Kayıt Ol

İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Mesajlar - yuno44907

Sayfa: [1] 2 3 ... 9
1
Güncel / KomedyShow
« : 25 Temmuz 2009, 10:52:19 »
www.youtube.com/user/komedyshow
18 yaşında olan bu manyaklar her türlü absürt video yapmaktadırlar. Animasyon işine de girdiler. En iyi çalışmaları Hayri Pıtır, Pokemon serileridir. Başka iyiler de var fakat onlar seri değil.

2
Düşler Limanı / Ynt: Namlunun ucu
« : 25 Temmuz 2009, 06:08:13 »
Sayenizde unicode'u da öğrendim. Hadi sana da yorum yazalım. Duygu, düşünce eksik. Sadece olan olayları objektif bir şekilde anlatmışsın. Hiç umursamıyor okuyucu o adama ne olacağını. Sürükleyici değil yani. Bunu ben önceden okumuştum. 2 yıllık filan. Neden kurtlar vadisi sevmediğini de anlasam. Çok avrupai gördüm seni.

Ne konuşuyorsunuz hiç anlamıyorum. Gıcık oldum dialoglarınıza. Siz olmasanız kime gıcık olacağım.
Together
Forever

3
Monster Rancher'da sahip olma olayı yok. Bir kere takımda 2 insan, 5 monster var. Bunlardan tavşan bir bölümde ötekilerin parasını alıp kaçmıştı. Tiger zaten kimseyi dinlemezdi, umursamazdı. Neden gurupla gezdiğini anlamadım. Dizi bitince yapacak işi olmayınca kesin ayrılmıştır guruptan. Mocchi, Genki'yi çok severdi. Dizi bitince Genki onu bırakıp Dünya'ya döndü. Suezo manyağın tekiydi. Asla mantıklı davranmadı ama guruptaki herkesten zekiydi. Golem salak olduğu için kendine ne söylenirse yaptı. Asla ben neden bunların her dediğini yapıyorum demedi.

Monster'lar insanlarla eşittir. Konuşurlar, düşünürler, grev yaparlar, yalnız yaşarlar, bazen diğer monster'lar ile gurup halinde yaşarlar. Pixie mesela serinin en önemli karakteri. Spoiler vermek istemezdim çünkü pixie gerçekten önemli. Çok zeki ve güçlüdür. Ayrıca da güzeldir. Neyse spoiler vermeyeyim. Centour çetesi var. Bu gurup paralı askerlik filan yapardı. Bazen turnuvalara katılırlardı. Bu turnuvalara monster'lar kendi istekleri ile katılırlardı yani sahipsiz monster'lar da katılırdı. Dövüşmek istemeyen dövüşmezdi. Seri boyunca MOO'dan başka birilerini dövüşmeye zorlayan olmadı.

Bazı monster'lar tanrıydı. Bunlara tapanlar vardı. Phonix, MOO, Mosamo (kesin yanlış yazdım), pixie, Joker, Gali bunlardandır.

4
OHA
Animesi Pokemon ve Digimon'dan kat kat iyidir diyorum. Oyunları da zaten kıyaslanamaz. En iyi hayvan yetiştirmeli oyunudur diyorum. PS1'e 2, PS2'ye 3 oyunu çıktı bunun. Bu nefretiniz umarım bana değildir. Camdan filan atlayayım o zaman ben.

Bir kere animedeki karakterler pokemonlar gibi saçma salak değil. Suezo'nun teleport, telepathy, telekinesis yetenekleri ve eye beam'ı var. Tiger boynuzundan elektrik atar ve tavanda bile koşabilir. Mocchi top olup sırtındaki kabukla çarpar. Tokat atar. Ruhsal enerjisi ile pembe yapraklar atar. Ağzından pembe alev atar. Bütün bedenini pembe alev ile kaplayıp düşmanını ezer. Tavşan kaplandan daha hızlı ve çeviktir ama tavanda koşamıyor.

