Kayıt Ol

İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Mesajlar - maviuçurtma

Sayfa: [1] 2
1
Daha önce bu etkinliğe katılamasam da siteye üye olduğumdan beri takip ediyorum. Ve haziran ayı için katılmayı çok istiyorum. Anketteki kitapların çoğu zaten okuma listemde olan kitaplar. Bu da okumam için bir nevi bahane olacak.

Ben oyumu Demir Ökçe ve Sineklerin Tanrısı kitaplarından yana kullandım. Sineklerin Tanrısı kitabı uzun zaman önce listeme girmiş bir kitap, ama okumaya fırsatım olmadı hiç. O zamanlar araştırdığımda konusu da ilgimi çekmişti açıkçası. Sanırım Sineklerin Tanrısı'na daha yakınım umarım o çıkar. Ama diğer kitaplardan biri çıkarsa da severek okuyacağım. Umarım bu ay bir aksilik çıkmaz da katılabilirim etkinliğe.  :)

2
Ütopya/Distopya / Ynt: Hayvan Çiftliği
« : 11 Mayıs 2013, 23:24:31 »
Kitabı geçenlerde okudum. George Orwell'ın tarihi olayları yepyeni bir dünya kurup ve hayvanlar üzerinde yer yer iğneleme ve ironi tekniğiyle anlatması oldukça etkileyiciydi. Bu bir anlamda çevirinin de iyi olduğunu gösteriyor tabii. Ben Can Yayınlarından Celal Üster çevirisiyle okudum.

Yalnız bu kitapla ilgili önceden pek bilgi almamaya çalışmıştım, lakin arka kapağını ve sonrasında sunuşu okuduktan sonra neredeyse tüm kitabı okumuş kadar oldum.

Okuyacaksanız direk hikayeye başlayın derim ben. 

Ben de Jean Valjean'a katılıyorum. Celal Üster'in yazdığı önsözü okuduğumda kitabın sonunu dahi biliyordum. Bu nedenle okuyacak olan arkadaşlara önsözü, kitabın sonunda okumalarını tavsiye edebilirim. Ve bence önsözdeki olaylar analizi, yazar tanıtımından ayrı tutularak sonsöz olarak verilmeliydi.

Spoiler: Göster

Napoleon - Stalin[*]her yerde yazıyor gerçi[/*](ikisinin de diktatör, tek adam olması ve Napolyon'un her zaman fethetmeye çalıştığı Rusya'yı Stalin'in yıkmasıyla çok güzel bir alegori olmuş.)
Snowball - Başlarda Lenin diye düşünüyordum ama arkadaşım Troçki olduğunu düşünüyordu. Biraz düşününce Troçki akla daha yatkın geliyor. Lenin el üstünde tutuluyordu.
Koca Reis - Marx.
Bay Frederick ve çiftliği - Hitler ve Nazi Almanyası
Bay Pilkington ve çiftliği - Churchill ve İngiltere, ya da Roosevelt ve Amerika. Karar veremedik.
Bay Jones - Son Rus çarı.
Boxer - Bir kişiden çok bir sınıfı temsil ediyor sanırım. İşçi sınıfı akla ilk gelen.
Napoleon'un köpekleri - Devlet Güvenlik Komitesi (KGB)
Moses - Çok zorlama oldu ama din olduğunu düşünüyorum. Hayvanların öldükten sonra çok daha güzel bir dünyaya gideceğini falan anlatıyor, bende böyle bir izlenim uyandırdı. Bir de isim meselesi var tabii.
7 Emir - Komünist Manifesto
Ağıl Savaşı - Ekim Devrimi.
Yel Değirmeni Savaşı - II. Dünya Savaşı.


Bir de kedi var, kesinlikle birini temsil ediyor, ama kimi bir türlü bulamadım. Buna kafa yoran varsa duymak isterim.


Bu karakter eşleştirmesini ben de düşünmüştüm ama bu kadar ayrıntılısını değil. Böyle daha iyi oldu. Teşekkürler paylaşım için.

