Kayıt Ol

İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Mesajlar - Zul Okanor

Sayfa: [1]
1
Kurgu İskelesi / Ynt: Tanrısız Adam
« : 19 Ağustos 2014, 18:49:54 »
Öncelikle Merhaba,
Hikayenin konusunu anlamakta biraz güçlük çektim. Ayrıca bana sorarsanız betimlemeleriniz oldukça iyi ama kullandığınız yerler garip geldi. Savaş sahnelerinde betimlemeleriniz biraz zayıf kalmış bu yüzden o sahneleri kafamda bek canlandıramadım. Her şeye rağmen bence güzel bir öykü olmuş. Kendi naçizane görüşüm bunlar :)

2
Kurgu İskelesi / Ynt: Kihra'nın Ateşi
« : 18 Ağustos 2014, 13:14:33 »
Yorumlarınız için çok teşekkür ederim. Dediklerinizi dikkate alacağından emin olabilirsiniz. İlk defa yazdığım için bu kadar hata olduğunu bilmenizi isterim. Anlatmadığım bazı şeyleri devamında anlatmaya çalışacağım. Gizem yaratmaya çalışmıştım ama pek olmamış  :(

3
Kurgu İskelesi / Kihra'nın Ateşi
« : 18 Ağustos 2014, 00:58:53 »
Her şeyden önce bunun yazdığım ilk hikaye olduğunu bilmenizi isterim. Belki de şimdiye kadar ilk defa yazmaya çalıştım ve ortaya bu çıktı. Hatalarım olduysa şimdiden affola. İyi veya kötü yorumlarınızı bekliyorum.  :)

 GİRİŞ

“Sonuna geliyoruz.”

“Aylardır bunun için uğraşıyoruz. Bittiği için mutluyum efendim.”


Rai’lur ve kadın mağarada yürümeye devam etti. Kadınlardan biri orta yaşlardaydı. Üstündeki kırmızı cübbe sarı saçlarıyla beraber gizemli bir hava katıyordu ona. Bilgeliği yüzünden okunuyordu. Rai’lur daha gençti. Saçları bir kadına göre oldukça kısaydı. Sol eli her zaman bıçağındaydı. Aslında bıçaklarında. Kıyafetinin her tarafında bıçakları gizliydi. Yıllardır hayatta olmasını bıçaklarına ve yeteneğine borçluydu.

Kadınlar biraz daha yürüdükten sonra mağarada bir duvarın önünde durdular. Kırmızı cübbeli kadın elini duvarda gezdirirken bir şeyler fısıldamaya başladı. Sustuğunda duvarda sarı çizgiler belirdi. Çizgiler yavaş yavaş birbirinden ayrıldı ve tapınağa benzeyen bir yer ortaya çıktı.

“Sonunda buradayız Rai’lur. Ait olduğumuz amaca hizmet etme zamanı geldi .Cennet’in Tahtı’na hoş geldin.” dedi kırmızı cübbeli kadın.

Tapınağın duvarlarında bazı resimler vardı. Bu çağa ait değillermiş gibiydi bu resimler. Hepsi bir şeyi anlatıyordu sanki. Bir savaşı. Belki de bir efsaneyi. Rai’lur bu düşünceler içindeyken efendisi bilmediği bir dilde fısıldamaya başladı. Kadının gözleri yıldız gibi parladı. Rai’lur uzun zamandır bu kadar korkmamıştı. Kadın, Rai’lur’u bir el hareketiyle yere serdi. Gözleri yavaş yavaş kararıyordu. Bir sarsıntıyla yerden bir sütun yükseldi ve üzerinde büyük bir kitap beliriverdi. Kadın kitabı ellerine aldı ve konuşmaya başladı;

“Bu kitap Rai’lur, bilgeliğin kitabı, savaşın kitabı, huzurun kitabı. Geçmişin ve geleceğin kitabı. İlk Gelenler’in kitabı. Biz bu kitaba Kihra’nın Ateşi diyoruz. Amacımıza engel olmak isteyenler bu kitabı bizden saklamaya çalıştılar. Yıllarca bunu aradık ama şimdi onu bulduk. Biz kim miyiz? Biz Kihra’nın Çocuklarıyız. Kihra’nın bize armağan ettiği bu kitapla dünyayı değiştirebiliriz ve artık buna kimse engel olamaz.”

Bunları söylerken mağaranın tepesinden şiddetli bir şimşek indi kadının üstüne. Rai’lur zorlukla yerinden doğrularak şimşeğin indiği yere baktı. Mağaranın zemini simsiyah olmuştu. Kadın yerde kanlar içinde yatıyordu ama garip bir şey olmuştu. Kitap yoktu!

Bunlar gördüğü son şeylerdi. Sonra göz kapakları kapandı ve uzun bir uykuya daldı…



Sayfa: [1]