Kayıt Ol

İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Konular - voyvoda

Sayfa: [1]
1
Güncel / Gnçtrkcll Temsilcilerini Arıyor!
« : 27 Mart 2012, 23:59:44 »
Merhaba arkadaşlar, Gnçtrkcll bir yarışma düzenliyor ve bu yarışma sonucunda 5 kategoriden birer temsilci seçecek(Kariyer,Alışveriş,Teknoloji,Etkinlik,Tarife).  Her temsilciliğin farklı görevleri var ve hepsi gençlerin isteklerine çözüm bulmak için çalışacak.

Ben de kariyer temsilciliği için aday oldum ve sizden desteklerinizi isteyeceğim :)

http://apps.facebook.com/temsilcim/profile/2919 adresinden destek verebilir ve oradaki iletileri beğenebilirseniz sevinirim.

Bu arada siz de aday olmayı düşünürseniz profillerinizi paylaşın buradan :)



 

2
Unutulmuş Diyarlar / Faerun'un Ünlü Yedi Kızkardeş'i
« : 22 Temmuz 2009, 22:43:37 »
yedi kızkardeş diyarlar'ın en ünlü simalarıdır belki de. her biri büyü tanrıçası mystra'nın seçilmişidir ve faerun üzerinde nüfuzları büyüktür. doğum sırasına göre sıralayarak her birini açıklayalım sizin için;

Sylune: arkadaş canlısı olan sylune karanlık vadi’nin cadısı ünvanıyla bilinir. ayrıca arpçı (harpers) örgütünün bir üyesi ve yedi kızkardeş’in en büyüğüdür. kendisi uzun zaman önce karanlık vadi’ye saldıran kırmızı bir ejderha ile savaşırken ejderhayı yok etmek için burnunun dibinde bir güç asası’sı kırarak büyük bir patlama yaşatmış ama bu patlama da ejderhayla birlikte kendisi de yok olmuştur. ölümü solucanlar yılı adıyla anılan 1356 dr yılıdır.

Ölmeden önce herşeyi gören savras adlı tanrının sihir tanrısı azuth tarafından hapsedilen asasını uzun süre sylune kullanmış ve azuth’un ricasıyla bir zaman sonra asayı geri teslim ederek savras’ın tanrıların arasında tekrardan yer almasına ön ayak olmuştur. savras olayından sonra azuth’un sylune’e olan ilgisi artmış (kimine göre aşka dönüşmüş) ve ölümünden sonra bile hayalet formuna giren sylune’i korumuştur.
           
Sylune öldükten sonra hayalet formuna girip karanlık vadi’yi korumaya devam etmiş, kardeşi storm silverhand’in evinde kalmaya başlamıştır. ölmeden önce yaşadığı vadi’deki evinin her bir taşı nakil taşı görevi görür. yani sylune bu taşlar neredeyse oraya naklolabilir. bu yüzden derinsu, suzail ve gümüşiay şehirlerinde evinin birer taşını bulundurarak istediği zaman o yerlere gidebilir. bu nedenle bir çok arpçı da yanında bu taşlardan birer tane taşıyarak zor durumda sylune’den yardım isteyebilirler.
 
Sylune’e hayalet formundayken biri saldırırsa saldırgan ile sylune arasında azuth’un sembolü olan bir parmağı havaya kalkmış el belirir ve kuru bir erkek sesi “hanımefendiye zarar vermekten vazgeçmeniz akllıca olacaktır!” der. eğer saldırı durdurulmazsa elin parmak ucundan yıldırım okları fırlamaya başlar. bu yıldırım saldırısından sonra el sylune’e dokunur ve onu iyileştirir.




Alustriel Silverhand: Leydi alustriel silverhand, gümüşiay şehrinin seçilmiş yöneticisi ve gümüş topraklar’ın (gümüşiay’ın etrafındaki toprakları -mithral salonu, everlund, adbar kalesi gibi- içine alan bir konfederasyon) yöneticisi ünvanını elinde bulundurur.
 
Çok güçlü bir büyücü, mystra’nın seçilmişi ve yedi kızkardeş’ten biridir. halkına duyduğu düşkünlüğü ve sevgisiyle tanınır, böyle bir sevgi politik güce sahip bir çok insan için garipsenen bir durumdur. bu yüzden alustriel gümüşiay’da çok sevilen biridir, ve halkı ona zarar verecek bir şeyi önleme amacıyla her şeyi seve seve yapabilirler. bilge ve adil bir yönetici olarak bilinir fakat gerektiği zaman acımasız olma konusunda da tereddüt etmez.

Zeki, bilge ve karizmatik bir lider oluşunun dışında ayrıca çok da güzeldir. sustarre’nin at arabası büyüsünü çok sever ve yarattığı alevden bir at arabasıyla ordan oraya uçarken görülebilir.

Her zaman etrafını zafer ve kültürle donatacak elflerin düşmüş krallığı myth drannor gibi bir diyar yaratmak istemiştir. arzularına rağmen, davranış biçiminin kendisine mal edileceğini biliyordu, aynı komşu şehir nesme ile ilişkilerini iyi tutmak için kara elf kolcu drizzt do’urden’i şehir kapısından çevirdiğinde olduğu gibi. ama sonradan drow kolcunun en iyi arkadaşlarından biri olmuştur.




Dove Falconhand: Bir kolcu ve alustriel silverhand’in kız kardeşi olan (ayrıca yedi kızkardeş’ten biri) dove falconhand kılıç kullanmadaki ustalığıyla tanınır. kronolojik olarak, serilerdeki ilk rolü asi drow drizzt do’urden’in peşine düşmekti. bir süre kara elfi takip eden dove ve yol arkadaşları kara elfin davranışlarını çözmek ve iki tane genç barghestin (bir goblin türü) öldürülmesindeki rolü bulmak istemiştir. fakat, dove daha sonra drizzt’in bir zarar teşkil etmediği sonucuna varmış ve takip etmekten vazgeçip rahatça yol almasına izin vermiştir. sonraları, drizzt’in montolio debrouchee’nin bir öğrencisi olduğunu duyunca çok sevinmiş ve “hakeden drow” u öven bir mesaj yollamıştır.

Dove, mithral salonu’nu arayan drizzt’in gümüşiay şehrine kabul edilmemesinin nedenlerinden biriydi. İkisinin de kolcu olması ve daha önce yıllarca dove’un kara elfi takip etmiş olması gibi sebeplerden dolayı dove, drizzt’le tanışmak istemiş fakat alustriel o an için izin vermemiştir.



Storm Silverhand: arpçıların lideri ve çok sevilen bir karakter olan ünlü storm silverhand aynı zamanda bir sihirbaz (sorcerer) ve karanlık vadi'nin ozanı'dır. her ozan gibi bazen aklı bir karış havada da olsa tüm gücüyle anavatanını ve halkını korumayı kendine görev bilen biridir. yedi kızkardeş'ten biri olan storm, elminster tarafından da çok sevilir, yedi kızkardeşin en güzeli olarak bilinir. kral azoun obaskyr ile sırdaşı ünlü büyücü vangerdahast'ın storm'la direk bağlantılı konuşmaları ise ünlüdür.



