Kayıt Ol

İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Mesajlar - Rorvenath

Sayfa: [1] 2
1
Üniversite sınavı entelektüel gelişimine engel olmadığını düşünüyorum.
Cağaloğlu Anadolu Lisesi 2009 mezunuyum. Bizim dönemimizde dershaneler revaçtaydı.
Benim lisem iyi olduğu için ben gitmeye gerek duymadım.
Lise döneminde çello da çaldım, ALF gibi örgütlerle de çalıştım. Voleybol oynadım, üni. 2. sınıfa kadar da devam ettirdim.
Çılgınlar gibi kitap da okudum ve hatta o zamanlar meşhurdu, rockdays.net, yuzuklerinefendisi.com gibi forumlardan arkadaşlar/ağabeyler/ablalar edinip onlarla da vakit geçiriyordum. SW, LOTR gibi "alışkanlıklarımı" da tam o dönemde kazandım. Bunlar beni yarış atı muamelesi gördüğümüz dönemlerde motive eden şeylerdi. Ağabeyimle birlikte yaşıyordum ama malum o da genç göremiyordum evde, babam Almanya'da işçi, annem ilk okul mezunu bir ev hanımı. Yönlendiren ya da üzerime düşen hiç kimse yoktu.
Ben de hedef koydum kendime ve bunu başardığımı düşünüyorum.
Hiçbir şeyden kısmadım, hiçbir şeyden geri kalmadım ve hatta bir çok kişiden daha çok gezip, eğlendiğimi söyleyebilirim. Sonucunda ise;
Türkiye'de sayısalda ilk 15 bine girdim, başbakanlık bursu kazandım bölüm tercihimden dolayı, 800 TL civarı.
ERASMUS ile İsveç'e gittim. 2+1 olmak üzere 3 dönem orada kaldım ve 18 ülke gezdim.
Okulu zamanında bitirdim (3 dönem boyunca sadece 2 ders Svenska idi, bu benim şansım oldu diyebilirim).
Kimya Yüksek Mühendisi olarak Eti'nin Sakarya'da bulunan Balkan şubesinde Kontrol Mühendisliği yapıyorum.
O zamanlarda da şimdi de elimden kitabı düşürmüyordum/düşürmüyorum, sinemalara, konserlere elimden geldiğince gitmeye çalışıyorum.
Çok ileri düzeyde genel kültür sahibi ya da entelektüeliteye sahip olduğumu düşünmüyorum ama hedeflerime ulaşmak için hiçbir şeyden kendimi alıkoymadım.
Bu düşüneceğin en son şey olmalı. Bu senin için gelişim anlamına geliyorsa ve bunu ertelemeyi düşünüyorsan bence kendine kötülük ediyorsun. Bu şöyle bir şey; bu sene 3 cm boy atmayayım da seneye sınavdan sonra boy atarım?
 
Üniversitede yurtta tıp hazırlık okuyan bir arkadaşım vardı, bana şöyle demişti; "Bir sana bakıyorum bir de kendime. Her şeyi biliyorsun, her şeyde az da olsa yanlış da olsa fikir sahibisin. Ben de keşke daha çok test çözmek yerine haftada bir kaç kere sinemaya gitseymişim ya da daha çok müzik dinleseymişim, çok pişmanım. Ne için yaşamışım bu zamana kadar? Bu kadar mıydı benim hedefim?"
Aramızdaki fark burada çıkıyor ortaya, ben hiç pişman olmadım, ne yaptıklarımdan ne de yapamadıklarımdan.  :hug
Tebrik ederim, gerçekten hiçbir şeyden feragat etmemişsiniz. Haklı olabilirsiniz ama dediğim gibi iradem çok kuvvetli değil. Ders çalışmam gereken yerde bu forumda bir şeyler okuyor bulabiliyorum kendimi. Keşke hareketlerim ve beynimin üstünde biraz daha etkim kuvvetli olsa. Yukarıda bahsettiğim gibi bu beynimin bana üşengeçliği için sunduğu bir bahane de olabilir tabi ama ufak bir sınavım dahi kötü gelse bunu gelişimimi sürdürmeye yorabilirim gibi geliyor. Bir de bir şeyi öğrenirken tam öğrenmeyi seviyorum. Hegel'in fikirlerini öğrenirken yüzeysel değil derinlemesine öğrenmeyi isterim. Ama sürekliliğim okul tarafından muhakkak kısıtlanacaktır. Ve tekrardan dediğim gibi hedefim -en azından kendime göre- epey yüksek. Çok arada kaldım, kafamda hep ayrı taraflar ağır basıyor. Teşekkürler fikriniz ve tavsiyeniz için. Başka yorumları da bekliyorum.

