Kayıt Ol

İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Konular - Ejderfelaketi

Sayfa: 1 2 3 [4]
46
Unutulmuş Diyarlar / The Sundering(Ayrılma)
« : 24 Ağustos 2012, 12:50:11 »
Spoiler: Göster



Ağustos 2012 Gen-Con yazarlar konferansında başkanlık eden Ed Greenwood geriye dönüş adlı yeni bir konu belirledi. 1385 DR'de büyü vebası gerçekleşmiş paralel gezegen olan Abeir ile Toril(Faerûn'ün de yer aldığı gezegen) birleşmişti. Bu birleşim dünyaya yıkım ve koas getirmişti.Büyünün bozulması, Ağ'ın çökmesi, bazı tanrıların kaybolması,coğrafi değişiklikler üçüncü nesil Faerûn'u dördüncü nesle taşımıştı. Ve beşinci neslin ilk sinyalleri verilen bu konferansta "2014" denildi.Bir olan Abeir-Toril ayrılacak. "Ama nasıl?" diye soruldu. "Bir sıkıntılar zamanı(Time of Troubles) veya Büyüvebası(Spellpluge) mı olacak?" diye sorulduğunda ise yanıt;"Hayır çok daha farklı bir şey olacak" oldu. Ed Greenwood önderliğindeki altı yazar kendi ana karakterleriyle birer kitap yazacak. Bu kitapların ana konusu Ayrılma olacakken nasıl olacağına dair bir bilgi vermediler. Daha sonra bu kitaplara göre beşinci nesili başlatacak olay olacak. İşte o yazarlar(ki bu yazarlar en büyük Unutulmuş Diyarlar yazarları) ve kitaplarının adları:
1)R.A. Salvatore-The Companions
2)Paul S. Kemp-The Godborn
3)Erin M. Evays-The Adversary
4)Richard Lee Byers-The Reaver
5)Troy Denning-The Sentinel
6)Ed Greenwood-The Herald

Altı yazar'ın altı anakarterinin yana dururken ki bir resmi
Spoiler: Göster


Yazar Paul S. Kemp şu sözleri söyledi:
"Spellplague olayı ile Unutulmuş Diyarlar 100 yıllık bir zaman dilimini atladı. Bu atlayış ve değişimi bazıları severken bazıları sevmedi. Ancak D&D Next ile Unutulmuş Diyarlar'ın herkesin sevgisini kazanacağını söylebilirim. Benim fikrimi sorarsanız Spellplague sonrasındaki olaylar oturaklı ve yeterince doyurucuydu. Ne olursa olsun Diyarlar ile ilgili gelişmeler hızlı ve emin adımlarla gerçekleşiyor. Otobüsümüzün şoför koltuğunda Ed Greenwood var bizler de onun muavinleriyiz. Aynı zamanda Wizards of the Coast siz oyuncuların ve okuyucuların deneyimlerini sürekli dinleyerek diyarları geliştirmeye devam edecek. Ben de bu işin bir parçası olduğum için onur duyuyorum."



47
Kurgu İskelesi / Ejderha'nın izinde
« : 23 Ağustos 2012, 16:21:44 »
                                                         1)Ayrılık

"Ne oluyor ne oluyor dedim sana" diye kükredi Axeager klanın lideri Belster Axeager."ee Efendim ee" "GEVELEMEDE konuş!" diye haykırdı şef cüce Paneak Battlebeard'a. "Efendim goblinler" Tam o sırada şef'in yanına bir goblin oku düştü. Baltasını kaptığı gibi koştu peşinden oğlları Belgeon ve Belnan Axeagerlar geliyordu. Goblinler kamplarının etraflarını sarmışlardı. Her yandan mızrak oklar fırlıyodu. Belster Axeager baltasını kafasının üstüne kaldırıp saldırdı ve bir goblini indirdi. Karşıdaki beş gobline saldıracaktı fakat onların sarmaşıklara boğulduğunu gördü ve anladı ki druid Davnan Underfoe büyü yapıyordu.

