Kayıt Ol

İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Mesajlar - Roselyn

Sayfa: 1 2 [3] 4 5
31
Televizyon / Ynt: Merlin
« : 27 Şubat 2010, 10:13:42 »
Merlin'i oynayan elemanı itici bulsam da Bradley çok şirin, rol dışında da bu kadar eğlenceli olmasına şaşmadım.
Niyeyse bana Supernatural'daki Dean/Jansen Acles ı anımsatıyor davranışlar olarak =D Eye of the tiger geyiği vardı onda da! =D

32
Televizyon / Ynt: Supernatural
« : 27 Şubat 2010, 00:03:49 »
Yeni bölüm bir ay sonra imiş. delireceğim. 4 bölüm verip ara verdiler hemen!!

33
Televizyon / Ynt: Merlin
« : 27 Şubat 2010, 00:01:15 »
Ahahahah, çok şirinler! =D
hiç izlememiştim behind the sceneslerini. =)

34
Kurgu İskelesi / Ynt: Gece Perisi - I -
« : 25 Şubat 2010, 16:23:01 »
önceki hali hakkında bir fikrim yok, zira okumadım. Ancak gerçekten güzel =) Öncekilerin de belirttiği gibi 4. paragraftaki bir anda -di'li geçmiş zamana geçiş rahatsız edici olmuş.

Zihnimde sahneler tüm güzelliğiyle canlandı. Niyeyse aklıma biraz Merlin'deki Lady of the Lady canlandı (film olan, dizi olan değil.).

35
Kurgu İskelesi / Ynt: ESARET BEKÇİSİ
« : 25 Şubat 2010, 16:18:06 »
yazım olarak -di li geçmiş zaman ile şimdiki zaman arasındaki geçişler fazla keskin olmuş bence, okuma hızımı yavaşlattığını söyleyebilirim, ancak her yazarın bir yazım şekli vardır, benimki böyle diyorsan ona diyebileceğim bir şey yok =)

Olay birinci kişiden anlatılıyor; belki de olayları bu kadar çabuk ilerletmektense sanki biraz daha betimlemelere ve karakterin kendi görüşlerine önem vermek, bizim karakteri daha rahat anlamamızı sağlayabilir diye düşünüyorum. İnsanların karakteristik özellikleri sadece saç ve göz renkleri değil, belki biraz daha detaylandırsan daha tatlı olabilirmiş =)

Bir de, hikayenin geçtiği dünyayı anlayamadım, ama sanırım ilerleyen bölümlerde anlayabileceğiz.

Klavyene sağlık =) devamını yayınlarsan okumak isteriz.

36
Yıldız Savaşları / Ynt: Star Wars origami
« : 25 Şubat 2010, 12:55:57 »
Eaeeh !!
yodaya bayıldım. Amma kasmış adamlar =D

37
Kurgu İskelesi / Düş : Kristal Kılıç Serisi [Bitti]
« : 24 Şubat 2010, 23:28:14 »
Bunu koyup koymamakta emin değilim aslında, çünkü yaklaşık bir 100küsür bölüm kadar başı olan bir hikaye bu. Her ne kadar hepsi Düş evreninde geçen, az çok bağımsız hikayeler olsa da, ister istemez karakter geçmişleri ve Düş hakkında bilgiler için öncesine bakmak gerekiyor. Ben yine de bu yeni başladığım hikaye serisini buraya koymak ve fikirlerinizi almak istiyorum.

Hikayemiz, Pentacle şeklindeki Düş adasının tam merkesindeki, yıldız şekilli başkentte geçiyor. Kelebek bu ülkenin kraliçesi, eskiden o kenti yöneten liderin şampiyonuydu [tahtı devirerek kraliçe olduğunu belirtmeden geçemeyeceğim.] Kelebek'in Kraliçe olması ile birlikte Sonsuz İlkbahar geldi, barış ve huzur dönemi başladı.

