Kayıt Ol

İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Mesajlar - Kharas

Sayfa: [1] 2 3 4
1
Vakıf Serisi / Ynt: Ben, Robot - (I, Robot)
« : 27 Mayıs 2012, 22:33:57 »
Filmiyle kitabın bu derece alakasız olması bende derin hayalkırıklığı yaratmıştı. Kitaplardan film olmalı mı, gibi bir tartışmaya girecek değilim fakat kitap adını görünce kalbime doğru sivri bir şey yola çıktı.

Her şey bir yana, Küçük Kayıp Robot öyküsünün o masum ad altında işlediği tema beni kitapta en çok vuran öykü olmuştu. Robot yasaları ne derece zorlanır, nasıl al aşağı edilir, bunun gerçekten iyi örneklerini taşıyor. Okuyucu da yasalara öyle bir bağlanıyor ki bu öyküyü okurken olabileceklere ihtimal vermiyor. Bu bakımdan favorim olarak zirveye yerleşmiştir.

Yalancı!, bir Susan Calvin şovu olarak yer etti aklımda. Robotları insanlardan daha çok sevdiğini açıkça söyleyen bir robo-psikolog için hayli iddialı bir öyküydü. Asimov'un Susan Calvin'i kullanış şeklini her zaman nedensizce sevmişimdir. Hani bir Mike-Greg müdahalesi vardır ya, benim için bir kategori daha var: Calvin müdahalesi. Yaklaşımları ve robotları çocuğuymuş gibi analiz ederek robot psikolojisi gibi aklın almadığı bir alanda ciddi başarılar sağlaması gerçekten etkileyici. Ancak bu öyküde olanlar beni benden almıştı.

Ben, Robot okuduğum en iyi robot kitaplarındandı. Tükenmiş olması ciddi anlamda üzüntü verici. Ancak eğer gittigidiyor, sahaf falan filan feşmekan gibi yerlerde bulursanız kaçırmaktan daha büyük üzüntü duyacağınız da bir kitap.

2
Kurgu İskelesi / Ynt: Kavalcı Horag'ın Şarkısı
« : 27 Mayıs 2012, 22:24:27 »
Benim fikrim, kendi inancım şudur; Bir editörün düzeltebileceği harf hataları, noktalama işareti hataları yazara eleştiri olarak yönlendirilmemelidir. Yani "aha yanlışını buldum şunu çakayım hemen gözüne sokayımdan" ziyade "bu adam nasıl yazmış, ne anlatmış, anlatabilmiş mi, hissettirebilmiş mi, okurken bana ne hissettirdi" gibi bir yorum-eleştiri yazar için daha faydalıdır, okura gelecek eserlerin kalitesine de büyük katkı sağlayacaktır.


Hocam doğru diyorsun, fakat bazen de okuyucunun çok gözüne batıyor böyle şeyler. Bu üç nokta meselesi özellikle insanı bir yerden sonra yazıdan kopartıyor. Hani üç nokta yazılara belli bir duygusal anlam katar ya, pek çok cümlede kullanıldığında bu defa acıtasyona giriyor gibi oluyor.

Aynı şekilde bir editörün düzelteceği harf ve imla hatalarına maalesef buradaki amatör yazarlar sahip değil. O nedenle kendi bacağımızdan asılmamız gerekiyor diye düşünmekteyim.

Tabii burada cevabı mit'e vermişsiniz. Söz hakkı üstadın olmasına rağmen, bir münasebetsizlik edip araya karıştım. Affola.
Sadece internet aleminde bu üç nokta durumunun çok farklı biçimlerde kullanımına o kadar sık rastlıyorum ki fikrinizi görünce kendiminkini belirtmek isterim.


Hikaye için yapacağım yorumu da belirteyim; lirik bir akıntısı olan bir öykü. Birinci tekilden anlatılan öyküleri her zaman daha çok sevmişimdir. Burada da karakterin bakış açısının dingin bir akış içerisinde verilmesi öykünün kendini okutan bir nitelği olarak öne çıkıyor.

