Kayıt Ol

İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Mesajlar - Bardes

Sayfa: [1] 2 3 ... 14
1
60 kelimeye başlık da dahildir di mi? :P

2
Emeği geçenlerin ellerine sağlık, güzel olmuş, baya bilgilendirici olmuş. Aradaki minik esprili görseller ise çok tatlış :D Çok ciddili olmasından daha iyi, hatta bi kamera arkası falan bile koyulabilir diye düşünüyorum :D.

Üzerine felsefi tartışma da yapılabilir duruyor, merak ettim ben kitabı.

3
Game of Thrones / Ynt: Game of Thrones
« : 09 Mart 2016, 00:13:00 »
Her sezon ağzımıza bir parmak bal çalıp bitiyor dizi. Son sezondan sonra kafalar çok karışmıştı "E şimdi ne olacak o zaman?" diyorduk,
Spoiler: Göster
 malum, öldüre öldüre geriye kimseyi bırakmadılar.
Bakalım ne olacak. Arya ve Bran'ın ne olacağını merak ediyorum ben. Artık hikayenin nereye gittiği bi belli olsun lütfen, bi sezonda bir iki sahne görmekle olmuyor :P.

4
Sinema / Ynt: Şubat 2016 - 88. Oscar Ödül Töreni
« : 29 Şubat 2016, 10:28:10 »
En çok merak edilen gerçekleşmiş sonunda :p

Spoiler: Göster

5
Şişedeki Mısralar / Ynt: Çamurdan Hayaller
« : 28 Şubat 2016, 19:17:43 »
Hepimiz bazen düşünüyoruzdur zaten "keşke hiç büyümeseydik" diye. Büyüdük ve toprak çamur oldu evet. Bazen o çamura saplanıp kalmaktan korkuyor insan. Ama diğer taraftan da "Hayat kısa, kuşlar uçuyor" falan :P. İçime biraz sıkıntı çöktü okuyunca ama elinize sağlık, hoş bir anlatım :).

6
Liman Kütüphanesi / Ynt: Beğendiğiniz Alıntılar
« : 27 Şubat 2016, 12:53:59 »
"Başlangıçta, Tanrı kediyi kendi suretinde yarattı. Ve, elbette, bunun iyi olduğunu gördü. İyiydi de. Ama kedi tembeldi. Hiçbir şey yapmak istemiyordu. Bu yüzden de daha sonra, birkaç bin yıl sonra, Tanrı insanı yarattı. Sırf kediye hizmet etsin, sonsuza kadar kölesi olsun diye."

Jacques Sternberg, "Les Esclaves", Contes Glacés, 1974

7
Çizgi & Anime / Ynt: Fairy Tail
« : 25 Şubat 2016, 16:07:46 »
Henüz yarısını bile izlemedim ama izlerken kaptırıp gidiyorum. Yer yer duygusal, çoğunlukla saçma :D. Ama bu saçmalık olumsuz anlamda değil tabii ki. Natsu ve Gray'in atışmaları olsun, Lucy'nin çatlak yıldız ruhları olsun, koskoca lonca masterının düştüğü durumlar vs beni çok güldürüyor. Favori karakterim Titania Erza diye düşünmüştüm (güçlü kadın karakter, en sevdiğim :P ) ama artık Mirajane'in delirmiş hali diyebilirim.

8
Çizgi & Anime / Ynt: Pokémon
« : 25 Şubat 2016, 15:55:07 »
-Belaya hazır olun
-Hem de çifte belaya
-Dünyayı yozlaşmaktan kurtarmak için
-İnsanları bir çatı altında toplamak için
-Sevgi ve gerçek belasını kınamak için
-Yıldızların ötesine ulaşmak için
-Jessie
-James
-Roket takımı her zaman ışık hızıyla hareket eder
-Ya teslim ol ya da savaşmaya hazır ol
-Miyav, işte bu çok doğru!