Kelebek'e Kan Cadısı Kraliçe Kelebek dendiğini de ekledikten sonra hikayeye başlayabilirim sanırım.

Hikayeye baştan başlamak isteyen olursa diye bir link ekleyeceğim yazının sonuna, umarım sorun olmaz.

***

Kristal Kılıç I - Hançerler

Gün yeni doğmuştu. Saray hizmetkarları kahvaltıyı hazırlamak için gerekli hasatları yaparken, Kelebek çoktan kalkıp giyinmiş, Ağaç'ın köklerinin arasında tekrardan kurduğu gül bahçesinin günlük bakımıyla uğraşmaktaydı. Bir yandan tek tek yaprakları inceliyor, zarar görmüş dalların bakımını yapıyor, bir yandan da şarkı mırıldanıyordu. Ağaç'ın dallarındaki kuşlar ona eşlik ediyor, onlar şakıdıkça Kelebek'in keyfi yerine geliyordu.

Düzenli yaptığı bakım bittiğinde eşyalarını toplamaya başladı. Budama makası; her ne kadar ihtiyacı pek olmasa da, eldivenleri, fısfıs, taze su kabı. . . Tek tek kutusuna koydu kelebek onları ve son olarak üzerini başını silkmek için başını eğip elbisesine baktı, tozlu yerlere pat pat vurarak üzerini düzeltti. . . O an gözleri gül dallarının dibine kilitlendi; bir şeyler yanlıştı.

Ağaç'ın gibinde yaşayan bitkilerin, özellikle Sonsuz İlkbahar döneminde, kurumalarına imkan yoktu! Yavaşça kuru dalların yanına çöküp inceledi; herhangi bir hastalık yoktu. Kaşları çatıldı, Ağaç'a döndü.

"Düş'ü rahatsız eden bir sorun mu var, Anne?" diye sordu heybetli Ağaç'a.

Ağaç sadece rüzgarla birlikte yapraklarını titreterek cevap verdi. Kelebek eşyalarını kucakladı ve düşünceli bir surat ifadesiyle merkez bahçeden çıkarak arkasından kapıları kapattı. Bir şeyler tersti. Yanlıştı. Ama ne?

Eşyaları odasına bıraktıktan sonra rutin kontrolleri yapmak için çalışma odasına çekildi; eğer bir sorun vardıysa birileri mutlaka görmüş ve rapor etmiş olmalıydı. Yapılan kontrollerin üzerinden geçmek en sağlam yol olacaktı. Kağıt tomarlarını deşti, bir kaç gün öncesinin raporlarını çıkardı, hepsini birbirleriyle karşılaştırdı. Yanlış görünen bir şey var gibi görünmüyordu hiç. . .

"Hanımım!" Kalenin kapı muhafızı soluk soluğa yarı açık kapının kenarına eliyle dayanmış duruyordu. Gözlerinde endişe vardı. "Kuzeybatı kolcusu... Geri döndü hanımım..." dedi derin derin nefes almaya çabalarken. "Ağır yaralı."

Kelebek hemen yerinden fırladı. "Herhangi bir vahşi hayvan saldırısı olmadığından emin misiniz?" diye sordu bir yandan revir kanadına doğru yürürken.

"Hayır hanımım. Pek çok kesici silah izi var, sırtında ise bir hançer saplıydı. Sanırım kaçmaya çalışırken onu durdurmak istemişler."

"O hançeri görmek istiyorum." dedi kızıl saçlı kadın aceleyle revirin kapısından girerek. Şifacılar tek bir yatağın etrafında toplanmışlardı. Zavallı kolcunun çığlıkları revirde yankılanıyordu. Kelebek yaklaştığında şifacılar yana çekilerek ona yol açtılar.