 Chult'u kaplayan balta girmemiş ormanlarda yaşayan vahşi cücelerden Axeager klanına saldırılmıştı.Goblin şef Markul ve yüzlerce goblini elli kişilik klanın üstüne ölüm gibi çökmüştü. Belster'ın küçük oğlu Belnan Axeager baltasıyla bir goblin mızrağını yana savuşturdu ve çok yaklaşan gobline okkalı bir yumruk attı. Goblin geriledi fakat Belnan ilerledi ve sert bir darbe için kolunu açtı tek el baltasını goblinin kafasına doğru savurdu. Zavallı goblin mızrağını kaldırdı fakat balta çok hızlıydı. Balta sopayı kırdı ve açısı değişti boynuna saplandı. Goblin Maglubiyet'i gururlandırdığına inanarak ölmüştü.

Ama savaş şiddetleniyordu. Goblinler baskın üstünlüğüyle daha şimdiden bir düzine cüceyi öldürmüştü. Belster kampın sağındaki ulu bir çınar ağacının altında bir savunma kurmuştu. Belgean Axeager ise daha talihsizdi. Etrafını dört goblin sarmıştı. Baltalı kargısını sola doğru savurmuş ve etrafında dönerek tam bir tur attı. Goblinler geriledi ve gerileyemecek kadar yavaş olan bir goblinin bacağını yardı.Geriye kaçan bir goblin mızrağını fırlattı Belgeon'un göğsüne saplandı. Vahşi cüceler zırh giymezdi ve katıksız gücle dövüşürdü. Bu basit goblin silahı bile onu yaralayabilmişti.Kargalı baltasını silahsız kalan gobline doğru sapladı ve goblin karnını tutarak yere yığıldı.Bu sırada bir kaç cüce daha yanına gelip etrafında saf tuttu. Paneak Battlebeard: "buradan gitmeliyiz "dedi Belgean: "ya geride kalanlar..." diyecekti ki Paneak atıldı "çocukları ve savaşamayacakları alık öbürleri çarelerine baksınlar hem benim yeğenim de orada fakat ben ona güveniyorum şimdiden beş şavaşçıyla goblin hattını yarıp kaçmıştır bile" diye umutla bitirdi sözlerini o da pek inanmıyordu.

Bu sırada Belnan ve çocukluk arkadaşı Kevorin Battlebeard ile güneye kaçış yolu açmaya çalışıyorlardı. Belnan kaçmazlarsa klanın yok olacağını düşünüyordu. Ama bir keçi gibi inatçı olan babası Belster Axeager'ın lugatında kaçmak kelimesi yoktu. Belster bir goblini daha al aşağı ettiğinde iki yerinden okla vurulmuştu. Ve üstüne gelen bir goblin mızrağını savuşturarak kafasını goblinin yüzüne gömmüştü. Tam bu sırada sırtına bir goblin binmiş ve elinde bir hançer tutuyordu.

Belgeon Axeager kargısını çekip geriye kalan on beş cüce ile (ki bunları yarısı savaşamayacak durumdaydı.) kuzeye doğru kaçtı. Peşlerinden goblinler geliyordu ve Davnan Underfoe arkalarını ağaçlar yardımı ile kapatıyordu.Belgeon uzun süredir eğitiliyordu ve akıllı bir cüceydi geriye kalanlarla hızlı bir şekilde uzaklaştılar.  Gittikleri yöne dair bir işaret bıraktılar pek ummasalarda bir kaç mülteci daha olur diye.

Belnan babasını gördü ve tek yapabildiği "baba" demek oldu goblin hançeri boğazından içeriye saplayarak cüce şefini Moradin'in Salonlarına göndermişti. Belnan'ın dizlerinin bağı çözüldü. Yere düşecek gibi oldu. Anlamıyordu altmış yıldır yaşıyordu ve babasız kalmıştı.Doğumundan beri öksüz oan Belnan şimdi de yetim kalmıştı. Öbür vahşi cüceler gibi sakalı bırak yere değmeyi çenesinin altından on santim inmemişti bile. Ve bu yıkım onu çok üzdü. Savaşı bırakmayı babasının yanına koşmayı istedi ama yapamadı gücü bitmişti. Gücünü bitiren şey babasının ölümü değil omzuna saplanan fırlatılmış bir cirit olmuştu. Arkadaşı Kevarin Battlebeard sırtlayıp onu güvenli bir yere götürdü. Fakat bir daha geri dönmedi çünkü dönmeleri için bir sebep kalmamıştı. Evleri yok olmuştu.

