Kayıt Ol

İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Mesajlar - SpyPrince

Sayfa: [1]
1
Sinema / Ynt: En Son İzlediğiniz Film?
« : 04 Mart 2014, 00:28:32 »
Warm Bodies.

Çok değişik bir zombi filmi. Yüzeysellikler yok değil ama vampir/kurtadamların genç kızlara aşık olduğu filmlere karşı bir zombinin bir insana aşık olması görülmemiş bir konu olmuş. Eğlenceli buldum, zombinin oyunculuğu da iyiydi, blogumda incelemesini de yaptım ve tavsiye ederim.

2
Belgariad beşlemesi, hemen ardından Mallereon beşlemesi, David Eddings'ten. Başrolü 16 yaşında mıydı ne kitap başladığında, senin istediğin aralıkta yani. Muhteşem bir hikaye, ve muhteşem karakterler. Dünyası, evreni de harikadır. Ben SpyPrince ismini de taa 10-12 sene evvel bu seriyi ilk okuduğum zamanlar en sevdiğim karakterden esinlenip seçmiştim kendim için. Benden başka kimse böyle ergence bir isim seçmediği, dolayısıyla asla 'bu isim bir başka kullanıcı tarafından kullanılmaktadır' uyarısı almadığım için de hala her yerde kullanmaktayım :))

3
Kara Kule / Ynt: Yeni Başlayanlar İçin "Kara Kule"
« : 30 Ocak 2014, 17:02:15 »
Kara Kule'nin ilk kitabının serinin geri kalanına kıyasla tadı çok farklı. Ben ilk kitabı çok fazla sevmemiştim, bu sizi yanıltmasın, ilk kitaba bakarak Kara Kule serisi hakkında bir yargıya ulaşmayın bence. İlk kitap karışıktır, birini kovalayan bir adamı anlatır. Silahşörün ismini bile bilmezsiniz, neredeler, adamı neden kovalar, hikayenin çerçevesini görmenizi sağlayacak hiçbir bilgi vermez yazar size. Sadece "Bakın ben çok karizmatik bir karakter yarattım"ı alırsınız ilk kitapta. İşte ben bu yüzden ilk kitaba pek ısınamamıştım. Serinin tadı asıl ikinci kitabın ilk sayfalarından itibaren çıkmaya başlıyor. Konu ve diğer karakterler, ekibin geri kalanı belirginleşince bambaşka bir ivme kazanıyor. Gerçekten muhteşem bir seridir, hele ikinci kitap zaten benim en sevdiğimdir. Yani ilk kitap gerçekten de biraz "sıkıtabilir" insanı ;) Yılmayın.

Stephen King hakkında söylenecek söz kalmamıştır herhalde artık ama cidden yani dağ bayır seyahat etmeleri, aksiyondan aksiyona koşmaları gereken bir hikayede bacakları olmayan bir karakter seçmeyi ya da Mono Blair gibi bir kötü yaratmayı başka hangi yazar düşünebilirdi acaba?

4
Filmler / Ynt: The Hobbit (1977 - animasyon)
« : 27 Ocak 2014, 16:17:08 »
Bu filmi okulda Fantastik Kurgu Topluluğu olarak düzenlediğimiz bir film gösteriminde vermiştik. Benim sevgili asosyal okulumdan beklenmeyecek bir katılım ve ilgi olmuştu, hatta moladan sonra salonun doluluk oranında da azalma olmamıştı, bu da gerçekten beğenildiğini gösterir. Üzerinden epey zaman geçtiği için ne filmin ne kitabın ayrıntılarını hatırlamıyorum ama en çok keyif aldığım noktanın seslendirmeler olduğunu çok net hatırlıyorum. Kesinlikle filmi izleyecekseniz eğer Türkçe dublaj aramayın, orijinal dilinde altyazılı olarak izleyin. Özellikle girişteki tekerlemeli anlatım ve şarkı sözleri falan çok başarılıydı, dublajda bunu verebileceklerini hiç sanmıyorum.

5
Tartışma Platformu / Ynt: Yazmaya kalktığınızda...
« : 22 Ocak 2014, 10:39:37 »
Ana karakterini ve varsa esas kötüyü derinleştirmek bende işe yarıyor. Esas kötü derken dünyayı ele geçirmek isteyen bir adam olmak zorunda değil, kıskanç bir sınıf arkadaşı falan bile olabilir bu. Karakterlerin sağlam bir arka planları olursa, ne yapmak, neye ulaşmak istedikleri belliyse, kurgunun yönü ortaya çıkabiliyor çoğunlukla.

