Kayıt Ol

İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Konular - Erymnys

Sayfa: [1] 2
1
Duyurular / UNIKON ve Kayıp Rıhtım Buluşması vol.Çok
« : 09 Mayıs 2014, 16:01:55 »
UNIKON ilk etkinliğini 10-11 Mayıs tarihlerinde İTÜ Maslak Kampüsü’nde düzenliyor. Bilim kurgu ve fantezi ile ilgilenen herkesi etkinliğimize bekliyoruz.

Peki nedir UNIKON?
UNIKON, üniversite BKFT’lerinin, Bilim kurgu ve fantezi alanlarına gönül vermiş ülkemiz akademisyenleriyle el ele vererek oluşturduğu bir etkinliktir. Etkinliklerimizde önceliğimiz, bu dallara yapılabilecek akademik katkılardır. Her yılın Bahar ve Güz Dönemlerinde birer kez yapmayı planladığımız bu etkinlik dizileri; konferans ve oyun günlerinden oluşacaktır.
İlk UNIKON için sempozyum günü konumuz: Türkiye'de Bilim kurgu ve fantezinin yeri.
Etkinlik Cumartesi günü konfrans ile başlayıp, ardından workshoplar ve konuşmacılar ile serbest söyleşiler eşliğinde devam edecektir. İkinci gün ise tamamen oyunlara ayrılmıştır. Oyun kayıtları 8 Mayıs Perşembe gününe kadar açıktır. Oyuncu kayıtları ise etkinlik sayfasından duyurulacak olup, 10 Mayıs Cumartesi akşamı sonlandırılacaktır.
(Oyun ve oyuncu kayıtları için unikonbkft@gmail.com adresine mail atmanız yeterlidir. Oyun yöneticileri için ek bilgi: masa sayımız sınırlıdır.)


MASALAR

-Pathfinder-

Masa 1: Fatih Tepgeç

Senaryo: #3-05: Tide of Twilight
Seviye: 1-3
Senaryo Açıklaması: Verduran Ormanı’nın kalbinde insanları canavarlaştıran bir gücün varlığından bahsedilmektedir. Pathfinder Society, bu gücün kaynağını araştırması ve Verduran Ormanı’nın druidlerinin elindeki bir artifact’i ele geçirmesi için küçük bir grubu görevlendirir.
-Can Uzmen – Cleric 1
-Emre Ağca-Ranger 1
-
-



Masa 2: Bilgesu Merttürk

Senaryo: #4–19: The Night March of Kalkamedes
Seviye: 1-5
Senaryo Açıklaması: Varisia’daki Fenwall Dağları’nı inceleyen tecrübeli bir Pathfinder uyurgezerliğe ve her defasında gecenin zifiri karanlığında aynı yöne seyahat etmeye başladı. Bunu takip eden sabahlarda, nasıl oluyorsa, yaralı ve vahşi doğada kayıp bir şekilde geceleri kendisini bu gizemli yola sokan hedefine ulaşamadan uyanıyordu. Bir şey Kalkamadesi çağırıyor, güçlü bir şey… Uyurgezerliğin kaynağına ulaşamadığı sürece bu güç bir gizem olarak kalacak. Uyurgezere gideceği rota boyunca eşlik edip Kalkamedes’i rüyalarında yürüten şeyin gerçek doğasını gün yüzüne çıkarmak ise bir grup Pathfinder’a düşüyor.
-Selim Uçar-Magus 2
-
-
-


PFS oyun günlerine İLK DEFA GELECEKSENİZ adınız ve soyadınızı, kayıt olmak istediğiniz masayı ve yeni oyuncu olduğunuzu söylemeniz yeterlidir. Aşağıdaki oyunlardan “Seviye: 1″ ile başlayanlar yeni oyuncular için uygundur. Henüz kendi karakterinizi yaratmadıysanız size geçici olarak kullanabileceğiniz hazır bir karakter kağıdı vereceğiz.


-Generic Masalar-

Masa 3: Ahmet Emre
Oyun adı: Amnesia
Kontenjan: 4
Oyuncu tecrübesi: Yok
Sistem: d10
Oyun süresi: tahmini 4 saat

Okul çağına geldiğin zaman ailen seni kenara çeker ve,
-Canım, sen çok özel bir çocuksun... (aslında sen bir ucubesin ve diğer insanlar senden korkuyor.) şeklinde başlayan uzun bir konuşma yaparlar ve seni Sektör III adında bir özel okula yerleştirirler. (ama sen özel bir çocuk olduğunun bile farkında değilsin.)
Evet Sektör III. Aslında "özel" insanları içeri alıp topluma zarar vermelerine engel olmak için kurulmuş bir tımarhane. Başarılar.
Giriş....
Yine sıradan bir gün. Uyandın, (DC: 9) herşey normal. Herzaman ki gibi Sektör III de kahvaltını yapmaya yemekhaneye gittin, (DC: 8) hala herşey normal. Kahvaltını yaptın, sanki bir şey var gözünden kaçan... (DC: 7) yok yok hala her şey normal....
Neyse bir süre sonra jetonun düştü ve farkettin ki özel güçlerin var. Evet şaka değil. Rüya da değil. Dün yoktu ama bugün var.

