mavi renk tayflarinin insan sinir sistemleriyle yonlendirilebildigini once onlar mi buldu, yoksa biz mi? Bizim icin yeni olan her ilerleme zaten evrende diger medeniyetler tarafindan biliniyor muydu? Su an gercek Dunya tarihi bizim bildigimiz zaman olabilir. Ancak, buraya ulasan bilgiler onun gecmisi olmasi gerekirken gelecegini isaret ediyor."
Gönderen: Jean Valjean - 19 Eylül 2010, 12:54:20
Buyursun, isteyen sorabilir.
Gönderen: Vega - 21 Eylül 2010, 21:03:59
Biraz kazık oldu galiba.
Gönderen: LegalMc - 22 Eylül 2010, 19:14:05
Gönderen: Vega - 22 Eylül 2010, 19:42:00
Gönderen: LegalMc - 22 Eylül 2010, 19:59:46
Hasta için dualar okunuyor, tüm manastır onun başında beklemekte. Ölmek üzere bulunan bu ermiş kadın kendisine ceza olsun diye yirmi yıldır bir tabutta yatıyordu geceleri. Onun için ölüm pek fark etmez. Yani sizin anlayacağınız, bugünlük rahatız fakat bunun bir de yarını var.
Gönderen: grikunduz - 22 Eylül 2010, 22:54:40
Yani sizin anlayacağınız, bugünlük rahatız fakat bunun bir de yarını var.Özellikle bu kısım acaib tanıdık geliyor ama.
Gönderen: LegalMc - 23 Eylül 2010, 17:14:27
Bir ipucu vereyim o zaman. Batı klasiklerinden bir kitap, yazarı da bir Fransız.
Gönderen: LegalMc - 24 Eylül 2010, 21:20:46
Gönderen: Berre - 11 Kasım 2010, 18:06:23
"- Yaşlanmak mı? Ben! Kendimi yaşlı hissetmiyorum, yani içimde demek istiyorum. Yani şu, özellikle sırtımdaki ve ellerimdeki sızılar ya da minatorlara sataşmak yerine soba başında uyuklamaya duyduğum dürtü değil -minatorlar gerçekten de çok kızıyor biliyor muydunuz? Özellikle de onlara "Möö" diye bağırdığınız zaman. Kızgın bir minatorun sizi kovalarken nasıl da hızlı koşabileceği hayrete şayan bir şey. Her neyse, neredeydim? "
Gönderen: Fırtınakıran - 11 Kasım 2010, 18:25:18
"- Yaşlanmak mı? Ben! Kendimi yaşlı hissetmiyorum, yani içimde demek istiyorum. Yani şu, özellikle sırtımdaki ve ellerimdeki sızılar ya da minatorlara sataşmak yerine soba başında uyuklamaya duyduğum dürtü değil -minatorlar gerçekten de çok kızıyor biliyor muydunuz? Özellikle de onlara "Möö" diye bağırdığınız zaman. Kızgın bir minatorun sizi kovalarken nasıl da hızlı koşabileceği hayrete şayan bir şey. Her neyse, neredeydim? "
Bir minatora "Möö" diyen bir kişi tanırım, o da Tasslehof'tan başkası değil. Tasslehof'un bir sözü diyorum.
Ruhlar Savaşı üçlemesinden mi yoksa Yaz Alevi Ejderhaları mı ona karar veremedim. Ufak bir kopyayla Yaz Alevi Ejderhaları'nda geçen bir replik olduğunu söylüyorum u_u.
Gönderen: Berre - 11 Kasım 2010, 18:28:54
"- Yaşlanmak mı? Ben! Kendimi yaşlı hissetmiyorum, yani içimde demek istiyorum. Yani şu, özellikle sırtımdaki ve ellerimdeki sızılar ya da minatorlara sataşmak yerine soba başında uyuklamaya duyduğum dürtü değil -minatorlar gerçekten de çok kızıyor biliyor muydunuz? Özellikle de onlara "Möö" diye bağırdığınız zaman. Kızgın bir minatorun sizi kovalarken nasıl da hızlı koşabileceği hayrete şayan bir şey. Her neyse, neredeydim? "
Bir minatora "Möö" diyen bir kişi tanırım, o da Tasslehof'tan başkası değil. Tasslehof'un bir sözü diyorum.