Ha bu arada, ben kurgu kendiliğinden olgunlaşsın, ilham gelsin de yazayım diye beklediğimde olmuyor. Bilgisayardan uzaklaşıp sakin bir kafeye ya da kütüphaneye falan gidip önüme kağıt kalem koyunca o tıkanıklık illa ki çözülüyor. Ben bekleme, önüne kağıt kalem al, mekanını değiştir ve yaz çiz karala, üzerine git derim.

6
6. Yıl / Ynt: Usta İlhamşörlerin Tavsiyeleri Sizlerle!
« : 12 Ocak 2014, 13:20:51 »
Harika bir çalışma olmuş ve gerçekten özellikle Türk yazarlar çok işe yarar tavsiyelerde bulunmuşlar. Yazmaya başlamadan önce kurgunun tamamının kafamda hazır olmasını bekleyerek geçirdiğim zamana acıdım Göktuğ Canbaba'nın tavsiyesini okuduktan sonra. Ellerinize sağlık, gerçekten paha biçilmez bir proje.

7
Lokumlu kervana ve narlı savaş alanına bayıldım. Çok yaratıcı

8
Dipsiz Konak / Ynt: Anlık FRPler
« : 08 Ocak 2014, 13:39:38 »
Şu an devam eden bir oyun var mı? Daha önce hiç forum üzerinden FRP oynamadım, izleyici olarak bir bakmak istiyorum.

9
Serinin ilk kitabına dün başladım. Henüz 70 sayfasını okudum. Yani gerçekten ilk sayfasından itibaren okuyucuyu saran bir kitap. Her an beklenmedik şeyler olabiliyor, zira 2-3 defa ağzım açık öyle kitaba bakakaldığım oldu. Eğer kitabın kalanı da bu şekilde devam eder, bozmazsa ben de herkese tavsiye ederim. Bu arada hiç çocuk kitabı gibi de gelmedi bana, yetişkinlerin de okuyabileceği bir gençlik romanı gibi görünüyor (şimdilik).

10
Konusu ilginçmiş ama arkasında lütfen yarıda bırakmayın diye uyarı yapılması düşündürdü şimdi sıkıcı mıdır acaba diye. Okumuş olan var mı?

11
Televizyon / Ynt: Breaking Bad
« : 06 Ocak 2014, 10:19:40 »
Breaking Bad benim hayatımı mahvetti!

O kadar kusursuz bir dizi ki, sonradan izlediğim hiçbir yapımdan zevk almıyorum. Sürekli bir şeylerini eleştiriyorum. Eskiden ne güzel küçük şeylerle mutlu olan bir insandım, vasat yapımlardan falan zevk alıyordum. Bunca zaman geçti şimdi hâlâ BB'nin boşluğunu dolduracak bir yapım bulamadım, bulamayacağım da. Her şeyden nefret ediyorum.

Spoiler içerir.
Spoiler: Göster
 Dizide en çok hoşuma giden şey Walter ile Jesse arasındaki ilişkiydi. Birbirlerinden nefret etme, hatta öldürmek isteme noktasına bile gelseler yine ortak düşmanlarına karşı birbirleri için akıl almaz fedakarlıklar yapabilmeleriydi. 5x13'de Walter Jesse'yi öldürmelerini istediğinde tamam bu ilişki koptu artık,buraya kadarmış dedim. Ama son bölümün son sahnesi, o bakışmaları ve Walter'ın yine Jesse'yi kurtarması muhteşemdi. Çok doyurucu bir finaldi.


Walter'ın o beyaz donunu bile çok özledim  :üü

12
Kurgu İskelesi / Ynt: Şizofren
« : 05 Ocak 2014, 15:42:54 »
Şimdi öncelikle bir psikolog olarak yorumlamaya başlayacağım. Şizofreni kendi içinde türlere ayrılsa, hatta hastadan hastaya bile belirtilerinde çok fazla değişkenlik gösterse de, çoğu şizofren gördüklerinin hayal olduğunu, halüsinasyonlarının, delüzyonlarının gerçek olmadığını bilir. O yüzden Fatih'in "Biliyorum" demesinde bir sıkıntı yok. He bilirler, ama durdurmak için bir şey yapamazlar o ayrı. Fakat şizofreni gibi ağır vakalara genellikle psikiyatrlar bakar, psikologlar değil. Çünkü şizofreni sadece terapiyle tedavi edilemeyecek bir hastalık, ilaç kullanımı gerekir, onu da ancak bir psikiyatr'ın nezdinde yapabilirler. He şöyle bir şeyse eğer, bir psikolog ve bir psikiyatr ortak çalışıyor olabilir, biri terapi yapar öteki ilaçla takip eder, haberleşirler vs. Ama kesinlikle bir psikoloğun tek başına müdahale etmemesi gereken bir şeydir :)