Repliğin tamamını hatırlayamasam da bir kısmının hala ezberimde olduğunu fark ettim. İşte öyle bir şey ki yıllar silememiş :D

9
Yıldız Savaşları / Ynt: Star Wars VII: The Force Awakens
« : 26 Ekim 2015, 23:11:58 »
-Who are you?
+Mr. Jar Jar Binks

Yırtık dondan çıkar gibi :D. Bi de Darth Vader'ın yanmış maskesinden şebelek gibi çıkması...

10
Egaliteryanizm daha çok teknik olarak gelişmişlik için eşitlik gibi. Buradan bakıldığında kadın erkek kanun önünde eşit zaten. Ama olay burada bitmediği için feminizme ihtiyaç var. 

11
- Feminizm hakkındaki düşünceleriniz nelerdir? Siz olsanız nasıl bir değişiklik yapardınız?

Haklar durup dururken kendiliğinden gelmez, kazanım olması gerekir. Kadınlar mücadele etmeden de bu mümkün görünmüyor. Eşitsizliklerin yok edilebilmesi için gerekli ve yararlı bir harekettir. Bu kadar fikir ayrılığının olmasının sebebi feminizmin kendi içinde dallanıp budaklanması, tek çeşit bir feminizmin olmamasıdır. Bunun radikal feminizmi vaar, sosyalist feminizmi vaar, marxist feminizmi vaar, liberal feminizmi vaar, kültürel feminizmi vaar, var da var :P.

Feminist hareketin amacı bir lütufmuş gibi kadını erkekle eşit seviyeye getirmek değil, erkek egemen sistemin getirdiği eşitsizlikleri ortadan kaldırmaktır. Bu eşitsizlik içinde en çok ezilen tarafın kadınlar olduğunu görüyoruz-zaten feminizm buradan çıkmıştır- ama ataerkil toplumun zararı sadece kadınlar üzerinde değildir, bundan erkekler de zarar görür (Erkeğin eve para getiren olması yüzünden iş bulma baskısı gibi). Fakat feminizmin karşı çıktığı şey erkekler değil, erkek egemen yapıdır işte- yani savunduğu şey kadınla erkek eşit olsun, kadın ne ezilsin ne de daha üstün olsundur. Erkek düşmanlığı, kadınların daha üstün olduğunu savunma gibi argümanları feminizmi anlamamak olarak yorumluyorum.

Sadece feminizmde değil, birçok görüşte uç noktalar vardır ve zararlı olabilir. Radikal feminizmi uç nokta olarak alırsak, bazı söylemlerine katılamıyorum. "Bebek kadın vücudunda değil, dışarıda bir mekanizma içinde oluşturulsa, kadın bedeni bu işlem için kullanılmadığı takdirde erkekle kadın aynı konuma gelir, daha eşit oluruz." tarzında söylemlere rastladım. Bunu mantıksız buluyorum mesela. Sonuçları değiştirmek için sebepleri değiştirmek gerekir öncelikle, bu çözüm olamaz. Toplumu değiştirecek şey tepeden inme bir hareketle değil, eğitimle mümkün. Aileden gelen bir eğitimden bahsediyorum. Çocuğunuzu toplumsal cinsiyet rollerinden bağımsız yetiştireceksiniz ki ilerde "Ben erkeğim, istediğimi yaparım, emanete de sahip çıkarım." demesin.  Feminizm, bu farkındalığı yaratacak bir duruştur.

Türkiye'de kadın cinayetleri politiktir. Feminizmin bu noktada siyasetten çok da ayrı olabileceğini düşünmüyorum. Ama bu demek değildir ki feminizm sağcı ya da başörtülü kadınları diğer kadınlardan ayrı tutsun. Zaten olay hiç de bu değil, başörtülü olup feminizmi savunmak da mümkün-bana çok tutarlı gelmese de-. Çünkü kadın kadındır.