"Kesiklerde zehir kalıntıları bulduk." dedi baş şifacı. "Sırtından çıkardığımız hançerle uyuşuyor bulduğumuz zehir. Ancak bir türlü tanımlayamadık türünü. Sanki yaraları içeriden yanıyormuş gibi bir his yarattığını teşhis edebildik fakat ne yazık ki zehri bilmediğimzden bir panzehir bulamadık."

Kelebek başıyla onayladı ve bir elini adamın alnına koyarak adamın vücudundaki yara izlerini inceledi. Zehirin yayıldığı yerler damar damar olmuş ve kızarmıştı, dokunduğunda sıcak ve yumuşak olduğunu hissedebiliyordu bu yara izlerinin. Adamın çığlıkları gittikçe artıyor, daha bir kulak tırmalayıcı oluyordu. Kadın iç çekti; ne olduğunu öğrenmesi gerekliydi. . . En azından biraz zaman kazanmak için zehirin yayılışını geciktirebilirdi?

Eli zavallı adamın alnını sıkıca kavrarken, diğerini diyaframının üzerine koydu ve hafifçe bastırarak gözlerini kapattı. Dudakları tek bir cümle sözü sürekli mırıldarken hafifçe kıpırdıyor, kaşları konsantrasyonunu toparlamak için çabaladığını belli edercesine çatılıyordu. Şakaklarında boncuk boncuk terler birikirken, şifacılar adamın yaralarından çıkan damarların ve kızarıklıkların yavaşça geri çekildiğini, kaslarının gevşediğini ve adamın rahatladığını gördüler. En sonunda Kelebek derin bir nefes alarak gözlerini açtı.

"Zehrin hemen teşhis edilmesini istiyorum." dedi zorlukla kenara oturarak. Her ne kullanıldıysa oldukça agresif bir zehirdi ve gücüyle savaşmak her ne kadar güçlü olsa da kadını yormuştu. Şifacılardan birinin onun için getirdiği suyu yudumladıktan sonra cam fanus içine konularak özenle saklanmış olan hançeri incelemek için yan odaya geçti.

Ufaktı. Siyahtı. Metal değil, garip, yarı şeffaf bir taştan yapılmıştı ancak metal hançerlerden daha düzgün kesebilecek kadar keskindi. Üzerinde kurumuş olan zehrin izlerini ve zavallı adamın kan pıhtılarını görebiliyordu. Cam fanusu kaldırdı, hançeri kabzasından tuttu yavaşça.

Hançer önce basitmiş gibi durdu. Sonr hafifçe, mor mor parladı ve üzerinde gümüş rengi harfler belirdi. Tıpkı ormanda bulduğu kristal kılıç gibi bir tını çıkarıyordu bu hançer de fakat farklıydı. . . Sanki daha az güçlüymüş gibi.

"Hanımım!" Şifacılardan birisi kızıl saçlı kadına korkuyla bakıyordu. "Dış kapı nöbetçilerinden biri sizi görmek istiyor, acil olduğunu söyledi."

Kızıl saçlı kadın hançeri yerine yerleştirdi, can fanusu özenle kapattı ve çabucak dış kapıya doğru koştu. Yüksek ve geniş kapılardan çıktığında gördüğü manzara bir an gözlerinin kocaman açılmasına neden oldu.

"Kolcular, hanımım." dedi gözleri dolu olan dış kapı nöbetçisi. "Hepsi ölmüş."

Dört yönü ve ara yönleri araştırması için gönderilen kolcuların hepsi, kuzey-batı kolcusu hariç, üzerlerine örtülmüş beyaz örtülerle kalenin avlusunda yatıyorlardı. Hepsinin yanlarında aileleri yaslarını tutup ağlarken, Kelebek'in dikkatini çeken şey hepsinin ayak ucuna konmuş olan hançerlerdi. Birbirinin aynısı gibiydi hançerler ama minik detaylar vardı farklı olan. Kelebek iç çekti. Sessizce ölen kolcuların vücutlarıın etrafında dolandı, hepsinin tek tek alınlarına dokunarak iyi dualarını sundu. Ailelere gerekli olanın yapılacağına dair söz verdi ve yanındaki nöbetçiye bu ailelerine yardım edilmesini istediğini belirtti.

