Kayıt Ol

İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Mesajlar - Mimnennaorpi

Sayfa: 1 2 [3]
31
Kurgu İskelesi / Tel'quessir melore Lle holma
« : 11 Ekim 2012, 00:29:57 »
  
                                                                    BİRİNCİ BÖLÜM
                                                                       İlk Görüş
      Kimbilir kaçıncı sabahıydı bu avcının. Yanlız ve bitap halde avını kovaladığı kaçıncı sabah. Artık yakalamalıydı bu avı. Ölmek vardı ama dönmek yoktu. Batı' nın Erstel Dağları' ndan Kadim Diyarlar' ın Çam Ormanları' na kadar fersahlarca yol gelmişti. Evet zorluydu ama
bu av herşeye değerdi onun için. Hasta kız kardeşini kurtarıcak olan ödülü kazanması için
bu duru iyiliği temsil eden hayvanı öldürmek zorundaydı. Kalbini taşlar parçalasada yapmalıydı bunu. İzler gittikçe belirginleşmeye başlamıştı. Artık çok yakındı avına. Kalbi küt küt atıyordu koştururken avının peşinden. Kokusunu alabiliyordu saf iyiliğin. Bu dünyada bu kadar güzel başka ne kokabilir diyordu kendi kendine. Koku o kadar etkilemişti ki onu bir anlığına kendisini kaybetti ve sendeleyip yere düştü. Taş parçaları batmıştı vücuduna ve çamura bulanmıştı yüzü. Avını kaybetme korkusuyla kendine geldi bir anda ama daha o kalkmaya yeltenmeden bir şey paltosunun arkasından tuttu ve ayağa kaldırdı onu. Onu kimin kaldırdığını görmek için arkasına baktığında gözlerine inanamadı avcı. Burnu misk-ü anber kokusundan mest olmuşken birde sabahın alacakaranlığında o saf, bembeyaz ve duru güzelliği gördü karşısında. Işık saçıyordu adeta etrafına. Yeleleri altın ipliklerle örülmüş parıl parıl parlıyordu. Asil ve delici mavi bakışları vardı. İçi ürpermişti avcının. Krem rengi dairesel olukları olan boynuzu altın parıltılarıyla süslüydü. Evet bu bir Unicorn du. Nihayet erişebilmişti ona avcı. Hemen düştüğü yerden yayını aldı ve ona saf gözlerle bakan Unicorn' a doğrulttu okunu. Hedef almıştı onu bacağından vuracaktı. Artık hazırdı herşey, vicdanı dışında ama kız kardeşini düşündü ve bir an taşa döndürdü kalbini. Yapılacak olan belliydi. Tetik parmağını bıraktı ipek ibrişimden ve ok hedefe doğru yola çıktı. Hayat yavaşlamıştı. Saliseler saniye gibi geliyordu avcıya. Gözlerini kapamıştı avcı. Daha şimdiden çok pişmandı. Onu avlayacak olmasına rağmen gelip onu yerden kaldırmıştı bu saf varlık. Ne kadarda iyiydi, sonsuza kadar yaşamayı hak ediyordu. O sırada bir ses duyuldu Çat diye. Avcı gözlerini açtığında kendi okunu yerde parçalanmış halde gördü ve sol tarafına baktı hemen. Avcının esmer teni bir anda bembeyaz oldu buz kesti adeta bütün uzuvları. Tir tir titriyordu ve soğuk soğuk terlemeye başlamıştı. Gözleri kararmıştı, nihayetinde düşüp bayıldı...
       Gözlerini açtığında kendini loş ve sıcak bir odada buldu. Etrafına baktığında gördüğü heryer ahşaptandı. ağaçlar geçiyordu odanın içerisinden. Yüzyıllık ağaçlar. Saflığı ve doğallığı anlatıyordu sanki her köşe. Hafızasında tek bir şey vardı avcının. Baygınken gördüğü rüya. Öyle güzeldi ki kelimeler kifayetsiz kalıyordu. Bir kız gördü rüyasında. Öyle bir kızdı ki bu, avcı bu güzellik karşısında nerede ne olduğunu ve nereden geldiğini unutmuştu. Simsiyah beline kadar uzanan siyah saçları vardı.Dalga dalga. Teni pürüssüz ve bembeyazdı, damarları görünüyordu adeta. Boyu oldukça uzundu ve vicudu atletik ama bir o kadarda zarifti. Ağaçların arasında süzülen bir ceylan edasıyla. Gözleri... Gözleri gümüşten dökülmüştü sanki. Gökleri kıskandıracak bir tonda. Elinde yayıyla sanki bu diyarlardan değilmiş gibi duruyordu ormanda. Düşünürken hatırladı birden avcı olanları. Birisi başka bir okla onun okunu havada parçalamıştı. Etrafına baktığında son gördüğü şey oydu. O kız. Acaba o mu getirmişti avcıyı oraya. O kızı birdaha görmeliydi bulmalıydı onu. Nerdeydi acaba. Onu buraya kimler getirmişti. Kafasında bir sürü soru işareti vardı.