2
Liman Kütüphanesi / Ynt: Eleştiri ve Kritik
« : 30 Eylül 2017, 14:34:38 »
Amacım yüksek takipçi sayılarına ulaşmak gibi durumlar değil. Çok insana erişebilmek de değil. Bir nevi fikirlerimi depolamak, yeri geldiğinde kolay erişmek. Hoşuma giden bir olay olan HTML-CSS ile harman yapmak.Pek tabi yazdığım yazının çok okunması hoşuma gider ancak bu ikincil, üçüncül önceliğim bile değil. Maalesef blog konseptinin son durumu konusunda tamamen haklısınız. Ama saydığınız sitelerin hiçbiri tam maksadıma ulaşmak için doğru yol değil. Tamame kamyon arkası yazıların paylaşıldığı gereksiz sayfalar barındırıyor Twitter ve Instagram. Zaten fonksiyonlarının benim amacım ile pek de alakası yok. YouTube 'da çok kaliteli içerik üreten kanallar mevcut ama video olayını sevmiyorum. Okumak-yazmak daha pratik ve kontrollü geliyor. Amacım para kazanmak ve popüler olmak olsa idi ilk başvuracağım mecra YouTube olurdu ama. Teşekkürler cevap için.

3
Hayatın dönüm noktası sınav değil, ben orta doğu ve balkanların en mutsuz üniversite zamanlarını yaşamış olduğumu düşünerek söylüyorum: Dönüm noktası sınavdan sonra yaptığın tercih.

Şu vaktin olmaması falan da hikaye, haftada 13 derse giriyorum, 6 proje var nereden baksan elimde,  12 saate yakın okuldayım ona rağmen başka işlerle ilgilenebiliyorum. Zaman kırıntılarını ziyan etmemek de önemli. (bkz. http://www.kayiprihtim.org/forum/tartisma-platformu/zaman-fakirligi-t17227.0.html;msg165801#msg165801)

Sınava çalışmakla ilgili tabii ki eski temponuzda düşünsel işler yapamazsınız ama ertelemek yanlış.
Elbette hayatımın dönüm noktası sınav değil, o ifadeyi benim için üniversitenin şu anlık ciddi anlamda önemli bir amaç olduğunu belirtmek için kullandım. Kötü bir cümle oldu ama anlamışsınızdır demek istediğimi. Zaman meselesine gelecek olursam, muhakkak her şey için zaman var ama bahsettiğim gibi iradeli bir insan değilim. Kendimi kolay kaptırabiliyor, zamanın nasıl geçtiğini anlayamayabiliyorum. Bundan korkuyorum ben de tam olarak. Kendimi bilerek tüm bilgi kaynaklarımdan soyutlamaya çalışıyorum bazen. Çünkü "hadi şu makaleyi de okuyayım, şu filozofun şu görüşü de neyin nesi acaba?" derken amacımdan sapabiliyorum. Çünkü bu bitmek bilmeyen bir süreç. Bir kitabı sınavlardan, derslerden mütevellit belki 2 hafta boyunca okuyamayacağım. Bu da öğrenmenin verdiği zevki baltalayacak. Ya tamamen ya da hiç diye düşünüyorum galiba. Azıcık olsun ama yine de olsun diye düşünmem mi lazım? Bilemiyorum, belki de ben kuruntu yapıyorum hatta en kötüsü beynim üşengeçliği için bana bu bahaneyi sunup oyun oynuyor bile olabilir. Teşekkür ederim cevabınız için.

