"Biliyor musun ne düşünüyorum? (Evet şaşırtıcı ama düşünebiliyorum...) Boşuna mı yaşıyoruz ne... Etrafına bir baksana. Senin olduğunu düşündüğün hiçbirşey sana ait değil. Belkide kişiliğin bile... Kim bilir kaç kişiyi örnek aldın o post-modern karakter kalıbını bilinçaltına oturtana kadar. İçinden bana küfrediyorsun, duyabiliyorum (bunun beni rahatsız ettiğini sanıyorsan gerçekten zavallısın). Bende içimden geçenleri söylesem inan bir daha suratıma bile bakmazsın. Ama bu benim için bir engel değil, söyleyeceğim...."
Tartışmak neden bu kadar tatmin eder bizi... Yada biz tatmin olduğumuzu düşünürüz. Beyniniz size oyun oynamasını çok iyi bilir. Taa ki siz onunla oynamaya başlayana kadar. Bazılarımız buna şizofreni der... Bazılarımız ise gerçek yaşam. Dışarıdan gördüğünüz herşeyi gerçek mi sanırdınız yoksa... Ne kadar zavallıca...(nıx nıx nıx...) Bence gözlerini açma zamanı gelmişte geçiyor. Herşey beyninin görmeni istediği kadar var senin dünyanda. Benimkinde ise beynimin görmesini istediğim kadar. Senden üstün müyüm? Elbette hayır... Çok iyi basketbol oynuyorsun, gitar çalıyorsun benim 0 senin 5 kız arkadaşın var... Yada beynin öyle olduğunu zannetmeni istiyor.
"Bence bütün bunlara hiç gerek yok. Elbette birgün... birgün herşey bittiğinde, yada biz bitti sandığımızda göreceğiz ki boşunaymış. Peki o zaman neden boşu boşuna o kadar acı çekelim ki? Hemen şimdi... burda bitmeli bu işkence. Daha fazla insan görmek, onların b*ka batmış hayatlarına şahit olmak, onlarla konuşmak bile istemiyorum. Ben herşeyi bu kadar mükemmel kılmaya çalışırken... Evet herşey mükemmeldi. Bir zamanlar... Tek kelime ile mükemmel. Peki şimdi... Şimdi öyle değil mi? Belki de değildir..."
Herşey bu kadar anlamsız olabilir mi hayatımızda? Sorarım size neden sürekli yeni anlamlar yeni heyecanlar yada farklı şeyleri ararsınız... Şimdi kafamdan bir sürü dialog geçiyor... "Mmm ya acaba kendimi bir uçurumun kenarından paraşütsüz sallandırsam ne olur ki?" Dene ve gör o zaman... Ama arkandan atlayacağıma söz veremem.
"Birşeyler yolunda değil, belli. Ama herşey o kadar normal görünüyor ki (ufak tefek pürüzler dışında). Ne oldu bana böyle neden "yaşam sevinci" denen o şeyin sıcaklığını daha fazla hissedemiyorum (ağlamalısın... rahatlamana yardımcı olur). Bitmeli artık... Evet bitmeli... Kolay olmayacak elbet ama yapabilirim. Daha fazla yalan, daha fazla oyun istemiyorum... Hepiniz hayatımdan defolup gitmiyorsanız o zaman ben gidiyorum!"
Uyandı... Etrafına tembel gözlerle baktıktan sonra gördüğü rüyayı tekrar yaşarmış gibi gözlerinin önünden geçirdi... Ah ne kadar saçma... Ölmek... Herşey yolundayken ölmek... Yada karın yan dairede komşunla sevişiyorken ölmek... İkisi arasındaki farkı görebiliyor musunuz?(06.02.2008/19:37)
-----------------------------------------------------
"Hayatta en mutlu oldugum anlar tuvalette oldugum anlardır. Sakın bölmeyin! Denemeyin bile. Hele elimde kahve sigara ve kitapla tuvalete girdigimi gördüyseniz ya kaçın yada kendinize acil durumlar için başka bir tuvalet bulun."(14.04.2008/12:27)(sevgililer gunu ozel baskısı)
-----------------------------------------------------
Hayat döngülerden ibaretken kendini döngünün dışına fırlatmak istemenin ne kadar saçma olduğunu düşünüyordu. Ne bozabilirdi bu harika düzeni? Şimdi evin penceresinden içeri bir uçak girebilirdi mesela... Oturdukları evin üzerine bir meteor düşebilirdi... İnsan uykusuz olunca düşüncelerini de kontrol edemez. Ne düşündüğünü bilmeden gözünün önüne gelen kareleri kolaçan eder. Rastgele bir tane seçer ve içine dalar. Beğenmezse başka bir tane... Uyuduğunu zannederek gevşer ve elinden düşen kahve fincanının sesiyle aslında uyumadığını anlar.(21.01.2008/03:40)