Ruhlar Savaşı üçlemesinden mi yoksa Yaz Alevi Ejderhaları mı ona karar veremedim. Ufak bir kopyayla Yaz Alevi Ejderhaları'nda geçen bir replik olduğunu söylüyorum u_u.
Bir minatora "Möö" denmesinden doğru yola çıkılacağını biliyordum :D
Doğru cevap Hazal abla sıra senindir :)
Gönderen: Fırtınakıran - 15 Kasım 2010, 19:54:45
Gönderen: alper - 16 Kasım 2010, 02:04:30
"...Bu güç, tehlikleli bir güçtür. Korkunç bir güçtür.Bilgiyi izlemeli, gereksinimine hizmet etmelidir. Bir mum yakan bir gölge yaratır."
Yerdeniz Büyücüsü'nden olmalı bu, okumadım ama bu cümle çok tanıdık geldi, denge ile ilgili bir muhabbetti sanırım.
"Bir mum yakan bir gölge yaratır." Kim söylemişti bana bu cümleyi? Kitabın arkasında mı vardı yoksa..?
Yerdeniz Büyücüsü diye salladım aslında ama son zamanlarda elim sürekli ona gidiyor, karıştırırken rastlamış da olabilirim, bilemedim. :)
Gönderen: Fırtınakıran - 17 Kasım 2010, 15:48:28
Yalnız böyle ara bir cümleden cevabı bulmak, daha doğrusu kitabı okumadan bilmek, benim için şok edici oldu :D.
Sıra sende ^^.
Gönderen: alper - 17 Kasım 2010, 16:06:57
Spoiler: Göster
." Böyle amaçsızca yüzmekten bıktım usandım. Başka yerlerde neler olduğunu öğrenmek istiyorum. Bu düşünceleri kafama bir başkasının soktuğunu sanabilirsin, ama ben uzunca bir süredir kendim düşünüyorum bunları. Arkadaşlarımdan da bazı şeyler öğrendim elbette; örneğin, birçok balığın yaşlanınca hayatta hiçbir şey yapmadık, hayatımızı boşa geçirdik, diye yakındıklarını biliyorum. Durmadan sızlanıp dururlar. Ben yaşamanın nasıl bir şey olduğunu öğrenmek istiyorum; durmadan aynı şeyleri yapmak, yaşlanana kadar başka bir şey yapmadan yaşamak olmaz; dünyada yaşamanın anlamı bundan daha fazla olmalı! "
Gönderen: Berre - 17 Kasım 2010, 17:05:04
Küçük Kara Balık-Samed Behrengi
Ufak bir aydınlanma yaşayarak cevabı buldum. "Ben hiç balıklı kitap okumadım ki?" demiştim fakat, meğer yıllar öncesinde okumuşum. Bir çocuk kitabı olmasına rağmen, kendi felsefesini barındırmakta. Zaten alıntıladığın bu sözlerde de bunu görmek mümkün. Adeta bir başka Küçük Prens.
İran'da bu kitap yasakmış bu arada.
Şeker mi şeker, güzel bir kitaptı :). Belki çocuk kitabı kategorisinde ama içindeki düşüncelerle yediden yetmiş yediye ulaşıyor.
Ah ah Hazal abla resmen bana komplo kurdun. Sana yanıt yazarken sen buraya cevabı yollamışsın. Ben yazacaktım :(
Şaka bir yana ben de ilk başta hatırlayamadım kitabı sonradan aklıma geldi. Samed Behrengi'nin çok güzel bir eseri. Yazarın Bir Şeftali Bin Şeftali adlı kitabı da çok güzeldir. Fena halde duygulandırır hatta duruma göre ağlatır da :)
Gönderen: Fırtınakıran - 17 Kasım 2010, 17:09:05
Küçük Kara Balık-Samed Behrengi
Ufak bir aydınlanma yaşayarak cevabı buldum. "Ben hiç balıklı kitap okumadım ki?" demiştim fakat, meğer yıllar öncesinde okumuşum. Bir çocuk kitabı olmasına rağmen, kendi felsefesini barındırmakta. Zaten alıntıladığın bu sözlerde de bunu görmek mümkün. Adeta bir başka Küçük Prens.
İran'da bu kitap yasakmış bu arada.
Şeker mi şeker, güzel bir kitaptı :). Belki çocuk kitabı kategorisinde ama içindeki düşüncelerle yediden yetmiş yediye ulaşıyor.
