Kayıt Ol

İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Mesajlar - KoyuBeyaz

Sayfa: 1 2 3 [4] 5 6 ... 72
46
Bulut Atlası hikaye kitabı değil miydi bu arada? Ben mi yanlış biliyorum?

Kitabını okumamış ama filmini izlemiş biri olarak içerisinde makul miktarda distopya mevcut diye biliyorum abi, yanılıyor olabilirim. Kurma Kız da buna yakın, aslında gayet Bilimkurgu kitabı fakat düzeni distopik sayılır, buna rağmen ben ona da distopya diyemiyorum mesela :P. İkisini aynı kategoride sayabiliriz sanırım. Ama tabi kitabı okumuş biri varsa daha net söyleyebilir o daha güzel olur. :)

Bir de şunu sormak istiyordum ben, eski tartışmaları da canlandırabiliyor muyuz? Yeni bir tartışmaya geçildiğinde otomatik olarak eskilere mesaj atmayı bırakıyoruz ama aslında okunmuş ve açılmış 7 tane tartışma başlığı var, onlara da tekrar bakabiliriz sanki ne dersiniz?

Edit büdüt: Seri olayında da, şimdilik uzak durulması daha tatlı olur ama iki üç tartışma sonra yeniden düşünülebilir diye fikrimi belirteyim.

47
        Bir şeyi daha belirtmek istiyorum. Karanlığın Sol Eli konusuna 10 kişi ya katıldı ya katılmadı. Ama oylamaya katılanlar hatırladığım kadarıyla 30 kadardı. Önceki etkinliğe ve bu etkinliğe katılıp (oy kullanıp) tartışmaya katılmayan ya da en azından yorumda bulunmayanların bundan sonraki etkinliğe katılmasının engellemesini rica ediyorum. Etkinliğe önem veren, yorum yapan, okuyan insanlar varken okumayıp, katkıda bulunmayanların etkinliği etkilemesini istemiyorum.

Oylamaya oy kullanan herkesin seçilen türe/kitaba ilgi duymak ya da okumak zorunda olmaması da düşünülsün ama. Örneğin ben Ütopya ya da Distopya türünde bir eser okumak istemiyorum bu güzel mevsimde ya da hayatımın bu döneminde, ama ankete farklı bir tür için oy vermiştim. Şimdi ben oraya istenen kitabı okuyup yorum yapmadığım için bir sonraki oylamaya katılamayacak mıyım? Olur mu öyle şey? :) Hem başka bir tür için oy vermiş birinin "Çoğunluk böyle istiyormuş, o halde hiç ilgim olmayan bu kitabı okuyup üstüne yorum yapmalıyım,"' diye düşünmesini de isteyemeyiz, bu kişinin kendi tercihidir. Tartışmalara açık konularda çok kısıtlama olmamalı. :) Gelen yorum sayısı da düşük değil, önceki tartışmanın daha epey gideceği yol var hem. ^^

Önerim yok bu arada efenim ama okuduğum bir kitap çıkarsa tartışmaya katılmaya çalışacağım gene.

48
Kitabın tam olarak kendisiyle değil de bize göstermeye çalıştığı dünyayla ilgili kafama takılan çok şey var. Cinsiyet ayrımının olmadığı bir dünyadan bahsediyoruz, Bülent Bey çok güzel noktalara değinmiş bu konuda. Savaşın olmaması, anne baba kavramının olmaması, ben'in biz'e dönüşmesi için bir sebep olmaması gibi. Fakat baktığımızda Kış gezegenindeki insanların yaşantısı bizimkinden ne kadar farklı? Ya da şöyle sorayım; Kış gezegenindeki insanların yaşantısı bizimkinden yeterince farklı mı?