Oyuncular kendilerine bir özel güç seçebilir ya da hazır bir karakter verebilirim. Karakterler 18 yaşlarında özel bir yeteneği olan (ya da mutant) insanlar. Kız erkek farketmez.

*Facebook sayfasından alıntıdır.

___________________________________________

Duydum ki yarın İTÜ Maslak Kampüsü'nde böyle güzel bir etkinlik varmış. Bunu fırsat bilerekten neden bir Rıhtım buluşması daha düzenlemiyoruz dedi içimdeki organizatör.

Yarın ben UNIKON'da değil(bir ara bir arkadaşa bakıp çıkacağım :D ) ama kampüste olacağım. Gelecek olursa bir çaylayıp iki lafın belini kıralım. :D

2
Sinema / İzleyip de Anlamadığınız Filmler
« : 09 Ocak 2014, 21:34:42 »
Birbirimizi kandırmayalım, hepimizin izleyip de anlayamadığı, yönetmen burda ne diyor yahu, dediği filmler vardır. Neler peki bunlar?

Ben başlayayım:

Tarkovsky - Stalker

Dört defa izledim hala da tam olarak kavrayabilmiş değilim ne oluyor filmde. Tam birşeyin anlamını buldum sanıyorken arkasından bir imge daha geliyor, beynimi allak bullak ediyor.

3
Kraliyet Meydanı / ALINIK - Uzayda Piknik
« : 20 Eylül 2013, 00:18:37 »
Elinde olup da satmak isteyen arkadaşlar varsa bilsinler ki bir alıcı onlardan mesaj bekliyor. :D

4
Tartışma Platformu / Yazmayı Unutmak?
« : 11 Eylül 2013, 21:04:07 »
Yazmak unutulur mu?..

5
Sinema / İzlemeden Ölmeyim vl. Kayıp Rıhtım
« : 23 Nisan 2013, 22:58:09 »
Bunu izlemeden ölmeyin dediğiniz filmler var mı? Neden izlenmesini öneriyorsunuz?

Ben başlayayım:

The Disappearance of Finbar

Hayata tamamen yeni bir bakış açısıyla bakmanızı sağlıyor. Etrafınızda yaşananlar size ne kadar bağlı, hayatınızı siz mi yönetiyorsunuz yoksa herşey sadece kader mi?

6
Duyurular / Öüm Sanat ve Mekan Sempozyumu
« : 28 Ekim 2012, 00:45:28 »
Alıntı
bu yıl 5-7 kasım tarihleri arasında, mimar sinan güzel sanatlar üniversitesinde, pek sevgili hocamız gevher gökçe acar tarafından ve ölüm, sanat ve mekan dersi kapsamında üçüncüsü gerçekleştirilecektir.

''deniz yolaç ve kaybettiğimiz bütün diğer öğrencilerimizin aziz hatıralarına...

sunuş

ölüm bilinci şüphesiz tarih boyunca kültür ve sanat yaratmasında insanoğlunu tetikleyen etkenlerin başında gelmiştir. zygmunt bauman kültürü “insanların farkında oldukları şeyi unutturmaya yönelik incelikli, karşı-anımsatıcı teknik bir aygıt” olarak tanımlarken, kaynağını ölüm bilincine ve ölüm gerçeğini unutma gereksinimine bağlar. ölü gömme ritüelleri, mezar ve mezarlıkların ortaya çıkışı tarihöncesi uzmanları tarafından insanlık eşiğinden geçmenin önkoşulu olarak kabul edilir. ölüm kavramı, insanı hayatın geçiciliği karşısında kalıcı bir şeyler yaratma konusunda uyarmış ve sanat yapıtının doğuşuna zemin hazırlayarak başta plastik sanatlar, edebiyat ve müzik gibi alanlarda olmak üzere sanat yaratımının bütün dallarında estetik yönden en etkileyici yapıtların oluşmasına aracı olmuştur. öte yandan ölüm gerçekleştiğinde, ölüyü dini inançlar çerçevesinde öte dünyaya hazırlama ve aynı zamanda geride kalanların ölüm acısını hafifletme çabalarının sonucu olarak ortaya çıkan mezar anıtları da, gene ölüm ve yaratma arasındaki ilişkinin somut kanıtlarını oluşturur.
“ölüm sanat ve mekân iii sempozyumu'nun amacı, ölüm kavramının gerek birey ve toplumun yaşamındaki, gerekse sanat yaratımındaki yeri ve önemini felsefe, toplum bilimleri ve çeşitli sanat dalları üzerinden irdeleyerek bir kez daha vurgulamak.''

