Kayıt Ol

İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Mesajlar - Gunslingers

Sayfa: [1] 2 3 ... 6
1
Her ne kadar tüm seriyi daha önce okumuş olsam da ve bağlantı yoğunluk nedeniyle müsait olmasa da...

Muhteşem bir fikir ve eminim ki çok emek harcanmıştır.

Elinize sağlık :)

2
Kendimi daha iyi sanıyordum :(
aynayı değiştirmek gerek :)

Dakikada kelime sayısı (DKS)   38
Tuş Vuruşu   190
(190 | 0)
Doğru kelime   34
Yanlış kelime   0
Hızınız diğerlerine göre 54.98% daha iyi. (Böylece 6670. oldunuz. [14814 kişi içinde.] Son 24 saat)

3
Kaladin karakterinin güzelliği, çocukluğundan itibaren tutarlı kişiliği bence. Yaptığı şeyler iyide olsa kötüde, yapma nedeni aynı...Saplantıları bile aynı nedenden...
Bu nedenle seride kötü karakter olsa bile benim favorim olmaya devam ederdi.

Diğer taraftan Shallan karakterinin gelişimini ve değişimini izlediğimizi düşünüyorum..İnsan bu evre boyunca tutarsız olur(çocukluk, ergenlik ve yetişkinlik süreçlerini yaşayan bir insan gibi) ama bunun tatsız bir hikaye ortaya koyduğunu düşünmüyorum... Ben Shallan'ı okumaktanda son derece keyif aldım.

Jasnah konusunda ise @Cankutpotter'a katılıyorum...İlk iki kitabın en gizemli karakteriydi :)

Serinin devamını merakla bekliyorum :)

4
Kurgu İskelesi / Ynt: Berweuli
« : 11 Ağustos 2016, 14:13:50 »
Yazım diliniz ve detayları aktarış hızınız insanı hikayenin içine çekiyor.
Bu hikayenin yanı sıra Cadı isimli olanıda merak ile takip ediyorum.
Akışınızı bozmamak ve bitişte daha faydalı eleştirilerde bulunabilmek için yorum yazmadım ama bir yerde beğenimi ifade ederek teşvik etmeninde faydası olabileceğini sanıyorum.
Elinize, dilinize sağlık.

5
Tartışma Platformu / Ynt: Okur Olarak En Büyük Korkunuz
« : 09 Ağustos 2016, 10:07:49 »
Bir keresinde sahaftan aldığım kalınca bir kitabın birkaç bölümü baş aşağı basılmış bir şekilde çıkmıştı. Üstelik aradaki bazı sayfalar düzdü. Okurken bir ters bir düz çevirmekten aptala dönmüştüm. O zamandan beri sahaftan kitap almaya çekiniyorum :)

Okur olarak en büyük korkum, özellikle bazı türlerin geniş bir kitle tarafından "hayali şeyler" veya "çocukça şeyler" gibi bir bakış açısıyla küçümsenmesinin devam etmesi. Burada benim açımdan iki yönlü bir korku var. Birincisi, elbette bir tür veya eser hakkında bilgi sahibi olmadan takınılan ön yargılı tutumun aşılamaması. İkincisi ve daha önemlisi, değersizleştirmek için sunulan bu iki argümanın da aslında bir aşağılanma sebebi değil, aksine çok kıymetli şeyler olduğunun idrak edilememesi.   

Bu iki yorum benim için tatsız yanımdaki arkadaşım için hala güldüğü komik bir anıyı çağrıştırıyor...

Dünyada 35 milyon adet satılmış olan, Yeryüzü Çocukları serisinin 2.kitabı olan "Atlar Vadisi" kitabını ararken, Kadıköy'de girdiğim bir sahafın "masal kitabı satmıyoruz" cevabı ile neye uğradığımı şaşırmıştım.