Savaş alanından geriye ölü elli goblinin yanında Moradin'in Salonlarına geçmesi için Fûg Düzlemine gitmiş yirmi altı cüce kalmıştı. Goblinler kaçanların peşlerine düşmektense yağma yapmayı tercih ettiler. Şef Markul bağırdı goblince:"İyi bir ziyafet çekeceğiz...


"Siyah Kare"  saldırıya uğrayan cüce klanının yerini  "siyah püskürtü" ise Belnan Axeager ile Kevarin Battlebeard'ın kaçış yönünü göstermektedir.

Not: Hikayem "Ormanın Sırrı" adında devam edecek                                                        1)

48
Kurgu İskelesi / Zafer Nârası
« : 23 Ağustos 2012, 14:06:53 »
 Üstüne devrilmiş bir Doğul'u kenara ittirdi. Yavaş yavaş güç alıp ayağa kalktı.Yerde duran iki yüzlü baltasını aldı. Sağına soluna baktı. binlerce ölü görüyordu.Kargalar bir cesetten bir cesede uçuyordu. Savaşı hatırlamıştı. Birleşik Krallık'la Doğu-yar savaşıyorlardı. Bin iki yüz kişilik bir ordu iki ülke arasında sınır oluşturan Yu Nehri'ni aşarak çıkartma yapmışlardı.Planları çok iyiydi kazanacaklarına güveni tamdı. Set kurmuş yedi yüz Doğul'u  yeneceklerdi ama şimdi savaşı düşündü. Bir mızrak! Elini sağ yanağına götürdü. Kurumuş kana değdi. O darbeyle devrilmişti ve anlaşılan ölmemişti. O zaman bağırdı "Duyamıyoruuuum!" diye. Yakındaki kargalar havalandı ve tekrar cesetlere kondular. Tekrar bağırdı kuzey batıdaki forgotin barbarlarından gelen Anus: "Duyamıyoruuuuuuuuum!" Yanındaki cesetleri iteledi tekme attı. Hayır ölmüşlerdi. Cevapları aramak yukarıya göğe baktı. Tanrısının orada olduğunu düşündüğü yere. Ve aniden hiddetlendi ve:
"Kankusss-bu tanrısının adıydı- Duyamıyorrruumm! Zafer Nâralarını duyamıyorumm." Hırladı. Ve ağzından kan geldi.-ki bu kan yanağından akıp saatler içerisinde ağzına dolmuştu.Ağzına gelemeyen kanlar ise yanağında kurumuştu- Kanla gargara yaparak türkürdü." Kankusss"
Tekrar sağa sonra sola baktı. Deşilmiş, yarılmış, kesilmiş,şişlenmiş cesetler. Bir bayrak gördü çıkarma yaptıkları yerin kuzeyinde bir tepede."Bizimkiler oraya gitmiş olmalı" diye düşündü ve koşmaya başladı. Bir cesede takılıp tökezledi ve bir adamın karnına düştü. Bu düşüşünü yavaşlattı ama üzerine düştüğü adamı görünce üzüldü. Bu Kakroz'du. Onunla askeriyede tanışmış bir barbar. Kuzeyde Ork Diyarı'nda sayısız kez beraber savaşmışlardı. Biraz başında durdu ve arkadaşının gözlerini son kez kapattı. Hiddetlenmişti. Ölüm barbarların o ölümcül yerde yaşayanlar için sıradan bir olaydı.Ve arkadaşı için üzülmüyordu. Kankus savaşırken ölenleri yatağında ölenlerden daha çok severdi. Üzülmesinin tek sebebi bu seferden sonra emekli olacaktı ikisi de.
                                                                          ***
 Birleşik Krallık kuzeydeki başı boş barbar kabilelerin gençlerini toplar ordusuna uzman er diye alırdı. Onlara ve kabilelerine para verirdi. Kabileler kısıtlı olan iş imkanlarından dolayı fazla olan gençlerini verirlerdi. Hem böyle Birlekşik Krallığın asker ihtiyacı karşılanır ve kabileler savaşçıları azaldı diye isyan etmez ya da birbirleriyle savaşmazlardı. Askerin süresi doldu mu terhis edilir deli kanlılığı gittiği için kabilsine geri dönerdi iyi bir parayla. Ve oradaki çocuklara savaş anılarını anlatır çocukların Birleşik Krallık'ta asker olmaları için heveslendirirlerdi.
                                                                         ***
 Bayrağa doğru koştu tepeyi hızlı ve kararlı bir şekilde tırmandı. Ve sonra şaşkınlığa boğuldu. Bayrak Doğu-yar bayrağıydı ve oradan batıya baktığında ise nehri geçen bir kaç tekne gördü.Birleşik Krallık geri dönüyordu. Belki güçlenip bir daha gelecekti ama bunun Anus için hiç bir önemi yoktu artık. İki yüzlü baltasıyla bayrak sopasına sertçe vurdu. Sopa kırıldı ve bayrak yere düştü. Bayrağın üstüne hiç düşünmeden türküdü ve ayaklarıyla çiğnedi. Bir kaç saniye sonra hiddeti dinmişti.  Güney'den dolaşıp Ürüd'e mi varacaktı.-Ürüd Birleşik Krallığın bir şehri.- Ama Ürüd yolunun kesinlikle Doğullar tarafından kesildiğini düşündü. Doğuya gitmenin onların içine daha da girmek intihar etmekten farksız olurdu. O zaman tek yön kuzey kalıyordu. Başka çıkartma yapan birlikler de vardı. Belki onlara katılırdı. "Evet"dedi "tek yön kuzey" Bir kaç ceset karıştırıp yiyecek ve içecek aradı. Hatta bir subayın matarasından bira çıkması onu sevindirdi. "Suyu kolay bulurum nasılsa yanımda fersahlarca uzanan bir nehir var" diye düşündü.
                                            