Pekala, savaş yok diyelim. Savaşı tetikleyecek bir ayrım yok deniyor. Peki bizim, insanoğlunun tarihi boyunca savaşa ayırdığı güç, zaman ve düşünce Kış'ta ne şekilde ortaya çıkıyor? Sanat olarak mı? Bilim olarak mı? Felsefe mi? Savaşa gerek olmayacak kadar ayrımın ortadan kalktığı bir sistemde bu 'ırksal birliktelik' o saf insanlara ne sağlıyor? Negatif etkileri engellemesi anlaşılır, savaşın yıkımı, ayrımcılığın gereksiz ve mantıksız getirileriyle cebelleşmek zorunda değiller. Ama bir şeyleri engellemesinin yanı sıra, engellediği şeylerin yapılacağı zamanda bu insanlar neyle uğraşıyor?

Savaşın olmadığı bir toplumun çok daha hızlı ilerlemesi gerekmez mi? Cinsiyet ayrımı yokken, kadın erkek arasındaki sürtüşme ve değişiklikler yokken, insanların cinsellik güdüsü tabiri caizse hayvanlarınki ile aynı seviyeye indirilmişken (hormonal denge bakımından) insanlar bu bireysel zihin özgürlüğünü ne için kullanıyorlar? Benim düşüncem sanatın, teknolojinin, felsefenin, matematiğin vs. çok daha gelişmiş olması gerektiği yönünde. Kendi dünyamız üzerinden düşünürsek, birbirimizle savaştığımız yüzlerce, binlerce yılın yakıp yıkmaya değil de 'yapmaya' yönelik geçirilmiş olması bizi şu an olduğumuzdan çok daha ileri hale getirirdi diye düşünüyorum. Kış'ta bu durum neden yok?

Anne baba kavramlarının olmaması da aile kavramını yok etmiyor mu aslında? Aile kavramı biraz geniş düşündüğümüzde insanların birbirlerine olan zaruri bağlarının da ilki değil midir? Bizler doğduğumuz ilk andan itibaren adeta 'koruyucularımızla, bakıcılarımızla' dünyaya geliyor ve dünyanın işleyişini bu koruma, bakım altında görüyoruz. Bu korumanın, bakımın getirdiği zorunlu ilişki hayatımızın başlangıcından bitişine kadar bizimle olan bir şey. İstesek de istemesek de ebeveynlerimizin bizim için ayrı bir yeri var, olmak zorunda. Annesini ya da babasını hiç tanımamış bir insanın bile çevresinden gördükleri sebebiyle bu konuda belli bir duygu birikimi olur. Fakat burada bu bağı tamamen koparmaktan, yok etmekten bahsediyoruz. Bu insanın gelişimini tamamen farklı bir yöne çekmez mi aslında? Belli bağlardan uzak şekilde yetişmek ve hayata adım atmak, belki de kendisi için düşünmeye başlayana dek başka hiçbir insanla gerçekten somut bağlar kurmadan büyüyen bireyler mümkün Kış'ta. Bu insanların ne yönde gelişim göstermesini beklemeliyiz? İnsanlığa yararlı şekilde mi, sadece kendisi için çalışarak mı, insanlığa karşı nefret dolu ya da yıkıcı şekilde mi? Sadece kendisi için çalışan bir insanın içinde bulunduğu topluma ne kadar yararı vardır peki?

Bu da bizi bir sonraki düşünceye itiyor. Toplumdaki insanın rolünün ne olmasını istiyoruz? Bugün kendi dünyamıza baktığımızda öyle ya da böyle erkeğin ve kadının toplum içindeki rolünün pek çok açıdan farklı olduğunu görebiliriz. Birbirimize karşı olan davranışlarımız, bakışımız, düşüncelerimiz yönlendiriyor bu bakışı ama ortada daima bir fark var. Bu farkın olması doğal bir iş bölümünü de beraberinde getiriyor, belli bir düzenin oturmasını sağlıyor. Çarpık bir düzen; pek çok yönden geliştirilmesi, pek çok yönden değiştirilmesi gerekli belki ama bu bir düzen. Doğal bir ayrımın üzerine kurulmuş bir düzenle hareket ediyoruz aslında. Peki bu ayrımın olmadığı bir dünyadaki toplumun düzenini kurmak, sağlamak, insanların kendileri için olduğu kadar diğer insanlar için de bir şeyler yapmasını teşvik etmek daha zor olmaz mı? Kış gezegeninde bireyselliği bozan, kıran tek şey insanın bir diğer insana olan muhtaçlığı ve 'sevgi, iyilik, arkadaşlık' iç güdüsü mü? Eğer öyleyse bu açıklama beni tatmin etmiyor zira insanın içinde iyilik olduğu kadar kötülük de var ve bunun cinsiyetle hiçbir alakası olmadığını düşünüyorum.

