Kayıt Ol

İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Mesajlar - Elerki

Sayfa: 1 [2] 3 4 ... 25
16
Şişedeki Mısralar / Pazar'a Övgü
« : 04 Şubat 2012, 04:13:20 »
PAZARA’ ÖVGÜ

Kaçırmışız Pazar’ı –güneş gününü.
Umursamayız.
Ertesi, döker bize gözyaşı dolu bulutların hüznünü.

Öyle bir yontar ki kafamızı ilk damlalar…
Hayır, ıslak çimen kokusu!
Ve hissedilmeyen, hisli ardıllar…

“Aldırma,” deriz yağan yağmurun altında,
“Zevkini çıkar sırılsıklam.”
“Gelecektir yeni bir Pazar bunun ardından.”

Gelmez olur bir türlü o Pazar,
Bekleriz.
Oysa her düşen damlayla eririz azar azar.

Balçıktır soyumuz, çamurdur.
Yıkanırız.
Bulutlar işer üstümüze, arındık sanırız!

Kaçıktır fırtına, sapıktır!
Dağıtır!
Kuşkunun tecavüzüne ağlar binlerce bahadır!

Kalkarız yerden, üstümüzde pislik.
Toprağın suçu ne?
Onu kirleten biz değil miydik?

Kabul eder bizi sıcacık bir kucak.
Düşümüzdeki kadın der ki:
“Az kaldı, gün doğacak.”

‘O gün’ gelir, doğuya döner günebakan.
Bir masaldaki mutlu son gibi,
Ta kendimizdir ‘yere bakan yürek yakan.’

Yalan.

Yalandır masallar.

O Pazar başka Pazar’dı.

Bu Pazar başka Pazar…


Elerki TAŞKIN

17
Kurgu İskelesi / Üzüm Tanesi
« : 04 Şubat 2012, 03:45:09 »
ÜZÜM TANESİ

Küçük, açık yeşil bir üzüm tanesi… Kimisi bu ufak taneyi ağzına atıp çekirdeğini alt dişleriyle bir çırpıda kesip yutar ve kalanı zevkle çiğner; kimisi ise yine dişlerini kullanarak kabuğunu zar gibi soyup şeffaf meyvenin etini ortaya çıkarır ve öyle yer.

İnsanın kendisi ise biraz farklıdır. <derisini soymak, kalbini sökmek ona ancak acı verir ya da onu öldürür. Tabi burada meyveyi yiyen konumundaki kişiyseniz işler biraz farklıdır. Meyveyi yerken aldığınız zevk bir insanı öldürürken aldığınız zevkle eş değerse burada sizin suçunuz nedir?

Kıpkırmızı elleriyle ağzına bir tane daha atıp zevkle çiğnerken az önce öldürdüğü insanın kaburgasından yaptığı et ve kemikten tabağa baktı ve yalnızca bir salkım üzümü kaldığını üzülerek fark etti. Çok sinirlenmişti ve kanlı tanelerden birini daha ağzına atıp rahatlamaya çalıştı.

Gerginliğinin sebebi aslında sadece üzümlerin bitmek üzere olması değildi -manav hemen iki sokak aşağıdaydı ve ne zaman isterse yenisini alabilirdi. Onu geren şey daha çok insanların canını sıkmasıydı. Ağzına attığı, çiğnediği her üzüm tanesiyle birlikte birini daha öldürürcesine rahatlıyordu.

İşte bu adam, sonuncusu… Onu küçük düşürmüştü. Kim olduğu artık önemli değildi, sadece yapmış olduğu şey ile vardı o. Ona öldürme hakkını veren hareketiyle hatırlıyordu onu yalnızca.

Onu kendi insanlarıyla tanıştırmış, yeni bir sosyal ortama girmesini sağlamıştı ve o onunla dalga geçmiş, kendi insanlarının yanında konuşmasına dahi izin vermemişti. Bunu kimse yapamazdı. Bu yanlıştı. Yanlıştı ve o an, ona yüzlerce kez vurduğunu hayal etmiş, doyamamıştı. Doyum böyle olmazdı. Bir üzümün suyunu çıkarmanız yetmez. O vıcık vıcık sıvıyı içmeli, ister tatlı, ister alkollü özün zevkine varmalıydınız. Yapım işlemi sadece o özün ağızdan boğaza akarken verdiği sıcaklığın ön aşamasıydı. Kan gibi…

Ah, bir dahakine kırmızı üzüm almalıydı. Dilini, damağını burup bıraktığı tat bambaşkaydı. Ağır. Mayhoş. Ama çok tatlı!

