Kayıt Ol

İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Mesajlar - johnconstantine

Sayfa: 1 [2] 3 4 ... 11
16
Gezginler Kamarası / Ynt: Gözler
« : 02 Haziran 2011, 18:50:30 »
"Hiç dost dostun canını alır mı ?"

"Dost dosta kavuşmak istemez mi ?"

17
Duyurular / Ynt: Fırsat: İlknokta’da Kargo Bedava!
« : 01 Haziran 2011, 20:59:45 »
Zamanında çok sağlam kıyak geçmişlerdi. :D Güzel duygularla anıyorum kendilerini.

18
Filmler / Ynt: Hobbit Haberleri!
« : 30 Mayıs 2011, 01:54:58 »
Onun arkasındaki Cate olmasın ¿

19
Çizgi / Ynt: Çizimler
« : 24 Mayıs 2011, 00:40:16 »
Spoiler: Göster

Güney - Brethon Sıra Dağları

20
Oyunlar / Ynt: Assassin's Creed: Revelations
« : 22 Mayıs 2011, 14:03:13 »
Şöyle biraz mutlu olalım. Ekibin mühim İstanbul(Not Constantinople) seyahati.


21
Çizgi / Çizimler
« : 21 Mayıs 2011, 20:59:38 »
Faesla tarihini hem görsel, hem yazılı öğrenebilirsiniz!

Çizimler genel olarak şu an için konsepttir arkadaşlar. Rastgele dağılımlara aldanmayın.

Faesla Çizimleri

Spoiler: Göster

-Devasa bir ebata sahip, sağ tıklayıp yeni sekmede açabilirsiniz.-İlk Neln Karrûl'a ruh indiriliyor.

Spoiler: Göster

Kadim Tepeler.

Spoiler: Göster


Limren Ormanı. -Güneyde Brethon Sıra Dağları'nın yukarısı-


Spoiler: Göster

Harita renklendirme çalışması.

İsterseniz Esienthes kullanıcı isimli DA hesabını takip edebilirsiniz.

22
Radyo Kulesi / Ynt: Anlık Yayınlar
« : 17 Mayıs 2011, 00:04:06 »
Tekrar beklerim. http://radyo.kayiprihtim.org

Derken bu da biter tabi.

23
Radyo Kulesi / Ynt: Anlık Yayınlar
« : 16 Mayıs 2011, 14:52:57 »
http://radyo.kayiprihtim.org

Beklerim.

-İşte bu da bu kadar.

24
Radyo Kulesi / Ynt: Anlık Yayınlar
« : 13 Mayıs 2011, 10:21:00 »
http://radyo.kayiprihtim.org

Yayındayım, beklerim, yarışmacı arkadaşlara tekrar teşekkürler. Başladık bir klasik gidiyoruz bakalım.

-Sekiz saatlik maraton bitmiştir, iyi günler.

25
Kurgu İskelesi / Liveres
« : 13 Mayıs 2011, 02:36:47 »
Liveres
''Gündüzleri en aydınlık olan insanları dağların ardında bıraktığında,
Geceleri en aydınlık olan, daha az aydınlık olana izin verir.
Böylece yeryüzünde kırk günlük bir temizlik daha son kez başlar.''
Arifler, Liveres'in dünyaya inişini böyle ifşa etmişler tozlu parşömen kâğıtlarında.

    Yılın ilk yağmur damlaları ağır ağır bitkileri ve toprağı selamlıyordu. Ağaçlarla dolu yemyeşil bir vadiye bakan uçurumun kenarında yetişen birkaç Limfye'nin arasında, yaşlı adam ve arkasındaki yedi kişi derin bir nefes alarak yağmur damlaları ile yıkanmış toprağın kokusuyla ciğerlerindeki nefesleri tazelediler. Yaşlı adam dayandığı sopayı hafifçe sağındaki tümseğe bıraktı ve bağdaş kurarak oturdu. Arkasındakiler de onu takiben aynı harekette bulundular. O sırada güneybatıdan yaklaşan lodosun ardından ötedeki dağların arkasında, güneş ışığında parlayan gümüş kadar parlak bir yıldızın kaydığını fark etti. Yaşlı adam oraya bakarak; ''Artık zamanı gelmiş olmalı, bir temizlik daha başlıyor lâkin gerçek kötü için halâ imkansız. Şimdi ilk damlalara karşı saygınızı gösterin, onlarda bunu isterler. Bilin ve unutmayın ki hiçbir şey sebepsiz yere olmaz. İyi isterseniz iyi, kötü isterseniz kötü, mühim olan iyiyi isteyip sabır gösterebilmektir. İstedikten sonra bir anda veya körü körüne oturup beklemek takdir edersiniz ki olmaz. Keza güzel olan şeyler kötü olanları aşarak gerçekleşir ve sabır merhameti, merhamet hoşgörüyü, hoşgörü alçak gönüllülüğü şekillendirir. Rüzgâr şiddetini arttırıyor, uyku için onu dinleyin çünkü formunuzu değiştirmenizi hızlandırır ama iyi dinleyin, iyi dinleyin ki; fısıldadığı sırların hikmetine erişebilesiniz. Ardından kuzeye, güneye, doğuya, batıya Faesla topraklarının her köşesine dağılın. Huzur bulun dostlarım.''

