Kayıt Ol

İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Konular - Pitis^^

Sayfa: [1]
1
Genel Kültür / Üvercinka-Cemal Süreya
« : 16 Haziran 2010, 20:57:36 »
ÜVERCİNKA

Böylece bir kere daha boynunlayız sayılı yerlerinden
En uzun boynun bu senin dayanmaya ya da umudu 
                                                              kesmemeye
Laleli'den dünyaya doğru giden bir tramvaydayız
Birden nasıl oluyor sen yüreğimi elliyorsun
Ama nasıl oluyor sen yüreğimi eller ellemez
Sevişmek bir kere daha yürürlüğe giriyor
Bütün kara parçalarında
                           Afrika dahil

Aydınca düşünmeyi iyi biliyorsun eksik olma
Yatakta yatmayı bildiğin kadar
Sayın Tanrıya kalırsa seninle yatmak günah, daha neler
Boşunaymış gibi bunca uzaması saçlarının
Ben böyle canlı saç görmedim ömrümde
Her telinin içinde ayrı bir kalp çarpıyor
Bütün kara parçaları için
                           Afrika dahil

Senin bir havan var beni asıl saran o
Onunla daha bir değere biniyor soluk almak
Sabahları acıktığı için haklı
Gününü kazanıp kurtardı diye güzel
Birçok çiçek adları gibi güzel
En tanınmış kırmızılarla açan
Bütün kara parçalarında
                           Afrika dahil

Birlikte mısralar düşünüyoruz ama iyi ama kötü
Boynun diyorum boynunu benim kadar kimse 
                                                  değerlendiremez
Bir mısra daha söylesek sanki her şey düzelecek
İki adım daha atmıyoruz bizi tutuyorlar
Böylece bizi bir kere daha tutup kurşuna diziyorlar
Zaten bizi her gün sabahtan akşama kadar kurşuna
                                                            diziyorlar
Bütün kara parçalarında
                            Afrika dahil

Burda senin cesaretinden laf açmanın tam da sırası
Kalabalık caddelerde hürlüğün şarkısına katılırkenki
Padişah gibi cesaretti o, alımlı değme kadında yok
Aklıma kadeh tutuşların geliyor
Çiçek Pasajında akşamüstleri
Asıl yoksulluk ondan sonra başlıyor
Bütün kara parçalarında
                           Afrika hariç değil

Cemal SÜREYA

2
Şişedeki Mısralar / Yine..
« : 18 Temmuz 2008, 17:56:39 »
Yitip gitmiş bi sevgilinin ardından dökülen gözyaşlarımın anlatabildiği kadar yazıyorum sana..
Uğrunda verdiklerimi,verebilceklerimi bi bilsen.Ama artık hiç bi önemi yok bunların.Duy yeter olur mu? Sadece duy..


Yine köşe başında bekle beni
Yine bak gözlerime..
Ağla ben üzüldüğümde sessiz sessiz..
Seni ağlatmak istediğimden değil
Beni ne kadar çok sevdiğini bi kez daha görmem için ağla.
Kavga edelim yine.
Sonra gel yanımda özür dile fısıltı halinde
Öp yanağımdan usulca..
Gözlerini gözlerime dikip seni seviyorum de..
Yine hayal kuralım beraber
Pofuduklarımız olsun,oturup üstlerine saatlerce şarkı söyleyelim..
Kirpiklerinin arasından yemyeşil bakardınya;
Yine öyle bak bana.
En çok onları özledim çünkü..
Ama nolur böyle sessiz yatma!
Çık ordan ne işin var toprağın altında?
Gelip beklerim ben başucunda..
Ama kalk ! Nolur kalk!
Sen bakmayınca gözlerime ; ne anlamı kalır ki bütün bu gördüklerimin..
Gel bitanem Yine gel..
Toprak mı aldı seni benden?
Almasın..
Geri versin..
Hergün gün doğumundan batımına kadar masal anlatıyorum ya sana.
Ağlayarak..
Bi kerede sen kalkıp ağlama bitanem iyiyim ben de..
Hiç yakışmadı ölüm bize hiç.
Ruhumun ışığı ! Prensim! Bitanem! Hayalim!
Yakışmadı bu bize..
Rüyalarımda istemiyorum seni
Gerçekten gel
Hep gel
Yine gel!

