Kayıt Ol

İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Konular - Good Life

Sayfa: [1]
1
Şişedeki Mısralar / Dünyanın Yerlisi
« : 14 Ağustos 2011, 03:06:02 »
Biraz tren, biraz uçak; biraz otel, biraz motel
Seyahat etsem hiç bilmediğim sokaklara
Uzansam bomboş bir yola
Arabalar bile uyumuşken gecenin karanlığında

Geri dönen adımlarla gitmesem diyorum
Macera her gün yeniden başlasın hesabı
Karanlığı ellerimle aydınlatsam yani
Hani her şeye inat gibi

Dünyanın yerlisi olmak vardı şimdi
Tren rayları beni nereye götürürse orada olmak
Bir geminin düdüğü ile uyanmak
Sıcak bir ay çöreği, hızlı bir gün olsa
Sonra gece bastırsa aniden
Biraz yakamoz, biraz deniz, biraz da uyku belki
Saniyeleri dakikalarla
Saatleri günlerle değişmek

Günler geçse böyle
Aylar, Yıllar ve en önemlisi An’lar
Unutmak istesem de unutamayacağım kadar dolu
Kopamayacağım kadar bana bağlı anılarla doldursam
Akıp giden zamanı
Üstelik sol koluma bakmak zorunda olmadan

Radyoda bir şarkı dinler gibi
Biraz da gitar güzel olurdu belki
Çok değil, çok değil inan ki
Bendeki bu kaybolma hissi

2
Televizyon / Hadi hangi dizi ya da diziler daha iyi seçelim ?
« : 19 Haziran 2011, 22:23:51 »
Arkadaşlar, eminim bu dizilerden birini ya da birkaçını takip eden benim gibi dizi takipçileri vardır.Sizce hangileri ve neden bunlar ya da neden diğerleri değil yani hem sohbet etmiş oluruz hem de diziler hakkında daha başlamamış olanlara yardımcı olmuş oluruz =)

3
Müzik / One Republic
« : 14 Mart 2011, 16:33:29 »
OneRepublic’in öyküsünün tamamını bilmeyenler, onların dünyanın ünlü süper yapımcılarından biri tarafından keşfedildikten sonra “bir gecede” ünlü olan yetenekli bir rock grubu olduğunu düşünebilir. Grubun remiksi Timbaland tarafından yapılan ilk single’ı “Apologize,” haftalarca En Çok Dinlenen 100 şarkı arasında ilk 5’te kaldıktan sonra 2 numaraya kadar yükseldi. Şarkı yasal yollarla iki milyon kez indirilerek satıldı, aylarca En İyi 40 listesinde ilk sıradaki yerini korudu ve tek bir haftada 10.000 kezden daha fazla çalınarak radyolarda en çok çalınan şarkı rekorunu kırıp tarihe geçti.
Bütün bunlar yılın en çok merak edilen CD’lerinden biri olan ve OneRepublic’in ilk kez Mosley Music Group/Interscope’tan çıkarttığı albümü Dreaming Out Loud ile ilgili beklentileri yükseltiyor.

Ancak, grubun başarısını bir gecede elde edilen bir başarı olarak açıklamak uzağı görememek ve hataya düşmek olur. Aynı zamanda bu grubun başarı yolundaki macerası ve o yolculuğun bu albümdeki derin sözlere nasıl yansımış olduğu da gözden kaçar. Muhalefeti ve düş kırıklığına uğramayı göze alarak, OneRepublic düşlerinden hiç vazgeçmedi – ve sonunda bu azminin karşılığını görüyor.

OneRepublic, Mosley Music grubunda yer alan ilk rock grubu olsa da, OneRepublic’in baş solisti Ryan Tedder ile Timbaland’ın yolları daha önce de kesişmişti. O zamandan bu yana, OneRepublic dolambaçlı bir yolculuk yaptı. O yolculuk 2001 yılında başladı. Tedder Nashville’de yaşıyordu ve bir şarkı-şarkıcı yarışmasında birinci gelerek bir plak anlaşması yapmıştı; bu da “sadece akılda kalacak bir melodi”den fazlasını yazabilen bir besteci olmak isteyen biri için yeteneğinin oldukça sağlam bir kanıtıydı. “İyi bir pop şarkısı gibisi yoktur, ama hatırlanmakla inandırıcı olmak arasında ince bir çizgi vardır” diyor Tedder.