4
Genel Kültür / Entelektüel Gelişimimi Tehir mi Etmeliyim?
« : 30 Eylül 2017, 12:53:29 »
   Merhabalar, 11. sınıfta okuyorum. Kötü bir lisede değilim ve başarısız sayılmam. Böyle şeyleri demekten nefret ederim ama konunun sağlığı için belirtmek zorunda olduğumu hissettim. Hayatımın özellikle son 1.5 yılı hafiften kendimi incelemem ve bulmam ile geçti ve yegane amacımın entelektüel düzeyde yapabildiğimin zirvesine ulaşmak olduğunu düşünüyorum bir sınır yahut kriter olmasa dahi bu konuda.
   Tam da bu sebepten ötürü hayatımın her alanında ciddi bir düşünüş ve arayış kısmına girmiştim. Edebiyat, sinema, din, felsefe, tarih, müzik, hatta masa oyunları bile dahil bunun içine. Lakin zaman ilerliyor, büyüyorum ve önümde belki de hayatımın dönüm noktası olan bir sınav var. Bu mevzu canımı sıkıyor biraz. İradesi güçlü bir fert olmadım hiçbir zaman. Game Of Thrones'dan tutun her türlü tarih veya mistisizm kitabına bir şeye başladım mı bırakasım gelmiyor, bırakmak zorunda olduğumu bilsem bile. Sorum şu; Önümdeki 2 yıl entelektüel gelişimimi tamamen ertelemeli miyim? Zaman çok değerli, benim de hedefim yüksek. Maalesef akademik başarı için size Goya'nın bir tablosunu veya Schopenhauer'in dünya görüşünü sormuyorlar. Bunlar üniversite sınavı başarım için tamamen "gereksiz" unsurlar anlayacağınız üzere. Beni düşündüren diğer bir konu yüksek derece ile girilen bir üniversitenin de beni bu tempo dışında pek de bırakmayacağını düşünmem. Demem o ki üniversitede de bu yoğun tempo azalmayacak, ha belki üzerimde bu kadar sorumluluk olmayacak fakat hiçbir türlü öyle çok vaktim olmayacak. Yani kendimi geliştirmek için belki hiçbir o zaman öyle hayal ettiğim kadar boş vaktim olmayacak. Ne düşünüyorsunuz bu konuda ve ne önerirsiniz?

Teşekkürler.

5
Liman Kütüphanesi / Eleştiri ve Kritik
« : 30 Eylül 2017, 12:34:41 »
Merhabalar; okuduğum, izlediğim tükettiğim içerikler üzerine konuşmayı, okumayı ve inceleme yapmaktan hoşlanıyorum. Bunun için büyük ihtimalle WordPress üzerinden küçük bir blog açmaya karar verdim. Sorum şu;
-Bunu yaparken nasıl bir yol izlemeyeliyim?
-İncelediğim içeriği güncel tüketmiş olmam ne derece önemli? Örneğin geçen yıl okuduğum bir kitabı eleştirmeli miyim?
-Kendimi bu konuda nasıl geliştirebilirim?
Ekstradan neler önerirsiniz ayrıca?

Teşekkürler.

6
Tartışma Platformu / Ynt: e-Kitap Tavsiye
« : 11 Şubat 2017, 18:38:25 »
KralKatili Güncesi olabilir sanırım.

7
Genel Kültür / Ynt: Kültür Kriteri Sorum
« : 08 Aralık 2016, 16:22:32 »
Selamlar,

1- İkisi de. Genel kültürünüzün iyi olmasını istiyorsanız "işe yarar" her şey hakkında biraz bilgi sahibi olmanız gerek. Ama özellikle ilgi duyduğunuz, severek takip ettiğiniz alanlarda uzmanlaşmanız ileride size artı değer katacaktır.

2- Film izlerken çok sıkılıyorsanız a) Ya ilginizi çekecek türü henüz keşfetmemişsinizdir. b) Filmler size göre değildir. Farklı türlerde filmlere bir şans verin; sinema sadece vurdulu kırdılı ya da romantik yapımlardan ibaret değil. Gerçek hayat hikâyelerine değinen, belgesel tadında yapımlar da var. Ama baktınız ne izleseniz keyif alamıyorsunuz, çok da zorlamayın. Ben de 10 yıldır TV izlemiyorum mesela. İkisi de eğlenmek için yapılan aktiviteler sonuçta, keyif almadıktan sonra zorlamanın bir manası yok.
Anladım, olmadı birazcık biyografi tarzı filmler deneyeyim. Bir sorum daha var ama. Sizce bilgiye ulaşmada, bilgi edinmede belgeseller mi daha etkilidir yoksa kitaplar mı? Sadece bir konu üzerinde çekilen bir belgesel aynı konu üzerine yazılmış ayrıntılı bir kitap kadar verimli ve dolu şekilde bilgi verebilir mi?