Pitis^^   18.07.2008

3
Şişedeki Mısralar / Hiç Gelmedin
« : 23 Haziran 2008, 21:20:34 »
Hep hayalimde büyüttüm ben seni..
Belkide gerçektin bilemiyorum..
Ama olamaz..Değildin..!
Ben bu kadar mutlu olmayı haketmiyorum..!!
Gülerdin bana..
Kendimi bulurdum o gülüşte..
Çok aşıktım..Çok sevmiştim..Çokk..
Anlayamazsın..
Sonra bigün gittin..
Yapayalnız kaldım..Öylece baktım arkandan..
Dur demek istedim Gitme..! demek istedim..
Yapamadım..
Kahrolsıca gururum engel oldu..
Hep bekledim seni oysa..
Belki gelirsin..Belki yeniden eskisi gibi olursun diye..
Belki yeniden kendimize birer yıldız seçeriz..
Birbirimizin adını veririz onlara..
Gece uyurken yıldızımıza bakarak düşünürüz ikimizi..
Belki...
Eğer gelseydin..
Eğer tekrar sevseydin beni..
Çok farklı olucaktı..
Yine bulutlardan yaptığımız evimizi yağmurlar yıkayacaktı..
Ama gelmedin..
Hiç Gelmedin..!


Pitis^^ - 23.06.2008

4
Genel Kültür / Atilla İlhan-İstanbul Ağrısı..
« : 15 Haziran 2008, 19:31:44 »
Kanatları parça parça bu ağustos geceleri
Yıldızlar kaynarken
Şangır şungur ayaklarımın dibine dökülen
Sen
Eğer yine İstanbul'san
Yine kan kopuklu cehennem sarmaşıkları büyüteceğim
Pançak pançak şiirler tüküreceğim
Demek yine ben
Limandaki direkler ormanında bütün bandıralar ayaklanıyor
Kapı önlerinde boyunlarını bükmüş tek tek kafiyeler
Yahudi sokaklarını aydınlatan Telaviv şarkıları
Mavi asfaltlara çökmüş
Diz bağlıyor
Eğer sen yine İstanbul'san
Kirli dudaklarını bulut bulut dudaklarıma uzatan
Sirkeci Garı'nda tren çığlıklarıyla bıçaklanıp
İntihar dumanları içindeki Haydarpaşa'dan
Anadolu üstlerine bakıp bakıp
Ağlayan
Sen eğer yine İstanbul'san
Aldanmıyorsam
Yakaları karanfilli ....... eğer beni aldatmıyorsa
Kulaklarımdan kan fışkırıncaya kadar
Yine senin emrindeyim
Utanmasam
Gözlerimi damla damla kadehime damlatarak
Kendimi yani şu bildiğim Atilla İlhan'i
Zehirleyebilirim
Sonbahar karanlıkları tuttu tutacak
Tarlabaşı pansiyonlarında bekarlar buğulanıyor
İmtihan çığlıkları yükseliyor üniversite'den
Tophane İskelesi'nde diesel kamyonları sarhoş
Direksiyonlarının koynuna girmiş bıçkın şöförler
Uykusuz dalgalanıyor
Ulan İstanbul sen misin
Senin ellerin mi bu eller
Ulan bu gemiler senin gemilerin mi
Minarelerini kürdan gibi dişlerinin arasında
Liman liman götüren
Ulan bu mazot tüküren bu dövmeli gemiler senin mi
Akşamlar yassıldıkça neden böyle devleşiyorlar
Neden durmaksızın imdat kıvılcımlari fışkırıyor
Antenlerinden
Neden
Peki İstanbul ya ben
Ya mısralarını dört renkli duvar afişleri gibi boy boy
Gümrük duvarlarına yapıştıran yolcu abbas
Ya benim kahrım
Ya senin ağrın
Ağır kabaralarınla uykularımı ezerek deliksiz yaşattığın
Çaresiz zehirler kusan çılgın bir yılan gibi
Burgu burgu içime boşalttığın
O senin ağrın
O senin
Eğer sen yine İstanbul'san
Yanılmıyorsam
Koltuğumun altında eski bir kitap diye götürmek istediğim
Sicilyalı balıkçılara Marsilyalı dok işçilerine
Satır satır okumak istediğim
Sen
Eğer yine İstanbul'san
Eğer senin ağrınsa iğneli beşik gibi her tarafımda hissettiğim
Ulan yine sen kazandın İstanbul
Sen kazandın ben yenildim
Kulaklarımdan kan fışkırıncaya kadar
Yine emrindeyim
Ölsem yalnız kalsam cüzdanım kaybolsa
Parasız kalsam tenhalarda kalsam çarpılsam
Hiç bir gün hiçbir postacı kapımı çalmasa
Yanılmıyorsam
Sen eğer yine İstanbul'san
Senin ıslıklarınsa kulaklarıma saplanan bu ıslıklar
Gözbebeklerimde gezegenler gibi dönen yalnızlığımdan
Bir tekmede kapılarını kırıp çıktım demektir
Ulan bunu sen de bilirsin İstanbul
Kaç kere yazdım kimbilir
Kaç kere kirpiklerimiz kasaturalara dönmüş diken diken
1949 Eylül'ünde birader mirc ve ben
Sokaklarında mohikanlar gibi ateş yaktık
Sana taptık ulan
Unuttun mu
Sana taptık.