O günden bu yana (tahminen 5 yıldır) bir daha sahafa gidipte kitap sormadım...Halbuki gençlik hayallerim arasındaydı, bir kitapçıda çalışıp, insanlarla kitaplar hakkında uzun uzun konuşabilmek...

Hayat, hayallerden çok farklı :(

6
Spoiler: Göster
Sprenler olmasa, Kaladin sıradan bir asker, Shallan ezik bir ev kızı, Dalinar kafayı sıyırma noktasına gelmiş eski br asker olacaktı...Parlayanlar olmayacaktı...Fırtınaışığı arşivi olmayacaktı


Çok önemliler çoookkk...

7
Körlük okumaya engel değil arkadaşlar :). Hem ülkemizde de bununla ilgili pek çok araç mevcut. En basitinden sevgili cankutpotter hepinizle aynı anda pek çok kitabı deviriyor valla :). Benden hızlı bitiriyor kitapları :D. Merak ettiklerimi de benden önce okuyarak yeni çıkan kitaplardan mahrum kalmıyor.

Ama demek istediğinizi anlıyorum. Sadece körlük bir engel teşkil etmiyor, siz merak etmeyin :). O nedenle "körlük" diye belirtmeyelim, çünkü engel olduğu zamanlar eskide kaldı.

Çok güzel şeyler geliyor, aynen devam!  :fight:


2) Kitap okuyamaz hale gelmek, körlük veya başka bir nedenle



İfadem yanlış anlaşılmış olabilir diye düşünerek küçük bir açıklama eklemek istiyorum;

Buradaki asıl korku kitap okuyamaz hale gelmek, körlük bu ifadeye verilmiş basit bir örnek.
Hergeçen gün, tıp, teknoloji ve toplumsal ilişkiler olarak engellerimizi kaldrıdığımızın farkındayım ve bir fiziksel engel sahibi olmanın hayatı durdurmayacağınında bilincindeyim. Ancak bu farkındalıklar, mantıklı düşünüp konuyu değerlendirebildiğinizde anlamlı. Korku ise zaten mantığımızın çalışmadığı, duygusal ve düşünsel bir bölge :(

Diğer taraftan; Ray Bradbury'nin, "Fahrenheit 451" isimli eserini çoğumuz okumuş yada seyretmişizdir.
Eserde, baskıcı bir yönetim tarafından insanların kitaplardan uzak tutulması, bu tarz bir korkuya daha fantastik bir örnek olacaktır sanırım :)

8
Benim malesef bir kaç ciddi korkum var :(

1) Güzel bir serinin beklentiyi yükselterek gelen devam kitapları arasında yazarın hayatını kaybetmesi(elbette ölüm üzücü bir durum ama benim kastetteiğim kişinin ölümünden fazlası, hikayedeki tüm karakterlerin ölümü)

2) Kitap okuyamaz hale gelmek, körlük veya başka bir nedenle

3) Bir kitabı okumaya başladıktan sonra onu bitiremeyecek kadar sıkılmak(malesef bu durum, okuyarak geçmiş 30 yıl(ilk kitabımı satın aldığım 9 yaşımı başlangıç kabul ediyorum) içerisinde 2 defa başıma geldi(deneyimlemiş olmak korkumu kesinlikle azaltmadı, can sıkıcı, okuması zor onlarca kitap geçti elimden ama bitiremeyeceğim kadar beni süründüren o 2 kitap hala zihnimde bir yaradır)

9
Bnece de düşmanlara korku vermekle ilgili bir durum.
Ateş Geçitleri savaşı(300 Spartalı filmine konu olan savaş) esnasında görülen yüzleri maskeli özel savaşçılar, o maskeyi düşmanlarında ölümsüz oldukları imajı oluşturmak için takarlamış mesala. Düşman bir tanesini yada 10 tanesini öldürse bile karşısında aynı yüzü(maskeyi) gördüğünden ölümsüz birisi ile savaşıyor gibi hissedermiş. Bu birliğin ismide (kaba çeviri ile)ölümsüzler zaten.