49
Unutulmuş Diyarlar / Tymora'nın Taşı Üçlemesi
« : 23 Ağustos 2012, 11:18:18 »
Geno ve R.A. Salvatoreların yazdığı bu seri Denizci Maimun ile Tymora'nın kudretli taşını anlatıyor. Kahraman kara elf Drizzt Do'Urden'in de yer aldığı bu seride kılıç sahiline ve mavi sulara doyacağımızı düşünüyorum. Acaba Kaptan Duedermont'un oğul gibi gördüğü Denizci Maimun bu zor görevini kudretli taşı yok edebilecek mi?

Kitaplar
1)The Stonaway Eylül 2008
2)The ShadowMasks Kasım 2009
3)The Sentinels Kasım 2010

Not: Hiçbiri Türkçeye çevrilmemiştir.

Kapak Resimleri






50
Unutulmuş Diyarlar / The Sentinels(Nöbetçi)
« : 23 Ağustos 2012, 10:30:48 »
The Sentinels NewYork Times Bestseller yazarı R.A. Salvatore ve onun oğlu Gene Salvatore tarafından yazılmış ve Tymora'nın Taşı Üçlemesinin üçüncü ve son kitabıdır.

Konusu
Ejderha ve bir iblisle olan düellodan sonra Kaptan Maimun anladı ki taşı canı uğruna da olsa yok etmeli.Geriye kalan tek soru "Nasıl?".Onun tarafındaki Joen ile Maimun sorusunun cevabı için Alaca Karanlık Kulesi'ne tanınmış bir büyücü olan Malchor Harpell'a gitmektedir.Fakat Harpell'in yardımı pahalıya gelmektedir.Dostlar düşman olmaktadır. Ve saklı sırlar gün ışığına çıkmaktadır.Ve derin gölgelerde nöbetçiler olayları izlemektedir ve taşı korumaktadırlar.Birisi ölmeli anlamına gelse bile Maimun'un durmaya niyeti yok...(Not:Arka kapak yazısından uyarladım. Resmi arka kapak yazısı değildir.)

Kapak Resmi


İlgililere
Orjinal arka kapak yazısı:
http://www.goodreads.com/book/show/7949235-the-sentinels-forgotten-realms

51
Unutulmuş Diyarlar / The Shadowmasks(Gölge Maskeleri)
« : 23 Ağustos 2012, 10:16:26 »
The Shadowmask, Tymora'nın Taşı Üçlemesinin(Stone of Tymora Trilogy) ikinci kitabıdır. Yazarlar baba-oğul Salvatore'lar hikayelerine kaldıkları yerden devam etmektedir.

Konusu
Kaptan Maimun kara elf Drizz Do'Urden ve Kaptan Duedermont'un tayfası ile maskeli gizemi çözmeye var mısınız?