       Ayak sesleri yaklaşmaya başladı avcıya doğru. Avcı doğruldu ve ayağa kalktı. Hançerini kınından çıkardı. Babasının emaneti olan bu hançer onu pek çok durumda kurtarmıştı. Gelenleri dinlemek için kapının yanına yaklaştı avcı sessiz adımlarla. İki erkek sesi vardı. Anlamadığı bir lisanda birşeyler konuşuyorlardı. Avcı onları gözlerken kapıya yöneldi iki erkekten birtanesi. Ahşap tokmağı çevirdi ve odaya daldı. Avcı kapının arkasında bekliyordu uygun zamanı, atılmak için. Adam şaşkın vaziyette etrafına bakarken birden avcıyla göz göze geldiler. Avcı hızlı ve ustaca bir hamleyle atıldı adamın üzerine ancak adam çok çevikti. Avcıyı bir hamleyle omuzunun üzerinden yere fırlattı ve etkisiz hale getirmek için hamle yaptı. Ancak avcı yana yuvarlanarak kurtuldu ve hançerini adamın bacağına sapladı. Bir ayağından kanlar akan adam çaresizce bağırdı bilinmeyen bir lisanda "Melenque mind'o" ve içeriye bir kaç tane daha kendisine benzer adam girdi. Hep birlikte avcıyı kollarından tutup bir yere sürüklemeye başladılar. Avcı direniyordu ancak hiç bir işe yaramıyordu. Bu adamlar sıradan bir insandan daha güçlülerdi ve sayıca ondan üstünlerdi. Uzun holler geçtikten sonra onu ahşaptan oymaları olan kocaman bir kapının önüne getirdiler. Kapının üzerinde bilmediği sembollerin yan yana dizilmesiyle oluşan satırlar vardı. Satırların ortasında da bir ejderha figürü.
 Kapılar açıldı sonuna kadar. Loş ortama ay gibi bir ışık doğdu aniden. İçerisi çok kalabalıktı. Etrafta altın kaplı masalar ve sandalyeler vardı. Kocaman salonda önünde duran bir grup dikkatini çekmişti avcının. Hepsi iyi giyimli ve asil görünümlü insanlardı. Onu yargılarcasına gözlerini ona dikmişlerdi. Etraftakiler kendi aralarında konuşuyordu. En öndeki sarışın adam bağırdı. "Binor'e Lle bi quietta". Herkez sus pus oldu bir anda. Tüm gözler ona çevrilmişti. Söze devam etti sarışın adam. Konuşmasını bitirdikten sonra yakınlarından gelen bir ses duydu avcı. Çok tatlı bir kız sesiydi bu ses. Öyle güzeldi ki. Sirenlerin şarkılarından bile daha güzeldi.
"İnsanoğlu! Korumamız altında olan unicornlardan bir tanesinin canını bilerek ve kasten almak istediğiniz için kurulumuz tarafından en adil şekilde yargılanmanıza karar verildi. Bu yargılanma süreci içinde sizin gözleminiz ve çevirmenliğiniz görevi bana verildi" Dedi kız. Avcı şok olmuştu. Ormanda gördüğü kızdı bu. Avcının yüzü gülmeye başlamıştı. Şu an başına gelicekler umrunda değildi. Onu tekrar gördüğüne o kadar sevinmişti ki kız kardeşinin acısını bile unutmuştu. Sarışın adam söze devam etti.
" Yaşadıklarınız göz önünde bulundurularak kurulumuzca yargılanmanız dinlenip yaralarınızın iyileşmesi sonrasına ertelendi. Bu müddet boyunca gözetmeniniz başınızda olduğu müddetçe tutuksuz olarak yargılanmanız uygun. Ancak şehir sınırları dışına çıkmanız kesinlikle yasak. Şimdi lütfen odanıza dönün." dedi bir elfe yakışır bir nezakette adam. Avcının içinde olanlarla ilgili en ufak bir endişe bile yoktu. O kız ona herşeyi unutturmuştu belli ki. Sahi ya daha adını bile bilmiyordu o kızın. Öğrenmek için tam kızın yanına gidecekti ki iki asker tutup kollarından götürdüler onu odadan. Elinden oyuncağı alınmış bir bebek gibi hissetmişti avcı. Odasına götürüldükten sonra uykuya dalana kadar olanları düşündü avcı. Sürekli aklında aynı sahne. Sürekli o ormandaki kız. Artık onunla konuşma fırsatı olacaktı. Onun gözetmeni ve çevirmeni olmuştu. Mahkemede onun tercümanlığını yapacaktı. Avcı mutlu bir şekilde olanları unutmuş vaziyette uykuya daldı. Oysaki kız kardeşi hasta yatağında onu bekliyordu hala...