8
Genel Kültür / Kültür Kriteri Sorum
« : 07 Aralık 2016, 19:40:48 »
Selamlar. Lise 2'de olmama rağmen gayet fazla kitap okuduğumu düşünüyorum lakin bu aralar aklımı birkaç şey kurcalıyor.
1-Bilgi biriktirme felsefemi "her şeyden biraz" mı yoksa "bir şey ama yoğun bir şekilde" biriktirmek mi yapmalıyım sizce? Yani, tamam bu öyle kesin bir şey değil ama bu yaşta bir konu üzerinde uzmanlaşmaya çalışmalı mıyım?
2-Dediğim gibi kitap kültürümün ve genel olarak bilgi birikimimin iyi olduğunu düşünüyorum fakat film ve dizi sektörü ile alakalı bilgim kelime anlamı ile 0. Sanat tarihini, müzik tarihini vesaire severim fakat hayatımda izlediğim filmler bir elin parmaklarını geçmez. Onlar da birkaç kült yapım sadece. Genel olarak ailem falan film izlerken yanlarına gitmiyorum örneğin. Film konusu falan açıldığında okulda ise çok yabancı kalıyorum. Bu film bilgisizliği doğal bir durum mudur? Yani ne kadar film izlerken sıkılsam da bu eksikliği gidermeye çalışmalı mıyım? Çünkü gelişen teknoloji ile filmler gerçekten hayatımızda ciddi bir yer edinmeyi başardı bile.
Bilemiyorum, belki sorularım anlamsız gelebilir ama kafamı çok kurcalıyor sahiden. Her cevap için ayrı ayrı teşekkür ederim.

9
:) 10. Sınıfım. Okul çok ağır. Her ne kadar daha ciddi olarak çalışmaya başlamasam da dersler gerçekten yorucu. Mezun olana kadar odak noktam, tek sorumluluğum olan ders çalışmak olacak umarım.
Ayrıca ben de içime atmayı seviyorum bilgiyi. Paylaşmayı de seviyorum arada ama bazen de kimse öğrenmesin, sadece bana kalsın istiyorum.
Bu yaşlarda bunun için düşünmek bence de lüzumsuz lakin -nasıl diyeyim- benliğimi oluşturmak istiyorum galiba farkında olmadan.
Neyse herkese çok çok teşekkür ederim gerçekten. Konu kapanabilir de devam da edebiliriz. Güzel oluyor sizinle konuşmak İnanın.

10
Ne diyeyim dibine kadar haklısınız ama insanız işte. :D Yaşım da size oranla daha küçük tabi 15-16. Yani evet, sırf laf olsun veya dolu gözüküyüm diye bir uğraş seçmek elbette anlamsız ama bana doğru olan şeyi de bulamadım gibi tamamen. Evet, yazmak olabilir. Bol bol spor yapıyorum o olabilir. İyi bir lisedeyim, amacım tıp okuyup doktor olmamak. İnsanlarla uğraşmayı sevmiyorum. Biyoloji veya kimya alanına yönelmek istiyorum. Ve yine evet, bilgi sınırsız. Yürüyen kütüphane olmak cidden zor. Ancak yine de yanlış yaptığımı bile bile yapmama rağmen kendimi insanlarla karşılaştırdığımda yetersiz görüyorum her türlü. O yüzden gözlemlemeye ve denemeye devam edeceğim fakat bir karar verdiğimde çok geç olmasından korkuyorum. Size bakalım örneğin, çok deli dolu bir insan gibisiniz.(yanlış anlamayın lütfen)Mühendissiniz, her yere her türlü dallar için yazılar yazıyorsunuz ve bilgi birikiminiz de fazladır diye tahmin ediyorum. Sohbete devam edebiliriz, her şey için çok teşekkür ediyorum.

11
Eh hocam tabi haklısınız ama insan yaşarken çok düşünmüyor bunu. Ben de sorunumu buldum gibi zaten. Hiçbir uğraşım yok ve sanırım bu beni baya üzüyor. Enstrüman çalmıyorum veya en azından programlama bilmiyorum.(bunlardı örnek verdim çünkü çevremde bu var daha çok)Yani kendimi her ne kadar ahlakın ve karakter olarak boş görmesem de dolu da değilim sanki. Beni anlamışsınızdır umarım. :D Yani olmayan hobilerimin yerini kendimi yürüyen bir kütüphane yapmaya çalışmak ile dolduruyorum. Yani bilgi edinmeyi ilkem haline getirmek ile. Yaptığımı doğru mu, sizin dediğiniz gibi bilemiyorum tabi belki de herkes gibi bana katkıda bulunacak bir şey bulmalıyım ama istemiyorum da bir yönden. Müziği çok sevemiyorum, başım ağrıyor çok fena türü ne olursa olsun. 2. Örnekte ise teknolojik aletleri çöl sevmiyorum. Günümün teknoloji ile geçen zamanını minimum tutmaya çalışıyorum. O yüzden bana uygun değiller galiba. Veya sadece ben bahane üretiyorum. :( Bana öyle geliyor ki tek uğraşım bir şeyler yazmak. Ama onun da müzik veya herhangi bir şey gibi geliştirilebileceğini veya her ne kadar müzikte olmasa da gelecekte bana bir katkı sağlayacağını düşünmüyorum. Biliyorum, dünyada sadece iki tane uğraş yok falat aklıma sadece bunlar geldi. Belki siz önerirsiniz teknolojinin en alt düzeyde olduğu birkaç aktivite. Anlamsızca içimi döktüm ama neyse. :D İyi forumlar.

