Kayıt Ol

İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Konular - Elis

Sayfa: [1]
1
Düşler Limanı / Yağmurda
« : 23 Haziran 2011, 16:39:08 »
  Yağmur yağıyordu, bulutlar bir daha hiç ihtiyaçları olmayacakmış gibi boşaltıyorlardı içlerini yeryüzüne. Yollar suya doymuş, artanları da biriktiriyor sanki, her yer su birikintisi. Dolmuş bekleyecekti bu havada ama neyse ki şemsiyesini almayı akıl etmişti. Eskiden beri böyle temkinliydi zaten. Çok beklemedi. Durağa gelir gelmez dolmuş da yanaştı. Bindi, ön sıradaki boş koltuğa oturdu. Parayı uzattı. Üşümüştü.İçinde bir his vardı, aradığını sanki bu yağmurlu akşamda bulacaktı. Yıllardır beklediği, bu yağmurla gelecek, öyle diyordu içindeki ses. Bu his içini biraz daha ısıttı. Camdaki buğuları silip, dışarıyı seyre daldı. Hayat devam ediyordu, tüm ıslaklığına rağmen...

  Şehrin başka bir köşesinde dolmuş bekliyordu insanlar. Hepsinin ellerinde şemsiye... Hepsi kendi yalnızlıkları içinde dolmuş gelsin diye dua ediyorlardı. Biri hariç hepsi şemsiyeliydi. O eskiden beri sevmezdi şemsiyeleri. Hiç şemsiyesi olmamıştı bu güne kadar.. Sırf yağmura olan sevgisine ihanet olur diye tüm şemsiyeleri yasaklamıştı kendine. Bir dolmuş yanaştı durağa, herkes hücum etti kapıya. O ve iki kişi dışarıda kaldı. " hayırlısı" deyip beklemeye devam etti.

   Cam buğulandıkça siliyor ve dışarıyı seyrediyordu. Hep böyle olmuştu. Yağmuru hep camın ardından seyretmişti. Hiç yağmurda ıslanmamıştı o.
Yine öyleydi ve içindeki ses giderek büyüyordu. Yanındaki koltuk hala boştu ve bu ona göre bir işaretti. Dolmuş durağa yanaştı bu arada.

   Durağa dolmuş yanaştı. Önce şemsiyeli iki kişi bindi sonra o... Ön sırada bir kişilik boş yer vardı, oraya oturdu, parayı uzattı. Saçlarından yağmur sızıyordu, ayakkabısına su girmişti ve burnu kıpkırmızıydı. Ama sonunda binmişti dolmuşa. Yandaki koltuğa baktı, göz ucuyla, dışarıyı seyrediyordu. Sonra birden kendisine dönünce seyrettiği kişi, bakışları karşılaştı, kaçırdılar bakışlarını.

Tekrar cama döndü dışarıyı seyre devam etti ama aklı hala yan taraftaydı. Dışarıya bakmak değil de yan tarafa bakmak geliyordu içinden ama olmuyordu işte. Utangaçlığı, içine kapanıklığı engelliyordu onu. Hep de engellemişti. Kaç defa böyle anlar yaşamış fakat hep susmuştu. Yine öyle duruyordu bu yağmurlu günde. Beklide yanında oturandı geleceğine inandığı...

 Elleri iyice ısınmıştı artık titremiyordu. Burnu da eski rengine kavuşmuştu. Bir kez daha baktı yan tarafına, dışarıya bakıyordu o. Çok güzeldi gözleri ama çekingendi galiba. Keşke bir daha görebilseydi gözlerini.

"Neyse." dedi ve oda yolu seyre daldı.

Yolu çok uzundu, dışarıyı seyretmekle bitmezdi yol.. Sağ tarafına dönmek ve onunla göz göze gelmek için zorluyordu kendini ama olmuyordu, yapamıyordu. Uzun süre uğraştı kendisiyle, yine olmadı.
Bir taraftan yolu seyrediyor, diğer taraftan göz ucuyla onu seyrediyordu. Tuhaf bir hali vardı sanki. Hani ona bakmak istiyor da bakamıyor; bakmaya kıyamıyor gibiydi. Ve içinden " Ne olur bir kez dönüp gözlerime bak ve cesaret ver." diye geçirdi.

En sonunda tüm cesaretini topladı. İçindeki kavgayı kazandı. Yanaklarının kızarmaması için dualar etti ve tam yüzünü çevirecekken o acı ses geldi sağ yanından:

"Müsait yerde lütfen!"

Sayfa: [1]