Spoiler: Göster
Snowball için ben de Troçki olarak düşünmüştüm. Biraz önce araştırdım, sanırım diğer tahminler de Troçki yönünde.
Ben aslında Squealer karakterini merak etmiştim. Ama bulamadım.



George Orwell'ın adı hep 1984 ve Hayvan Çiftliği ile birlikte anılıyor. 1984 de oldukça övülen bir kitap onu da yakın bir zamanda okuyacağım galiba.

3
Sinema / Ynt: En Son İzlediğiniz Film?
« : 11 Mayıs 2013, 22:39:42 »
Now is good (Aşk,Şimdi!)

Konusu bana göre klasikti ama buna rağmen izleyiciyi etkilemeyi başarabilen bir film.

4
Müzik / Ynt: Günün şarkısı
« : 11 Mayıs 2013, 22:32:25 »
Ezginin Günlüğü - Sigaramın Dumanına Sarsam

5
Bir başlamak en az yirmi dakikanızı gözden çıkarmak anlamına geliyor. Eğlendim, hala da eğleniyorum. Paylaşım için teşekkürler. :)



6
Düşler Limanı / Ynt: Siyah Bir Veda Öpücüğü
« : 07 Mayıs 2013, 22:16:40 »
Öncelikle hikayenizi beğendim, bence hikayenizde duyguyu aktarmada oldukça becerikli olmuşsunuz.

Hikayede kızın neden öyle davrandığının okuyucuya bırakılması hoş olmuş. Çünkü okuduğumda beynimde birkaç senaryo canlandı ve bu da hikayeyi farklı açılardan görmemi sağladı. Bunun da duyguyu iyi aktarabilmenizden kaynaklandığını düşünüyorum; erkeğin sevdiğini söylerkenki hisleri, hareketleri, kızın verdiği tepkileri tasviriniz, anlatılan durum sonrasını ya da bu iki insanın bu olaydan önceki hallerini hayal edebilmeme olanak sağladı.

Biçimce yorum yapacak olursam, ilk olarak ikinci paragrafta "elleri" kelimesinin tekrarı biraz rahatsız etti.

Birkaç damla gözyaşı oturdukları kaya parçasının yüzeyinden süzülerek, insanları her seferinde aldatan mavi görünümlü şeffaf denize aktı. Karşı cinsin bu inanılmaz duygu değişimi karşısında ne yapacağını şaşıran erkek paniklemeyle karışık korktu.  Kızın ağlamasından üzüntü  duyduğu belli olmaktaydı. 

Bu paragrafta kullanılan "karşı cins" tabirini de okurken genelleme olarak düşündüm. Ancak ardından tekrar özele inerek kız için korktuğu yazılmış. Genel-özel karmaşası. Tabi ki bu sadece beni etkilemiş bir durum da olabilir. Başka insanların okurken hoşuna bile gidebilir.

Bu yazdıklarımın küçük şeyler olduğunun farkındayım ancak yine de okurken hissettirdiklerimi söylemek istedim.

Tebrik ederim, güzel bir hikaye olmuş. :)

7
Şişedeki Mısralar / Ynt: Dolunay
« : 07 Mayıs 2013, 19:20:03 »
Her zaman ki gibi çok beğendim.Yalnız şiirlerinde duyguyu biraz daha vermeni öneririm.Gerçi ben de başarabilmiş değilim henüz bunu ama :)

Evet, sanırım söylemek istediğimi hop diye söylediğimden kaynaklanıyor. Yorumun için çok teşekkür ederim. :)

Bende de aynı sıkıntı var ne yazık ki. Ama ben şiirini beğendim.
SADECE:
Hoş, unutabildiğim de yok aslında.
Nasıl unutulur bilmediğimden.
Çünkü her güneşin batışı
Senin doğuşun oluyordu gökyüzüne.

Tıpkı bir dolunay gibi.

Burada unutamadığının sebebini nasıl unutulur bilmediğinden olduğunu söylüyorsun sonra tekrar çünkü diye Her güneşin batışı... o bölümü söylüyorsun biraz olmamış gibi geldi bana.