Ortak bir arkadaşları sayesinde, Tedder kendisiyle çalışmak istediğini söyleyen Timbaland’dan bir davet aldı. Tıpkı filmlerdeki gibi, 21 yaşındaki Tedder işini bıraktı, alet almak için arabasını sattı ve “Timbaland Üniversitesinde 101 kodlu Prodüksiyon dersine” kayıt oldu. Bu birinci sınıf yapımcının kanatlarının altında, Tedder Miami’den New York ve Los Angeles’e kadar bütün stüdyoların nasıl çalıştığını öğrenme fırsatını elde etti; “Bir düş gerçek olmuş gibiydi.” Bu eğitim çok yararlı olsa da, öğretmeni Tedder’ı yapımcı olarak yetiştirmeye çalışırken, Tedder’ın sanatçı olmak istediği açıktı. İki yıl sonra Timbaland’ın da onayını alarak Tedder kendi yoluna gitti ve kısa süre sonra o çocuk oldu. “Alias” takma adıyla çalışan Tedder, techno yıldızı Paul Oakenfold’dan pop/R&B şarkıcıları Leona Lewis ile Natasha Bedingfield ile rap şarkıcısı Bubba Sparxxx’a kadar birçok sanatçının yapımcısı oldu ve şarkı yazdı. Sadece geçen yıl, Tedder’ın yazdığı ve yapımcılığını yaptığı şarkılardan üç tanesi uluslararası listelerde 1 numara oldu, bir tanesi ilk 10’a, aralarında Jennifer Lopez’in 20. sıradaki şarkısı “Do It Well” de bulunan iki tanesi de ilk 40’a girdi.

Ama Tedder’ın mikrofonun önündeki insan olma arzusu hala dipdiriydi. 2002’de Colorado Springs’e döndü ve çocukluğunda Barcelona İspanya’da klasik gitar okuduktan sonra Colorado Springs’e taşınmış olan lise arkadaşı gitarist Zach Filkins’i aradı.

2003’te Tedder ile Filkins bir grup oluşturmak için Los Angeles’a taşındılar. Kısa sürede bunun kolay bir iş olmadığını anladılar ve geçim sıkıntısına düştüler. Kimi zaman yiyecek almak için bile paraları olmuyordu. Bu zorluklar grubu bir arada tutmayı güçleştiriyordu ve grup elemanları sürekli değişiyordu- sonunda Tedder ile Filkins, Drew Brown (gitar), Brent Kutzle (bas, çello) ve Eddie Fisher (davul) ile ilişki kurdular.

Artık bu sabit elemanlardan oluşan OneRepublic büyük bir plak anlaşması yaptı ama çeşitli sebeplerle anlaşma bozuldu; boşlukta kaldılar ve moralleri bozuldu. “Bulunduğumuz yere gelmek için gösterdiğim o kadar çabadan sonra atlatılmak bütün heyecanımı söndürdü” diyor Tedder. “(Grup olarak) yola devam etmek istediğimizden emin değildik.” Ancak aynı sıralarda MySpace’deki web sayfalarına binlerce kişi girmeye başlamış ve onları sitenin en büyük grubu haline getirmişti. “Belki de müzik iklimi değişmişti” diye açıklıyor Filkins. “Aniden bir şarkımız yüzünden intihardan vazgeçtiklerini veya anne-babalarının boşanmasına katlanma gücü bulduklarını söyleyen gençlerden mesajlar almaya başlamıştık. Sonunda dinleyicimize ulaşabilmiştik. Kendimize ‘artık bırakamayız’ dedik.”

Hemen sonrasında, aralarında Timbaland’ın Mosley Music Group adına yaptığı teklif de bulunan plak anlaşmaları yağmaya başladı. Timbaland, Tedder’ın yeteneğinin büyüklüğünü ve OneRepublic’in potansiyelini ilk elden biliyordu. Bu yüzden Tim, OneRepublic’i Mosley Music Group ailesine katıp, onları bu plak şirketinin ilk rock grubu yapınca ve Dreaming Out Loud’ın yapımcılığını üstlenince, başa dönülmüş oldu.