mimar sinan güzel sanatlar üniversitesi fındıklı kampüsü

video konferans salonu [5 kasım 2012]
sedad hakkı eldem oditoryumu [6-7 kasım 2012]

5 kasim 2012 pazartesi

video konferans salonu

11:00- 11:15 açılış

oturum başkanı şebnem uzunarslan

11:15-11:45 levent şentürk demirbaş dolabından dönme dolaba: iktidar, bellek ve ölüm katmanları arasında

11:45-12:15 nurullah ulutaş felsefî bir gerekçeyle ölümü estetize etme sanatı: roman ve intihar

12:15-12:45 fatih danacı korku sinemasında yeniden dirilme konsepti

12:45-13:00 tartışma

13:00-14:00 öğle arası

14:00-14:30 gevher gökçe acar orta asya'dan istanbul'a şamanizm'den islâm'a türklerde ölümün değişen ve değişmeyen yüzü

14:30-15:15 belgesel film gösterimi tibet’in ölüler kitabı

6 kasim 2012 sali

sedad hakkı eldem oditoryumu

oturum başkanı güzin kaya

11:00-11.30 barış özgen şensoy freud’da ölüm ve sanat: imkânlar, sınırlar ve metodoloji

11:30-12:00 erdem ceylan toten-bau-haus: bauhaus’ta ölüm

12:00-12:30 kerem özel şehitlik tasarımında insani boyut: muammer onat karaoğlanoğlu şehitliği

12:30-13:00 zeynep sayın çin’den bizans’a ölüm

13:00-13:15 tartışma

13:15-14:15 öğle arası

oturum başkanı oğuz özer

14:15-14:45 melih başaran maurice blanchot’nun yaşam-ölümöyküsel (bio-thanatographique) metni: ölüm anım

14:45-15:15 ahmet erözenci edebiyatta ölüm-bir kişisel yaklaşım

15:15-15:45 buket akgün karanlık ana tanrıça’nın soyundan gelmek: edebiyat ve sanatta cadılar ve ölüm

15:45-16:00 tartışma

16:00-16:15 kahve arası

16:15-16:45 film gösterimi annabel lee animatör george higham

kostnice [kemiklik] yönetmen jan švankmajer

7 kasim 2012 çarşamba

sedad hakkı eldem oditoryumu

oturum başkanı şükrü aslan

10:30-11:00 tuna erdem sinema ve televizyon dizilerinde nekrofili

11:00-11:30 ercan kesal “bir zamanlar anadolu’da” filminin senaryo yazım sürecinde “ölüm” üzerine okumalar

11:30-12:00 can denizci franz schubert’in ‘kış yolculuğu’ şarkı dizisinde simgesel ev olgusu: yolculuk ve ölüm eğretilemeleri

12:00-12-15 tartışma

12:15-13:30 öğle arası

oturum başkanı aykut köksal

13:30-14:00 haluk çetinkaya antik dünyada ölüm algısı ve sanattaki yansıması

14:00-14:30 filiz özer ata kültünün antik roma sanatına etkisi

14:30-15:00 eva aleksandru şarlak şişli hristiyan mezarlıklarında üslup çeşitliliği

15:00-15:15 tartışma

15:15-15:30 kahve arası

15:30-16:00 yusuf benli ozanların dilinden: halk şiirinde ölüm

16:00-17:00 ağıt icraları yusuf benli, kumru dilber, makbule oral

Ola ki Rıhtım ahalisinden biri ilgilidir bu konularla da gözünden kaçmıştır bu güzel sempozyum diye buraya da bir başlık açayım dedim. :)

Spoiler: Göster
Aynen ekşi'den kopyaladım, başka bir yerde bulamadım herhangi bir metin. :)

7
Sinema / Uluslararası 1001 Belgesel Film Festivali
« : 23 Eylül 2012, 22:22:20 »


15 yıl önce, Türkiye’de belgesel sinemanın üretimini ve izleyici ile buluşmasını sağlamak, belgesel sinemacılar arasında dayanışma ve işbirliğini güçlendirmek üzere 1997 yılında toplanan Belgesel Sinemacılar Konferansı ile ortaya çıkan iki önemli, somut çıktı vardı; BSB-Belgesel Sinemacılar Birliği kuruldu ve Uluslararası 1001 Belgesel Film Festivali başlatıldı.