Laeral Silverhand Arunsun: Derinsu'yun büyücü leydisi olarak tanınır. bir zamanlar içinde ölülerin tanrısı myrkul'un özü bulunan boynuzların tacı adlı güçlü nesne yüzünden laeral'in zihni ele geçirilmiştir. zihni ele geçirilen laeral kendi dostlarını öldürmüş fakat daha sonra khelben tarafından kurtarılıp zihni yerine getirilmiştir. daha sonra birbirlerine aşık olan khelben ve laeral, derinsu'daki karaasa kulesi'nde yaşamaya başladılar. laeral eşi khelben ile arpçılar'dan ayrılan ve onlara muhalif olan ayyıldız örgütüne liderlik ettiler. böylece şehirlerin ve kuzey diyarları'nın kaderini değiştirerek düzeltmeyi umuyorlardı.

Laeral, kolcu dornal silverhand'den doğan ve yedi kızkaerdeş olarak bilinen yedi dişi büyükullanıcısından biridir.
laeral'in insan ırkından maura adlı bir kızı vardır. fakat bu kıza boynuzların tacı adlı nesnenin etkisi altındayken gebe kaldığı için babası bilinmemektedir. maura daha sonra bakiyer'in prensi lamruil'e aşık olur ve şuan onla beraber oturmaktadır.




Alassra Silverhand: Simbul olarak bilinen alassra silverhand unutulmuş diyarlar'ın en güçlü büyü kullanıcılarından ve yedi kızkardeş'ten biridir. aglarond'un cadı kraliçesi ünvanıyla bilinen simbul, mystra'nın seçilmişidir. the simbul karakteri ed greenwood'un kaleme aldığı birçok eserde -özellikle elminster cehennemde adlı eserinde- yer almaktadır. ayrıca lynn abbey'in yazdığı the simbul'un hediyesi adlı romanda direk olarak bahsedilmektedir.

Vahşi, ne yapacağı tahmin edilemeyen ve aniden öfke krizine girebilen bir karaktere sahip olan simbul çok güçlü bir sihirbazdır. faerun'un doğusundaki bir millet olan aglarond'un yöneticisidir ama halkının bir çoğu onun dikkatsizliğinden ve garip mizacından dolayı korkarlar. ayrıca unutulmuş diyarlar'ın çokca popüler karakteri elminster'ın sevgilisidir.
the simbul diğer kızkardeşleri gibi dornal silverhand ve elue'nin kızıdır. annesinin ölümünden sonra, genç alassra'nın sorumluluğu büyü tanrıçası mystra tarafından rashemen cadılarına verilmiştir. ayrıca mystra cadılara rashemen'i yönetmeleri ve thay saldırılarından korunmaları için büyüler bahşetti.

Simbul cadılardan ayrıldıktan sonra alemleri gezmeye başladı. 400 sene gibi bir zaman zarfı içinde nereleri gezdiğine dair çok az şey bilinir. mystra'nın  simbul'un eşi (iddiaya göre başka bir alemden bir büyücü) öldüğünde ona kendisini göstererek seçilmişi olduğunu belirttiği söylenir.

Simbul ortaya aniden, daha alt düzeyde bir sihirbaz ve aglarond'un yöneticisi olan ilione'in çırağı olarak oraya çıktı. yuirwood'a elflerden önce yerleşmiş olan ve kalıntılarının ormanın derinliklerinde hala bulunabildiği ilkel insan kabilelerinin tanrısı tarafından "the simbul" lakabı takılmıştır.

Ilione, simbul'u varisi olarak gösterdi. ilione'nin ölümü üzerine aglarond tahtına simbul geçti. elminster, simbul'u yüzyılı geçik bir süre sonra tanıdı ve onun aşkı simbul'un ani öfke patlamalarını azaltmasında yardımcı oldu fakat simbul hala verebileceği hasarın ölçüsü bakımından korkulur. ayrıca mystra'nın, elminster'ı cehennemden kurtarması için gönderdiği kişi de simbul'dur. cormyr'in kralı dördüncü azoun onu hep şöyle tanımlar, "iyi bir arkadaş ama ölümcül bir düşman."

Alassra Silverhand'in lakabı olan "simbul" kelimesi kadim aglarond dilinde "dikkatli savaşçı-büyücü" anlamına gelmektedir ve alassra bu lakabının belirttiği rolü çok iyi oynamaktadır. onun sadece varlığı bile thay'ın kızıl büyücüleri'nin aglarond'a saldırmamaları için gereken şeydir. kendisini bir savaşın ortasına attığında, verdiği hasarın ölçüsü korkunç şeylere neden olmaktadır. diğer düşmanlarına ibret olsun diye bazen tek bir büyü, düşmanını öldürmeye yetecekken üstüne tüm büyülerini yağdırır. aklı başında hiçbir kızıl büyücü simbul'la yüzleşmeyi aklından geçirmez, ve bazen aglarond'un bahsi bile korkuyla irkilmelerini sağlar, çünkü herkes onun deli olduğunu düşünür.




Qilue Veladorn: Qilue Veladorn yedi kızkardeş'ten yedincisi yani sonuncusudur. doğumundan hemen önce annesi dornal silverhand içindeki ilahi güce daha fazla dayanamayıp ölünce mystra panikleyip çocuğu büyüyle yaşatmaya başlar ve bu arada uygun bir hamile kadın arama başlamıştır. kısa süre sonra mystra, karanlıkaltı'ndan yüzeye çıkan ve eilistraee'ye tapan bir drow elfi grubu ve onun rahibesini farkeder. rahibenin doğmamış çocuğu seyahatin zorlukları nedeniyle ölmüştür. eilistraee de karnındaki çocuk rahibeyi zehirlemeden onu nasıl kurtaracağını kara kara düşünmektedir. mystra kendini eilistraee'ye gösterir ve doğmamış çocuğu rahibenin karnındaki ölmüş olanla değiştirmeyi önerir. eilistraee bu öneriyi kabul eder ve böylece qilue veladorn doğar.
qilue veladorn tüm iyi kalpli drow elflerinin tanrısı olan eilistraee'nin bir drow rahibesidir ve eilistraee ile mystra olmak üzere iki güce hizmet eder. her iki tanrıçanın seçilmişi olarak derinsu'yun altındaki yeraltı mekanı olan ve dağaltı olarak bilinen bölgede, yine yeraltında bulunan skullport şehrinin hemen yanındaki promenade adlı tapınak kompleksini yönetir.



Çeviri: Chaos_Lord


3
Unutulmuş Diyarlar / Githyanki-Githzerai
« : 20 Temmuz 2009, 02:52:30 »
GITHZERAI

Githzerai’lar, genel olarak Limbo düzleminde yaşayan ve bir zamanlar insan olan bir ırktır.
Githzerai’lar doğuştan bazı büyülere karşı dirence ve psişik güçlere sahiptirler. Dövüş eğitime eğilimleri vardır ve çoğu, ruhban olarak savaşır.

Spoiler: Göster

 
Githzeria Toplumu

Githzerai halkı, dinine bağlı ve iç gözlemcidir. Bir kısım githzerai doğal büyü dirençlerini kaybedip büyücü olmayı seçerken, bir kısım ruhban eğitimi alır. Bazı çok yetenekli githzerailar ise, dövüşlerini büyü ve psişik güçleri ile birleştiren zerth’lere dönüşürler. Ayrıca zerth’ler, dini liderlik gibi githzerai toplumunda önemli yeri olan bir konuma sahiptirler. Kuzenleri ve aynı zamanda düşmanları olan Githyanki’ler gibi Githzeria’lar da, nefret edilen Illithid’leri bulmak ve öldürmek için av grupları oluştururlar. Githzerai’lar çoğunlukla Limbo kaosunda, psişik ve ruhsal güçlerini kullanarak düzlemin kaos girdabından oluşturdukları kalelerde ve manastırlarda yaşarlar.