Ah ah Hazal abla resmen bana komplo kurdun. Sana yanıt yazarken sen buraya cevabı yollamışsın. Ben yazacaktım :(
Şaka bir yana ben de ilk başta hatırlayamadım kitabı sonradan aklıma geldi. Samed Behrengi'nin çok güzel bir eseri. Yazarın Bir Şeftali Bin Şeftali adlı kitabı da çok güzeldir. Fena halde duygulandırır hatta duruma göre ağlatır da :)
Hadi ya? Ben zaten sormuştum geçen defa, dur siliyim cevabı hemen ;D. Bir cevabın lafı mı olur aşkolsun u_u.
Sen bildin, en birinci sensin :D.
Gönderen: alper - 17 Kasım 2010, 17:20:28
Gönderen: Berre - 17 Kasım 2010, 17:25:15
"Hem felaketler yalnızca geceleri gelirdi; en azından romanlarda."
Gönderen: Gedwesverdar - 17 Kasım 2010, 17:56:44
Gönderen: alper - 18 Kasım 2010, 12:27:13
Gönderen: Berre - 18 Kasım 2010, 12:31:55
Gönderen: alper - 18 Kasım 2010, 12:49:24
" Başlangıçta söz vardı,
Ve o söz "Aaaağğğrrhh!" idi. "
Gönderen: Berre - 18 Kasım 2010, 12:54:53
O zaman son durum şöyle : berre 100, Fırtınakıran 200, Clorus 100 puan ;D Fırtınakıran kopya verdi bana çünkü istemeden de olsa. :P
Konuya (Şeytan ve Genç Kadın konusuna) girip bakınca ben de anladım zaten cevabı bulduğunu. :D
Gönderen: Fırtınakıran - 18 Kasım 2010, 13:16:39
O zaman son durum şöyle : berre 100, Fırtınakıran 200, Clorus 100 puan ;D Fırtınakıran kopya verdi bana çünkü istemeden de olsa. :P
" Başlangıçta söz vardı,
Ve o söz "Aaaağğğrrhh!" idi. "
Uçan Spagetti Canavarının Kutsal Kitabı
Dürbün'de gezerek kopya aldın yaa :(.
Gönderen: alper - 18 Kasım 2010, 13:19:33
O zaman son durum şöyle : berre 100, Fırtınakıran 200, Clorus 100 puan ;D Fırtınakıran kopya verdi bana çünkü istemeden de olsa. :P
" Başlangıçta söz vardı,
Ve o söz "Aaaağğğrrhh!" idi. "
Uçan Spagetti Canavarının Kutsal Kitabı
Dürbün'de gezerek kopya aldın yaa :(.
Ben en azından dürbünde gezerek kendi emeğimle! kopya çaldım. ;D Sen nerden kopya aldın acaba? :D
Cevap doğru sevgili Pastafaryan
Gönderen: Fırtınakıran - 18 Kasım 2010, 13:39:02
Alıntı
" Başlangıçta söz vardı,
Bunu okuyunca bir an durup düşündüm. Sonra, İncil'den bir söz olduğunu keşfettim.
Alıntı
Ve o söz "Aaaağğğrrhh!" idi.
İncil'le başlayıp sonra böyle bir sözle devam edince Uçan Spagetti Canavarının Kutsal Kitabı'ndan başkası gelmedi aklıma :D. Hemen yazarına sorum, doğru dedi ^^. Ne biçim de bildim :P.
Soruya geleyim:
"...Gezegenin maymundan gelen halkı genellikle mutsuzdu. Ağaçlardan inmekle büyük hata yaptıklarını düşünenlerin sayısı gün geçtikçe artıyordu. Bazıları ağaçlara çıkmanın bile yanlış bir hamle olduğunu ve okyanuslardan asla ayrılmamış olmaları gerektiğini söylüyordu."
Gönderen: Marius - 18 Kasım 2010, 13:42:06
Gönderen: Fırtınakıran - 18 Kasım 2010, 13:45:02
Otostopçunun Galaksi Rehberinden başka birşey olamaz!
Tabiiki de doğru ^^. Sıra sende.
Gönderen: Marius - 18 Kasım 2010, 14:06:41
"Belki öyle yapar," diye yanıt verdi Turambar, "ve eğer yaparsa, gerçekten de bizim için iyi olmaz. Ama onun hakkında öğrendiklerimize ve şimdi yattığı yere bakarak, ben amacının farklı olduğunu düşünüyorum. Cabed-en-Aras'ın kenarına geldi, eskiden oradan, Haleth'in avcılarınından kaçan bir geyiğin sıçradığını anlatmıştın. Ejderha o kadar büyük ki, bence kendini oradan atmayı deneyecek. Tek umudumuz bu ve ona güvenebiliriz."
