Kayıt Ol

İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Mesajlar - Lordmuti

Sayfa: 1 2 3 [4] 5 6 ... 55
46
Vakıf Serisi / Ynt: Ben, Robot - (I, Robot)
« : 14 Ocak 2017, 19:53:06 »
Mik-kem-mel. Son zamanlarda okuduğum en iyi bilim kurgulardan biri.

Yirminci yüzyılın ortasında yazılmış olmasına rağmen günümüzde de geçerli sorular soruyor, doğru noktalara parmak basıyor. Adeta insanlığın -hala ulaşılamamış- geleceğinden bir kesite ayna tutuyor.

Robot denince dümdüz işte robotlar ayaklanıyor insanları kesiyorlar gibi bir şey gelmesin aklınıza. Robotların robot olmanın gerektirdikleri yüzünden yaşadıkları ve insanların onları anlamaya çalışmaları var. Robot yasaları ve bu yasalarla adeta bir hukukçu/programcı/psikolog edasıyla dans eden bir anlatım var.

Öykülerden oluşan bir kitap ama öyküler daha büyük bir çerçevede arka arkaya dizilerek bir "büyük resim" oluşturuyorlar. Büyük resmi bize Asimov 1950'lerde göstermiş :D

Şahane kitap, 10/10 üç beş sene sonra yine okurum. Vakıf serisinden sonra geri dönme fırsatını bulduğum Asimov hakikaten bir usta.

İthaki'ye de bu şaheseri tekrar bize kazandırdığı için ayrıca teşekkürler.

47
Kitabı bitirdim. Genel olarak ortalama üstüydü ancak ilk kitaptan daha az sevdim. Puan olarak ilk kitabın hatalarını bir kenara koyup yeni fikirlere, işlenişe vs. 9/10 vermiştim. Bu kitapta öyle editörsüzlük yok, burası güzel bir şey ama puan olarak 7/10 veriyorum. ADALET'ten KUDRET'e geçişte bence ilk kitaba göre bir düşüş var, bunu belli etmek istiyorum. Gerisi spoiler.

Puanlar benim hayal gücümün ürünüdür, çok takılmayın bunlara asıl mesajı alın.

Spoiler: Göster
İlk kitaptaki bağıl olayları, imparatorun kendini klonlaması ve kendi içinde yaşadığı çatışmalar, uzay gemileri, uzay askerleri, bilimkurgusal naneler bu kitapta çok az var. Ben bunları sevmiştim ilk kitapta. Fikirleri yani. Bunlar fazla yer tutmayınca hayal kırıklığına uğradım.

Kitap çok düz bir şekilde "Az gelişmiş toplumlara medeniyet götüren sempatik beyaz adamın maceraları" konusunu işliyor. İşte imparatorluğa sonradan katılmış, henüz tam medeni olmayan bir gezegen var. Gezegende köle olmayan ama zor koşulda çalıştırılan, kötü şartlarda yaşayan, ihmal edilen gruplar var. Eziliyorlar yani. Bizim baş karakter imparatordan yetki alıp gelmiş, ne amaçla geldiği de tam belli değil. Oranın güvenliğini sağla diye yolluyor kitabın başında. İşte bu da buraya gitsin de macera yaşasın demişler herhalde, çok çay üretiliyor önemli bir gezegen vs. diye anlatıyor da buraya yollanma nedenine ikna olmadım. Dış uzayda savaş olan sistemlere falan da yollanabilirdi bu bağıl.

Yani arka planda imparator bölündü, isyanlar çıktı, ışınlanma kapıları kapandı, uzaylılar bir şeyler yapıyor aman yarabbim vaov olaylar olurken bu alakasız yere gelip evcilik ve kurtarıcılık rolünü oynuyor bağılımız.