Festival, 1997 yılından bu yana Türkiye’den ve dünyadan yüzlerce belgesel filme ev sahipliği yaptı. Çok sayıda belgeselciyi ve belgesel kuramcısını seyirciyle buluşturdu. Sinema sanatının evrenselliğini önde tutarak, belgesel sinema aracılığıyla farklı toplumların birbirlerini tanımalarının ve anlamalarının da önünü açarak sıcak bir ortam oluşturdu. Şimdi, “15.1001”de, tüm belgeselciler olarak, gerçeklerimizi ve hayallerimizi bir kez daha paylaşmaya hazırlanıyoruz.

1001 Belgesel Film Festivali’ne katılacak filmlerin seçimi, güçlü ve evrensel bir sinema dili kullanmış olmaları kadar; insanlığı yücelten değerleri, farklı kültürlerin birbirleri yerine geçirilmeden bir aradalıklarını savunmaları; insanlığın gelecek tasarımına katkı sağlamaları; farklı ve derin bakış açıları sunuyor olmaları gibi temel ölçütler çerçevesinde yapılır.

“SİSTEM HATASI”
Festival komitesi, 1001 Belgesel’in 15. Yıl temasını “sistem hatası” olarak belirledi.

Siyaset, ticaret, adalet, milliyet, diyanet  toplumların ve bireylerin özgür seçimlerini günden güne daraltan yeni egemenlik aklının hizmetinde. Tüm nehirlerin yatağı, aynı bataklığa doğru değiştiriliyor. İnsanın ilkel içgüdü, korku ve refleksleri yaşama hakim kılınıyor.  Bilinç, aşırı yüklemeyle tıkanan kanallardan geçip yardıma gelemiyor.

Sistem hata veriyor. Günlük yaşamımıza yoğunlukla giren bilgisayar teknolojisinin “durduğu” ve yeniden başlatılmadan kendini toplayamadığı nokta…  “Sistem hatası” söz konusu aygıtlarda “donanım ve yazılım uyuşmazlığı”, “bellekte yetersizliği”, “sistem aygıtlarına binen aşırı yük” ve benzeri nedenlerle açıklanır. Onarım için önerilen ilk çözüm “ sistemin yeniden başlatılmasıdır.” Sistem, belleğe ulaşımın, bu  veri, bilgi deposuyla alış-verişini  hızlandıracak önlemlerle yeniden yapılandırılır.

“Toplumsal hafıza boşluklarının doldurulmasını, kültürel sürekliliğin sağlanmasını ve doğaya sahip çıkılmasını temel varoluş gerekçesi olarak kabul eden BSB, bütün zamanlara tanıklığın, hayata bilgi ve yaratıcılıkla müdahale etmenin ve geleceğin tasarımının, Belgesel Sinemanın kurumsallaşması ile ivme kazanacağının ayrındadır... (Yarına Ne Kaldı -1997)

 “Kendi kimliğini, kendi dili ve kendi kavramları ve kendi sözcükleri ve kendi kuralları ile açıklamanın arayışı içinde olan BSB, kendi özgürlük alanını yaratmayı ve bağımsızlığını hedef olarak saptarken, düşünme, ifade etme, yaratma, üretme gibi kavramlara ayrım gözetmeden sahip çıkmanın, onları tıkayan kanallar açıldıkça, dünyayı yaşanır kılacağını bilir.... (Yarına Ne Kaldı – 1997)”

Belgesel Sinema ile yeniden başlayalım. Tüm dünyadan sistem hatasını aktaran, belleklerimizi tazeleyen, bilincimizi uyaran gerçek öykülerle; Uluslararası 1001 Belgesel Film Festivalinde buluşmak üzere.

Festival sayfasından alıntıdır.

Resmi site: 1001 Belgesel

___________________________________________________________________________
Festival kapsamındaki gösterimlerin ücretsiz olduğunu belirtmeden geçemeyeceğim. Tam öğrenci dostu. :)

8
Sinema / Filmekimi
« : 23 Eylül 2012, 22:16:07 »


11. FİLMEKİMİ 29 EYLÜL-7 EKİM TARİHLERİNDE

İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından 11. kez düzenlenen Filmekimi, bu yıl sponsorluğunda 29 Eylül-7 Ekim tarihlerinde gerçekleştiriliyor. Filmekimi, geçen yıl olduğu gibi bu yıl da sinema keyfini Ekim ayı boyunca İstanbul'un yanı sıra Türkiye'nin farklı kentlerine taşımaya devam edecek.

İKSV tarafından bu yıl on birincisi düzenlenecek ve sinemaseverlerin her yıl iple çektiği Filmekimi'nde bu yıl, yine sinema dünyasından parlak yapımlar, usta yönetmenlerin dünyanın belli başlı festivallerinde gösterilmiş, ödüller kazanmış son yapıtlarının da aralarında bulunduğu 39 film izleyicilerin karşısına çıkacak. Zengin programıyla Filmekimi, 29 Eylül-7 Ekim tarihlerinde, İstanbul'da 9 gün boyunca Atlas, Beyoğlu ve Nişantaşı Citylife City's olmak üzere 3 sinemada izleyicilerle buluşacak.