Spoiler: Göster


Tarih

Githzerai’lar ve Githyanki’ler, önceden “İnsan” olarak tabir edilen bir ırktı. İllithid’lerin esiri ve köleleriydiler ve bir çok yıllar boyunca tam bir köle gibi çalıştılar. İnsan ırkından biri ve Githzerai’ların Tanrı-vari figürü olan Zerthimon, gerçek kişisel farkındalığa ve İllithid’lerin zihinsel zincirlerine karşı dayanıklılığa sahip olan ilk İnsan’dı. Zerthimon, diğerlerinin hallerinin farkına varmalarını sağladı ve de onlara illithid’lere nasıl karşı koyacaklarını gösterdi. Yeteri kadar insanı kendine getirme işlemi gizlice, uzun bir zaman yürütüldü, öyle ki illithid’lere karşı tam bir ayaklanma çıkarıldı. İnsan ırkı başarılı oldu ve Kavruk Düzlükler üzerindeki illithid krallığından (bazılarının söylediğine göre çoklu evrende şimdiye kadar kurulmuş en güçlü krallık) arta kalan her şeyi yok etti.

Bu başarının ışığında, isyanın lideri ve bir savaş kraliçesi olan Gith, İnsan’ların çoklu evrende geriye kalan tüm Illithid’leri bulup yok edinceye kadar dinlenemeyeceklerini: ondan sonra ise İnsan’ların, var olan tüm düzlemlere hükmetmekte ve diğer tüm ırklara savaş açmakta serbest olacaklarını söylemiştir.

Birçok kişinin kalbi bu amacı paylaşmıştı. Zerthimon ise İnsan’ların zaten özgürlüğü tattığını ve ırklarına gelen hasarı onarmaya başlamaları gerektiğini savundu. O da birçok İnsan’ın kalbinin paylaştığı bir amacı dile getirmişti. Ama Gith kendisininkinin tek yol olduğu ve bu konuda “aynı gökyüzünün altında” olacakları konusunda ısrarlıydı.

O vakit Zerthimon, Gith’e “iki tane gökyüzü olamayacağını” söylemiştir. Ve bu da, İnsan’ları githyanki ve githzerai ırklarına ayıran savaşın ilanı, “İki Gökyüzü’nün Beyanı” olarak bilinmiştir. Savaş, Kavruk Düzlükler’de yapıldı ve Githzerai’lar Limbo kaosuna geri çekilirken Githyanki’ler de Astral Deniz’e çekilmişlerdir. İki ırk o zamandan beri düşmanlığı sürdürmüştür.



GITHYANKI

Githyanki’ler astral denizde yaşayan ve bir zamanlar İnsan olan bir ırktır.

Tüm Githyanki çocukları küçük telekinetik yeteneklere sahiptirler, fakat biraz çalışma ile yeteneklerini geliştirilebilirler. Githyankiler genellikle psişik güçler yerine büyücülüğü tercih ederler.

Spoiler: Göster


Githyanki Toplumu

Githyanki toplumu, hem erkeklerin hem de kadınların ağırlıklı olarak büyü ve dövüşte geliştiği savaşçı bir toplumdur. Birbirlerine sadık olmaları rağmen, aşırı derece de bireyseldirler. İllithid kalelerine baskın yapmak, dini bir tören gibi değerlendirilir.

Sonsuz Astral Düzlem’de yaşarlar. Githyanki’ler hem düzlemin içine düşmüş maddelerden yaptıkları kalelerde hem de tanrı-adaların(ölü tanrıların büyük taştan cesetleri) üzerine kurulu şehirlerde yaşarlar.  Başkent ve en büyük şehir olan Tu’narath, ‘Hiçlikteki Tek’ olarak bilinen bir ölü güçten oluşan tanrı-adanın üzerine kuruludur.

Githyanki’ler "Tir'su" adlı özel bir yazı formu kullanırlar. Bu form; kelimelerin düz bir şekilde değil de daireler şeklinde oluştuğu; bir kelimenin harflerinin tepeden saat yönünde dizildiği bir alfabetik run setidir. Cümleler bu halka serileriyle oluşur. Runlara mistik anlamlar yüklendiğinden, Githyanki’ler  büyülü asalar ve semboller üretirken tir’su’yu kullanırlar.

Spoiler: Göster


Tarih

Githyanki’lerin ataları, illithid’lerin zihinsel olarak bağlanıp yönettiği, muazzam krallıkları’nın bel kemiği gibi çalıştırdıkları köle insanlardı. Nihayetinde, efendilerinin zihin kontrolüne karşı zihinsel direnç kazandıktan sonra köleler isyan çıkardı ve böylece de illithid krallığının sonu gelmiş oldu.

Tek başına illithid ırkının yok edilmesi onları tatmin etmedi ve savaş onları tekrar köle yapabilecek her ırka karşı yayıldı. “İki Gökyüzü’nün Beyanı”nda, bir zamanlar köle olan ırk,  githyanki’lere ve githyanki’ler tarafından, illithidlerin gizli kalelerine geri çekilmelerine göz yumma ihanetleri yüzünden, nefret edilen githzerai’lara parçalandı. O zamandan beri iki ırk birbiriyle savaş halindedirler.


Çeviri: Voyvoda & Nefertari

4
Müzik Haberleri / Placebo'dan Yeni Albüm- Battle for the Sun
« : 29 Haziran 2009, 21:25:54 »


8 Haziran'da Placebo "Battle for the Sun" adlı 6. albumunu çıkardı.
 
1.    "Kitty Litter"      
2.    "Ashtray Heart"      
3.    "Battle for the Sun"
4.    "For What It's Worth"
5.    "Devil in the Details"   
6.    "Bright Lights" 
7.    "Speak in Tongues"
8.    "The Never-Ending Why"   
9.    "Julien"      
10.    "Happy You're Gone"      
11.    "Breathe Underwater" 
12.    "Come Undone"   
13.    "Kings of Medicine" 

----------------------------------------------

Eski albumlerine oranla bu albumunu çok beğendim diyemem ama battle for the sun şarkısını tavsiye edebilirim.

5
Çizgi & Anime / Basilisk
« : 16 Eylül 2008, 20:37:03 »
                       

Animenin konusu iki Japon ninja kabilesinin birbiriyle savaşıdır.İki kabilenin reisi birbirine aşıktır fakat birbirlerini eninde sonunda öldürmek zorunda kalacaklardır.

Yüzyıllarca süregelmiş bu kan davasının önüne Hattori Hanzo'nun koyduğu saldırmazlık anlaşması geçmiştir.Ancak tahtı devralmış olan Shogun İehatsu bu saldırmazlık anlaşmasını fes etmiştir.Bunun amacı sıradaki Shogun'u belirlemektir.Her iki klan da(İga ve Kouga)farklı bir varisi temsil etmektedir.Kabilelerin en önemli 10 ninjasının ismi ninja kan davası sicili adı verilen parşömende yazılıdır.Ölen ninjaların adı kendi kendi kanıyla silinir.Tüm ninjaları ölen kabile yenilmiş sayılır ve temsil ettiği varis Shogunluğa yükselemez.

Kouga 10'lusu:

Kouga Gennosuke

Kouga kabilesinin reisidir.Ninja tekniği olan kem göz tekniği sayesinde kendisine art niyetle yaklaşan birisinin saldırısını ayna gibi saldırana geri çevirir.