Yani bana bunları niye anlatıyorsun güzel ablacım :D Son kitaba saklamış herhalde tüm kurşunları. Mesela bu kitapta uzaylı çok gelişmiş süper ırkın elçisi öldürülüyor, onun yasını tutuyorlar falan. Ama onunla alakalı hiçbir şey olmuyor. Bu süper ırkın tüm kalkanları geçen süper silahı var bizim bağılda, son sahnede bir kere kullanıyor, başka bir işe yaramıyor o silah. Sonra hayalet geçit diye bir şey var, içinden değişik şeyler, eski zamanlardan kalma şeyler geliyor. Bundan da hiçbir şey çıkmıyor. En sonda biraz bahsediliyor kitaptaki olayı çözmek için de kardeşim asıl gizem asıl merak edilen şey geçidin diğer tarafında ne var sorusu havada kalmış. Asıl olay neymiş görmüyoruz. İmparator bu gezegeni boş bırakmaz, bir planı vardır falan deniyor ve tahmin edin, yine hiçbir şey çıkmıyor. Bunlar yerine gezegendeki üç beş tipin birbirine kur yapmasını, yas tutmasını, posta koymasını, dedektifçilik ve kurtarıcılık oyunları oynamasını falan görüyoruz. Ha bir de bizim bağıl şarkı koleksiyonu yapıyor, çok lazım.

İmparator, genç bir subayı kendi bağılı yapıp[*]kendi zihnini bu elemana yüklüyor[/*] göreve yolluyor. Bizim ex-bağıl bunu fark ediyor, sonra bu genç subayın "genç subayların dramı" olarak yaşadıklarını görüyoruz. BANA NE KARDEŞİM? :D Yahu bir tarafta imparatorun klonları kendi arasında bölündü, iç savaş var. Bir tarafta genç subayın duygusallıkları var.

Bizim ex-bağılın öldürdüğü Awn mı ne vardı, onun kardeşini bulup ona sponsor olma çalışmaları var. Duygusal redemption arayan zengin adamın maceraları. Kamon yani.

Bir de kitapta çok büyük önem arz eden ŞEKİLLİ ÇAY TAKIMLARI var. Çay takımınız ne kadar şekilse siz de o kadar şekilsiniz. Yani plastik bardaktan sallama çay içenler bu evrende adam yerine koyulmaz, ona göre.

Sonlara doğru köle Isaura gibi bir tip, efendisinin kendisine kötü davranan oğluna bomba ile suikast düzenlemeye çalışıyor, ceza verelim mi vermeyelim mi falan diye tartışılıyor. Eziliyoruz biz siz anlamazsınız deniyor. Hatta "SEN HERKESİ KURTARAMAZSIN BEYAZ ADAM BİZ BURADA ZOR ŞARTLARDA YAŞIYORUZ, SADECE KENDİ RAHATSIZ OLDUKLARINA MÜDAHALE EDİYORSUN." bile diyorlar. Beyaz adamlığın bir numaralı göstergesi ÇAY İÇMEK ve KİBAR OLMAK. Klişelerden klişe beğenin.

Goodreads'te birisi "Downton Abbey...in SPAAAAAACE!" demiş kitap için, katılmamak elde değil :D

Kitabı çok gömdüm belki ama benim istediğim şeyleri değil yazarın kafasından geçen başka şeyleri anlattığı için gömdüm :D Bu imparatorluk evreninde geçen bir yan kitap olarak bu kitap yazılsaydı bu kadar gömmezdim. Ama ana konudan çok uzaklaşıp alakasız şeyler anlatılıyor, bir de klişelere düşe düşe yapılıyor bu. ADALET'ten sonra böyle bir şey gelmesi beni hayal kırıklığına uğrattı.

Bu kitapta ilk kitaba göre aksiyon fazla demiş arkadaşlar da bence bu aksiyon kaliteli aksiyon değil[*]lezzetli çipetpet[/*]. Ya da şöyle diyeyim, dövüşlü hareketli aksiyondan ziyade "sosyal aksiyon" çok. Yani bazı tiplerin birbiriyle kibar kibar konuşup çay içmesini izliyoruz.