Diğer taraftan doğaüstü bir hayal karakteri olan vampir i doğa kuralları ile açıklamaya çalışmanında bir anlamını görmüyorum. Gerçek olsalarda olmasalarda normal bir insanın tabi olduğu kurallar referans alınarak varlıklarını açıklamak veya yokluklarını ispat etmek anlamsız kalıyor.

10
Vampir kavramının ortaya çıkışında, Transilvanya'da Kont Dracula olarak anılan ve Türk'ler arasında ise kazıklı voyvoda olarak bilinen ve Türklerden nefret ettiği için eline geçirdiği her Türk'ü kazığa oturtan ve öldürdüğü insanların kanlarını boşaltan(içmek yıkanmak gibi şeylerde kullandığı rivayet ediliyor) Vlad Tepeş(III.Vlad) isimli şahsın öldürdüklerinin çoğunun Türk olmasına rağmen vampir kavramının hristiyan kültürünün bir parçası olması ilginç geliyor bana.

Benimde zihnimde, popüler kültürün yoğun baskısı neticesinde bir vampir imajı oluştu tabiki; Underworld serisindeki aristokrat vampirler. Diğer taraftan vampir kavramını ilk defa kafamda bir şablona oturtan Komşum Bir Vampir isimli filmdi. Sarımsak, haç, davet edilmeden eve girememesi filan...

11
Kurgu İskelesi / Ynt: a.y.n.a.
« : 12 Temmuz 2016, 10:47:31 »
Eline, diline sağlık üstat, yine çok hoş bir çalışma olmuş...Okuması hafif konusu merak uyandırıcı :)

Sadece bir konuda fikir beyan etmek isterim müsadenle,

BÖLÜM 13: GERİ DÖNÜŞ

      Kağıtta, Türkleri küçültücü cümleler vardı, tehditler vardı, öfke vardı. Adnan Bey, daha sonra bütün bunların gerçek olduğunu anlayacaktı. Ama ilginç olanı ise Veinnous Dauphin Humbert in Papa 6. Clement tarafından Symirna’yı geri almak için görevlendirilmesiydi. Saint Pietro kalesini geri almış Amazon kalesini alamayınca kahrından ölmüştü. Yani adam kağıtta yazdıklarının büyük bir bölümünü gerçekleştirmişti. Symirna’nın aşağı liman kalesini alınca, Umur Beyin yaptıklarını yapmamış şehir halkını kılıçtan geçirmişti. Bütün bunları geri döndükten sonra öğrenmişti Adnan Bey. Hiç bir şey demeden kağıdı geri uzattı.

"Bütün bunları geri döndükten sonra öğrenmişti." cümlesi neticede geri dönebileceklerini okuyucuya açık ediyor. Bu bilgileri aktarırken, geri dönebileceklerine dair bir ifade kullanmasan ve hatta geri dönüş çabalarında başarısız bir denemelerini de hikayeye eklesen daha hoş olur diye düşünüyorum.

Çalışmanın paylaştığın için tekrar teşekkürler :)

12
Müzik / Ynt: Şu Anda Ne Dinliyorsunuz?
« : 01 Temmuz 2016, 16:07:12 »
Dean Martin - Sway

13
Aslında güzel bir kurgu oluşturmuşsun @üveybaba ama teorinin bazı noktalarında hatalı olduğunu düşünüyorum.
Kralların Yolu'na dönelim. Dalinar'ın Hıyanet Günü'nü gördüğü görüdeyiz :
Bu görüde benim ilgimi çeken en önemli nokta göz renklerinden garip şekilde bahsedilmiş olmasıydı. Parlayan Sözler'de hatırlarsanız Kaladin Parlayan'a dönüştükten sonra gözlerinin rengi değişmişti. Fakat Hıyanet Günü'ne ait olan görüde önce Shinovar'lı gibi açık tenli bir Parlayan Şövalye'yi görüyor. Sonrasın da ise kendi sözleriyle devam edelim " Adam döndü, bir Alethi gibi derisi bronzlaşmış ve saçları koyuydu. Gözleri en solgunundan maviydi. Hatta doğal olmayan bir şekilde solgundu; irisleri neredeyse beyazdı." Bölümün devamında Parlayanlar'ın her ırktan olduğundan bahsediliyor ve sonlanıyor.
Buradan çıkarttığım sonuç şu ; Göz rengi Parlayanlar için belirleyici bir özellik değil. Bu aklımızda kalsın.