Filmekimi bu yıl da Türkiye'nin dört bir köşesini geziyor

11. Filmekimi bu yıl da İstanbul sınırlarını aşarak Türkiye'nin 8 farklı şehrine sinemanın en iyi ve en güncel örneklerini götürecek. Geçen yıl ilk kez İstanbul'a ek olarak beş şehirde daha sinemaseverlerle buluşan Filmekimi gösterimleri, bu yıl Bursa, İzmir, Ankara, Erzurum, Diyarbakır ve Gaziantep'te gerçekleştirilecek. Ayrıca Van ve Batman'da da Filmekimi kapsamında ücretsiz gösterimler yapılacak.
 

İstanbul dışındaki kentlerde, 11. Filmekimi programındaki filmlerinden yapılacak bir seçkinin yanı sıra nisan ayında yapılan 31. İstanbul Film Festivali'nde gösterilen filmlerin de yer aldığı özel bir seçki sunulacak. Filmekimi kapsamında bu yıl Avrupa Birliği MEDIA programının desteği ve Saraybosna, Sofya ve Transilvanya Film Festivalleri'nin işbirliğiyle İstanbul dışında yapılacak

Filmekimi gösterimlerinin tarihleri şöyle:

29 Eylül-1 Ekim   Bursa Korupark Sineması
5-7 Ekim             İzmir Karaca Sineması
12-14 Ekim          Ankara Büyülü Fener Kızılay Sineması ve Erzurum Cinetekno Sineması
19-21 Ekim          Gaziantep Sinepark Nakıp Ali Sineması ve Diyarbakır Avrupa Sineması
 

Filmekimi biletleri ne zaman, nerede?

Filmekimi biletleri, 22 Eylül Cumartesi günü saat 10.30'dan itibaren:

Biletix satış noktaları,
Biletix web sitesi (www.biletix.com),
Biletix çağrı merkezi (0216 556 98 00, 11.00'den itibaren),
Atlas ve Beyoğlu sinemaları gişelerinden satışa sunulacak.
 

Filmekimi'nde hafta içi gündüz seansları (11.00, 13.30, 16.00) sadece 5 TL.

Haftaiçi 19.00 ve 21.30 seansları ile hafta sonu tüm seanslar tam 15, indirimli 10 TL.

Bursa, İzmir, Ankara, Erzurum, Diyarbakır ve Gaziantep'te gerçekleştirilecek gösterimlerin biletleri de 22 Eylül Cumartesi günü aynı kanallardan satışa çıkıyor.

Bursa ve İzmir gösterimlerinin biletleri tam 10, indirimli 8 TL; Ankara gösterimlerinin biletleri tam 11, indirimli 9 TL; Erzurum, Diyarbakır ve Gaziantep gösterimlerinin biletleri ise tam 7, öğrenci 5 TL.

Van ve Batman'da yapılacak gösterimler ücretsiz olacak.

Filmekimi gösterim saatleri, geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi 11.00, 13.30, 16.00, 19.00 ve 21.30.

Ayrıntılı bilgi: Filmekimi

9
Sinema / Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali
« : 18 Eylül 2012, 14:57:48 »


Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi tarafından Başakşehir Belediyesi sponsorluğunda gerçekleşiyor. Festival, son dönem Dünya ve Türkiye sinemasının hukuk, toplum ve adalet ilişkisini işleyen en iyi örneklerinin yer aldığı film seçkisi ve ana tema ekseninde düzenlenen kapsamlı akademik programıyla festival tarihlerinde İstanbul’da izleyicisiyle buluşuyor.
Festival, suç ve adalet ilişkisinin sinemadaki yansımasını toplumlara ulaştırarak, toplumsal bilinci geliştirmek, iletişim, dayanışma ve işbirliğini artırarak toplumsal dönüşüme katkıda bulunmayı; eşitlik bilincini yaygınlaştırmak ve bu yönde duyarlılık yaratmayı; dolayısıyla Türkiye’de demokrasinin gelişimi için çalışmayı amaçlamaktadır.

27 Eylül – 4 Ekim 2012 tarihlerinde İstanbul’da gerçekleşecek olan 2. Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali zengin film seçkisi ve kapsamlı akademik programıyla, izleyici karşısına çıkmaya hazırlanıyor.
Bu yıl festivalin ana teması, toplumumuzda ve dünyada en önemli sorunlardan biri olması nedeniyle, “Kadına Yönelik Şiddet ve Ayrımcılık” olarak belirlendi.