Ellerinize sağlık.

3
Ütopya/Distopya / Ynt: Otomatik Portakal-Anthony Burgess
« : 08 Mart 2011, 22:41:55 »
Kitabı bitirdiğimde Anthony Burgess'in insanlıktan ciddi anlamda nefret ettiğini düşünmüştüm.

Otomatik Portakal'ın gerçek kahramanları, yani gençler, sanırım her okuyucuyu dehşete düşüren en büyük etmen. Hani 'delikanlı' denir ya, kanı telaşlı akan, çabuk davranan, fazla düşünmeyen heyecanlı gençleri kast ederiz; işte buradakiler kesinlikle öyle değil. Hepsi birer yıkımın habercisi. Her ne kadar genç yaşlarının 'delinaklılığını' son derece net bir biçimde yansıtsalarda gençliğin verdiği bazı masumiyetten de aynı derece uzaklar.  Acımasız ve pervasız hepsi. Çevreye zarar vermek yaşamlarının sıradan bir parçası.

Bu kitap, bence aynı zamanda bir distopyadır. Keşke distopyalar konusunda yer alsa :). Açıkçası Burgess içindeki tüm nefreti bu kitapta kussa da söyledikleri pek de gerçekdışı değil.

4
Bilim kurgu gibi ciddi bir tür ile mizahı birleştirmek nasıl bir yetenek ve nasıl bir düşüncedir? Fakat Douglas Adams bunu sonuna kadar en iyi şekilde uygulamıştır.

Mizah yönü ağır bassa da bilimkurgu açısından da ödün vermeyen bir eser. Ama bu durum, hiç bilim kurgu okumamış birine bile o kadar tatlı gözüküyor ki, türle alakası olmayan insanların bile rahatlıkla okuyabileceğine inanıyorum.

Yüzünüzde bir sırıtış ile okuduğunuz sayfalar, karmaşık kurgusu ve her sayfayı merakla çevirişiniz tüm seri boyunca hiç eksik olmuyor. Hele hele, olayları anlamak için epey zaman harcatıyor size ve bu gerçekten çok eğlenceli. Her kitapta biraz daha çözüme giderken aynı derecede işler daha da karmaşıklaşıyor. İnsan, mizahi yönü ağır basan bir eserde böyle karmaşık bir kurgu beklemiyor aslında. Ama bu, onu özel yapan da bir yan.

Bu seride en çok sevdiğim şey ise, saçma sapan tanımlamalar, olaylar ya da şeyler gösterip sonra buna gayet mantıklı açıklamalar getirmesidir. Bu da hem absürd mizah unsurunu başta önünüze sürmesi ve sonra bunu mantık kılıfına sokarak sizi şaşırtması ile kitabı daha da güzelleştiriyor.

Toparlarsak, hayatında hiç bilimkurgu okumamış biri bile severek okuyacaktır. İnsanı eğlendiren çok tatlı bir kitap. Okumamanız size çok şey kaybettirir.

5
Güncel / Ynt: 8 Mart Dünya Kadınlar Günü
« : 08 Mart 2011, 22:21:18 »
Tüm bayanlarımızın dünya kadınlar günü kutlu olsun. Onlar bizim analarımız, kızkardeşlerimiz, bir tanelerimiz. Benim ülkemin kadınları, elleri öpülesi ve baş tacı edilesi insanlardır. Ne desek azdır.

6
3. Yıl / Ynt: Brandon Sanderson'ın Robert Jordan'a Vedası
« : 26 Ocak 2011, 19:27:56 »
Brandon Sanderson'a "Babanın yüzünü unutmamışsın" demek geldi içimden.

Brandon Sanderson, işine olan düşkünlüğünden ötürü, saygımı kazanmıştır. Koskoca bir devi devralmış birinin böyle hoş bir veda yazısı yazması da gerekliydi diye düşünüyorum. Çok da güzel olmuş. Hem duygusal hem de sorumluluklarını yerine getiren asil bir şövalye gibiydi.

