Kayıt Ol

İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Mesajlar - ülfet

Sayfa: [1] 2 3 ... 14
1
Düşler Limanı / Ynt: kız ve köpek
« : 24 Aralık 2014, 18:05:35 »
Son zamanlarda insanlar kendilerini bir başkasının yerine koyup bile düşünemezken senin bir sokak köpeğini hissederek yazıyor olman seni farklı kılıyor sanırım.

2
Düşler Limanı / Ynt: Ham Maddeler: Sal
« : 08 Mart 2014, 23:01:32 »
Sanırım bir gün boyunca yüzümü güldüren tek şey oldu :)




3
Kurgu İskelesi / Ynt: "ŞEY" ile görüşme
« : 17 Ekim 2013, 12:52:35 »
Kayıp rıhtıma çoktandır girip hikaye okumadım. Uzun bir aradan sonra okurken, hatta bu hikayenin amatör kalemlerden çıktığını bilmek beni çok heyecanlandırdı. Hikayenin iyi bir akıcılığı var. Olayların yabancı kültürde geçmesi bence normal. Hikayeyi bana Türk isimleriyle verseydin ben çok komik bulur ve okumazdım sanırım. Çünkü; ahmet mehmet hüsamettin ve uzaylı kardeşimi aynı karede düşünemiyorum. Temel fıkraları gibi geliyor bana. Evet hikayede alışılagelmişlik, herkesin işlediği konular işlenmiş olabilir. Ama bilim kurgu hikayesi deyince aklıma uzay geliyor. Arkadaşın oturupta kendi uzaylarını oluşturmasını beklemek saçma. Burada hayal güçlerimizi yarıştırmıyoruz. Sadece okumak, üretmek ve keyif almak için buradayız. En azından ben bunun için buradayım. :)

Kalemine sağlık duhan devamını merakla bekliyorum.

4
Savunmadım. Sadece sorduğun komik sorulara yanıt vermeye çalıştım. :)

5
Eğlence & Mizah / Ynt: [Foto-Galeri] İlginç Telefonlar
« : 06 Temmuz 2013, 20:00:37 »
Doğal telefon bende olsa babam kriz geçirirdi herhalde her gün 40 kere yere düşürüyorum adamcağız her gün telefon almaya giderdi. :)

6
Şişedeki Mısralar / Ynt: Üç Harflik Mutluluktur Aşk
« : 06 Temmuz 2013, 19:43:17 »
 Teşekkür ederim.
Bu kadar mı değişir şiirin nasıl yazıldığı yani stil olarak. Alıcı gözle baktım da gerçekten senin dediğin gibi değiştirirsem çok güzel oluyor. Zaten şiiri nasıl yazacağım diye hep strese girerim. Şiirlerimi şiir olsun diye yazmıyorum çünkü yan yana metin şeklinde yazıyorum. Sonra da kıta mı koysam diye kara kara düşünüp yine alt alta serbest formda yazıyorum işi bitiyor. Şu an gerçekten fark ettim ben söz yazmakta iyiyim şiire geçirmekte değil. Gelişeceğim  yavaş yavaş. :) Ve ''monotonca yazarken n harfine basmamışım sanırım sağol.


7
Eğlence & Mizah / Ynt: Şu an sizi ne mutlu eder?
« : 06 Temmuz 2013, 19:31:26 »
Bir an önce güneş yanıklarımın acısının azalması. :(

8
Müzik / Ynt: Günün şarkısı
« : 06 Temmuz 2013, 19:26:09 »
Sagopa Kajmer - Galiba

9
Birinci hikayede ikisi de ölmüşken bu hikayeyi ve yaşanan olayları kim yazdı?
Spoiler: Göster
 Langley ve Homer Collyer, yirmili yaşlarındayken New Yorka taşındılar. Zengin bir ailenin iki çocuğu olan kardeşler etraftaki çöpleri evlerinde biriktirmeye başladı. Buldukları herşeyi evlerine getiren iki gencin oturduğu apartmanda tam 180 ton çöp bulunduğu tahmin ediliyor. Avizeler, kırık bebekler, arabalar ve çatlak saatler topladıkları eşyalar arasında. 1930’lu yıllarda kör olan Homer, on yıl sonra da romatizma yüzünden yatalak oldu. İşin ilginç tarafı, evde yabancıları uzak tutmak için bubi tuzakları vardı ve Langley bu tuzaklardan birine takılarak, çöp yığının altında kaldı. Kardeşine yardım edemeyen Homer ise açlıktan öldü.