Böyle iyi tasarlanmış yaratıkları barındıran bir seri nasıl sevilmez.

5
Çok kızdım şimdi. Meydanı boş bıraktık. Animeyi kim tamamen izledi. İkinci oyununu kim bitirdi. GBA oyununu kim oynadı. Cık cık cık. :rr Alın size güzel monster rancher resimleri.
Spoiler: Göster














Söylediğim gibi, animesi çok iyi. Yedi tane aptal dünyayı kurtarmaya çalışıyor. Dünyayı ele geçiren de MOO adında bir monster. Monsterları insanlar yapmış. Sonra MOO ile Phonix bütün teknolojiyi yok etmiş. İnsanlık tekrar orta çağa dönmüş.

Oyununda ise değişik idmanlarla hayvanımızın değişik yönlerini güçlendiriyoruz. Bu hayvan çok yorarsak hasta oluyor, bize küsüyor, idmanlardan kaçmaya başlıyor. Bazen de şımarırlar. Bazı hayvanlar kesinlikle güçsüz olur. Bazıları kendilerinden iki kat güçlü hayvanları sizin için döver. Gerçekten tavşanlar hayret vericidir ikinci oyunda. Asla da bir kato beslemeyin. Bunlar ayyaş kedilerdir.

Yeni teknikler öğrenmeleri için errantry'ye götürmeniz lazım. Hayvanlar doğal zorluklarla başa çıkabilirlerse ve teknik öğrenecek yaştalarsa öğrenirler. Çok teknik için zuum veya arrowhead alın. Onların çok tekniği olur. Bunları yetiştirince tekniği çok olmasını istediğiniz hayvanla birleştirin. Tekniklerin en çok yarısı o hayvana geçecektir.

6
Kurgu İskelesi / Ynt: AV
« : 25 Temmuz 2009, 01:30:17 »
Çok boşluk vardı. Neredeyse okumayacaktım. Ne çok iyi ne çok kötü. Yine ilk yorum benden.

7
Çizgi & Anime / Ynt: Ghost İn The Shell
« : 25 Temmuz 2009, 01:17:15 »
Affedersin. Konuyu okumadan dalmışım. Acemilik işte XD. Dizisi berbattı. OVAları izlemedim henüz. Metropolis gibi bir şeydir belki=P Gerçekten çok iyi Ghost in the Shell. Ama robot olayına yanlış bakmışlar. Eskiden teknoloji geriydi tabi. Doğrusu şöyle olur.

Robot ruhu olmadığından his edemez. Düşünebilse ve öğrenebilse dahi Terminator'deki gibi hissiz olur. İçine ruh koyarsak da kafayı yer. Delirir. Hissedemeyen bir robotun psikolojik sorunları olabilir. Yanlış kararlar alıp yanlış şeyler yapabilir. Ama mutlu veya mutsuz olamaz.

OVAlarını kesinlikle izleyin. Dizisine bulaşmayın.

8
Çizgi & Anime / Ynt: En son izlediğiniz anime?
« : 25 Temmuz 2009, 01:06:06 »
Ergo proxy bazı yerlerde mantıksız. Matrix filminde de vardı böyle hatalar. Çok güzel anime yine de. Her bölümü ayrı bir şeyin parçası gibi.

9
Mitolojiler / Ynt: ‘Gerçek’ vampirler kan içmiyormuş.
« : 25 Temmuz 2009, 01:01:10 »
Eğer twilight gibi bir şeyler yapacaksak lütfen oradaki vampirlere vampir demeyelim. Mesela Bleach'de bounto denmiştir. İnsanın diğerlerine biraz saygısı olur yaa. Sen git 50 yıllık vampir şeyini değiştir ve artık vampirler böyle olacak filan de. Çok saygısızca. Daha değişik türler bulmak lazım. Yomalar, diclonlar, drowlar gibi mesela.