Bu arada tartışmayı kitabın bize anlatmak istediklerini kendi aramızda konuşarak da biraz daha genişletebiliriz bence.

49
Propogandaya katılıyorum: yarına kadar tuhaf kurguya oy verecek 6 kişi aranıyor u_u.

Şaka tabi, propoganda yoh *-*. (Geleceğiniz için oy verin!)

50
Televizyon / Ynt: Supergirl
« : 15 Mayıs 2015, 20:49:03 »
Supergirl fragmanı, Black Widow filmi için yapılan buradaki parodiye çok mu benziyor ben mi yanılıyorum :D

İzleyince aklıma ilk bu gelmişti benim de. ;D

51
Oyunlar / Ynt: The Witcher 3: Wild Hunt
« : 14 Mayıs 2015, 23:43:06 »
Kaçıncı kez izliyorum bilmiyorum ama her seferinde beni en çok vuran şey saçların hareketi oluyor. Müzik, şiir, hareketler, grafikler falan zaten şahane de, o saçlar var ya o saçlar. Vallahi izledikçe gökkuşağı kusuyorum.

Dur bi daha izlicem. O ne güzel saç öyle ya.

52
Televizyon / Ynt: Supergirl
« : 14 Mayıs 2015, 18:20:58 »
Ben de epeyce başarısız bulanlardanım. Marvel ile aynı kafada gitmek istemiyormuş gibi hareket ediyorlar, ona saygı duyuyorum ama karşılığında verdikleri şey buysa daha almaları gereken epey yol var gibi.

Hayır neden bu tarz yapımlara bütün klişeleri doldurmak zorunda hissediyorlar kendilerini onu bir türlü aklım almıyor.

53
Oyunlar / Ynt: The Witcher 3: Wild Hunt
« : 07 Mayıs 2015, 18:58:52 »
Witchet 3'ün oyun içindeki dövüş hareketlerinden gayet güzel bir şekilde yapılmış bir trailer daha yayınlandı, yalnız epey kan ve uçuşan uzuv içeriyor. Bir de Ciri var *-*.

https://www.youtube.com/watch?v=chn9QN2W5V4&feature=youtu.be

Is it may 19th yet?

54

Kurma Kız’ın Genişletilmiş Yeni Baskısı Çıkıyor (Ama Bize Değil)

Paolo Bacigalupi ismini daha önce duydunuz mu? Duyduysanız muhtemelen Nebula ve Hugo ödülünü kazanan bilimkurgu eseri Kurma Kız’ı da duymuş ve hatta belki de okumuşsunuzdur. İşte bu harika kitabın, yazarın ödül almış iki öyküsünü ve röportajını da içeren yeni ve genişletilmiş bir baskısı Amerika'da çıkıyor.

Versus Yayınlarından dilimize kazandırılan ve baskısı şu an zor bulunan bu kitabı henüz okumadıysanız da bir şans verin deriz. Haberin devamına buradan ulaşabilirsiniz.

Versus Kitap'tan kitabın yeni baskısının yakında çıkacağı haberini aldığımızı da buradan duyurmuş olalım.

55
Herkes kitap hakkındaki görüşlerini ve fikirlerini kısaca yazacak sanıyorum ama ben ufak bir tartışma başlatmak niyetindeyim ve kitapta dikkatimi çeken iki noktaya değinip fikirlerinizi soracağım. (Kitabı okuyalı epeyce zaman geçti, yanlışım olursa affedin lütfen.)