Kadını yüceltme olayına gelince, "Hep kadınlar ölüyor, biraz da erkekler ölsün." şeklinde bir yaklaşımı doğru bulmuyorum.  Bu söylem "Ataerkil düzen öldürmeye devam etsin, yine eşitsizlik olsun ama bu sefer de kadınlar erkekleri öldürsün." demek gibi bir şey. Öz savunmayı savunurum ama karşı çıktığım şey saldırıdır. Feminizmin savunması gereken şey "Kimse ölmesin, eşitlik olsun." olmalıdır. 

12
Kraliyet Meydanı / El Yapımı Kitap Ayraçları
« : 05 Temmuz 2015, 18:46:22 »
Merhaba Rıhtım ahalisi! :).

Aşağıdaki kitap ayraçlarını kendim yapıyorum. Her biri el emeği göz nuru :D. Adet fiyatı 4 TL. Ankara içine elden teslim edebilir, Ankara dışına PTT Kargo ile gönderebilirim. Üstelik 1 TL farkla istediklerinizi de çizdirebilirsiniz! (Ama her şeyi de çizemiyorum, çizebileceğim bir şeyse ben size bunu söylüyorum. Sonra çizip fotoğrafını yolluyorum. "Beğenmezseniz paranız iade!" diyeceğimi sandınız değil mi? Hayır, öyle bir şey yok, çünkü beğenmezseniz zaten aramızda bir alışveriş olmamış olacak :P).

Vee sipariş veren ilk kişiye 1 adet ayraç da benden hediye!

Spoiler: Göster
1. [spoiler]

2.
Spoiler: Göster

3.
Spoiler: Göster

4.
Spoiler: Göster

5.
Spoiler: Göster

6.
Spoiler: Göster

7.
Spoiler: Göster

8.
Spoiler: Göster

9.
Spoiler: Göster

10.
Spoiler: Göster

11.
Spoiler: Göster

12.

13.
Spoiler: Göster

14.
Spoiler: Göster

15.
Spoiler: Göster

16.
Spoiler: Göster
[/spoiler]

Bunların dışında yaptığım ayraçlar da var ama çok kalabalık etmesin diye hepsini koymadım. İsteyene mesajla yollayabilirim.

13
Kurgu İskelesi / Ynt: Denek
« : 26 Haziran 2015, 12:47:26 »
İkinize de yapıcı yorumlarınız için teşekkür ederim öncelikle.

@Light,

Bir gramer nazisinin yazım hatasını bulmuşsun, seni tebrik ediyorum :D (çok dikkat ederim ben de aslında ama nasıl olmuş da gözümden kaçmış, hayret :P).
 
"etrafımda" başa gelseydi güzel olurdu. Gözüme takıldı maalesef.
Devrik cümleleri hatalı bulmuyorum. Kendim konuşurken de epey sık yaptığım bir şey olduğundandır belki. Tercih meselesi.

Diğer yorumlarınız için de teşekkür ederim. Kendim tekrar tekrar okusam da nerede nasıl bir eksiklik/zayıflık var göremeyebiliyorum. Yorumlarınız önemli o yüzden :).

@kargasiz,

Aslında ilk bölümden düşündüklerin bir nevi doğru, sembolikti hikayede kullandığım şeyler. Dediğim gibi tekrar okuyunca insan göremiyor bazen ama diyorsun "Yaa bi gariplik var gibi bir yerlerde ama ne ola ki?" :P. O yüzden yorum almak önemli, teşekkür ediyorum. Devamı gelecek :)

14
Jaws'ın yazarı nefret etmekte haklı bence. Kitap uyarlaması olduğunu bilmiyordum ben de filmlerin ama yazmasaymış belki de bugün köpekbalığı dendiğinde aklımıza "katil", korkunç bir yaratık gelmeyecekti. Bal porsuğu denince herkesin aklına psikopat bir yaratık gelmiyor mesela, tanımıyoruz çünkü :P.