10
Şişedeki Mısralar / Ynt: yarım kalan şiirlerim
« : 24 Temmuz 2009, 19:45:08 »
Sometimes i am boring
But who care normally everybody boring
If you dont want that
Just dont care

Nobody care nobody
Let kill everybody
You can solve this problem
When you care

You living
for your happiness
But you know
nobody care you

Dont care them
They dont care you
This is idiot circle
But who care?

11
Kurgu İskelesi / Ynt: God's plaything
« : 24 Temmuz 2009, 04:22:43 »
Armut
Gözlerimi yavaşça açtım. Uykumu almıştım. Rüya görmemiştim. Çok rahat ve mutluydum. Sonra bir şey öğlen güneşinin önünü kapattı. Çok büyük bir gölgedeydim. Bu o ilginç ejderhanın gölgesiydi. İki ayağı üzerinde durmuş bana bakıyordu. Sonra dudaklarını yaladı. Bu hareketinden dolayı beni yiyeceğini düşünüp korktum. Geriye doğru hızla süründüm. Başım arkamdaki ağaca çarptı. Çok çaresizdim. Yine çaresizdim. Ben konuşmadan o başladı konuşmaya.

“Bak hele, benden izinsiz bahçeme girip armut ağacını mahvetmişsin. Peki armutların karşılığında bana ne vereceksin küçük kız?”

Ona verebileceğim hiç bir şey yoktu. Ondan kaçamazdım da. Tek yapabileceğim yalvarmaktı. Her şeye rağmen onun o ufacık ağacındaki boncuk kadar armutları yemem beni öldürmesi için yeterli sebep değildi ama ben bir böcektim. Onun eğlenmek için kanatlarını koparabileceği bir böcek. Ben telaş içinde kötümser düşüncelerle boğuşurken o hale en başından beri olduğu gibi gözleri ile gülümsüyordu. Tekrar konuşmaya başladı.

“Anlıyorum, bana verebilecek bir şeyin yok. O halde soyun.”

Neden soyun dediğini hiç anlamamıştım. Ben onun için çok ufaktım. Ne yapacaktı ki? Yoksa kıyafetlerimi mi istiyordu? Başımı eğmiş bunları düşünürken bir şey kafamı yakaladı. Kuru ve nemli toprak gibiydi ama et gibi yumuşaktı. Bunun onun dudakları olduğunu fark etmem biraz uzun sürdü. Beni kafamdan yakalamıştı. Bedenimi havaya kaldırdı. Bedenimin ağırlığı boynumun ağrımasına neden olmaya başladı. Sonra saçımı yalamaya başladı. Saçım mahvolmuştu. Tiksindim. Dev bir ejderha saçıma tükürüğünü bulaştırıyordu. Ayrıca ağzı bataklık gibi kokuyordu. Beni yere bıraktı. Artık ağzı boş olduğundan az önce yaptıklarını açıklayabilirdi.

“Tadın çok güzel. Seni yalamak istiyorum. Bütün bedenini. Kıyafetlerini çıkarırsan onlar kirlenmez.” dedi dev ejderha. O dev ağzını ve dev dilini hayal ederek irkildim. Bu çok tiksinç olacaktı. Beni buna zorluyordu. Karşı koyamazdım. Onun armutlarını yemeseydim belki bunlar başıma gelmezdi.

Onu bu isteğinden nasıl vazgeçirebileceğimi kara kara düşünmeye başladım. O buna fırsat vermeyerek “Soyun!!” diye bağırdı. Bu kesinlikle bir emirdi. Ağzından çıkan rüzgâr yere düşmemi sağladı. Korkup hemen soyunmaya başladım. O ise yere yatmış dikkatle beni izliyordu. Ağzından giderek daha fazla tükürük akıyordu. Her şey giderek daha da tiksinçleşiyordu.