Yine bu hikayede kadın yalnızken fularının uçtuğunu onu yakalamaya çalıştığını kim söylüyor?
Spoiler: Göster
İnci ve uzun boyunlu dansçı sürekli fular kullanıyordu. Araba kullanırken fularının uçmasını da seviyordu. Ancak bu zevki güzel dansçının sonu oldu. Bir gün araba sürerken fuları uçtu, onu yakalamak isterken kaza yaptı.

Adamın Ay'ı kucaklamak istediğini kim söylüyor?
Spoiler: Göster
Çin şair Li Po, Çin'in edebiyat dünyasındaki en iyi şair olarak kabul ediliyor. Şair aynı zamanda liköre olan düşkünlüğüyle de biliniyor. En iyi şiirlerini de sarhoşken yazmıştır. Bir gece Li Po Yangtze nehrinde sal ile gezinirken ayın su üzerindeki yansımasını kucaklamak isteyince nehre düşerek boğuldu.


Yine burada ikisi de ölmüş peki kim yazdı bu olayları?
Spoiler: Göster
Buenos Aires'te karısına sinirlenip onu öldürmeye karar veren adam, otelin 23. katındaki odalardan karısını aşağıya atar. Kadın elektrik tellerine takılır. İşini sağlama almak isteyen adam, karısının peşinden atlar. Tellere tutunamaz, yere çakılır


Diyeceğim o ki her yazılana inanmamak lazım elbette doğru olabilir ama medyanın reyting kaygısı?

1. Her ölü elbet bulunur bu yüzden bunu sormanıza çok şaşırdım sonuçta bu insanlarda apartmanda yaşıyormuş ve insanlar öldükten bir zaman sonra ceset kokmaya başlar ve bu kokudan diğer komşular rahatsız olup  yetkili kişilere haber vermişlerdir ve olay aydınlanmıştır.

2. Her yerde mobese kameraları var. Bir kişinin yalnız ölmesi nasıl öldüğünü kimsenin bilemeyeceği anlamına gelmez.

3. Belki yanında birileri vardır. Ama şunu söylemeliyim ki ünlü sanatçılar hakkındaki ölümlerin çoğu kesin değildir. Ör: Vincent Van Gogh`unda nasıl öldüğüne dair kesin bir şey yoktur kimine göre intihar etti kimine göre kaza kurşununa kurban gitti.

4. Otelin dışındaki dükkanlardaki insanlar ya da mobese kameraları görüntülemiş olabilir. Polisiye kitap okuyorsan zaten polislerin olayları çözmek için eldeki verilerle hikaye kurduklarını biliyor olman lazım. Ölen kişilerin arkadaşlarından zaten sürekli kavga eden bir çift olduklarını adamın kadını sürekli öldürmekle tehtid ettiğini öğrenmiş olup olaydan en mantıklı gelen hikayeyi yazmış olabilirler.

Tabii ki inanmak istemezsen sana hepsi uydurmaca gibi gelip inanmamak için ''ee bunların hepsi ölmüş kim söylemiş bunları?'' gibisinden basit sorular sorabilirsin.
 
Bu arada hoş geldin. İyi Forumlar... :)

10
Baykuş...
Spoiler: Göster

11
Şişedeki Mısralar / Üç Harflik Mutluluktur Aşk
« : 02 Temmuz 2013, 17:14:19 »