Gönderen: Elendil - 18 Kasım 2010, 14:31:52
Gönderen: Marius - 18 Kasım 2010, 15:12:44
Gönderen: Elendil - 18 Kasım 2010, 18:28:57
Neden bu kadar çok acıya sebep oldun?
Her birinizin kutsal,eşsiz bir kar tanesi olduğunu anlayamadın mı? Eşi blunmaz eşsizlikte, eşsizin de eşsizi bir kar tanesi olduğunu göremedin mi?
Hepinizin sevginin tezahürleri olduğunu anlamıyor musun?
Karşımda oturmuş, bir not defterine bir şeyler karalayan Tanrı'ya baktım. Ama bu meselede Tanrı tamamen yanılmaktaydı.
Bizler eşsiz değiliz.
Süprüntü ya da pislik de değiliz.
Biz sadece biziz.
Biz sadece biziz ve hayatta başımıza gelenlerin bir nedeni yok.
Tanrı diyor ki: "Hayır, bu doğru değil."
Peki. Öyle olsun. Neyse ne. Tanrıya akıl öğretmek bana kalmadı ya.
Gönderen: vintage.doll - 18 Kasım 2010, 18:31:49
Gönderen: Elendil - 18 Kasım 2010, 18:32:51
Gönderen: vintage.doll - 18 Kasım 2010, 18:36:08
Gönderen: LegalMc - 18 Kasım 2010, 22:41:15
Gönderen: vintage.doll - 18 Kasım 2010, 22:54:53
Gönderen: LegalMc - 18 Kasım 2010, 23:03:51
Gönderen: Wanderer - 18 Kasım 2010, 23:45:08
Gönderen: LegalMc - 19 Kasım 2010, 00:26:43
Kayıp Sembol diycem. Yanılıcam.
Yanılmadın, doğru cevap :)
Gönderen: Wanderer - 20 Kasım 2010, 18:15:52
Şimdi ben sorayım.
"Bana yardımı dokunanlara iyilk yaparak iyilik tanrısı oldum! Şimdi ise intikam tanrısı olup bana kötülük yapanları cezalandırmanın vakti!"
Gönderen: Wanderer - 17 Aralık 2010, 21:29:47
Lütfen mesajım flood olarak algılanmasın bilerek edit yapmadım ki konu üste çıksın. :)
İsteyen biri sorsun...
Gönderen: Berre - 09 Mart 2011, 16:18:17
En azından üzerinde düşünmek için bir alıntı yapmak istiyorum, hadi hayırlısı :) :
"Cehennemin azap kuyusu,
Dört nehirden gelir suyu,
Çamur, zehir, buz, ateşten,
Yüz gram al, her birinden.
Karıştırıcıda çalkala onu,
Yalan şurubunun temeli bu!"
Gönderen: Dúrgonath - 09 Mart 2011, 16:24:16
İlahi Komedya?
Gönderen: Vega - 09 Mart 2011, 16:26:21
(bknz: destekli sallama) :P
Gönderen: Berre - 09 Mart 2011, 17:31:16
Dur, süper ama temelli sallayacağım:
İlahi Komedya?
Değişimler? :D Orada Hades anlatılıyordu sanırım. ;D
(bknz: destekli sallama) :P
Maalesef iki yanıt da değil. Şöyle bir ipucu vereyim: Kitaptaki baş kahramanlarımız bir kedi ve bir kargadan oluyor ;)
Gönderen: Marius - 09 Mart 2011, 17:37:53
Gönderen: Berre - 09 Mart 2011, 19:47:21
Kedi karga mı? Pehey! 'Dilek Şurubu'
Evet Marius doğru yanıt :D Buyurunuz efendim sıra sizde :)
Gönderen: Marius - 09 Mart 2011, 20:17:09
Gönderen: Raisor - 09 Mart 2011, 20:24:28
Gönderen: Dúrgonath - 09 Mart 2011, 20:25:31
Evet, kopya çektim.
Gönderen: Marius - 09 Mart 2011, 21:02:00
Zzt. Yemin ve Öç.
Evet, kopya çektim.