Uzun, kıvırcık siyah saçları kavradı. Onları da kullanabileceği bir yer olmalıydı. Evinin dekoru için güzel bir malzeme. Bir zamanlar beyaz olan halının üzerinde, saçların hemen dibindeki yüzülmüş kafa derisini gezdirerek damlayan kanı, taptaze kırmızı renk bir boya olarak kullandı. Öldürdüğü insanın her şeyinden faydalanmalıydı, hiçbir şey boşa gitmemeliydi. Hiçbir şey boşa gitmez, gidemezdi. Bunu tanrı istemezdi.

Her kafa derisi yüzüşünde, insan kafasının ne kadar da üzüme benzediği aklına geliyordu ister istemez. Ön dişleriyle o zar gibi kabuğu soyarcasına…

Canı yine üzüm çekmişti. Tabağına uzandı ve bir tane daha attı ağzına. Çiğnerken gözlerinden zevk yaşları süzüldü. Bu nasıl güzel bir tattı! Hayatını bu tat için verebilirdi o an!

Bir tane ve bir tane daha… Salkımdakiler bitmek üzereydi.

Tabağını eline aldı ve henüz bitmemiş salkımla beraber kafasına geçirdi. Kaburgadaki pıhtılaşmaya yüz tutmuş kan yavaşça yüzünden süzülmeye başladı ve gözyaşlarıyla birleşti.

Bu zevk için kendi hayatımı verebilirim, dedi içinden. En yakınında bulunan, deri yüzmek için kullandığı bıçağı aldı ve tüm gücüyle kendi şah damarını kesti.

Öldü.

Elerki TAŞKIN






18
Kurgu İskelesi / Ynt: Çitler, Çitler II
« : 03 Mart 2010, 12:51:54 »
Kısa bir devam yazdım...

19
Düşler Limanı / Şimdi Ne Yapacaksın?
« : 03 Mart 2010, 01:48:29 »
ŞİMDİ NE YAPACAKSIN?

Her resmin, her albümün 'sil' tuşu sanki anıları silmeye yarıyor gibi. Sildikçe vücudunun bir yerinden cızırtılar geliyor ama neresinden geldiğini tam olarak çıkaramıyorsun. O cızırtılar, bir şeylerin -belki de eskilerin- mühürleri olacak izlerin oluşum sesleri galiba.

İzlerin dumanları tüterken hislerinin bir buz gölünde o garip yanma ile yavaşça donduğunu fark ediyorsun. İşte o an kendine bir çok yakıştırmada bulunabilirsin. Bir kitap ya da film kahramanı; en koyu sapaktan korkusuzca -ya da belki de umursamadan- çıkabilecek biri oluyorsun aniden...

Seni şekillendiren her ne idiyse bir şekilde hapsolmuştu. Şimdi ne yapacaksın?


Elerki Taşkın

20
Kurgu İskelesi / Ynt: Gölge (11)
« : 20 Şubat 2010, 19:29:56 »
Baal Adramelech,

Ne yaptınız yahu! Bu sitede herkes bir üst düzeye geçmiş durumda kardeşim! Kimisi anlatımdaki heyecanı, kimisi anlatımdki akıcılığı, kimisi bilgilerin aktarımını, olay örgüsünü ve daha bir çok şeyi ilerletti kesinlikle... Bunu bir okuyup gerçekten zevk almaya başlayan bir okuyucu olarak diyorum zira başka bir şey olarak demeye haddim asla yok. Helal olsun...

Elinize, aklınıza, araştırmanıza sağlık ne diyeyim! :)

21
Kurgu İskelesi / Ynt: Meleksizler
« : 17 Şubat 2010, 16:38:11 »
Amras Ringeril,

Teşekkür ederim! Bekliyordum ve arada dürtmek iyi oluyor demek ki! ;D

Dediğiniz gibi, bir ara bölüm, bilgi verdi ve çok uygun bitti. Güzel de bitti. Karakterimizin altyapısını oluşturan bir şeyi daha görmüş olduk. :)

Tekrar teşekkürler, elinize sağlık.