15
Kurgu İskelesi / Denek
« : 25 Haziran 2015, 22:11:47 »
“30 TL kazanmak ister misiniz?
Nesiller ve Kan konulu, Vampir Etik Kurulu tarafından onaylanmış bilimsel araştırma kapsamında yürütülen deneyimize katılmak üzere katılımcılar arıyoruz. Deney yaklaşık 1 saat sürecek olup deney sonunda katılımcılara 30 TL verilecektir.”

          Bu deney çağrısı hayatımın dönüm noktasıydı. O zamanlar kırk iki yaşında gencecik bir vampirdim. İkinci öğretimde işletme okuyordum. Yaşım gençti, tecrübesizdim ama fikirlerim beni olgunlaştırıyordu. Üniversite ikinci sınıftayken İnsan Hakları Yayma Cemiyeti’ne katıldım. Topluluğun amacı insanlarla vampirlerin kampüs içinde birbirlerine saygıyla bir arada yaşayabilecekleri düşüncesini yaymak, bu amaçla etkinlikler düzenlemekti. Cemiyette insanlar ve vampirler birlikte çalışıyorlardı.

          Biz, canlı insanlardan doğrudan kan emmeyi reddeden bir vampir grubuyduk. Bunu etik bulmuyorduk. Bunun yerine karşılıklı gönüllülük esasına dayalı bir kan alışverişini daha doğru buluyorduk. İnsanlar da bunu savunuyorlardı. Bunun için farkındalık etkinlikleri düzenliyor, kampüse getirdiğimiz kan toplama araçlarında gönüllü insanlardan kan alıyor, bütçe sıkıntısı çektiğimiz durumlarda kermeslerde patates salatası ve kısır satıyor, çılgın partiler düzenliyorduk.

          Cemiyette çok eğleniyordum ama bir de “Vampirin vampirden başka dostu yoktur.” ilkesini benimseyen karşıt bir grup vardı. İnsanların kanını emmenin vampirliğin doğasında olduğunu savunuyor, kermeslerimizden patates salatası alıp parasını vermeden kaçıyorlardı hainler. Sadece bunu yapsalar yine iyiydi ama bazen çok büyük kavgalar oluyordu ve son zamanlarda bu giderek can sıkıcı bir hal almaya başlamıştı. Birkaç insan arkadaşımızı kanlarını son damlasına kadar emmek suretiyle katlettiler. Okul tam bir nefret yuvasına dönüşmüştü, çok gergin bir ortam vardı. Üniversite yönetimi de durumdan rahatsızdı ama ortaya somut bir çözüm koyan yoktu.

           Bu olaydan haftalar sonra o deney ilanını gördüm. Vampir Etik Kurulu tarafınca onaylanmış birkaç araştırmayı biliyordum. Makalelerini okumuştum. Görüşleri benim görüşlerime yakındı. Otuz lira da öğrenci için her türlü iyi paraydı. Daha önce de bu tarz deneylere katıldığım olmuştu ama verdikleri ücret on beş ya da yirmi lirayı geçmezdi genellikle. Bu para da küçümsenecek bir miktar değil tabii. Hatta bazen birkaç farklı deney üst üste denk geliyordu ve bu üç beş lira birikerek hatrı sayılır bir paraya dönüşebiliyordu. Kısacası damlaya damlaya göl oluyordu gerçekten de. Deneye katılmak için mail atıp randevu aldım hemen.

*      *      *

“Lütfen sessiz olunuz, içerde deney yapılıyor.”

          Karşımdaki mavi kapının üzerinde yazan buydu. Ben de kapının önünde beklemeye başladım. Randevum saat 18.00’deydi. Saatime baktım, 17.45. Bir süre daha bekledim. Kapıyı dinledim, içerden gelen bir ses yoktu. “Günleri mi karıştırdım acaba?” diye düşünüp maili ve takvimi kontrol ettim. Hayır, tarih doğruydu, saat doğruydu. Ama içeriye giremiyordum kapıdaki yazı yüzünden. Ben düşünceler içinde boğuşurken kapı açıldı.