12
Katılıyorum hocam maalesef.  Hayatım boyunca arkaplanda kalmayı seven ve girişken olmayan biriydim de hep.

13
İki durum da normal değil. Ama normal olmamak çok da kötü bir şey değil.
Birincisi, arkadaşınızı böyle kabul etmek durumundasınız. Çünkü siz ne kadar normal değilseniz o da o kadar değil. Böyle düşünürseniz zamanla, onun kötü niyetle böyle birşey yapmadığına, sadece çocukça bir kendini gösterme, basit bir ego tatmini içinde olduğu kanısına alışırsınız. Eğer bu sizin için zorsa, onu ya kendi bilgi alanınız olan ama onun olmayan konulara çekerek ezin, ya da ilişkinize mesafe koyun. Başka türlüsü ömür törpüsü.

İkinci durum da aslında direk bire bağlı. Sizin bu tedirginliğinizin sebebi arkadaşınız olabilir. Arkadaşınıza karşı tedirgin olmanızın sebebi de bu kişisel özelliğiniz olabilir. Her ikisi birden de olabilir. Zaafları yok etmenin en iyi yolu ondan kaçmak değil üzerine gitmektir. Cahil olduğunuzu kabul edin, çünkü cahilsiniz. Ama dünyadaki tek cahil siz değilsiniz. Aslında hepimiz cahiliz. Bilginin sonu yoktur. Herşeyi bilen bir kul yoktur. Herkesin ilgi ve bilgi alanı farklıdır. Cahil olduğunuz konularda ya konuşmayın, ya da öğrenin -ama ne yaparsanız yapın her şeyi öğrenemezsiniz ve insanların sizin yanınızda ne konuşacaklarına karar veremezsiniz-. Cahil olmadığınız konularda ise sizi anlayacak kişilerle konuşun ki onlar da sizin düştüğünüz duruma düşmesin. Sonuçta bilgisiyle gösteriş yapan salaktır. Siz akıllılardan olun.
Dostoyevski der ki; insanlar ikiye ayrılır, dahiler ve sıradan insanlar. Dahiler yüzyılda bir gelir vs.
Sıradan insanlar ikiye ayrılır, sıradan aptallar ve sıradan zekiler.
Sıradan aptallar dahi olduklarını düşünerek mutludurlar.
Sıradan zekiler ise dahi olmadıklarını bilirler ve mutsuzdurlar.
Sıradan aptal olmadığınız belli, o yüzden mutlu olmamanız normal. Normal olmamanızla mutlu olun yeter. Çünkü hiçbirimiz normal değiliz ve hiçbirimiz herşeyi bilmiyoruz. Bu yüzden sorun kesinlikle sizin yeterli seviyede bilgi sahibi olmamanız değil, buna üzülüyor olmanız. Sanırım yaşınız da genç, zamanla kazık yedikçe olgunlaşacak ve bu tarz şeylere gülüp geçeceksiniz. Sadece anın tadını çıkarın ve cahilliğinizle mutlu olun. Çünkü çoğumuz ucuz egolarımızdan dolayı cahil ve mutsuzuz, belki siz bir fark yaratabilirsiniz.
Ignorance is bliss!
Ne güzel yazmışsınız hocam. Şimdi farkına vardım gerçekten aptallık olduğunu yaptığımın.

14
Hocam benim sorunum bildiği konu hakkında konuşması değil, bilakis konuşsun ben de öğreniyim ama her karşı karşıya gelişimizde de ondan bahsetmek düpedüz saçmalık bence. Yoksa benim bana bir şeyler öğretmesi hususunda zerre problemim yok. Evet, sanırım benim kişiliğim ile ilgili ama yine de hoş bulmuyorum.

15
Çok teşekkürler, içim bir nebze de olsa rahatladı. Şimdi düşününce evet bilgiye ihtiyaç gayet hoş bir şey.

Sayfa: [1] 2