Ay gömdükçe gömesim geliyor, durayım artık yeter. 7 verdiğim bir kitaba bu kadar gömüyorum, çelişki gibi görünmesin. Kitap nesnel olarak güzel de, bu nesnel güzellik bana öznel olarak o kadar hitap etmiyor maalesef. 2312'de de benzer bir durum yaşadım.

Sevdiğim yanlarına gelirsek; konusu ve anlatılanlar hariç diğer şeyleri beğendim.

Özellikle anlatım tekniği, tarzı artık ne diyorsanız adına bundan bahsetmek istiyorum. Çünkü kitabın övgüye değer en güzel kısmı bu bence. Baş karakter ex-bağıl olduğu için yapay zekalı gemisiyle ve mürettebatıyla sürekli bir "telepatik" iletişim halinde. Gemi mürettebatının gözünden görüp bir anda düşüncelerini, duygularını öğrenebiliyor. Gemi yapay zekası arada kulağına bir şeyler fısıldıyor. Subaylar arada bir şeyler söyleyebiliyorlar, yorum yapabiliyorlar.

Böyle olunca kitapta bazı güzel sahneler ortaya çıkıyor. Mesela bağılla bir eleman konuşurken bir anlığına hop başka bir karakterin bakış açısına geçilip oradan bir şeyler anlatılıyor, bunu da bağılımız o anda beyninde görüp duyduğu için biz de görmüş oluyoruz. Normal bir kitap olsa bu diğer karakterlerin yaşadıklarını belki farklı bir bölüm açıp ya da ara geçişler kullanıp orada anlatmak gerekirdi. Ama baş karakterin ex-bağıl bir gemi kaptanı olması sayesinde gerçek zamanlı olarak aynı anda olan şeyleri biz de kitapta aynı anda görüyoruz. Bu gayet güzel kotarılmış, geçişler sırıtmıyor. Çevirileri de güzel yapılmış. Mesela buna benzer sahnelerde ilk kitapta sıkıntı yaşamıştım, böyle değişmeli yerleri tam anlamlandıramıyordum, sahneler hızlı gitmiyordu. Bu kitapta ıslak sabun gibi olmuş, yerinde durmuyor maaşallah akıyor.

Özetle ilk kitapla ikinci kitap arasında çok fark var. Maalesef KUDRET adının hakkını vermiyor kitap, kudretlik bir şey yok, doğru düzgün bir dövüş sahnesi bile yok. ZAFİYET falan olabilirmiş adı :D İkinci kitabı serinin evreninde geçen bir yan hikaye olarak görüp geçiyorum ben. Umarım üçüncü kitap MERHAMET'te yazar özüne döner, ilk kitaptaki sevdiğim şeyleri anlatmaya devam eder.



48
Harry Potter / Ynt: Sizin Patronus'unuz Ne?
« : 04 Ocak 2017, 10:28:04 »
Magpie(saksağan) çıktı. Şarkısı bile var: https://www.youtube.com/watch?v=CJiiBq8UnIY

Bu arada biricik buraya da mı geldin, hoş geldin :D

49
9. Yıl / Ynt: Kayıp Rıhtım 9 Yaşında!
« : 02 Ocak 2017, 19:28:24 »
Adminim çok muhteşemsin ya <3

Sitemiz de bir ayrı güzel, iyi ki varız <3

50
Çok düşük bir beklentiyle okumaya başladım kitabı. Hatta Yosun abla favori serim diye hiç söylememiş olsa alıp okumazdım. İlk başladığımda kitabın dilini çok ham, toy, iyi işlenmemiş bulmuştum. Bu nedenle çok düz, laylay geçecek bir macera yaşanacağını sanmıştım. Ama kitap ikinci yarısından sonra özellikle hem dil olarak biraz toparladı (belki de ben alıştığım için normal gelmeye başlamıştır) hem de baya baya yetişkin temalar işlemeye başladı. Cinsellik var biraz ama o kadar fazla değil. Asıl işkenceli sahneler var kitabın sonlarında özellikle Mord Sithli kısımlarda. Buralar hem fiziksel hem zihinsel anlamda zorlayıcı şeyler. Bu nedenle kesinlikle bir çocuk kitabı değil.