          “Deney için mi gelmiştiniz?” dedi beyaz önlüklü, ağız maskesini çenesinin altına indirmiş genç kadın.

          “Evet.” dedim.

          “İçeri geçin lütfen.”

         Söylediğini yaptım. Kapının önünde aşağı inen birkaç basamak vardı. Basamakları inerken etrafa göz gezdirdim. Geniş bir laboratuardı. Monitörler, deney tüpleri, kablolar, ismini bilmediğim bir sürü deney zamazingosu vardı etrafımda.

         “Şöyle oturun isterseniz.” diyerek duvar kenarındaki koltuğu işaret etti kadın.

         Gri renkteki kocaman deri koltuğa oturdum. Adeta gömüldüm. Kadın da biraz çaprazımdaki masaya oturdu. Önündeki bilgisayara bakıp sanırım bir şeyleri kontrol etti.

         “Halis Kanemen’di değil mi?”

         Adım buydu evet. Maalesef… Kan emmeyi reddeden bir vampir olarak sahip olabileceğim en harika soyadına sahiptim ve ismimle birleşince de tadından yenmiyordu. Ailem, kan emiciliği reddettiğimi onlara söylediğimden bu yana beni ailenin yüz karası olarak görüyorlardı. Kanemen Ailesi’nin soy kütüğünde bir lekeydim onlar için. Benden utanıyorlardı. Geleneklerimize sahip çıkmadığım için saygısız serserinin biriydim.   

         “Halis Kanemen, evet.”diye tekrarladım.

         Kadın, masanın üzerinden birkaç kağıdı alıp bana uzattı.

         “Deneye gönüllü olarak katıldığınızı belirtmeniz için imzalamanız gerekiyor.”

         Kağıtları alıp okumaya başladım. Sıradan bir gönüllü katılımcı formuydu. Açıklamada deneyi yürüten kurul, deneyin katılımcının isteği halinde yarıda bırakılabileceği, kişisel bilgilerin anonim kalacağı vs. her deneyde olan bilgiler yer alıyordu. Bir cümle hariç… 

   “Deneyin sonuçlarının beklenmeyen bir şekilde gelişmesi halinde sorumluluk katılımcıya aittir.”

       Daha önce katıldığım deneylerde benzer bir ifade görmemiştim. Bu kısmı anlayamadığımı, tam olarak ne söylenmek istendiğini sordum kadına.
 
      “Sonuçları kısa vadede göremeyeceğimiz için tam olarak nasıl bir sonuç çıkacağını bilemiyoruz. Zaten ne zaman isterseniz deneyi yarıda bırakma hakkınız var. Ama zaten deneye başlamadan önce sizinle kısa bir anket ve mülakat yapmamız gerekiyor, katılıp katılamayacağınızı vereceğiniz cevaplar belirleyecek.” dedi.

       “O zaman şimdiden imzalamama gerek yok?” dedim.

       “Evet, o kağıdı şu an imzalamanıza gerek yok, görüşmemiz olumlu olursa imzalarsınız. Ama mülakat ve anket için olan diğer formu imzalamanız gerekiyor.” 

          Söylediği kağıtları imzalayıp kadına uzattım. Diğer formu önümdeki sehpanın üzerine bıraktım. Kadın kağıtları mavi bir dosyanın içine yerleştirdi. Anket soruları formunu bir tükenmez kalemle birlikte bana uzattı. Yaşımı ve cinsiyetimi yazdım.

       “3- Tür: İnsan /Vampir

        İnsanlar 4. sorudan, vampirler 20. sorudan devam etmelidir.”

 
        Vampiri işaretleyip yirminci soruya atladım.

        “20- Aşağıdaki belirtilen durumları kendinize göre 1 ile 5 arasında puanlandırınız. Sıralama 1: Hiç katılmıyorum, 5: Kesinlikle katılıyorum şeklinde artarak gitmektedir.