Keşke kopya çekmeseydin. Evet doğru cevap!
Gönderen: mit - 10 Mart 2011, 09:09:49
Gönderen: Dúrgonath - 10 Mart 2011, 22:58:16
Haydi.
Gönderen: Wanderer - 10 Mart 2011, 23:02:16
Spoiler: Göster
Gönderen: Dúrgonath - 10 Mart 2011, 23:03:00
Keşke başlatmasaydım bu furyayı.
Gönderen: Wanderer - 10 Mart 2011, 23:05:52
İşte bu devedikeni, sürülmüş tarlanın ortasında çiğnenmiş duran bu devedikeni, bana bu ölümü hatırlattı...
Gönderen: Raisor - 10 Mart 2011, 23:12:58
Gönderen: Wanderer - 11 Mart 2011, 15:46:19
Gönderen: Wanderer - 08 Nisan 2011, 22:04:03
Gönderen: Berre - 08 Nisan 2011, 22:36:51
"Tut bir kayan yıldızı,
Adamotu kökünden olan bir çocuk getir,
Söyle tüm geçen yıllar nerede kaldı,
Şeytanın toynağını kim yardı?
Öğret bana deniz kızlarının şarkısını dinlemeyi,
Kıskançlığın iğnesinden uzak durmayı,
Ve bul Hangi rüzgarla
Belirir dürüst bir zihin.
Bunun neyle ilgili olduğuna karar verin
İkinci bir kıta da siz yazın."
Gönderen: Fırtınakıran - 08 Nisan 2011, 23:43:25
Gönderen: Berre - 09 Nisan 2011, 00:04:05
Yürüyen Şato :).
Elbetteki doğru :)
Gönderen: Borealis113 - 09 Nisan 2011, 03:30:31
Bir kez geceleyin parkta yürüken,
yağmur altında, güzün.
Bir kez çöl ortasında, yıldızlar altında,
ekseni üzerinde dönen
yeryuvarına döndüğüm gün.
Kimileyin düşünürken,
sadece düşünüp tartarken olan
biteni.
Ama hep yalnız.
Kendi başıma.
Bu kez yalnız değilim.
Yüce dağ başında bir arkadaş vardı yanımda.
Natalie.
Bir şey yok, hiçbir şey yok bundan üstün.
Ömrümce görmezsem de bir daha,
eh diyebilirim yine de,
Bir kez orada bulundum...
Ölürüm bu şiire :)
Gönderen: Raisor - 09 Nisan 2011, 03:57:28
Gönderen: Borealis113 - 11 Nisan 2011, 12:58:13
'Her yerden çok uzakta' tabi ki ;)
:O okuduğunu bilmiyordum, hatta Meltem Hoca'nın kızı okuduktan sonra sana getirecektim :D ama madem okudun iyiymiş :D
Gönderen: Raisor - 11 Nisan 2011, 14:34:47
Tanrı varsa, ki ben olmadığına gerçekten inanıyorum, insan aklının sınırları olduğunu da bilir. yoksulluğu, haksızlığı, açgözlülüğü, yapayalnızlığı, bütün bu karmaşayı o yaratmadı mı? mutlaka çok iyi niyetlerle girişmiştir bu işe, ama sonuçlar bir felaket. Tanrı varsa, bu dünyayı erkenden terk etmeyi seçen yaratıklara karşı cömert davranacaktır, hatta bizleri burada vakit harcamaya zorladığı için özür bile dileyebilir.
Gönderen: DarLy OpuS - 11 Nisan 2011, 14:43:41
Gönderen: Raisor - 11 Nisan 2011, 15:14:03
Paulo Coelho - "Veronika Ölmek İstiyor".
Doğrudur. Buyurun sıra sizde.
Gönderen: DarLy OpuS - 11 Nisan 2011, 15:26:25
"Hangisini?"
"Otomatik yanan, sensorlu lamba."
"Hayır."
"Komşu görmüş, yalan söyleme. Süpürge sapıyla kırmışsın dün gece."
Önüme baktım.
"Neden kırdın?"
Cevap yok.
"Hasta mısın evladım? Söyle bana, neyin var, neden kırdın lambayı, yapma böyle..."
"Kırdımsa kırdım, ne olacak! Çok mu değerliymiş?"
"Lamba senden değerli mi evladım, lambanın a.na koyayım, lamba kim? Yöneticiye de dedim. Lambanızı s.k.yim, kaç paraysa veririz. Sen değerlisin benim için."