Kaptan Maimun'un, 12 yaşında bir iblis tarafından yenmeye bırakılması ve gizemli biri tarafından soyulması hâlâ hatıralarındadır.Ve peşlerine düştükleri bu gizem ve kötücül canavarlara karşı bir kin beslemektedir. Kaptan Maimun ve Drizzt Do'Urden büyük bir sınava tabii olacaktır.Ve Maimun'un arayışı onun ve geminin sonunu hızla yaklaştırmaktadır.
(NOT: Arka kapak yazısı tarafından uyarladım. Resmi arka kapak yazısı değildir.)
 
Kapak Resmi


İlgililere
Resmi İngilizce arka kapak yazısı:
http://www.goodreads.com/book/show/6695504-the-shadowmask

52
Unutulmuş Diyarlar / The Stonaway
« : 23 Ağustos 2012, 09:58:20 »
The Stonaway, Geno ve R.A. Salvatoreların yazdığı ve oğul Salvatore'un ilk kitabıdır. Yirmi yılı aşkın süredir kitap yazan R.A. Salvatore genç oğlunu kendi verdiği eğitim ve eklemeleriyle kitap yazdırdı. Bu kitap baba-oğul ortak yazdığı Tymora'nın Taşı(Stone of Tymora) serisinin ilk kitabıdır.

R.A. ve Geno Salvatore


Konusu
Korsan Kralı okuyanlar bilirler Denizci Maimun'u. Maimun'un başından iyi denemeyecek günler geçer.Tutuklanır ve gizemli bir müttefiğin yardımı ile kendi köyüne kaçar.Tekrar denizlere açılır hepimizin çok iyi bildiği bir gemiyle.Su Perisiyle...
O sıralarda Kaptan Duedermont'un arkadaşı olan Drizzt Do'urden'le karşılaşır.Kara elf'in peşinde bir bela vardır.Drizzt Do'Urden'i öldürmek isteyen bir  yarı-iblis...
(Not: İngilizcesini okuyup yorumladım. Resmi arka kapak yazısı değildir.)

Kapak Resmi


İlgililere
Arka Kapağın orjinalini buradan okuyabilirsiniz.
http://forgottenrealms.wikia.com/wiki/The_Stowaway

53
Unutulmuş Diyarlar / Guenhwyvar
« : 23 Ağustos 2012, 09:35:01 »
Guenhwyvar Kimdir

Guenhywar astral boyutta yaşayan 300 kiloluk(tam tamına 272 kilo) kara bir panter. Her iki günde bir 12 saatliğine madde düzlemine çağrılabilen Guenhywar'ın efendisi onun oniks heykelciğini taşıyan kimsedir. Efendisinin emirlerine isteyerek veya istemeyerek uymak zorundadır.

Astral Düzlemde Guenhwyar
Spoiler: Göster


Yazarla İlişkisi
R.A. Salvatore evcil hayvanları çok sevmektedir. Üç kedisi vardır. Kara olan kedisinin adı Guenhwyar'dır. Hikayemizdeki kediciğide kendi kedisinin adını vermiştir.

Gerçek Guenhwyar
Spoiler: Göster


Hikayemizdeki Yeri
Not spoiler içerir.
Menzoberranza yaşarken Drizzt Do'Urden sık sık devriyelere katılırdı. Hunt'et ailesinden Masoj'un kedisi olan Guenhwyar'la bu devriyelerde tanışmıştır. Devriyelerde arkadaş olup beraber avlanmışlardır. Masoj Hunt'et ise buna sinirlenmiş ve onları ayırmaya çalışmıştır. Drizzt kaçışı sırasında onu öldürmek isteyen Masojla dövüşmüş ve onu öldürmüştür.(Drizzt'in öldürdüğü ilk drowdur.)Oniks Heykelciği almıştır ve 1479 DR'ye(şimdiki yıl) kadar onda kalmıştır.

Guenhwyar Drizzt'in başı sıkıştığında ona yardım etmesi ve korkusuzca savaşması ile bilinir. Regis'i yıkılan Cryshal-Tirith'ten(Kristal Kule elfçe "Tirith kule demektir.")  kurtarmıştır. Gizlenerek ve çok hızlı saldırarak iyi bir kolcu yoldaşıdır. Bir keresinde Drizzt'i bir verbbeg'in kalın sopasının altından kurtarmıştır. Bir keresinde Buzölüm adlı bir ejderhayla karşı karşı kalan drizzt'e zaman kazandırmak için Ejderha'nın kafasına atlamıştır. Büyük bir ork istilasında düşman hatlarını yarmada, Bruenor'un çok ağır yaralandığı vakit onu korumada görev almıştır. Grubun(salonun yoldaşları) arasında çok önemli bir rol oynar. Düşmana korku saldığı gibi onları şaşırtır ve zorda kalan bir dostun hemen yardımına koşar. Bir Ejderliçle savaşmış, dağılan ve kaçan ork gruplarını temizlemiş, ve yoldaşlar düşünürken kaşıyabilecekleri yumuşak tüylü bir sırta sahiptir.
 