Resmi Site:www.icapff.com

________________________________________________________________________

Geçen sene ilki düzenlenen ve benim bittiği gün haberim olan deli gibi merak ettiğim bir festival. Bir heyecanla bu seneki programı yalayıp yuttum neredeyse her günün filmlerini seçtim. Özellikle temasının da şu güzel ülkenin en büyük yaralarından birini deşmesi iyice heyecanlandırıyor beni. :)

10
Sinema / The Good, The Bad and The Ugly
« : 11 Eylül 2012, 21:18:38 »


Tuco (çirkin), üzerine ödül konulmuş bir kanun kaçağıdır. Keskin nişancı Blondie (iyi) adlı kovboyla işbirliği yaparak kasabaları dolaşmaktadırlar. Tuco'yu kanun adamlarına teslim eden Blondie, ödülü alıp Tuco'yu asılmaktan son anda kurtarmaktadır. Bir kasabada işlerin ters gitmesi üzerine ortaklıkları bozulur. Melekgöz (kötü) lakaplı Sentenza ise Bill Carson adında büyük miktarda altını ele geçirmiş eski bir askerin izini sürmektedir. Tuco'nun çölde Blondie'yi öldürmek üzere olduğu bir anda Bill Carson'la karşılaşmaları tüm planları değiştirir. Carson, altınları İç Savaş'ın hareketli olduğu bir cephede mezarlığa saklamıştır. Ancak Tuco mezarlığın yerini, Blondie ise mezarın adını öğrenebilmiştir. Mecburen işbirliğine tekrar dönen ikili altınları aramaya koyulur. Sonunda üçünün yolu altınların olduğu yerde birleşir.

Yapım:1966 - İtalya,  İspanya,  Almanya,
Tür: Western
Yönetmen: Sergio Leone,
Oyuncular:
Clint Eastwood, Lee Van Cleef, Eli Wallach, Benito Stefanelli, Aldo Giuffre, Mario Brega, Antonio Casas, Rada Rassimov, Aysanoa Runachagua, Román Ariznavarreta, Frank Braña, Romano Puppo, Ricardo Palacios, Saturno Cerra, Nazzareno Natale, Jesús Guzmán, Fortunato Arena, Víctor ısrael, Antonio Casale, Luigi Pistilli, Enrique Santiago, Chelo Alonso, Al Mulock, Livio Lorenzon, Sandro Scarchili, John Bartha, Enzo Petito, Attilio Dottesio, Angelo Novi

__________________________________________________________________________


Bu filmi izlememiş yoktur herhalde. Klasikleşmiş hatta efsaneleşmiş, bunu da sonuna kadar hak etmiş bir filmdir. Sınırlı sinema bilgimle bu film hakkında atıp tutacak değilim ama bir film iki saat bilmem kaç dakika boyunca hiç mi sıkmaz, benim gibi western türünden hiç hazzetmeyen insana bile kendini sayısını unutturacak kadar çok mu izlettirebilir kendini! İzleyin, izletin efendim. :)

11
Güncel / Postcrossing - The postcard crossing project
« : 13 Temmuz 2012, 01:29:36 »


Postcrossing ne mi? Postcrossing bir anda renksiz hayatınıza renk getirecek bir proje. Oturduğunuz yerden size dünyanın çok farklı köşelerini dolaştırabilen bir yer. Bir anda dünyanın dört bir yanından insanlarla iletişime geçebileceğiniz ve dünyanın dört bir yanından onlarca hatta yüzlerce, farklı kültüre sahip, farklı diller konuşan insanla tanışıp dost olabileceğiniz ve aslında onların o kadar da farklı olmadığını, hepimizin aslında insan olduğunu anlayabileceğiniz bir oluşum.

Daha yüzeysel olursak posta kutunuzda fatura, broşür ve diğer aslında hiç gerekli olmayan şeylerin yanında hevesle beklediğiniz ve her defasında size sürpriz olan şeylerin de olmaya başlaması.

Daha da yüzeysel olursak; eğer koleksiyoncu bir yanınız varsa bu işi en kolay yapabileceğiniz site.

Bu kadar laftan sonra ciddileşelim ve ben gerçekten bunun ne olduğunu anlatmaya başlayayım:
Postcrossing, adı üzerinde insanların birbirine kartpostal gönderdiği bir site. Gayet normal birşey buraya kadar. İşi ilginç yapan kısım ise göndereceğiniz kişiyi sitenin tamamen rastgele seçiyor olması, yani siz bir adres talebinde bulunuyorsunuz ve site size dünyanın herhangi bir yerinden herhangi birinin adresini veriyor. Bu adresle beraber size verilen bir de kartpostal kimlik numarası da diyebileceğiniz bir numara da oluyor. Bundan sonra size düşen iş bu kişinin profilini okuyup onun isteklerini de göz önünde bulundurarak bir kartpostal seçmek ve size site tarafından verilmiş kimlik numarasını da kartpostalın üzerine yazıp postalamak. Daha sonra gönderdiğiniz kişi bu kartpostalı alınca üzerinde yazılı kimlik numarasını siteye giriyor ve bundan sonra sizin adresiniz birine veriliyor. Sonra siz dünya tatlısı kartpostallar almaya başlıyorsunuz ve bu böyle bir tutku olarak büyüyüp gidiyor. :)