O zamandan bu yana OneRepublic’in elde ettiği başarı kimilerini şaşırtmış olsa da grubun solisti/şarkı yazarı hiç şaşırmamış. “En zor şey bir numara olacak bir şarkı yazmaktır“ diyor Tedder, “ama bazen çok özel bir şey yazmış olduğunuzu bilirsiniz. ‘Apologize’ı bitirdiğim anda, tüylerim diken diken olmuştu.”

Bu sezgilerin doğru olduğunun ilk kanıtı 2007 başlarında geldi. Bu tarihte Timbaland (Dreaming Out Loud’da hem orijinali hem de remiksi bulunan) “Apologize” için yaptığı remiksi platin seçki Timbaland Presents: Shock Value adlı derlemeye aldı.
“Ryan harika bir insan, harika bir şarkı yazarı ve çok yetenekli bir müzisyen” diyor Timbaland. “OneRepublic’in elemanları birbirlerinin yaratıcılığını ortaya çıkartıyor. Birlikte çok uyumlu çalışıyorlar, kimyaları doğal bir biçimde birbirini tutuyor.”
Prodüksiyonunun büyük bölümü Greg Wells (Rufus Wainwright, Pink, Mika) tarafından, birkaç tanesi ise Tedder’ın kendisi tarafından yapılan şarkılarda bu uyum oldukça belirgin; örneğin anıtsal gitarlarla güçlü vokalleri bir araya getiren ikinci single “Stop And Stare”de ve (prodüksiyonu Tedder tarafından yapılan üç şarkıdan biri olan) iddiasız balad “Come Home”da. Dreaming Out Loud’da insanların pazarlama stratejileri yerine, gerçek hakikatlerden söz eden gerçek şarkılar istediği fikrine kendini adamış bir grupla karşı karşıyayız.

Hep kaderden ve zamanlamadan söz edilir; bunlar OneRepublic’in çok iyi bildiği şeyler. Defalarca başarıya ulaşmak üzereyken yaşadıkları düş kırıklığı ile istediklerini elde etme arasında gidip gelen OneRepublic, düşlerine hep sadık kaldı – ve bu düşlerin hayal bile edemeyecekleri biçimde gerçekleştiğini gördü. Tedder’a göre, “kontrol edebileceğiniz bazı şeyler vardır, bunlar çok çalışma, kararlı olma, çok isteme gibi şeylerdir, ama zamanlamayı kontrol edemezsiniz. Bir şey yalnızca olması gerektiği zamanda olur, şu anda OneRepublic için olan budur. Çok uzun zaman aldı ama bütün bunlar tam zamanında oldu.


MTV
 
Albümler (Single'lar hariç)

    * 2007: Dreaming Out Loud
    * 2009: Waking Up

Üyeler                                            

Şimdiki

    * Ryan Tedder - vokal, gitar, piyano
    * Zach Filkins - gitar, vokal
    * Eddie Fisher - davul, perküsyon
    * Brent Kutzle - bas gitar, çello, vokal, klavye
    * Drew Brown - gitar

Eski

    * Tim Myers - bas gitar

'' http://www.onerepublic.net/splash/ ''

Şarkılarının Birkaçı


1.All We Are
2.All The Right Moves
3.Good Life (   ;) )
4.All Fall Down
5.Prodigal
6.Apologize
7.Say (All I Need)
8.Stop and Stare
9.Come Home
10.Secrets
11.Goodbye Apathy
12.Everybody Loves Me
13.Marchin On
14.Made For You
15.Fear
16.Lullaby
17.Tyrant
18.Mercy
19.Won't Go
20.Missing Persons
21.Waking Up
22.Someone To Save You
23.Passenger
24.Dreaming Out Loud

Ayrıca !

2008 TEEN CHOİCE AWARDS/Choice Rock Track ("Stop and Stare")        >
2008 MTV ASİA AWARDS/Best Hook Up ("Apologize") shared with Timbaland > Ödüllerini Kazanmışlardır.
2010 ENKA MUSİC AWARDS(Poland)/Band Of The Year (International)     >

Yorum
Müzik zevki kulaktan kulağa değişir fakat bu adamların yaptığı müzik insana ne anlatmak istiyorlarsa onu hissettiriyor.