32
Kurgu İskelesi / Ynt: Kıpkısa Kulübü
« : 10 Ekim 2012, 23:40:37 »
Lanetin son malzemesi en sevdiği şeyin kalbiydi ama bir türlü başarılı olamadı Cadı Antrepoma' nın laneti. Çünkü sevgi namına birşey kalmamıştı artık kalbinde. Oda elleriyle çekip çıkardı göğsünden kalbini ve karanlık lanetine boğdu tüm evreni...

33
Çizgi / Ynt: Fantastik olmayanlar
« : 10 Ekim 2012, 18:59:02 »
Teşekkür ederim :). Kalemimin aksaklığı orta okuldan kalma bir alışkanlık. Düz çizgi çizemediğim için öğretmenim çizgileri kısa kısa ve parça parça çizmemi önermişti.(ve sanırım cam masada çalıştığım için çizgileri sabit tutmakta zorlanıyorum.) O günden beri çizgilerim aksak ama düzeltmeye çalışıyorum. En kısa zamanda yenileriyle burdayım  :uhe

34
Çizgi / Ynt: Bazı çizimlerim
« : 10 Ekim 2012, 14:47:58 »
Dördüncü çiziminiz çizimlikten çıkmış, adeta fotoğraf olmuş :blink. Tebrikler :) ...

35
Çizgi / Ynt: Karakalem
« : 10 Ekim 2012, 14:42:06 »
Üstad sizin çizimleri gördükten sonra kendiminkilere çiziktirik demeye başladım :). Övgüyü sonuna kadar hakediyorsunuz. Gölgelendirmeler çok etkileyici. Görsel şölen için teşekkür ederim ve şunuda eklemeliyim;

Noluuuur ejderhaaa çiiizz :D

36
Çizgi / Ynt: Luis Royo
« : 10 Ekim 2012, 14:35:29 »
Resimlerden bazılarını internette görmüştüm. Hep bilgisayarımın masaüstünü süsleyen bu resimlerin çizerini tanımak ne büyük mutluluk :). Teşekkürler Malkavian

37
Çizgi / Fantastik olmayanlar
« : 10 Ekim 2012, 14:31:53 »
Fantastik değiller ama umarım sorun olmaz :/ En yakın zamanda fantastik çizmeye başlayacağım.
Spoiler: Göster

Spoiler: Göster
Spoiler: Göster
Spoiler: Göster







38
Çizgi / Ynt: Karakalem Çizimler
« : 10 Ekim 2012, 14:20:56 »
Chiyo son çizimindeki eller harika görünüyor. Orantıda inanılmaz iyisin. Eğer gölgelendirmede çok sıkıntı çekiyorsan en yakın zamanda bilen birilerinden ders almanı dilerim. Şahsen benim çizdiklerimde resmin sağ ve sol tarafı hiçbir zaman birbirini tutmaz :). Birde kabul edersen ufak bir tavsiyem var sana. Çizgilerin çok düzgün ama bazı bölgelerde çizgileri daha hafif bazı bölgelerde daha koyu tutmalısın bence. Eğer bunu yaparsan çizimlerine doku ve gerçeklik katarsın. Bu çizgiler arasındaki koyuluk oranınıda gözlem yaparak belirleyebilrisin mesela bir göz çizerken çizgiler daha belirgindir ancak bir dudak çizerken çizgilerimiz daha hayaletimsi olmalı bence. Ha birde gölgelendirmeyi geliştirmenin bir yolu da boş vakitlerde bol bol nesne, manzara v.b şeyleri en ince detayına kadar analiz etmekten geçiyor.

Twilight'tan hiç haz almasamda çizdiğin kara kalem bir harika.
bir aralar bende çizerdim ama sonra şiire aşık oldum :D
naparsın insan kalbi işte. benimki şiiri seçti...
Spoiler: Göster
Ben ikisinede aşığım sanırım bu yüzden ikisinde tam olarak beceremiyorum :)...

39
Çizgi / Ynt: Kerem Beyit
« : 10 Ekim 2012, 14:05:30 »
Resimler bir harika malkavian. Beni Kerem Beyit ile tanıştırdığın için teşekkür ederim :). Bu resimlerin her bir karesinden anlam fışkırıyor...

Sayfa: 1 2 [3]