Kısaca süreç yukarıda anlattığım gibi işliyor. Peki ne işe yarıyor bu; kartpostal gönderiyoruz da başımız göğe mi eriyor? Eh, bu zaten ancak özel ilgisi olanlara yönelik bir uğraş. Hiç tanımadığınız biri için zaman ve para harcıyorsunuz çünkü. Bence kesinlikle buna değiyor. İlk kartpostalımı aldığım zaman yarım saat ağzım kulaklarımda dolaşmıştım. O mutluluk hissini tarif etmeme imkan yok.

Herşey aklınıza yattı diyelim. Üye olmaya karar verdiniz. Ama üyelik formunda sizden açık adres bilgileriniz isteniyor. Bu projeden bahsettiğim insanların ortak tepkisi genellikle "Ama ben internette açık adresimi yayınlamak istemiyorum." oluyor. Yok öyle birşey. Adresiniz kesinlikle ortalıkta dolanmıyor. Uzun bir süredir bu işin içindeyim ve ben bireysel olarak kesinlikle bir sorun yaşamadım, yaşayan da duymadım.  Zaten şöyle düşünürseniz Çin'de biri sizin açık adresinizi bilse ne yapabilir? Şu günlerde mail adreslerinin ele geçirilmesi bile posta adresinin ele geçirilmesinden çok daha tehlikeli bir hale dönüştü. Postcrossing hala ecnebilerin "snail mail" dediği şeyin sürdürülmesine ve tatlı mutlulukların yaşanmasına katkı sağlıyor.

Benim bu kadar laf kalabalığımdan sonra belki kendiniz de bir göz atmak istersiniz siteye, buyrun:
Postcrossing

Ps. Umarım üye olmaya karar verir hayatınızda küçük de olsa bir değişiklik yaratırsınız. Ve umarım üye olduktan sonra "ilk beşçiler" denilen bir heves ilk adreslerini alıp sonra da postalamaya üşenenlerden olmazsınız. Unutmayın ki o adreslerin her birinin ucunda gerçek, etten kemikten bir insan mutlu olmak için bekliyor.[Bu ilk beşçilere çok rastladım da o yüzden yazmadan bu kısmı duramadım.:)]

Son not; eğer kişisel olarak bu konuyla ilgili sorunuz varsa ben sadece bir pm uzaklıktayım. :)

12
Eğlence & Mizah / Rüyalarınız...
« : 25 Ekim 2011, 08:26:12 »
Aradım fakat bulamadım. Başlığı açmamım sebebiyse tabi ki bir rüya.

Dün gece hiçbir anlam veremediğim bir olaylar silsilesinden sonra sevgili Amras Ringeril ve Kahlan Amnell ile rakı balık yaptık. Sohbet, muhabbet çok hoştu.:D

Şimdi sorarım bunun anlamı nedir? En yakın zamanda tekrar buluşulacak olması mı.:D

13
Sinema / Jan Švankmajer
« : 23 Eylül 2011, 08:48:40 »


Jan Švankmajer (d. Prag, 4 Eylül 1934) Çek sürrealist sanatçı, animatör, film direktörü, yönetmen.

Uygulamalı Sanatlar Okulu'nda okudu. Daha sonra Prag Güzel Sanatlar Okulu'da kukla eğitimi aldı. 1964'deki ilk canlandırma filminde oyuncuları, maskeleri ve canlandırmayı birleştirdi. 1972'ye kadar düzenli olarak film üretti (14 kısa film). Resmî politikaya ters düştüğü için yıllarca film yapması engellendi. 1987'de ilk uzun metrajlı canlandırma filmi Alice'i gerçekleştirdi ve Berlin Film Festivali Gümüş Ayı ödülünü kazandı. Birkaç kısa metrajlı filmden sonra ikinci uzun metrajlı filmi Faust'u 1994'te gerçekleştirdi. Bu film gerçeküstücülerin "büyülü kenti" Prag'a bir saygı gösterisidir.