İlk kitabın ikinci yarısı olmasaydı devam etmezdim seriye. Diyaloglar nasıl diyeyim çok cheesy, holivud aksiyon film kahramanı iyimser, parlak çocuk maykılla gizemli ve güzel, güven sorunları yaşayan cenifır konuşuyor sanki. Belki çeviriden dolayıdır bu, bilmiyorum.

Lore olarak bakarsak bir sürü şey çıkıyor kitapta karşımıza. Çeşit çeşit büyücü, büyülü nane, yaratık var. Kitap uzun olduğundan boğucu olmamış bunlar ama bazı şeylerin yeterince açıklanması da mümkün olmamış.

Düşük beklentiyle başladım, kitabın ilk yarısı da açıkçası böyle gitti. İkinci yarıda açıldı kitap, daha oturaklı bir hal aldı. Bu nedenle memnunum. 6,5'tan 7/10, ikinci kitabı da okuyacağım diyorum.

İlk kitap için bunu demiştim, ikincisi için de çok benzer şeyler söylenebilir.

Yine yetişkin temaları var, yani kötü tiplerin bir kısmı baya baya kötü, savaşta yaptıkları şeyler aman yarabbim. Fantastikli kitaplarda (GoT hariç, ki onda bile bu kadar keskin değildi bence) gördüğüm en pis şeyleri bu seride gördüm. Bir yandan gerçek dünyada da böyle şeyler yapıldığını bildiğim için gerçekçiliği nedeniyle takdir ediyorum, bir yandan da ne bileyim okurken insanın içi kalkıyor.

Yeni büyülü şeyler, mekanlar, yaratıklar, büyünün özellikleri, tanrılar vs. hakkında şeyler öğrenme kısımlarını sevdiğim için 7/10 diyorum tekrar. Aslında 6/10 falan da bir puan fazladan veriyorum işte.

51
KUDRET'e başladım. Bu arada kitap serisinin isimleri çok güzel çevrilmiş.

ADALET
KUDRET
MERHAMET

Şöyle üst üste yazayım da siz de bir görün. Justice, Sword ve Mercy o kadar vurucu değil ama bir KUDRET dediğiniz zaman ya da ne bileyim İMPATAROLUĞA ADALET GELECEK! dediğiniz zaman size de bir titreme gelmiyor mu? Bilerek CAPS LOCK ile yazıyorum, okurken daha bir vurgulu daha bir heyecanlı okumak lazım çünkü.

Neyse 110. sayfada falanım. İlk kitaptaki editörsüzlük bu kitapta yok anladığım kadarıyla. Çevirisi güzel, editörlüğü güzel. Helal olsun cam gibi kitap olmuş.

Bir de itirafta bulunayım, ilk kitabın konusunu unutmuşum. Hatta karakterleri de unutmuşum, baya baya Seivarden kim falan diye düşündüm başlarda. Normalde serilerin geçmiş kitaplarını unutmam ama bu kitapta nedense böyle bir sıkıntı yaşadım. Yazar kitabın başında ilk kitaptaki olaylar ara ara, sırıtmayacak şekilde anlatmış iyi ki, bunlar olmasa açıp incelemeleri falan okuyacaktım ne olduğunu hatırlayabilmek için :D

Şu an güzel gidiyor, bir gezegene geldik. Olaylar oluyor. Bir bitireyim yorum yazacağım mutlaka.