    Yaşlı adamın sözlerinden sonra, onunda belirttiği gibi iyice şiddetlenen rüzgârla birlikte hepsi gözlerini kapattılar. Onun bahsettiği temizliğe katılacaklardı ve bunun için derin bir uykuya girmeleri gerekiyordu ve öyle oldu, hepsi birer birer derin uykuya daldıkları sırada göçtüler doğuya, batıya, kuzeye, güneye. Rüzgârla toz formuna dönüp kaboldular. En sona yaşlı adam kaldı ve o da uykunun derinleştiği anda çevresinde oluşan zararsız, küçük çaplı bir hortum ile gökyüzüne yükseldi, bulutların ardına.
E.'ye

26
Kurgu İskelesi / Lemures/Lemur
« : 13 Mayıs 2011, 02:23:33 »
Lemures/Lemur - Beyinden, kemiklerden, deriden ve bilgiden varoluşun hikayesi.

''Onun oluşumunu tamamladıklarında geride kalan dört kardeşte* öldü. Lâkin bir kardeş daha vardı, gözlerini vermesi gereken. İhanet ederek kaçtı ve Lemur gözleri olmadan yaratıldı. Bu yüzdendir ki daha farkı bir yeteneğe sahip, gözlerine baktığınızda hiçliği görürsünüz ve günahlarınızı... Daha sonra o sizin bedeninizi acı bir ölümle cezalandırır ama ruhunuz çok daha yüceleri tarafından acıyla cezalandırılır.''
(*)=Kardeşlerin hepsi büyücüdür.)
Areas altın kaplama kitabın yüzlerce sayfalarından birisini okurken.



''Bugünkü yemeğimizde sıradaşı bir konuğumuz var. Kendisi kralımızı eğlendirmek için bir gösteri yapacak.'' Görevli açıklamadan sonra u şeklindeki yemek masasının ortasından çekildi ve dışarı çıkarak konuğu davet etti. ''Buyrun. İstediğiniz yere geçebilirsiniz.''

Odaya giren adam biraz ilginçti. Normal bir boya ve kiloya sahipti.Uzun ve düz saçları omzuna uzanıyor kafasındaki bağ ise gözlerini kapatıyor ve görmesini engelliyordu veya zaten görmeye ihtiyacı olmayabilirdi. Derisinde anlaşılamayan çizimler vardı. Yemek masasının ortasına geldi ve durdu. Odadakiler şaşkın bir halde bekliyorlar ve yabancının ne yapacağını merakla beklerlerken, yabancı yere oturdu ve ellerini göğüs hizasında birleştirdi. Kafasını kaldırıdı ardından kralın olduğu sandalyeye baktı.Kral biraz irkilmişti bu bakışlardan lâkin elinden geldiğince belli etmemeye çalıştı.

Oda da dokuz erkek, üç kadın ve üç çocuk olmak üzere on beş kişi artık yemeklerini yemeği, aralarında sohbet etmeyi bırakmış, bütün dikkatlerini tamamen ortadaki garip adama vermişlerdi. Ve o konuştu: '' Kral,hazır mısın ? Siz,diğerleri ? '' Sesi kalın ve inanılmaz derecede ciddi bir ton da çıktı.Söylediklerinin hemen ardından odadaki tüm ışıklar sönüverdi, kralın ve diğerlerinin korkuları gittikçe artmaya başladı, hatta askerlerin elleri kılıçlarına gitti.

O,kalın ve ciddi sesiyle tekrar konuştu; '' Ve şimdi kötülüklerinizden arınma zamanı,hiç olmayacakmış gibi yaşadığınız olayın sizi karşınızda beklediği zaman. Hepinizin birer birer ayıklandığı zaman. Şimdi ölüm zamanı ! '' Tekrar sustu ve susmasıyla odanın aydınlanması aynı an da oldu. Yabancının gözündeki bağ kalkmış göz çukurlarında ise gözleri olması gerekirken hiçbir şey yoktu, sadece tükenmeksizin simsiyah dumanlar çıkıyordu ve eski sesinden daha kalın bir tonla tekrarladı; '' Şimdi ölüm zamanı ! '' Sandalyeler, masalar, sehpalar, dolaplar, tabaklar, daha bir çok şey sallanmaya başlıyor aynı zamanda içeridekilerin kimisi yere kapaklanmış, kimsi kaçmaya çalışıyordu lâkin kapılar kendi kendine kilitlenmişti.