"Beni görünce yanmıyordu baba."
"Nasıl ya?"
"Görmezden geliyordu, yanmıyordu. Kaç sefer yok saydı beni."
Gönderen: Wanderer - 11 Nisan 2011, 23:19:26
Spoiler: Göster
Gönderen: DarLy OpuS - 12 Nisan 2011, 19:39:47
Gönderen: Wanderer - 23 Nisan 2011, 19:50:45
"Senin ailen var, aptal. Burada öksüz olan benim."
"Bir eş demek istiyorum taş kafalı ve bir gün çocuklar, anne baba değil..."
Gönderen: DarLy OpuS - 23 Nisan 2011, 19:52:44
Gönderen: Wanderer - 23 Nisan 2011, 20:03:26
Gönderen: DarLy OpuS - 23 Nisan 2011, 20:10:39
Sessizlik.
Soğuk bir el dokundu Louis'in omzuna. Rachel'in sesi gıcırtılıydı, topraklıydı.
"Sevgilim," dedi ses.
Gönderen: LegalMc - 23 Nisan 2011, 20:12:54
Gönderen: DarLy OpuS - 23 Nisan 2011, 20:45:56
Gönderen: LegalMc - 24 Nisan 2011, 18:55:55
-----------------------------------------------------------------------------------------
"CIA," dedi Odun. Başını hüzünle iki yana salladı. "O ahmaklar. Hey, Taş. Yeni bir CIA esprisi duydum. CIA'in Kennedy suikastına karışmadığından nasıl emin olabiliriz?"
"Bilmiyorum," dedi Taş. "Nasıl emin olabiliriz?"
"Adam öldü, değil mi?" dedi Odun.
İkisi de güldü.
Gönderen: Elijah - 28 Nisan 2011, 21:33:05
Gönderen: LegalMc - 28 Nisan 2011, 21:47:40
Gönderen: Elijah - 29 Nisan 2011, 20:46:41
Ve dünyanın gözlerinden bakan Elijah, gerçeği algılar...
Tanrının gözlerinden bakmaktadır, çünkü Tanrı monolitik bir ilahi varlık değildir.
Tanrı bizleriz.
Gönderen: Fırtınakıran - 29 Nisan 2011, 20:54:21
Dünyayı çevreleyen elektromanyetik alanın her şeye egemen bilgeliği aracılığıyla, Elijah evreni deneyimler. Her kişiyi. Her hayvanı. Her bitkiyi. Her yaşam kırıntısını.
Ve dünyanın gözlerinden bakan Elijah, gerçeği algılar...
Tanrının gözlerinden bakmaktadır, çünkü Tanrı monolitik bir ilahi varlık değildir.
Tanrı bizleriz.
Adam Fawer- Empati midir?
Gönderen: Elijah - 29 Nisan 2011, 21:01:12
Gönderen: Fırtınakıran - 29 Nisan 2011, 21:06:25
Gönderen: Malkavian - 29 Nisan 2011, 21:10:28
Edit: Tam isim verelim yarım kalmasın. Ursula K. Le Guin - Mülksüzler
Gönderen: Fırtınakıran - 29 Nisan 2011, 21:17:27
Ursula ablamız...
Edit: Tam isim verelim yarım kalmasın. Ursula K. Le Guin - Mülksüzler
Aynen öyle
Gönderen: Malkavian - 29 Nisan 2011, 21:24:18
"-Yaşamla ölüm başlar. Son günümüz ilkinin sonucudur."
Gönderen: Fırtınakıran - 29 Nisan 2011, 21:27:55
"-Benim yaptıgım, bildiklerimi söylemek degil; kendimi ögrenmektir."
"-Yaşamla ölüm başlar. Son günümüz ilkinin sonucudur."
Montaigne- Denemeler ?
Gönderen: Malkavian - 29 Nisan 2011, 21:30:16
Gönderen: Fırtınakıran - 29 Nisan 2011, 21:38:39
Ölüm ise, soğuk gözlerini kurbanından ayırmadan şunları söyledi:
- Hep böyle derler. Şimdiye kadar hemen hiçbir kimse, ömrü yeterli görmedi ve birçoğu beni oyuna davet etti. Ama haklısın, oyuna düşkünüm. Ayrıca senin dediğin gibi, mücadeleden kaçacak biri değilim. Kabul ediyorum teklifini. Söyle bakalım, hangi oyunu oynayacağız? Satranca ne dersin?
