Pozitif ayrımcılığın ideal olmayan bir dünyada son derece yararlı olduğu kanaatindeyim. Elbette herşeyde olduğu gibi bunda da yanlış uygulamalar, abartmalar barındıran örnekler bulmak mümkün. Ama bu işin özünü değiştirmiyor. Pozitif ayrımcılık, tarihsel olarak toplum, devlet vb. kesimler tarafından sistematik olarak ezilenlerin, o topluma entegrasyonu ve durumun normalleşmesi açısından itici rol üstlenir. Siyahilere elbette çeşitli ayrıcalıklar tanınmalı. Yıllarca köle olmuş, insan sayılmayan, mal olarak görülen insanlardan bahsediyoruz. Elbette ki gündelik hayata kazanımları açısından desteklenmeli. Katılımlarını arttıracak düzenlemeler yapılılmalı. Kaldı ki hala bu problem çözümden çok uzak. Ülkemizde de eğitime, siyasete, iş gücüne katılım açısından kadınların ekstra teşviki de (varsa öyle birşey!) elzemdir. Çünkü yarı yarıya olan nüfusta bu katılımlar son derece dengesizdir. Başka bir örnekle yaklaşırsak; bir kadının eşine şiddet uygulaması haberdir ve hukuk önünde yaptırımları neyse o uygulanır. Ama tam tersi olan durum, maalesef kroniktir. Buna karşı kamuoyu yaratılır, hukuksal boyutuyla mücadele tek başına yeterli değildir. Algıyla mücadele de gerekir.
En temelinde hukuk önünde eşit olmak paydasında birleşilmeli. Ama bunun yanında yanlış algıları kırmak ve haksızlığa uğrayanların rehabilite edilmesini desteklemek de çok önemli.
Üniversitelerin özerk olduğu ABD'de siyahilere sunulan pozitif ayrımcılığın Harvard, MIT, Stanford, Caltech gibi üniversitelerde direkt öğretim üyelerinden gelen tepkilerin huzursuzluğa (bkz. öğrenci kalitesinden memnun olmamak) sebep olması nedeniyle son birkaç yıldır ek puan sistemine geçildiğini bilmeniz gerekiyordu, önümüzdeki yıllarda bunun da ortadan kalkacağı söyleniyor; çünkü ek puana rağmen bu okullara giren siyahi öğrenci sayısı düşünüldüğünden bile azdır. Burada pozitif ayrımcılığı desteklemek yerine siyahi nüfusun çoğunlukta olduğu bölgelerde başarı düzeyi daha yüksek olabilecek okullar açılmasını önermeniz gerekiyordu. Haksızlığa karşı başka bir haksızlığı savunmanız büyük bir paradoks, nitekim sizin de yüzde üçlük eyalet dışı ve uluslararası kontenjanına girebildiğiniz bir üniversite başvurusunda gökten düşen ek puanlarla ekarte edilerek hayallerinizi sonraki senelere ertelemeniz mümkün olabilirdi.
Avrupa'daki yabancı öğrenci kayırmacılığının eğitimi desteklemekten çok ticaret tabanlı olduğunu bilmiyorsunuz, Fransa'nın yabancı öğrencilere hiçbir ücret talep etmeksizin yurt vermesi, üstelik yurtları parasız olmasına rağmen yurt bursu adı altında ek burs vermeleri kulağa hoş geliyor, değil mi? Bunların hepsi, bizde şu kadar yabancı kökenli öğrenci var, onlara şöyle hizmetler veriyoruz propagandası yapıp daha fazla yabancı öğrenci çekerek her birinden aklınızın alamayacağı kadar paralar alıp kasa doldurmak içindir.
Kadına ve insana şiddetin insani bir boyutu vardır, pozitif ayrımcılıkla ek puan, ek kontenjan alarak şiddet gören bir kadının kendi ayaklarının üstünde durabileceği bir mesleğe sahip olarak yeni bir hayata başlaması mümkündür, olumludur, yalnız uygulamanın kitlesel bir olumlu reaksiyona dönüşeceğini düşünmek ütopik bir hayaldir.
Siz ve diğer erkek arkadaşlarınız dereceyle kazandığınız Sabancı'dan, Bilkent EE'den, ODTÜ EE'den kayıtlarınızı sildirin sizin yerinize bu bölümlerde kadınlar okuyacak deseniz (ki bunu istiyorsunuz) Türkiye'den bir adım öne çıkacak birkaç kadın dışında hiç kimseyi bulamazsınız. Pozitif ayrımcılığını destekleyeceğinize kadınlar bilimden, mühendislikten neden kaçıyor onu açıklamalısınız. Bunun açıklaması olan genelikle erkeklerin egemen olduğu alandır, kadınlar erkeklerden rahatsız oluyordur görüşüne en radikal sosyalist ve en radikal feminist arkadaşlarım dahi gülüp geçiyor.
Böylesi elit, eğitimli insanların yazdığı bir forumda haksızlığı destekleyecek üyelerin karşıma çıkmış olması üzüntü verici bir deneyim oldu. Bir erkek olarak cinsiyetçi küfürleri rahatsız edici, Türkiye'deki kadının konumunu yetersiz buluyorum, ama hiç kimse herhangi bir ideolojinin takipçisi olduğu için haksızlığı destekleyecek kadar körelmiş bir bakış açısına sahip olmamalıdır.
Bakan kızı Hacettepe Tıp'a nakil yapınca da kızmak hataymış demek ki, bundan böyle herkes puanı yetmediği bölümlere kız doğduğu için gökten düşen puanlarla yerleşsin, anlaştık.