Kayıt Ol

İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Mesajlar - Methanopyrus

Sayfa: 1 [2] 3 4
16
Eğlence & Mizah / Ynt: Replik Hangi Kitaptan?
« : 26 Mayıs 2010, 22:31:54 »
ozaman soru gelsin :D biraz kolay ama olsun elimde şuan bu var :D
 ''McCormik son bir risk almaya karar verdi,Jonahı gerçeklerle çarpıştıracaktı,onu psikotik bir sürece sokacaktı.Clevenger'a yazdığı ilk mektubu hatırladı.Ve annesi canlandırmaya başladı.'Senin parktaki allahın cezası günün!' dedi öfke dolu bir sesle.'Geri Zekalı arkadaşlarında güzel bir gün geçirdin mi?'
  Jonah çok acı çekiyor gibi görünüyordu.'Onun için döktüğüm onca parayı nerden bulacağım ben şimdi,seni aptal bücür.''

17
Eğlence & Mizah / Ynt: Replik Hangi Kitaptan?
« : 26 Mayıs 2010, 22:16:40 »
stephen king - Sadist olabilirmi?

18
Müzik / Ynt: Şarkı Önerir misiniz?
« : 22 Mayıs 2010, 15:00:59 »
özümüze dönelim bıktım metalden poptan diyorsan :D
Hammâmîzâde İsmâîl Dede Efendi - Yine bir gül nihal aldı bu gönlümü

19
 CERN'deki Büyük Hadron Çarpıştırıcısında(LHC) 30 Martta yüksek enerjili(7 TeV'de) çarpışmalar başlamıştı.LHC çarpışmalara devam ederken o günden bu yana tüm dünya medyası gelişmeleri merakla izliyor.
 LHC şu anda yüzde 60 verimlilikle çalışma temposunu yakalamış durumda.Bu da bir günde ortalama 15 saat boyunca çarpışmaların devam edebilmesi demek.25Mart itibariyle dört deney düzeneği noktasında da saniyede yaklaşık 600 çarpışma gerçekleşmekte.LHC her deney düzeneği çemberin içindeki dönüş başına sadece iki çift parçacık hüzmesi çarpışmakta.Çarpışan hüzme ikilisi sayısının artmasıyla LHC'de saniye başına düşen çarpışma sayısının da artması heyecanla bekleniyor.
 LHC'deki dört deneyde de şimdiye kadar toplanan çarpışma sayısı miktarı 60 milyona ulaştı.Sayının büyümesiyle birlikte doğanın dört kuvvetinden biri olan zayıf kuvvetin izi belirmeye başladı.Zayıf kuvvetin taşıyıcılarından olan W ve Z parçacıkları 1983 yılında CERN'deki SPS çarpıştırıcısı sayesinde UA1 deneyinde keşfedilmiş ve bu deneyin lideri olan Prof.Carlo Rubbia'ya ve SPS hızlandırıcısının fkir babası Dr.Simon van der Meer'e Nobel Ödülü'nü getirmişti.
 LHC'de zayıf kuvvetin taşıyıcıları olan W ve Z parçacıklarının tekrar görülmesi hem kalibrasyon hem de fizik için önemli ölçümlere yol açması açısından önem taşıyor.ATLAS deneyi geçtiğimiz hafta içinde(bahsedilen tarih 16-25Mart Arası olmalı) W parçacığı olması ihtimal dahilinde olan iki çarpışmanın fotoğraflarnı yayınlayarak,CERN'deki tüm fizikçileri heyecanlandırdı.Daha nadir olarak ortaya çıkan Z parçacığının da yakında gözlemlenmesi umuluyor.
                                                                                         Dr. Melahat Bilge Demirköz
                                                                                                 Bilim ve Teknik Mayıs 2010

Spoiler: Göster
Higs'ı bulsalar da rahatlasak :D

 
 

20
Oyunlar / Ynt: En sevdiğiniz Flash Oyunlar..?
« : 16 Mayıs 2010, 20:44:19 »
flakboy :D stress alıyor :D
http://www.a10.com/game/Flakboy.html

21
İtbarak vardır :D
İtbarak (ya da İt Barak); eski Türk destanlarında sözü edilen, Türklerin sürekli savaşa tutuştukları, o zamanki Türklerin kuzeybatısında yaşayan "köpek başlı insana benzer yaratıklar". Efsanelere ilk defa "Çok tüylü köpek" manasında geçmiştir. Oguz Kağan destanlarına göre, "Itbarak'ların yurdu, kuzey-batıya dogru uzanan, karanlık ülkeleri içindeydi. Oğuz Han, 'İtbarak'lara karşı bir akın yapmış; fakat yenik ayrılıp, dağlar arasındaki bir nehrin ortasında bulunan, küçük bir adacığa sığınmak zorunda kalmıştı