4
Düşler Limanı / Aşk, ihaneti affedebilir mi ?
« : 14 Mart 2011, 01:38:18 »
-Bak.Seni bekliyor yalnızlığım görmüyor musun ?
+Gördüğüm sadece ıslanan ve pişman bir ifade..
-Biliyorum yanlıştı.Biliyorum hataydı ama yeterince susmadın mı yanmadı mı canım yeterince ? Söylesene !

Bu sözler sarf edildiğinde Will yağmurun altındaydı, Angelina ise O'nu dinliyordu.Erkeğim dediği bir adamın çırpınışını seyrediyordu.Will tekrar bağırdı:
-Söylesene ! Cevap ver !
Angelina ağlıyordu artık ama yağan yağmur gözyaşlarına bir maskeydi sanki ve hala susuyordu sadece o'nu izliyordu gözlerine bakıyordu.Aşk, sevgi ihaneti örtebilir miydi ? Yok sayabilir miydi gururu ?  Ya da önemli olan bildikleri miydi ?
-Angel, susma lütfen sus-ma ..
Derken Will, dizlerinin üzerine çökmüş, başını eğmiş ve ağlamaya başlamıştı bile.Yerdeki çakıllara aldırmadan yumrukluyordu yeri.Kalktı, arkasına dönerek bağırmaya başladı.' Affet Beni ' ..

Bir yaz akşamı bu kadar yağmur yağabilirdi belki de .Durmuyordu yağmur sanki alacaklıymış gibi saldırıyordu geceye, yeryüzüne.Susmak istemiyordu belli ki O'nun da anlatacakları vardı O'nun da pişmanlıkları vardı O'nun da ihanetleri..

Will tekrar arkasını döndüğünde Angelina pencerede değildi.Kapıda O'nu izliyordu.Sadece sustu bir anda.Kelimeler boğazına dizilmiş gibiydi.Angelina bir adım attı ve ıslanmaya başladı sonra bir adım daha attı ve Will'e doğru koştu.Ağlıyordu, koşuyordu yağmurla beraber affediyordu.Gök, gürültü yapmaya başladığında birbirlerine sarılıyorlardı.Dakikalarca, sımsıkı olabilecek en içten halleriyle sarıldılar birbirlerine.Birbirlerinden ayrıldıklarında ise:
+Sen gördüğüm en iğrenç, en aşağılık adamsın ama seni çok seviyorum

Ve aşk bir kez daha galip gelmişti.İhaneti unutmak kolay değildi geçen dört ay boyunca fakat Angelina akıllı bir kadındı, öfkesinin O'nu kullanmasına izin vermedi herşeyi düşünmüştü ve doğru olanın bu olduğunu biliyordu.

İlk büyük kavgalarını ettikleri gece olmuştu herşey.Will kapıyı vurarak çıkmıştı ve sabaha kadar gelmemişti.Angelina, haksız olduğunu geç de olsa anlasa da Will o gece gerçek suçu işlemişti.Bir bara gitmiş zil zurna sarhoş olana dek içmiş ve geceyi başka bir kadınla geçirmişti.Ertesi gün neler olduğuna neler yaptığına şaşırmıştı, şok olmuştu, dövünmüştü fakat olan olmuştu ve yapacağı tek şey gidip herşeyi anlatmaktı çünkü anlamsız bir kavga yaşamış olsalar bile bu bir özür bir telafi olamazdı.

Eve vardığında mutfak masasında güzel bir kahvaltı O'nu bekliyordu.Şaşırmıştı ama mutlu olamadı.Angelina yatak odasından çıkıp sevgilisini görünce hemen boynuna sarılmıştı fakat Will O'na sarılmıyordu.Bir soğukluk sezmişti önce fakat belli etmedi sonra özür dilemeye başlayacaktı ki Will O'ndan önce davranıp herşeyi en başından anlatmaya başladı.Will konuştukça adım adım uzaklaştı erkeğinden kadın.Gözleri doluyordu aslında ağlamamak için kendini tutuyordu.Will sözlerini bitirdiğinde kadının gözleri yaşlarını tutamayacak kadar ağırlaşmıştı tane tane ağlıyordu şimdi.Bir adım yaklaştı ve içindeki öfkeyi boşaltmak için elini adamın sağ yanağıyla sert bir şekilde birleştirdi sonra kapıyı gösterdi ve gitmesini istedi.