Bu bölümde parlayanın göz renginin açıklığının fırtına ışığını kullanma süresiyle alakalı olduğunu düşünüyorum, yani Kaladin yıllarca fırtına ışığını düzenli olarak kullanırsa onunda göz rengi açılacak ve gözleri daimi bir parlaklık kazanacak diye düşünüyorum. Yani göz rengi parlayanlar için belirleyici bir özellik değil ama gözler parlayanlar için belirleyici, çünkü parlıyorlar.


Alıntı
Parshendi'ler savaş formundayken kendi zırhlarını vücutlarından çıkartabiliyorlardı. Hatta Kaladin bu zırhları sökerek Köprü Dört için bir savunma sistemi kurmuştu. Pare Zırh'larında bu şekilde bir oluşum olabileceği bana çok mantıklı geliyor. Pare Kılıç'larının ölü sprenler olduklarını biliyoruz. Parshendi'ler savaş formundayken kılıç yaratabildiklerine dair hiç bir şey duymadık. Bu da düşüncemi güçlendiriyor.

Parshendiler farklı bir ırklar, tıpkı kabuklarını sırtında taşıyan kaplumbağalar ve savunma durumunda dikenden bir topa dönüşen kirpiler gibi...Parshendilerde amaca yönelik olarak vücutlarını ve zihinlerini farklı formlara dönüştürebilen varlıklar. yaptıkları şeyin pare zırhı veya kılıcı ile bir ilgisi yok...Tek paredarları Eshonai'yi düşünecek olursak; savaş formunun üstüne pare zırhını giyiniyor ve pare zırhı savaş formunda olan bedeninin şeklini alıyor.

Alıntı
Bu kıtada ise Sprenlerin yaptıkları şeyin Parshendilerin açısından ihanet olarak yorumlandığı. Ve Sprenler'in kendileri için ne kadar önemli olduğu. Aynı zamanda Parshendiler Sprenler ile bağ kurdukları zaman Shallan ve Jasnah gibi Shadesmar ile bir şekilde iletişime geçebiliyorlar.

Parshendilerin insanlar gibi sprenlerle bağ kurabildikleri muhakkak...ama Parshendilere ihanet eden sprenlerin hangileri olduğu muğlak, ben ihanetin kızıl sprenlerden kaynaklandığını düşünüyorum.

Sprenler hakkında söylenen en net ifade onların bir fikir olduğu. Burda insan düşünce tarzı ile Parshendi düşünce tarzı arasındaki fark nedeniyle kızıl sprenlerin olduğunu, normal şartlarda uysal ve toplum çıkarları yönünde hareket eden parshendilerin kızıl sprenler(negatif düşünceler) nedeniyle vahşi formlara büründüklerini ve kendi annelerinin bile ölüm emrini vermekte sorun yaşamadıklarını görüyorum. Bence bu durum Parshendilerin sprenler tarafından uğradıkları ihanetin temeli, terk edilen değil terk eden taraf Parshendiler.