52
Yıldız Savaşları / Ynt: Carrie Fisher Aramızdan Ayrıldı
« : 27 Aralık 2016, 23:12:29 »
Ya biraz önce 7. filmi tekrar izledim, geldim bu haberi aldım. Boğazıma taş oturdu resmen. Offfffffffff

53
Yılın En İyi Yabancı Fantastik Kurgusu: PARLAYAN SÖZLER[*]bizde 2016'da çıktı, sayılması lazım :D[/*][*]sen çok yaşa efendimiz hazreti sanderson[/*]
Yılın En İyi Yabancı Bilimkurgusu: Dune[*]bizde 2016'da çıktı, sayılması lazım :D[/*]

Yılın En İyi Kurgu Çevirisi Roman/Öykü: 2312 - Muhteşem İhsan Tatari

Yılın En İyi Kapak Tasarımı: Dune Mesihi
Yılın Yayınevi (Kitap): İthaki diyesim var ama Akılçelen ve Delidolu bana wink wink nudge nudge yapıyor sürekli =(

Yılın En İyi Dizisi: Westworld
Yılın En İyi Filmi: Star Wars: Rogue One

Yılın En Güzel İncelemesi (Kayıp Rıhtım): Çok var, kitabını okumadığım için okumak istemediklerim falan var ama sanırım Öldüren Şaka diyeceğim: http://kayiprihtim.com/inceleme/olduren-saka-incelemesi/
Yılın En Güzel Haberi (Kayıp Rıhtım): Türkçe Witcher

54
Cosmere (Brandon Sanderson) / Ynt: Sissoylu - Brandon Sanderson
« : 19 Aralık 2016, 16:31:34 »
Bugün reyizler reyizi Brandon Sanderson hazretlerinin doğum günüymüş. 41 yaşına basmış, kendisine 41 kere maaşallah diyoruz ve kitaplarını dört gözle bekliyoruz.

Daha sonradan çıkan Sissoylu devamı kitaplarını da (The Alloy of Law vs.) çabuk çıkarın pls. Reyiz sürekli yazıyor güncelden takip etmemiz imkansız gibi bir şey, bari eski kitaplarını okuyabilelim :D

55
Sinema / Ynt: Arrival (2016)
« : 19 Aralık 2016, 16:26:37 »
Aaa erayvılın kitabı mı çıkmış :D

Hakikaten kötü fotoşop. Yayın evinin çaycı abisinin yeğenine mi yaptırdılar bilmiyorum da o siyah şey hiç olmamış.

Ek olarak, ülkemizde hype yaratmak adına "Arrival filminin kitabı" olduğunu belirtecek bir şeyleri kapağa koysalar iyi olurmuş.

Bunları söyledim ama alıp okuyacağım, kendilerini geliştirsinler diye söylüyorum :D

56
Oyunlar / Ynt: En sevdiğiniz Flash Oyunlar
« : 19 Aralık 2016, 16:23:11 »
Hoop ne de güzel "çaktırmadan" bir reklam gelmiş.

Çocukları pistten alalım.

Edit: Tabii reklamlı mesaj uçurulmuş, bu mesaj da anlamsız kalmış. Adminler çalışıyor.

57
Yaaa heştegimiz <3

#DirenKahramanDahaSöylenecekÇokTürküVar

Ben 31 Aralık akşamı YILBAŞI ÖZEL yayını gibi bir sürpriz bekliyordum ama kısmet değilmiş. En kötü ihtimalle ocak ayının ikinci haftasında enerji tasarrufu haftası özel yayınında buluşalım? :D

58
Sinema / Ynt: Arrival (2016)
« : 13 Aralık 2016, 19:02:35 »
Şu filmi sinemada izleyemedim, dvdsi falan çıkınca alıp izlemeyi düşünüyorum çok övdünüz. Merak da ediyordum, izlemek istiyordum ama nedense yakınımdaki sinemaya gelmedi. Ya da geldi ama bir hafta sonra falan gösterimden kalktı, anlamış değilim. Bana göre saçma sapan, gereksiz bir sürü ergen komedi filmi gösterimde iki ay kalırken bu filmin sallanmaması üzücü hakikaten.

