671
« : 05 Mart 2010, 22:22:17 »
Denizden Gelen Sesler: Bölüm İki
Marte kendine geldiğinde ahşap bir bankta oturduğunu fark etti. Denize bakan ahşap bir bankta. Bank, gemiler ve balıkçı sandallarıyla bezeli, küçük fakat ölümüne sessiz bir limanın ortasındaydı.
Marte birden burayı tanıdı. Burası Viyana' ydı. Marte'nin doğup büyüdüğü şehir. Büyük su kanalları ve her türden insanı barındıran şenlikli pazarlarıyla ünlü liman kenti. Fakat bu sefer ne şenlikli pazarlardan ne de insanlardan tek bir iz bile yoktu.Ayrıca o güzelim meltemi ve deniz kokusunu bile duyamıyordu artık.
" Ah merhaba Marte. "
Marte tam yanından gelen ve bir daha hiç duyamayacağından korktuğu bu güzel sesi duyduğunda neredeyse banktan düşecekti.Yanına baktığında onunla birlikte bankta oturan ve doğrudan kendisine bakan kızıl saçlı kızı gördü. Kız gülümsüyor ve mutluluk saçarak çocuğa bakıyordu.Marte ağzı bir karış açık kıza baktığından yeniden konuşabilmesi zaman aldı.
"R-Rosine bu sen misin?"
Rosine çınlayan bir kahkaha atıp çocuğun omzuna bir yumruk indirdi. " Tabi ki benim seni şapşal! Noel Babayı beklemiyordun herhalde. "
"Tanrım bu cidden sensin."dedi çocuk inanamayarak.
Rosine kahkahalarla gülüyordu. "Evet bu benim. Herhalde beynin yosun tutmuş. "
Marte yeniden gözlerini kırpıştırıp bir kez daha şansını denedi. " Peki öldük mü? Yani sen ve ben? "
Rosine'in gülümsemesi solmaya başladı. Konuşurken biraz tereddütlüydü.
"Tam olarak ölmedin fakat ölme olasılığın çok yüksek. Ruhunun bir parçası şu anda burada benimle. Ancak diğer parçası yaşama tutunmaya çalışıyor. Zaten hep çok inatçıydın. Yaşamayı çok seviyorsun. Seni hayatta tutan bu. "
Marte gözünü ufka dikti. Kıza yeniden baktığında aklına gelen bir düşünce yüreğini çelik bir pençe gibi sıkıştırdı.
"Peki ya sen? " diye sorusunun bir kısmını tekrar etti.
Rosine gülümsemeye çalıştı fakat beceremedi.
" Benim için çok geç Marte. En iyisi bu inan bana. Burada çok mutluyum. Ben hakkımı kaybettim. Yaşamak için bir seçeneğim vardı fakat artık yalan söylemekten yoruldum. Senin gibi sabırlı değilim bilirsin. "
Marte yutkundu. Tabi ki bilirdi. Bu kızla kaç kez sabırsızlığı yüzünden tartışmış ve her birinin sonunda da Rosine tarafından yirmi tane ölüm tehtidi almıştı.Bu eski anılar belleğinde canlandığında Marte'nin içini bir hüzün kapladı.
Rosine dikkatlice çocuğu inceliyordu.
"Gideceksin değil mi? " diye sordu kız sesinde hafif bir üzüntüyle.
Marte kıza bakıp başını evet anlamında salladı. " Fakat sen de benimle geleceksin. "
Rosine çocuğa sevgiyle baktı.
"Olmaz Marte. Ben çoktan seçimimi yaptım. Artık dönemem. Fakat dediğim gibi sen bu düşten uyanabilirsin.Karar senin. "
Marte kıza hırsla baktı.
"Seni bırakamam Rosine. Anlamıyor musun seni seviyorum. Seni terk edemem. "
Rosine'in yanağından bir damla yaş süzüldü. Uzanıp çocuğun elini tuttu. Kızın eli sımsıcak ve yumuşaktı.
"Üzgünüm Marte.Ben de seni seviyorum. Eğer sen de beni seviyorsan git lütfen. Sevdiğim birine benimle ölmesini söyleyemem. Git ve mutlu olarak seneler sonra dön buraya."
Marte kederle kıza baktı. Rosine'in gözünün önüne düşen bir parça perçemi kızın kulağının arkasına sıkıştırdı.
"Geri döneceği Rosine. Gitmemdeki tek amaç öcünü almak. Yoksa bir dakika durmaz hemen seninle gelirdim. Knuckturn'la bir hesabım var. O zamana kadar elveda güzel kız."
Rosine gülümsedi. "Sana da elveda acemi centilmen. Hazır olduğunda geri dönmeni bekleyeceğim. "
Marte kendini tutmasa hıçkırıklara boğulabilirdi. İkisi de oturdukları yerden kalktılar.
Rosine batan güneşi gösterip "Artık süre doldu. Geri döneceksin. Bu arada benim içinde bir kaç korsan patakla olur mu?"
dedi gülümsemeyi başararak.Marte kıza sarıldı.
Güneş ufukta gözden kaybolurken Marte sevdiği kızın hayalinin yavaşça silindiğini gördü. Elini uzattı fakat dokunabildiği tek şey karanlık oldu. Oysa ki geri döndüğü dünya şu anki karanlıktan bile daha koyu yalanlarla örülüydü....