22
Kurgu İskelesi / Ynt: Ragnarok
« : 08 Mayıs 2010, 21:27:25 »
haklısın.hocaya verdiğim kopya tek sayfa olsun istemişti bende paragraf yapmadım öylece koydum buraya.
teşekkürler

23
Kurgu İskelesi / Ragnarok
« : 08 Mayıs 2010, 21:17:48 »
Uyan… Uyan...
 Tek duyabildiği zihninde sürekli tekrarlayan ‘uyan’ sesiydi. İçinde bulunduğu boşlukta yapabileceği yegâne hareketi yaptı, nasıl düşünebildiğini bile bilmiyordu. Sese odaklandı, odaklandı, odaklandı kendine asırlardır sürüyormuşçasına gelen bir bekleyişten sonra zihninde 40 yaşlarında, yüzü yaşına büyük bir tezat oluştururmuşçasına 100 yaşında bir adamın izlerini taşıyan uzun boylu bir adam canlandı. Çıkık elmacık kemikleri,sert bakan buz mavisi gözleriyle birleşince gizemli yabancıya korkunç bir hava katıyordu.Giydiği giysinin kukuletası yüzünden saçları gözükmüyordu ama gri tonlarında olduğu belliydi.
 Yüzünde bir gülümseme belirdi.Dudakları kıpırdamadı ama ne dediğini net bir şekilde duydu. ‘Yanılmadığımı biliyordum.’ Ellerini ona doğru uzattı. Kafasında anlayamadığı dilde birkaç sözcük duydu, ‘Kızıl ışığı takip et. Beni bulacaksın’ dedi ve ortadan kayboldu.
 Birkaç saniye sonra boğazında büyük bir acıyla gözlerini açtı. Büyük bir mağarada olduğunu fark etti. Hiçbir şey hatırlamıyordu. Burayı, nasıl geldiğini, kim olduğunu, hiçbirini… Yavaşça yattığı yerden ayağa kalkıp etrafına göz gezdirdi. Bir yerlerden su sesi geliyordu. Bulunduğu oda 3farklı yere açılan bir mağaracıktı. Nereden geldiği belli olmayan loş bir ışıkla aydınlanıyordu. Mağara zemininde irili ufaklı kayalar vardı. Suyun olduğu tarafa gitmeye başladı. Açıkmış ve susamıştı. İlerlemeye başladı. Üstündeki paçavra ancak avret yerini saklamaya yetiyordu. Mağaranın inanılmaz derecede sıcak olduğunu fark etti.
 Kendi bu düşüncelere dalmışken çıplak ayaklarına bir şey takıldı. Bunun bir taş olmadığını fark etti. Korkuyla ayaklarının altındaki şeye doğru eğildi. Kendine doğru çevirdiğinde bunun bir insan olduğunu, en azından bir zamanlar insan olduğunu fark etti. Ceset çürümüş ve adamın derisi hastalıklı bir gri rengi almıştı. İğrenerek cesedi bir kenara itti ve koşmaya başladı. Gördüğü ceset onu derinden etkilemişti çünkü mağaranın ışığında kendi derisinin de aynı hastalıklı gri renginde olduğunu biliyordu. Çıplak ayaklarına birçok taş parçası batmıştı ama bunu önemsemiyordu koşarken daha birçok cesede takıldı. En sonunda su sesinin olduğu yere varmıştı.
 Girdiği oda diğerlerinin aynısıydı. Sadece tavandan sızan kızıl renkli sıvı dışında… Bunun kan olduğunu anlaması için yakına gitmesine gerek yoktu. İğrenerek kanın aktığı yerdeki birikintiye doğru yaklaştı. Mağaranın loş ışığında kandan yansıyan kızıl ışık soldaki yola doğru düşüyordu. Hemen gizemli adamın söylediklerini hatırladı ‘Kızıl ışığı takip et. Beni bulacaksın’. Kesin bir kararlılıkla soldaki yola doğru yürüdü. Girdiği odalarda onlarca insanın çürümüş cesedi ile karşılaştı. Koşarak hep soldaki odaya saparak yol aldı. Çürümüş cesetlere bakmıyordu hatta neredeyse körlemesine koşuyordu ama her odaya girdiğinde çürüme kokusu daha ağırlaşıyordu.
 Koşmaktan bitap düştüğü sırada girdiği odadaki koku dayanılmazdı. Sanki cesetler yeni gibiydi. Bayılacak gibi oldu. Ellerine baktı. Gri diye mırıldandı ani bir adrenalin patlamasıyla yeniden koşmaya başladı. Bu kadar yaklaşmıştı cevaplara ihtiyacı vardı ve burada bırakamazdı. Koşmaya devam etti. En sonunda kokuyu bile duymaz olmuştu. Son girdiği oda diğerlerinin aksine temizdi. İnanılmaz bir şekilde acıkmış ve susamıştı sınırındaydı. Odanın sonundaki kızıl ışığı gördü ve daha bir şevkle koşmaya başladı. Mağaradan dışarıya adımını attı…
 Geceydi, dolunay vardı. Gizemli adamın dışarıda bir kayada oturduğunu gördü. Ona bakıyordu. ‘Seni daha geç bekliyordum’ dedi. Yüzünde hafif bir gülümseme vardı. Ona soracak o kadar çok sorusu vardı ki. Kimim ben? Sen kimsin? Daha da önemlisi burası neresi? Diye bağırdı sesi çok sinirli çıkmıştı. Adamın yüzünde alaycı bir ifade belirdi. ‘Hüküm Günü, Armageddon, Ragnarok… ‘Herkes farklı bir isimle anar’ Bu isimler kahramanımız için hiçbir şey ifade etmiyordu. İfadesizde adama bakmaya başladı.
 Gizemli yabancı anlamadığı görünce yüzüne bir ciddiyet takındı. Kahramanımızın yanında belirdi. Elini omzuna koydu. Donuk buz mavisi gözler karşısındakini neredeyse hapsetmişti. En korkusuz insanları bile etkileyebilecek o soğuk, bütün duygulardan arınmış ses tonuyla tek bir sözcük söyledi;
‘Kıyamet…’

