Kayıt Ol

İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Mesajlar - Black Helen

Sayfa: 1 ... 43 44 [45] 46
661
Kurgu İskelesi / Ynt: Denizden Gelen Sesler= Bölüm Üç
« : 12 Mart 2010, 21:00:32 »
İlk yorum 8)
Açıkçası beklediğime değmiş :)
Çok güzel olmuş ellerine sağlık :D
Sesi tıpkı mikrodalgaya konulmuş bir kurbağanın sesi gibi çıkıyordu. ;D
Burada koptum ben  ;D
Kısa olmuş diyeceğim ama çok zor şartlarda yazdığını biliyorum ;)
Umarım yeni bölüm çabuk gelir :)

Saol Su'cum. Betimlemelerime takılmakta üstüne yok. Aslında bayağı eylenmiştim o cümlei yazarken. Yorumun için teşekkürler...

662
Tartışma Platformu / Ynt: Neden Fantastik Edebiyat ?
« : 11 Mart 2010, 22:04:41 »
Fantastik edebiyatta kendini bulan insanlardanım.Bu kadar sevmemin bir nedeni de farklı fikirlere ve varsayımlara açık olması.Şöyle açıklayayım. Siz bir Tolstoy ya da Çehov kitabı okuduğunuzda kitabın düşünme sınırları kalın çizgilerle belirlenmiştir.Bir yere kadar hayal etmenize izin vardır.Gerisi somut bilgidir.Fakat Fantastik edebiyat hayal gücünü sınırlamaz.

663
Şişedeki Mısralar / Bir kaç şiir
« : 11 Mart 2010, 21:55:32 »
Sınav Günceleri

Suçumuz neydi bizim
Vurulduk karanlık zindanlara
Elimizden aldılar kalemleri
Kalbimizin ışıkları sönerken
Verdiler yerine boş düşünceleri
Yıktılar acımasızca sözcükleri
Yağmaladılar benli cümleleri
Kapadılar kapıları sessizce
Kalmadı artık gücümüz
Açmak için zihnimizi antika düşüncelere
Çarpmaktan bıktık engellere...

**Bunu çok sevdiğim ve ilham kaynağım olan Türkçe öğretmenime sınav sistemini eleştirmek için yazmıştım.Koyayım dedim...

Eskici

Tozlu ve kirli sokaklarda
Elinde yıpranmış tezgahıyla
Bir eskici dolanır her sabah
Bağırır karanlığı yırtarcasına
Ah eskici İstanbul'un yoldaşı
Elleri nasırlı, esmer sakallı
Üstüne üstlük asık suratlı
Yürüyor durmadan sabırla
Hadi eskici kal salıcakla


664
Kurgu İskelesi / Ynt: Denizden Gelen Sesler: Bölüm Üç
« : 11 Mart 2010, 21:32:04 »
Bölüm Üç




Marte bilincinin yerine geldiğini hissetti. Artık o koyu karanlık dağılmış yerini bulanık bir zihin ve bir dolu ağrı almıştı.Genç adam etrafta bir dolu ses duyuyordu fakat beyni uyuşmuş gibi olduğundan bu sesleri bir türlü anlamlandıramıyordu.Göz kapaklarını açmayı denediyse de bu boşuna bir uğraştı. Dudakları çatlamış ve dili susuzluktan şişmişti.

Marte yutkunmaya çalıştıkça daha da boğulacakmış gibi hissediyordu.Ses telleri zorlukla titreşiyordu. En sonunda çocuk zorlukla dudaklarını aralayıp "Su!" diye inledi. Sesi tıpkı mikrodalgaya konulmuş bir kurbağanın sesi gibi çıkıyordu. Şükürler olsun ki birisi bu çaresiz inlemesini duyup dudaklarına bir matara dayadı.

Marte matarayı neredeyse biirmişti.Suyu ona veren kişi geriye kalan suyu da çocuğun yüzüne döktü.Bu çok iyi gelmişti.Kulakları uğuldamaya bırakmış ve gözlerini yavaş da olsa açabilmişti.Renkler ilk önce çok parlak ve biçimsiz görünüyordu.Böyle olmasının nedeni ölümden dönmüş olmasıydı herhalde.Görüntü netleştiğinde Marte duvardan sarkan kristal avizeyi gördü.Etrafı görmese bile kaptan köşkünde yattığını rahatça söyleyebilirdi.

