Kayıt Ol

İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Mesajlar - dwhale

Sayfa: [1]
1
Eğlence & Mizah / Ynt: Şu An Sizi Ne Mutlu Eder?
« : 11 Temmuz 2015, 02:52:28 »
Latin Amerika'ya açık tarihli gidiş dönüş bileti kazandığımı öğrensem mesela :)

2
Liman Kütüphanesi / Ynt: En Son Hangi Kitabı Aldınız?
« : 11 Temmuz 2015, 02:47:16 »
jose saramago - yitik adanın öyküsü
gonçalo m. tavares - beyefendiler

ama tabi bunlardan önce ursula le guin'in yerdeniz 6 lısını bitimrliyim :)

3
Duvarlar: "hani bu sene boyayacaktın tüm duvarları, hani her birimizde bir resim olacaktı, O yüzden müsade ettik beyaza boyamana, yoksa mavi iken iyiydik biz, ertelenmekten sıkıldık, bir yerden başlamak lazım"

Wacom Bamboo Pen: "Oğlum, işin bitince şu kırmızı banda tak beni, sonra odana girenler önce benimle normal kağıda yazı yazmaya çalışıp ucumu ağlatıyorlar, sonra da <<bir insan niye kalem bulundurmaz>> diye seni azarlıyorlar, yetti gayrı"

Ferreira Porto Tawny Vinho Tinto:
"Arkadaşım, sen koleksiyoncu değilsin, artık aç ve iç beni. Koleksiyoncu olsan mahzenin olurdu, var mı? yok, iç o zaman, tadımı çıkar"

Sıradaki kitaplar: "3 yıldır sıra bekliyorz kardeş, tam bana sıra geldi diyorum yeni kitap geliyor yanıma"

Lap Top Fanı: "Yaşlandım artık tamir edilmek istemiyorum, jübilemi de yapsak artık da yeni genç bir fana geçsen sen de, ne güzel sessiz sessiz, mis"

Pasaport: "Artık gelecek sene gideriz bir yerlere heralde, sıkıldım boş sayfalardan"

Küllük: "Bıraktı evet sigarayı bıraktı, 20 senedir ışık görmemiştim... Söz vermiş kıymetli birine, bir anda bırakmış, ben de saydammışım meğer, kül rengi değilişim" :P

Ben: "Az kaldı, az, birazcık daha sabır, herşey sırayla" :)

4
Bir de benim yayınevlerine ve/veya dağıtımcı firmalara ve/ve hatta ( :P ) kitapçılara karşı bir eleştirim daha olacak.

Yayınevlerinin kısmen gerekli olduğunu düşünmein sebebi onların işinin de yazarlıktan ziyade bir profesyonellik  bir uzmanlık gerektirmesi, yani bir yayın evinin yapacağı işi bir yazar yapmaya kalksa belki yazmaktan soğuyabilir. Bu konuda yayınevleri, kitapçılar ve dağıtımcılara ihtiyaçları olabilir, katılıyorum. Kendileri de yapabilirler belki ama harcadıkları zamana ve emeğe değer mi acaba!

Ama bu işi kendi yapmaya çalışan insanların genelde şu sorunla karşılaştıklarına şahitlik ettiğim oldu, duyduklarım oldu. Diyelim ki ben kendi çabalarımla bir kitap basmayı başardım, bağımsız olarak, hiç bir yayın evine boyun eğmeden. Bunu bir kitapçıya götürünce "Kardeş kusura bakma, bizim anlaştığımız şu dağıtım firmasından getirmezsen sat(a)mayız kitabını", "kardeş çok güzel yazmışsınız derginizi, çok usta bir ekip kurmuşsunuz, tamam kar da koymamışsınız ilk etapta, ama ben ne kazanacağım bu işten 3 lira değilde 8 lira olsun bu derginin fiyatı, 5 lira da bana kalsıın" gibi şeyler görünce de ister istemez senin raflara çıkmana engel olacak herkese antipati beslemeye başlıyorsun. Bir de bunun ISBN miş vergisiymiş puluymuş püsürüymüş var, yani şeytan diyorki "varsın eser sahibi kendi kitabını korsan bassın satsın"

alemin içinden bir kimse değilim, uzman da değilim, ama bu işlerle eskiden uğraşmış insanların yaşadığı zorluklara bir zamanlar tanıklık ettim. Gayet üstün körü ,yukardan, uzaktan bakan bir eleştiri benimki.