Öncelikle Le Guin'in ufak bir çakallığı olduğunu düşündüğüm bir etken var kitapta; Kış gezegeninin iklimi. Kış gezegeni adından da anlaşılabileceği gibi oldukça çetin koşulları olan ve çok soğuk bir gezegen. Yazar, Mülksüzler kitabında da benzerini gördüğümüz üzere, farklı bir sistemi ele almayı denediği eserlerinde normal şartları esnetmeyi tercih ediyor. Kış gezegeninin sakinleri sürekli olarak çetin hava koşullarına alışmış durumdalar ama doğa şartları onlar için her zaman bir engel teşkil ediyor, bir nevi birbirlerine destek olmalarını gerektiren ortak bir düşman görevi görüyor. Sizce Le Guin'in kurmuş olduğu sistem daha ılıman, doğa şartlarının daha elverişli olduğu bir ekosistem içerisinde de burada olduğu gibi işler miydi? Cinsiyet farklarının olmadığı bir dünyada insanları birbirine döndürecek başka şeylerin türemesi burada olduğuna oranla daha kolay mu olurdu yoksa insan her yerde her şekilde insanlığını yapar mıydı?

İkinci değinmek istediğim nokta cinsiyet ayrımının olmadığı bir sistemi ne kadar iyi anlatırsa anlatsın bizim bunu algılama şeklimizin hiç de kitaptaki karakterler gibi olmadığı. Tamam, Ai'nin olaylara bakış açısı bizim bakış açımıza oldukça yakın, fakat bir noktadan sonra (doğal bir süreç içerisinde) o bu duruma ayak uydurmaya başlıyor. Peki biz de onunla birlikte bu çift cinsiyetli topluluğa alışabiliyor muyuz? Estraven'i kitabın son sayfalarına kadar bir kadın ya da erkek olarak düşünmeye devam ettiniz mi? Yoksa Le Guin'in anlatımı, fikirleri ve dünyası sizi içine çekerek tıpkı Ai gibi Kış halkını sadece insan kimlikleriyle görmenizi sağladı mı?

Kitabı okuduk ve bir şeyler kazandık, belki birtakım fikirlerimiz değişti. Bunların üzerine tartışmak çok tatlı olacaktır.

56
"Pekala öyleyse; al, senin olsun, Tanrı'nın cezası Fransız, nasıl olsa birisinin olacak, umarım o da anası gibi bir cılız inek çıkmaz..."

Mahşerin Dört Atlısı - Vicente Blasco Ibañez

57
Henüz tartışma konusu açılmadığı için henüz kimse bir şey yazmıyor sevgili azizhayri, siz asıl sonra görün ortalığı! :D Konunun kendi başlığı açılacak gün içinde ve tartışmalarla yorumlar orada dönmeye başlayacak, her türlü ayrıntılı yorum ve fikirler de orada uzun uzun dile getirelecektir. :) Gene de ilk taşı attığınız çok iyi olmuş. Konu açılınca kitabın sıkıcılığını da mı tartışsak. :P

58
Yayın akışı (temsili)

Spoiler: Göster


*Karakterler tartışan kişilere benzemiyor. :P

59
Duyurular / Ynt: safir'den Kayıp Rıhtım'a Anlamlı Hediye
« : 29 Nisan 2015, 21:33:10 »
Ne kadar güzel bir jest bu böyle. Çok güzel bir hediye olmuş Rıhtım adına, hem de tüm bunların el emeğiyle yapılmış böyle şahane şeyler olması değerini kat be kat arttırmış. Bir insanın gönlünden koparak gelen şeylerin o kadar büyük bir değeri var ki. Böyle bir jesti Kayıp Rıhtım için görmek de çok ayrı, çok büyük bir mutluluk verdi. Gerçekten ince bir düşünce, ellerine sağlık ve teşekkürler safir. :)

60
Bugün son gün olduğunu hatırlatalım, hala oy vermeyen kaldıysa gecikmesin! ^^

Sayfa: 1 2 3 [4] 5 6 ... 72