Doğrulmayı denedi fakat bir çift el onu omuzlarından kavradı." Yavaş ol evlat. " dedi biri yan tarafından.Marte kafasını o  tarafa çevirdiğinde yaşlı göğsünde şerit halinde asılmış rozetleri ve kocaman bir şapkası olan tombul yüzlü bir adam gördü.Adamın yanında en fazla on iki on üç yaşlarında, sarı saçları ve bal rengi gözleriyle küçük bir oğlan çocuğu duruyordu.

Adam yeniden konuşmaya başlayınca Marte de dikkatini ona verdi.

" Ağır yaralanmışsın evlat.Neredeyse iki haftadır hiç kıpırdamadan yatıyorsun. Seni bulduğumuzda göğsünde kocaman bir yara vardı. Yaşamanı beklemiyorduk ama sağlam parça çıktın. Belli ki geminiz korsanların saldırısına uğramış. Şu anda İngiliz donanmasına bağlı Laetita adlı gemidesin.Ben kaptan Themoras.Bu da oğlum Nicolas.Kısaca Nico. "

Marte bacaklarını yattığı koltuktan aşağıya sarkıttı. Göğsü artık  acımıyordu fakat sanki orada olmaması gereken bir uyuşukluk varmış gibiydi.Kaptana bakıp " Kaptan acaba orada bir kadın da var mıydı? " diye sordu alacağı cevabı bilse de umutlanarak.

Kaptan tahmin ettiği cevabı verdi. "Hayır evlat. Hatta senden başka kimseyi bulamadık. Geminiz parçalara ayrılmıştı."

Marte iç geçirip kaptana elini uzattı. "Kabalık ettiğim için üzgünüm Kaptan Themoras. Ben Marte. O gemide dümenci olarak çalışıyordum.Bize saldıranlar Knuckturn ve yalakalarıydı. "

Kaptan ismi duyunca irkildi. Knuckturn vahşeti ve caniliğiyle Karayipler'in bile ötesine ün salmıştı. Yine de gülümseyerek "Çok iyi çok iyi biz de bir dümenci alacaktık. Şansa bak ki karşımıza sen çıktın. Eğer sen de istiyorsan ve kendini iyi hissediyorsan bizimle çalışabilirsin."

Marte teklifi değerlendirdi. Şu an hayattaki tek amacı Knuckturn'u denizin dibine ve cehennemin karanlık ateşine yollamaktı.Fakat elinde ne bir gemi ne de tek kuruşu vardı.İşe para kazanmaktan başlayabilirdi.

Kaptana " Peki kabul ediyorum. " dedi sakince. Kaptan kocaman bir gülümsemeyle " O zaman Laetita'ya hoş geldin Marte. "dedi.

Marte koltuktan kalktı. Dengesini sağlamakta zorlanmış olsa da belli etmemişti. Kaptan güverteye döndüğünde ise Nico hala durmuş ona bakıyordu.En sonunda küçük çocuk da elini uzatıp "Hoş geldin. " dedi.

Marte kendisine uzatılan bu küçük eli sıkarken kanının kaynadığı bu çocukla kader yoldaşı olacaklarından haberi bile yoktu.

665
Kurgu İskelesi / Ynt: Denizden Gelen Sesler= Bölüm İki
« : 10 Mart 2010, 15:20:50 »
Beyza'cım biliyorum ve anlıyorum ki vahşeti seviyorsun ama artık insanları vahşetmeyi bırak ;) Kurguların da harika ama senden tek isteğim hikayelerindeki insanları artık öldürme :)
Seni bütün kusurlarınla seviyorum ;)

Merak etme Su vahşetmeyi!! bırakmayacağım. Nedense bende sadist ruhu mu ne var kahramanları öldürüp duruyorum.