Çeviren Sevil Hanım'a teşekkürler. Bu yazıyı çevirmeyi akıl ettiği için de Rıhtım'a ayrı bir teşekkür geliyor benden.

7
Radyo Kulesi / Ynt: Fantastik Yayın || Cumartesi- 21:00
« : 26 Ocak 2011, 19:22:40 »
Bu siteye yakışan bir yayın geliyor desenize.

Dinleyebilir miyim bilmiyorum ama fikir çok hoşuma gitti. Dinleyciniz bol olsun sayın Fırtınakıran.

8
3. Yıl / Ynt: Şölen Açılışı | Şenlikler Başlıyor!
« : 26 Ocak 2011, 19:17:39 »
2010 site için, dolup taşan bir sene olmuş anlaşılan. Yapılan onca çalışma, eklenen onca eklenti ve incelemesi/röportajı cartı curtu derken Kayıp Rıhtım benim için vazgeçilmez bir site oldu.
Bunlar yetmezmiş gibi bir de sitenin doğum günü kapsamında yapılan çalışmalar ve dökülen terlere saygı duymaktan başka ne yapılabilir _o_.

Kavga gürültü derken aksiyon da düşmüyor sitede :D. Sürekli bir adrenalin patlaması, bir aksiyon var. Bu da sizdeki potansiyelin bir yansıması diye yorumluyorum :). Enerjik, gümbür gümgür bir site!

Alıntı
“Dikkat! Bu site bağımlılık yapabilir!”

Ah evet, bu kesinlikle yazılmalı :).

9
3. Yıl / Ynt: Kayıp Rıhtım 3. Yıl Şölenleri !!!
« : 26 Ocak 2011, 19:08:22 »
Vay, vay, vay. Şenlik haberini geç duymuş olsam da çok etkinlendim!

Emeği geçen herkesi ayrı ayrı tebrik ediyorum ve beni böyle bir "Hangisini okusam!" düşüncesiyle başbaşa bıraktığınız için teşekkür ediyorum.

Dolu dolu bir etkinlik diyeceğim ama, o bile az kalıyor. Helal Kayıp Rıhtım, 3.yaşın kutlu olsun!

Yalnız şöyle bir sorun var: hangisini okuyacağım!!!

10
Ejderha Mızrağı / Ynt: Sevdiğiniz Ejderha Türü?
« : 18 Ocak 2011, 00:54:21 »
Sevdiğim türden önce genel olarak Krynn ejderhalarını neden sevdiğimle başlamak istiyorum.

Krynn; ırkları, ülkeleri, coğrafyası, kültürlerinin dışında ejderhalarıyla da anılan bir dünya. Ejderhaların Krynn'deki yerini seriyi okuyan herkes net bir biçimde görecektir. Dahası, onların geçtiği tasvirler de farklı bir tada sahiptir. Çok kez yaşadığım bir olay, ejderha dalışa geçtiğinde, okurken, nefesimi tutmuşumdur. Belki size garip geliyor ama hem serinin genel anlatımından ötürü hem de ejderhalarla yaşanan olayların heyecanı sanki ejderhanın tepesindeki sizmişsiniz hissi veriyordu. Bu nedenle Krynn deyince ejderhalarını anmamak benim için mümkün değil.

Havada çarpışan, birbirlerini görünce korkunç çığlıklar atan, binicileri düşmesin diye uğraşan ve pençelerini rakibinin pullu derisine geçiren bu korkunç ve aynı ölçüde muhteşem canavarları okumanın zevkinden mahrum kaldım şimdi. Eh, seri bitti :P.

Favorime gelecek olursak, metalik ejderhalar-kromatik ejderhalar. İkisini birbirinden ayıramıyorum, çünkü karakteristik olarak da benzerlikleri var. Mesela bir Solamniya Şövalyesi'ni taşıyan gururlu, onurlu ve bir o kadar kibar (gücünü övmek saçma olur) bir Gümüş ejderha ile aynı derecede gururlu, savaş zaferlerini kazanılacak servetlerden üstün tutan bir Mavi ejderhayı nasıl birbirinden ayırabilirim? Bu yüzden her iki türü de seviyorum.