*Bu da çok güzel şiirdir öyle karıştırırken buldum Pc'de..
Sana taptık ulan..Unuttun mu? Sana Taptıkk.!!

5
Genel Kültür / Aziz Nesin'den...
« : 15 Haziran 2008, 15:43:06 »
ÖLÜME EĞİLMEK


Uyumaya değil
Rüyalarıma gidiyorum
Orada yaşayacağım isteğimce
Uyanıkken hiç yaşayamadığım
Hepsi de gençti güzeldi
Sevdim sevildim diye aldanarak
Son gördüğüm onlar olacak
Bunca yıldır sevgiye dayanamadığım
Ölüme değil
Sonsuzluğa gidiyorum
Orda dinleneceğim gönlümce
Yaşarken hiç mi hiç dinlenemediğim
Kalemim yine elimde
Kağıtlarım da önümde
Son uykusunda düşecek başım
Sağlığımda hiç eğmediğim.



SEN SÖYLEMEDEN DE BİLİYORUM
Seziyorum ki kaçacaksın..
Yalvaramam koşamam
Ama sesini bırak bende
Biliyorum ki kopacaksın
Tutamam saçlarından
Ama kokunu bırak bende
Anlıyorum ki ayrılacaksın
Çok yıkkınım yıkılamam
Ama rengini bırak bende
Duyumsuyorum ki yiteceksin
En büyük acım olacak
Ama ısını bırak bende
Ayrımsıyorum ki unutacaksın
Acı kurşun bir okyanus
Ama tadını bırak bende
Nasıl olsa gideceksin
Hakkım yok durdurmaya
Ama kendini bırak bende.

**Baktm herkes şiir koymuş eh dedim bende paylaşaym sevdiklerimi.. :D
Aziz Nesin'in Ölüme Eğilmek şiiri çok güzeldir..



6
Sinema / Rose Red Konağı..Stephen King
« : 06 Haziran 2008, 21:55:21 »


Yönetmen: Craig R. Baxley
Başrol: Matt Ross, Judith Ivey, Kimberly J. Brown, Nancy Travis, Matt Keeslar
Yapımcı: Robert F. Phillips, Thomas H. Brodek
Senaryo: Stephen King
Sanat Yönetmeni: Randy Moore
Oyuncu: David Dukes, Melanie Lynskey
Müzik: Gary Chang
Kurgu: Sonny Baskin
Kostüm: Ronald Leamon
Görüntü: David Connell
 
 
Dil:  Türkçe Dublaj
Yıl:  2001
Süre(dk):  245
 
Her evin bir hikayesi vardır..Bu evin hikayesi sizi öldürecek..!

Rose Red Konağı gerçekten de perili mi? Gerçekleri bulmak için Profesör Joyce Reardon, konağın uyuyan doğaüstü güçlerini uyandırmasını amaçlayan bir psişik gezi düzenler ve bu geziye herbiri ayrı paranormal güç sahibi altı kişiyi davet eder.


Bu geziyi takvimlerinizde işaretleyin. Ve imkanınız varsa bir de hayat sigortası yaptırın. Korkunun eşsiz ustası Stephen King'in perili ev gerilimi Rose Red Konağı'nda. Nancy Travis (Three Men and a Baby). Matt Keeslar (Scream 3). David Dukes (Gods and Monsters) ve Julian Sands (A Room With A View) ile buluşabilirsiniz. Girerken sakın unutmayın: Rose Red Konağı sadece bir konak değil. Orası yaşayan bir yokoluş sarayı.