Edebiyat hocamız isteyince böyle birşey karaladım okul dergisi için.Bazı sözcükler komik gelebilir.Bir de armageddon dan başka birşey bulamadım yoksa alakasız durduğunu biliyorum :D

24
Genel Kültür / Ynt: Şiir Paylaşım Bölümü
« : 08 Mayıs 2010, 20:57:59 »

Bırakıp Gittin Beni


bırakıp gittin beni bütün kapılarda
bütün çöllerde tek başıma kodun
şafakta arayıp öğle vakti yitirdiğim
vardığım hiç bir yerde değildin
sensiz bir odanın sahrasını nasıl anlatsam
hiçbir şeyin seni andırmadığı bir pazar kalabalığını
denizde dalgakırandan da boş boşluğunu bir günün
seslenip de senden cevap alamadığım sessizliği

bırakıp gittin beni kalarak olduğun yerde hareketsiz
her yerde bırakıp gittin beni gözlerinle
düşlerin yüreğiyle bırakıp gittin beni
yarım kalmış bir cümle gibi bırakıp gittin
düşen hep ben oldum en küçük kımıldanışında senden

başını çevirdiğin için ağladığımı görmedin hiç
bana bakıp görmediğin için
ben yokken içini çektiğin için

ayağına düşen gölgene acıdın mı hiç sen
 
Louis Aragon
 

25
Orda evrime inanmak demem yanlıştı kabul ediyorum o an aklıma başka kelime gelmedi ve inanmaktan kastım kabul etmekti.
Çoğu forumda kısır bir döngüye dönüşür bu konu.
Ve yaklaşımım da yanlış olabilir düşünmeden derin mevzular konusuna yazacağıma burda göstermek istediğim için karışıklık oldu.
Konunu da saptırdım herhalde Ropinie Hystria özür dilerim

26
Bak sen... Bkz:Evrime inanmak...

Görgül şeylerle olmayan şeyleri karıştırmayın. Bilime tapmak gibi bir faaliyet bilmiyorum. :hömm:

-----

Paylaşım için teşekkürler Ropinie.
derin mevzular şeysi adlı konunun olmayacağına dair canlı bir kanıt.burda cevap yazsam en az 2-3sayfa tartışırız :D

27
Çizgi & Anime / Ynt: Hangi animede olmak isterdiniz?
« : 06 Mayıs 2010, 16:15:27 »
Spoiler: Göster
Death Note'dan L'in yardımcısı olsam süper olurdu. Çok zeki.

    NOT: Ben de kambur oturmaya falan mı başlasam. :)
L ölmedimi? :D

fairy tailde fairy tail kütüphanesinde olmak isterdim :D


28
Tabi evrime inanmak lazım öncelikle :D

29
Harun Yahya - Çocuklar Darwin Yalan Söyledi
:D :D
güzel kitap :D

30
Charles Darwin-Türlerin Kökeni

Sayfa: 1 [2] 3 4