54
Unutulmuş Diyarlar / Kabus Atı
« : 22 Ağustos 2012, 16:06:50 »
Anlamı
Kabus Atı ingilizce "Nightmare"dan gelmektedir. "Nightmare" "kabus" demek olduğu gibi "Night" "gece" ve "mare" "kısrak" anlamına gelmektedir. Bir at olmasından dolayı "Kabus atı" olarak çevrilmiştir.

Özellikleri
Toynaklarından alev fışkıran bir atın altı günde gittiği yolu bir günde giden alt düzlemlere ait bir yaratıktır. Bir oniks heykel tarafından taşınır ve "Ateş" dendiğinde oniks heykel Kabus Atına dönüşür. Yorulmaksızın koşması ve efendisine sadakati ile ünlüdür. Kabus atı korkusuzluğu, hızı ve alev fışkıran toynakları ile çatışmalarda endişe edilmeden kullanılabilir.



Hikayemizdeki Yeri
 (Not spoiler içerir.Cadı Kralın Vaadi, Artemis'in Yolu ve Hayalet Kralı okumayanların alttaki yazıyı okuması tavsiye edilmez.)
Vaasa'nın kuzeyinde bulunan Palishcuk kentinde tüccar olan Wingham yeğenin başına gelenleri ünlü bir kolcu olan Avare Mariabronne'a anlatır. Kolcu Vaasa Kapısı'na gitmesi için ona satın aldığı kabus atını verir. Kolcu Vahim kalede öldükten sonra bu değerli at, kolcunun cesedini yağmalayan Jarlaxle'ın eline geçer ve o,  usta drow zanaatkarlarına bir tane daha yaptırır. Birini kendine ayırır, öbürünü Artemis Entreri'ye verir. Diyarlarda dolaşmalarını sağlayar. 1385 DR'de Jarlaxle Bruenor ve vagonuna Yükselen Ruh Katedraline kadar bu atla eşlik eder. Katırların yorulduğu bir zamanda atını vagonun önüne koşum takımı ile bağlamıştır. Özgür tabiatlı kabus atı direnmiştir fakat efendisinin emrine itaat etmek zorunda kalmıştır.

55
Unutulmuş Diyarlar / Ruhban Serisi
« : 22 Ağustos 2012, 11:01:08 »
R.A. Salvatore'nin 1991'de başlayıp 1994'te bitirdiği ve beş kitaptan oluşan seri Carradoonlu Cadderly'nin Deneir'in Seçilmişi olma yolunda ilerleyişini ve büyük bir kütüphane olan Ulu Kütüphane'nin yıkılışını anlatmaktadır. Şafağa Geçit adlı kitapta karşılaşacağımız Rahip Cadderly'nin geçmişi anlatılmaktadır.

Ben ilk Drizzt Efsanesini okuduğumda bu seriden habersizdim ve Cadderly karşıma çıktığında bu adam kim demiştim. Ama bu serinin R.A. Salvatore'nin yazdığı 3. seri olduğunu ve Drizzt'i ana karakter yapmadan önce Cadderly ve Wulfgar'ı ana karakter yapmak istediğini öğrendim. Ben bu seriye hayran kaldım.

Kitaplar
1) İlahi (Ocak 1991) Türkçe'ye 2005 yılında çevrilmiştir.
2) Ormanın Gölgelerinde (Nisan 1992) Türkçeye 2008 yılında çevrilmiştir.
3) Gece Maskeleri (Ağustos 1992) Türkçeye 2011 yılında çevirlmiştir.
4) Düşen Kale (Haziran 1993) Türkçeye 2011 yılında çevrilmiştir.
5) Kaos Laneti (Haziran 1994) Türkçeye çevrilmemiştir.

Sayfa: 1 2 3 [4]