Filmografi
Dimensions of Dialogue
Otesanek Film AfişiApartman Dairesi
(Byt) 35mm / 13' 00" / S&B / Canlandırma 1968 / Çek Cumhuriyeti
Bohemya'da Stalinizmin Sonu (Konec Stalinismu V Cechach)
10' 00" / Renkli 1990
Daire (Byt)
13' 00" / S&B 1968
Diyaloğun Boyutları (Moznosti Dialogu)
35mm / 12' 00" / Renkli / Canlandırma 1982 / Çek Cumhuriyeti
Doğanın Öyküsü (Historia Natural)
09' 00" / Renkli 1967
Jabberwocky ya da Kukla Hubert'in Giysileri (Zvahlav, Aneb Saticky Slameneho Huberta)
13' 00" / Renkli 1971
Karanlık, Işık, Karanlık (Tma, Svetlo, Tma)
10' 00" / Renkli 1989
Leonardo'nun 72 Günlüğü (Leonarduv Denik 72)
12' 00" / Renkli 1973
Otesanek
35mm / 125' 00" / Renkli 2000 / Çek Cumhuriyeti
Punch ve Judy (Rakvickarna)
10' 00" / Renkli 1966
Vesaire (Et Cetera)
07' 00" / Renkli 1966
Zevk Komplocuları (Spiklenci Slasti)
35mm / 75' 00" / Renkli 1996 / Çek Cum.-İsviçre-İngiltere


 Ödülleri


Aparman Dairesi ile Mükemmeliyet Ödülü Brüksel - Büyük Ödül Oberhausen.
Diyaloğun Boyutları ile Altın Ayı Berlin,

Büyük Ödül, FIPRESCI Ödülü,

Festival Tarihinin En İyi Filmi Annecy,

En İyi Canlandırma Filmi, Kültür Vakfı Ödülü Melbourne.
Karanlık, Işık, Karanlık ile En İyi Kısa Film Onur Mansiyonu Berlin.
Otesanek ile Altın Kingsfisher, Don Kişot Ödülü,

Özel Mansiyon Pilsen.
Zevk Komplocuları ile Genç Jüri 1.lik ödülü, Locarno 1996


Resmi sitesi: http://www.jansvankmajer.com/

_____________________________________________________________________________________

Jan Svankmajer'i Faust filmiyle tanıdım. Hayatım boyunca yaşadığım en muhteşem film deneyimiydi diyebilirim. Muhteşem, çünkü öyle anlamak ne mümkün. Bugünün akılda soru işareti bırakan filmleriyle karıştırmamak gerek onun filmlerini. Onun filmlerinde soru işaretleri senaryo değil, filmin kendisidir; kullanılan dekorlardan geçen tek bir sözcüğe, orada bir köşede sesszice durduğunu sandığınız sandalyeye kadar herşey başlı başına çözmeniz gereken bir imgelemdir.

Tarif etmeye fazla da çalışmöamak gerekir bence zira sürrealizmin kendisi sözcüklerle tarif edilemeyecek bir akım. Sürrealizm!in ne olduğunu söyleyebiliriz ama Sürrealizm'in kendisini asla.

Youtube'da kısa film çalışmalarının pek çoğunu bulabilirsiniz. Başlangıç için tavsiyelerim "Food", "Faust", "Jabberwocky" ve "Dimensions of Dialogue"


14
Televizyon / Divine The Series
« : 05 Eylül 2011, 00:09:08 »


Divine yeni başlamış online bir dizi. Başrolünde Supernatural'den tanıdığımız Misha Collins var. Supernatural kariyeri sona erince boş durmak, kendini özlettirmek istememiş olacak ki böyle bir işe girişmiş. Yapımcılar arasında da bulunuyor ayrıca.

Konu bu defa din etrafında dönüyor. Ben fazla konuşmayayım.
Alıntı
A young priest must come to terms with his crisis of faith or risk damnation to the soul of a living miracle. With man's freewill held in the balance, the bloody conflict surrounding the immortal being known as Divine will take him further into his religion than ever he dreamed possible.


İlk bölümü gayet başarılıydı bence. Gelecek bölümlerden de ümitliyim ben. Yayın günleri pazar. Bir aksilik olmazsa bu gece de yeni bölümü yayınlarlar diye umuyorum.

Kısa keselim, bu da sitesi: http://www.divinetheseries.com/

15
Liman Kütüphanesi / Kitap Seçimi Kriterleriniz
« : 10 Temmuz 2011, 19:55:15 »
Okuyacağınız kitaplar seçerken kriterleriniz nelerdir? Bir kitapçıda sadece arka kapağı okuyup mu karar verirsiniz yoksa önceden kitabı okuyanların fikirlerine başvurur musunuz? "Çok satan" sizin için bir ölçü müdür bu konuda yoksa özellikle uzak mı durursunuz çok satanlardan? Bir kitaptaki yüksek kaliteyi neler belirler, dil mi önemli yoksa kurgu mu? Önemli olan yazarın vermek istediği mesaj mı bir kitapta yoksa edebiyat denilen meret için mesaj kaygısına gerek yok mu? vs vs...

Sayfa: [1] 2