"Başka kolcu gönderilmesini istemiyorum. Zehir teşhis edildiğinde iyileşen kolcu ile konuşup olanları öğrenmeliyiz. Gerekli alan keşfini ben yapacağım."

"Ama hanımım?!"

"İtiraz istemiyorum. Düş'ün daha önce karşılaşmadığı bir şey var şu an karşımızda. Önce ne olduğunu çözmeliyiz. Şimdi, dediklerimi yap."

Nöbetçi başıyla kadını selamlayıp aceleyle verilen işleri yapmak için ayrıldı.

Kelebek ise kalenin girişindeki merdivene ilişti, yorgun bedenini dinlendirmesi gerekliydi biraz. Ellerini gözlerine bastırıp derin bir iç çekti.

***


38
ben kapağı görünce almıştım direk. güzel hazırlanmış, bol bol fotoğraf da vardı ^^

39
Yıldız Savaşları / Ynt: Star Wars Force Gathering Party
« : 22 Şubat 2010, 23:47:09 »
Biz bazı aksaklıklardan dolayı erken gelemedik (benim ablam, sonra yolu kaybetmemiz gibi).
ehe, eğlenceliydi gardroptan kostüm yaratmaca <3
delusionmaker'ın el yapımı lightsaberına çok özendim ama.

40
Kurgu İskelesi / Ynt: Gölge (13) - Son
« : 22 Şubat 2010, 18:49:46 »
Hum.
Beklediğim gibi olmadı, ne bileyim.
Beğenmedim sonunu sank, uyduramadım gidişata, alelacele bitirmişsin gibi geldi bana, öyle bir his verdi...

41
Yıldız Savaşları / Ynt: Star Wars Force Gathering Party
« : 22 Şubat 2010, 18:44:07 »
Parti çok kalabalıktı ama arkadaş ortamında eğlenceliydi =)
Hurinle sadece iki dakika selamlaşabildik ama olsun :\ gönül isterdi uzun uzun muhabbet edelim.
bi dahakine.

benim ayrıntılı Force Gathering raporum için: http://littlewinged.blogspot.com/2010/02/we-were-once-padawans.html ^^

42
Kurgu İskelesi / Ynt: Gölge (11)
« : 20 Şubat 2010, 17:42:54 »
Eneee, nası ya O.o; afalladım.
bi sonraki bölümü çabuk yaz, beklemediğim bir gelişme oldu  bu benim için O.O

43
Yıldız Savaşları / Ynt: Star Wars Force Gathering Party
« : 20 Şubat 2010, 17:39:32 »
ben OC kıyafetimi giydim bekliyorum. . .
Padawan örgüsü yaptık arkadaşla, gecenin sonunda törenlerle keseceğiz, o shadow jedi olarak devam edecek yoluna, ben dark side a geçeceğim.
niyohayahahaha.

44
Televizyon / Ynt: Merlin
« : 17 Şubat 2010, 22:44:23 »
3. sezon çıkacak mı, çıkacaksa ne zaman çıkacak ya? :\
ben hala 2nin finalini izlemedim o da var. kıyamıyorum. ;_;

45
Kurgu İskelesi / Ynt: Rosemary
« : 17 Şubat 2010, 22:16:44 »
Biliyorum, biliyorum, gerçekten çok kötü bir yerde bıraktım :\ Ama nolur biraz sabredin. Pazartesi tamamen yenilenmiş bir biçimde geleceğim. Eminim o zaman yazacak gücü bulacağım kendimde =)

Olayları sıraya koymakta zorluk çekiyorum ^^; o yüzden yazasım gelmiyor.

Sayfa: 1 2 [3] 4 5