Kouga Danjo

Gennosuke'nin dedesidir.Tekniği anime boyunca açıklanmamıştır.

Muroga Hyouma

Gennosukenin dayısı ve eğitmenidir.Gennosuke ile aynı tekniği kullanmaktadır.

Kagerou

Gennosuke'ye sırılsıklam aşıktır.Ancak bir erkekle temas ettiğinde nefesi zehre dönüşmektedir.

Kisaragi Saemon

Kouga için önemli hizmetler vermiş bir ninjadır.başkalarının kılığına girme ve sesini taklit etme yeteneğine sahiptir.

Kasumi Gyoubu

Babası İga tarafından öldürüldüğü için İga'dan nefret etmektedir.Duvarların ve yerin içine girebilme yeteneğine sahiptir.

Okoi

Saemon'un kız kardeşitir.insanlara temas ettiğinde onların kanını kendine çeker.Böylece temas ettiği yerden insanlara yapışır.Ayrıca birinin kanını emdiğinde o kişi ölür.

Udono Jousuke

Kougadaki en sapık ninjadır.Esneklik yeteneği sayesinde kendisine vurulduğunda etkilenmez.

Jimushi Jubei

Kolları ve bacakları yoktur fakat bir köstebek gibi yerde hareket edebilir. Dilini uzatma yeteneği sayesinde her zaman karnının içinde taşıdığı kılıcı çıkarır ve kurbanına saplar.

Kazamachi Shogen

Örümceğimsi ninjadır.Özel yeteneği dilindeki bir delikten attığı örümcek ağına benzer tutkal kadar yapışkan balgamıdır.


İga 10'lusu:

Oboro

İga kabilesinin lideri.Gizem gözü tekniği sayesinde başkalarının ninja tekniğini etkisiz hale getirebilir.

Ogen

Oboro'nun büyükannesi.Tekniği anime boyunca açıklanmamıştır.

Yakushiji Tenzen

Oboro zayıf bir lider olduğu için kabilenin lideri gibi davranıyor.Animedeki en iyi entrika kurucusu.Ninja tekniği ise kafası bedeninden ayrılmadıkça ölmemesidir.

Akeginu

Oboro'ya en yakın kişi.Tekniği ise vücudundan kanlar çıkararak bunların arasında gizlenmesidir.

Chikuma Koshirou

Oboro'ya aşıktır.Yanında taşıdığı oraklar bumerang özelliğine sahiptir.Ninja tekniği iset hortum yaratabilmesidir.

Amayo Jingoro

İga'nın en önemsiz ninjalarından biri.Lakin birini öldürmüştür.Ninja tekniği ise tuza temas ettiğinde eriyerek suya temas edince normale dönmesidir.

Mino Nenki

Kurnaz bir ninjadır.Kullandığı ninja tekniği ise vücudundaki kılları uzatabilmesidir.

Hotarubi

Nenkiyle iyi bir takım oluşturuyor.Ninja tekniği kendine ait yılan ve kelebekler çıkarabilmesidir.

Yashamaru

Hotarubinin sevgilisi.Özel gücü vücudunun her yerini kaplayan keskin tellerdir..

Azuki Rousai

Yaşlı ancak güçlü bir ninja.kollarını ve bacaklarını uzatabilme yeteneğine sahiptir.


----------------------------------------------------------------------------------

Ayrıca Basilisk animesini "Shinobi" adlı bir filmi de vardır.



Özet

Bir zamanlar yetenekleri ile kimsenin baş edemeyeceği karanlığın insanları vardı. Sadece savaşmak için yaşayan bu gölgelerin savaşçıları “Shinobi” olarak bilinirlerdi. Iga ve Koga iki köyün ninja soylarıydı. Her iki boyunda farklı üstünlükleri vardı. Her iki boyda 400 yıl boyunca Shinobi’nin gizemli sanatları ile sayısız ninja yetiştirmişlerdi.Yüzyıllar süren savaşlardan sonra topraklara barış gelir ve Shinobi boyundan gelen bir adam bir başka boydan kızla tanışır ve hikayemiz burada başlar


6
tanıtım

lolth, drowlar tarafından tapınan bir tanrıça ayrıca iblistir; örümcekgillerin üzerinde çok büyük bir güce sahiptir ve onlara zalimlik derecesinde düşkündür. karanlığın, drowların, şeytani işlerin, örümceklerin, suikastçilerin ve kaousun tanrıçası olan lolth düzenbazlık ve hakimiyetle kara elflerin beğenisini kazandı ve rahibelerin en güçlü olduğu, sadece güçlülerin yaşayabileceği, kendi parmağıyla oynatabileceğin bir toplum oluşturarak kendisini onların tek t anrısı olarak belirledi. onu hayalkırıklığınna uğratan bir çok hizmetkar (kaprisli tanrıçayı hayalkırıklığına uğratmanın yolları saymakla bitmez) ya katledildiler ya  da driderlara (at adamlara benzeyen ama yarı drow yarı örümcek olan yaratıklar) dönüştürüldüler. lolth aynı zamanda şekildeğiştirici bir tanar’ri ırkı olan yochlollar tarafından da tapındı.

lolth ‘chaotic evil’ olan bir orta düzey tanrıçasıdır. sembolü, örümcek ağından sallanan dişi kafalı siyah bir örümcektir. İkamet ettiği yer ise devasa bir örümcek ağından oluşan ve komutasında bir sürü mistik yaratığın bulunduğu İblisağı oyuğu’dur. lolth’un bu diyardaki konutu hareket edebilen örümcek şekilli demirden bir kaledir. dungeons & dragons evrenine göre İblisağı oyuğu bir dış alem olan abyss’in 66 katındaki yerdir. forgotten realms’in ‘campaign setting’ine göre ise İblisağı oyuğu başlı başına bir alemdir.

lloth’un tarihteki yeri

lolth faerun varolmadan çok önce seldarin’de (elf tanrı ve tanrıçalarının oluşturduğu birlik) alt düzeyde bir elf tanrıçasıydı. o zamanlarda ismi araushnee olan lolth, kader’in örücüsü olarak da bilinirdi. araushnee bu küçük rolle zamanla elflerin baş tanrısı olan corellon larethian’ın gönlünü kazandı. İlişkileri sonucunda her ikisi de tanrıça ve tanrı olan ellistraee ile vhaeraun dünyaya geldi. fakat arushnee kıskanç bir düzenbazdı ve corellon üzerindeki etkisi fazla sürmedi. corellon’un eşini ortadan kaldırıp, tanrıların ikamet ettiği yer olan arvandor’u kontrolü altına almak için corellon’un baş düşmanı orkların tanrısı gruumsh ile birlik oldu ve corellon’un aşığı pozisyonunu kullanarak ona suikast girişiminde bulundu. seldarine’in İlk üyesi’ne yapılan bu suikast girişimi başarısızlıkla sonuçlandı, ve daha da kötüsü, araushnee’den uzun süreden beri şüphelenen ve seldarine’in en güçlü tanrıçası olan sehanine moonbow bu suikasti anladı ve araushnee’ye karşı koydu. araushnee o tanrıçayı da hapsetme girişiminde bulundu. birçok üst düzey ve alt düzey orc, goblin, kobold, dev, ogre ve benzeri yaratıkların tanrılarıyla araushnee, gruumsh ile oğlu vhaeraun birleşti. zalim tanrı malar, buz kraliçesi auril ve ilk iblis ghaunadaur’un da aralarında bulunduğu bu tanrılar ordusu, corellon ve aralarında araushnee’nin kızı ellistraee de bulunan seldarine’in geri kalanıyla yüzleşmek için arvandor’a yürüyüşe geçtiler.