11
Helal olsun.

Magius'u yazmaktan bahsederken Magius'a doydum an itibariyle. Öncelike yazdığın bu eşsiz bilgiler için sana sonsuz saygılarımı ve teşekkürlerimi sunuyorum _o_. Ardından sormak istediğim bazı sorularımı dile getiriyorum:

Magius'un sınavda gördüğü ölümü, Paladine'ın hediyesini barındıran dağ, dağa gitmek için Huma ve Kaz'ı kullanması Huma Destanı adlı kitapta geçiyordu. Şimdi onu Weis ve Hickman yazmadığı için buraları tam anlamıyla doğru sayabilir miyiz? Ya da saymalı mıyız? Huma Destanı ile Weis ve Hickman'ın ana serisi arasında şöyle bir fark var: Weis ve Hickman diyordu ki, Magius Sınav'a hiç girmedi. En çok burası kafama takıldı. Bir bilgim ya da yorumun varsa tartışmaktan mutluluk duyarım.

Bunun dışında kendisine tam anlamıyla güvenmemesi durumuna katılıyorum. Onun doğruluğuna inancım tam. Magius kaotik bir karakter ve onu güzel yapan bu. Doğruyu ve iyiyi bulana kadar pek çok kez düşüp kalkıyor. Adam güçlü ama kişikiğinde bir güvensizlik en başalrda malesef mevcut. Ya da iyiki mevcut desem daha iyi. Çünkü senin de dediğin gibi bir Drizzt olmaktan çıkıyor bu sayede. Başka bir gerçek ise "Magius her renk cübbeyi giymiştir" iddaası. Ana seri bunu bir söylenti olarak yazsa da Krynn'de pek çok söylentinin sonradan gerçek çıktığını da görmedik değil.

Tekrardan teşekkür ederim. Ellerine sağlık, Magius için çok detaylı ve bilgilendirici bir tanıtım olmuş.

12
Ejderha Mızrağı / Ynt: Favori Seriniz ?
« : 17 Ocak 2011, 23:40:01 »
Ejderha Mızrağı'nın en çok sevdiğim yanı, o dünyaya adım atar atmaz bir anda tüm karakterleri ile içle dışlı oluyor insan. Daha dur bir yeni gelmişiz değil mi? Ama yok, yazarlar buna izin vermiyor ve ilk kitabın başından itibaren tüm karakterleri benimsiyoruz. Hal böyle olunca Yol Arkadaşları'nın yeri bambaşka oluyor.

Bana yaşattığı sayısızı macera, sıcak dostluk, düşmeyen adrenalin ve her bir Yol Arkadaşı'nı tanıma fırsatı verdiği için Ejderha Mızrağı Destanı serisi benim ilk favori serim. Ardından Efsaneler Üçlemesi soluksuz bir devam serisi olsa da ben tercihimi Ruhlar Savaşı'ndan yana kullanacağım. Çoğu Mızrak severin pek tercih etmediği bir üçleme olsa da, bana Huma ve Magius'u birebir gösterdiği için ve Yitik Ayın Ejderhaları ile "ohaaa!" dedirten bir son ile bittiği için bu serinin yeri ayrıdır. Okuduğum serileri arasında en sağlam sonlardan biriydi bana göre [*]Bir diğeri için bkz.Efsaneler Üçlemesi[/*].  Bitmedi! Solamniya Şövalyeleri'ni seven bendenizin Gerard gibi kitabına uymayan bir Solamniyalı ile tanışmasına da fırsat vermiştir bu seri. Dahası, Odila gibi lafı gediğine koyan bir kadın şövalyeyi de gözlerimin önüne sermiş ve beni bir hayli eğlendirmiştir.