Alıntı
Neyse şimdi biraz teoriyi toparlayıp bitireyim. Parshendiler hiç bir zaman Yokelçiler olmadılar en azından tamamen bir ırk olarak. Yani Parshmenler ve Parshendiler evcilleştirilmiş Yokelçiler değiller.
Bu kısımda tamamen aynı fikirdeyim :)

Alıntı
Parshendiler Hıyanet Günü görevlerini terkeden Parlayanlar'dı. Sprenlerin kendilerine verdiği gücü insanlara da vermeye karar vermesinden sonra onları terk ettiler. Pare Zırhları büründükleri formun eseri, Kılıçları ise terk edip ölüme bıraktıkları sprenler. Sprenler ile çok daha fazla varlık paylaşan Parshendiler görevlerini bıraktıktan sonra fiziksel değişime uğradılar. Uzun süre acı, yalnızlık ve dışlanmışlık yaşadıktan sonra son kalanları Harap Ovalar'a yerleşti Urithiru'nun varlığını sürdürdüğü alana. Pare Kılıçlarına sahip olamayıp , Urithiru'ya geçen kapıyı açamasalar bile orada huzur buldular.

Buraya ise malesef katılmıyorum...Parlayanlar silahlarını ve zırhlarını bıraktıktan sonra dünyaya dağıldılar...Çoğu ailelerinin yaşadığı yerleri, bir kısmı Urithiru civarını tercih etmiş olabilir ama amaçları savaşmayı bırakmak olduğu için bir grup olarak kaldıklarını düşünmüyorum. Harap ovaların haraplığıda aslen terkedilmişlikten geliyor bence. Parshendilerin buraya yerleşmesi ise Gavilar'dan sonra gerçekleşiyor aslında..Savaş kesinleşince çekildikleri bir kale, daha önce yaşadıkları bir yer değil yani. Eshonai annesini ziyaret ederken bu konuda ipuçları veriyor.

Özet olarak şunu söyleyebilirim; Parshendiler toplum olarak yokelçiler değil(toplum olarak değil dememin nedeni Yokelçilerin bir ırk olmama ihtimalini düşünüyor olmam) ve parlayanda değiller. Parshendiler insandan farklı fizyolaojiye sahip bilinçli varlıklar bence…

Sprenler, duygu ve düşüncelerin ruhu, acı sprenleri ve yaratım sprenleri gibi… ve sprenlerin kendi doğalarına yakın olan insanlar ile bağ kurduklarını sanıyorum, böylece kişi ve spren karşılıklı birbirlerini güçlendiriyorlar. Sprenin doğasını oluşturan bir insan onun daha katı olmasını sağlarken, sprende kişinin o doğa çerçevesinde daha güçlü olmasını sağlıyor, bu nedenle de 10 farklı tarikat oluşuyor. Yani her spren her insanı aynı yönde güçlendirmiyor. Bu noktada kızıl sprenler devreye giriyor, negatif fikirler olduklarını düşündüğüm bu spren türü, yıkıma yönelik fırtına formuna girmiş Parshendiler ile kolaylıkla bağ kurabiliyor, ama hali hazırda kullandıkları işçi, eş vs formlarında böyle bir yatkınlık olmadığından o formlarda parshendiler ile bağ kuramıyorlar. Her ne kadar yazar Parshendilerin geçmişte parlayan olup olmadıklarına karar veremedim desede Parshendileri bir nevi parlayana çevirmiş durumda(kırmız parlayan gözler ile) sadece sınıflandırılmamış yada varlığı istenmeyen bir tür :)

14
Zaman Çarkı / Ynt: Zaman Çarkı
« : 24 Haziran 2016, 14:06:35 »

Seride en sevdiği karakter Mat olmayan biriyle Zaman Çarkı muhabbeti yapmam cidden zor. Ha sabaha kadar tartışırım orası ayrı.

Kesinlikle katılıyorum...

15
Unutulmuş Diyarlar / Ynt: Unutulmuş Diyarlar Okuma Rehberi
« : 23 Haziran 2016, 10:14:17 »
Merhaba @kemal81

Bulamadığın fantastik kitaplar için İTÜ kütüphanesini öneririm.
Üniversite öğrencisiysen veya öğrenci bir tanıdığın varsa kitabı orada bulabilirsin.

Sayfa: [1] 2 3 ... 6