7
Güncel / Che 55 yıl sonra memleketine döndü..
« : 28 Mayıs 2008, 19:41:29 »
Che Guevara, 1953 yılında genç bir doktorken ayrıldığı ülkesi Arjantin’e dev bir bronz heykel olarak döndü. Dünyanın birçok ülkesinden gönderilen 75 bin anahtarın eritilmesiyle yapılan heykel, doğduğu kent olan Rosario’nun ana meydanına konulacak.



BUENOS AİRES - Cannes Film Festivali’nde Steven Soderbergh’in yönetmenliğini yaptığı ve başrolde oyanayan Benicio del Toro’yo “En İyi Erkek Oyuncu” ödülünü kazandıran “Che” filmiyle adı bir kez daha gündeme gelen devrimin sembolü Ernesto Che Guevera, şimdi de Arjantin’deki heykeliyle adından bir kez daha söz ettiriyor.
Che Guevara’nın doğum yeri Rosario kentindeki meydana yerleştirilecek olan 4 metre uzunluğunda ve 3 ton ağırlığındaki dev heykel, dün önce başkent Bunenos Aires’in sokaklarında dolaştırıldı.
 
Heykeli taşıyan konvoy, kentte Che için anlamı olan yerlerde saygı için durdu.
Heykelin başkent turu, Buenos Aires’in simgesi olan dikilitaşta sona erdi.
Bronz heykelin, Che’nin 14 Haziran’daki 80. doğumgünü öncesinde Rosario’ya getirilerek yerleştirilmesi planlanıyor.



Heykelin yapımı için onlarca ülkeden ve Arjantin’in çeşitli kentlerinden gönderilen 75 bin anahtar eritildi ve bunun sonucunda elde edilen bronz heykeltraş Adres Zernei tarafından heykelin yapımında kullanıldı.

Heykeltraş Zernei, “Arjantin’de neredeyse bütün şehirlerden anahtar aldık. İnsanlar anahtar gönderebilecekleri merkezler oluşturdular. Okullar ve kütüphaneler de Che heykeli için küçük parçalar halinde bronz sağladı” dedi.

Projeye katkıda bulunan Ernesto Che Guevara Müzesi Müdürü Eladio Gonzales ise, “Nihayet tıp eğitimini gördüğü, gençliğinin en güzel hayallerine ev sahipliği yapan şehir, onun yeniden gelişini görüyor” diye konuştu.


8
Mitolojiler / Pan
« : 24 Mayıs 2008, 17:25:55 »
Pan, Yunan mitolojisinde kır ın ve çoban ların tanrısı. Yarı keçi yarı insan halinde tasvir edilir. Kırlarda aniden insanların karşısına çıkıp görüntüsüyle insanları korkuttuğu için panik sözcüğü buradan türemiştir.Tanrı Pan,efsanesi ve kişiliği hakkında Behcet Necatigil'in "100 Soruda Mitologya "daki anlatımını aşağıya alıyoruz:

"Dağlık Arkadia'da küçükbaş hayvanların,çobanların tanrısı. Keçi ayaklı Pan, Hermes'in oğludur. Tanrıların,çokluk,insan kılığında değilde hayvan kılığında düşünüldüğü ilk zamanlarda Pan da keçi kafalıydı; sonradan bu keçi kafasından sadece boynuzlar ve sakal alıkonarak,yüzü insan yüzü oldu."

Pan flütü :
Efsaneye göre Pan'ın aşık olduğu Syrinks tam Pan ona sarılacağı sırada saza dönüşür. Pan da üzülür ama bir yol bulur. Sazlardan yedi tanesini kesip balmumu yla yanyana yapıştırır, üfleyince ortalığa tatlı bir melodi yayılır. Böylece Syrinks adlı çalgıyı icat etmiş olur. Syrinks'e panflüt de denir.

Pan çoban kavalını sever,azgın tekeler gibi güzel nhymphaların peşine düşerdi. İnsanların hayvanların uyuduğu kızgın,ıssızyaz öğlelerinde birdenbire, beklenmedik gürültüler koparır, dört bir yana "panik" korkular saçardı.Marathon savaşı savaşı gecesi Persler' i bu şekilde paniğe uğtattı' ğı için, Atinalı' lar savaştan sonra tanrı Pan'a Akrapolis eteğinde bir tapınak yaptılar.Pan sözü Yunancada "bütün" anlamına geldiğinden mistikler, sonraları Pan'ı harşeyi yapabilir bir tanrı payesine çıkardılar.¹


Sayfa: [1]