Evet, ben de yazarken kulağa rahatsız edici geldiğini fark ettim. Bir sebebin sebebi düşünmek huyumdur. Bunu da öyle yansıtmaya çalışmıştım. Ancak düzeltmeye çalışacağım. Yorumun için çok teşekkürler. :)

8
Şişedeki Mısralar / Ynt: Şairin Ölümü
« : 06 Mayıs 2013, 18:55:48 »
Okurken satır ortasındaki üç noktaların verdiği duraklama ile sanki sözün devamı gelmeyecekmiş hissine kapıldım, bu da sözün devamını ayrı bir şekilde düşünmeme sebep oldu. Ancak önceki şiirlerinizden edindiğim izlenime göre bu sizin tarzınız. Bence farklı bir hava katıyor.
Bunların dışında içtenlikle söyleyebilirim ki şiirinizi çok beğendim.

9
Şişedeki Mısralar / Dolunay
« : 06 Mayıs 2013, 18:10:41 »
Dolunay
Gökyüzündeki dolunay gibiydin benim için.
Orada olduğunu biliyordum.
Bir umut bakınıyordum.
Bazen gösteriyordun kendini,
Bazense kapkaranlık.
Ama her seferinde,
Gökyüzünü aydınlatabilsinler diye
Yıldızlarını bırakıyordun benimle.
Tıpkı anılarımız gibi.
Bazıları daha yakın ve parlak,
Bazılarıysa karanlıkta kaybolmuş.
Her biri seni hatırlatmakla mükellef.
Her gün, elçilerin
"Anımsa!" diyordu gözlerime.
Hoş, unutabildiğim de yok aslında.
Nasıl unutulur bilmediğimden.
Çünkü her güneşin batışı
Senin doğuşun oluyordu gökyüzüne.
Tıpkı bir dolunay gibi.


08.08.12

10
Liman Kütüphanesi / Ynt: En son hangi kitabı aldınız?
« : 06 Mayıs 2013, 17:40:56 »
En son Albert Camus'un Yabancı kitabını almıştım şimdi bitmek üzere. Değişik, saçmalık (ya da belki hiçlik denilebilir) üzerine yazılmış bir kitap.

Sartre diyordu sanırım, Yabancı için: "Saçma üzerine ve saçmaya karşı yazılmış bir kitap." Bundan daha iyi bir tanım yapılamaz kesinlikle.

Evet, Vedat Günyol'un kitap için yazdığı ön sözünde kullandığı bir alıntı.
Albert Camus'nün hayat anlayışı ile ilgili Rene Maril Alberes'ten yapılan alıntı da çok hoşuma gitmişti.

Spoiler: Göster
"... insan ne yaptığını bilerek, talihin bütün kötülüklerini karşısına alarak, boşuna hayallere kapılmayı teperek seçmeli. İnsanın, yaşamı tam anlamıyla seçmesi demek, yaşamın saçma, dünyanın haksız, Tanrının sağır olabileceğini düşünmüş olması demektir. İnsan her şeyi kaybetmeli ki, her şeyi alabilsin..."

11
Liman Kütüphanesi / Ynt: En son hangi kitabı aldınız?
« : 06 Mayıs 2013, 16:23:10 »
En son Albert Camus'un Yabancı kitabını almıştım şimdi bitmek üzere. Değişik, saçmalık (ya da belki hiçlik denilebilir) üzerine yazılmış bir kitap.

12
Liman Kütüphanesi / Ynt: Beğendiğiniz Alıntılar
« : 01 Mayıs 2013, 11:03:15 »
"Daha çok anlat." dedim.
"Hoşuna gidiyor mu?"
"Çok. Elimden gelse seninle sekiz yüz elli iki bin kilometre hiç durmadan konuşurdum."
"Bu kadar yola nasıl benzin yetiştiririz?"
"Gider gibi yaparız."

Şeker Portakalı - Jose Mauro de Vasconcelos

13
Gezginler Kamarası / Ynt: Rüzgara Kapılan Uçurtma
« : 28 Nisan 2013, 09:53:28 »
Rüzgara dön! dedi içindeki ses.

Yaz! dedi.