araushnee ve vhaeraun, corellon’a seldarine için bu orduyla savaşacaklarına dair yalanlar söyleyerek düşmana el altından yardım ettiler, ama sehanine moonbow hapsedildiği yerden kaçmayı başarabildi ve aşığının ihanetini corellon’a birbir anlattı. düşman tanrılar seldarine’in gücüyle ve arvandor’un peri tanrılarının yardımıyla geri sürüldüler, corellon ise araushnee ile yüzleşti. araushnee tanrıyı öldürmeye çalıştı, ama bu sefer sehanine, hanali celanil ve aerdrie faenya da bu savaş katılarak tüm güçlerini birleştirdiler ve corellon’un  yeni eşi olan angharradh’ı oluşturdular. angharradh araushnee’yi kolaylıkla defetti. kalbi kırılmış corellon araushnee’yi örümcek bedenli iğrenç bir iblise dönüştürerek lolth ismini verdi ve lolth’u abyss’e sürdü. ayrıca vhaeraun’u ve her ne kadar masumluğundan haberi olsa da ellistraee’yi de lolth’un peşinde abyss’e sürdü.

Lolth abyss’te birçok planının başarısızlığa uğradı binlerce yılın ardından ilk iblis ghaunadaur’u kışkırtıp öfkesini arttırarak iblisin birçok kulunun sezgisinin yokolmasına neden oldu. fakat, lolth, corellon ve seldarine birliğine duyduğu intikam isteğini gerçekleştirme planları içindeyken iblisin ölümlüler üzerinde gücünü görerek iblis gibi kendisine ölümlü kullar aramaya başladı ve en sonunda çeşitli dünyalarda ama özellikle abeir toril’de ikamet eden kara elfleri buldu. lolth kara elf kulları ile diğer elflerin arasını açtı ve kara elfleri tüm elf tarihindeki en kanlı savaşlar olan taç savaşları’na sürükledi, ardından kara elfler bu savaş yüzünden cezalandırılarak corellon tarafından karanlıkaltı’na sürüldü, corellon’un kalbi tekrar kırılmış, lolth ise intikamının bir kısmını almayı başarmıştı. çünkü bu savaşlarda hem elflerin ormanları yanmış, onbinlerce elf ölmüş ve daha da önemlisi corellon’un kulları olan kara elfleri kendisine çekmişti. lloth’un liderliğinde drowlar yer altında şehirler buldular. bunların en önemlilerinden biri lolth rahibesi olan soysuz menzoberra tarafından bulunan menzoberranzan’dır. örümcek kralice içlerinde annesinden nefret eden vhaeraun, isteksiz bir şekilde katılan ghaunadaur, sonradan babası corellon’un yanına dönüp iyi drowların tanrıçası olan ellistrae, başka bir dünyanın drowu olup sonradan bir yaşayan ölü tanrısı olan ve faerun’a gelip tanrı orcus’u yerinden eden kiaransalee ve lolth’un ilahi hizmetkarı olan vhaeraun’un oğlu selvetarm’ın da bulunduğu kara seldarine’in lideri oldu.



Çeviri: ChAoS_LoRd

7
Unutulmuş Diyarlar / Netheril ve Başbüyücülerİ
« : 16 Eylül 2008, 19:09:33 »
İlk çağ

yaklaşık 5200 yıl önce, şimdi anauroch adıyla bilinen muazzam büyüklükteki çöl göllerle, nehirlerle, ormanlarla ve kırlarla kaplı verimli ve yeşil bir alandı. göllerin etrafındaki bazı balıkçı kasabaları ortak bir koruma birliği oluşturmak için müttefik oldular ve yeni oluşturdukları ülkelerine netheril adını verdiler. en sonunda bu genç ülke yakındaki düşmanları ya geri sürdü ya da yok etti ve sınırlarını genişleterek elflerle komşu olma durumuna getirdi. elfler, netheril insanına gizemli büyüleri öğrettiler, ve netherilliler bu öğretileri şaşırtıcı bir kabiliyetle aldılar. halktan her kişi büyü konusunda eğitim almaya başladı ve en azından büyü yapımının temellerini öğrenmiş oldular. büyüye kabiliyetleri olan ve ‘gizemliler’ (elflerin öğrettiği büyüler olan gizem ‘arcane’ büyülerini yapanlar anlamında) adıyla bilinen kişiler soyluların ardından ikinci sıraya geçerek ve hatta ruhban sınıfına bile üstünlük sağlayarak çok güçlü politik bir grup oldular. İlk büyülerin öğrenildiği bu dönemin netheril insanları dönemi netheril’im İlk çağı olarak nitelendirdi, ama insanların eğitimi sadece bir başlangıçtı.

nether çağı

netheril’in kuruluşundan üçyüz yıl sonra, sadece kaşif adıyla bilinen bir maceracı insan olmayan eski bir ırkın medeniyetinin harabelerini keşfetti. harabenin içinde ise her biri çok güçlü bir büyünün anahtarı olan, kullanımı ve öğrenimiyle ilgili bilgilerin bulunduğu altınla kaplı yüz tane büyü parşömeni buldu. daha sonra bu parşömenleri (anavatanı için bu parşömenleri ‘nether parşömenleri’ olarak adlandırmıştır) netheril’e getirdi ve ‘gizemliler’ grubuyla paylaştı. bu grup parşömenlerin içeriğini tüm halka dağıttı. bunun üzerine bir kez daha büyüsel araştırmalar tavana vurdu – fani yaratıkların olabileceğine inandığı herşey bir bir olmaya başladı. bu dönemde, yani nether çağı’nda, birçok yeni büyülü nesneler ve yenilikçi büyüler yaratıldı. bu zaman zarfı içinde, netherilliler cüce krallığı delzoun ile temas kurdular ve müzakerelerle geçen birkaç yılın ardından, aralarında kazançlı ve barışçıl bir ticari dostluk kurdular.

mythallar çağı

netheril’de ortaya çıkan en büyük icat belki de büyü imparatorluğu netheril’in tüm insanlarının hayatlarını sonsuza kadar değiştirecek bir büyülü alet olan ‘mythallar’dı. İlk olarak netheril’in kuruluşundan sekizyüz yıl önce yaratılmıştır. bir mythallar 150 ayak çapındaki tüm bölgeye büyülü batarya görevi gören ve şeffaf bir şekilde parlayan kristaldi, çok muazzam büyüklükteki bir gücü içine çeker ve bu gücü bir mil uzaklıktaki her yere yollardı. bu yerler içinde, diğer büyülü nesneler büyü kaynaklarıyla direk temas kurması gerekliliği yerine bu yollanan enerjiyi kendileri çekebilirlerdi. böylece bu büyülü nesneleri yaratan kişiler işlerini daha çabuk bitirirler, buna rağmen daha etkili ve daha ucuz büyülü nesneler yaratırlardı. bu sözde-büyülü nesneler (mythallardan uzakta çalışmayan nesneler) aniden bir mücevher kadar yaygınlaştı, hatta netheril halkının sıradan kesimi bile hayatlarını kolaylaştırmak için güçlü ve kompleks büyülere başvurmaya başladılar. artık yapılacak fazla işleri olmadığı için netheril halkı hayatlarına eğlence getirmek için büyünün katıksız gücüyle değerli madenlerden yapılma uçan heykeller ve garip şekilli güzel binalar yaparak sanata ve mimariye önem vermeye başladılar. 