Angelina herşeyi düşünmüştü.Neyin doğru neyin yanlış olduğunu, neyin gerçek neyin sahte olduğunu biliyordu ve affedebilirdi çünkü biliyordu: Erkeği de O'nu seviyordu.

5
Düşler Limanı / Son iki gün..
« : 12 Mart 2011, 23:23:29 »
Arkasına döndü, ağlayan kadının suratına baktı.Ne acınasıydı hali.Kapının tokmağına uzanan elini geri çekti birkaç saniye bekledi tekrar kadına döndü.Kadın bir cevap bekler gibi bir şans sezer gibi irkildi.Adam içerideki odalardan birinden gitarını aldı ve onu sırtladığı gibi valiziyle evi terketti.

Bir mekana oturması çok zamanını almadı her şeyi düşünmek için biraz zamana ve içecek birkaç şeye ihtiyacı olacaktı.Garson geldiğinde kafası iki elinin arasında masadaki anlamsız deseni inceliyordu.Kafasını kaldırdı alımlı, sarışın ve hafif dekoltesi olan saf görünümlü kadından bir viski(sek) istedi.Olanları düşünmek, viski bardağı yenilendikçe anlamsızlaşıyor ve zorlaşıyordu.Gitarı ve valiziyle bir başınaydı.Şimdilik..

Sabah uyandığında bilmediği bir evde, bilmediği bir çarşafın üstünde, bilmediği bir kadınla aynı yataktaydı.Kadın Clare olamazdı çünkü sarışındı.Oldukça içmiş olmalıydı, hiç bir şeyi hatırlamıyordu ve inanılmaz derecede başı ağrıyordu.Gitarı yatağın yanıbaşındaydı, yavaşça doğrulurken kadın biraz homurdandı fakat baygın bir halde yatıyordu zaten uyanamayacağı belliydi.Kalktı, üstüne gömleğini ve kotunu geçirdi ve çoraplarını giymek için yatağa oturduğunda yatağın yanındaki masada telefonunu gördü.Mesaj gelmiş olacak ki ışığı yanıp yanıp sönüyordu, gelen mesajda neler yazılmış olduğunu tahmin edebiliyordu.Kendinden beklenmeyeni yaptı, mesaja bakmadan telefonu orada bıraktı ve evi terketti.

Valizini bir türlü bulamamıştı, uyandığı o garip,küçük ama sevimli evde.Geçen gece gittiği bara geri döndü, kapıdan içeri giriyordu ki Clare'ı gördü.Hemen kapının arkasınasaklandı, daha iyi bakınca, biraz daha kalıplı belli ki vücut çalışmış yakışıklı sayılabilecek biriyle konuştuğunu gördü.Birkaç dakika geçmeden ağlamaya başlayan kadın o adamın kollarında teselli buldu.Tam üç dakika öylece sarıldılar, geçmek bilmeyen üç dakika, o kas yığınından nefret etmesi için yeterli bir süreydi hatta biraz da kıskanmış gibiydi.Kadınla, adam birbirinden ayrılırken kapıdaki küçük çan çınladı, gözler kapı için irkildiğinde O çoktan gitmişti.

Öfke, nefret evet bu duygular esir almıştı bedenini.Hızlı adımlarla geri gidiyordu çıktığı eve.Kapıyı çaldığında yarı çıplak, sarışın, alımlı o kadın duruyordu.Kadın elindeki sigarayla diğer odaya geçerken adam yatak odasına gitti, sanki anlaşmışlar gibi.Kapı açık kalmıştı fakat biraz sonra sarışın kadın, o da yatak odasına geçerken kapıyı kapattı.Adamın yanına oturdu, ellerini tuttu hiç bir söz etmeden, adamın pürüzsüz teninden akan gözyaşlarını sildi sonra dudağına küçük bir öpücük kondurdu, sonra bir tane daha, bir tane daha...