     Gülümsemesine aşık olduğun o adam hakkında yaz. Neler gizliydi o gülümsemede, ne yaşanmışlıklar? Ya da durdur yoldan geçen birini ve “onu o kadar çok özledim ki” diye haykır. Onu, hayallerindeki adamı. Nefes al ve alabildiğine yaz.Denizdeki dalgalar, uçan martılar tükeninceye kadar yaz.Senin onu yazdığını bile bilmeyen o tanımadığın insanların hikayelerini yaz.Gördüklerini anlat onlara, duyduklarını… Nasıl üşüdüğünü, kulaklarında çalan müzikle nasıl ısındığını anlat. Duyduğun ayak seslerinin, bir konserde herkesin aynı anda aynı şeyleri bağıra bağıra söylemelerinin güzelliğini, büyüsünü anlat.
Anlat ki;
farkına varsınlar hayatın.

     Gün batıyordu. Kayboluyordu yavaş yavaş. Kayboluyordu kaybolmasına da yaşanmışlıkları almıyordu yanına. Her şeyin, herkesin bir izi vardı. ‘Kimi bir gün batımında, kimi bir çiçekte, kimi bir bakışta..’ Bir yer var. Sadece ikimizin bildiği. Kimsesiz ve alabildiğine dopdolu. Soğuk, ama içimi ısıtan.

Rüzgara dön yüzünü

İzle yavaşça uzaklaşan gemileri.Nereye gidiyorlardı? Nereden geliyorlardı?
Sahilden yavaşça uzaklaşan gün ışığını izle. Buradan batıp nereye doğuyordu bu güneş? Kimin kederini toplayıp kimlere götürüyordu… Bekliyorum, yanıma oturup merhaba demeni, sana hayatı anlatmayı ve o hayatı seninle paylaşmayı bekliyorum.


10.3.13

14
Hasret

Yüz yıl oldu yüzünü görmeyeli,
belini sarmayalı,
gözünün içinde durmayalı,
aklının aydınlığına sorular sormayalı,
dokunmayalı sıcaklığına karnının.
Yüz yıldır bekliyor beni
                    bir şehirde bir kadın.
Aynı daldaydık, aynı daldaydık.
Aynı daldan düşüp ayrıldık.
Aramızda yüz yıllık zaman,
                    yol yüz yıllık.
Yüz yıldır alacakaranlıkta
                    koşuyorum ardından.


Nazım Hikmet


---------------------------------------

Çocuklarıma

Diyelim ıslık çalacaksın ıslık
Sen ıslık çalınca
Ne ıslık çalıyor diye şaşacak herkes
Kimse çalmamalı senin gibi güzel

Örnegin kıyıya çarpan dalgaları sayacaksın
Senden önce kimse saymamış olmalı
Senin saydığın gibi doğru ve güzel
Hem dalgaları hem saymasını severek

De ki sinek avlıyorsun sinek
En usta sinek avcısı olmalısın
Dünya sinek avcıları örgütünde yerin başta
Örgüt yoksa seninle başlamalı

Diyelim zindana düştün bir ip al
Görmediğin yıldızları diz ipe bir bir
Sonra yıldızlardan kolyeyi
Düşlemindeki sevgilinin boynuna geçir

Say ki hiçbir işin yok da düşünüyorsun
Düşün düşünebildiğince üç boyutlu
Amma da düşünüyor diye şaşsın dünya
Sanki senden önce düşünen hiç olmamış

Dalga mı geçiyor düşler mi kuruyorsun
Öyle sonsuz sınırsız düşler kur ki çocuğum
Düşlerini som somut görüp şaşsınlar
Böyle dalgacı daha dünyaya gelmedi desinler

Dünyada yapılmamış işler çoktur çocuğum
Derlerse ki bu işler bişeye yaramaz
De ki bütün işe yarayanlar
İşe yaramaz sanılanlardan çıkar


Aziz Nesin


15
Televizyon / Ynt: Clash of the Gods
« : 28 Nisan 2013, 09:04:30 »
Paylaşım için teşekkürler, böyle bir dizi-belgesel olduğunu öğrenmek iyi oldu benim için. Yakın bir zamanda başlarım muhtemelen.

Sayfa: [1] 2