mythalların yaratılmasının en önemli sonucu uçan şehirlerdi. netheril gizem büyücülerinin en güçlüleri toplanarak büyü yardımıyla bir dağın zirvesini keserek dağı ters çevirdiler ve mythalları ters çevrilmiş dağın düz kesimine dikerek mythalların devasa bir kaya yığınını havada tutabilme özelliğinden faydalanmış oldular. daha sonra bu büyücüler bu uçan ters dağların üzerine binalar kurdular, böylece uçan şehirler oluşmuş oldu. en sonunda bu olay birinin gökte bir düzine uçan şehri görebileceği duruma geldi, ve bu şehirleri ayakta tutan gücü yaratmış olan büyücüler bu uçan şehirlere yerleştiler. bu uçan şehirler netheril’in gücünü ve zaferini ortaya koyan en yüce unsurlardı.

gümüş çağ

göğü kaplayan muazzam şehirlerin oluşmasıyla, netheril’in ‘gizemli’ büyücüleri –baş büyücüleri- yaşamlarında oluşan kalabalığın sınırları bile aşmasından korkarak bu sınırları genişletme kararını aldılar. doğudaki bir zamanlar müttefikleri olan elfler ile daima savaştıkları güney ork kabilelerini göz ardı ederek topraklarını batıya yani henüz gizem büyülerini öğrenmemiş olan barbar insanların topraklarına doğru genişletmeyi seçtiler. netherilliler komşularına casusluk yapmalarına izin verecek ve onlar için ticaret kervanlarını koruyacak olan barbarlarla anlaşma yaparak sınırları dışına bol askerli ileri karakollar kurdular. bu karakollar çok iyi korunmak zorundaydı çünkü bir mythalların yakınlarında değillerdi, bu yüzden ‘gizem’ büyücüleri mythalların uzağında da çalışan birkaç büyülü alet yapmak zorunda hissettiler kendilerini ki bu aletler bazıları günümüze kadar gelmiştir. bu ileri karakollar netheril’in en yüksek çağının ilk temelleriydi.

altın çağ

netheril’in kuruluşundan 1600 yıl sonra, her yıl göğe kalkan yeni bir şehir için ileri düzey büyüleri geliştiren yeterince ‘gizem’ büyücüsü vardı. bu şehirlerde, sıradan insanların yönetim içinde çok az söz söyleme hakları vardı ama vergi vermeye ve şehrin kurucu başbüyücüsünün deneylerinde çalışmaya zorlanıyorlardı. bazı başbüyücüler kendi şehirlerini eski rakiplerine karşı bir oyun sahası gibi, hatta diğer düzlemlere (“varoluş düzlemi” gibi) akınlar düzenlemek için kullanıyorlardı. havada uçan hareketli şehirlerde başbüyücüsünün gücü ve bilgisi baabında yapılan her işin dışındaki şeyler ikinci planda sayılıyordu ve düzinelerce yabancı yerleşim mekanı netheril sınırlarının başıboş topraklarında kurulmaya başladı.

altın çağ sırasında netherilliler topraklarında ikamet eden komşularıyla ilgilenmeye başladılar. barbar kabilelerine gizem büyülerini öğrettiler, ork akınlarına karşı yardım ettiler ve ona benzer aktivitelerden bulundular. ama maalesef bu planların çoğu geri tepti, netheril’in gizem büyücüleri barbarların yanında ork akınlarına karşı savaşmaya başladılar ama bu savaşlarda gizem büyücüleri devasa ork kabilelerinin ellerinde can verdiler. diğer yandan,  başbüyücülerin arasındaki kişisel rekabetten doğan sürtüşmeler ile netheril halkının sıradan kesiminin asi davranışları bir çok gizem büyücüsünün varoluşlarını öldükten sonra da yaşayan ölü (undead) yaratıkları olarak devam ettirme istekleri büyünün nekromansi (ölümle ilgili) dalına yönelmelerini sağladı. ve işte tüm bu olaylar bu çağın sonunun ve son çağın başlangıcının işaretçisiydi.

karanlık çağ

netheril’in son çağının dönüm noktasi niteliğindeki olay şehrin kuruluşundan 3100 yıl sonra karsus’un (toril tarihindeki gelmiş geçmiş en güçlü fani) doğuşudur. büyülü bir şekilde vaktinden önce gelişmiş olan çocuk, ilk büyüsünü iki yaşında yapmış, 22 yaşında kendi uçan hareketli şehrini yapan en genç gizem büyücüsü ünvanını almıştır. büyüyle donatılmış olan ama araştırmaların ve zor işlerin getirdiği zorunlu disiplinden uzak olan karsus kendi yerleşim bölgesinde bir büyü okulu buldu ve radikal düşünürlerin yasak projelere katılımını hızlandırmak için cesaret verici rol oynadı. öğrencilerinden biri olan ve sadece gölge lordu olarak bilinen biri gölge alemi gibi diğer alemlerin keşfedilişi ve sömürülüşü ile ilgili bir tez hazırladı. ağır eleştiriler almasına rağmen ona göre gölge alemi istenmeyen çöplerin bırakılacağı bir çöp alanı ya da hizmetçi olarak kullanacağı gölge yaratıklarının sonsuz kaynağınının anahtarını elinde taşayan bir yerdi.

gizem büyücüsü olmayan biri bu döneme yaptığı yanlışla imzasını attı: netheril savaşlarının ve büyü deneylerinin değersiz bir parçası olan haksızlığa uğramış insandışı bir ırkın içinde yaşayan bir asi ve sempatizan olan olostin. yeraltında yaşayan ve büyülü bir ırk olan phaerimmleri ilk bulan olostin’di. bu garip, dişli ve dört kollu yaratıklarla olan ilk karşılaşmasında phaerimmlerden biri olostin’e yüzeydeki bir büyünün phaerimmleri gençken ve daha zamanları gelmeden güçsüz düşürerek öldürdüğünü söyledi. olostin onlara netheril’in bitmek bilmeyen büyüsünden bahsetti. bu bilginin memnuniyetiyle yaratık ona çok güçlü bir büyülü nesne verdi ve netheril’in nüfuzundan uzak bir kaleden bahsetti. olostin bunun ardından onu takip edenlerle birlikte kaçtı ve bu yaptığıyla 28000 insanın ölmesine sebebiyet vererek netheril katili ismiyle tarihte yerini aldı. güçlü bir gizem büyücüsü en sonunda olostin’i öldürdü ama olostin’in phaerimme verdiği bilgi netheril’in düşüşü için gereken tohumları çoktan ekmişti.