Saatlerce seviştikten sonra uyumuşlardı.Yani en azından kadın uyuyordu.Adam yaptıklarına, yaşadıklarına, gördüklerine inanamıyordu.Kanayan acılarını durdurmak için başka bir beden basmıştı yarasının tam üstüne, mikrop kapmışa benziyordu.Clare'ı düşündü, gitarını almak için girdiği odadaki herşeyin sebebi olan ince,sarışın bir adamı kadınıyla beraber gördüğünde hissettiklerini yine hissediyordu.Son iki günde bütün hayatı değişmişti..

6
Düşler Limanı / Bir Rüya..
« : 11 Mart 2011, 00:04:42 »
En son baktığımda gece üşüyordu.New York'da o hani herkesin çok güzel dediği Times meydanındaydım.Bu kadar parıltılı binaların arasında hiç mi beni anlatan bir şey olmaz herşey mi bu kadar soğuk herşey mi bu kadar anlamsız gelir diye düşündüm.Yanıldım..Karşı kaldırımdaydı saat gece 2 sularıydı ve karşı kaldırımdaydı yine gözlerimin önümde duruyordu.Hakim olamadım kendime, aynı anda çöktük dizlerimizin üzerine aynı anda başladık ağlamaya sanki.O kadar parıltı o kadar sahtelik arasında O oradaydı ve 10 metre karşımda duruyordu.Yavaşça doğruldu , filmlerdeki gibiydi herşey, kollarını açtı, gel der gibi, gözlerinden yaşlar birer birer yere düşerken, ben hala dizlerimin üzerindeydim ve şaşkınlıkla O'na bakıyordum.

Tesadüf diye düşündüm tıpkı tanışmamız gibi, bir iş görüşmesi için Rennes'e gitmem gerekmişti aksilik bu ya gece çalışırken uyuyakalmıştım ve sabaha iş görüşmesine 18 dk kala evden çıkabilmiştim anca.Kravat, gömlek o biçim işte bilirsin.. Araba yolun karşısındaydı  koşarak giderken , yolda yatarken bulmuştum kendimi.Gözlerimin içine bakıyordu insanın içini ısıtan kahverengi gözleri vardı .Bir telaşla kalktım O'nun yardımıyla.O özür dilerken ben sadece O'nun gözlerine bakıyordum sonra bir an sustu arabasından gelen müzik sesi duyuldu.Three Doors Down- Here Without You çalıyordu sözü değiştirmek istedim ve bir şekilde artık yolun ortasından çıkmamız gerekiyordu.Çevremdeki insanlar dağıldıktan hemen sonra O'nun arabasıyla önce hastaneye gittik.Bir kaç sıyrıktı ama çok telaşlıydı gözlerinden okuyabiliyordum.Derken tanışmış oldum O'nla bana arabayla çarptıktan 3 yıl 4 ay 12 gün sonra bir Perşembe günü hiçbir sebep belirtmeden ağlayarak giden o kadınla..

Ayağa kalktım yavaşça sersemlemiş gibiydim sanki Times Meydanının ışıkları daha fazla daha hızlı yanıp sönüyordu.Gözlerimi sildikten sonra başımı O'na doğru çevirdiğimde kollarını indiriyordu bana doğru adım atarak.O kadar çok adım atmak isterken bir santim bile kıpırdayamadım yerimden .Yolda, yavaş yavaş yürüyerek bana geliyordu, kahverengi gözleri ışıkta parladığı an bir fren sesiyle irkildim ! .

Uyandım.. Rüyaydı evet rüyaydı ama inanamıyordum hem rüya olmasını diliyor hem de bu kadarı fazla diyordum sabah 7 'ydi.Birden telefon çaldı korkarak açtım telefonu, yutkunarak dediğim 'Alo' kelimesi boğazımda yumru gibi saplandı, telefon elimden düştü, duvara yaslandım, yavaşça aşağıya kayarken alnımdan süzülen ter gözyaşımla birleşmişti bile.Telefon yere düştükten sonra gelen sesler rüyamı gerçek kılan son cümlelerdi...

Sayfa: [1]