59
Oyunlar / Ynt: The Last of Us
« : 04 Aralık 2016, 17:00:11 »
Ben ilk oyunu oynamadım. Bu trailer için neden bu kadar vagon vagon hype treni kaldırıldığını da anlamadım. Şarkı çalan kız var işte dümdüz. Belki ilk oyunu oynamak gerekiyordur bilmiyorum. Zombili falan bir survival oyunu olarak kafamda yer etmiş, konusu gerçekten böyle mi bunu da bilmiyorum :D

Biraz anlatsanıza, çok överseniz gaza gelebilirim belki. Genç kız - yaşlı adam dinamiği hikaye anlatıcılığı açısından güzel bir şey çünkü. Başarılı örnekleri de var Leon, Witcher, Dishonored 2 gibi. Merak da ediyorum bu nedenle.

60
Çok beklentiyle  bir filmdi. Heri Potır evrenine bir dönüş filmi olarak eğlenerek izledim, tatmin oldum. 7.5/10 veriyorum.

Senaryosu JKR yazdığı için genel olarak başarılıydı. Yani hikayenin gelişmesi için bazı senaryosal boşluklar mecburen bırakılmış ama olur o kadar da.

Oyunculuklar çok vasattı, bir iki kişi hariç kimse ortalamanın üstünde bir iş çıkarmamış bence. Nerede Doktor Strange, nerede Fantastik Canavarlar.

Bir başlangıç filmi olarak başarılı buldum, hatta filmde fantastik canavarlardan çok Grindelwald ve büyücü savaşları kısımlarını merak ederek izledim. En sonda ortaya çıkan twist iyiydi. Beşleme olacağı söyleniyor serinin, devamı için beklentiye de sokarak bitti zaten. Açıkçası Newt ve yaratıklarından çok Grindelwald öyküsü için izleyeceğim devam filmlerini.

Heri Potır seviyorsanız gidin izleyin zaten. HP ile alakası olmayan sinema izleyicisi için bazı şeyler anlamsız gelebilir, önce bir iki HP filmi izlemenizi tavsiye ederim.

Spoiler: Göster
Oyunculukları pek beğendiğimi söyleyemem. Newt Scamander'ı oynayan arkadaş sanki gazı varmış gibi oynadı tüm film boyunca. Böyle pısırık, ezik, mağdur bir görünüşü vardı sürekli. Belki Newt karakterinin insanlarla iletişim kuramayıp hayvanlarla canavarlarla daha rahat olmasını yansıtmak için böyle bir şey yapmışlar ama ben filmin özellikle ilk yarısı boyunca elemana uyuz oldum. Muggle (ya da no-maj) olan öbür tombul eleman çok daha sempatikti, ana karakter olarak onu daha çok sevdim ben.

Büyücü kız kardeşlerden çılgın olanı iyiydi, öbürü meh. Ana karakter olması gerekenler oynayamamış mı nedir bir sıkıntı vardı filmde komple. Allahtan hemen filmin sonunda başlarını bağlamamışlar da çok klişeye bodoslama girilmemiş.

Kötü adam ve öbür kofti çocuk iyiydi. Ezra Miller iyi yansıtmış, filmde o çocuğun ağzına ağzına vurasım geldi güzel vermiş yalnızlığı, ezikliği, iticiliği :D Colin Farrell son zamanlarda izlediğim nadir başarılı kötü adamlardan birini canlandırmış.

İşte büyülü yaratıklar fena değildi. Filmin adı ve ana konusu onlar gibi görünmesine rağmen aslında asıl ana konu sonradan çıkan Grindelwald ve olayları olduğu için çok da takılmadım bu yaratıklara. İşte eğlendik geçtik, çok umrumda da değil yaratıklı kısımlar açıkçası. Tek güzel şey bavulun içindeki sahnelerdi, oralar gerçekten güzel olmuş. Diğerleri olsa da olur olmasa da fark etmez benim için. Asıl olarak Grindelwald ve büyücü iç savaşları konularını merak ediyorum ben :D

Filmden çıktığımda kafamdaki en büyük soru işareti ve en heyecanlandığım şey şuydu: Genç Dumbledore'u kim oynayacak?

Sayfa: 1 2 3 [4] 5 6 ... 55