phaerimm ırkı yüzeydeki büyü gücünü emecek bir büyü geliştirdiler, amaçları netheril’in gücünün kaynağını kesmekti. maalesef, büyü yüzeydeki büyü gücüyle beraber hayatı da beraberinde emdi ve cennetvari topraklar yerini verimsiz çöllere bıraktı. netherilliler uçan şehirleri hareket ettirerek aniden verimsizleşen bu toprakları göz ardı ettiler ama bu hasar yerleşim bölgelerinde de sürünce doğal olmayan bir şeyin vuku bulduğunu anladılar. phaerimm ırkının büyüsü mythallarların işleyişini de bozdu, sözde-büyülü nesneler çalışmaz oldu ama (şükürler olsun ki) mythallarlar hala havadaki yerleşim yerlerini ayakta tutmayı becerdiler. gizem büyücüleri phaerimmlerle savaşmayı denediler ama onları büyüyle takip etmek çok zordu ve yeraltındaki mağaralarını göremiyorlardı. yerleşim yerlerinde daha bir çok büyü etkisinin kaybolması üzerine birçok başbüyücü dünyanın başka yerlerine kaçtılar, bazısı normal şehirler buldu, bir kısmı ise gizlenmeyi seçti. netheril halkı ise gün geçtikçe daha çok gizem büyücüsünün ve baş büyücünün şehirden ayrılması üzerine paniklemeye başladı, karsus ise halkını yokedecek bir iç savaşın çıkmasından korkuyordu.

medeniyetini koruma görevini üstlenen karsus yıllarca üstünde çalıştığı bir büyünün yapımını tamamladı. bu son seviye (level 12) dehşet büyü bir tanrı ya da tanrıçanın gücünü çalacak ve onu bu büyüyü yapan başbüyücüye aktaracaktı. karsus ilahi bir gücün kendi kontrolü altına geçmesiyle phaerimmleri yok edebileceğine ve halkını bir araya getirebileceğine inanıyordu. karsus, netheril’in 3250. yılında (yaklaşık 1700 sene önce) büyüyü yaptı ve hedef olarak en güçlü ilahi varlık olarak ve amacı için en iyi seçim olarak düşündüğü büyü tanrıçası mystryl’i seçti. büyüsü tam istediği gibi çalıştı ve karsus büyü üzerindeki tüm hakimiyeti kazanmış oldu.

ama maalesef tanrı seçimi çok korkunç bir hataydı. çünkü büyü tanrıçasının görevi büyü akımının düzenli şekilde devam etmesini sağlamak ve bu akımdan yararlanarak çalışan büyülerin, nesnelerin ve benzeri şeylerin çalışmasını sağlamaktı. fakat bu iş için gerekli olan tecrübeden yoksun olan karsus bu görevi yerine getiremedi ve tüm diyarlardaki büyü ağı sarsılmaya başladı. mystryl son kalan gücüyle kendini feda ederek karsus’un büyü ağına girişini engelledi, ve tüm büyü birden yok oluverdi. büyünün yok olmasıyla netheril’in büyüyle uçan şehirleri bir bir yere gömülmeye başladı. büyü ağının hasar görmesi karsus’un da ölümüne neden oldu ve onu taşa çevirdi. gördüğü son şey ise tüm medeniyetin kendi davranışları yüzünden yok oluşuydu.

mystryl’in fedakarlığı büyünün tamamiyle yok olmasını engelledi ve birkaç saniye sonra yeni bir tanrı olan mystra olarak dirildi. diriişi büyünün tekrar işlemesini sağladı ve netheril’in en yüksekte uçan üç şehri yere sağ salim bir iniş yaptı. mystra büyü kanunlarını değiştirdi ve bu tür korkunç güçte büyülerin bir daha işlemesini engelledi (level 9 büyüleri sınır olarak belirlendi, karsus’un yaptığı büyü level 12 ydi). netheril yok oldu, tüm toprakları çöle dönüştü ve geriye kalan netherillilerin büyü hafızası silinerek büyüyü en baştan tekrar öğrenmeye zorlandılar. ardından yükselen ve genişleyen muazzam anauroch çölü geri kalan üç şehri de yuttu ve netheril efsanesi tamamiyle sona erdi. ya da öyle sanılıyordu.


netheril'in uçan şehirlerinden biri

phaerimm

çeviri: ChAoS_LoRd & Voyvoda

8
Unutulmuş Diyarlar / Drizzt'in Düşmanları
« : 16 Eylül 2008, 18:44:27 »
Drizzt’in Başlıca Düşmanları

Agahta
Drizzt’in dünya üzerinde rahatça yürümesini sağlayacak olan maskeyi koruyor ve mücadele etmeden vermeye niyetli değil.
Geçtiği kitap: Buçukluğun Mücevheri

Akar Kessell 
Kızıl morkai’nin beceriksiz çırağı. ustalıkla morkai’i öldürdükten sonra buzyeli vadisi’nde büyük bir çukura atıldı. burada, kristal parçası’nı buldu ve onun gücüyle on kasabayı ele geçirmeye çalıştı. parça’nın gücüyle vadi’deki goblin ve devleri bir araya getirdi. hatta, savaştan sonra dağılan barbarları bile ona katılması için ikna etmişti.errtu ile bağlantı kurduğunda artık dünyanın onun olduğunu düşünüyordu. drizzt do’urden’in bunu engelleyeceğini hiç düşünmemişti bile.
Geçtiği kitap:Kristal Parçası

Alton Devir

Yüzü olmayan öldürüldükten sonra, masoj ona bir şişe asit verir ve ona yeni yüzü olmayan’ın o olmasını söyler. alton, hangi evin ailesini katlettiğini öğrenmek için bu maskeyi kullanır. öğrendiği zaman ise, yeni silah ustası drizzt’i öldürmeye çalışır.
geçtiği kitap: anayurt


Artemis Entreri

Drizzt do’urden’in tam kopyasıdır ama sadece savaşta. duygusal bakımdan ise tam tersidir. drizzt’in onun dengi olduğunu fark etmesi rağmen kendisinin daha iyi olduğunu kanıtlayana kadar durmayacaktır.
geçtiği kitaplar: kristal parçası(son bölümlerde ortaya çıkıyor), gümüş damarları, buçukluğun mücevheri, miras, yıldızsız gece, kristalin hizmetkarı.


Berg'inyon Baenre
Baenre evinin en genç oğlu. drizzt’in akademideki rakibi ve onla daha hiç dövüşmedi. sonra, drizzt’in karanlıkaltı’na geri döndüğünde,  berg'inyon abisi dantrag’a drizzt ile savaşında yardım eder. ama dantrag’ın kaybetmesinden sonra berg'inyon, drizzt’in ellerinde abisinin yanında ölmek yerine evinin silah ustası olmanın onun için en iyisi olduğuna karar veriyor.
geçtiği kitaplar: anayurt, yıldızsız gece, karanlığın kuşatması, sessiz kılıç

Bizmatec 

Errtu’nun drizzt’i ele geçirmesini yardım etmek için grubun geri kalanını meşgul eden tehlikeli bir glabrezu.
geçtiği kitap: şafağa geçit

Bladen'kerst Baenre
İğrenç ve her yönden tehlikeli baenre kızıdır. mithril salonu’nu düzenlenen saldırıda annesine katıldı ve dönmemesini sağladı.
geçtiği kitaplar: yıldızsız gece, karanlığın kuşatması

Brister Fendlestick
Karanlıkaltı’nın derinliklerinde yaşayan bir insan büyücüdür. clacker’ı bir pech’ten bir kancalı dehşet’e dönüştüren kişidir.
geçtiği kitap: göç 

Briza Do'Urden

Matron malice’in en yaşlı kızı.
geçtiği kitaplar: anayurt, sürgün, karanlıkaltı diyarları’nda “narbondel’in alevleri”

Buk 
Dendybar tarafından yaratıldı, tek görevi drizzt’i bulmak, onunla olanları öldürmek ve drizzt’i dendybar’a geri götürmek. bunların dışında diğer düşünceleri algılayamaz.
geçtiği kitap: gümüş damarları.