- Bırak o fasaraya oyunu! Aklıyla değil, şansıyla oynayana erkek derler.
Gönderen: Malkavian - 29 Nisan 2011, 21:47:26
Gönderen: Fırtınakıran - 29 Nisan 2011, 21:52:30
İsmini hiç doğru söyleyemediğim bir İhsan Oktay Anar eseri. Efsariyab mıydı neydi?
Efrasiyab'ın Hikayeleri. Doğrudur.
Gönderen: Malkavian - 29 Nisan 2011, 22:18:30
Spoiler: Göster
Kollarını sıyırıp ellerini hevesle ovuşturdu.
"Ben hallederim. Oldukça becerikliyimdir. Uçuş milleri. Kırkı aşkın
yıldır havadayım. Dc-3. birinci sınıf, elbette. Hostes perdeyi her
açtığında kontrol paneline iyice bakıyordum. Bakalım." ellerini
uzatarak, dümentaşına doğru bir adım attı. "Flaplar yukarı. Şimdi
aşağı. Yalnızca..."
"Dokunma, ihtiyar!"
İhtiyar irkildi, ellerini kaçırdı, sonra masum görünmeye çalıştı.
"Ben yalnızca..."
"Parmağının ucuyla bile. etinin eriyip kemiklerinden damlamasını
seyretmekten hoşlanacağını düşünüyorsan başka, tabii."
Gönderen: Raisor - 29 Nisan 2011, 23:12:37
=)
Gönderen: Malkavian - 29 Nisan 2011, 23:41:44
Gönderen: Raisor - 29 Nisan 2011, 23:59:17
Resim nasıl yapılır: bitirdiğin zamanı anlamalısın, o zaman da kalemini veya fırçanı elinden bırak. geriye sadece hayatın kendisi kalır.
Kısa ama bilindik.
Gönderen: Wanderer - 30 Nisan 2011, 00:17:22
Gönderen: Raisor - 30 Nisan 2011, 00:34:57
Gönderen: Wanderer - 30 Nisan 2011, 00:36:18
"Titreyin ve çökün. Çünkü ben Güç'üm!"
Gönderen: Vega - 30 Nisan 2011, 00:38:21
Raymond E. Feist
Gönderen: Wanderer - 30 Nisan 2011, 00:48:50
Gönderen: Vega - 30 Nisan 2011, 00:51:25
"Ne... ne demek istiyorsun?"
Durdun. Yemek ve su arıyordun öyle değil mi?
"Evet" ejderhaya doğruyu söylemenin bir manası yoktu.
Gönderen: Malkavian - 30 Nisan 2011, 11:07:22
Gönderen: Vega - 30 Nisan 2011, 11:35:38
Kimse bilemedi sanırım; ipucu vereyim o zaman. Büyücüler Divanı ile başlıyor ve Büyücüler Divanı ile bitiyor kitap.
Gönderen: Raisor - 04 Haziran 2011, 13:03:42
Gönderen: Vega - 04 Haziran 2011, 13:08:16
İsteyen kişi sorabilir.
Gönderen: Wanderer - 04 Haziran 2011, 14:00:30
Görülmez hissedilmez,
Duyulmaz, kokusu alınmaz
Yıldızların ardında ve tepelerin altında yatar ve doldurur boş delikleri
ilk o gelir ve sonrasında da
Bitirir yaşamı, öldürür kahkahayı...
Duyulmaz, kokusu alınmaz
Yıldızların ardında ve tepelerin altında yatar ve doldurur boş delikleri
ilk o gelir ve sonrasında da
Bitirir yaşamı, öldürür kahkahayı...
Hem kitabı, hem bilmeceyi bilebilecek var mı içinizde? :)
Gönderen: Laughing Madcap - 04 Haziran 2011, 14:30:44
________________
"Her zaman ve her yerde deli şapkası ve şıngırdayan çıngıraklarıyla küçük bir deli çıkabilir ortaya. Ve gözlerimizin ta içine bakıp sorar; kimiz biz? Nereden geliyoruz?"
Gönderen: grikunduz - 18 Temmuz 2011, 03:38:46
Gönderen: Laughing Madcap - 18 Temmuz 2011, 09:11:06
Gönderen: Narr - 18 Temmuz 2011, 10:53:19
Gönderen: Fırtınakıran - 18 Temmuz 2011, 11:13:20
İskambil Kağıtlarının Esrarı-Jostein Gaarder. Biraz kopya çektim ama olsun. :)
grikunduz doğru cevabı verdiği için soru sorma sırası onda.