Ruhlar Savaşı neden favoriler arasında geçmiyor peki? Bunun yanıtı her seride Yol Arkadaşları'ndan giderek daha çok uzaklaşmaktandır sanırım. Kimseyi suçlayamam. Çünkü Karanlık Havari serisini tam anlamıyla sevememe nedenim bu mesela. Mina, seni sevemedim ben :P. Olmadı, elektriki alamadım senden. Millet öldü bitti senin için ama ı-ıh bende o etkiyi yaratamadın. Fakat bu seri Rhys gibi tam tamına bir keşişi yaşamak için bile okunabilir. Yine de favorim diyemiyorum.

13
Daha önce söylenmiş ama uygulanmadığı için tekrarlama ihtiyacı duydum.

Bu listede Magius'un olmaması çok ama çok büyük bir eksiklik. Birinci Mızrak Savaşı'nda Huma'nın yanında savaşmış efsane bir büyücüden bahsediyoruz burada. Adamın kendisi dışında asası bile efsane. Sonradan Raistlin'e geçmesinin önemi bir yana, o ayarda başka bir asadan hiç bahseldilmedi (ana seride).

Tekrar Magius'a dönecek olursak, Yitik Ayın Ejderhaları'nı okuyanlar onunla bizzat tanışıyor da. Onu okumuş olan bizler için bu bakımdan da atlanmaması gereken bir karakterdir. Orada o ince ince laf sokan, güçlü ama yorgun halini kim unutabilir? (bu forumda benim dışında birinin unutmadığını biliyorum :))
Eğer bu karakter listeye eklenecekse, bilgi açısından yazacak kişiye yardımcı olmak da isterim. Ha tabii ihtiyacı olursa.

Son olarak, bir yerlerden alıntı olarak yazılan şeyler yerine herkesin kendi okuduklarına dayanarak bir şeyler yazması daha bir güzel oluyor. Çünkü öyle olunca kişi karakteri kendi kafasında yorumladığı gibi anlatıyor ve ben de farklı bir yorumlamayı okumuş oluyorum. Ama mesela burada adı geçen FrpNet'in yazdıklarının benim için bir değeri yok.(Ayrıca Magius'u unutmuşlar. Ne yapsalar gözümde değer kazanamazlar artık)

14
Orta Dünya Günlükleri / Ynt: Beorn
« : 17 Ocak 2011, 23:01:34 »
Jean Valjean, Yüzüklerin Efendisi bölümünde yaptığın harika çeviriler ile bu bölümü toparladığını düşünüyorum. Özellikle magazin başlıkları taşıyan yığınla konu (neden orada duruyorlar onu da anlamadım) böyle Orta Dünya deyince hemen akla gelmeyenleri bulup, araştırman ve yetmeyip çevirmenden ötürü bende büyük bir saygı uyandırdın.

Bildiğimiz anlamda fantastiğin başlangıçlarından saydığımız Tolkien'e ve eserlerine ait bir bölümün garip konularla dolu olması üzücü. Ama ben bu bölüme genelde sen yine neler yapmışsın diye bakmak için geliyorum. Yüzüklerin Efendisi bölümü kafamda ikiye ayrılıyor:

1.Jean Valjeanli yazılar
2.Jean Valjean'siz yazılar.

Bilmediğim pek çok şey öğreniyorum bu sayede. Tebrik ederim. Umarım bu şevkin hiç kırılmaz.

15
Unutulmuş Diyarlar / Ynt: Do'Urden Ailesi
« : 15 Ocak 2011, 23:59:14 »
Fakat öyle bir evden Drizzt gibi bir mülayım nasıl çıktı, ona şaşarım.
Her ailenin bir çürük elması oluyor. Ben buna bağlıyorum. Gerçi sepetteki çürük bir elmanın tüm sepeti etkilemesi gerekir ama aile çürükten çabuk kurtuldu (ya da çürük kendini yollara vurdu). Gerçi düşününce Drizzt'in hiçbirini etkileyecek güçte olduğuna inanmıyorum :P.

Sayfa: [1] 2 3 4