'' Öldürün şunu ! Hadi ! Hadi ! Ne bekliyorsunuz ! Öldürün dedim size ! '' Kılıçlar hızla kınından çekildi ve ortadaki yabancıya savruldu ama o da ne! Hiç bir etki yapmadı. Boşlukta savruldukları gibi savruldular. Askerlerden bir tanesi korkusundan kılıcını fırlatıp pencereden atlamak için kaçmaya başladı ama başaramadı, sanki görünmeyen bir el onu tutmuştu. Sonra ağır ağır ortadaki adama doğru yaklaştı, bunu kendi isteği dışında yapıyordu. '' Bakmayacağım, bakmamalıyım, bakmamalıyım, bakmamalıyım. '' Sürekli bu şekilde tekrarlamaya başladı. Diğerleri buz tutmuş gibi hiç bir tepki vermeden sadece izlediler. Asker yabancının anlaşılmaz gücü karşısında dayanamadı ve gözleri açtı,  simsiyah duman çıkan gözlerine baktı. İçinde anlayamadığı dilde bir ses yankılanmaya başladı. Ardından şöyle dedi; '' Ne görüyorsun ? '' Askerin gözünden, bulunduğu oda yavaş yavaş silindi, hayal ve gerçeklik arasında bir yerde kaldı. '' Bir çocuk... Evet bir çocuk görüyorum ve insanlar, sanırım burası bir köy. Burayı biliyorum sanırım ama... Hayır, hayır olamaz. Bunlar olamaz. Sen nesin ? Sen kimsin ? Ben, ben onları öldürmek zorundaydım. Çün- ''

Yabancı kuvvetli bir sesle; '' Öldürmek zorundaydın ? Öldürme zorunluluğu. Iımm, bunun üzerinde düşünebiliriz. Bir insan başka bir insanı niçin öldürür ? Belki şöyle söylemem gerekiyor, özür dilerim. Kötü insanların, iyi insanları öldürmek, aşağılamak, çıkarları uğruna kullanmak için her zaman aptalca sebepleri vardır. Yeter ki kendilerini tatmin etsinler değil mi ? Sizler birer ahmaksınız. Karşı gelenleride öldürürsünüz. Masumlarıda. Şimdi ruhun benim olduktan sonra içinizde eğer yaşayan kalırsa beni de katil olarak tanıtacak. Ve asıl amacımı kimse bilemeyecek. Kötü olduğum düşünülecek, böyle bir şeyi istemem. Buradaki herkesi öldürmek zorundayım, kendi çıkarlarım için. Aynı siz ahmakların yaptığı gibi. '' Bir kaç büyülü sözün ardından askerin ruhu; kulaklarından, burun deliklerinden ve ağzından yavaş yavaş yabancının burnuna akmaya başladı. En sonunda kalktı ve bu sefer krala doğru ilerledi. Oda da bulunan diğerleri ise yabancının anlaşılmaz gücü yüzünden kıpırdayamıyorlar ve tamamen donmuş gibiydiler. Kralın yanına geldiğinde; '' Hayır, hayır ben bir şey yapmadım. Öldüremezsin beni. İsmin nedir ? Kimsin sen ? Nesin ? '' Onun korkuyu iliklerinde hissettiği anlaşılıyordu. Yabancı dumanlı gözlerini ona çevirdi. Sanki söylediklerini hiç duymamış gibi. ''Ve sen, masumları öldürme emrini veren. Artık hayatın boyunca bu korku ile yaşayacaksın. Gerçek duygusuzluğu tat bakalım. Ben kim miyim ? Sen Lemur diyebilirisin. Lemur, Gecenin Ruhu.'' Söylediklerinin ardından elini sıktı ve kral anında taşlaştı.

Tekrar oturdu, tekrar büyülü sözler söyledi, oda da bulunan herkesin ruhları aynı ilk askere olduğu gibi çıkmaya ve bu sefer Lemur'un gözlerine akmaya başladı. Odadan çıktı ve evden ayrıldı. Onun ayrılışının arından evdeki her şey eridi, kral hariç. Eriyenler ise toprağın içine karıştı.

Hepsinin ardından geri döndü ve krala baktı. ''Eskiden olduğu gibi, ben yine aynı kalacağım. Kötünün aslını bilseydiniz acaba kendinize ne derdiniz ? Sizler sadece hakimiyet için yaşarsınız. Hepiniz kendi içinize yücesiniz, efendisiniz.  Ahmaklar. Aslında kötülükten eser bile yok sizde. Sadece korkarsınız.'' Gözlerini tekrar kapattı ve rüzgarın eşliğinde gözden kayboldu.

--------------------------------

«İnsan soyu ota benzer,
Bütün yüceliği kır çiçeği gibidir.
Ot kurur, çiçek solar,
Ama Rab'bin sözü sonsuza dek kalır.» (Petrus 1:24)

27
Tartışma Platformu / Ynt: En güçlü fantastik karakter....
« : 11 Mayıs 2011, 10:33:31 »
Dr. Manhattan.

28
Radyo Kulesi / Ynt: Anlık Yayınlar
« : 07 Mayıs 2011, 19:33:18 »
http://radyo.kayiprihtim.org

Yayındayım, beklerim, yarışmacı arkadaşlara teşekkürler.

30
Oyunlar / Ynt: Assassin's Creed: Revelations
« : 06 Mayıs 2011, 14:47:27 »
Bir de Türkçe dil-seslendirme olsa tadından yenilip ölünür. OGZ'de Osmanlı'yı öldürme adına bayağı tartışma olmuştu.

Sayfa: 1 [2] 3 4 ... 11