Anadan doğma olduğumda kafasını yere yan yatırdı ve “Hadi gel ve ağzıma gir.” dedi sakinleştirici bir tonlama ile. Korkarak ona yavaşça yaklaşıyordum. Buna karşı koyamıyordum. Biraz düşününce korksam da bunu istediğimi fark ettim. Yanından geçerken dişlerine baktım. İçimde giderek artan bir heyecan vardı. Kalp atışlarımı duyabiliyordum. Buna rağmen bedenim daha çok oksijene ihtiyaç duyuyordu. Üşüyordum, ter içinde olmama rağmen.

Kendime geldim ve yeniden o iğrenç ağız kokusunu almaya başladım. Dile baktım. Boyu benden bile büyüktü. Ejderha ayakta iken daha küçük olduğunu düşünmüştüm. Onun boyu anlayamayacağım kadar uzundu. Sonra ağız usulca kapandı. Karanlık bir mağaradaydım. Ayağım toprağa basıyordu. Bileklerim dudaklarının arasında sıkışmıştı. Dil sol koluma değiyordu. Bataklık kokusu arttı. Artık dışarıdan temiz hava gelmiyordu. Dil hareket edip gövdemi devirdi. Şimdi onun yanağına oturuyordum ve ayaklarım toprağa basmıyordu. Dışarısı ile tüm bağım kopmuştu ama rahattım, heyecanlıydım, bunu istiyordum. Sonra dil ile güreştik. O beni yendi. Bu şey gıdıklıyordu. Yumuşak ve güçlüydü.

Birdenbire yerin yeri değişti. Ağzın içinde yuvarlandım. O artık kibar değildi. Dil vahşice saldırdı. Ağzın içinde ters düz oldum ve hızla yer değiştirmeye başladım. Duvarlar sıkıştırıyordu. Dil vuruyordu. Tükürük içinde boğulmasam eğlendiğime karar verebilirdim. Sonra arkamdan hava ile dil beraberce ittiler ve başım dudakları aralayarak dışarı çıktı. Burası çok yüksekti.

“Nasılsın?” diye sordu bir ses. Sesi çok daha net duyuyordum çünkü tam arkamdan geliyordu. “Boğuluyorum burada, biraz sakin olamaz mısın?!” diyerek kızdım ona. “Sanırım halinden memnunsun, o halde daha uzun süre oynayacağız.” dedi ve konuşmama izin vermeyerek beni hüpletti.

12
Düşler Limanı / Ynt: Otostop
« : 24 Temmuz 2009, 01:03:55 »
Kısa ve öz olmuş. Takdir ettim.

13
Oyunları ile ilgili, özellikle Monster Rancher 2 ile ilgili her türlü yardımı edebilirim. O oyunu tamamen bitirdim fakat save silindi. Eğer arkadaşlarınızınkilerle ile o yetiştirdiğiniz hayvanları kapıştırabiliyorsanız çok iyi oyun. Bunun dışında çok vakit alan ve bunaltan bir oyun. Oyun her yönü ile hüzünlü. Yani tanıdıklara haber salın onlar da oynasın. Sonra size gelirler kapışırsınız. ePSXe emulatörü edinip oyunu indirdinizmi bu iş tamamdır. Sonra her tür yardımı ben yaparım.

Nasıl buldun? Ben arıyorum hiç bulamadım oyun listesini.

14
Yüzüklerin Efendisi / Ynt: LOTRconquest
« : 22 Temmuz 2009, 21:16:40 »
Evet oyunda çok berbat buglar var. Görsel buglar ve oynanışı etkileyen buglar. Her tür bug var oyunda. Bunun dışında iyi oyun. Yamalarla düzeltilir.

15
Oyunlar / Ynt: Crash Bash
« : 22 Temmuz 2009, 21:13:59 »
Crash'ın tüm oyunları çok zor. Çok fazla PS2 oyunu filan var.

Sayfa: [1] 2 3 ... 9