Yine de psikoloğun yaklaşımı gayet güzeldi. Cevapları falan yeterince psikologvariydi. Hatta bir yerde, "onu kabullen onunla birlikte yaşa" derken acaba Kabulleniş Terapisi mi kullanmaya çalışıyor diye düşündürdü :)

Şimdi psikolog modunu kapattım, normal okuyucu olarak devam ediyorum. Uzaylının konuşmalarını koyu olarak yazman akıllıca olmuş, kafa karıştırıcı olmasını engellemişsin. Bu arada komik bir karakter olmuş, "Xgrez-q çocuğuyuz biz" repliği çok güldürdü :DD Sonunda güzel bir final yapmışsın. O noktada acaba bu bir bilimkurgu mu, yani uzaylının söylediği şey doğru mu yoksa bu da şizofrenisinin sandığından daha ciddi bir boyuta ulaşmış olmasının sonucu mu diye düşündürdü. Ki yapmak istediğin şey de buydu sanırım, okuyucuyu şaşırtıp düşündürmek. Öyleyse başarılı olmuş, tebrik ederim :)

13
Sinema / Ynt: En Son İzlediğiniz Film?
« : 05 Ocak 2014, 01:08:01 »
White House Down. Beyaz Saray'a zekice hazırlanmış bir saldırı düzenlenir, hayatlarının anlamı başkanı korumak olan mutlu insanlar güvenlik görevlileri, müthiş eğitimli özel korumalar vs tek bir kurşun bile atamadan patlamış mısır gibi indirilir. Başkanı kurtarmak da o sırada kızıyla birlikte tesadüfen sarayda bulunan (ama başkanın koruması olmayan) bir başka özel korumaya düşer. Valla ben filmi izlerken kendimi fantastik bir film izliyormuşum gibi şartlandırdım. Bu sayede konunun ve yer yer kurgunun saçmalığı canımı sıkmadı. Özel efektler, oyunculuk, bol aksiyon, güzel dövüş sahneleri, Channing Tatum, patlayan helikopterler, arabalar vs aksiyon ihtiyacımı tatmin etti. Benim yaptığım gibi bunu bir fantastik film olarak sınıflandırıp saçmalıklarına takılmazsanız arada güzel duygu iniş çıkışları bile yaşatıyor.

14
Sinema / Ynt: Parker
« : 04 Ocak 2014, 17:30:51 »
Jason Statham'ın alışık olduğumuz rollerinden biri yine canlandırdığı karakter. Ama doğruya doğru, adama yakışıyor ve seviliyor da. Neden sevilmesin ki, vurdu mu oturtan, kolay kolay ölmeyen, prensipleri kuralları vs olan, belli bir ahlak düzeyine sahip, karizmatik ve anti-hero karakterler. Kurgusundan çok başrol karakterini ve Jason Statham'ı sevdim. Bunun tipik bir soygun filmi olmasını engelleyen şey de Jennifer Lopez'in canlandırdığı karakter olmuş. Ne alaka ya böyle bir karakterin böyle bir filmde işi ne dedirtiyor ilk başta, ama sırıtmamış, sonradan iyi oturmuş. Üç defa izledim, dördüncüyü de izlerim.

15
Bu kitabı çook küçükken, ilkokulda falan okuduğumu hatırlıyorum. Tabi o zamanlar yaşım küçük olduğu için yazarın vermek istediği mesajların çoğunu kaçırmışımdır, zira aklımda kalan tek şey Robert Neville'in vampirler üzerinde araştırma yapıp neden kazıkla öldükleri, neden kutsal nesnelerden korktukları gibi sorulara yanıt bulması olmuştu (Yahudi bir komşusu haçtan korkmuyordu). Kitabın son kısmını ise çok kafa karıştırıcı bulmuştum ve öyle bittiği için üzüldüğümü hatırlıyorum. Bir ara tekrar okumam lazım, ama çocukken çok etkilendiğim şeylere tekrar geri dönmekten çekinirim, "Bu muymuş ya o kadar etkilendiğim şey," deyip hayal kırıklığına uğramaktan korktuğum için.

Bu arada kitabın bendeki baskısı 2000 yılı ve ismi Gecenin Konukları. Filmden dolayı mı ismini değiştirmişler acaba onun? Sadece ismini mi değiştirmişler yoksa yeni eklemeler de yapmışlar mıdır?

Sayfa: [1]