Caroak
Beyaz worgların lideri.
geçtiğ kitap: göç

Crenshinibon
Kristal parçası. en güçlü iradeleri bile ikna edici gücüyle insan yapımı bu şeytan kessel’in bozguna uğratıldığı sırada kelvin yığını tarafından karların altına gömüldü, sadece errtu tarafından bulundu.
geçtiği kitaplar: kristal parçası, şafağa geçit, sessiz kılıç

Dantrag Baenre

Baenre evi’nin silah ustasıydı. Drizzt menzoberranzan’a indiğinde ve kaçtığında dantrag onları bir tünelde yakaladı. dantrag bileklerine taktğı büyülü bileklikler yüzünden drizzt’den daha iyi olduğunu düşünüyordu. drizzt onun güçlü olduğunu kanıtladı ve sonra derg’inyon silah ustası oldu.
geçtiği kitap: yıldızsız gece

Dendybar
“Alacalı” olarak bilinen drizzt’i öldürmeye çalışan bir büyücüdür çünkü kristal parçası’nın drizzt’te olduğunu düşünmektedir. bu yüzden, buk’u yaratır ve sydnet ve buk’u kristal parçası’nı drizzt’ten almak için yollar.
geçtiği kitapler: kristal parçası, gümüş damarları

Dinin Do'Urden

Drizzt’in abisi. dinin, drizzt’in doğduğu gece abisi nalfein’i öldürdü. böylece drizzt’in yaşamasına neden oldu. drizzt insanlarının ne şeytan bir ırk olduğunu anladığında ve yaşamak için karanlıkaltı’na gittiğine, dinin onu ölü olarak geri getirmesi için gönderilmişti. dinin, drizzt’i bulduğunda, drizzt’in dönüştüğü şeyden çok korkmuş ve bir daha onla yüzleşmek istememişti. bununla birlikte, kendi ablası vierna kayıp aile şerefini korumak için drizzt’i öldürmesi gerektiğinde dinin de tekrar onunla dövüşmek zorunda kalmıştı. sadece bu sefer kendi olarak değil, bir drider olarak. 
geçtiği kitaplar: anayurt, sürgün, miras karanlıkaltı diyarlarında “narbondel’in alevleri”.

el-viddinvelp - methil

Drizzt’e bir sürü sorun yaratan kötü bir mind flayer.
geçtiği kitaplar: sürgün, yıldızsız gece, karanlığın kuşatması.

Errtu

Yüce tanar’ri balor. drizzt onu mağlup etmişti ama sadece onu abyss’e yolladı. sadece drizzt ile bir kez daha dövüşmesi için lloth’dan abyss’ten dışarı çıkması için kullandığı bir hediye aldı.
geçtiği kitaplar: kristal parçası, karanlığın kuşatması, şafağa geçit.


Glabrezu

Errtu bütün büyüleri yok eden bir safirle onu göndermişti. (ama nereye :?)
geçtiği kitap: karanlığın kuşatması (ayrıca anayurtta da gözükmüştür)

Grual
Montolio de brouchee’a yapılan saldırının lideri olan ork kralı.
geçtiği kitap: göç

Heafstaag
Barbarların en güçlü kabilesi olan alageyik kabilesi’nin kralı olan bir barbar. drizzt’in onun üzerinde derin ve ölümcül kesikler açmasına rağmen yaşayabildi, ta ki wulfgar ile olan düellosuna kadar.
geçtiği kitap: kristal parçası

Hephaestus
Drizzt geçmesine izin vermesi için eflatun renkli gözlerini kullanarak kandırdığı çok yaşlı bir kırmızı ejderha.
geçtiği kitap: göç

Ingeloakastimizilian – buz ölüm

Çok uzun zamandır hazinesini koruduğundan artık etrafındaki buzların sınırları onun çıkamayacağı kadar genişlemiş olan bir beyaz ejderha. zaten drizzt ve wulfgar ile karşılaştıktan sonra çıkmasına gerek kalmadı..
ayrıca drizzt ejderhanın hazinesinde buz ölüm adlı bir kılıç buldu ve bu kılıcı errtu’yu abyss’e yollamak için kullandı.
geçtiği kitap: kristal parçası

Jarlaxle

menzoberranzan’daki asi bir drow, ve her zaman her durumdan kazanç sağlamanın bir yolunu arar. kimse onun hangi tarafta olduğundan emin değildir. hem drizzt’e saldırır hem de onun serbest kalmasına yardım eder. sadece kaosu sever.
geçtiği kitaplar: sürgün, miras, yıldızsız gece, karanlığın kuşatması, sessiz kılıç, kristalin hizmetkarı.

Junger
Crenshinibon’un çağrısına gelen bir dev.
geçtiği kitap: sessiz kılıç

Kempfana
İki barghest yavrsunun en genci. bir grup çiftçiyi öldürdüler ve suçu drizzt’in üstüne bırakmaya çalıştılar.
geçtiği kitap: göç

Lavalle
Pook paşa’nın büyücüsü. İnsanları taros hoop olarak bilenen taros düzlemine yollamaya izin veren büyülü bir aynaya ve asaya sahip.
geçtiği kitaplar: buçukluk’un mücevheri, sessiz kılıç.

Lloth

Drow tanrıçası. o, menzoberranzan’daki bütün drowların drizzt’in peşinden gitemeye ve öldürmeye çalışmasının nedeni. ayrıca errtu’ya hapisinden kaçacak yeterli gücü verdi.
geçtiği kitaplar: karanlığın kuşatması, karanlıkaltı diyarları’nda “narbondel’in alevleri”


Masoj Hun'ett

Yüzü olmayan’ın temizlikçisiydi. sonra yüzü olmayan alton devir’i öldürmek üzereyken masoj onu öldürdü. masoj panter heykelciğini geri aldı ve onu drizzt’i öldürmeye çalışırken kullandı ama drizzt masoj’u öldürdü.
geçtiği kitap: anayurt

Matron Baenre

Bütün menzoberranzan’ın hükümdarı ve yaşının binin üzerinde olduğu söyleniyor. menzoberranzan’ı yüzeye çıkarmaya ve yolunu kim çıkarsa yok etmeye niyetli.
geçtiği kitaplar: anayurt, sürgün, yıldızsız gece, karanlığın kuşatması, karanlıkaltı diyarlarında “narbondel’in alevleri”.


Matron Malice

Drizzt do’urden’in annesi. do’urden evi’nin saygıdeğer anası. do’urden evi’ni menzoberranzan’nın yönetici konseyi’ndeki sekizinci ev yapmaya çalışıyordu. ama drizzt gibi bir oğla sahip olmayı planlamıyordu ve drizzt onun bütün planlarına büyük bir ilmik attı. en büyük kızı briza tarafından do’urden evi’nin yıkılışı sırasında öldürüldü.
geçtiği kitaplar: anayurt, sürgün, karanlıkaltı diyarlarında “narbondel’in alevleri”.


Pook Paşa
Regis’in küçük bir yakut çaldığı, kötü bir lonca başkanı. bu hareket paşa’nın mücevherini alması geri alması için entreri’yi yollamasına neden oldu.
geçtiği kitap: buçukluğun mücevheri, sessiz kılıç.

-----------------------------------------------------------------------------------
çeviri: voyvoda
daha devamı var.... kısa kısa anlatılmış ama gene de 8 sayfa sürmüş ..bu ilk 4 sayfası

Sayfa: [1]