Keşke imkanınız olsa da ya da bir ortam yaratsanız da, "kahramanın yol türküsü" programına bir yazar ve o yazarın yayımcısını aynı anda konuk etseniz, kim ne emek harcıyor, kim ne kazanıyor enine boyuna farazi olmadan konuşsak. Yazarların bu konuda konuşurken çok çekinceleri olacağını sanmıyorum, kitaptan zengin olmuş kaç yazar vardır zaten, ama yayın evlerinin çekincesi olur mu acaba :) tabi benimki bir dilek sadece :)

5
Belki de en güzeli yayınevi veya kitapçıyı da aradan çıkarıp eserin SAHİBİNDEN almaktır , böylece gariplerim belki gerçekten bir şey kazanırlar

6
Yaratmak ve yaratıcılık bana kalırsa öncelikli olarak bir yetenektir, doğuştan gelir. Öğretilebilecek tek şey, imla ve dil bilgisi kuralları olabilir.

gerekli gereksiz her türlü insan bölümle ilgisi ve alakası olmadığı halde oradalar ve sinerjiyi bozuyorlar.

ilgisiz ve alakasız insanlar yüzünden kuramsal çalışmalara mecburen ağırlık veriliyor. Usta-Çırak ilişkisi yok hocalarla kimsenin arasında.

Pek saygıdeğer Tenekeci, fikirlerinize katılmıyorum.

Bence yetenek dediğimiz şey yatkınlıkla veya ilgi ile tanımlanabilir. Yetenek veya yaratıcılık her şeyden etkilenebilir. Doğuştan geldiğini düşündüğümüz yatkınlık, yaşadığımız hayat boyunca azalabilir veya artabilir.

Elbette bir sanat okuluna gitmeden de kişisel ilgimiz ve çabamızla belki bir de yetenek dediğimiz şey ile sanatı öğrenebilir hatta sanat okuluna giden birinden daha iyi üretebiliriz, fakat bir sanat okulunun da sanatçıya katkısını yok sayamayız. Sanatçı dediğimiz kişi ne kadar donanımlı olursa, ne kadar kendini ifade edebileceği enstürmanlara daha çabuk ulaşabilir ve onları kullanma yetkinliğine ulaşırsa, kendini de daha iyi ifade eder. Buradan varmak istediğim nokta yaratıcılığın öğretilemeyeceğini varsaysak bile (ki ben kabul etmiyorum) yazacak kişiye en azından nasıl "doğru bir okuma" yapılacağı öğretilebilir. Ya da kavrama hızı ve anlattığı zaman karşıdakinin kavramasını hızlandıracak yöntemler - ki bunlar tecrübenin şekillenmesidir.

Yani üretilen eserlerin güzelliği zevke bağlıdır tartışılabilir ama donanım, tecrübe, yetkinlik, hakimiyet gibi öğelere sahip bir yazar, ressam, çizer, okur, eleştirmen, müzisyen ve daha aklıma gelmeyen dolu örnek ürettiği şeyi daha iyi sunabilir.

Bir de yetenek sınavında ne soracaksınız bu insanlara? "Alakalı alakasız herkes girememeli bu bölümlere" demişsiniz. Öğrenci orada okumayı arzu ettikten sonra, alakasız olduklarına nasıl karar vereceğiz? ya okula başladıktan sonra ilgisi başlarsa, ya da okula başladıktan sonra oraya ait olmadığını anlarsa? Zaten yeterince adaletsiz bir eğitim sisteminden çıkıyoruz, bizlere kendimizi keşfetme fırsatı bile tanınmıyor.

Ben hayattan şunu öğrendim. Sadece YouTube Tutorialları ile bile her şey öğrenilebilir. Öğrenmenin sınırı olamaz. Tek parametre öğrenmeye çalıştığım şeye karşı ilgim. Sonuçları da belki maddi imkanlarımla sınırlı. Youtube den bir yazar olmayı da öğrenebilirim. Ama yazdıklarım berbat olur kimse sevmez ama 2 tane fanatiğim çıkar. Yani bana notumu hayatın bizzat kendisi verir.

Sözümün özü, Yaratıcılığın birinci ilkesi bence açık görüşlü olmak her fikre bir ihtimal vermektir. O yüzden öğretilebilir mi öğretlemez mi denemek lazım önce. falan filan, vesaire vesaire, etcetera etcetera :) blabla

Forumunuzda ilk kez bir şeyler yazdığım için ve belki de sabahın 4:40'ı olduğu için düşük cümleler kurduysam kusuruma bakmayın. ama saygılarımı ve sevgilerimi sunuyorum :)

7
kahramanın yol türküsü tadımcısı :)
olarak banner'ın da vesilesi ile  ilk mesajlarım buralara olsun o vakit :)

8
Müzik / Ynt: Şu Anda Ne Dinliyorsunuz?
« : 02 Temmuz 2015, 23:34:20 »
Selin Sümbültepe - Renk Vermez Sana | Sofar Istanbul
:)

Sayfa: [1]