Gönderen: grikunduz - 18 Temmuz 2011, 15:31:18
Başlarında biraz sıkılsanız da sebat ettikçe size kendini açan belki de klasikler arasına girebilecek bir eser.
Gönderen: Narr - 18 Temmuz 2011, 16:03:56
Gönderen: grikunduz - 18 Temmuz 2011, 16:14:18
Gönderen: Narr - 18 Temmuz 2011, 17:24:45
Gönderen: Raisor - 18 Temmuz 2011, 17:32:40
Gönderen: Asfaloth - 19 Temmuz 2011, 01:35:48
Veronika Ölmek istiyor'da benzer bir şey vardı ama tam anımsayamıyorum. Oradan mı bu replik?Bende ilk Veronika die düşündüm :s
Bi benzeride Oguz Atay Tehlikeli Oyunlar'da vardı. Bu mudur acep?
Gönderen: Narr - 19 Temmuz 2011, 10:04:03
Gönderen: Daarlan Gardan - 23 Ağustos 2012, 05:08:43
Nope:) İpucu olaraktan, küçük bir çocuğun ailesinden koparılıp, savaşmak üzere eğitilmesi verilebilir.
120 gün dedi, biraz korktum ama yazmadan edemeyeceğim. Güneş İmparatorluğu olabilir mi o kitabın ismi?
Tekrar canlandırmak adına bir şeyler yapmak gerek. Uygun görürseniz sormak istiyorum.
Rand yakında parlayan uzun, ince sütunlara baktı. ''Görev bir dağdan daha ağırdır,'' diye içini çekti.
Bu Sınırboylarında öğrendiği bir deyişin parçasıydı. ''Ölüm tüyden hafiftir, görev dağdan ağırdır.''
Gönderen: KingKiller - 18 Kasım 2012, 19:33:19
Gönderen: Denaro Forbin - 18 Kasım 2012, 19:53:25
Rand yakında parlayan uzun, ince sütunlara baktı. ''Görev bir dağdan daha ağırdır,'' diye içini çekti.
Bu Sınırboylarında öğrendiği bir deyişin parçasıydı. ''Ölüm tüyden hafiftir, görev dağdan ağırdır.''
Eğer bu bir soruysa cevap vereyim. Zaman Çarkı serisi ama kaçıncı kitap onu düşünüyorum şu an. Sanırım Büyük Av?
Gönderen: emuk - 18 Kasım 2012, 20:15:05
Evet, hatta hatırladığım kadarıyla Lan ve Rand surlarda antrenman yaparken.
Rand yakında parlayan uzun, ince sütunlara baktı. ''Görev bir dağdan daha ağırdır,'' diye içini çekti.
Bu Sınırboylarında öğrendiği bir deyişin parçasıydı. ''Ölüm tüyden hafiftir, görev dağdan ağırdır.''
Eğer bu bir soruysa cevap vereyim. Zaman Çarkı serisi ama kaçıncı kitap onu düşünüyorum şu an. Sanırım Büyük Av?
Gönderen: Tardis - 22 Aralık 2012, 02:08:03
''Sabahları, hasta uyanmanı istiyorum. Hastaysan, yaşıyorsun demektir''
Gönderen: - 22 Mart 2014, 02:46:46
Üstteki yazmamış ben yazayım :D
''Sabahları, hasta uyanmanı istiyorum. Hastaysan, yaşıyorsun demektir''
Mavi Saçlı Kız - Burçak Çerezcioğlu
Ben soruyorum:
"Unutma ki, tövbekarın saygınlığını, geçmiş günahlarının büyüklüğü belirler."
Gönderen: Elendil_XX - 22 Mart 2014, 13:16:09
Ben soruyorum:
"Unutma ki, tövbekarın saygınlığını, geçmiş günahlarının büyüklüğü belirler."
"Ruhi Mücerret" - Murat Menteş
Gönderen: - 22 Mart 2014, 22:13:51
Ben soruyorum:
"Unutma ki, tövbekarın saygınlığını, geçmiş günahlarının büyüklüğü belirler."
"Ruhi Mücerret" - Murat Menteş
Doğrudur efendim, buyrun...