        -   Kan emiyorum.                          
        -   Vampir kan emmelidir.                
        -   Kan emmek vampirliğin doğasında vardır.               
        -   Kan emiciliği biyolojik değildir.                 
        -   Kan emiciliği toplumsal bir durumdur.            
        -   Kan emmek insan haklarına aykırıdır.             
        -   İzinsiz kan almayı doğru bulurum.
        -   Kan emmek bağnaz bir gelenektir.
             …”


        Sorular böyle uzayıp gidiyordu. Hepsini cevaplayıp kadına geri verdim. Kadın anketi masanın üzerine koyup kafasını hafifçe sağa doğru yatırdı. Sağ elini kafasına götürüp saçlarını karıştırdı.

        “Evet, hazırsanız mülakata geçebiliriz.”

        Sanırım cevaplarımı sevmişti. Vampir Etik Kurulu’nun düşüncelerime yakınlığını bildiğim için endişe etmeden dosdoğru cevaplamıştım soruları.

        “Halis Bey, anket cevaplarınız iyi kötü bilgi veriyor bu konuda ama yine de sözlü olarak da sormak isterim. İnsanlardan onların gönül rızası olmadan kan emmek hakkında ne düşünüyorsunuz? “

        “Etik bulmuyorum ve kesinlikle yanlış buluyorum. İnsan hakları savunuculuğu yapan bir vampirim. İnsanlara sormadan ansızın ortaya çıkıp kanlarını emmek çok vahşice ve medeni vampirliğe yakışmıyor. Onlara hak tanımıyoruz böylelikle ve onlardan üstün olduğumuzu düşünüyoruz. Bu yersiz bir ego bana göre. Sonuçta gün ışığını görünce kül olan onlar değil, biziz.”
 
        “İnsan ırkının daha üstün olduğunu mu söylüyorsunuz?”

        “Hayır. Herhangi bir tarafın üstünlüğünden bahsetmiyorum.”

        “Biyolojik bir ihtiyaç mı peki kan emmek?”

        “Olabilir ama bunu zorla yapmak zorunda değiliz. Bazı insanlar gönüllü olarak kan bağışında bulunuyorlar zaten. Ama ben kan emmenin toplumsal bir mesele olduğunu düşünüyorum. En azından bu zorlayıcı baskıcı halini böyle buluyorum. Bence bu tamamen gelenekçilikten ileri geliyor ve gelenekleri yersiz buluyorum.”

        “Biraz açabilir misiniz? Ne tür bir gelenekten bahsediyorsunuz?”

        Sorular üst üste çok hızlı geliyordu. Daha açık nasıl konuşabileceğimi düşündüm hızlıca.

        “Yani şimdiye kadar bu böyle olmuş. Hiçbir vampir gidip de bir insana ‘Sakıncası yoksa kanını emeceğim.’ dememiş. Gidersin ısırırsın kanını emersin. Bu böyle öğrenilmiş bir şey.”

        Kadın, gözlerini hafifçe devirip küçük bir gülümsemeyle belli belirsiz bir şekilde kafasını sola çevirip tekrar önüne döndü. Sanırım saçmaladığımı düşünüyordu. Biraz sıkılmıştım. “Bitse de gitsek.” moduna girmiştim artık.

        “Halis Bey, görüşmemiz olumlu. Şimdi diğer gönüllülük formunu da imzalayabilirsiniz.”

        “Daha iki soruda sıkıldım. Bir saat nasıl bitecek acaba?” diye içimden geçirirken son kağıdı da imzaladım. Kadın oturduğu yerden kalkıp masanın arkasından öne doğru geldi.

        “Vampirlerin kan olmadan da yaşayıp yaşayamayacaklarını araştırıyoruz. Bunun için geliştirdiğimiz bir ilaç var ama henüz etkilerini bilmiyoruz. Denekler üzerinde olumlu ya da olumsuz herhangi bir sonuç şu ana kadar elde edebilmiş değiliz.” 

Sayfa: [1] 2 3 ... 14