Üç Harflik Mutluluktur Aşk

Bilinmeyene, bozuk bir pusulayla yelken açmaktır Aşk.
Kör olmadan kör rolü yapan gözlerine güvenerek adım atmaktır bazen.
Nereye gideceğini bilmeden avarece dolaşmaktır sokaklarda.
Ölümü hissederken, yaşamanın hayalini kurmaktır.
Tam her şeyi yazacakken kalemini kaybetmektir.
Geceleri sessizce ağlamaktır belki Aşk.
Ağzınla kuş tutsan da fark edilmemektir.
Okumadığın kitabın sayfasına bakmaktır saatlerce.
Mutfağa gidip ne yapacağını unutmaktır yalnızca.
Kendi kendine güldüğünü fark edip delirmenin sınırlarına yaklaşmaktır Aşk.
Eskimeden eskitilmek yavaş yavaş eksilmektir.
Her günü aynı yaşamaktır monotonca.
O kadar arkadaşın varken konuşacak kimseyi bulamamaktır.
Söylenecek çok şey susmak için çok neden çıkar karşına.
Uyandığın halde çıkamamaktır yataktan.
Vazgeçeçekken umut etmek umutlarını tek tek tüketmek Aşkın acımasız yanıdır.
Bir cümlenin noktası olmaktır sadece.
Aşkın ateşlerinde bilerek yanmaktır.
Ağlamadan dindirmektir gözyaşlarını.
Sulamadan filizlenir çoğu zaman Aşk.
Kalbine dolar köklerini sıkı sıkı.
Kurtulamazsın ve kabullenmeye başlarsın.
Bir gün meyve verecek umuduyla katlanırsın.
Meyve verdiği gün elini uzatırsın başarmışlık tutkusuyla.
Kurumaya başlar Aşk ağacın, neler olduğunu anlayamadan.
Kalbin onu tutmayan kökler arasında kalır.
Yalnızlığın en ağır evrelerinde boşluktasındır.
Ne alıştığın ağacın ne tutunduğun köklerin kalmıştır.
Sadece yanındakini sevmek değil,
Uzaktakini hissetmektir Aşk.
Üç harflik bir mutluluktur Aşk.
Acı verse de insana.
Yine gider kollarını dolarsın Aşka.
Ben şimdi aşık oldum dedirtir her defasında.
Diğer aşıkların üç harflik katilidir Aşk.

Ülfet P.

12
Güncel / Ynt: Sbs
« : 30 Haziran 2013, 19:03:38 »
Ülfet O_O

Spoiler: Göster

Alkışlayın arkadaşlar O_O


Berke'nin arkadaşları da kendisi gibi.  ;D Şaşırmadım.

13
Müzik / Ynt: En çok hangi çalgı aletini çalmak istersiniz?
« : 30 Haziran 2013, 19:00:28 »
Antalya'da tanıştığım bir arkadaşım bana saatlerce mızıka çalmıştı ve o günden sonra mızıkaya bakış açım değişmişti. Dalgaların sahile vururken çıkardıkları sesle mızıkanın sesi karışmış bir halde çalınan şarkılara eşlik etmiştim harikaydı.
Mızıkadan dinlediğim Mimoza Çiçeğim şarkısını da unutamıyorum. Hatta şu an farkettim ki ben gerçekten o arkadaşımı özlemişim.
Sana mızıkanla başarılar diliyorum. :)

14
Şişedeki Mısralar / Ynt: Carina
« : 29 Haziran 2013, 20:51:28 »
Yine Berke, yine şiir, yine yeni bir aşk ve yine acı son.

Ben adımlarımı geri geri atarken
Mavi yaşlar döküldü gözlerinden
Herkes, dökülenleri yaş sanarken
Parçalar kopuyordu yüreğimden


Şiirin en sevdiğim kısmı bu sanırım ama bu kıtanın gözümdeki güzelliğini bozan bir şey var.

Dedim sana, ağlama diye.
Mavi, yeşil yaşlar karıştı birbirine
Nefesler birbirini ısırırken
Bu ağlamak ne diye ?


Burada tekrar kullandığın mavi, yeşil yaşlar kelimesi öbür kıtanın güzelliğini bozuyor.

15
Güncel / Ynt: Sbs
« : 29 Haziran 2013, 20:25:05 »
Ülfet hayatımda hiç ders çalışmadım desem inanmazsın ama gerçek bu.Sınavların hiçbirine çalışmadım hayatımda ve hep okul birincisi oldum ve dershanede dereceye girdim.Tabi böbürlenmek için söylemiyorum bunları sadece bir anda bu kadar kötü puan almak yıktı beni.400 ün altına inmeyen biri nasıl 300 lerde alır bu koyuyor biraz insana :(
Görme yetisini kaybetmiş insanların okulunda gören bir öğrenci falan mısın ?

Hakkaten inanmadım. Berke'nin dediğine de çok güldüm. :) Eğer 400'ün altına düşmeyen bir öğrenci okul birincisi oluyorsa hatta dershanede dereceye giriyorsa diğer öğrencilerin seviyesi çok düşük demek ki. Lütfen beni yanlış anlama bizim dönemde 3 sınav vardı. Her sene çok stres yaşadık.
1-467
2-485
3-491
Aldım ve inan bende inek öğrenci değilim. Ama şunu söyleyebilirim ki ders çalışmazsan bir halt da alamazsın. Ben hiç ders çalışmam diyen arkadaşlarımın hepsi sabahlara kadar inekleyen tipler ve artık hiç inanasım gelmiyor yani seninle alakalı değil. :)

Sayfa: [1] 2 3 ... 14