666
şimşek hırsızının filmini almayı düşünüyorum. umarım kitabı kadar filmide güzeldir... :D

Umarım umutların boşa çıkmaz ama hayal kırıklığına uğrayabilirsin benden söylemesi.Yine de izlemende yarar var herkesin fikri kendine..

667
Televizyon / Ynt: Cnbc-e Takipçileri
« : 09 Mart 2010, 13:11:14 »
Her zaman Chuck...

668
Kurgu İskelesi / Ynt: Denizden Gelen Sesler= Bölüm İki
« : 07 Mart 2010, 11:36:19 »
Cidden iyisin bu hikâyede. Hadi bakalım bekliyoruz olacakları.

Teşekkürler. Aklıma gelenleri aktarmak eğlenceli..

669
Eğlence & Mizah / Ynt: Hayat Felsefeleri
« : 06 Mart 2010, 16:06:04 »
Babana bile güvenme çünkü baban bile kendine çalışır.

670
Eğlence & Mizah / Ynt: Öğrencinin El Sözlüğü
« : 06 Mart 2010, 15:58:08 »
benim öğrenci kavrammına daha farklı bir bakış açım var;

Öğrenci=En büyük amele

Çünkü tutun emeklilik hakkından sağlık sigortasına kadar hiç bir hakkı yok. Maden işçileriyle aynı koşulda

671
Kurgu İskelesi / Ynt: Denizden Gelen Sesler: Bölüm İki
« : 05 Mart 2010, 22:22:17 »
Denizden Gelen Sesler: Bölüm İki


Marte kendine geldiğinde ahşap bir bankta oturduğunu fark etti. Denize bakan ahşap bir bankta. Bank, gemiler ve balıkçı sandallarıyla bezeli, küçük fakat ölümüne sessiz bir limanın ortasındaydı.

Marte birden burayı tanıdı. Burası Viyana' ydı. Marte'nin doğup büyüdüğü şehir. Büyük su kanalları ve her türden insanı barındıran şenlikli pazarlarıyla ünlü liman kenti. Fakat bu sefer ne şenlikli pazarlardan ne de insanlardan tek bir iz bile yoktu.Ayrıca o güzelim meltemi ve deniz kokusunu bile duyamıyordu artık.
 
" Ah merhaba Marte. "

Marte tam yanından gelen ve bir daha hiç duyamayacağından korktuğu bu güzel sesi duyduğunda neredeyse banktan düşecekti.Yanına baktığında onunla birlikte bankta oturan ve doğrudan kendisine bakan kızıl saçlı kızı gördü. Kız gülümsüyor ve mutluluk saçarak çocuğa bakıyordu.Marte ağzı bir karış açık kıza baktığından yeniden konuşabilmesi zaman aldı.

"R-Rosine bu sen misin?"
Rosine çınlayan bir kahkaha atıp çocuğun omzuna bir yumruk indirdi. " Tabi ki benim seni  şapşal! Noel Babayı beklemiyordun herhalde. "

"Tanrım bu cidden sensin."dedi çocuk inanamayarak.

Rosine kahkahalarla gülüyordu. "Evet bu benim. Herhalde beynin yosun tutmuş. "

Marte yeniden gözlerini kırpıştırıp bir kez daha şansını denedi. " Peki öldük mü? Yani sen ve ben? "

Rosine'in gülümsemesi solmaya başladı. Konuşurken biraz tereddütlüydü.

"Tam olarak ölmedin fakat ölme olasılığın çok yüksek. Ruhunun bir parçası şu anda burada benimle. Ancak diğer parçası yaşama tutunmaya çalışıyor. Zaten hep çok inatçıydın. Yaşamayı çok seviyorsun. Seni hayatta tutan bu. "

Marte gözünü ufka dikti. Kıza yeniden baktığında aklına gelen bir düşünce yüreğini çelik bir pençe gibi sıkıştırdı.

"Peki ya sen? " diye sorusunun bir kısmını tekrar etti.
Rosine gülümsemeye çalıştı fakat beceremedi.