Yalnız, bununla kalamaz. Devam! :)

22
Kurgu İskelesi / Ynt: 12:18
« : 17 Şubat 2010, 14:14:20 »
Amras Ringeril,

Değişik bir anlatım... Bir çırpıda okunuyor, bunu çok iyi sağlıyorsunuz fakat bunun üzerine içerde dönen şeyleri algılamak -başkalarını bilmem ama- benim için biraz zor oldu. Bu ikinci okuyuşum ve şimdi yazıyorum.

Bana öncelikle, José Saramago'nun 'Körlük'ünü hatırlattı hikayeniz... İlerledikçe farklı şeyler de yükleyebilmeye başladım. Anlatımınız içerisinde benim en çok dikkatimi çeken kısımlardan biri "Bugün güneş doğmamıştı," ile sonlanan paragraf ile "Ben doğduğumu biliyorum..." ile başlayan kısımın çok hoş bağlandığı yer...

Bir de aralarda kullandığınız şu 'yaptım, bitti, gittim' kısımları vermek istediğiniz etki eğer 'fazlasıyla sıradanlaşmış bir şeyler hayatımızın kararmasındaki etkenler' düşüncesi oluşturma amaçlıysa kesinlikle amacına ulaştı bende. En iyi şekilde sanırım aralara bunları koyarak sağlanabilir.

Hiç kullanmayı düşünmediğim şeyleri sizin yazınızda gördüm aslında... Eh, bu forum birbirimize fikir verdiğimiz bir yer aynı zamanda...

Yorumum biraz fazla bölük pörçük olmuş olabilir, tamamen düşün zinciri nereye götürürse o şekilde yazdım, kusura bakmayın. :)

Elinize sağlık, çok güzel olmuş...

23
Kurgu İskelesi / Ynt: Meleksizler
« : 17 Şubat 2010, 13:55:07 »
Amras Ringeril,

Yahu bunu yazıyordunuz ne güzel! Devamı nerede? :)

24
Kurgu İskelesi / Ynt: Gölge (10)
« : 17 Şubat 2010, 13:51:50 »
Baal Adramelech,

İyice olgunlaşırmışsınız! Bu bölümü çok beğendim diyebilirim. Birçok şeyin bağlantısı açısından ve tabi yarattığınız hava açısından bir de... :)

Elinize sağlık!

25
Şişedeki Mısralar / Ynt: Tanrılar Bizi Korusun
« : 15 Şubat 2010, 16:19:29 »
eleanor rigby,

Teşekkür ederim... :)

26
Şişedeki Mısralar / Ynt: Tanrılar Bizi Korusun
« : 13 Şubat 2010, 23:31:40 »
Baal Adramelech,

Teşekkür ederim... :)

27
Şişedeki Mısralar / Ynt: Tanrılar Bizi Korusun
« : 13 Şubat 2010, 23:03:47 »
Deadman107,

Teşekkür ederim... :) Çok sinirlendiğim bir anda çıktı bu... Beğendiğinize sevindim...

28
Şişedeki Mısralar / Ynt: Tanrılar Bizi Korusun
« : 12 Şubat 2010, 16:37:02 »
Hocalarımıza atfen...

deanna,

Teşekkürler...

29
Şişedeki Mısralar / Tanrılar Bizi Korusun
« : 12 Şubat 2010, 16:04:45 »
TANRILAR BİZİ KORUSUN

Tanrılar bizi korusun.
Çıban çıkaralım bedenimizden,
Kurban verelim ruhumuzdan.

Tanrılar bizi korusun.
Dayılar bize elem yüklerken
Ayılar misali candan…

Tanrılar bizi korusun.
Düz yolda yürürken
Duvarlar örülür camdan.

Tanrılar bizi korusun.
Biz camın ardına bakarken
Kibar kahkahaları yolun her yanından.

Tanrılar bizi korusun.
Teki değil, yüzlercesi esir alan.
Biz ise ellerine, keyiflerine muhtaç olan...

Tanrılar bizi korusun.
Kir midir ellerindeki yoksa
Bilgi tozları mı, anlayamadık; çizgileri noksan.

Tanrılar bizi korusun.
Korusunlar ki çıkmayalım
Onların çizdiği yoldan.

Tanrılar bizi korusun.
Korusunlar ki biz de onlar gibi olalım.
Onlar kadar mağrur, onlar kadar uzaktan…


Elerki TAŞKIN


30
Ütopya/Distopya / Ynt: Fahrenheit 451
« : 06 Şubat 2010, 23:08:41 »
Fırtınakıran,

Teşekkürler! :)

Bu durumda, edinmek gerek! ;)

Sayfa: 1 [2] 3 4 ... 25