" Benim için çok geç Marte. En iyisi bu inan bana. Burada çok mutluyum. Ben hakkımı kaybettim. Yaşamak için bir seçeneğim vardı fakat  artık yalan söylemekten yoruldum. Senin gibi sabırlı değilim bilirsin. "

Marte yutkundu. Tabi ki bilirdi. Bu kızla kaç kez sabırsızlığı yüzünden tartışmış ve her birinin sonunda da Rosine tarafından yirmi tane ölüm tehtidi almıştı.Bu eski anılar belleğinde canlandığında Marte'nin içini bir hüzün kapladı.
Rosine dikkatlice çocuğu inceliyordu.

"Gideceksin değil mi? " diye sordu kız sesinde hafif bir üzüntüyle.

Marte kıza bakıp başını evet anlamında salladı. " Fakat sen de benimle geleceksin. "
Rosine çocuğa sevgiyle baktı.

"Olmaz Marte. Ben çoktan seçimimi yaptım. Artık dönemem. Fakat dediğim gibi sen bu düşten uyanabilirsin.Karar senin. "
Marte kıza hırsla baktı.

"Seni bırakamam Rosine. Anlamıyor musun seni seviyorum. Seni terk edemem. "
Rosine'in yanağından bir damla yaş süzüldü. Uzanıp çocuğun elini tuttu. Kızın eli sımsıcak ve yumuşaktı.

"Üzgünüm Marte.Ben de seni seviyorum. Eğer sen de beni seviyorsan git lütfen. Sevdiğim birine benimle ölmesini söyleyemem. Git ve mutlu olarak seneler sonra dön buraya."

Marte kederle kıza baktı. Rosine'in gözünün önüne düşen bir parça perçemi kızın kulağının arkasına sıkıştırdı.

"Geri döneceği Rosine. Gitmemdeki tek amaç öcünü almak. Yoksa bir dakika durmaz hemen seninle gelirdim. Knuckturn'la bir hesabım var. O zamana kadar elveda güzel kız."

Rosine gülümsedi. "Sana da elveda acemi centilmen. Hazır olduğunda geri dönmeni bekleyeceğim. "

Marte kendini tutmasa hıçkırıklara boğulabilirdi. İkisi de oturdukları yerden kalktılar.
Rosine batan güneşi gösterip "Artık süre doldu. Geri döneceksin. Bu arada benim içinde bir kaç korsan patakla olur mu?"
dedi gülümsemeyi başararak.Marte kıza sarıldı.

Güneş ufukta gözden kaybolurken Marte sevdiği kızın hayalinin yavaşça silindiğini gördü. Elini uzattı fakat dokunabildiği tek şey karanlık oldu. Oysa ki geri döndüğü dünya şu anki karanlıktan bile daha koyu yalanlarla örülüydü....


672
O haberi bir gazetede okumuştum hatta bir ara haber bültenlerine bile çıkmıştı ama sonra birsi çıkıp benim anlamadığım bir dilde bir açıklama yapıp onun toz fırtınaları sonucu oluşan bir aşınma olduğunu söylemişti. Sonra ne hikmetse Nasa da dahil bütün bilim adamları aynı fikre ermişti.

673
Güncel / Ynt: İnsanoğlu 800 yaşına kadar yaşayabilir
« : 01 Mart 2010, 21:17:37 »
Yok ya insan sıkılır bir süre sonra altmış yetmiş yıl iyidir

674
Şişedeki Mısralar / Ynt: Biz Hiç Üşümedik !
« : 01 Mart 2010, 21:06:30 »
Duru fakat vurucu kelimeler kullanıyorsun. Gerçekten de nedense insanın aklına en iyi fikirler gecenin bir yarısı gelir. Sonra da uyku sersemliğiyle heba olur. Umarım şiirlerinin devamını da görebiliriz...

675
Kurgu İskelesi / Ynt: Denizden Gelen Sesler
« : 01 Mart 2010, 20:32:24 »
Arkadaşlarımın baskısı ve neredeyse boynumun kırılmasına neden olacak bir komplo tehdidinin sonucunda her ne kadar sık bölüm koyamayacak olsam da hikayeyi devam ettirmeye karar verdim...

Sayfa: 1 ... 43 44 [45] 46